Güzel bir eser münasebetile armm harbi, deniz ve ka- Ta harbleri - tarihimizin en romantik safhaların- dan biridir. Osmanlı İmparatorlu- ğunun tarihini tâ başından tedkik edecek olursak Türk ordularının başka - devletler orduları ile bir- likte harb Bare- keti Yyaptiklarına pek Hadir Yastla- KiT na alacak olursak Kırım harbi ta- rihine kadar, Avrupa orduları ile TTürk ordusunun omuz omuza müş terek bir düşmana karşı dövüştük lerini iddin edemeyiz Bile. Evet, Türklerin, yani Osmanlı İmparatorlağu askeri kıtalarının başka millet askeri kıtalarile bora- ber dövüştükleri vardır, fakat bun ların mahiyetleri ve ehemmiyetle- Fi Kırım harbindekine kıyas edile- m: Yildiırim — Beyanıdın. Ankara yakmında 'Nmur Han ile yaptağı kanlı ve büyük savaşta Osmanlı Ordusunda yirmi bin kişilik bir harb yardımcı kıtası vardı ve gü- zel de Gövüşmüşlerdi. Fakat bu harb kıtası Yıldırım Beyazıdın zev cesi tarafından yakını ve Osman- h devletinin kudreti bakımından Adeta tâbi olan Sırb kralı tarafın dan gönderilmiş oktuğundan mak Sad ve siyasette müşterek ve müs- takil iki devlet ordusunun iş bir- liği bu hâdisede tabii aranamaz. Kanumi Süleyman zamanında ve daha sonraki zamanlarda Macar beylerinin ve vakit vakit kendi- miz tarafından nasbolunan Macar krallarının kumandasında Türk or dulariyle Almanlara (Nemçelilere) karşı yaptıkları savaştarda da yu- karıda dediğimiz mahiyet yoktur. Bundan başka asırlarca müddet gimdiki Rumanya erazisi ile kangı- laştırabileceğimiz — <Eflâk: — we 4Buğdanı bevleri ide —milletkesi- nin ordularile her Avrupa €cferin de Osmanlı ondusuna kendilerine verilen vazifeyi yapmakla mükel- lef bulunmuşlarsa da, bu hareket- lerde, bir Osmanlı Beylerbeğisinin kuvvetile ordumuza iltihakı mahi- yetinde bir şeydi. Tam ve müstakil bir Avrupa dev leti erdusile Türk kıtalarının yan- yana müşterek düşmana karşı dö- Vüşmeleri mahiyetinde bir hüdise- ciğe Kanuni Süleyman devresinde gözlerimiz takılıyor ki: Bu da Os- manlı 'İmparatorlağunun impara- tor Şarla ve Akman imparatorlu- ğile İspanya krallığına kanşı do- manmasile Fransa krallığını hima- ye ettiği devnelendedir. Kamuni za- manında 'Garbi Akdenize 'Türk İm paratorluğu Hayreddin Barbaros, Piyale Paşa, Tungud #Reis, Sinan Paşa ikumandalarında beş alta ke- ve büyük “donanmalar gönderdiği gibi, (Nis) kalesi muhararasıpda da “donanmadan oçıkan — Türkler, müttefikleri Framsırlarla yanyana dövüşmüşlerdi. (Muhasaza sırasın- da "Pramnsızların banutları biterek o ikadar uzaktan ve denizden gel- aniş TMürk dostlarından "barut siste- yince koca deniz kaplanı Barbaro- sun Ööfke ile gözleri dönerek ve a- laydan ayrılmıyarak Fransız komu tanını we subaylarmı: HAVAYA VE HAVAİYATA DAĞR: W aa bat iki gin evvel girdi. IHema de a: giriğ! Müchiş bir. yıtdız ypoy- raz fırcinası ile.. YWirtina Karadenizi öyle Kkarıştırmış ki zemiler kondile- rini güç belâ llmanlara atmışlar, bu. runlarım dahi dışarıya çikaramıya- cak hakle imiğler . Şubatin busso- murtganlığını görenler. «Şübat sağa- bey ulanmas d, ateşim Hatön. deki tencereni Jondurümn dermig! Yeine Savtamı: lar. Şubatın ağabeyisi malüm.,»O- cak ayı... (Rakat küçük kardeşin bu meselede ağabeyisinden Hiç sılalma. ga intiyacı yok. Çünkü ağabey bu #eneso kadar uğlu idi ki herkesihan- &i mevsimde solduğunu- şaşırmıştı. Şübat için böyle derler; mart için (de: #Mürt kapıdan İbaktırtr, kazma Kürük yaktırırb | sözü vm Havahit aldığı şekil devam eder ve vapurlar Karadenize — çıkamıyacak veziyette bulunurlarsa kömür bekil. “yenler yine Marmara çirası gibi ya- p tutuşacaklar. Şubat, agabeyisini geçti. Bakalım gu İki ayı atlatabilirsek bahara. bir- den kavuşacağız. Canım, 'bu kadar mithinı'm varken havadan babsedilir mi?s de. meyiniz, Bizler gibi Amerika banka- larında mevduatı. olmiyarılar baska heden bahsederler. gibi bir Hek: eleler Yukarıki Sözü tam münas- - — Pransızlar ne yaman asker- ler! Şarab fiçilarını döldurmuşlar da barüt fıçılarım doldurmağı u- mutmuşlar! Azarlaması işte bu sırada olmuş tur. Fakat bu vak'a da çok $i YAZAN ref- “Ali Riza Seyfi Ni bir saflın olmakla beraber Kı- mım harbinin mahiyetine elbette sahib değildir. Bundan #onra uzun asırları at- dıyarak tâ Üçüncü Selim devrine inersek Napolyon Bunapartin bir- enbire Mısırı istilâisında İngilizle- rin —menfaatleri müşterek tabil müttefik halinde— Masırda bizimle mahdud 'bir şekilde iş birliği yap- faklarını, bu işe İkinci — Mahnmd (devrinde —tarihin en acı bir ci vesi olarak — Rus Çarı cenabları- man da bize yardımcı sıfatile karış- fığını da görürüz. Pakat bu hüdi- eleri de Kırım harbinin yeni ve tam mahiyeti ile ölçmek imkâm bulunamaz. Bundan başka Karam barbi, mül- letimizin hafızasında ve milli men- kabelerinde —müstesna ve solmaz izler bırakmıgtır. 1877 de Rusya ile yaptığımız ve «Büyük Maskof Harbi> diye halkın ağzında gezen harb, Kırım tarbinden yirmi iki 'yil kadar sonra Glduğu halde, bu- gün bile Kırm harbinin menkıbe- deri millet arasında 187T Tümk - Moskof harbinin menkwbeleririden aha taze durmaktadır. Evet, 1877 harbinin bir şanlı — #Plevne> &i, Şıpkası ve Doğu Anadolu serha- dinde Kars müdefeası ve Gazi Ah- mmed Muhtar paşa zatferleri vardır. Fakat Kırım harbinin de bir *Si- Histre> si, Namık Kemalin «Vatan yahud Silistre> sile ebedi edebiya- tamıza karışmnş tir Silistresi, yine kahramanca “Kare> Müdafaaları, hepsinden sonma da bir «Sivasto- pol> a vardır. Hâlâ #öylenen tür- küsü, müzikası, hölü gözleri yaşar- tan adı ile bir Sivastopolu! İşte bunun âçin Dil Kurultayı uzmanlarından Bay Şakir Ülküta- gırın, güzel ifadesile yazdığı we «Faydalı Kitab> yayınının 11 ânci: si olarak basılmış «Sivastopol Harbi» eserini bana da. — gönder- mek nezâketinde bulunması beni Ççok mütehaesis etti ve bu harbe aid büyük hâdiselerin verdiği he- yecan tekrar bütün benli di Bay Şakir Dlkütaşırın yazdığı kitabın mümtaz değeri, Kırım har- bine aid rivayetleri, follkdoru, tür- Kü ve destariları içinde toplaması- na bilhassa geyret edilmiş ve bun da da imikân dabilinde başarıya kavuşulmuş olmeasıdır. Keşke Bay Şakir Ülkütaçır gibi dGüşünceli bir takım zatlar daha önce 'bu yola dö külerek,»menkıbeler, söylentiler ve türkülerle destanlar uzun yılların karanlıklarına karışmadan evvel onları milletin kültür ve benlik hazinesi için toplasalardı. Ben bu /ınif kitabların iakdire sığmaz e- ğerleri üzerinde durmağa — hacet görmiyerek mülli irfan ve kültür namına kendisine teşekkür etmek vafifesini severek ve sevinerek ifa imi sar- Şu anda © foliri hesab) sahibleri min - yerinde pek hulunmak hoşa yi der gey depil. Böyle olunca x yalda bir züğürt Hüğün zekkini #ürmek dgin havadlar bahsedelim. AT Tüzo tüi Saşinin hi &a Birgüntdektâğı tükarasmın bibdi” elReMA nbüş YRtağAr Hötlüne nşi aeti kittiyiyor scsahler glklmmyolt. YaRĞEN DN y gaa KaakirgabrB0üyar ateptan elinde ibo- u tayfaya immandı — Müzenanın yelk Babafingomun Bektaşi da nan geminin nini “toplayın... iplerini -sarın T uarasınd R yuvarla- Büvertesinde emeldiye emekliye kaptann . golulm — Eviâa! demiş. Sen hâlâ çaputla urganla v rsun, — Şu — denize bak,.. “Dibinden civimiş azıl öna bir çare bul. KAPANAN SANATORYOM. ÜYÜKADADA €0 yataklı bir sanatoryom kapanmış. Aziz dostum “Reşal Pevzi, “haklı olarak bu haber karşısında isyan — ediyor: aSağlık "Bakanlarının ikamatine tah> sis edilen yal içindi Golabı, kuç tüyü yatak ve stil aşya- nin tahslastı ile bile İdame ve idare- »4 Kabil olan bu İdiçük aanatoryomun Kapanması haberi ancak deliler. çıl. Sıhhiye köşleüme “son on üevlet parasile dahnan buz ARAKANAARARARARDARARAA, ediyorum Kırım harbinin askeri — vekayii genel kurmayımızca elbette 'tebit edilmiştir, lâkin milletin, babaları- mazın ve dedelerimizin — kanlarını döklükleri, eşsiz yiğitler gösterdik leri büyük harb- Â İerin ve savaşla- ı rın bir de millet ferdleri, millet - ileleri tarafından okünacak canlı, ruhlu, bizi -o za- manki çevre ve duygu içinde ya- şatan tarihleri olmalıdır ki, çok yazık, biz işte bunlara malik de- u satırları yazarken Kırım har bine we Sivastopol aid okuduklarım için hafızamın en de- rin köşelerini - karıştırıyarum — ve göyle bir menkıbe, menkıbe değil hâdiseyi ve yüksek bir kahrama- nımızı hatırlıyorum : Kırım harbi sırasında Sıyastopol önünde Fransız ve İngiliz ordusi- le bulunan kıtalarımızdan birinde, şimdi adımı hatırlıyamadığım, Ha- veya Mehmed Ağa adın- 3 1 varmış. <Gözleve> muharebesinde Hasan Ağa o ka- dar büyük ve parlak bir şecaat gös teriyor ki: İngiliz ordusu başku- mandanı Lord Raglan — hayretler de kalıyor. "Hasan Ağayı sa- vaş. meydamında yanına getirterek kendi göğsündeki en büyük rüt- beden İngiliz mişanını çıkarıyar ve kendi elile Hasan Ağanın aslan ve yiğit yüreğinin mahfazası göğsü- ne takıyor. Bu Hasan Ağa sonradan dev- letimizce de taltif edilmiş ve harb den sonra Selimiye kışlasında ka- pı veya dahiliye zabiti olarak ölün ceye kadar bulunmuş. Hasan Ağa- nm şecaanti o zamanki İngiliz ga- zetelerinde de yazilmış, övülmüş #lduğundan İstanbula gelen İngi- liz seyyahları, İngiliz — kıtaatının ikameti yüzünden, kendilerince de MülN bir değer alan Selimiye taş- lasını gezerlerken daima kahra- man Hasan Ağayı sorarlarmış. Hasan Ağa kahramanlığı derece- sinde neş'eli ve nükteci bir zatmış, daima: — Devlet #ayesinde kırk yıllık msker hayatımda âki kıymetli şey kazandım, birincisi ayağımı köpek Bavaşına asırmaz, ikincisi de evime hırsız girmez. Dermiş..Bu #özünden bir şey an- lamıyanlar ne demek istediğini so- Tülmektedir. runca şöyle cevab verirmiş: — Bir çok muharebelerde aldı- ğim yaralardan nihayet ayağım sakat olduğu için değneksiz geze- miyorum ki, köpek gelsin de aya- ğımı asırsın. Sonra, diz boyu kar içinde, yağmurlar altmda kış yaz Karadağlarda, Tuna boylarında, bilmem nerelerde dolaşa dolaşa çürüdüm, hastaliklara tutuldum. 'Yatağıma girince bir türlü rahat edemem, sabahlara kadar öksürür dururum. Hırsız öksürükleri duy- dukça hâlâ uyumadılar diye evime bir türlü cesaret edip giremez. Kahraman Hasan Ağa bu söz- lerini neş'eli kahkahalarile bitirir- miş. Bu satırları yazdıktan sonra kü- tübhanemden aldığım eski bir İn- YENİ BABAR araştirmalar |Encümeni İçinde bulunduğumuz dev rin meydan okuması için elden geldiği kadar süratle - ilerle mek suretile, ilim ve denne kar #1 koyan hi kları anlamak ve bazı tedavi üsülleri olan hastalıklara çareler Hyılmak ve bunları tatbik etmek gerek tire Yukardaki ibareyi parola o- larak kabul eden Birleşik Ame tika Tibbi araştırmalar meni bundan böyle yapılacak olan araştırmaların inkişa mesi için lüzumlu esasi Tet etmiştir. Encümen bu a da beşinci ve son araştırması ni bitirmiştir Birleşik Amerikada Tıbbi â- Taştırmalar için her — sene 110.000000 dolar sarfedilmek- tedir. Bu paradan 50.000.000' doları Amerikan endüstirisi ta rafından ilâçların we sairenin gelişmesine sarledilmektedir. Hususi teşekküller ve — gönül lü sağlık - bizlikleri takriben 25000000 dölar #arfetmekte dirler. Hükümet kaynakları tek başına araştırma işlerile uğraşan en “büyük — teşekkli! Encü f et an dür. Hükümet bu dş için her Yıl 28000000 dolar sarfetmek tedir. Bu para doğrudan doğru ya araştırmalara 'değil, fakat araştırma — işlerinde verilecek müküfatlara da hasredilmiştir. Bu yıl araştırma işleri 990 projeye istinad — etmektedir. Bu projelerden 420 «i tüberkü bi hastah! loz ve kanser Bgilidir. Barış dünyasısda — yapılan araştırmalara istinaden savaş devresinde Tıp âleminde elde edilen iyi neticeleri gözönünde tutan Tıbbi araştırmalar encü meni bu dşe — hasredilen pâra nin 300.000.000 “dolara çıkarıl masını İleri sürmektedir. An- cak, bu paranm büyük bir kıs mınin hususi müesseseler ta rafından yapılacak araştırma lara hasredilmek üzere sosyal yardım birliklerinden temin edilmesi Jâzım geleceği de kaydedilmektedir. Daha evvelki raporlarda be lirtildiği gibi son Taponda da Tıp Fakültelerinde yapılacak esaslı araştırmadarın destek- lenmesi lâzım geldiğne işaret edilmektedir. Üniversitelere ya Pılacak yardımların kontrata veyahut da mükffatlara isti- belirti) rla nad etmesi — önemle mektedir. Tatbikat — bakımın dan yapılması Jâzym gelen a- Taştarmaların sanayi tarafın- dan deruhde edilmesi İleri sü gilizce kitabı önüme açıyor ve Kı- yım harbi sırasında İngiliz, Fran- Bsız ve Türk endusunun — Kırıma gçıktıkları gün ve geceye aid satır- ları aşağıda kelimesi - kelimesine terceme ediyanım «Türkler gemilenden karaya or- dularını çıkarma üşini çok güzel yaptılar ve gençekten çabucak gös terdiler ki: Harbe ve savaşa aid bayat usullerinde İngiliz ve Fran-| sız askerlerinden çok istündür- ler. Türkler hemen çadır tertiba- tını da karaya çıkarnışlardı. Çün kü onlar için çadırlarını taşıma pek basit bir iştir. Çadırın sırığını iki aaker, birer wglanmdan tuta- rak taşırlar, çadarın. kendisini de (Devamı 6 ncıda) 4 K CA Yeni bir “aşk formü zararsız bir oyun değil Fakat Yeni d aynı zamanda bir nevi mi 15 ŞUBAT 1048 lmerikada yeni Dİir aşk siyaseti S üy aramakla meşgul olan Amerikada sevişmek yalmız 18 #por sayılmaktadır. nyaya uyabilecek şekilde gelişen bu ahlâkın zararlı neticeleri meydandadır. Zira meşhur Amerikalı doktor “Terman, 1922 de evlenmeğe kalkan bekâretini kaybetmiş kızların adedi 526 n'sbetinde iken 1939'da 9465 e yükselmiş olduğunu iddia etmekte ve bu hal devam ettiği takdirde 1960y bu memlekette hiç bir bakirenin mevcud bulnnamı & Amerika, çap UGÜN kendisi ah_m ni bir ağk Tormülü. meşgüldür, O, for. bulamamışsa, na yakışan <aş ü> daha henti: iyast hallile uğraştığı içindir. Bütün dâva; erkeğe olduğu kadar Kkadına da büyük hir yevk temiln eden ve bir Koyalamaca oyununa, pek.ben ziyen eski «Agk formülünün; - artık tatsız bir hal lmış — olmasındadır. Bundan böyle Amerikalı kadırilar; teshir edilip mağlüb düşmeyi kabul etmiyor, belki daha çok erkekleri kendilerine bağlamayı gaye biliyor. lar. Aşkın eski prensiplerinden kanık- samış bulunan kadın veyerkekler, bu yeni «AŞk formülünü» benimsemeğe Çalışmakta, ve tibkı sinema, bil ve birçok icadları hayatlarına sakmağa muvaffak ol- dukları gibi bu «formülü» de mükem melleştirmeğe bakmaktadırlar — On- lar, belki âtide, cinsf münasebetlerin karığık durumunu sıfıra irca' ederek asgarl bir zaman zarfında —üzami heyecan temin eden bu «Aşk formü dünü> - bulmakta gecikmiyeceklerdir. Bu takdirde, kadın ve erkeğin kar- giliklı birbirlerine temin ettikleri bak Jar his borsasında ayni kıymeti haiz olacaktır. Bu güretle aşk; Ansanların — bütün haasasiyetini en mühim menfaatleri- nin zararına olarak inhisarı — altına alamıyacaktır. O, artık yıkıcı olmak- tan kurtuldu. Yıkıcı bir mahiyet ka- zanacaktır. Zira Amerikalılar, bir kuruntu veya gadece visalin teskin bu, bi a mühim meselelerin otamo- buna benzer edebildiği sabit bir fikre — benziyen ağkı, bir <eupbonle» haline sokmak istiyorlar. AMERİKALI, BİRDON JUAN MIDIR? Amerikalı aştana eiveriyet müdna EZY Ti tağifanvir tlraca sem aepı AAA dir. Ve hoş gördüğü Don juan'lığa gözle bakılmaz. Bu memlekete prensip olarak aşk; münhasıran gencliğe ald olan birdüy gudur. Onu ülvileştiren veya soysuz bir hale sokan gencliktir Gencliğin: aşlı mütemadi bir değişikliğe *tabi tutması, Amerikalı olmiyan — bizleri | hayrete birakıyorsa bü, eski <Aşk| formülüne> fazlasile bağlı kalmamı gandır. Amerikalı bir gene kız, daha on beşine girmeden «Boy — friend> Kek arkadaşile geceleyin sokağa çık mağa başlar. İki arkadaş, hir yerde' yemek yer, içer, dansederek eğlenir- ler. Onlar, genc oldukları we her geyi' bildiklerini sandıkları için <ihtiyat-' sızlık> diye adlandırabileceğimiz bir takım aşk oyunlarına girişmekte bir mahzur görmezler. “Amerikada her - Avrupalının iyi bir z | | | | Amerikada, geneler arasında ku- caklaşmak ehemmiyetsiz “olan — bir dir. Burada <Petting> ve — <Nec yâni sevişmek yalnız zararsız bir oyun değil fakat bir mevi milit Bpor sayılmaktadı. O kadar ki Nevyorkun meşhur bir kadın pazarı, «Whatahout petting> sevigmeğe da- ir başlığını taşıyan bir broşür bile mepretmiştir. BEEMMİYETSİZ AŞK OYUNLARI Bütün aşk oyunları, — Amerikalı KARAARARARAAAARAAR AAA ARARAANRAAARADAZ ARARAR PAZARIL, sahabelri Havaya ve havaiyata dalir -Kapanan sanator- yom-Kefenlik bez -Konservatuvar hakkında Bınlar ve meezüblar tizerinde bir'te- Sir yapamaz.> Biz bu kadarını bilmiyorduk. Sultan Mahmud, musahibi Sald (8 tendiyi, “hasta taklidi yapan nedim- derinden birine göndermiş, Sald Bten di hastanın odasına girmiş Ki oda- da/hazin bir ölüm sükütü... Yatağa yaklaşmış; hastaya sealenmiy: — Enveri Etendi! Enveri Hfendi... Bes yök. Safd Htendi, birkaç defa aha seslenmiş, nihayet hasta derin- den bir ah çekmiş. Satd Bfendi: — Yahü! demiş. 'Namisın? —'Çok gükür eyticeyim — 'Beni n Mi? mığ Tanıdım. Sen köşe haşındı bakkal değil misin? Yine alacak mi geldin? Sald Efendi dayanamamış: — Eh biraderi demiş. Öyle ise sen' Bu tanıyışla biraz zor iyi olursun! LT RR 'LUL UNAYİ! g Biz de bu buz (dolaklamı, kuş tüyü döğşekler ve İkap delesimi bin nan . Banatoryomlar la verem mül zanabiliriz. KEFENLİK B Sesi yenld lara başladığı ç) Te toptan mal satığını ikaldınmış. Bu- Un kefen gibi âç Barartıcı bir me zula ne alâk r? — diyeceksin Anlatayım: Beladiyenin Me Müdürlüğü cenaaeleri kaldırmak için kefanlik bezleni taptan tedarike ett &i Gihetle Sümerbankan bu kararı kar gısında kefen alamamış, Mezarlılılar Müdürünün elinde de pek az bez ol Güğü İçin müşkül vaziyette kalmış. açıkcası bu gidişle ölülerimi olarak defnetmek zorun. a Kkalacağız. Artık yarın mahşer gü İsrafll Aleyhisselâm (Sür) u üfle y hetkes yerinden kalkacak ve b 1da gömülenler belediyenin eceriksizliği yüzünden tablatile pek feha bir mar ar?€decekler, “Bu. önünü almak için mezarlara bi- ya koymak ihtiyatkâr- ığında bulunsak hiç fena olmaz sa Kefene dair jçok nükteli. hikâyeler yazdır. Fakat şimdiki Fatih kayma- a Kartal kaymakamı ilen di bulunduğum bir hakiki vak'ası - öyle zannederim ki - bu nükteli hi- köyelerin bir 4 Şöyle Ki Kartallı bir gene kaymakama mü racaat ediyor> genc “kızlar nazarında — ehemmiyeti haiz olmiyan alelâde şeylerdir. On far, evli bulunmadıkları — müddetce vicdanlarından başka hiçbir kimseye hesab vermeğe mecbur olmadıklarına #nanmışlardır. —— Yazan: l Leopold Stern Amerlkalı bir genc kızın — birçok randevulara gidebilmesi, bir gürür Mevzuudur. Zira bu hal, onün her- kes tarafından beğenildiğine bir işa rettir. Randevu Jik anlaronı iyice gin, Aşığı olmıyan Ümesinin psik Kavrıyabilmek bir kene kızın kadaşlarından herhangi birinin 'k disine takdim ettiği gencle — sokağa gikabileceğini göz önünde bulund mak kâfidir. Amerikada, gencler &- rasında, yağgın bir hal alan bu. âde te gBlindi ni körü körüne ka- bul edile: vu ismi verilmekte- dir. 'Böyle randevularda ciddi bir şeyin olamıyacağını söylemek, olabileceği- ni iddia etmek kadar saçmadı Buntnla beraber unutmamak zimdır * rikada senede resmen kabul edilen 100000 den fazla ga; rimeşrü — döğüm — kaydedili â Ve bu keyfiyet, memlekette çocuk yapmamak sanatını üğreten <Birth Contral> yâni doğumu tahdid eden kontrolün faaliyetine rağmen vuku bulmaktadır. Amerikarın bu aşırı tuhaflıklarına alışmamış olanlara gayri ahlâki gö- Tünen Hütün “bu haller; Amerikan kadınlarımn kabule yanaştıkları ye. ni bir ahiâki görüşün neticeleridir Zira bu memlekette aşk mese düzenliyen derini kadın ahlâkının Ameri- cik Akşanî î(_ız;e_n 'a ında yacağını söylemektedir ——— kan zihniyetine uygun düşen bir taf- vücüd bulmuştur. Bu tefsire gö T kadın âilediği gibi hareket et mekte- serbesttir. Bo alttâk; zimni bir novi aki saye #inde ağkın evlenme dışında meveud miYAdAĞı esasına dayanmaktadır. YENİ BİR AŞK AHLAKI Sön bit tahlil de bu yeni aşk ahlâ. 6 dayanıak. *bir geyi istiyerek niş hir kabahatlan dolayı bu kabahate me ği takdirde — bu bir âkıbettir.) lilenne göre cür ayıla: bir üdine üzerinde #asla zihin Bi eni bir dünyaya uyalı lde - geliştirilmek istanen bir n do duğı en basilarını a; ya saralıya Birleşik An rikapın baş savgıların Clark, 1989 danberi mgayir hareket eden 18 ya- Amerikan c3S nisbetinde arttığını söylemekte Childrin's Be bkemelere düşen ful Neyyorktaki Hnus denç kızlar 9670 miabet Amerikalı“dokter Terman kalka li 9626 nisbe od0 a, 1909 da im ğunu iddia e * hu bal devam ettiği takdink 1800 yılınde Amerikada hiç bir bakirı 1922 de evlenmeğe belüretim yüde 1932 de yükselmiş old acağını köşle okulunun müsameresi Toplantı samimi bir hava 1ç.nde ,cereyan e © Kazaarımızın aikbikleri Bilec Sabah) — Halkevi salonurda, Akşam Kız Sanat. okulu | tarafından bir müeamere verilmiştir Şehrimiz lenleri ve kala- bâlık bir haik dütlesi hazır bulunmuş tur. Müli Egitim Müdürü okulların iyi bir müessese olduğunu diğer-okulları mizin da tekniğe doğru gittiği mülessesenin kadınlık çağınınistikama tini çizen byan mücesessler ve demiştir de, (Yeni i, bu ve yarının anaların, hazır - düğunu telirtmiş “Yurdumuzun muhte lif yerlerinde bulunan bu' gibi tek -| nik okullar dolup boşalmaktadır. Bir çokları okula müracaat ediyorlar, fa kat yer bulamıyorlar. Acaba bu nok | tai nazarı Tüzümunu da muhit için huzurunuza sunmak | duyuyorum. Son zamanlar | nizde bir takım duyuntu. ların dolaştığını işitiyoruz. Bu mües | sese kapanacakmış veya kapandı di- | yorlar. Ben buraya, bu okulun kapan Madığını ve kapanmıyacağını Iddia ederek — çıktam. Kucağımıza — gelmiş| böyle bir — nilesseseyi kapatamayız. Okul bütün Bileciklilere hazır vazi « — Bfendim, diyar, valdem vefat etti. Kefene ihtiyacım var. Agüh Bey hem genci ta'ziye edi- yor, hem kendisine kefen temli ediyor. On beş gün sonra bir müracaat d ha: —- h dim, peder de #sizlere bâki,.. yürüdü! Yine ta'ziye ve kefen temini, Bir hafta sonra genc yine karşısı- na çıkı: itrek bir sada ile; m Üstüme felâket yağı- yor. Bu sefer de kardeşim... Kaymakam Agâh, çehresinde mâ. nalı bir tebessüm dolaştırarak: * Bana bak, & Bende bu kaput bezi, sende de bu pişkinlik varken bütün süslleni öhür dünyaya gönde Yeceksin... iyisi mi? Şuradan edebin le;bus... Seni bir daha burada gör. VATUVAR HAKKINDA v sen kaldığı let buhranı hakkında tah ür edilen heyet erkânı- kikata a nin fanliyetine duğunu gazetelerden üğrendik. He et, Konservatuvardan ayrılan sanat- Kârları dinlemekte imiş. wam eylemekte ol- Bu anlatılan vüküalarda — bilhassa provalar pek dikkati celbedecek ma- hiyette imiş. Meselâ bir peşrev çalı- tua.etler giyderilere teşh rsedilmiş, 'Milit oyuniar oynanmıştır. ir. “Elimize gelmiş bu müess benimseyeceğiz. Münevver b ğun Hizmetini — omuzlamak üesseseyi, karşımıza gelmi. hep beraber bu işlere garesaz stiyoruz. Rica ediyorum, y. tibaren el ele verelim.. li Eğitim Müdürünün konuşma dan sonra Kız Sanat okulu müdü TÜ de bir konuşma yaparak okul hal kında izahat vermiğ ve sözlerine de olmak rından Müdüre, az talebe gelmesinin « beplerini bildirerek bunların doğ TU olmadığını açıklamış, öğrencil Tin tesir ağtanda kaldıkjarını belir miş, “Kastamonu ,Afyon ve Bolud: ki okulları masşi Enstitü hal ARARANAN. DARARARRARARAAARDARARARAMAA tirditini anlatmış, Bilecikte bir şeyle ucarşılaşmadığnı, *bi! #kul kapanacakmış şeklinde sörü larla karşılaştığını, bu-gibi Yâflarır çok acı olduğunu söyliyerek konu. Na şu sözlerle son venmiş; «Yanmdan itibaren — okulumu: (Devamı & ncntu mirken konservatuvarın <İlham p si> vasfına sezâ olan Melikesi bir şaretle faslı durdürüyar ve: Durün- diyormuş. Buradaki ben bir fajdiyes olmasını istiyo © zaman: — Aiman efendim. Nasıt olur nun bestekârı böyle yapmış... den liyor takat ©: — Ben bestekâr mestekâr — tan m... Böyle olacak! Diyor ve “hemen huzura çıkara tâdi! hakkında iradeyi telâkki yor ve koca peşrev Melikenin sile tanhih yahud tahrif, duh: rusu tahrib. ediliyormuş Bunlar bütün acılıklarile — heyet latılmış. de bu meyanda bir de; &Ça Jesi varmış ki yanın öbür. gü kik heyetinden te sütunla: a aksederse oldükca hüyret edik cek bir “hâüdise “belki e ibir <op: mevzuu» teşkil edecekmiş. Konservatuvar, zın hakkını tanıyan ve tanıtan b sanat ve sanatk şahaiyete muhtacdır. Daha curcuı üsülünün ne olduğutu bilmiyen ço Juk çocukla Şark Mülkisi talim el mez, Belediyeden tâyin tdilen “heyet ba kalım ne karar vereçel?