Edelnyatma teveccüh et!ı!z, fakat ftaklit için değil... UĞ — Gariptir ki o zaman Arabı! taklit etmeği, yani lisanımızı Araplaştırmayı edebiyatımız i- çin yegâne terakki vasıtası ad- dediyor görünenlerden birini ya- kın zamanlarda arabi ve farisi terkiplerin, hattâ kelimelerin | Jisanımızdan tardı davasını . be- nimsemiş gördüm; bunu söyle- mokten garazım - edebiyat bah- ginde çok defa hakikat ve sami- miyetin başka türlü düşüncelere feda edilegeldiğini ihtardır. Her | ne ise bu Arap edebiyatına ricat |— ( * davası çoktan maziye karışmış, | şimdi de lisanımızın tekâmüli| hareket raksiyesini öbür uca türmek hevesi uyanmış oldu- ğundan bu kırk sene evvelki gü-| Tültülerden daha ziyade bahset-| meği lüzumsuz addediyorum. —| Bidayeten edebiyatı cedide tesmiye edilen tekâmül hatvesi-| nin -ki yenilik nisbi ve muvak-| kat bir hal olduğu cihetle “yir- minci asır edebiyatı,, demek| ensebtir- on dokuzuncu asır ede-| biyatını yeni bir terakki merha Gar; emasiyle, m tir ki lariyle vatan tizacından doğan milli olur; olmazs: samimiyet.. saların noksanı bir — kusurdur; tamam olur. Garba teveccüh ettiğii man Avrupalıların temessük desine sevkile idame etmekten İler düşüneceğimizi değil, nasıl|! Türkçesiyle: ibaret olduğunu söyliyerek ede-| düşüneceğimizi öğrenmeğe | — — Yunanistan yakında Mih- biyatımızın tarihindeki mevkiini gayret ettik. Kudemanın şiir ile| vere karşı koymak çür'etinin| fayin ettikten sonra kendisine münasebetini — farketmedikleri | cezasını çekecektir. Diyordu ve| tekaddüm eden devir önceye na-| bir çok ihtisasatın şür membaı| bu şüphesiz pek açık bir tehdit- | &l bir tahavvül getirdiğini yani mahiyetini tetkike başlamak gamanı gelmiş olur. İtiraf —ediyoruz ki — bi -| fazla tevsi etmeğe çalıştık. On dokuzuncu asır edebiya mesleki edebi on dokuzuncu as- sanlariyle, denizleriyle, toprak- bu mecmuun hassasiyetimizle im- eser elbette mümtaziyet kalır, ne tabiat ve Şunu da derhal ilâve edeyim ki gerçi edebi bir eserde bu has- kaymetşiken fakat vücudu mutlaka muvaffakıyet temin e- . Her eser, ancak sahibi- nin istidat ve sabır. ve sâyile ai düşündük- lerini düşünmek, duyduklarını duymak hatasını irtikâp etme- dik. Garp üdebasını taklitten çekindik; onlara ancak imtisal ettik. Bütün yazılarımızda yu- karıda zikrolunan üç hassaya ederek eserlerimizin milliyetini halelden vikayeye iti- na ile çalıştık. Avrupadan ne- olduğunu görerek giürin müzesi- ni onlardan ziyade, hattâ biz - den evevl gelmiş olanlardan da Sabah < Kös d!n!fr:?iş Bal-', kanlılar ve sinir harbi Alman işgal kuvvetleri Ru- manyaya akmıya başladıkları zaman Alman radyoları Balkan- hları açıkça tehdit ediyorlardı: — Mihvere hor bakanın, ni nizama girmek — istemeyenle- | rin vay haline.. Kös dinlemiş Balkanlılar tehdide aklırmadılar. * İlk tehdidin gören İtalyanlar bu boşa — çıktığını Mihverin Bal- kanlarda — sarsılmıya — ba: hi prestijini güya kurtarn için 0 meşhur (sabaha, karşı uyan- dırıp Ültimatom sunma) — filf tehdidine baş vurdular. Kös dinlemiş Balkanlılardan' Yunanistan bu tehdide yalnız aldırmamakla kalmadı, üne atılan eldiveni atanın suratına fırlattı ve kılınca davrandı. yan fiyaskosundan sonra bu se- fer Almanlar harekete geçti ve Bulgaristanı istilâ ettiler. Bulgar topraklarının — Alman| çizmeleri altında çiğnendiği -ü-| nün akşamı Berlin radyosunun | billür sesli. spikeri o acayip ti, Kös dinlemiş Balkanlılar üsülen gene aldırmadılar. * Şimdi Balkanlı Yugoslavya GAREMEEETLEYON U Hava kuvveiiermm ml Yalnız hava kut meâüerı ustuniugu bir ilâ için kâfi midir ? madan evvel yeni hava silâhla- lardı. Şöyle ki; kadar va ateşelerini davet ederek gös- | terdiler ve bu tayyareler goshe—l riş i de değildir, hepsi uçuşa bazır ve | her şeyleri tamamdır; hattâ ar- | | u ederseniz her hangi birisiyle | 20 dakikalık benzinle bir te rübe uçuşu yapabilirsiniz de-| diler. (Yirmi dakikalık be le tayyarenin kaçırılması plânının yoktur. Bu muamele bazan esir | pilotlara her hangi bir tayyare ile nezaketen yapıldığı dir.) üstünlüğe — güvı BAAT RARE D D ALASEERDE -Ha W&cmââ Bah âsâem — Tar A L ÜTEZAREDDER KT Paraşiit kıî’aîa.'ma karşı (Baş tarafı 1 İnci sayfadaj' | lerinin ilki yapılmıştır. Bu teoa Tübenin bundan bir müddet ev « vel şehrimizde müteaddid de « falar yapılan tecrübelere ilâve ten teşkilâtları yeni tamamla « nan (paraşütçüleri imha ekip « leri) nin de faaliyete geçmiş bqı ala W l mei Almanlar 939 harbi başla - le de bir malzeme sürprizi Jamağa çalışmışlar ve bu- nu tatbike muvaffak da olmuş- Profesör Şimit iliklerde üze - çin o sıralarda * hemen bütün avcı tayyarelerine Hulanlara Yvei tefevvuk ediyordu. Bundan ne nizam Politikasında çok ehem- | Kadar yaptıklarını bilmiyoruz. | miyetli bir yeri olacak ki, İtal-| Fakat buna dair şöyle bir sürp- riz yaptılar: Bır meydanda 600 | toplıyarak yabancı ha- W n dizilmemiştir, yalnız göv | çalınmasına — il vaki -; İşte hava silâhlarında da hılw en — Almanlar | keti is itmdtnin Üü yapılan (Messer Şmit) avcı yaresi (Stable), bir tayyare idi. | Diğer bazı tayyareler üzerinde | elde edilmiş ye rinde toplandığı H Ğ Yazan : Emekli Hv. Bab. B. Celâsin L ZM yordu. Hakikaten 0 sıralarda Almanyada tayyareleri hangar - lara sığdırmak mümkün olmadı- ğından bir çoğu dıarılarda bağ- lanmış olarak duruyordu. Ve böylece açıkta kalan tayyareler nazırı dikkati çekecek kadar çok tu. Hâdiselerin vuku ve cereyan tarzı malümdur. Alman hava kuvvetleri gerçi Polonya sema - larına az bir zamanda hâkim ol- dular. Polonya tayyareleri de- ğil Almanya üzerinde uçmak| kendi memleketlerini bile terket tiler. Bu hâdisenin siyasi ve ida- ri sebepleri vardır. Ve onlardân | bahsedecek değiliz. Eğer Hit-| ler, Almanya üzerinde düşman | tayyaresi uçamaz derken Polon | ya tayyarelerini kasdetmişse bu | 'Da bir şey denemez.. Bundan bir kaç gün evvel AL| y kuvvetleri ile müdafaa edilme- man hava generali Milh beya -| natta bulunarak Almanya üze- rinde uçan ve mühim hedefleri | | beri Alman isgali lunmasıydı. Alârm başlıyor Saat tam onda Kilyos tayyare dinleme postası Sarıyer emniyet müdürlüğüne düşmanın mefrug kuvvetli bir tayyare filosunüm cenup istikametinde — gür'atle yaklaşmakta olduğunu bildir » di. Bu haberi alan emniyet  « miri derhal alârm düdüklerinin faaliyete geçmesini emretmiş v tir. Alârm düdükleriyle berlEş) Sarıyer kaymakamlığı hudud » ları dahilinde derha! pasif ko « runma teşkilâtı harekete geçmiş ve bir kaç dakika içinde herkeş €en yakın siper ve sığınaklara gartlarından ve gecenin akıncı« lara bahşettiği kolaylıklardan ve masuniyetten istifade etme - sini bile cevval bir sevki idare her zaman taarruz fırsatı bula- bilir. | Almanların İngiliz adalarına mütemadi hava - taarruzlarında bılunabilmeleri de karşı tara - fın mukavemetini kırmak sure- tiyle değil, yukarıda geçen kal- de ve hakikatin verdiği müsaade i i gizlenmiştir. den ileri gelmektedir. Gerçi mu- kavemeti kırmağa da teşebbüs | Sut mıı 10,03 de Bahçeköy ettiler Ve gündüz çok tayyare| fâyyare gözleme postasi mef « ile taarcız tegebbisünde bulim- | Te LA AA A e D dular. Fakat verilen zayiatın a- | Şıman v d””“"”u" ““î:_"':e'm i ğu—îğn bâ;nusn devamına. imkân | yar ettiğini. f İeşiE Son Danatlarda yap | Te Tllalma kurveleri taree zayiatının azlığı da gündüz ve| toplu taarruzlar yapılmamasın - dan ileri gelmektedir. Şu haki - kat te gösteriyor ki gece taarruz ları gündüz kadar faydalı olmaz- Ba da zayiatın az olması baki - mından tercih edilecektir. İngiliz adalarının ” semaları dinleme teşkilâtı, dafi tayyare | silâhları, mani balonlar ve hava | Bünü ve Yerliköy çiftliğine tah- rip bombaları atıldığını, 9 tar nesinin Sarıyer istikametinde ilerdiğini bildirdi. i Bunu müteakıp Sarıyerde su « lar caddesine yangın ve tahrip bombalarının düştüğü, yangın başladığı ihbar olundu ve der - hal itfaiye ve sıhhiye ekipleri kamyonlarla ve sür'atle o tarafa | sevkolundu. Saat 10,05 de Bü - yükdere iskele caddesine bom - balar düştü. Diğer bir kısım e- kipler bu mıntakaya gönderil - sine rağmen düşman tayyarele- rine kapanamıyorsa, Alman ha- vaları da İngiliz tayyarelerine | kapanamaz. İngilizler de öteden- altındaki mem | Ü zim ittihaz etmiş olduğumuz! | 40 paraşittçil indirildi Saat 10,15 de 20 tayyareden müteşekkil mefruz bir gurubun Bahçeköy - Büyükdere şosesine 40 kadar paraşütçü indirdiği gözcüler tarafından - bildirildi. Bunun üzerine, paraşütçü imha teşkilâtı derhal harekete geçe - rek kamyonlarla bu mınf.ıhyı. sevkolundular. durmadan bombalıyan İngiliz tayyarelerini murad ederek defi teşkilâtından mucize beklenme - melidir diye milleti teselli ve| hakikati itiraf etmektedir. Filhakika; bir memleketin ha- va kuvvetleri ne kadar çok olur- | sa olsun, tayyare vasıfları ne kadar yüksek bulunursa bulun-î üzerinde bir taraftan Son taz- yiller venilirken bir taraftan — Selânik üzerine inmek daha geniş bir plân hazırlanı- yor. Yugoslavya ile anlağır an- laşmaz hudut geçilecektir, deni- liyor. Kös dinlemiş Balkanlılar bit- tiyle eserlerimizin arasında gö- rülen fark şunlardır: Evvelâ; üslübu ifadede, alelıt- lak, daha ziyade tabüyet bulun- ması; ve meselâ şirde Türkçe kelimelerin aruz hatırı için imale edilmesi gibi müsamahala rın terekküple lisanımızdaki u- zubetin bihakkın muhafaza ve leketlerdeki ve iç Almanyadaki | | mühim hedeflere hava taarruz - ları yapmaktadırlar. Bundan sonra Amerikahların yardımiyle de günden güne hem | adedleri, hem vasıfları artacak | ve yükselecek tayyarelerle bu taarruzları daha ağır olarak hissettireceklerdir. mukabil tedbir alınmasına ve | hazırlık yapılmasına vakit bı 'İ rakmadan siyasi emellerini bi rer birer tahakkuk ettirmeğe | koyuldular. | Bir taraftan Hitler Almanya üzerinde hiç bir düşman te--'a- resinin uçmasına imkân olma - dığını alenen söyliyerek mille - rın edebiyatından uzak değildir. | Wakat evvelce Namık Kemalin daha sonra Recaizadenin hattâ Abdülhak Hâmidin âsarına tas atmaktan artık vaz geçmiş olan: larla peyrevlerinin meslekimize giddetle hücumlarından da anla- gılır ki arada ehemmiyetli bir| fark vardır. Fakat biz hiç bir zaman şark ve garbın âsarına cetfelkalem bir butlan çizgisi çekerek şarkın da garbın da te-| girinden âzade, hattâ tefekkür| ve tahayyülün fıtrt kanunlerile bile münasebetten vareste, nagi-| Hâni bir hamle ile edebi bir inki-| Yâp vücude getirmek hülyasım: a| düşmedik; ilâhi bir kudretle hiç yoktan yeni bir âlemi edebi icat €tmek gayretini asla besleme | dik; bidayeten kendi kendimize bir nazari miyar ittihaz ederek eslâfımızın o miyara tatbik ile tahakkuk eden eksiklerini ik-| mal, yahut hatalarını tashih et-| mek gibi hodpesendane bir emel | de beslemedik. | Biz de, bizden evvelkiler gibi, | “Arabın ve Acemin şaheserlerini az çok tanıdık. Bu iki kavmin bedaatteki genişlik ve derinlik lerinin hayranı olduk. Her iki| milletin de, iftiharına bihakkın | anedar olan bütün manasile mu- halled, âbidatını tebcil ettik. Fakat onların mukallidi olur- #ak yazacağımız âsarın ölü do- Bacağını anladık; Arap ve Fa- Tisl âsarı edebiyeyi taklitten de- | ğil, hattâ onlara imtisalden bi- le içtinap ettik | Biz de, bizden evvelkiler gibi, nazarımızı garp edebiyatına ce-| susi bir surette tebliği. gu iki hususiyeti aşikâr bir su- Tette göstermek için bir kaç mi- hayatı zevcesinin vefatiyle iki: edasiyle on dokuzuncu asır Şiiri- nin en ziyade dikkati calip san- rum. Birincisi Zemzemenin Ü çüncü kısmında, ikinciş veti Fünunda münderiçtir: “Hilâli Seher,, den: Ne hoş zaman! Ne garibâne âlemi mehtap! Hava ne hog, ne kadar dilpezir safhal âb! | Olup ta nuruma hail ne anlıyol şu Ne dert ile müteellimsin ey hilâli seher Bi Cgriamü — Güzk'cdebiyatı | — Boe- #saribano, — dilpesir,, bütün hazineleriyle bir müze ha- Bibi sıfatlara iptina ile yazılmı olan bu şiirde hususiyet yol line gelmişti; biz ise henüz tekâ- mül merahilini kat'etmekte — o- fan hayat ve hareket sahibi bir edebiyat ile temas etmek ihti- yacını hissediyorduk. Garb edebiyatına teveccüh e tik; fakat taklit değil, Me leğimizin esası mevzu ve üslüp- ta mümtaziyet (originalit&) ile gibidir. Bir de şairin de mavi bir kâğıt üzerine yazdı ğı bir şiri otuz sene sonra elin geçmiş evrakı — karıştırırke! bulduğunu söyleyerek — bunda ruk” ünvanlı şi beraber tabiiyet ve Gömüldüğü akın levni Bu üç hassanın üçü de, bir baş- | asümâ kasının şahsiyetini istiare de-| Bütün bütün solarak bir gari mek olan taklit il renk alne Çünkü, mümta |. Nükuşu altına geçmiş, Kenarı fersüde münhasıran sahibinin malı ol- tenmiye, saniyen, eserlerimizde- ki efkâr ve hissiyat ve hayalâtın daha şahsi, daha samimi; hele tasviratın daha bariz, daha hu- |— Yirminci asır edebiyatındaki sal iradını lüzumsuz görmiyo- rum. Abdülhak Hümidin edebi ye ayrılmış ve ikincisi nev'i şah- sına münhasır kalmış olduğu| için onu hariç tutarak tarz ve atkârı ve üstadı olan Recaizade Ekremden iki şiir parçası alıyo- Nücumu zâhireyi mahrum eyler isticvap. sehap? Bu şeb neden gene kaldın henim gibi bihap? ğin- hasıl olan tees: irünü tasvir et- rin şu parçasını da okuyunuz: isi tabi bu tehdide de aldırmıya - caklardır. Hakiki — Balkanlı taarruza uğrayınca dövüşür; toprağı çiğ- nendi mi gözüne dünya göl mez, hülâsa onu tehdidle, gös- terişle yola getirmenin imkânı ve ihtimali yoktur. Acabâ bu hakikati Mihverin radyo merkezleri, telgraf ajans- ları ve propaganda servisleri ne zaman anlayacaklar? A. C. SARAÇOĞLU RPEARE DA 18 eylül 1914 ““Boğazda (Kale boğazında) harekât yapmıya hazır bulu - nan deniz küvvetleri, büyük fi- lonun inmesine lüzum hasilşel- maksızın tâli derecede faaliyet- te bulunmıya muktedir bulun- malıdır. Bu maksadla o filonun Schernes'deki demirli — ikinci filodan alacağı iki veya üç kru- vazörle takviyesi lâzımdır. O- rası gerek hava kuvvetleri, ge- rek destroyelerle en iyi muha - faza edilen bir yerdir. Gemiler orada mahfuzdur. Bir. taarruz hareketi için her zaman denize açılabilecek haldedir. “Bu Bacchante sınıfmdan ge- milerin devriye vazifelerine de- vam etmemeleri gerektir. Bu » 9 gemilerin maruz kaldıkları teh- ş Ö like gördükleri hizmete teka - k bül etmiyor. Düşmana en ya- T , kın bir nokta olan Kale boğ: gemilerle zı az miktarda yeni tutulmalıdır. “Bacchante sınıfı miler de Manşın gar ı n D Ö meli, aralarındaki Betel harp gemileriyle, daha sonra i-  Venys kru ri kafilelere etlere tahsis o - ve diğer hizı lunmaldır. “Dört Aretusa boğazdaki fi- lotillâya iltihak etmelidir. “M” gemilerine gelince bunlar mün. ferid bir yarım filotillâ teş ederek şimale, “büyük filo' p lll. duğunu temin eden bir damga- Dururmuş öylece bir zarf içinde, birlikte çalışmıya gitmelidir. dir. | - King Alfred gemisinin silâhla Mümtaziyetini muhafaza ede- | “Nedir bu köhne ( rı sökülerek parçalanmalıdır.” bilen her eserde müellifin m Şöpürel Dir DGt Başgösteren hezimet nevf şahsiyeti indimaçederek 0- Deği mi öyle ise saklamak. ta İ iğer müelli B 4 beyhude?,, Prens Louis de benim! nu diğer müelliflerin eserlerin -| » gim, de sonra fakat anladım fikirde idi ve derhal erkânı har. den teriyiz, ayni zammanda mill- niçin kalmış..| 49 biyesine kuvvetlerin yeniden #abilyet, hisak cviye eder.| «pesadüfün ne imiş maks - tevzini için lâzım olan emirleri hilüzüm. külfei te nil di. Bu emir beni tatmin ı»ıui a S Bu iki parçadan evevlkisi on Ve artık bu ele ile meşgul memek, olurundan ziyade gö ç y örhal D Hevetine ” Tn criep | doküzünen, ikincisi yirminci e. g) olmadım. Verilen emrin de hal demektir. Samimiyet şairin | sır edebiyatına mensuptur Ş*l]?l'_kıfîl'j;:: RUR alnız kendinin düşüncelerini | kayesesi iki zaman edebiyatı a- r;ıîllx.n bir b ,fu;—ı Daş a ltar endi mühitinden aldığı ihtisas-| rasındaki farkı tayine kâfi de-  di :J“L'._".,m n B çaağün- | gilse de hâdimdir. Yeni sistemin tatbikini bek ğü, hissettiği, hayal ettiği g| — virminci asır edebiyatından ğğ lerken, amirallık erkânı harbi - î(uğ lr'i'-hıı'h “,u"cîy,y,,:îmî "'_":";* bir kaç nümune daha göster- V yesi henlz eskisinin tatbikine K gElE d eserler | mek isterim de Gecelerli ün- Muhitin şahaf haasasiyetimizle, eX ! devam ediyordu. Gecelerle gi imatizacından doğar: muhit ise| (Arkası ver) |lilli b in* olmuş- | Bunlar da en ziyade hava kuv vetlerinin üstünlüğüne vllvauh—' RLERİRETERİRİ LĞ tini temin, başkalarını tehdid e- | SUD, diyordu. Bu beyanatten iki ma-| nâ çıkarabiliriz. Birisi hakika - | ten düşman hava kuvvetleri bertaraf edileceğine, felce uği tılacağına kanaat hasıl tu. Diğeri kuvvetli bir blof ya -| pıyordu, Hattâ Polonya üzerine saldırıldığı zaman İügiltere ve| Fransanın harp ilân edecekle - rine ihtimal verilmiyordu. tayyare dafi - teşkilâtı da mükemel olsun; kendi memle - ketinin havalarını karşı tarafta- | ki adeden az da olsa iyi teçhiz edilmiş ve talim terbiye görmüş hava kuvevtlerine karşı tama - men kapayamıyacağı muhak - | kaktır. Çünkü bir memleketin geniş hudutlarını her noktasının - üs-, tünde on binlerce metre yül seklikte bir hava hududu var - dır. Bundan başka gündüz hava | zerinde hiç bir düşman tayya - Netice: Hitlerin Almanya ü-| “Bunlar derhal parasütcülerin' indiği sahayı tarıyarak 40 kadar mefruz paraşütçüyü kısmen im- ha ve kısmen esir ettiler. Bu suretle alârm için tertip olunan meseleler tamamlandı - ğından saat on birde alârm dü - düklen tecrübenin neticelen - diğini bildirdi. Alârmın devamı esnasında va li muavini Ahmet Kungun riya - seti altında garnizon komutanı (Sonu sayfa 5 sütun 2 ve) | B misinin 2200 kiştlik müreteba - tından ancak 800 adedi kur- tarılabilmişti. 1400 den fazlası resi uçamaz diye vermiş olduğu sözü - Alman hava generali Milh'in degısurme.—ı çok mani - dardır. İngilizlerin bir iki gün evvel işgal limanlarına güpe - gündüz hava taarruzlarında bu- hunduklarını haber aldık. Avcı tayyareleri himayesinde yapılan bu taarruz teşebbüsleri de son sözleri teyit eder mahi - yettedir. Batan gemiler, büyük bir kıy- meti haiz değildi. Üçümcü filo - nun en eski kruvazörlerinden [ (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİ .ASI | olarak bizim bııhd tefevvuku - muza hiç bi y ilâve etmiyor- Taarruz hakiki müdafaadır Hafif Alman kruvazörlerinin âkıbeti - Harbin başında yet - zırhlı otomobiller ve ilk tanklar havalarda vaz düzlerin müsavi olduğu bir mev- simde, havalar o mıştı ki destroyer — filotillâları Bacchante'deki filo kuman - danından di na girme - leri emrini aldı. Bu kumandan tarassud hizmetinin yalnız kru- vazörler tarafından yapılması- ni teklif ediyordu ve Dogger ha- valisinin tarassudunu kasdedi- yordu. Amirallık erkânı harbiyesi esas itibariyle bu emre muvafa- at etmişti. Yalmız ay'n on do- zunda Dogger Bank yerine Brod Fourtens'in tarassudunu istiyordu: “Doggerbank etralındaki ta- rassud ve devriye hizmetine devama lüzum kalmamıstır. Ha- va destroyerlerin — çıkmasına mü sait değildir. Kruvaz Brood Fourtens'in için terti - Müthiş bir di Bu hizmet € terilmedi. Bununla beraber er- kânı harbiye tarafından iyice tetkik edilmeden de gönderil - memiştir. Bu dar denizlerin kısa ve müthiş dalgaları içinde bir denizaltımız fena bir vazi - yete düştü. Bu tahtelbahiri Müşkülâtla ve son derece nok- san vesaitle tarassud ve muha- faza edebiliyorduk. Bizim destroyerlerimize hü - cum eden deniz, sanki düşman denizaltıları için mükememl bir -— Yazal v Çar himaye tesis etmişti. Bu vazi - yette amiral, amirallıkla mu - tabık olarak kruvazörleri fi - lotillâlarını 1 olarak deni- ze çıkarmıya karar verdi. Eğer hava hafifliyecek o - lursa ayin yirmisinde sabah bah komodor Tirvitin filotillâ - n 1 onlara iltihak edecekti. Fa- kat hava şiddetini muhafaz etti ve Forbess fından re edilen filotillâ Harvik lima- nına dönmeye mecbur oldu. Böy lece ayın 19, 20 ve 21 inci gün- a üç gün, Abukir E- ressi ve Hogue kruvazörlerimi: tarassud hizmetini görmek Ü- zere o dar denizlerde tek baş- Amir: larına — dolaştılar. gemisi olan E yirmisinde kömü ü re limana dönmeğe mecbur ol- du. Küçük filoyu en eski ku- mandana lâzım gelen talimatı vererek teslim etmişti. O günlerde bir hücum bek - lemek için hiç bir sebep yok- tu; halbuki Almanların şimal istikametinde bir huruç — ya - pacaklarına dair rivayetler bi- zim “büyük filo” mun hareketi- ne sebep oldu. “büyük filo” ce. B PRER A RARPIRPRRRARARPDPRE A lardı. Fakat dçüucü filonun tün gemileri gibi bunlar da ih- tiyat efrat tarafından idare o- Tunuyordu. Bu efradın çoğu ev- li idi. Bu efradı biz, bu gemilere bü- yük harplere iştirak etmiye - ceklerinden dolayı daha fazla emniyette olmatarı için vermiş- tik. İnsan olarak verdi; cı zayiat, o sırada ordunun ver- mekte olduğu zayiatın çok dü- nunda idi amma, o harp esna- * sında denizlerdeki zayiatımı zın ilki idi, Bir tarafta takdir, ötede şiddetle ten t Bu hâdise” Alman tahtelba- hirlerinin teşebbüs fikrini, ce- saretini arttırdı. Menhus ge- ( minin kumandanı Veddigen çılgınlık hali geçiren bir halk tarafından milli - kahraman ©- larak ilân olundu. Filhakika $ 1400 kişiyi kendi ellerile boğ mak insaniyet tarihinde hususil bir fasıl işgal etmek demekti Fakat o da karanlık şölreti den istifade edebilmek için uzun' zaman yaşıyamadı. Tngiliz amiralliği üzeri inde. şiddetli bir tenkit fırtınası kop tu. Tabil hedef ben idim. Diyor- lardı ki: “— İşte, bahri harekâtta, si- vil bir bahriye nazırı bulun- masının inhizama müncer olu- onun tecrübeli ve İ- lerin — mütaleaların: ihfaf göstermesinin nuptan tâ Flanborouk ve Horn Reef arasındaki hattı taradı. Ayın yirmi birinda hava sü- künet bulmaya başlayınca ko - modor Tirvit sekiz destroyeri ile denize açıldı. Ayın yirmi akla beraber yolda iği için tah- termişti. Üç kruvazör, yola çı- kan destroyerlerle buluşacak yerde zikzak yapmak: ğir ağır, saatta on mil si male doğru çıkıyorlardı. Böyle bir hareket şüphesiz ilk defa yapılmıyordu. O zaman münfe- Fid bir Alman tahtelbahiri, ce- nupta Hollanda sahillerinde aşıyordu. iyar kruvazörün Sabah, şafaktan vel Abukir, tam çukta bir torpil dakika içinde ihti tı. Kayıklarından filâk y Yüzlerce insan yüzüyor veya ankaza sarılmış duruyordu. Aboukirin iki arkadaşı batan gemiye doğru koşmuşlardı. Bir kaç yüz metre ileride durarak sandallarını indirdiler, deniz - dekileri kurtaracaklardı. İşte bu vaziyette, bu iki ge- mi de, ayni tahtelbahir tarafın- dan vvelâ. Hogue, — sonra Cressi- batırıldılar, Üç harp ge- at altı bu- li. Yirmi beş 'ar gemi bat- ları in - netice- Londranın nafiz mehafiline hitap eden küçük bir kitabın muharriri, bu ithamı acıktan açığa ilândan çekinmiyordu. (Arkası var)