İstan 'stanbulda geçen garip müthiş bir vak'a aai 24 SAA KRRERREERE Z T UNN K * | DİKKAT! —) bulda bir | 8 ölü aranıyor! l | * Anlatan : W Bir Gazeteci J e ,* Dünkü yazının hulâsası «llk Polonya — harbi erralarında İdi. Dostum A. Baltasorun ana ve babasç ikisi de aymi gecede öl- düler, Bunların büyük bir heyecan meticesi mezfi dimağiden öldükle N anlaşıldı. ve morga kaldırıldı- lar. Fakat merg hiçbir arıza bu kmamıyan — bu ölüm vekalarının tabll” görüldüğü — hakkımda rapor verdir Bunum ürzerine büsbüttin hay- rete düşen bedbaht dostum A. Bahtasor, nihayet, ender vaki elan bu garib çifte olümü kendi | kendine şu şekılıh izah etmiye | mecbur olmuştu. : — Zayallı anacığımla — biça- re babacığımın, diyordu, böyle her ikisinin ayni anda ani ve giddetli bir heyecanla ölmeleri için gece yarısı 'birdenbire ga - yet müdhiş bir şey görmüş ok | maları icab eder. Bu müdhiş gey ne olabilir? Zavallı annem - le, babam kapılarını kıııdııye - rek yatarlar... Pencerelerini de | yaz kış kaparlar. Panjurları i- çeriden sımsıkı kapamayı — hiç bir zaman ihmal etmemişlerdir. Şu halde?. Kapısı içeriden kilidli, panjur- Tarı içeriden sımsıkı mandallar- Ja kapalı odanın içinde gece yarısı ikisinin de ayni zamanda ölümüne sebeb olacak ne gibi müdhiş bir şey görmüş olabi - lirler?. ce, uykusu eınmm, korkunç bir rüya görmüş ve bu dehşetle ay;mmdıdimığmühâr Kocasından hiçbir an ayrıl - mamaya alışmış, saf, çok hisli, yni zamanda zayıf bünyeli - lan zavallı annem de uykusu a- ,ve babamın ansızın ölmüş oldu- görünce o ani ve dehşet- heyecanla o da olduğu yerde| ölmüş olacaktır!.. Bıımınhışhbır#îldnolır aklım almayor kismen müteselli olmuştu. " Fakat daha haftasında dünya tek kalmış olan ve Ga- (ya devam etmekte bulu- | nan biricik küçük kardeşi de| birdenbire ölüverince bedbaht ;uıustınn Mmüdhiş surette şaşalar A. Bahtasorun zavallı küçük “kardeşi de yine bir gecede ay- ni şekilde ölmüştü. Bu elim felâketlerin bu şe - ikilde, üstüste, feci darbelerile derece perişan ve şaşkın gelmiş olan zavallı dos- bedbaht genç çocuğun ce- muayene eden ayni döktoru hayret ve deb- sallıyarak: H t B g îî_g K 8 ender-bir iyor!. Türkiye — Eonebi 1400 Krg. 2700 <. 760 > 1480 » BAYLIK — 400 »— 800 » YAYLIK — 80 » 300 > 24 Mart 1041 PAZARTESİ 24 Gefer 1380 10 Mart 1367 Gün 88, Ay 8, yık 941 - Kasım 137 Güneş — Öğle — ikindi 122 — 556 — 923 Ezeni 5ST 1220 1549 Vasati Akgam — Vati — İmsak 1200 131 — 951 Bzani 1825 1957 — 416 Vasati DİKKAT €Yeni Sabab a gönderilen yazılar e evrak neşredilsin edilmesin lade #lurmaz ve bunların kaybolmasın. Üdan dolayı kiç bir mesüliyet — kabut Cedilmez. SENELİK * AYLIK | güphe olunmasına nazari olü - ile ocağınıza musallat olan bu| şekilde ölümler pek garibime | gitmiyor değil hani. Fakat, de-| dim ya bu halin sizde ailevi bir| şey olduğuna da hükmetmek lâzımgeliyor... Onun için cesedi| morga naklettirmekte bir uy—[ da görmiyorum... Maamafih, eğer siz lüzum görürseniz, nak-| lettirelim, yine bir defa da| morg muayene etsin!.. | Gibi sözler söylemiye mec -| bur olmuştu. Bu yeni felâket karşısında adetâ aklı durmuşçasına dehşe- | te düşmüş, ayni zamanda zabi- ta doktorunun da bu (ailevi ö-| lümler) teşhisinden fena halde üÜrkmüş olan biçare dostum, mutlaka kardeşinin morga nak-| ledilmesini istedi. Zavallı A. Bahtasor mımııql ve garib bir Ölüm zencirinin kaderine dolanmakta — oluşun -| dan san derece heyecana düş müştü. Genç, sapasağlam kar- deşinin de, annesi ve babası gi- bi, ayni şekilde ölümünü bir türlü aklı almıyordu. Morgdan bu sefer, bu müd - hiş, esrarengiz ve yıldırım çarp- masına benziyen ölümlerin sır- rini mutlaka aydınlatacak bir netice alacağını ümid ediyor - du. Fakat bu ümidi de boşa çık- tı. Zavallı çocuğun hiçbir şüp- heli hali görülemiyen cesedinin gömülmesine müsaade edildi. Esasen çocukcağızın ölümi de herhangi harici bir âmilden rak dahi hiçbir imkân yoktu. Zira bedbaht çocuk da, 'ana ve babasının bir gece içinde â- ni olarak garib şekilde ölüşle - rinden sonra ağabeyisinin' tök- rar tekrar tenbih ve itirazları riden sürmelenmiş ve pencere- ler de içeriden mandallanarak kapatılmış, sabahleyin ayni şe- sersemlemeleri kabil değildir... En tabii ölümler bile bizden sevdiklerimizi, canımızdan. par- çalar koparırcasına bir pence- de söküp- götürünce, sanki in- fikam almak ihtiyacile, bu ö- lümde bir esrar, mutlaka. hir|* mesul, bir cani aramak zâfına kaşnl—hıı kendimizi alama- T Tüsiyalli msektebinde " hergber sınıf arkadaşlığı ettiğimiz, Bon ra kolleji okuyup bitirmiş olan. biçare A. Bahtasor da, münevi! 'vver ve yüksek şuurlu bir genç olarak, kendisini bir kuduz kö- pek gibi biribiri peşine dalıp isırmış olan bu ölümler kar - şısında elbette şüpheler içinde €en derin buhranlara düşmekte haksız değildi. O, yalnız kaderin bu kadar cani olabileceğini bir türlü ka- bul edemiyordu. Fakat, kilidli ve kapalı oda- larda ailelerinin ferdlerini ka-| ranlıkta birer birer en büyük | ölüm dehşetlerile boğazlıyan bu. garih ve müdhiş - ölümlerden hiçbir sır sızmayışı onu fena halde saremıştı. Hele bu esrarengiz ölüm şek- Hnin ailevi olduğu fikri Bah- tasorun son derece Binirlerini bozmuş bulunuyordu. Nitektm, benim ısrar ve ta- vassutum üzerine biçare arka- daşımın hayatta artık - biricik istinadı olacak ve olması lâ - zmgelen nişanlısı, annesile gö- rüştükten sonra, onu bu ler evinden ve yya karar vererek kendi evleri- ne aldılar. A. Bahtasorun nişantısı esa- sen kendinin kollej arkadaşla- rındandı. - Münevvyer, uyanık, canlı ve gayet zeki, sevimli bir kızdı. Ölen babasının kendile - rine bıraktığı Bebekteki evle - rinde annesile birlikte gelirleri- ke, tek başlarına yaşıyorlardı. Pek çok seviştikleri Bahta- Borla evlenmek için onun bir kaç senedenberi tecil edilmiş o- lan askerlik vazifesini bitirme- sini bekliyorlardı. Bahtasor çalıştığı müesse - geden, nihayet, müsaade alarak| askerliğini yapmış, bu felâket- lerden evvel evlenmek hazırlı- girişmişti. Bahtasor, nişanlısı F, Argü-| leni son derece sevdiği halde| ölüm — felâketlerinin akebinde | düğün yapmak istememişti. — | Buna rağmen, F. nin müte- | derilecek yaş meyva, ve sebze-| | vardır. Bütün ımo i'* r" H fğl’"“ —— FT'" ' rxğ r; 3!1 B P!— ©x Pamn " . *& ! nm GERTRREDT DSN SK D D EADEZ DOR ADT YT SAA CA AT C MRCSU YNŞ I A Yakınşark memleketleri-|İW neihracatımız İksesk aü işemüz Bu bususta yeni tedbirler düşü- nülüyor Son günlerde memleketimiz den Mısıra külliyetli miktarda | tütün yüklenmeğe başlamıştır. Diğer tarafi iğdad - Bas- ra transit yolunun açılmasından beri Irakla aevcud ticari müna- sebetlerimizin de inkişafına Ççar lışılmaktadır. Bir müddet evvel, Irak, Su- riye ve Türkiye murahhasların- dan mürekkeb bir heyet, Anka-| rada toplanarak üçüzlü bir ta- rife hazırlamışlardır. Bu tarifeye nazaran memle- ketimizden Yakmşark memle-| ketlerine yapılacak ihracatta navlon ucuzluğu temin edilmiş, | ancak, aktarmasız nakliyatın | da temin edilmiş olması lâzam- dır. Zira, bu memleketlere gön- lerin yolda geçireceği safhal: yüzünden bozulması ihtimali imkânlar temin edildiği takdirde — Yakınşark memleketlerine ve bu arada - raka bira, rakı, yaş meyva, fin- dık, zej 21 satmak mümkün olacaktır. Halen İrak, elmayı Kaliforniyadan, birayı İngilte- ıP H yeş MA KO? da yapılı r.—;r.r Hükümet milli unma ka-| nununun bazı maddelerinde de- ğişiklik yaparak ihtikâr ile mü- cadeleyi daha esaslı bir şekle sBokmuştur. Tadil edilen maddelerden bi- Ti 31 inci maddedir. Bu madde- nin eski şeklinde (hükümet, lü-| zum gördüğü maddelerin azami | fiyatlarını, cinslerini, nevi — ve| vasıflarını tesbit eder) denmek-| te idi Bu maddeye sığınarak birçok muhtekirlerin meşru kâr| yüzdelerinden fazlaya mal sat-| tıkları görülmüstür. Bunun ö-| nüne geçmek 'e — mezkür| maddeye şu hüküm de ilâve e-| dilmiştir. (Hükümet, maliyete, zammedilecek azami kâür nis - betlerini de tesbit eder). Yine ayni maddenin ceki şek- line nazaran (bir malın satışa arzı suç teşkil etmez) di. Mu- addel şekil şöyledir: (Bir malın satımı veya satışa arzolunması | da yasaktır). Böylelikle, azami kâr nis - amâââîâfıüüü%- H ı A £ d .ü fi B an Tatilât lat Bu suretle, ıhtıkarla müca-î dele daha şiddetlendirildi dahi - ihtikâr suçu ile adliyeye verileceklerdir. Milli korunma kanununun ce- zai hükümlerinde de tadilât ya- pılmıştır. Bu fasla yeniden ilüve edilen 59 uncu maddede ir. (Müşteri, tediye etmiş ise bu kendisine iade olu- Halbuki, ilk ihdas edilen mil- | It korunma kanununda bu hu - susta hiçbir hüküm yoktu. Bun dan dolayı ise, bir cürmümeş- hud esnasında satıcıya verilen eme bitinciye kadı sürüncemede kalırdı. Bu hal, bir çok vatandaşları, karşılaştıkla- rı ihtikâr hâdiselerini ihbardan menetmekte idi. Yeniden kabul edilen mezkür maddeye nazaran, herhangi bir cürmümeşhudda satıcıya veri - len para, cürmümeşhud yapıl - dıktan sonra derhal para sahi- bine yani müşteriye iade edi- lecektir. Halen, bu suretle reden, zeytinyağını Yunanis -| betlerinden fazlaya olmak üze-| birçok meblâğlar vu_ııvvı—mgı,ı“;î tandan, fındığı İspanyadan al-| re satışa mal arzeden mal sa -| ralar, sahiblerine iade edilecek- Talknr hibleri de - malhı satmasalar| tir. Kadına takı- Nakil Yardımcı lan adam vasıtaları öğretmen ; KA Dün mahkemede tevkif | Miktarı tesbit — |İmtihanları bugün ve bir ay hapse mah- olunuyor yapılıyor küm edildi Dün havanın güzel olmasın- dan istifade eden Mehmed Rıza Fatihte Emine isminde bir ka- dına takılarak lâf atmıştır. Emine bunun Üzerine polise şikâyet etmiş ve Mehmed R- zayı yakalanarak adliye yedinci geza mahkemesine verilmiştir. Yapılan duruşmasında Meh- med Rızanın Emineve. takıldığı sabit olmuş ve bir ay hapis ile 30 lira para cezasına mahküm edilerek derhal tevkif olunmuş- rin, hülyalı, hakikaten bir bal- ayı evi idi. Bahtasorum kederlerini unut- turmak için, zahiren fevkalâde neşe gösteren, bu hususta em-| salsiz zekâsını isbat eden ni- ganlısı, her ne kadar yüksek malümatlı, kusursuz, münevver | bir genç kız idiyse de, belki kollejde okumuş olması neti- cesi, yani biraz Amerikalıların tesiri altında kaldığından do - layı, hürafelere, batıl itikadla- | ra karşı hissedilir gizli bir zâf| beslemekte idi. Hattâ bana bir gün gayet ciddi bir tavırla: — Sakm, dedi, bizim Bahta- sorlar ailesine gelen felâketler talih zencirinin bir darbesi 01-| Masın!.. Hani mektubla bütün dünyayı dolaşan bir talih zen- ciri yaparlar... Onun yüzünden olmasın?.. Genç kızın bu sözlerine o gün gülmüştüm. Fakat hiç de bun- da haklı değilmişim. Ben bu genç kızın daha de - rin endişelerini de hayretle öğ- renmiştim. Zira, bana, başka bir gün, gayet garib ve son derece en-| dişeli bir tavırla: | — Oh.. dedi. Siz Bahtasorun | en yakın ve biricik dostusu - nuz!.. O müdhiş ölüm dakikı larını biliyorsunuz!.. Doğrusu-| nu isterseniz, Bahtasorlarda| bu nevi Slümün allevi bir şey olduğumu düşündükçe, çok za- man, uykularım kaçıyor.. bun-| dan endişe ediyorum... Siz ne| dersiniz?. | Yine gülüüm: — Yoksa siz de doktor mu etindesiniz?.. dedim. le bir doktor uydur-|| masına inandınız mı?, Genç ktz, yüreği hoplayar - muşçasına omuzlarını - sinirli sinirli oynatarak, gayet garib İstanbul vilâyeti hududları dahilinde bulunan bitün' kaza- larda canlı ve cansız Üfitün na- kil vasıtalarının Bir sağınlı ya- pılmaktadır. Bu sağıny işi, bir. kısım kazalarda danmışg) tar. Bir kısmı da tağenlanma üzeredir. g Bu sayımdan, sonra) vilğyeti- mizde cahlı ve cansız, na- kil vamtalarının mikdi — (tes - bit edilmiş olacaktır. Çakı ile yaralamış Kücük Ayasofyada 174 nu - marada oturan Halük ayni ma- hallede oturan Etem ile kavga etmiş Etem elindeki çakı ile Halüku yaralamış, Etem ( yn 5 kalanmıştır. Maarif Vekâleti yeni alınacak orta okul yardımcı öğretmen-| leri için bir müsabaka imtiahı açmıştı. Bu imtihan bütün- yük-- sek muallim mektebinde yapı- lacaktır. İmtihanlar şu derslerden şi- fahi ve tahriri olacaktır. Matematik, tabiiye, franâız- ca, almanca, ingilizce. İmtihana az talib vardır. Otomobil bit çocuğu yaraladı Dün 'saat 15 de Şişhane kuşundan geçmekte olan mın idaresindeki 1885 numarâlı otomobil, Ohannes isminde bir çocuğa çarparak, yaralamıştır. bi Sazlı, cazlı geldiler ve Asliye ceza mahkemelerine gelen bir sürü gönül davala- rı arasında en garibi evvelki Bgünkü macera oldu. Neticede her iki genç te yap tıklarına pişman olarak ve yüz- leri önlerine eğik gözleri pa- buçlarının önüne dikili kala- rak salondan çıkıp gittiler. Fa- kat koridorun ucuna varmadan genç kızın - kabahatini affet- tirmek için olacak her halde - erkeğin yamına sokularak vaş yavaş onun koluna girdiği görüldü. Bakın size hikâyelerini an- latayım: Feride on dokuz yaşında bir kızdır. Mehmet Ali ise iyi bir memuriyette çalışan ve eline ayda 40, 50 lira geçen bir deli- kanlıdır. Feride ile de tam üç senedir nişanlıdırlar. Şimdiye kadar 18 yaşını dol- durmadığını ileri sürerek ev- lenmekten uzak kaçan Fer bu yıl da her nedense nikâha yanaşmamakta olduğundan ni- hayet Mehmet Alinin sabrı tükenmiş ve başını alıp evden kaçmış, iki üç ayı gilisi nişanlısını hiç sormamıştır. Bunun üzerine Feridenin etekleri tutuşmuş, hattâ o- nun bir de başka kadınla yaşa- dığım öğrenince aklı b dan giderek ötekine ber yanıp yakılma; Şi Ukalânın biri çıkmış !—u ide- bir sesle: (Arkası var) İstiyormuş! — İki nişanlı mahkemeye dargın sonraaa7... ye mahkemeye müracaat et- mesini söylemiştir. Feride de böyle hareket etmiştir. İzdi- vaç vâdiyle iğfaldan mahke- meye verilen suçluya reis soru- yordu: — Neden nişanlını - terket- tin? — Ne yapayım efendim? Biz | ölüp ölesiye nişanlı mı kala- cağız hep? Bir istemiyor benimle. — Neden... Başkasını mı is- tiyor? | — Ne bileyim ben, kendisi- | ne sorun.. Reis gülümsiyerek kıza dö- nüyor: eden evlenmek - istemi- — Şey efendim! İstemiyor değilim — amm: ki anneme verd sın da düğünümüzü bir bü- yük salonda alım.. Sazlı, cazlı olsun.. Reis bu kız kaprisini anla- yınca tekrar soruyor: — Davacı mısın nişanlından! — Hayır efendim vaz - geç - tim., Dava su ve iki ni- şanlı ev lüm püklüm dışar lar ve kız erkeğin koluna giri- ! yor. Maamaf'h şurası artık mu - ı hakkak ki, belki haftaya dü- ğünleri de olur.. Pakat sazlı, cazlı olur mu? Bu baht i: v yarsanu ,._—...—_.—-————_——.J slâ- | Fiyat müra- kabe bürosu memurları İçin tekâmül kursları açılacak Ticaret Vekâleti yeni kuru - | lan fiyat mürakabe teşkilâtında şan memurların ekserisinin tecrübesiz olduğunu | dikkate alarak bunlara| tekâmül kursu açmağı kararlaş- tırmıştır. Bu kurslarda memur- lar, hayatta edindikleri tecrü- | beleri nazari bilgilerle techiz edeceklerdir. Kursların şimdi - lik Ankara ve İzmirde açılaca-| B zannedilmektedir. Vazifesi ihtikâr ile mücadele | olan fiyat mürakabe bürolarına bililtizam genç elemanlar alın- maktadır. Böylelikle gençliğin cemiyet içinde vazife almaları | temin edilmiş olmaktadır. Diğer taraftan Vekâlet, ihti- kâr ile mücadele hususunda mü rakabe bürolarının işini kolay laştırmak maksadile halktan mü rekkeb gönüllü teşkilât kurul - masını da derpiş etmektedir. | LİNÖNÜ | Ansiklopedisi |Tertibine başlananı., Ansiklopedi onbeş senede | tamamlanacak | Maarif. Vekili B. Hasan Âli| Yücel Ankarada kendisile görü- şen bir gazeteciye “İnönü An- | sikdopedisi,, hakkında ezcümle | şu izahatı vermiştir. : “Ansiklopediye girecek ke - limelerin fişleri yapılmıya baş- | landı. İsmihaslar için resim ve | | haritalar toplanıp tertib ettiri-| liyor. Kat'i surette size bir za- man söyliyecek halde değilim. Fakat ümumf olarak diyebili - rim ki, on on beş senelik bir ğa lışma mecbürfiyeti karşısında - iyız. Bi taraftan İslâm Ansiklo- pedisi, diğer cihetten hazırlattı- ğimız ve hazırlatmakta bulun - | duğumuz Sanat Lügati gibi kay- | nâklar-da bu işde yardrımdı bir | | rot. oynuyacaktır. Hususile İs - lâm Ansiklopedisi örden: giden bir kılavuz vazifesi görecektir. Ansiklopedinin neşri mesele- si de bir buçuk iki sene sonra andak: mevzuu bahsolabilecek- | | tir. Kelimelerin sıralanması, lis-| telerin çıkması, bizim alfabeye | göre tertihi başlı başına bir | davadır. Tercüme ve tevziat işi yakın zamanda başlıyacaktır.,, | | Bir Slovakyalı î mabküâm oldu Memleketimize gelmiş olan İmrih Barlas adında bir Slo- yirmi dört saat zarfin- beyanname vermediğinden adliyeye sevkedilmiş ve d dün | Sultanahmet birinci sulh ceza- da yapılan duruşmasını mütca- | kip 15 gün hapis ve 25 lira pa- ra cezasına mahkümiyetine ka- 'MAARİFTE rar verilmiştir. -l -I OKUYUĞU DİYOR Kİ: Ashabı mesalihe kolaylık göster- mek lâzım Bundan yedi sene — evvel doğan bir kız çocuğum var. Biz bunun nüfusunu şimdiye kadar çıkarmamıştık. Bun- dan bir ay evvel müracaat edevek muamele yaptık. Kay- d Edirnede olduğu için ev- ralı Edirneye gitti geldi. Ka- sımpaşa nüfus —memurluğu- na giderek evrakları aldım. Bu esnada nüfus memuru, bir nüfus sureti dolduruyor- du. İşi bittikten sonra bana da çıkardı bir nüfus sureti verdi. Al bunu karşıda dak- tilo kız var, ona doldurt, de- di. Ben de; benim param yok- tur, verin ben kendi el yazım- la doldurayım, dedim. Tek- rar dönerek el yazısı okun- mayor, daktilo ile yazdır, dez di. Ben de param yoktur, siz bir tane — dolduruyorsunuz, benimkini de dolduruverin, ne olur. bir vatandaşa bir iyilik etmiş olursunuz, de- dim. Onu doldururum, fa- kat seninkini doldurmi- yacağfğım, sgiz benim keyfimin kâbyası değilsiniz.. diyerek kâğıdı. önüme attı. Ben de kâğıdı alarak çıkıp dışarıda kendim doldurdum. Getirdim tekrar nüfus me- muruna verdim. Sureti alarak bana döndü, bunu sen mi dol- durdun? dedi. Ben de: Evet ben doldurdum, dedim. Bunu senden başka kimse okuya- maz, yalnız sen okursun, ben sana daktilo ile doldur, de- dim, dedi. Ve ben de muame- le gören evraki da ben doldur- dum, Edirneye gitti geldi ve Beyoğlu kaymakamlığına da gitti ,muamele gördü. Her- halde okundu ki r1amelesi görüldü, dedim. Buna içerli- yerek benim yazmış olduğum kâğıdı yırttı attı ve.bu su- retle işim yöz üstü kaldı. Benim gibi birçok vatan- daşların da memurlarımızın bu vaziyeti karşısında çocuk- ları nilfussuz kalıyor, Benim bile bir daha nüfüus dairesi- ne- gitmiye cesaretim kalma- dı. Bu yazı, gazetenizde o- kuyan alâkadar memurlarım nazarı dikkatini celbeder de birçok vatanda$lar — böyle Müşkülâttan kurtulur. İmza mahfucdur Yeni Sabah — Okuyucumu- Zun bize gönderdiği mektub € yazısile yazılmıştı ve bu el yazısı okunamıyacak - bir yazı değildi. Mektub nezdi- mizdedir. Ashabı mesalihe kolaylık göstermek hir neza- ket ve lütüf eseri olmaktan ziyade bir borçtur. Merciinin ehemmiyetle dikkat nazarını gekeriz. İKTİSAD Denizyolları Koo- peratifinin yıllık toplantısı Denizyolları kooperatifinin yıllık umumi heyet - toplantısı önümüzdeki — perşembe günü Tophanedeki eski Seyrisefain binasında yapılacaktır. Toplan- tıda, idare heyeti ve mürakib- ler raporu okunacak, yeni ida- re heyeti seçilecektir. | | Bir dolandırıcılık mah- Mektepler açılıyor kemesi beratla neticendi| ile Hamdi | | İşbulmak vâdi | Songünülün 34 lirasını dolan- | dürmekten suçlu İsmail Hakkı- | nın muhakemesi dün yedinci iye cezada neticelendirildi. | Suçlu İsmail Hakkının Hamdi- | ve bir iş bulmuş olduğu, ancak | Hamdinin icap eden 250 liralık kefölet akçesini tedarik edemi- | K bu işi mediği sabit | mnulfiugumlcn vak'ada dolan- diricilik - bulunmadığı için suç - lunun beraetine ve verilen 34 li- | ra için davacının hukuk mah- | kemesine müracaatinde hak nın mahfuz bulunmasına karar | verildi. Üç yangın başlangıcı Beyoğlunda Hacıhüsrev | inde mar kaplamaları tutu: n ve navutköyünde tramvay cı sinde bir soba bacasından ğeri de Tepebaşında Yazıcı so- kağında yine soba bacasından çıkan üç yangın başlangıcı ol- muştur. Fakat bunların üçü de |, henüz itfaiye gelmeden ev halkı | tarafından söndürülmüştür. . Orta tedrisat müesseseleri i- kinci yazılı imtihanların tamam lanmasından sonra bir hafta müddetle tatil olunmuştu. Tatil çarşamba günü akşamı tamamlanmaktadır. Bu itibar- la perşembe günü sabahından itibaren okullarda yeni sene ted- risatına başlanacaktır. POLiSTE Çakı ile yaralamış Karagilmrük Kocadere mahal- lesinde 42 numarada oturan Ah med kardeşi Muzaffer ile oy - narken elindeki çakıyı kardeşi- nin bacaklarına saplamıştır. | Muzaffer Gureba hastahanesine | kaldırılmış ve tahkikata baş « lanmışt Ekmek bıçağı ile yaralamış Tahtakalede, Yağkapanında tütüncü İhsanla yağcı Jak ek -« mek almak meselesinden dolayı kavga ettikteri sırada İhsan & Hindeki ekmek bıçağı ile Jakş yaralamış ve yakalanmıştır.