SAYFA: 3 İzmir İsttklal Mahkemesınde ııeler qordunı ?| Atatürk'e tafsilâtı ve İçyüzü — Diğer içtimalarda bulunma- din mi? — Hayır, det hanıma gittim. Sebenini de ai zedeyim: O sırada balediye intihp hati dolayısile gazeteler: «Bakil İttihadeılar Kemal beyih riyasetin de faaliyete geçtiler» diyor. Hal- buki ortada bir şey yoktu. Ben de «€ski İttihadcılardan idim. Onun 1- çin Kemal beye gittim. — Hizmetçi içeride içtima' vare dedi'Ben «Bir, iki kelime söyliyeceğim. git haber ver!» dedim. «Gelsin» demiş. Ke- mal beye «Gazeteler “böyle böyle) yazıyor, bir tavzih falan yazalımı dedim. Sonra çıktım. — Kimler vardı? — Ali İhsan vardı, kâtibi me- suller vardı, Hamdi Baba vardı. Fakat sen daima dram edi- yordun? — Beş aydır. görüşmedim. — Neden? — Müracaatımı is'af etmedi. Onun için şgitmiyordum. — Şirketlerde vazife filân ver- medi mi? — Hayır, vermedi. — En son ne vakit gördün? — Martta filân. — O vakit Kemal bey ne gibi si faaliyetlerde bulunuyordu? — Siyasetle filân — uğraştığını Bilmiyorum. “Kendisi de <böyle fealiyette bulunmuyorum> diyor- du. — Kemal bey — Terakkiperver fırkaya intisab etmedi mi? — Hayır. — Size de teklif olunmadı m? — Hayır. — Cavid beyin evindeki — ic mada Canbulat, Şükrü filân da bulunuyordu.. — Evet. — Onlar bilâhare mebus ildu - lar. — Evet, biliyorum. — Beki bunlarla temasda iken, bir nebze hissetmedin mi? — Hayır bir şey söylemediler. — İfadende Cavid beyin evin- deki İetimadan bahaederken: <O gündenberi Cavid beyle görüşme- diğim gibi» diyorsun. 'Biraz sonra da Kemal beye İttihad ve Terak- Seçim Kanünu (NBaştarafı 1 Wndlde) Yine tekrar ediyorum: Kim ne dere se desin.. bu tohum bir kere bu top- rağa düştükten sonra artık neşv-ü- wemâsı tablat kanunları tle olacaktır. Tabiat kanunları ise daima tekâmülü emreder, Şu geçen intihabatın sürüp — giden dedikodusunu bir kene göz önüne ge- Yirelim: Bütün bunun sebebi —Seçim Kanununun -bu rejimle imtizaç — ede- memesidir. Hürriyet var! Diye barbar bağırdı- #imiz hajde #millate seçim hürriyetini remedik. Her tarafta cgizli — seçim ve âleni tasnif>- Varken bizde «âleni ralnız bir defa Mesa-| seçim ve gizli tasnif» wardı. Masan Sakanın tâdili Jcab - ettiren sebebleri serdederken söylediği söz, Bayet doğrudür: «Bu usüller her *ta- rafta bir çok şikâyetlere yol açmış - tır. Hemen hemen tersine olarak se- çimin “nisbeten âledi, tasnifin ise ta- mamen igizli yapılması, — şikâyetciler suiniyet erbabı olsalar bite, umumi efkârda dalma — şübhelor uyandırmış- tır. Bu dürüm bizzat ,partinin de we teyhindedir a Bu itibarla yukarıda dediğimiz gibi,, Iktidar partisinde Seçim — Kanununun kâdiline aleyhdar zevatın bulunması - ha hayret etmemek elden — gelmez. Çünkü Nihayot bu “TAĞIL kabul edik Mmokle hem Demokrasitin temeli bi - vaz daha sağlamlaşmış, hem de par- Hilerin hakkı daha kuwvetle teslim e- dilmiş oluyordu. Diğer tarafdan idare âmirlerinin de vazifeleri nisbeten kolaylaşmış bulu - Bacaklır, Bundan sonra kaymakam - ların, Jandarma kumandanlarının va - Zifeleri intihab yerlerinde sadece kav- Baya, dövüşe mâni olmaktan — ibaret kalacaktır. Birisi gelip de kulaktan kulağa fısıltılara — başlarsa o zaman anlar için: İşte gönlüm, işte sen ben çıkdım ar- tik üreden Gazelini okumaktan başka yapacak bir şey yoktur. Kanun tâdil edildikten sonra bu İş- de (Marmara çırası) gibi yanacaklar yok değildir. Fakat ne yaşalım? <Ar- mudun sapı var, Üzümün çöpü vari» Biyecek olursak işin içinden çıkama- vez. sulkasdın Ki namına faaliyette bulunmasını doğru bulmadığını söylüyorsun. — Evet öyle — söyledim o da, gHükümetin malümatı — tahtında- dir» diye cevab verdi. — Sonra? —e Bunlara da fimabaad siya- setle meşgul olmıyacağım hakkın da söz verdim, Siz de müştere- ken harekette bulunmayınız!» de- di. — Evet öyle (!) Kara Kemal bey Terakkiperver fırka progra - mını yapar da sizin gibi ocak ar- kadaşlarına haber vermez mu? — Ben bidayette kendisine yasetten uzak bulunacağımı 5i demiştim. — Temaslarınızda filân hisset- mediniz mi? Hayır. Doktor Nâzim beyle nasılsı- nız? — İki üç kere görüştüm. — Fırka etrafında görüşmedi- niz mi? — Hayır iki senedir görüş dim. — Onun ağzı durmaz.. sokakta #pazarda bahseder de size de söy- lemez mi? — Efendim görüşmedim. — Muhabere eder misiniz? — Bir mektub yazdım. — Onun mektubu yok mu hi — Ben yazdım, o mektubuma cevab verdi, kardeaği — ölmüştü, o-| nun için yazmıştım. — Mektubda sizi daima aradı- | ğından bahsediyor, niçin? | — Evet, hem haremi ölmüştü.. «Geldim, aradım, bulamadım, gö- zükmüyorsunuz> — demek - istiyor- du. — Bir tezkere var, imzasız. Se ni doktor Nâzım beyin yanına ça- ğirıyor. — Saib Molla beyzade Osman tezkeresi. Doktor Nâzım bey on- lara gelmişti. «Buyurun otur: hm» diye çağırıyor. — (Mektubu — göstererek) bu imza kimindir? | — Reşid beyin, Asım paşazade Reşid bey menzul bir adam.. Bvi- | ne çağırıyor. — Sonra &elttihadcılık aleyhin- de olanlar meyanına — girdin mi?) Bir gün gel de görüşelim> diyor, | ne demek -istiyor? — Mektubun bu cümlesi hatı - rımda kalmamış, — Siz ne suretle mecliğt umu- mi âzası oldunuz? — Üntihab edildim. — Anladım, fakat hangi fırka namıma? — Fırka namına değil. Kemal bey intihab — ettirdi, değil mi? — Hayır. — idersiniz, etrafında — dola- Şırsınız. — Meclisi umumiye, cemiyeti #elediyeye #za yapar, sonra âlet| gibi kullanır, durur. Doktor 'Ni zam beyin bir mektabu otomobil kazasından bahsediyor, nedir bu mektub? olur (Devamı var) Tekrar bir biçkirik — omuzlarını Barstı; Ç — &e0 hizim kaıymetli Verdamız- sın yavrum. Seni hepimizin ne ika Gar sevdiğimizi bilsen! Ağlama tık, başını kaldır; — gözlerini #i Bu geçen hüdiseyi tamamile unut! Unutalım! Genç kaz, igöz kapaklarını kaldır- (di İli çift göz candan gelen — dost bakışlarla birbirini buldu: — Geciktin galiba, yemege — bizi bekliyorlar. Acele edelim. Bahçe kapısında Verda durdu — “Teşekkür ederim Metin, dedi, Ve .cevab beklemeden — merdivenleri Koşarak çıktı. * Bülendle saralarında geçen hâdise gençi kizin hayatında — büyük — bir gönüm noktası olmuştu. Bir taraf- tan siri adımılarla — muvaffakıyetten muvaffakıyete koşarken, bir. taraf. dan da o güne kadar düşünmediği ve Üzerinde durmadığı bir çok şey- ler zihninde yer ediyor, için üzüyordu. Minimini bir yavru Iken Kadriye hanımı bir ana bilmiş, onu Dartil- Acezeden çekip alan bu iyi yürekli kadının merhametine hayran mişti, Şimdi onum yaptığı şeyin sa dece bir öksüzü bağrına — basmak aimadığını daha iyi anlıyordu. Kad. diye hanım, ona yalmız iyi bir ha « yat, maddi bir rahatlık temin et « mekle kalmamış, benliğini de ka - onu için kal- ——— ee ——— — ORUYUİ )l.l'0llki Uzı;ııknpru Maliye ' memurlarına —dair | haklı bir şikâyet Devlet — hizmetinde lerce dürüst çalışarak kanu ni müddetini dolduran —mü- tekaidler ve vatan müdafaa- sında — mühtelif cebhelerde çarpışarak vücudlarının muh telif uzuvlarını kaybeden ma Tül gaziler, resmi — günlerde hatiblerin ve milliyetcilik dâ vasında âmme hizmeti — gö- söne- vasıtaları- ma çok yerinde ve iftiharla baş sözlerile dalma en öne alınarak hürmetle yâdedilen bu simreye üzülerek esefle söylemek zorundayız, Uzun- inde bu . kin köprü maliy iç blr kaymeti olma- ği gibi, nefretle bakılmal üç ayda bir maaşlmı ni almak için bu makama uğradıklarında iki saatlik bir iş olan bordronun hazırlan- madığını görmeleri yine bir sey değil de (ne aceleniz var ler o kadar kolay m, bir hafta sonra uğrasanıza! Veya bir ikâ güne kadar ya- parız, siz hanlarda bekleyi- niz...) canları bahasına ka- nunen hak etmiş - oldukları e$ kuruşun — verilmeye 1 gazetelerde o- kuduktan sonra kar, yağ- mur ve çamuru bu sakat ha- liyle çiğniyerek kasabaya va ran ve bu alacağı üç beş ku- ruşla hiç olmazsa birkaç gün evinde çoluğu çocuğu ile sı- cak çorba içmeyi bu kimseler, lere katlanmı ta gibi bir zamân han kö- şelerinde ve aşçı dükkâünla- rında borçlandıktan — sonra ellerine alabildikleri — maaş- darını buralara — terkederek elleri boş — ö luk çocuğu yanına tedir. Bunlar acıdır, acı olduğu kadar da mesnliyetli - oldu- ğumu idrâk ediyor ve buna katlanıyoruz. Hürmet bekle- miyoruz, hiç olmazsa bu me suliyetin bu maliye memur- larma aid bulunduğunu bil- melerini okuyup anlamaları- m ve bü zavallı adamlara hakaret etmeden üç ayda bir günü gününe zahmet ede- rek işlerini yapmalarını isti- yoruz. Bunun için de ilgili- lerin dikkat mazarlarını yan gazeteniz — sütunlarında bunun neşri suretile umumi efkâra arzedilmesini diliyo- ruz.» düşünen öyle — vaziyet- ve bir haf ine ve ço- gitmek- Uzunköprü Mütekaid ve malül gazileri L Gündüz ÜNİVERSİTEDE: Üniversiteliler ve Belediye otobüsleri Talebelerin yüzde elli tenzilât- İstanbul Üniversitesi Talebe Birli- Bt tarafından; otobüslerde taleba le- hine 65 tenzilât yapılması yolunda yapılan müracaat, Vali ve Belediye annasi Öek ve his zomapımauaurmamaranam YENİ SABAHI Muhakemesi © J P iî î / f—î Abhn Meyve Hâlindeki sui i.ctimalin neticelendi Memurlardan biri üç, diğer ikisi de beşer seneye mahküm oldular. Karardan sonra mahkeme salonunu hıçkırık sesleri doldurdu Bir müddet önce Moyva HâAljnde mübim Bir yolsuzluk — vukubulmuş, Mühasebeci Mükerrem Alaca ile tah | Hât kâtiblermen — Halil - Çelikkol, Nlhan Bardakcıoğlu, Mustafa Yorul. maz ve Nureddin Ke>kiner, HAl re simlerinden toplanan paradan ihti- lâsen 12885 lira 89 kuruş zimmetle- rine geçirmişlerdir. Sınıklardan Mustafa Yorulmaz fi- rar etmiş ve diğerleri yakalanarak mevki fen Toplu Milli Korunma mah | kemesine verilmişlerdir. Dünkü du- ruşmada son sözleri gorulan sanık- | lardan Mükerren Adaletin pençesine er geç dü- şeceğimi biliyordum. Fakat bu ihti- lâsım hep metresimin yüzündean yap tım. O, kürk mantolar içinde yaşar. ken benim do zindanlarda çürümem mukaddermiş, Başka diyeceğim yok- tur.» demiştir, | Diğer sanıklar da suçlarını itirat | eder yollu cevab vermişler ve ıııu-w cede mahkeme gu kararı bildirmiy- ü | Mükorrem “Alacanın 6 sene 16 ay | ağır haplane, o 'kadar müddetle me, | muriyetten mahrumiyetine ve 21917 MÜTEFERRİK Roma Opera Koro şefi şehrimizde San'atkâr Nurullah Taşkıran- la birlikte Ankaraya gidiyor ee Devlet Denizyolları İdaresinin İs tanbul yolcu gemisi ile dün şehri- mize gelen ve bir müddet evvel Vi- yanaya tedavi olmak için giden sanatkâr Nurullah Taşkıran, ken disile konuşan bir arkadaşımıza şunları söylemiştir: —— Ameliyat olmazdan evvel se- simi tamamile kaybetmiş bir halde idim. Fakat — Viyananın — meşhur operatörlerinin mahareti sayesinde sesime tekrar kavuşabildim. Bu hastalık ekseriyetle Tenorlar da görülür. — Avusturyadan sonra Isviçreye gittim. Orada radyo va- sıtasile bir konser verdim, Bu akşam, dostum Roma Opera sı Koro şefi Kango ile Ankaraya hareket ediyoruz.» Kaçak pide imal eden fırıncı Küçükpazarda Hoca Giyaseddin mahallesinde İbrahim Kayademi re ait fırında, yapılan — aramada 240 adet pide bulunmuş ve sanık yakalanarak Milli Korunma mah- kemesine sevkedilmiştir. —————————————81L— Reisi Dr. Lütül Kırdar — tarafından müsbet bir şekilde karşılanmıştır. A cak, bu tenzilât, mart nihayetinde, memleketimize 50 otobüsün — daha getirilmesile kabil olacaktır. Diğer taraftan, gehrimizde iki o- tobüs işleten <White> şirketi de Be- lediye Yle aralarındaki ihtilâf Hallo- lunduktan sonra, taleboye 9650 tan- zilât yapmayı kabul etmektedir. lira para cezasına Halil Çelikkolun 5 sene 10 mahkümiyeti ay ağıt | hapsine; Nuraddin Keskinerin 3 sane 2 ay 26 gün ağır hapis ve 9879 lira | ağır para cezasına mahkümiyetine, İlhan' Bardakcıoğlunun 1 sene 11 ay 10 gün ağır hapls ve 319 llra ağır para cezasına mahkümiyetine ve ih- ; tilâs edilen 12818 liranın aanıklara ödetilmesine karar verilmiştir. Ayrı. ca, hâlen yakalanamıyan sanık Mus- tafa Yorulmaz aleyhindeki düvanın | muvakkaten tâdiline, hakkında tev. Kİf müzekkeresi kesilmesine ve nığın yakalanarak muhakeme edil- mesine karar vaerllmiştir Kurarı mütcakib mahkemede bir Kaynaşma olmuş ve hıçkırik seşleri | duyulmuştur. Samlin arasında buli- l 7ü 2 60 yüğleriüe l 'satallı bir ihtiyar koridorda — jandarmalar | taratından ellerine kelepçe vurulmak | ta olan oğlu Nureddini kucaklıya- rak: <Onu götürmeyin, o bonim haya- tımdır. Ne olur onu bağışlayın» diye hıçlarmağa başlamış ve zor yatıştı. rılmıştı ——— aa ADLİYEDE Kasımpaş ı cinayeti dâvası Aabeş gti Katil 18 sene hapse mahküm oldu ai Bir müddet önce Kasımpaşada kahveci İhsanı bıçaklıyarak öldü ren Hüseyin Narin duruşması dün 2 inci ağır ceza mahkemesinde so na ermiştir, Mahkeme sanığın 18 sene 5 ay ağır hapse mahkümiyeti ne karar vermiştir, Bir deniz ejderi yakalandı Evvelki akşam Nuri Canavar a- dında bir balıkçı sandalla, Anadolu hisarı civarında avlanırken 4—ö metre uzunluğunda bir canavarın hücumuna maruz kalmıştır, Nuri derhal demir çengeli canavarın sır tana saplamış ve sürüklemek iste. miştir. Fakat azılı hayvan bu defa sandalı sürüklemiş ve bir saat ka dar deniz üzerinde bir aşağı, yukarı gezdirmiştir, Nihayet hay- van mecalsiz düşmüş ve güç belâ sahile götürülen canavar Göksü de resine bağlanmıştır. Ejderin cinsi henüz tayin edilememiştir, Bir adam karısını yaraladı Tarlabaşında oturan ve tesviyeci lik yapan Hüseyin Nihad adında biri, bir müddettenberi araları a- çık bulunan kanısı Fikriyaye dün tarlabaşında rastlamış ve yeniden münâkaşaya tutuşmuştur. Münâ- kaşa esnasında bıçağını çekerek ka rısını iki yerinden yaralamıştr,. “Yaralı Beyoğlu hastahanesine kaldırılmış ve suçlu hakkında tah kikata başlanmıştır, bir| I stanbul vapuru geldi Vapurla Seyhan Millet vekili ve Napoli Konsolo- sumuzun cenazeleri de getirildi B Devlet Deniğyolları tdaresinin Ta- tanbul Yolcu gemisi, 200 yolcu, 250 ton eşya ile dün saat 14.30 da llma- nımiza. gölmiştir, İstanbul Yolcu gemisi, Ege deni. zinde Amorikan filosu manevra yap- tığından bu seferinde de Pire lima- nına yanaşamamış, yolcular —ancak motörlerle vapura veya rıltıma kabilmişlerdir. İstanbul Yolcu gemisi ije gelan yol cular arasında Prof, Akıl Muhtar, Prof. Mim Kemal, ses sanatkârı Nu- rullah Taşkıran ve Ankarada konser ler vermek üÜzere gelen Roma Ope- | rası Koro şefi Kango ile Napoli kon golosumuz ile Seyhan Milletvekilinin | naaşları bulunmakta idi. | Prof, Akıl Muhtar ve Mim Kemal istirahat için Cenovaya gittiklerini, Fransa ve İtalyanın hâlâ harbin te. sirleri altında bulunduklarını, Türki- yenin buralara nisbetle cermet oldu- gunu söylemişlerdir. —Öi Avukat stajyerlerinin durumu —— e B İstanbul Baro reisi Ankaraya çağırıldı Avukat stajiyerlerinin vaziyetleri etratında görüşmek üzere Adliye Ba kanlığı İstanbul Baro Reisi Hâşim Rofeti Ankaraya çağırmıştır. Diğer taraftan bundan evvelki top | lantıda stajiyerler tarafından seçilen heyel dün Gazeteciler C. lanunda bir toplantı yaparak miyeti sa, 15 OCAK 1946 ——— HER SABAH Francala ve | Belediye yasağ“ unnu tünüze Afiyet, IKi — gündür yorgan, döşek — yatan — valde, bU Ssabah evden çıkarken bas Oklum, dedi, akşam — gelirken bana küçük bir francala getirmeyi u- nutmat dedi. — Aman anneciğim, #ranoala ya - sak odildi; sana nereden frafoala bu- Yayım? İstersen kandil göreği — geti - reyim! Diyecok oldum, kadıncağız : — Oğlum, dedi, son sahiden boce- Fiksizmişsin. Ayol daha dün akşam imamın Fatmânım — söylüyordu: — Da- madı hasta oğluna her gün bir fran- cala getiriyormuş. Francala satılma- SI yasak ise o nereden buluyor? Mü- kümet yasağğını ben de sayarım am- ma biri yer, biri bakar olunca kıya- met de ondan kopar. Yani ekmekler fazla hamur. İnce ince dilip kızartır yorum amma, yine mideme dokunu - yor. İmamınkilere uğrayıver de da - madın neredan francala aldığını ök - ren... Evlâdlik bul Kadıncağızın kırk yi da bir canı francala — isteyecek o müş; nasil kirayım? . Diğer taraftan herkese yasak edilen bir şeyi, yazlı bir Halk Partili şımarıklığı tedarik etmek de gücüme — gitmedi desem yalan söylemiş olurum. Komşuya uğradım, damad bey he- Nüz Çıkmış amma bir anne gibi seve diğim Fatma hanımdan - £ 'nereden tedarik edildiğin dim. Lâfı uzatmıyayım, birkaç yere vurduktar sonra eskiden — yirmi mü- ncalanın de öğren - heş kuruşa satıları bir francalayı kırk ku ruşa ele geçirmek nasib oldu. calayı satın aldığım adama sordum: Fran- elediyenin yasak ettiği bir şeyi satmaktan — korkmuyor — müsünüz? Sonra memlekelte un fiyatı fırlamadı ki evvelden yirmi beş kuruşa satılan bir Irancalayı şimdi kırka salıyorsu - nuz? Adam güldü ve: — Son günlere kadar (rancalayı o- tuz kuruşa veriyorduk. Fakat bele - kararlar vermişlerdir. Verilen kararlar arasında Feridun Fikri Düşünsel tarafından bir tak-| rirle istenilen staj müddetinin bir se- neye indirilmesi teyid edilmiştir. He yet bundan başka stajiyerlerin sulh mahkemesine çıkabilmeleri ve ilgili işlerde üÜcretle çalıştırılmaları hak- kında da kararlara varmışlardır Bügün Ankaraya hareket edecek olan Baro Reisi stajiyerlerin bu di- leklerine de tercüman olacaktır. Tramvay ücreltlerine zam yapılmıyacak | Tramvay Ücretlerine bir. mikdar | zam yapılacağı ve umum müdür Ke mal Bayboranın bu maksadla An-| karaya gitmekte olduğu bazı gaze- teler tarafından ileri sürülmüştü Yapılan tahkikata göre E. T. T.| Müdürü büdce ve yapılacak siparişler etrafında görüş | mek üzere bugün Ankaraya hareket | edecektir. , Diğer taraftan tramvay, tünel fi- yatlarına bir mikdar zam yapılı fırla dair çıkarılan şayialar da ali kalılarca tekzib ulnmuştur. Umum haricden Gümrük ve Tekel Bakanı şehrimize geliyor Gümrük ve Tekel Bakanı Şevket Adalan, bu sabah Ankaradan şehri mize gelecektir. Bakan şehrimizde bir kaç gün kalacak ve bu müddet zarfında Te kel ve Gümrük İdarerelerinde tet- kiklerde bulunacaktır. Tefrika : 39 www ll Büyük Yalan S EEERİ zandırmıştı. Kadriye hanım — olma- saydı, bugün konserini herkesin haf talaıca evvel telâş ve heyecan için Ge beklediği piyanist Verda — diyen de olmıyacaktı. Müziksiz bir ömür ne feci bir sürüklenme olurdu! Böy le bir boşluğu tasavvur etmek bile bnun başım döndürmekteydi. Fakat... Bütün bu olan biten şey- lere rağmen cemiyet içindeki mev- klinin nihayet bu gayrimeşrü çocuk almaktan kalmadığım — görmek te Verdayı İsyanla — titretmekten geri kalmıyor, vakit vakit onu bir Ümid- sizlik buhranımı Güşürüyordu. Demek ki; bir Bülend kızarsa ve ona diyabilecek Zavallı kadın, kimbilir ne kadar çekmiş, gencliğine kıymak, dan ayrılmağa karar vert bilmek için ne büyük acılar içinde kıvranmıştı!.. Neticede günahımı ka- nile, canile de temizliyememişti. Co- miyet daha ne istiyordu! aztırab yavrusur Muazıeı Tahsin BERKAND Bu hazin düşünceler Verdanın ru- hunda derin izler kazarken, —acile hisleri olgunlaşıyor, kendisini — büs- bütün sanatına veriyordu. Ancak pi- yano başında iken unutmağa, dün. yadan ve dünyadakilerden uzaklaş. mağa muvaffak oluyordu. Verdanın geçirmekte olduğu — bü- yük buhran, sanatkâr Turhanı pek sevindirmişti. Genc kızın olgunlaşan, acile ve Üzüntülerle inceleşen duy- guları parmaklarının ucundan taşan nağmelerde o kadar açık bir şekil- d görünüyordu ki bundan, — sanatı sever bir insanın, bahusus ömrünü müziğe vermiş olan 'Turhanın mem- nun Kalmamasına imkân olamazdı. Ancak, bu sevinci duyan, 'Turhanın yalnız artist tarafı idi. Öteki, yâni onun İyi kalbli; müşfik adam tarafı Verdanın acılarile derinden — derine Üzülmekte, ıztırab çekmekte Hdi Türhan, uzan ve dikkatli — incele. melerden sonra, Verdanın sevdiği a- damın Bülend olduğunu nihayet keş fetmişti. Fakat bu sevginin geno kı- zi niçin mes'ud etmediğini anlıya- miyordu. Ondaki bu tereddüd ve en- dişe nedendi? Neden bazı dakikalar da yüzünde isyan ve ölke izleri be- Jiriyor, bazan da birdenbire durarak Çeresizlik ve Ümldsizlikle — boynunu büküyordu? Pöyle günlerde 'Turhan ona yak- laşmak, esmer başını elleri aravıne almak, onu teselli etmek istiyordu. - Verda, yavrum... Niçin mes'ud değilsin? Gözlerine inen gölge r> dir? Niçin dudakların mahzun” P kışların bulutlu? Derdini bana söy lemek istemez misin? Bak dost kal- bim sana ne kadar yakın! Seni gü- ler görmek, bahtiyar görmek için ben canımı vermeğ” hazırım. Yüzü- me, gözlerime bak Vehda! Seni ne kadar. nerelere kodar Hayır, bu son cümileleri — göytlüye. mizecekti. Söylüyemezdi. Buna tıakkı yoktu. Aralarında'i muazzam yaş farkını hiçe saymak kendisini gülüne bir hale düşürmek olurdu. Verda bu- na ne der? Ne düşünürdü? Soara, bu şartlar altında karşılıklı varıyet- leri ne kadar güçeşirdi? Böyle ol- Mayacak hislere kapılmış olduğu için ezasen kendisini — affedemezken bir de bun bir başkasına söylemek, ya- hut belli etmek ne müdhiş olurdu! Hayır, bunu yapmıyacaktı! Bunun için 'Turhan Verdanın ge. çirdiği buhranları farketmiyor görün meği tercih etti, onu kendi haline biraktı, yalnız onün sanat bakımın. dan gösterdiği büyük inkişaflarla a- lâkalanıyor göründü, hattâ Verdayı teselli etmek vazifesini de tamamile Metine bıraktı. diye teftişleri sıklaştırdı, o yüzden tiyatlar yükseldi. — Anlıyamadım, fiyatlar — belediye teftişi sıklaştırdığı — için mi — yüksel yorz — Ne lâf anlamaz adamsın — sent Der gibi tuhaf tuhaf yüzüme baktık- tan sonra: — Tabii değil mi y di; teftiş sıklaşınca francala daha tehlikeli bir hal alıyor. kına uğradın mi ham elindeki — mali müsadere ederler, hem de üstelik a- ğır bir para cezasına mahküm olur - sun. Müsadere - edilen — francalalarla ödediğimiz para cezaları bizim — cebi- mizden çıkacak değil a.. — Ya kimin cebinden çıkacak? — Tabii müşterinin. Hattâ gazete- lerin yazdığına bakılırsa teftiş büshü- tün sıklaştırılacakmış, onun için şayod hastan varsa bugünden iki — irancala fazla al efendi, iki üç gün sonra bel- ki de elliye de alamıyacaksı Teşekkür ettim, yürüdün Yürüdüm amma beni bir. düşünce dir de aldı. Kendimi bildim bileli İs- tanbulda belediye yasağı ya üç gün sürer yahud da bu francala işinde cl- dükü gibi daha ilk gününden falsolu meticeler verir. Bari böyle — francala Bgibi, hasta hemşeriler — bakımından, Cevabini ver- satışı Bir bas Müli piyango bugün çekiliyor Milli Piyangonun 15 Ocak çekili Şi bugün saat 14 de Ankarada yapı lacaktır. İkramiye kazanan numaralar An kara Radyosile bugün 23 de yarında 14 de yayınlanacaktır. Bugün saat 14 den sonra yurdu. muzun hiç bir tarafında bu çekili- şe ait bilet satışı yapılmayacaktır, K Ü Üniversite iş bulma bürosunun faaliyeti İstanbul Üniversitesi Talebe Bir- liğinin kurduğu <İş Bulma Bürosu», şimdiye kadar 28 Üniversiteliye iş ve sermaye temin etmiştir. Diğer taraftan, yine İş Bürosu ta- rafından açılan Fatih Medrese - Yur dundaki çamaşır fabrikası da bu hafta faaliyete geçecektir. errrrrrrrrrrrLRLA x TANWYVİ * OCAK 1948 Metine gelince, Verdanın cski dont luğunu kendisine iade ettiğini gör- Te mekle büyük bir sevine duymakta Hlcri 1di, Bu yakınlığın, nihayet —onlacı Rumi Reb. büsbübün - birleştireceğime —Anandığı İK sâni evvel günler bile vardı. Yalnız, bamı bazı | — 9 genc kızın, kendisinden korkuyormuş gu YEKR AA KRüik we sacn Ü —a DER gen bir tavır almasının sebebini an- p Kasım 69 — AÂX | — GÜN 15 hyamıyordu. Verdaya ne oluyordu? Vakilimi / ilaml. DA Onu korkutan' ne Idi? S &K n Yaz ayları geçmiş, halası Taksime Güneş 7 22 2 10 göç etmişti. Artik birbirlerile her Özle © 23 7 20 gür görüşemiyorlardı. Esasen Me- İkindi Hat o at tin, yeni atıldığı iş hayatında, — her Bişira ) TÜT üüü gün Verdaya tahsis edecck bir kaç ll Va.i saati bulamıyordu ni Mt ai (Devamı var) aa Haa aa eee . A e e — e .