BAYFA: 3 V Vesikaları okurken bu noklayı aydınlatan bir tek rapor gördüm. Bu rapor Filibeli Ali Riza tarafın dan Edirne mebusu Faik beye ya- zdlan bir mektuba bağlıdır. Bah- yan kısımları aynen â- Vesika « L - (2) Hindlinin mahkemesine baş- sınca Ankara Emniyeti Umumi ye »müdüriyeti benden de bir va- por istedi. Şifahen verdim. Tah-; ziren vermeği muvafık görmedim: Harbl Umumide Beritta — Ameri- kan mektebinde okuduğunu işitti- Bim, Sariyede dördüncü ordu gö- Büllü Hizmetinde tanıdığım Niza- meddia isminde Siyahi bir Hindli yardı ki İstanbulda — İngilizlerden gizli glarak bulunuyordu. Benim, evin karşısına teşindi. Bana yanın da (Eind Hilâfet heyeti) âzas dan biri bulunduğumu söyledi, ta- gıştık. Omu bakiki sandım. Yalnız İngilizler bumun bir çok müslüman larla temasma nasıl müsaade edi- yorlar diye gübhem vardı. Ben de Aziz beyle (3) tanıştırdım. Mus- tafa Sagir 'bir gün bir Hizamname müsveddasi gösterdi. Bunu sada- ret yavemi Hüseyin Hüsnü, dok- tor birbaşı Kâzım, Piyade yüzba- Şıst Naci ve topcu mülâzımı Mah- mud beyder yapmışlar. Fakat ken disinden Aşhane ve saire için faz- la para şiatiyorlarmış. Benim de gemiyete girmemi söyledi. Nizam- mamç aşifür sürette İngilizler a- leyhine yazılmı Ben tâdil'ettim. Aziz Beyi, mer- kez kumandan muavini Müfid be- yi gürdüm. İNizamaame hastırıldı. Nizammameye para meselesini koy Toyalım dedimse de kendisi (Mus-) tafa Bagir) ürsür olduğundan kon- | masında usrar etti. Merkez kuman danlığından #nun ve benim evimi, bastılar. Fakat onu serbest bırak- tılar. Ben bir gün mevkuf kaldım, Güya Fertid paşaya auikasd yapa- cakmışız. Bonra Mustafa Sagir A- nadokuya geçmek için Mehmed A-| K Handan emir aldığını söyle- di. (4) Bulgaristan tarikile — geçmesin- de ısrar ediyordu. Tavsiye istedi, vordim. Wuwamistana gittikten aon ra şüphelerimiz arttı. Memnu de- Hükümet ve muhabbet | (Baştarafı 1 incide) ima kendiai mazlam mevkünde gö- rür ve biz vaziyette olanlara bü- yök adâka gösterir. Çünkü onları kendire derd ortağı yapar; hani gözel bir dâf vazdır: «Dünyada beraber ağlamak kadar gönülleri birbirine bağlıyan hiç bir gey ta- savvur elunamaz!» derler; bu da| böyledir. Ne ise... Geceyi geçindik; ertesi günü bayramdı; köylüler bize bir öğle yemeği hazırladılar... Amma tazlasımdan — tatlısma ka- dar ker şey mevcuddu; nahiye mü dürü de sofra başında idi; bu a- dam ikide birde » aksakallı, o e- müz yüzlü, o melek huylu ki rve durup Gurarken küfür ediyor- du. Amınm me Gayet galiz ve müstehcesa sözler... Köylülerin, deylet otoritesini temsil eden bu adama karşı verdikleri cevab: «Hay efendi! Ne diye böyle söy- lent» den ibaretti. Hepimizin ne- gesi kaçtı; üştihası kapandı... Si- nizlendik. Burmundan — solumağa başlıyan Refik Hulid (0 da kalile- de idi) dayamamadı. — Müdür efendi! dedi, ne için bu adanilara böyle Küfür ediyor- sunuz? Herif mo cevab verse beğenirsi- niz? — Efendim! dedi. Hükümetin: gevketini göstermek için halkı böy lo sert tubmak icabeder. 7 0 gevketi yakmız kaldığı- RIZ zaman yapın... Şimdi artık bu- na mihayet verin... Çünkü hoş eb muyor. Orada yemek mi yedik? Dayak mi yedik? Bilmiyoruz. Arabalara| bindik; yola çıktık. İüaresi altında bulunanları se- ven —amma mistik bir aşk ile se- ven— idare ümiri olarak da şim- di Kadıköy kaymakamı olan Adı- med Adebili gördüm. Bir köylü gördüğü zaman onun mâ'şukasına “kavuşan bir sevdalı hali vardı. Onun derdini dinlemekton, ya- yasmı sarmaktan, mest olurcası- 'na bir haz duyardı. Böyle adamlar geçtikleri yerde bir iz bırakayorlar; © ialer silin- miyor... Çünkü eserleri gönüller- üzakeresindeki milletve- killerizin balları var. Hükümet — kendimi sevdirmeli. Hükâmetle mubabbet beraber yü- U!'m'îâ_x ;Xıw ,.. —.—z“ & a*ü“ M Yazan: ARRARAAN diği halde Nizameddin. €. M. a zıyordu. Anadoluya göçerken biz- | den birbirimizin beraber bulunma- Sını istiyordu. Bana orada — (100) lira maaş ve ni söyledi. Bir gün Nizameddin evimize geldi. Mü fid ibeyle beraberdik. Kimseye söy lemiyecağimize — yemin — ettirenek Saginin Üngiliz casusu — olduğunu, pek şüphe ettiğini casusluğun mu- hakkak olacağını, ona göre hare- iket etmemizi ve Amadoluya — git- mek isterse göndenilmemesinin te- minini göyledi. Esasen ikisi de bi- ribirinden şüpheleniyonlardı. Ben #üphelerimizin hülâsasını ve Mus- tafa Sagir Ankaraya gelirse ha- rekâtımın tarassud ettirilmesini İs- met Paşa Hazretlerine hir zaektupda xica ettim. Mektubu girle beraber gidecek elan Aziz 'e vermiştim. Ben Filibeye gi derken 'Nizameddin İstanbula yazdığım di. Aziz Bey de orada idi. şüphele- Trimi ona da söylettim. Mustafa Sa- gir giderken evimize bazı notlar hırakmıştı. Bu da #üphemi artlar- di: Demek hu matları Anadoluya götürmekte mal görülüyordu. eBir müddet sonra muhassesatım buraya gelecektir. Alıp Anadolu- a bana gönderirsiniz. dedi. S imlciğimiz belit döğli —hem ingilizler şüphe eder, dedim. Bul- #aristan tarikile — gönderilmesine Karar verdik. Güya İsve İsvipneden Mehined Ali, Seyid Hü- seyin Kidavi gibi zevatın imzasile gelecekmiş. Satın alınan metörün (Acikol) tarafından satılarak ona boreu olan (30000) levanin alıko- mulmasını ve mütebakisinin mahal K sanfını yazacağını söyledi. —İn gilizlerin, bilâhare, Mustafa Sa; Anadoludan nasıl kurtarmı hıştiklarını İsmet Paşa hüssetleni ne arzettim. (Pantikyen) ve (Sagir) Şimdi bu rapar üzerinde Guzalım : Anlaşdlıyorki mebi kuvvetleri bir ta we mskerlerle şehri bir taraftan da ca cılar şehirde bir a y İşte (Senegal) vapurundan çıkan iki casus, (Pantikyan) ve (Mus fa Sagir) ibu gizli ağın ilk telleri idi, Mustafa Kemül ve arkadaşları Anadoluya geçerek işe başladıkla- rı tarihe kadar Mustafa Sagirinl| sesi çıkmadığına ve — mevcudiyeti gizli kalmış olduğuna göre — bura-| daki Hindlilerin vaziyetini tetkikle ılıyor. Bilin- İstanbulla âki — kısım biraz İstanbulü giren ec- âftan gemi 1 ederken suslar ve fesad- diği üzere Hindliler vardı. ÇDevamı var) (1) Büyük nutuk sayfa ÇöL (2) Yazılarımdı Bepsi İsliklâl Malike da mevcuddür len wesikalı dosyaları! Aziz beydir Müh- ) Ali Emirhan ve Buha- dir Ali Han valan ç Adi Han Hind külüfet — cemiyetinin değil İstiklâl Cemiye eflerimdendir. dku comiyetin ile- o Şevket âli vo Birinind Af kardeşlerdir görre Gayet açık yakalı,karsaj iaamı gaf örtünmiyecek, kaşpusyer giyip Ş dam ut dimuş, — kolsuz, ülsta İbieclerini andıran, dap . Yükudıma mayo gibi yapı- tadliran, salçalarmın — girmti çılamtılarını behrten, leydük zen'şin de âpekdli rotonu giymişti. Sabırsız $ Uıkla otomabi'i, Yahya Beyi bek.'- yorgu. Sokağa çıkarken pece, ça”- $ ŞAf örtünmüy kaşfusyer giyip | baçınn eşanp saracak, tesettüre ri- ayetsialiğini görenler, zabrtaya ha ğ ber verecek olanlar onn ibu kiyâ- X fetle beyaz Ruslardan, Fiaraşolur- dar Madam Katerin de çekidüzeni 'ta zeamlamış, hazırdı. Dibinden akla- ğ Ti sırıtan, boyalı saçlarını o da ki- vırıp kabartmış; kat kat pndralara, allıklara bulanmış, çok terliyen, ek # Ekşi'kokan koltuk atlarma, ayak pinmaklarının arasına avuc avuc ğ viyolet davantasını boca etmis; Eir- meni gelini gibi kırıtmada, Nesrin, kuzininin evvelki yaldil« rdiği kagpusyerle, eşarpla gi decek; Beved fes, caket almayıp, | İıravat da takmay mz pan- talon ve gömlekle, gömleğin yaka- $ sı çözük, kır gezintilerine çıkılaa (neglije) kılıkla aralarına karışa- caktı. Kavafzadenin içi tez, Saat onu henüz geçiyorken ayaklandı: — Vakit yaklaşıyor, haydi Ir- Fağ çikalım! — Ne acele edeorsun? T1 de Pa rol wermişsin, 10 takkelik yöl. B n badanasını, tuvalafini ikmal etmemiştir. Fürso bu kabbede dalma bir hoş sada kabıri. — Ağzını topla, Mehlita zultan AAABALINIDDA OKUYULC ' BiYOR ki Düzcede içme suyun karışan Iıeıa muzahrafatı Divece Şehrinin tin da ve pazar karulan ma - süiyern asrın va gün olu hir şekilde ve en ipti dai bir farada tahtadan fa edilmüş bir helâsı var betânın on metre sar suyu geç- helâmın mu örtüsüz a dir, ilerisinde mektedir. Bu zatrafatı üstü gıkta ve dere gibi akan su ya karışmaktadır. - Bütün memleket halkı hükdarımı bu suda yakalıyor. Suyun güzergâhndaki evler bu suyu içiyor. Yine bu su | ı,uu ühında olan bü- Ttün insamlar bu su ile çama şır yılayor. ve zahirelerini bu su üle temizliyor. Bir ay Sonra sıcaklar. bi kâ bol tim, Dümvede sıbara mücadele yınca bu helâ k kder ve sivrisinekler konacak. Bu — memleket halkımın umumi sılıhatinin ruz. kalacağımın takdirini yüksek - huzurları ve sonra da umumi ef ra arzetmeğzi bir vatan ca olarak telâkki et- evvelâ nız: teşşislâtmen halktan evvel bu zihmiyete sahip olan be lediye âle mücadele etme si çek gerekli ve yerinde bir haneket olduğunu tak buyuracağınıza emi - dir nim, , BDüzcede İstanbul cad desinde Avukat Mus- tafa Nuri Unc Belediye temizlik şuîvrhrı Iııkkııln Belediye temizlik şo- büşli yazı ince lenmiştir. Temizlik — işleri müdürlüğü emrinde saba n saat altısından akşam altıya kadar arasız çalış tırılan şoför yoktur. Elini dtiz tutan sofönler saat T de servise girmekte ve or talama saat ou beşte metlerini tamamlamakta - | dwnlar. Esasen görülen hiz met &e âmme hizmetidir. ADLİYİTE n şiküyeti» eden Bir âdam mahkümu ptangaya kondu İki sene evvel Tahtakalede kır tasiyeci Albert Krespiyi ve ceza evinde de Vanlı Mehmedi öldü - ren sabıkalı Mustafa Kıyacı bir müddet önce yapılan duruşma sonunda idama mahküm edilmiş ti. Bir dki gün evvel.İstanbul ce za evinde arama yapılırken ce- Birinci Suka kabinesi Eko- nomi bakanı Cavid Ekinin, Cum hurbaşkanı İnönünün şehrimiz son gelişlerinde garda sorduğu suallere artık tamamen halledil diği cevabını verdiği İstanbulun şeker derdi gittikçe müzminleş- mektedir. Bu meyanda şehir dahilinde, mahalle muhtarları tarafından yapılan karne tevziatı tamamlan mış olduğu halde, bir çok semt- lerde henüz seker almak müm- kün olamamıştır . Halbuki şeker şirketi mute- med bakküalara tahsis edilen şe kerin yüzde 95 ini tevmi etmiş bu hanmaktadır. Kazalarda ise halk güçlükle karne temin edebilmektedir.Bu- mnun sebebi İstanbul - nüfusunun 945 seçimlerine göre, 700 bin ol duğu nazarı itibare alımıp bu DENİZDE Deniz motörü sahib- İlerinin bir açıklaması SKYNTi Bir akşam gazetesinde dol - muş yapan deniz motörleri hak ikında çikan yazıdan dolayı mat baamaza gelen bazı motör sahip dleri şunları söylemişlerdir: « — Deniz motörlerinde ça - dışanların hepsi de ehliyetlidir. Bunlar lâman idaresinde yapı - dan imtihan neticesinde ehliyet almış kimaselerdir. Hepimiz de- mizçilik ve motörcülükle geçimi ni tendn eden insanlarız. Fazla yolcu almak meselesine gelince: Biz motörümüzün istiakından fazla yolcu almayız. Kaza ve tehlikelere karşı her zaman mü teyakkıziz. Nitekim ben liman idaresine mensup bir memur ve ya polisi tarafından kentrol edil. mektedir. (Umumi menfaat ve halkın ta sıt ihtiyacım kolaylaştıran - biz emekli denizciler bir gazetenin efkârı umumiyeye haksız ola - rak teşhirine hayret ettik, Bir sarhos iki garsonu bıçakladı Kasımpaşada oturan Sabri a- dında birisi evvelki akşam kafa yı tütsüledikten sonra Cihangir deki «“Cenmet bahçesine gitmiş ve plâk çalma meselesinden çı - kan münükaşa sonunda garson lardan Reşat ile Mehmedi bıçak la yaralamıştır. Yaralılar hastahaneye kaldı- rılmaş ve suçlu yakalanmıştır. “tafa Kıyıcı hakkında yeni bir ka rar alınmış ve idam mahkümu' binde bıçak ve şiş bulunan 'Mus STLKKTTYLATAALAKIKT AAAT VEELLELSTKİ — Yazan: SERMED MUHTAR ALUS — badanaya madanaya muhtaclardan değil, dâdı Haktan İlimya kayma- &i gibidir. — Pardon, teni karadır demci getirmedim. “Yâni randevu zama- tandan evvel gider isek. . — Şu cenabet kelimeyi de illide bir söğleme; ayıb değil a, betima gidiyor. en bu tâbiri cümbüş, sar- maş Galaş yeri münasına aloorsun amıma randevu, enternasyonal bir (ekspreayon) dur. Sözleşip bir ma- halde buluşmak, mülâkat etmek hususunda kullanilır. Maksadımı tekrar edeyim: Belki sultan efer din hazınlığını, — bitirememişti, derhal harekete amfide olmaz. İki ayağını bir pabuca sokmıyalım de- mek İsteorum! — Allahın belâsı — otomobillere enilmez. Bakarsın folispitdey- en tekerleğin lâstiği patlar. Çıka- mp yamayıncaya kadar hekle ibre Bekle. Yahud (makinenin borusu fıkandı, âslim gelmiyor) derler, yi- he Baaflerce İstoper. İster misin Bir de adam çiğniyelim, şoförü y: ka paça karakola götürsünler, zim de gahldlik #fadelerimizi alsın- far, akşanmı edelim. On buçukta artık sabrı tülkenmiş eloe kararlaştırdığı vechile W zincire vurulmuştur. 4B sultana, hissesi ibedeline mahsuben 500 lira verecekti. Kasayı açarak parayı çıkarıp cüzdanına koydu. Han kapısmdan çıkarlarken Neş et Beyle karşılaşmasın mı? Hemen yüzünü ekgitip avucunu gakağına Yapıştırdı: — Şu azı dişim yok mu? Demin durup dururken yine fitili aldı, ağ- rıkğma dayanamıyorum. Avadisciği min eli çabuk bir dişcisi varmış, beni ona götürüyor, hemen çektire ceğim! 1 kolay atlattılar. Eminö- otomobile binip Şişli yolu- nu tuttular. Karaköye varınca, Yalı ya Biy sordu: — Domuz sokağındaki büyük bakkaldan yiyecek, içecek Öteberi almıyalım mı? — Hilda Pulasa gidooruz paşam. Otelde kuş Sütü iste, önüne getir- sinler!.. — Alâ öyleysel.. — Aceb gecelemeği de göze al- dn tti balık; bugtia zaten her göze nldım. Lâzım gelirse ge- celeriz de! — Mealümundur ya, & güzelim Yeniköy, Tarabya, Büyük di yukarı sevahilinin en iş- sli zamanı güneş batacağı Beyanatlarla şeker darlığı halledilemez Elde ihtiyacı karşılıyacak stok bulunduğu söylene dursun, birçok semtlerde el'an | karne ile şeker bulunamıyor | miktar karne basılmasıdır. Diğer taraftan şeker şirketi- nin elinde, yeni kurupanyaya ka dar ilttiyacı — karşilayabilecek stok şeker bulunduğu ve İngilte reden alınan 15 bin ton şekerin ise yola çılkmış olup ay sonuna doğru limanımıza geleceği we bu nu diğer partilerin takip edeca; ği,bakkal ve şekercilere tahsis olunan aylık miktarın, normal zamanda İstanbulun — ihtiyacı' olan, 2 bin ton olduğu - bildiril mektedir . Öte yandan önümüzdeki mev- sim bereketli bir pancar rekolte si vaadetmektedir. Bu cihetle fabrikalar, zararını da olsa tek mil pancarı işliyecek, aymı za- manda herhangi sıkımtiya, meydan vermemek icin, dolur mukabili dahi ithalata müsaade edilecektir. bir ——— EKONOMİ. Fındığın resmi ihraçW fiatları kaldırıldı | Bede n Ticaret Bükanlığmca, Fındik mahsulünün resmi ihraç fiyat- ları kaldırılmış fiyatlar serbest rekabete terk edilmiştir. Fındığın bundan evvelki ihraç fiyatı 178 sterlin, 400 kilo: 70 dolar ve 300 İsviçre frangı i- di. İhraç fiyatlarının birdenbira serbest — bırakılması — sim'i fi- yatların ortadan kalkmasma va bu yüzden fiyafların 115 kuru- şa kadar düşmesine sebeb ol muştur, Üniversiteliler Müzik Derneği- nin senelik konseri *Üniversiteller müzik der-| neği, yıllık Türk muşikisi koro konseriği 3 temmuz 948 cumar tesi günü saat 18 de “Tanburi Ali Ef. Günü) adı altında, Tak sim belediye gazinosunda vere - cektir Ercümend Berker tarafından idare edilecek olan bu konser de, dernek sanat mubitimize ka dın ve erkek yeni salistlerle sar sanatkârları takdim edecektir. Akademi müdür vekili Ankaraya gitti üzel Sanatlar Akademisi mü' dürü Burhan Toprakın yerine vekâlet eden Avni Başman, yeni Akademi binası hakkında görüş melerde bulunmak üzere, dün ak şamki ekspresle Ankaraya git - miştir. Avni Başman, kendisi ile göl rüşen bir arkadaşımıza bina me selesinin, Ankara dönüşünde, ka tiyetle tavazzuh edeceğimi söy Emm karakwüarum duruşması Ka Dünkü celsede, geçiren polislerimiz sanıklar suçlarını &t Emniyet müdürlüğü kar lik şube memurlarımızın plâ bir gekilde yaptıkları tahk sonunda yakalanan milyonluk roin kaçakçıları Dalkdı şebekeyi Yasef ve Bob hakkımdakı düava nın duruşmasına dün taci' asli ye ceza malikemesinde buledlmış tır. Dünkü celsede, sanıldarı ya kalayanı kaçakçılık kısmı âme — murları dinlenmiştir. İlk ifade: ahlınan başkomiser Hilemet göre- d « — Sanıklardan Bob'u eski - den tarırdiım. Amertkalı polisi, «Günez Adana» ve dieğr bi daki şahıslarla temas ettil Kendisini ayrıca bir polis gul yet kararlaştırdığımız şekildi Toincilerin evini tbastık ve Şev keti de kaçarken yalalrdıdk do| miştir. Bundan sonra diğer po- lis memurları dinlenmiş ve on tile anlatmışlardır: mişler buzlardan Ya - sef: « — Bob benden «buluruz> dedim. $ yeti anlattım o da *ben en Toini temin edebilirim nı verdi. Hüdisedeki rolüm komisyonculuktur yalnız edi iyi abi Toin demiştir se 26 hazirana talik edilmiştir. ©- POLİSİE düellösu SŞ? Sabıkahlardan Osman, Ah şam yanlarında hiç para aimadı Bi halde Beyoğlanda taya gitmişterdir. Üç kafadar kafaları iyice çektikten hesabı ödemeden ka istemişler ve garsonlar müdahe rek bir kaç el ateşetmişler karşısında Altına girmiştir. Bu anda cam- ter mukallidleri de swışmışlar dır. Sikı bir takibat — net yakalanan suçlular sa lim edilmişlerdir Avrupaya gidecek olan Akademi talebeleri İstanbul Güzel Sanatlar Aka- demisinin Avrupa: tır. Bu talebeler, rindendir. Bu ay muamelelerini ikmal ettikderi tak dirde tahsil görecekleri memle- lemiştir. ) sıralardır, ay maytabındadır. O sa atlerde ortalık kıyak cümbüşlenir. — Yıllar var, o taraflara ayak basmadım! — Şimdi gör, haryan kalmazsan sinsileme söv!.. Beyoğlundan fayra bi alan otomobiller yollarda vızır vızır, denizde martı gibi yelkenli- ler, sandallar, istimbotlar.. Genek Otomobillerin, gerekse (amharkas- yon) ların denvununda, zuhtum bo- yunda piyasaya girişenler arasında kibar familyalardan, lüks karat ko- kotlardan karılar, içterinde bobek gibileri, torik gibi bullek bullik he- denlileri. Alayında tepeden topuğa tuvalet. Sanmaki bu süs püa, refa- katlerindeki kocalarına, — (aman) larına dilber görünmek içindir. Hü ŞÜL. Kadın tayfasının baş dama- rını bilmezsin? Kendi cinslerine üs tün gözükmeğe can verirler. Hâni (El elden üstündür, karışa Çıkın- CuR) diye bir (proverb) warsa, mut lak onlar üzerine ifade kılıamıştır. Merkumelerin işi gücü (Ben mi ya- man, sen mi vaman) mefhumu mu- cibince, birbirlerile caka yarışıdır. Bu babda ne dizgin çekişlere al- dırırlar, ne-de çüş deyiştere. Yekdi- Berden ders ahp şahlancorlar, tırı- SI tutturoorlar amma bir de koca- Tarma, hampalarına sor, Bademleri VU0NAaASEL G0D0SUDDSDDTIDDTCDMRTSTTDDA , Agobun Kazı ketlere hareket edecelderdir. DDDOISUM, nin, şeftalilerinin, kirazlarımın, nııı ma kabaklarımın lazının hi k tırı için heriflerde hepsine eyval-j şa eden eloğlu, eğer apiko ise, ı—_-ğ mar mişmarla en nadidelerini elde edeor, şayed hımhıllardarsa, ağzi-i Galatasarayını peçip doğru ilerlerken Kavafzade de duramamağa başladı keceğim! Anadolu hanının önünde arabayı dardurdu. Hanın geçidindeki bira - ti. İdrarın damlası gelmiyor. Göbe ğinin altı, kızgım güneşte kalan da-$ vul derisi gibi gerilmiş, handise ya. kerek, oğuna oğuma, bir satdatyeyeğ yağılakaldı Geciktiğinden meraka düşen A- — Vah vah vak!.. Keyisizli arttı mı Yahya Beyim ? — Ölüyorum Irgad? etmek mutadındır! — Göbeğim, kasıklarım veca'dan çatlıyor; çiş edemiyormm. filân gidilmez!.. — Kimde gidecek takat kaldı za ten? Geberiyarum bet., lah!.. Karşıdan bu yosmaları tema mın suyu aka aka avucımu yaloor İ Taksim — Fena halde sıkıştım. harenin abdesthanesine dar y rılacak. Sancıdan soğuk terler dö-$ vadis birahaneye seğirtmişti: — Huyunu bilirim, gireşi deve — Bu hal ilem Kefeliye, Fiilünya — Üsütmekten âdi sidik zoru; 'a olabilir. Doktora baktıralım; sı- ar, sÖktürücü şu (Devamı var) Diğer şahidlerin celbi için cel Aziz| | lar da hâdiseyi 'bütlün teferrita -. Sanıklar da suçlarını itiraf etj Birlokantada tabanca med kardeşi Mehmed evvelki ak vi bir tokan! le edince de tabancalarımı çelfe Lokanta müşterileri bu vaziyet kaçısmağa haşla mışlar ve bazıları da masalarımı lar kırılmış, masalar - Gevrilmiy ve bu hengâme esnasında ganiges tme imti hanlarımı dört talebe icazanmış, Resim Hey - kel, Tiyatro ve Süsleme şubale içinde döviz Ğ | | pu gizlice takip ediyordu. Nitta-| sırt| | N HAZIRAN 943 eanmamremrmna aşmaarama İHER ŞABAH İnsan ne oldum dememeli evet yaşımı ni al miş kecrübeli iltiyarlar — İssan ne aldum deme ae #ircağım demeli! y 1 Çağ: kratiktir ve maktadar! di- bi bu len mişiklük yaşadıkıça, meto ikadar, her dem caktır. Burünün bir kere: Kir lar muhalif milletvekilleri: Bi Meclik kürsüsünden yıldı yağdıran, hattü h g Sadık Aldağan kon yerinden fırlayıp, keriş olsun diye, « arka revsiyer vehine p5 kadar mütaassıb Harik duvrasmmn, terkide — tahame ülefete karşı amansız 1 Çağları, bir de Yertayap: — Bu memlekette galik: Demakrasi Hele ayni zatm, daha dün tapı- mer göründüğü ve cezbeye batul- muş demvişler gibi, göğsünü dâvo düve: Tehlike karşısında — biclik olmalı, şefin etrafında yekpöre ve r kaya gibi durmalıyız! ükrettiği düşünülecek olursa dim ayni ağzın: — Hükümetin kuruluş tarm of süstercimi hatırlatmaktadır! diyo düşünülecek olursa ve atalar sözünü insanın: — Ünsan me eldum dememeli, yanm we olacağım, ferdası gönü we #lacağım, daha ferdası günü ne olacağım demeli! yolunda tashih kükrem edeceği geliyor. BAA Belki karilerim hatır! Bon bu sübunda muharrir arl ş Re- sad Feyzi Yüzüncünün bir açık mektubu doölayısile Behcet Kemal Çağlar «Yeri Sabah» a - bir açık mektub gönderdiği vakit yine kon- disinden bahsetmiş ve: — Kork gün günallâr, Lir gün töv derler amma bu goldan geriler bazı kimselere biç y mıyor demiştim. Kendi hesatıma, bir aratık mitfi şairimiz geçinen ve zamanım büyüklerine kaside ve medhiyeler yazmakta gerçekten büyük bir kudnet gösteren sayın Çağlarla uzun boylu — tanışmadı- ğam ve aramızdaki münasebet da bir iki muhayyel mülükatı gaçıı diği için, bu yaztlarım ker hangi bir garaz ve ivaza affedilemiyece ve yahud inde — almadı de Yaskançlığa veya çekememezi amlalunamaz. Ben sadece yı tesbit ettim ve hemen T edeyim Kü bu imuna — geli kondi hesabıma memnunum. Behcet Kemal mış olabil pek âlâ taslih edebilir. disi genç we kalemi de kuvv duğü iç iyet ve Bemol: düvası hesahma — kazanılmış kurvet demektir. vi Ba. Ayni müftaleaya —Adalet kanlığına getirilen Fuad Sirmen Ââçin de vürid görürüm. Zira bu daha dün denilecek kadar bir geçmişte Hasan Saka K Ssine kızmızı oy vermiş, yani ih- aadsızlik göstermiştir. Halbu iyaset alamında dün İi d ebme ür zatla bugün ayni alandı iş birliği yapıyor. Evet evvelâ anlata muz haklı, — İnsan ne oldum demcmı olacağım demeli Yoluni; darb-ı- mesel yatligür bırakmalda, sonra da Behcet Kemal —Ç haklı, Grupta yerinden fıcla — Ba memlekette Demolrasi bir Tüftan ibazettir! diye haşkur amakla, FİKR. X TAKWINİ * HAZİRAN 1918 İ l Perşembe Ilzır 43 - AY -6 Gün 169 || Vasati s D 5 26 15 16 43 46 09 am atala; ııum. Haziran Ru: Vardtlar Yataı İmsâk anmeasasencaai | Uzamın