ANLATAN : isıımw-; ÖLÜARANIYOP BIR. GAZETECİ ' zğ — Kerami Bey, benim gözlerimi façtığımı görünce, hiç ses çıkar- (madan yanıma geldi. O vakit, “halsiz bir sesle sordum: — Calibe mi?.. Fakat... c ah — Fakat bir gey yok! Rica e- Gece geçirdiğim giddetli heye canın, bira sarhoşluğu ve bay- gınlık bütün takatımı kesmişti. Kerami gayet kederli, fakat ciddi bir yüzle bana: — Merak etmeyiniz, sizi t min ederim!. dedi. Calibe sıh - hatte ve üfiyettedir! Bu muhak- kak. yalnız... — Evet, yalmız?. Rica ede - rim, beni merakta bırakmayı - mız! Ne oldu, açık Böyleyiniz, İKerami Bey!.. Çok risa ederim size . — Tabil!.. Esasen gizlenecek birşey yok!.. Yalnız bilmem, biliyor musu- nuz.. Maalesef -Calibenin anne Bi.. — Öldü değil mi?, — Hayır hiş birşey değil!.. Vakıâ bizi hayli yaktı.. Tabi, anamız!.. Ancak, biraz da kurtulmuş olb- duğunu düşünerek müteselli o- habiliriz! Zira, senelerce yatak- lara düşmüştü esasen... — Ne görüldü? Nedenmiş? — Tabil birşey!.. Dimağ nez- — Nıçuı7 Böyle senelerce kr mıldanmadan — yatatı - yaşlı bir| kadın için pek tabif bir ükıbet!, | — Kerami Bey!..'Catlibe:.. | — Müsaâade ediniz!. 'Calibeyi | merak ediyorsanız, bu merakınız. Uuzun sürmiyecek!. .. Teskin etmgew “Maamafih ben| uğraşıyorlar!.. şimdi haber göndereceğim!.. zin ayıldığınız zaman ımıııııııeW haber verilmesini zaten şiddet- le tenbih etmişti... . — Teşekkür ederim, Kerami Bey!.. Lütfen hemen haber gön- . deriniz!.. Zira kendisini mutla-| ka görmek isterim!. | — Hay hay'!. | — Kerami Bey!. Bir dakikal. | — Buyurunuz — Amcam Hacı Bey, fem.ız. ten haberdar edildi mi?. | — Evet, haberdardırlar!. — Gelmedi mi?.. — Hayır!.. — Lütfen bir adamla ya yık dırım telgrafi çektirin, yahut| telefonla bildirin: Hemen bura- ya gelsin!..»Kendisini muhak - kak görmek istiyorum!.. — Siz misiniz Kerami Bey?. — Evet, benim!.. — Saat kaç? —1 e geliyor!. Doktor şimdi | gitti.. Bir arunuz mu var? | Kerami Beyin yüzüne baktım. | Sapsarı idi. Gözleri ağlamış gibi kızar -| mıştı. Calibe nerede, Kerardi Bey y a Yeni Sabah ABONE BEDELİ Türktye 1400 Keş. 2700 760 » 1450 400 800 160 300 TAKVİM 9 Haziran 1941 PAZARTEBSİ 18 Cemaziyelevvel 1360 27 Mayıs 1357 Gün 160, Ay 6, Yü 944 . Öğle Eonebi SENELİK 6 AYLIK 3 AYLIK 1 AYLIK Hazır 35 Güneş İktndi 849 431 834 — Ezani 420 — 0218 — 1613 — Vasati Akşam — Yatsı — İmsak 12,00 202 6,81 — Ezani 19,80 — Zial 211 — Vasati BeF DİKKAT —& «Yeni Sabah> a gönderilen yazılar ve evrak neşredilsin edilmesin inde olunmaz Ve bunların kaybolmasın. dan dolayı hiç bir mesuliyet kabul Size| | Tır mismız, göreyim?. — Maalesef bu arzunuzu yap-| maya imkân yok!.. E.. Çünkü..| — Kerami Bey! Calibeyi ben | dün gece... | emtıa Kerami telâçh bir tavırla eli-| ni uzatarak: | — Biliyorum! Biliyorum!. di- ye hemen sözümü kesti. Calibe | de... bir fenalık geçirmiz!.. Fu-| kat size yemin ederim ki hiçbir | zahmet amma... Kerami odadan çıkar çikmaz derhal kalkmaya davrandım. Keraminin Calibe hakkındaki | mütereddit sözlerine tamamile iranmıyordum. Zina onun halinden sonra kaskatı ve baygın bir hal-| de hastahaneye nakledilmiş ol- ması veya en meş'um tahakkuk etmiş olması icap e- derdi. Calibe nasil sağ ve sıhhatte olur?. Bunu anlamak, tamamile &- min olabilmek için, herşey fev- kinde, yakıcı bir merak ve ezâ hissetmekteydim. Onun için kalkıp ne olduğunu bizzat görmek istiyordum. Fakat nekadar hamle ettim- se, bir türlü kalkmıya muvaffak olamadım. Vücudüm kurgun gibiydi. Her halde Keraminin yeni git- tiğini söylediği doktor bana bir takım ağır enjeksiyonlar yap - mış olmalıydı. Filhakika doktor, benim şid- detli bir şokle ve gayet tehlikeli bir şekilde bayıldığzımı görmüş ve, hiper tansiyon - şırmgalarile, mütemadiyen kalbime durmak tehlikesinden kurtaracak enjek- siyonlar yapmıştı. Bu sebepten son derece bitap düşmüştüm. Yataktan — kalkamıyacağımı görünce mecburen K= Be- yanıma dönmesini ledim. Vi Yelet ki b merak ve endi. şelerim uzun sürmedi. Zira sa- bahtan hâdiseyi haber almış o- lan Hacı Bey, vapuru kaçırdığı için gecikmiş fakat 11 buçuğa doğru Erenköyüne yetişmişti. Odaya telâşla gindi: — Fatiha hanım kurtuldu!. O muhakkak, ona güphe yok!'. Ruhuna fatiha!.. Dedi. Fakat Hacı Beyin dıeşhyüı? sapsarı ve hali pek telâşl idi. Beni, ne kadar olsa eski bir| doktorun tecrübeli gözlerile u- zaktan muayene ettikten 'sonra salladı: b'îmnm de setden — korktum boş yeret.. Dedi. Hiçbir şeyin yok!.. — | — Teşekkür -ederim, Hacı Bey!. Yalnız vücudümü kımık datamıyorum da buna çok. — O geçer!. Bir sey değil!. Hacı Bey bunu söyledikten sonra kısa bir tereddüt geçir -| di ve birdenbire karar vermiş gibi — Ha.. dedi. Şimdi Kerami beyefendi oğlumuzu gördüm Çocukcağız pek şaşkım bir hal-| de.. Doğrusu vaziyeti de müş - kül!.. Bana rica etti. Sana söy liyememiş.. — Neyi, Hacı Bey?.. —- Calibe... — Ölmüş mü?. — Hayır!. — Fakat ortada yok!. « — Ortada mı yok?. — Evet!.. Bunu öğrenmen - de bir mahzur yok, oğlum!. — Fakat, amca!.. Bana... w — Telâşa lüzum vok!.. Hâdi- seleri soğukkanlılıkla takip et- meliyiz!.. Mühim şeyler cere - yan ettiğine şüphe yok!. Onun| için her şeyden evvel soğuk -| kanlılık lâzım!.. Merakımdan yatağımdan doğ| rulmuştum | — Şimdi boş lâfları bırak, | Hacı Bey!. diye bağırdım. Cali- beye ne olmuş dedin?.. Oratada mı yok?.. Evet!. Dün gecedenberi ortada yok!.. Nereye - gittiği, | ne olduğu meçhul!.. | — Ne olduğu meçhul mü?, — Evet, kimse bilmiyar!.| Yalnız, bilinen şey su: Odasın- | da beyaz bir mantosu ve ince bir kukulatası varmış.. - Onlar da ortada yok!.. — Onlarda mı ortada yok?. Fakat. (Arkası var) | 9 Haziran 1941 âEHEFî& HJAE&;»E 'âE.,Eâxü# DA Anadolu A jansı ile Bele- diye arasında ihtilâf Almanyadan getirtiliyor İnhisarlar idaresi de hususi takastan istifade edecek İnhisarlar idaresi, Alman- larla yeni imzalanan ve me- riyet mevkiine giren 14.5 mantar, sigara kilğıdı, kıy- ma bıçağı, kapsül, matbaa mürekebi, asid vesmire var- dır. Diğer taraftan yapılan tet- kizler neticesinde, inhisarla- ra hariçten getirtmek mec- bunya:mıe olduğu eşya 138 Bunlar — arasında yııhnh saydığımız ecayadan maada, bira ve likör imalinde Tüzumlu maddeler, av mermi- lerinde kullanlacak malzeme, ! eşyasının tutarı- nn 3 milyon 174 bin lira ob duğu hesap edilmiştir. Almanlarla imzalanan hu- sükf takak anlaşması müci- Bince bu miktarın 8 milyon ilân Istanbul Belediyesi ile Ana- dolu ajansı arasında bundan birkaç sene evvel ilân işinin be- lediye tarafından ajansa devri dolayısile çıkan — ihtilâf henüz hallokunamamışdır. İhtilâf, belediye ile ajans a- rasımda ilân işinin ajansa dev- ri dolayısile mevcut mukavele- Basradaki idhalât eşyamız geliyor Irak harbinden evyel bazı id- helât eşyamızın Basra yahut Bağdadda kaldığı, bunların ev- velâ İran tarikile, sonra Irak harbi bittiği için Nuseybin yo- lu ile memleketimize getirilece- ği yazılmıştı. göre Bağdaddaki idhalât eşya - Mmizın bir kısmı ve bu arada 5 bin sandık çay memleketimize müteveccihen yola çıkarılmış- tır. Bu çayların Meydanıekbeze vâsıl olduğu hakkında alâkadar lara malümat , gelmişse de bu hususta, mütemmim izahat alı- ni - Bundan başka Bas radaki 2 bin sandık çeyın da yola Şwlg bitdirilmekte - dir. Serbest sütn Birmüna kaşahak kında düşünceler Emekli General Ali İhsan Sâbis ile Cevad Abbas Gürer arasında geçen münakaşalar hakkında bir mütalea ğ Yazan : “Devletimizin bânisi ve mil- letimizin fedakâr, sadık hâdi- mi, insanlık idealinin âşık ve| mümtaz siması eşsiz kahraman | Atatürk,, ün yakım arkadaşla- | yaından olup inkılâbımızın doğum ve inkişafında mülessir olmus | şahsiyetlerden Cevad — Abbas| | Gürer'in, 19 Mayıstan evvel Atatürk'ün yaptığı temaslar,,| başlığı altında yazdığı yazılar, kendisile, emekli generallerden| Ali İhsan Sâbis arasında bir| kalem münakaşası mevzuu ol-| muştur. | Bu mezvu üzerinde hem Ce-| vad Abbas Gürer'in, hem de A- li İhsan Sâbis'in yazılarını dik- katle tetkike ve hükümlere rap- ta lâyık görüyorum. Cevad Abbas Gürer'in makale serisinden, inkılâp tarihimizde vazife almış bir takım kıymetli şahsiyetleri biraz daha tanı- mak suretile istifade ettiğimiz gibi, Atatürk'ün tarih içinde her dakikasını, her saatini, her| günümnü büyük milli maksadlar| için nasıl işlediğini, ileri görüs| ve kuvvetli imanı ile W sılmaz bir otorite haline geldi- Bini anlamak surefile de terbi-| yevi dersler ş bulunuyoruz. | Ali İhsan £ Cevad Ab-| bas Gürer'e cevaplar ise, realiteye nüfuz edememek, | daha ziyade formalist bir zih-| niyeti tebarüz ettirmek bakı - bizi üzerinde düşündür-| müştür. Her iki tarafın yazılarını kar-| gılaştırarak kanaatimi — madde, madde yazıyorum: | 1 — Cevad Abbas Gürer, A- tatürk, yedinci ordu Hamanlimül iken, Musulda Altıncı Ordu Ku-| mandanı olan Ali İhsan Sâbisi, bazı hususlarda ikaz etti, diyor ve yazısından, Atatürk'ün dina- mik ve sentetik ruhunun mem-| leket meseleleri üzerinde çır-| pındığı ve kendine — İnamışımın| bir neticesi olarak diğer kuman İhsan ALTAY Gan arkadaşlarını kendi etrafın- da toplanmaya götürecek, bir metod üzerinde olduğu anlaşıl- Maktadır. Şehrimizdeki alâkadarlara ge- | len malümattan — anlaşıldığına | işleri yüzünden çıkan ihtilâf mahkemeye intikal etti nin tefsiri yüzünden çıkmıştı: Belediye bu mukavele dolayı- sile ajanstan bir miktar para ve bilmukabele ajans ta ayni mu- kaveleye istinaden bir miktar para istemektedir. İhtilâf mevzummu teskil eden para evvelce yüz bin lirayı te- cavüz ettiği halde iki taraf ara- sında yapılan müteaddit konuş- malar sonunda 8 bin liraya ka- dar indirilmiş, fakat bu 8 bin lira için bir itilâfa varmak im- kânsızlaşmıştır. Neticede ihti- lâf Ankara mahkemelerine in- tikal Belediye Hukuk İşleri Müdü- rü Hasan Ferid ihtilâfın mah- kemedeki safahatım takip ve ayni, zamanda belediyenin mü- dafaasını deruhte etmek maksa- diüle Ankartya gitmiştir. Mah kemenin ihtilâf hakkında karar' vermesi beklenmektedir. (OKUYUCU |DİYORKİ: Belediye reis unuavini Lütfi Ak soya teşekkür ediliyor Halkın yersiz telâşile zuhur eden ekmek sıkıntısını, gece yarılarına kddar kazadan ka- zaya, fırmdan fırma koş- mak, bir semtten diğer semte ekmek göndermek suretiyle izale eden Belediye Reis Mu- avini Lütfi Aksoya müteşek- kiriz. Fartı mesaişiyle tamamen ve bilhassa bu hususta gös- terdiği yüksek hassasiyet ve hizmetten dolayı halük ve faal Aksoya Bevgi, takdir ve te- ü gazetenizde neşrine litfunuzu rica ederiz. Fatihte Albay M. Gökde- mir Emekli H. Tunç, tüccar- dan A. Çelik. YENİ SABAH Halkın yüreğinden kopup gelen bu Bamimi hislerin teretimanı ol- makta zevk duyduğumuzu kaydederken âmme İşlerine gösterdiği yakın alâkânın haz verici bir mükâfatı olan halk gevgisini kazanmıya ve sayın Lütfi Kırdara lâyık bir me- sai arkadaşı olduğunu isbat tmeğe muvaffak olduğundan dolayı Lütfi Aksoyu tebriki bir vazife sayarız. Ali İhsan Sâbis, bu nokmyıı olarak, Halepteki | anlamamış yedinci ordudan bahsedilirken, | Musuldaki Altıncı ordudan bah-| sedilmi remediğini ra, Atatürk ile kendisi arasında 0 sıralarda bazı muhabereler inde bir münasebet gö- olduğunu kabul etmekle bera -| ber, bunun ikaz mahiyetinde bir şey olmadığını söylüyor ve bir yaver yüzbaşı ordu — ku - Mandanlığına ait işleri takdir edemez diyör. Atatürk, Ali İhsan Sâbis'i ikaz etmiştir veya etmemiştir, fakat, Ebedi Şefimiz hem mil- letimizi, hem de kurtuluş hare- ketleri üzerinde bir çok millet- leri ve liderleri etmiştir. Bir yaver basının — ordu kumandanlığına ait işleri takdir edip edemiyeceği elince: Cevad bu mesele hakkında, gel çok kuvvetli bir cevap vermişse de, bu sahada daha söylenecek çok gey vardır Evvelâ, emekli generalin bil mesi lâzım gelen bir hakikat vardır ki,oda şudur Tahsil, rütbede değil: başta- dır. Emekli genlral, evvelce ne rettiği hatıratında, mektepten birinci çıktığım ileri sürerek, ha şaret ettikten son -| yatta da birinci derecede bir| mevkii olm lüzam — geleceği fikrini rmeğe — çalışıyordu. Mektepten birinci çıkmanın ha- yatta da birinci mevkil almağa kâfi gelmediği bir çok misaller- le gösterilebilir. Tarihimizde, Yüksek tahsil görmedikleri ve mektepten birinci çıkmadıkları halde, kendi kendilerini yetişti- rerek birinci plâna gelmiş â ilmler vardır. Hulen yaşamak ta, fırka ve-devlet idmre etmek- te olan gahetyetlerin bir coğu _1 -| ir nezdinde hilkümetin nüfuz Mürakabe bü- rosu kursları 22 Haziranda mesailerini tamamlıyacak Yeniden alınacak fiat müra-i kabe bürosu memurlarının kur- sa tâbi tutulacağını, ilk kursun geçen 2 haziran pazartesi günü Merasimle açıldığını yazmış * tik. Kurslara her gün İstanbul 'Ticaret Odasında öğleden evvel| devam olunmaktadır. Kurslar-| da her gün 4 ders görülmekte - dir. Namzetler, dershanede gör| dükleri nazari dersleri piyasada yaptıkları pratik derslerle tet -| viç etmektedirler. Bu cihetle, esasen ekserisi yüksek tahsil mezunu olan yeni fiat müraka- be- memurlarının İyi yetişece- ğine ümit bağlünmıştır. İstanbulda Aaçılan bu ilk kursun birinci haftası bugün bitmektedir. Kurslar üç hafta devam edeceğine göre ameli ve nazari tedrisat 22 haziranda tamamlanacak demektir. İstanbuldaki kürsu bitirdik - ten sonra Ankarada da hir kurs| açılacak, bunu yine Ankarada ol | mak üzere üçüncü kurs takip e- decektir. Ankaradaki kurs, ağ- lebi ihtimal 15 temmuzda açıla- caktır. nun da, yük: ve mektepten kimseler olmayıp kendilerini yetiştire sinesinden fışkırmış- 5: tahsil yapmış birinci çıkmış| daha ziyade k milletin iyetler olduğu meyda 1917 Rus linde, —halk tabakalarına kumanda eden y ılar, çarlık idaresinin ge nerallerini, mareşallerini yen- mişlerdi. 2 — Ali İhsn Sâbis, esir edil- medim, İstanbulda tevkif edi- dim, diyor Cevad Abbas Gürer'in bu me sele hakkında, ileri sürdüğü kaymakam Halidin, Ali İhsan Sâbis'e ait 20 İkincikânun 338 tarihli resmi bir raporundan Şu parçayı okuyalım General (mareşal) in rin zevale kadar Musulu terkedi - niz. Aksi halde esiri harpsiniz| emrini aldığı zaman o müteaz- zam hazretleri, Sincar çö- lünü geçerek Nusaybin nek için al (mar tezkerei resmiye i al) dan bir. m - larak iki zırhlı ıınııwbwl ımn]x Ve bunların himayesinde Âşir Beyle (elyevm) Müdafaai Milli- ye Vekâleti Müsteşar muavini Âgir Paşadır) beni Musulda bırakarak Nuseybine gitti. Asa- bu hali Mu- Mânevisini de kırdı ve görenlerin vicdanı sızladı. İaşe teftiş heyeti Teftiş heyeti reis- Hiğine muhsin baç getiriliyor Bir aydan biraz fazla bir za- mandanberi Ticaret Vekâleti müfettişleri araşında iaşe mü- fettişleri namı altında yeni bir| heyet ihdas . edildiği malüm- e KOTYAKViMDEN Ç EBİR YAPRAK Memleketi bilmek ihtiyaci ULUNAY Son günlerde ortaya bir ee kilik - venilik, gençlik - Ihtiyaz- hk bahsi atan bir mecmuada “meydan,, adlı bir makalo gözü- me ilişti. Muharriri makalesine gu girizgâhla başlıyor: “Meşrutivet başında Borazan Tevfik dive tanınmış bir med- dahtan bir meydan hikâyesi dinlemiştim.... , İtiraz ederek bunun yanlışlı- Zam söylesek kıyameti kopar- yorlar: — Siz gençlik ve yenilik düş mamsınız. Ne söylesek bizi tee- hil ediyorsunuz, diyorlar. Meşrutiyetin — başında yani bundan otuz üç-sene evvel olanı biteni tahattur eylemesine gö- re meydan makalesinin muhar- riri her halde kırklık bir adam- dır. Fakat Borazan Tevfik'i “meddah,, zannedecek — kadar memleketin hususiyetine - vükıf olmadığma göre de ağza süd ko- kuyor demektir. Zaten meselenin bütün ruhu bundadır. Gençlerin en büyük noksanları memleketi bilmeme- leridir. Bu itirazımın da bir hoş- nutsuzluk fırtınası koparaca- — Borazan Tevfik'e meddah demekten ne çıkar? Bu adam mukallid değil mi idi? Meddah da taklid yapar; o halde.... Öyle değil. Başka memleket- lerde böyle kırk yaşında bir Yazan : | bebek bulamazsınız ki bir at cambezı soytarısına — bir salon artisti hüviyetini vermekte te- reddüt etmesin, Moris Şevalie ile Fratellini kardeşler bir çer- çeveye sokulur mu? Bu memleketi- bilmemektir. En basit cihetlerde böyle'o- lünca artık tedkike tetebbile muhtaç olanlardâ Vvay başımlıza gelenlere! — Bunları — hilmek, emleketin mizahi, tarihi hattâ temaşaya ait betliğini bilmök- tir. Karağözü, orta oyununu, curcunabazları, meddahı, nük- tedanları, bize —mahsus olan salon nekrelerini bilmeğe mec- yburuz. Bunu bilmemekte 1star etmek fıtri hüviyetimize karşı bir isyandır. Çünkü yuğruldu- ğümüz çamür — asirlardanberi dur. Ticaret Vekâleti iaşe - teftiş| heyeti 15 âzadan mürek<ep hacaktır. Ankaradan gelen ha-| berlerden iaşe teftiş heyeti kad- n& henüz kimin getirileceği ma, Yüm değilse de İstanbul müra *1- be bürosu şefi Muhsin Baç'ın isminden bahsedilmektedir. Ticaret Vekâleti iaşe müfet tişlerinden bir grup, birkaç gün evevl teftişlerde bulunmak üze- | Tisine gitmiştir. Sağlıklı Çocuk Yetiştirmek Bilgiyle bakım çocuğun sıhha- | ni teminle beraber bakım zah- metini de yarıya indirir. Çocuğu- | nuzun kaç aylık olduğunu ve | altı kuruşluk posta pulu ile ad- resinizi bize bildiriniz. Size (Ba- | kım Öğüt) lerimizden göndere- Him Çocuk Esirgeme Genel Merkezi ANKARA hafı: di Veyahut süvari olarak çölden gidebilirdi. Halepte tagiliz ge neralinden şahsı için treni mah sus istedi. Ve yolda hakarete Mmaruz olmaması için trene nü- hafız vazedilmesini talep etm de utanmadı. Bu satırların manası neyi ifa-| tevkif edil -| 4 gelinse: Bizi tevkif hâdisesi kendilerini İn- giliz skerlerine teslinı ettiği dakikadan başlamıştır. Bu me- sele hakkında diğer bir vak'a da. şudur: Emekli ge t binek E yo rkadaşının çifltliğine bırakmak istemişse de İngiliz zabiti hayvanların bı- rakılamıyacağını söylemiştir. Acaba, emekli general mev - kufiyetini o zaman da anlama - mış muı İdiler? 3 — Emekli generalin İstik - verilmesini icap ettiren vaziyet hakkında, Ebedi Şefimizi dinliyebiliriz Burada, bilmünasebe bir nok tayı kaydetmeliyim. Orduları - mızdan birinin, ikinci ordunun kumandanı elyevm Şürayi As- keri azasından Şevki Paşa haz-| retler idi, Birinci aordumuzun| kumandasını Maltadan gc.ınuı( vu aayfa 5 sütun 6 de) bundan zevk almışstır. Halbuki bunun yerine sinema- larda gördüğümüz ve seyreden- lerin kanlarım — damarlarında donduran Marks kardeşlerin soğukluklarını ikame etmek is- tiyoruz. Gençlerin bu - bilgisizlikleri yanlız bizim milli hususiyetleri- | mizde değil betki her sahada gö- Te şehrimizden Karadeniz hava-| Kurumu satırlarını | rülüyor.'Hem bilmiyorlar, hem | öğrenmek istemiyorlar, hem de bilenlere kızıyorler. Edebiyat ta böyle. Türk ede- biyatını bilmeden edebi müna- kaşalara gitiyorlar. Yeni bir mektep tesisine kalkışıyorlar Kelimelerin yerlerini deği rek kısa satırlı. yanlış ne: yorlâr, “şiir yazdı! yorlar. O hale geldik ki yeni çı kan bu kabil mecmuaların giiri le nesrini birbirinden ayırt ede miyoruz. Geçen gün Kek başlığı altında gr. toz şekeri 50 gr. tereyağı gr. maya 6 tane yumurta görünce r reni bir şiir sandım. Gençlerimiz yahut — yenileri Rekar denemeleri Dün yeni Türkiye rekxorları elde edildi Bazı mesafeler üzerine rekor denemeleri dün sabah Fener - bahçe stadmda yapılmıştır Üçüncü katagori Balkan bay- rak yarışında 3.41.8 ile Cihad, Remzi, Kâmuran , Ferit takımı birinci katagori - ©x<1609 rede Halil, Kostantin Isak, Ah- met — takımı , 4 0 metrede Raif, Vlâdmir, Eşref, Rıza takımı 18.0.5 ile ye- Türkiye rekoru yapmışlar - 200 metrede Cezmi 23 sani- ye ile birineiliği almıştır. Zaven kincidir. Bayanlar — arasında yapılan 4>100 yarışında da 80.1 ile yeni I | 'Türkiye rekoru yapılmıştır.