Bayfa : a şaçi Te San at duşünceleri San'at ve ş | Yazan : Şevki Balmumcu | ( -. Hârikalar yaratarak isim bırakmadan gelip geçen san'at- kârlar şark âleminde her halde İllaha fazladır. 17 inci asırdan| #kalma nefis bir çeşme görürsü- 'nüz, hiç bir yerinde imza yoktur. Saheser denilecek bir camie Pastlarsınız. mimarı bilinmez. | sralar, beyitler vardır, şairini İlz 1mayız. ' yakat işte görüyoruz, san'at- kârın meçhul kalması eserin ya- Bemasına — mâni olamıyor. ün bunları düşünüp de isim yapacağım, tarihe intikal e- im diyerek ne yapacağını bilmeden çırpınan ve kendi ken- &ini, mak elden gelmiyor. San'at sevgisi gine benzer. Muvaffak olmak is- tiyen, bütün varlığiyle kendini san'atına bağlamalıdır. Tıpkı yiyen heveslilere — acıma-| vatan — sevgi-| Mehmedciğin bu toprağa bağ-. lanışı gibi.) Bu satırlar Cumhuriyet'te (N.) imzasiyle çıkan bir. fıkra- dan alınmıştır. (N.) üç gün ©' vel Afifenin tabutu karşısındı — Asıl zavallı biziz. Dive inleyen ve bes gün evvel (Deniz aşırı) dan bahsederken kitabın müellifi (Falih Rıfkı Atay) ın ismini zikretmek za- ruretini hisseden genç adamdır. Yirmi dört saatin binbir meş- gelesinden çalınmış dakikalar Mevlüdü bir fikrayı esas tuta - rak, kalem adamlarının fikir tasları muhteviyatı - hakkında kat'i hükümler venmeğe imkân ur. Fakat her münteşir fikrin lâ- yık olduğu şekilde mukabele görmesi bir zarurettir. Bu za- Turetin tesiriledir ki, fikrimizce, Suitefehhüme meydan verecek bir mâna taşıyan (N.) fıkrası- nın üzerinde duraklamak mec- | buriyetindeyiz. | a — Genç Nadi: | (San'atkârlarının ismi bilin- mese de eserler yaşıyor.) dedi- ği ve bu sahada örnekler ibraz evlediği zaman pek memnun gö- Halbuki biz: Görürseniz bir hoş yapı Yapanını ararsınız!. Tn ee l8ü: z mensubuz. Fikrimizce: fıkrada davavı isbat — hususunda geti- rilen misaller, tarihi ve medenı* noksanların tesbitinden başka bir fayda temin etmiyorlar. b — (Tarihe intikal edece- Zim..) endişesiyle çırpınan ve kendi kendilerini yiyen heves-| kârlara gelince: Genç Nadinin | bunlara acımaması lâzımdır! Tarihin kaydeylediği dâhiler ve bugün içimizdeki (yetişmiş- ler) acaba böyle (heveskâr dev- releri) geçirmediler, kendi ken- dilerini yemediler; ,garpınıp çır- pınmadilar mı? Acaba bizzat (N.) hunla.rdan biri dğil midir? c — Mehmedciğin — toprağa bağlanışı gibi san'atkârın da san'ata sarılması fikrinde şüp- hesiz isabet vardır. Fakat bu isabet kararsızlığın, vuzuhsuz- luğun isabetidir. Mehmetçik kimdir? Mehmet- cik bir taşralı mıdır? Mehmet- cik san'atkâr mıdır? San'atkâr Mehmetcik midir? Mehmetcik adsız miıdir? - İddiasız mıdır? Mehmetcik deyip çıktığımız a- dam: Şuursuz ve gayesiz bir fe- rağat midir? Mehmedcik midir? Bütün bu suallerin cevapları- ni vermek lâzımdır. Kanaatimizce: n'atı doğuran ve tagdiye Yeni Sabahi ABONE BEDELİ Türkiye — Ecnebi SENELİK — 1400 Krş. 2700 Krş. || SAYLIK — 760 » 1450 » BAYLIK — 400 » 800 » İ TAYLIK — 150 » S00 » Ül TAKVİM HIZIR 96 GÜN 221 AY 8 1360 | O J|1357 Receb AĞUSTOS Temmuz 15 1941 | 27 Cumartesi Güneş Öğle İkindi DAT — 503 — 8.54 Ezani 504 — 1219 1612 Vasati Akşam — Yatsı İmsak 12.00 145 — 7.S0 — Ezant 19.16 21.02 07 — Vasatt tenkid edilmesidir. Esere kıy - met verip sahibini ihmal etmek: (Üzümünü ye de bağını sorma) demeğe benzer, ki en hafif ifa- desiyle nankörlük olur. ilnü alıp kendisini savdı- ğimiz herhangi hayvan — dahi| Bir cün sütünü kesiverir. Bu-| incesinin inhitat hâkim — bulunmuş olmasıdır. Cemiyetçe anlamak mecburi: yetindeviz ki: Birinci dava eseri yaşatmak değildir, bu ikin davadır. Birinci dava san' rın yaşaması, — yaşatılmı Bu esası kabul etmezsek: bu - günkü kısırlık, zamanın eliyle, yarın yokluğa münkalip olur. Kaldı ki: Mübdi ile eseri bi ribirinden ayrılmaz bir küldür- ler. Eserleri mütalea ve tahlil ederken san'atkârlarını — görüp düşünmeğe alışmalıyız. Cünkü bir eseri bihakkin ve ancak bu suretle anlayabiliriz. On dört sene evvel: (Sülev- maniyeyi tanımıyoruz; çünkü Sinanı tanımadık.) dediğim za- man da nâtuk bir adamımız: | (Tanıyoruz!) diye — bağırarak büyük bir (Hüsnü niyet) termişti. Bahsin burasında bir sohbeti hatırlamamak mümkün olmu-| yor: Hüseyin Cahid diyordu ki: | (Bıktık bu - apartımanlardan, bıktık şahsiyetimizi belirteme- diğimiz, havamızı yaratamadı- Şımız bu binalardan. Dedemizin bahçesine ağaç diktiği. ninemizin şu odasında oturduğu, dayımızın bu sinde vattıs hususiyetlerimize göre yapılmış evlere; şahsivet alan ve şahsiyet veren yuvalara ihtiyacımız var.) Hüseyin Cahidin bu çok ince ve güzel sözlerine Nurullah A- tac: (Türk cemiyeti, müstakim yolları ve semaya dayanan a- partımanlariyle muasır millet - ler ayarında medeni - şehirler kuruyor!) tarzında cevap veri-| yordu. gös- ... San'atkâr şu veya bu imkâ- na sahip olan adam değildir. (Sonu sayfa 4 sütun 3 de) Za n HK ANL;[KRA 35' 6 aıl*!nrı ı'aralından gönderilen mektuplar Mülki âmirler ta- rafından bedava fıııdan durdurıı!duW günkü kısırlığımıza sebep: Bel- İmühbürlenmek şar- tile bedavâ gidecek 8 (Hususi) — Dev- olları İdaresi bütün veni bir. tamim Bu tamimle ida- Ankara, let Demir göndermiştir re aile ve akrabaları tarafından erlere gönderilen mektup ve kartların köy muhtarı, kayma- , nahiye müdürlüğü — ve gubeleri - tarafından mühürlenmek şartiyle istasyon- Tar tarafmdan pulsuz kabul e- dilerek posta seyyarlarına ve - rilmesini bildirmi Karlman mağazası - müdürü * fevkif olundu Çanta ve bavul ihtikârmdan dolayı asliye ikinci ceza mah - kemesine verilen Beyoğlundaki “Karlman” mağazasının — mü- dürü Santiyago Buhols ile tez-| gâhtar Kostantin ve tacir İs- temat Çami dün yapılan muha- kemeleri sonunda tevkif edilmiş- lerdir. Santiyago Buhols sorgusun - da: — Biz, demiştir, Çaminin i- kinci el olduğunu bilmediğimiz için kendisinden aldığınız çan- ta ve bavullara yeniden kâr ilâve ederek satmakta beis gör- medik. Diğerleri de ayni yolda ifade - de bulunmuzlardır. — Neticede mahkeme, şahidlerin çağırılma- gına karar vermiş, duruşmayı 4 sütun 3 de) | başka bir güne bırakmıştır. HARP VAZiYETİ Alman (Baş tarafı 1 inci sayfada) Yerde tahrip edilen uçakların sayısını, sonuncusuna kadar tesbit etmek mümkündür - ve| bunca tehdidlere rağmen uçuş meydanlarında tayyareler, da- ma taşları gibi sıralanmışlar- dir! Benzin depoları, tankları, cep hanelikler gibi nokta hedefleri tam isabetlerle infilâk ettiril- mektedirler! Hazarın bu gibi tesisleri, fevkalâde vaziyetler- de, ustalıkla gizlenirler ve dö- vülmeleri ise çok zordur. Mevzideki toplar, tayyare de- fi topları, hattâ makineli tüfek yuvaları her gün tahrip edilip durmaktadırlar. Bataryalarda hedef teşkil den bu noktalarda her gün, hiç değilse susturul- maktadırlar. Doğrusu, bu terak ki adımları, az zamanda çok genişlemiştir. Halbuki Brest li- manının bir köşesine sığınmış olan kolosları, Charnhorst ve Gneisenau zırhlıları 40 saldırış- tan sonra da muharebeden ha- riç kılmak müyesser olamadı. Bir şehrin seçilmesi güç keri müesseselerinin müdafaa cihazının cehennemi ateşleri al- tında, karanlık gecelerde bulu- nup dövüldüğü iddia ediliyor. Hakikatte şehir semasında bom balar gelişi güzel salıverilmek- te ve şehir sakinleri bu darbeye | maruz kalmaktadırlar. | Muharebe vaziyetinde vey.ıı yürüyüş kolundaki — tanklara| tam vuruş temin ediliyor ve ra-| porlarda, faraza, 126 tankın im- ha edildiği bildiriliyor! Bir t: (, taarruzlarında de vam etmektedir, kaleleri yık- maktadır. Aylık zayiat listesin- de müdafi nisbet götürmi -| yecek surette kabarıktır! İhata ve imha, hareket harp| lerinde de günlük hâdiselerden- dir. Diğer yandan, muharipler, yıldırım süratini haizdirler; ka- lelerden ziyade birliklerin mu- hasarası bahis mevzuudur! Cephelerdeki derinliğe bir sı- nır çizmek imkânsız gibidir. A- rada irtibat ta bir mefhum ifade etmez olmuştur. Hava yolları, müstahzar mıntakaların çok ö- Rus Harbi rbi telerini de tehdit edebilir. Çete| muharebeleri, paraşütçi ıkm-* ları bir metod da gözetme mektedir. Ancak, hedefe tevec-| cüh eden Mütearrıza bu yeni, hareketlerin ne raddeye kadar | zorluk çıkardığı belli değildir. | Büyük kuvvetleri, ufak teşeb- büslerle maksadından uzaklaş-| tırarak mümkün olduğuna i- nanmak güçtür. Belki paniğe uğratılan bir cephe gerisinde| bu tehditlerin yeri vardır. Fran | sada, Yunanistanda ve Giridde | indirmeler rolü oynadı. Fakat, | doğudaki çete ve paraşütçüleri harekâtının kıymetini tebliğ - lerden öğrenmek için mukni tafsilâta ihtiyaç vardır. Artık doğuda orduların bü yük kısımları karşılaşmışlar- dir. Bununla - beraber, zirhli kuvvetler, gene muharebe mey-| danının kahramanlarıdırlar. Kuvvetli tank defi silâhlarına sahip birliklerin ve bu birlikleri topçunun destekliyen he öldürücü ateşli ların ayni savleti gi ne de inanmak güçtür. Her hal-| de klâsik muharebe usullerine de bu durumda büyük bir yer yırmak Zarureti vardır. Eğer muharebeler bu giddeti-| le daha bir müddet devam eder ve her güçlüğü zırhlı birlikler - le yenmek tercih edilirse, asıl zayiata uğrıyacaklar da - onlar olacak ve son rol, yine iskeleti teşkil eden piyade ve topçuya erettüp edecektir. Vâkıâ, kuv - vetlerin üçte bir itibarile zırhlı ve motörlü olduğu temin edili- yor. Fakat benzin, arazi ve ya- Fınki iklim de bu dinamizmi şüphesiz ki azaltacaktır. Propaganda, hasmı aldat-| mak gayesini güdebilir. Propa- gandada dahi ihtisas ve man - tık aranır. Aklı selim, her ha- Beri inceler: “Güneş balçıkla sıvanamaz.,, Harp haberleri, harp ateşinden anlıyanları çok ilgilendirir. Nihayet, meharetle tertip edilen propagandalar bir raddeye kadar ve bir müddet için beklenen tesiri yapabilir- ler! betli Bir adam boğuldu ESWİÇFG frangı ile muamele Cumhuriyet Mer- kez bankası tara- Haber aldığımıza göre Tür- kiye Cümhuriyeti Merkez Ban- kası, İsvicre fransı üzerinden apılan ticari muameelâtı dur- durmuştur. Bu karar ittihaz e- dilir edilmez, İsviçre frangı ü- zerinden satılın da v lenmiş bulunan ihracat eşya - mızın tahliyesine ve tekrar am- barlara alınmasına başlanmıştır. Yeni bir karara kadar bu es: lar üzerinden İsviçreye yapıla cak satışlar teahhüre uğraya - caktır Öğrenildiğine göre böyle bir İsviç- kararın ittihazına sebep, re frangının dı: yi tikçe düşmeğe 3 duğu gibi bu memleket ile ara- mızdaki Klering hesaplarında Defıne bulu- | nuyor mu? | | Definenin altında saklı olduğu zannolunan 1 mezar taşı bulundu Rus mühendisinin beş günlük bir tedkikinden sonra definin yerini kat'i olarak bulması ü- | zerine milyonluk definenin tek- rar araştırılmasına dün sabah- tan itibaren başlanmıştır. Bu sefer kazılan yer eski ka- zılan yerin hizasıda olmak ü- zere 7 metre ilerisindedir. Ka- zılan toprağın 90 santim derinli- | ğinde bir mezar taşma tesadüf edilmiştir. Bu mezar taşi İ mötre 10 san- tim uznnluğunda ve 42 santim genişliğiededir. Çıkan mezar ta- şının üzerı okutulmuş ve kazı - lan serin Harutyun Hunkatiyen ve eşi Ali Hunkatiyene ait aile mezarlığı olduğu anlaşılmıştır. Tahminlere göre define bu mezar taşmın altındadır. Haf- riyata bugün de devam edile -| cektir. Kuzguncukta Beylerbeyi caddesinde 29 numarada aşçılık | yanan Mehmet adında - birisi, | dün Beylerbeyi caddesindeki bir arsaya gitmiş, bir ipin ucunu bir taşa, diğer ucunu da beline bağlayarak denize girmiştir. Fa- kat akıntıya tutularak denizde boğulmuştur. Mehmedin cesedi bulunama - miş, aranmasına başlanmıştır. l Kısa Haberler ! T W 4 Pencereden düştü — Tavukpa- rında, Çilingirler " sokağında beş oturan Cevad adında bi- ece odasının penceresinden dün kağı seyrederken müvazenesini beder kaybe- düşmüş ve yaralanmıştır. k — müvazenesini # Otomobil çarptı — Şoför Osma- nın idaresindeki 1995 numaralı oto- mobil, dün Fatih Fevzipaşa cad- desinden geçerken, yolda oyna: Mehmed oğlu 7 yaşında Abdiye çar- parak kendini ağır surette yarala - mıştır, 4 Ankara valisi geldi — Ankara valisi B. Nevzad Tandoğan dün sa- mize gelmiştir. B. Nevzad Heybeliadada —uzun bir müddet istirahat edecektir. 4 Kadın kavgası — Sulanahmed civarında oturan Emine adında — bir kadin geçenlerde komşusu - Şadiye ile geçimsizlik yüzünden kavga et- miş ve Şadiyeye tahkirde bulun- düktan başka evini taşlıyarak cam- larını kırmıştır. Emine dün birinci asliye ceza mahkemesi -tarafındam 2 gün müd- detle hapis cezasma mahküm edil- Miştir. y& 25 İncl resiti sorgls! — Güzel San'atlar birliği resim şubesi tara- findan Galatasaray lisesinde 11 A-| Bustos pazartesi günü saat 17.30 da (25 inci Galatasaray resim sergisi) açılacaktar. ]'“ÜU“ "!.ıkaf ihtilâfı Baş Vekâletde teşkik edilecek bır komisyon tarafından (halledilecek BSenelerdenberi devam eden ve mevzuu milyonlarca liraya | baliğ olan belediye - evkaf ih-| tilâfının halli için nihayet kat'i bir adım atılmıştır. Öğrendiğimize göre her tarafın rizasivle iht iki ve kat'i bir hal çar mak maksadiyle bir komisyon — te: verilmiştir. Bu komisyon vekâletin seçeceği bir murah - hasla, Dahiliye Vekâletinin se- çeceği bir âzadan teşekkül edi cektir. Komisyon her iki tara - fın kendi noktai nazarını müd: faa etmek maksadiyle hazırla - dığı raporları tedkik ederek hük- münü verecektir. Komisyon lüzum — gördüğü takdirde ihtilâfın halli için ev- velce teşkil edilmiş komisyon - ların raporlarını ve ihtilâfa ait vesaiki de tedkik ederek kat'i hükmünü verecektir. Bu ha - kem her iki taraf için de kat olacaktır. İstanbul belediyesi komisyona göndereceği ranor - ları hazırlamaktadır. Belediye bu ranorlarında bazı esaslı tez- ler müdafaa etmektedir. Bele- divenin kanaatine nazaran Va- kıflar idaresinin belediye ta- rafındanhastahane inşa olunan sahalardan mukataa vergisi a- raması doğru değildir. Çünkü hstahane fakir vatandalşarın tedavisine tahsis edilen bir ha- yır müessesesidir. W İKTİSAT Fuar münasebetile tenzilâtlı biletler Devlet Denizyolları işletmesi, İzmir enternasyonal Fuarı mü- nasebetiyle tenzilâtlı biletler ih- das etmiştir. Tenzilât nisbeti vüzde 50 dir. Bu miktardaki tenzilâtlı biletler bilümum yük ve volcu nakilleri içindir. Tenzi- lâtlı biletler, fuarın kapanma tarihi olan 20 eylülden 10 gün sonraya kadar muteber ola - caktır. Basma satınalmak isti- | yenlerin hüviyetleri — | tesbit olunacak | Sümerbank Yerlimallar pa - zarları müesseseler müdürlüğü, basma satışları için de yeni bir karar ittihaz etmiştir. Bu kara- ra göre bundan böyle Yerlimal- lar pazarlarından basma satın alacaklar, yanlarında nüfus hü- viyet cüzdanlarını da beraber getireceklerdir. — Öğrenildiğine göre nüfus hüviyet varakalarını ibraz etmiyen müşterilere ba: ma verilmiyecek ve basma satış- ları bu esas dahilinde muayyen kaytlara tâbi tutularak Pilacaktır. ——— HABER ?D.i) Inhidam | aha | faaliyet 1 Tramvay seferleri yarın sabah başlıyacak İstanbul — belediyesi yıkılan binalara ait enkaz kaldırma faa- liyetine devam etmektedir. An- cak enkaz arasımda binalarda o- turanlara ait eşya bulunduğun - kaldırma - faaliyeti nisbeten yavaş ve itinalı yanıl- maktadır. Diğer taraftan yıkılan bin: ların yanında bulunup da a: bir çöki lunan mamlanmış tibaren yıkılma: Bu mıntal e tehlikesine maruz bu- sarı binanın tahliyesi ta- dün sabahtan i- na başlanm tır. bulunan ve B. Bddın Cimcoza ait bu- lunan diğer bir bina da caktır. İnhidam hâdisesinden sonra tramvay yolunu kaplayan mo- lozlar sevebiyle tramvay sefer- leri bu mıntakada durdurulmuş- tu. Molozlar bu akşam ve en geç yarın sabaha kadar tramvay yolundan — kaldırılmış — buluna- Zından seferlerin yarın sabah aması mühtemeldir. — Fecı bır Balkondan düşen iki kızdan biri öldü Kadiköyünde Sarraf Ali 80- kağında 3 numarada oturan buzcu Yorginin 18 yaşındaki kzı Fotika ile 23 yaşındaki kızı Despina dün, evlerinin üst ka- tındaki taraçadan caddeyi sey- rederlerken parmaklık - kıril - Mış ve ikisi birden 10 metre aşa- uçmuşlardır. Despina beyni üstüne kaldı- rım taşlarının üzerine düşmüş, başı patlamıs, vücudu hurdahaş bir hale gelerek hemen ölmüş- tür. Fotika ise garip bir tesa - düf eseri, evlerinin önünden ge- çen, iki telgraf telinin üzerine düşmüş ve bir iki defa yaylan - dıktan sonra, ikinci katta otu - ranlar tarafından içeri alınmış- tır. Fotikanın yüzü bile kana - mamıştır. Hâdiseye müddeiumumilik el koymuş, Despinanın cesedi ad- liye doktoru Enver Karan ta- rafından muayene edilerek def- nine ruhsat verilmiştir. * Yol geçen hanı — Beyazıtta Çadırcılarda büyük Yol geçen hanı- nin bir kısmında tamirat yapılması hususund: vje rleri Ko- ruma encümenince tetkik edilerek yapılmasına ruhsat verilmiştir & Azılı bir hırsiz yakalandı — Lânga, Unkapanı vesair bir çok se den fazla e ve ki n bir hirsı; yakalanmış, dün adliyeye — Hi giı Halit s Yeniden üç kadını ve mutadı hilâfına (!) bir eykegı dol, «Kadin avcısır - lâkabile maruf dolandırıcı Eyüplü Halid, yeniden Üç kadınla mutadı hilâfına bir er- keği — dolandırmış, — yakalanarak Aasciye birinci ceza mahkemesine verikmiştir. Eyüplü Halid bu sefer de aynl metodu kullanmış, muhtelif semt lerde oturan Zehra ve Maryam adındaki kadınları ken kâh memur, Züleyha, disini kâh — tüccar, kâh da polis komiseri gibi göste rerek dolandırmıştır. Kadınların üçü de, Eyüplü Ha- İldin evvelki kurbanları gibi ken dlsine âşık olarak, veya daha doğ rusu dulluklarını nihayete erdire- rek kendisile evlenmek Üzere ta- sonunda da paracıkları kaynamış — gitmiş- ti. Eyüplü Halld Zehra ile Züley- hanın parasını, Maryamın da mü- cevherlerini dolandırmıştır. Eyüplü Halld, bu sefer bir de evvelki dolandırmaktan — maznun- dur ki bu da Kirkor adında birl- eldir. lddla olunduğuna göre Eyüplü Hatid, bu Kirkorda — Yahu, artık yaz geldi, geçi- yer. Tam seyahat zamanıdır, Fu- nışmış ve bu maceraları s!?. şi: Benim Deniz ve ndırmı tacak, arında tanıdıklarım var. bir bilet alıp attım, hattâ bütün Anadoluyu do gel da Bakürsil 3.5 Hiraya cebime daşır, dürürüm, İâkin elim vaktim yok. Amma İsi böyle bir tenzilâtir edebilirimiz bilet tedarik Diyerek 3.5 lirasını almış ve bir daha görünmemiştir Eyüplü Halidin bu suçlarından da dün birinci asliye mah kemesinde duruşmasına — başlan- miştir. Maznun bütün — Isnadları reddederek demiğtir. ki: Bu kadınların hepsi de bana | | lerinden ayrıldım. kadının da vücutlerinin — mahrem yerlerindeki İşaretleri söyliyeyim, adliye doktoru muayene - etsin, eğer yalan çıkarsa vereceğiniz bü- tün cezalara razıyımi Kirkora gelince; böyle bir şey- den kat'iyen haberim yok, Bu da yalan ve Iftiradır. Neticede — duruşma — şahidlerin celbi için başka bir güne bırakıl - mıştır. 9 *['n fNV l'HI Sald Kozoğlu Yazan : ULUNAY İrfan ocağına mi bir para vakfeden emekli erkânı harp kaymakamı Bay Said Kozoğlu hakkında gazetelerde ılan - fıkraların başlıklarını enmedim. Kimi “bir hayırsex verlik”, kimi “bir vatandaşi- mizin teberriü,, kimi “yüksek bir hamiyet tezabürü,, diyor, Ben tahrir heyeti müdürlerimize den ilim nuru saçan bir ocağar yapılan hibeye yakışacak daha ak, daha ışıklı bir sernâme erdim. Ehli hayırdan - oln umumileşmiş — bir mezi; Her vatandaşımız rrü yapabil her Türk ham 1 Kozoğ- lu böyle bir teberrü yapmak suretiyle sıfatlara hak ka- zanmış değildir. Eğer bu zat bir imarethane tesis etmiş ve fıkraya yardım etmiş olsaydı şüphesiz ki pek insani bir harekette bulunmuş olurdu. Fakat nihayet sadece hayır sahibi bir adam olurdu. Halbuki bu teberrüün başka bir hususiveti vardır. Yapılan hibe, memlekete genç münevverler ye- tiştiren bir ilim ocağının çıra - ğını parlatmağa yarayan yük- sek bir yardımdır. Bu ulvi dü- şüncedeki şümullü mânayı but noktadan muhakeme etmek icap ederdi. Burada ufak bir mu- kayese yapacağım: Bundan evvel profesör Zi- | ya Gün de böyle yüksek bir ha- | rekette bulundu. Bütün haya- tınca pek muktesidane — yaşa- yıp tonladığı serveti tamamen üniversiteye terkederek memle- ketin ilim tarihine ismini asırla- rın silemiyeceği bir salâbetle | yazdı. Fakat unutmamalı ki mer- hum Ziya Gün üniversiteye hi- be için topladığı muazzam meb- lâğın bir santimine ne kendisi dokunmuş, ne de kimseyi dokun- durmuştur. İdhar eyledi sek serveti istediğ fa mâni olan müfrit hesabiliğini' bu bakımdan takdir ile karşıla- mak ve bu münasebetle dahi ru- huna bir fatiha ithaf etmek ilim hâdimlerine mukaddes bir borg- tur. Bav Said Kozoğlu ise, ölüme bağlı olan bu hibeyi daha kuvve- den fi'le çıkarmadan oturduğu semtte yüz mektep talebesinin masrafını üstüne almıştı. Onla- ra ölünceye kadar bakacağını da gazetelerde vuku bulan be- yanatında teyit ediyor. — Hattâ baktığı talebenin mıktarını git- tikçe arttıracağını da ilâve edi- vor. Yapılan teberrüün — hududu çok geniş ve feyizlidir. O — ka- dar ki insanın okurken mütehas- sis olmaması kabil değildir. Said Kozoğlu yalnız talebeyi değil “fazilet ve feragatla ça- hştığı Maarif Vekâletince tak- dir edilen köy muallimlerinden her sene altı kişiye müküfat verilmesini,, de düşünüyor. İlk defa huzurunda diz çök- tüğümüz ve bize ilmin ilk ma - nevi anahtarını sunan rimizi. unütür müyüz? — O taş mekteplerde kahrımızı çeken o emektar adamları hangimiz ha yırla vâd etmeyiz ki Bu muhterem adamlara tah- sis edilen mükâfat büyük ve ince bir kaderşinaslık eseridir. hocala- Bu büyük ulüvvü cenab bize şu sözleri söyletiyor: — Muhterem adam ömrün uzun olsun! Doğrusu, servet de- nilen senin vibilere yakı- şıyor! ULUNAY NOT: Okuyucularımdan — Burdur. avukatlarından — Bay Fuat — Onur'a | — ftifatınıza teşekkür ederim. Sor- du, siirler hakkında — yakında tabsilât vereceğim efendim. | BI__LEDİ YZ Serseri köpek ve kediler imha olunuyor Kuduz vak'aları hakkında Is- tanbul belediyesi, yapılan ihbar ve neşriyatı nazarı itibara ala- rak ehemmiyetle tahkikata baş- lamıştır. Belediye kaza kayma- kamlarına gönderdiği bir ta- mimle serseri kedi ve köpekle- rin itlâfma ehemmiyet verilme- si bildirilmiştir. Diğer taraftan fenni usullerle 130 kedi ve 360 köpek öldürütmüştür