BAZI YAN Pröfesör Abel Rey in Şar etlerine FRANSIZ ANSİKLOPEDİSİNDE | LIŞLIKLAR savurduğu iftiralar Yazan : Haşim Nahit ER - BİL — y VEE Rey'in ansiklopediye yazdığı Bu satırlar, yalnız L. Brühlin cilt cilt kitaplarla ispat etmek iste-, diği bir davayı temelinden yık - makla kalmıyor; ayni zamanda kendisinin pensöe düşünüş hak- kındaki bilgilerinin ne kadar yufka, ve tecribi psikoloji ka - nunlarına ne kadar aykırı oldu- ğunu da göstermektedir. Rey lie . Brühlün ikisi de asıl “man- üak” ın menşeini bilmemekte it- tifak ediyorlar. İnsan; “madde” ile kendi ac- tion fiil ve tesiri arasında ilk alâ kayı sezdiği andan itibaren, ka- -Fasında, düşünüşünde bir “man- tık” teşekkül etmeğe başlar ki bu, “illet” ile “netice” yi birbiri- ne bağlamasından hıııııı âçindir ki “balta”, “kaz- ma”, “kürek” gibi âletlerin her biri birer mantıki synthöse-| dir, mantıki terkiptir. “Aletler yapan, ve bu âletleri kullanan insanda, -mantık yok- tu,- demek yalnız pensöe düşü- nülgün ne olduğunu değil pen- ser düşünmeği de bilmemek de- mektir. Bir Fransız psikoloğunun man tıkçılık hakkında neler söyledi- ğini biraz aşağıda göstereceğim, şimdi Rey'in hatalar serisini ik- mal etmeliyim: Rey'in iddalarından biri de mistizmin şarklılara mahsua olmasıdır. — Acaba, mistik olan yalnız garklı mıdır? D&lphe mabedine aid mucize- lerle buna benzer misi'k akide- ler o kadar çok ve canlıdır ki; bunlar, tesirlerini sadece - içti-| mal hayatta değil, şarktan ı— lmmış ilmi fikirleri de altüst e- decek derecede bir nüfuz göster- mişlerdir. ların dama tasların- daki gibi yazdıkları adedlere ve hepsinden fazla olarak yedi adedine mistik bir krvmet isnat etmeleri bu kabildendir. | Büyük filozoflarm mistik dü- şünüşleri yüzündendir ki müs- bet ilimlere ve bütün maddi tek- niklere husumet ve istihkarları - mi ilân ettiler. Eflatun bile mübhendis elimesini bir haka- zet tabiri gibi kullanırdı. Rey de dahil olmak üzere bütün bu işi bilen Avrupa âlimleri o hu- ve istihkarın, ilmin terak- bir çok asırlar zarfında | ılı-dıııııııış nldugun.u söylemekte | M.ıd'ixhzn, bütün modern il in ve bilhassa Lâtin - hayatında vardır. Katolik tarihini karıştıranlar, bunun binbir misalini görürler. Psiko- log Ribat, bir eserinde katolik mezhebindeki mistik şahsiyet - Terin ruhf tezahürlerini uzun u- izadıya tahlil eder. Bugün bile katolik memleketlerin her kö - şesinde, Saint mukaddes ve aziz | kümseler namına mihraplar, hey keller, kandiller ve kiliseler dik- tiren bu mistik ruhtur. Lâtin —memleketlerinde papaslar; yal - mız gemileri fırtınadan korumak için değil; evdeki kedi ve köpek- leri de takdis ederler. Bütün buular bir nevi Mystification vo- ğil de nedir? ibarettir, ve . dük çalındı, kalın bir ses: l — Hey ne yapıyorsunuz? E latları hazırlayınız.. V “Dedi. Bunun üzerine beni k! tanın yanına götürmeğe kal? vııııırcu ari VW "Raydi siz işinize bakr 12.32 625 924 — Ezani 6.37 1227 15.33 Vasatl Akgam — Yatsı — İmsak 1200 ısı 10.58 Ezant! 18.01 1930 454 Vasati İ İN DİKKAT «€Yeni Sabah a gönderilen yazılar ve evrak neşredilsin edilmesin ada olunmaz ve bunların kaybolmaların- dan dolayı hiç bir mesuliyet — kabul edilmez. Katolik memleketlerinde iki - de bir, £ kadının zuhur edişinden bahse-| derler. Bu escarlı mahlük, yıptan haber verir, hastalara Şifa, ve fakirlere servet vade - der. Böyle acayip kimseler ha kın tecessüsünü ve hurafelere inanmak itikadını o derece tah- | ü î Senin ne Üstime vazife? rik eder ki her taraftan -hacca gider gibi- insan kafileleri onun İ olduğu yere akın eder. Bir sefer Avrupada iken Sainte Thörese is —minde bir kadının Fransanın şi- malinde meydana çıktığını Paris gazetelerinde okudum. Bu kadı- na ait masallar, halkı 6 kadar heyecana düşürdü ki nihayet hükümet işe karışmıya mecbur oldu. Katolik memleketlerde fa- la bakmak, kayıptan haber ver- mek gibi türlü türlü oyunlarla| halkı dolandıran mistik adam -| ların maceralarını zabıta vaka-| ları arasında okumak her zaman mümkündür. Şarka gelince; meselâ bizde | ca köy ve kasabada | Saint mukaddes bir erkek veya ı Otobüs biletçilerinin bu hali nedir ?. Tıp Talebe Yurdundan bir oT okuyucumuz “İki arkadı ubat ge- cesi Tepebaşından vir otobü- se bindik. İsminin Cemel ol- dugunu — öğrendiğimiz bu Mecidiyeköyü - Çarşamba ©- tobüs biletçisi; bizden yirmi kuruş alarak Belediyeye bi- rer bilet kesti ve geçti. Biz şırdık. Çünkü 7.5 kuruşluk hiletlere onar kuruş almıştı. Üst tarafını da vermemişti. Yanımızda bir muallim ba - yana da ayni işi yaptı. O ve | ben itiraz ettik. Bayana ve | bana yüzer para verdi. Ar - | kadaşımın parasını da iste- yince: — Sen onun avukatı mısın. di- yerek bir de çıkıştı. Acaba | bu gibi sıkışık ve dar zaman a otobüs biletcilerinin ihönle eli Saairleie di surette müni olunamaz mı? Bunu alâkadar makamların dikkat nazarlarına koymanı- zı vica ederim.,, Yeni Sabah — HFemen her gün polis tarafından bir kaçı cezalandırıldını halde uslan- mıyan bu gibilere daha detli cezalar tertin olumması- mu halkın menfaati namına Relediyeden biz de rica ede- riz. Za yeniden | — gehrimizde ucuz ekmeğin tat- | bikine dünden itibaren başlan -| mıştır. Bu itibarla dün sabahın erken saatlerinden itibaren be -| lediye reis muavini Lütfi Aksoy, | belediye teftiş heyeti reisleri ve belediye sıhhat müdürlüğü teş- kilâtı bir çok mıntakalardaki fı- rınların çıkardıkları ekmekleri ciddi bir teftişe tâbi lardır. tutmüuş - Her fırından alınan nümune- | ler, derhal belediye kimyahane- | | sine sevkolunmuştur. Henüz tahlil raporları alınmamış ol - makla beraber neticenin iyi ola- cağı tahmin olunmaktadır. Yeni ve ucuz ekmek içinde | | yüzde on beş nisbetinde çavda | olduğundan biraz esmer olmal la beraber pişkin ve . lezzetlidir Belediye 15 gün mütemadiyen fırınları ekmek imalinde — hile | yapılmaması için teftiş ve kont- role tâbi tutacaktır. Diğer ta - “Sainte Thörese,, ayarında mis- tik bir kadının zuhurundan bah- sederlerse halkımızın ekserisi o- nunla alay ederler. Rey'in bütün tarihin seyrini âdeta tahrif eden şöyle garip bir görüsü de vardır: “Şarklılar; diyor, niçin kendi hesap ve hendeselerinden bizim >Lardığımız terakki neticelerini çıkaramadılar? Onları meneden #iyasi ve içtimaf şartlar değil- dir: Yunanistan ve Avrupa şark memleketlerinden daha fazla sulhten - istifade edememişler- dir. Avrupa, barbarların istilâ- uğrayında, şark; ilmi tok- nik e Üondik ai Bi müddet Avrupadan daha farla ilerlemiş göründü. Aradaki baş- | hıca fark şudur: Şarklılar, bi- zimkine benzemiyen usulde dü- şünmüşler; ve görülüyor ki bu yol, iptidaf düşünüşü devam et- tirmektir.., Reyin bu sözleri; gerek - eski| şark milletlerini ve gerek mua- Sir olan şark milletlerini her halde vahşilerden ayırmak iste - mediğinin en son ve kat'i delili- dir. Bir Avrupalı Alimin kale-| mile bu satırlarm XX yirminci asır Fransız ansiklopedisine va- zılmış görmek, biraz tarih oku- mus herkesi bayretlere düşür- mez mi? Bir kere Rey'in böyle bir li- san kullandığını görenler, onun yalnız ilminden değil, ilmi ah-| İâkından da şüphe ederler: — Matematik ve hendeseyi Mezopotamya halkının icat et- miş olduğunu ve Yunan mantı- ğinın bu şark ilminden çıktığı-| ni Rey itiraf etmiyor mu idi? milletlerden daha az ehliyetli ol- duklarını nasıl iddia edebilir? — İlmi düşünüş usulünü şark- hlar Avrupaya vermiş oldukları | halde nasıl olur da şarklıların vaşiler gibi düşündükleri iddia olunabilir? | Lâkin tarihin seyrini değiştir mek ve tarihi vak'aları tahrif/ etmek A. Rey'in elinde değildir.| Bütün dünyanın tarih kitapları | ve kadim eserleri Pensöe düşü-| nüşün nerede başlayıp nasıl de- i şöylece gösteriyor: | / Matematik, hendese, astrolo-| v. s. Mezopotamyada teşek- İir ae e) bu Minler; Çin, | Hint, Fenike, Mısır memleket- lerine ve Anadoludaki “Lidya,, ve “Firicya,, lılar vasıtasile de !yuşyıyı ve Ege mıntakasına | ve Yunanistana ya; . Keldan, Âsür, um v &. memleketleri arasında zaman zZaman muharebeler olmuş, ve * bir kaç defa, Arabistan çöllerin- den insan kütleleri, İrakın her tarafına büyük dalga halinde akın etmişler; bu yüzden ilmi te- rakkiler arasıra sekteye uğra- mış. Nihayet İran - Yunan mu- harebelerinden sonra İrak ve Hint memleketlerini Makedon- yalı İskender istilâ etmiş, ve bu Suretle şarkın bütün ilim ve teknik eserleri Yunanistana geç miştir. Sonra Roma devleti, Yunanistanı, Masırı, Mezopo- İhracat rekoru Bir haftada üç mil- yon altı yüz onbir bin lira miş bir netice ile son haftanın ihracat tutarı 3 milyon GL1 bin varabdA Giyapaya Çıkarılmış - lira olarak küydedilmiştir. Bu İstanbul şehrinin bir haftalık ihracatı meyanında ilk defa va- rılmış rekor addedilebilecek bir rekordur. Bu netice, İstanbuldan yapı - lan ihracatın fevkalâde inkişafa Dünkü ihracata gelince, dün yarım gün olmasına rağmen geh | rimizden ihraç edilmek üzere ya Tım milyon liralık emteaya men- şe şahadetnamesi verilmiştir. Bu meyanda dün, Avrupa har binden sonra ilk defa olarak Hollandaya üzüm, Finlândiyaya ütün, İngiltereye Afyon ve tif- tik, Almanyaya da rakı ve likör anason, tütün satılmıştır. a— Fir baca tutuşması Kasımpaşada Uzunyolda 241 numaralı evin baca — kurumları sobadan çıkan ateşle tutuşmuş ve derhal yetişen itfaiye tarafın dan sür'atle söndürülmüştür. tamya ve Suriyeyi istilâ ediyor, nihayet barbarlar gelip mede- niyet eserlerinin bir çoğunu tahrip ediyorlar. Dikkat edilirse görülür ki Yunan - Lâtin medeniyeti, gü- zel san'atlarla spöculatif nazari ilimler sahasında bir terakki e- seri göstermiş olmakla beraber ameli ve teknik sahada bir a- dım bile ileri gidememiştir: Me- zopotamya, Mısır, Fenike, Çin ve Hintte ziraat, sınaat, ticaret usulleri ne halde ise Yunanlılar, Lâtinler ve nihayet Avrupalılar bunları “olduğu gibi,, almışlar ve istifade etmişlerdir. “Roma,, nım istilâsına karşı bir aksülâmelden başka bir şey olmayan hiristiyanlık az bir zaman zarfında, putlara tapan- ların eski dini an'anelerine inti- bak etmiş, ve bu suretle Avrupa da yeni bir nevi putperestlik te- gekkül etmekle beraber akıl ve zekânın hürriyeti de kilisenin hâkimiyeti altına düşmüştür. Lâkin yine Romanın istilâsına | karşı yeni bir aksülâmel olan İs- lâmiyetin zuhuru böyle olmadı: “Allahan - birliği,, gibi her| " hanelerdeki peynir satışlarını Yeni ekmek Taamındaki ekşiliğin giderilmesine çalışılıyor 'Yeni un halitası ile yapılan 'tek ekmek tipi, dün, şehrin her tar. o nüruüş JV paraya satılan yeni ekmek, biraz esmer, biraz da sarımtırak renktedir. Ancak ilk günün verdiği tecrübesizlik - ten ileri geldiği tahmin edilen hafif bir ekgimtırak lezzet, he- | men bütün ekmeklerde — nuzarı | V a kmek h'ıyadar ;M,îîa yapılabilecek tenzilât raftan yeni un imal eden değir- | menlerin de unu tağşiş etmeme- | leri için sıkı teftiş ve kontrole tâbi - tutulmaları kararlaşırıl - mıştır. Ekmeğin daha ucuz- laması mümkünmüş Diğer taraftan vilâyete ve be- lediyeye ekmeğin daha ucuz sa tılmasının mümkün olduğu ih - bar edilmiştir. Esasen bir müd- dettenberi belediye de bu kana- atte bulunmaktadır. Bunun se-| bepleri şunlardır: | Yeni ekmeğin imal olunduğu | her çuval un için tesbit edilen 972 kuruş fiyatın daha ucuzla- | tılması mümkündür. Yeni un formulünde yüzde on beş nisbe- tinde çavdar çavdar mevcuttur. | Çavdarın buğdaya nisbetle su alma kabiliyeti daha yüksektir. Bu itibarla bir çuval yeni tip un- dan daha fazla ekmek çıkarmak mümkündür. Diğer taraftan buğdayı ko - ruma kanunu, birinci nevi ek - meklük unun çuvalından 146 ku ruş vergi almaktadır. Halbuki ayni kanua göre ikinci nevi ek- meklik un çuvalından 100 ku - Tuş vergi alınması lâzım gelmek tedir. Vaziyet belediye tarafın- dan defterdarlığa bildirilmiştir. Defterdarlık bu hususta Maliye | Vekâletinin noktai nazarını öğ -| renmeden bir iş yapamıyacağımı | bildirihiş ve vaziyeti Maliye Ve- kâletine bildirmiştir. Vekâletten | bugünlerde cevap gelmesi bek - lenmektedir. Bu cevap belediyenin istediği sekilde tabaddüs ettiği takdirde ekmek fiyatlarında daha yirmi para tenzilât yapılabilecektir. ezedı]e;ım Haliç şirketin den alacağı Dahiliye Vet cağın terkir leti ala- ni istiyor | Münakalât Vekâleti ile Dahili ekâ inda yapılan te- maslar neticesinde bir müddet - tenberi muvakkat idare tarafın- | etilen Haliç girketinin | alât Vekâletine devrolun tırılmıştır. Münakalât Vekâleti Haliç ida resini sevahili mütecavire hat - | larına bağlıyacak, bu suretle gir | ketin zararlarını telâfi edebile- cektir. Diğer taraftan İstanbul bele - diyesinin Haliç idaresinden 128 bin lira alacağı vardır. Bu ala - cak için mahkeme marifetiyle İstanbul belediyesi Haliç şirke - | tinin bütün emvaline haciz koy- durmuştur. Diğer taraftan Dahiliye Ve- kâleti, girketin mukavelesindeki | bir maddeye istinad ederek bu | hacizin asılsız olduğunu - iddia etmektedir. Vaziyet belediye İle | Vekâlet arasında müzakere olun | maktadır. Tıbbi ecza Tunadaki buzlar çözül- dükten sonra me:ile- ketimize getirileblecek Haber verildiğine göre Alman yadan memleketimize - getiril - üzere yola çıkarılan 3 milyon liralık eczayı tubbiye, halen, 'Tunada - bulunmaktadır. Tibbi ecza, mualece, kimyevi mevad ve müstahzerattan ibaret bulu - nan bu üç milyon lirahk parti, Tunadaki buzlar çözülüp de sey- rüsefer imkân dahiline girdik - ten sonra memleketimize müte - veccihen derhal yola çıkarıla - caktır. dikkati celbetmektedir. Alâka - | Garlar, bu mahzurun giderilme- sini alâkadarlara bildirmişler - dir. ——— ... İKTİSAD Mürakabe komisyonu Peynir stokunu tesbit ediyor | Fiyat mürakabe bürosu, buz- kontrole başlamıştır. Büro me - murları, buzhanelerdeki - beyaz peynirlerin ne miktarda kimlere satıldığını, böylelikle geriye kalan | peynir stoklarını kaydetmekte - | ! dirler. Bu kontrolün buzhaneler deki peynirlere vaz'ıyed etmek ka rarı verildiği takdirde muameh- | leyi kolaylaştırmağa yarıyacağı tahmin edilmekfedir. türlü şekillerden âri ve mücer- red bir fikre inanmak, müslü - manların dimağında yüksek bir idealin bütün heyecanlarını ve kudretlerini yaratmaya, ve bu kudret ve beyecanla bütün put-| kâfi gelmiştir. Kâbede 360 dan fazla olan putları parçaladık - tan sonra Müslümanlar Şam- da ve Filistindeki Rama | medeniyetinin — hüimiyet — ve nüfuzunu yıktılar İranla beraber bütüm etrafının fethin- den sonra İslâm hâkimiyeti Mezopotamide yani Bağdadda temel atınca, ve başka bir tabir ile Araplar ve Türkler, din na- mına hürriyetlerini kazanınca, asırlardan beri sekteye uğramış olan ilim hayatına yüzlerini çe- virdiler, Türklerin muharebeden göz açmadıkları hakde dünyanın en büyük kütüphanelerini Anado- luda kurmuş olduklarına -Arap | müverrihleri de şehadet ediyor. Bütün Arap memleketlerinde en çok itibar kazanan modern Arap müverrilerinden - “Corci İ perestlerin Üstüne saldırmaya | l (Sonu sayfa 6 sütun 1 de) | Va: <— Sathoş bir şoför— . Dün sabah kamyonetile açık köprüden denize uçuyordu ! | Dün sabah saat 5.30 radde- lerinde Köprüde dıman ontrol- lerini büyuk bir heyecau - ve düşüren oldukça kor- kulu bir vak'a olmuş ve nina- yet kentrol memurunur kendi hayatını tehlikeye — koyması şavüle muhakkak bir tacıanın önüne yeçilmiştir ta göre bu heyecanlı vak'anın esası dür: Mürefte rakı fabrikası fir- hir şu- masına ait bulunan uLak kamyonette şolorlük & ha adındaki genç evv martesi günü akşumı üşmala- rından bulunduğu - bir kadırla üzere sözleş- Ve bunua - için de mişlerdir. en müsait yer olarak fabrika- nan kamyonetini bulnuşlardır. Baha.. bu maksa neti o gece bırakılması mutad olan garaja — göt miş gözdesi bayanı kamıyoncte rak yanına da sekiz on rakı ile bir miktar kattıktan sonra Şişliden dığarı- ya fırlamışlardır. Bütün gece şurada, dinlenerek ve zevk ederek cümbüşlerine devam eden bu iki genç sevdalı farkına var - madan zaman gereği gibi iler- lemiş ve nihayet ortalığın a- ğarmak üzere olduğunu yine nasılsa farkedebilmislerdir. Sabah olmadan evvel her ilti- sinin de yerli yerlerine dö meleri lâzım geldiğinden bun- ları bir telâştır almış ve sapa sokaklardan, kenar kıyı mahal lelerden dolaşarak genc kadı- atla kamyo- burada nı evine bırakan şoför Baha; bundan gonra var kuvveti ga- za vererek bir evvel İstan- bul cihetine geçip kamyoneti garaja bırakanağa can atmış- Ş fır. Bu suretle Tahrikacıların hiçbir şey sezmemelerini temin etmek istiyen Baha olanca sü- ratile Karaköye varmış ve yi- ne ayni hızla köprüye çıkmış- tır. Bu arada önündeki bir ah- şap parmaklığı parçalıyarak geçtiğini farketmemiş.. bunun İ| “köprü açıktır, geçilmez!,, şek- linde bir ihtar olduğunu düşün memiştir bile. Orada — kontrolda — bulunan liman memurları ve - kılavuz kaptan bu hal karşısında bü - yük bir telâşa düşmüşler, ba- Birip çağırmışlarsa da mest şoför bir gey duymamış ve anlamamış. Fakat tam köp- rünün ortasına yaklaştığı sıra- da iki elini kaldırarak tam kamyonetin — önünde dimdik duran bir adam görünce mec- buren fren yapmış ve durmuş- tur. Bu suretle kamyoneti de- nizden ancak üç adım beride | riyle bunun üzerine 7 MAFT 19h Keşıfler ihtirala İstikbalin elbisesi ve evleri İstikbalde elbiselerimizin sen tetik kumaştan Ve mevsimc gö re değişen yarı mat iç çamaşı giyilen gre tarzındaki şeffaf ve mücclli bir kostümden ibaret olması ih timal dahilindedir. İç çamaşıriy- le elbisenin renkleri biri he u yacak ve giyenin harekctlerine göre renkten renge geçecektir. İstikbaldeki eşyanın mümkün olduğu kadar basit ve toz &. mıiyan şeylerden olması ihti; dahilindedir. Her devrin standard ev mef- humu düşünülmüş, fakat tatbik edilememiştir. Bir gün bu haya- lin tahakkuk etmesini bekliye- biliriz. Böyle bir evin mühim ak- samı kalıplara dökülmüş şı den ibaret olup paketlerle nak - ledilecek ve istenilen yerlere ku- rulacaktır. Hayat tarzlarımız tekâmül ettikçe evler basit bir kutu şeklinde olmaktan çıkı - yor; su, gaz, elektirik ve telefo- 'na mahsus kanallar, borular, nâ killeri gibi arap saçına benziyen | gebekelerle örülüdür. Bir gün bunlar nizama konacak ve bun- lardan bir parçası bozulduğu za- man yedek parça derhal yerine konacaktır. Eakiden bir evin insa masra- fının yüzde doksanını tuğla ve harç çekiyordu. Bugün ise ev masrafının yüzde ellisini teçhi- zat alıyor. İstikbalde bu masraf daha artacaktır. Tamamen ma - denden yapılmış olan evleri bel- ki hiç görmiyeceğiz. Beton ile uzvi cam ve yahud uzvi cam ile sentetik odun kombinezonları is tikbalde mühim yer alacak gi- bi görünüyor; çünkü bu maize - menin plastisitesi bunlara iste- nilen şekiller vermeğe müsait - tir. Gerçi şekil malzemeye bağlı değil gibi görünüyorsa da bun- ların tesirinden €e kurtulamaz. Yeni malzemenin mahiyeti anla- gıldıkça yeni yeni ihtiyaçlar ve tatbik sahaları açılacaktır. Ban- liyödeki küçük evler bir veya iki katlı olacak ve iç duvarları bu - lunmuyacaktır. Odalarda şeler bulunmıyacak ve — ba mobilye de yerlerinde tesbit edilmiş olacaktır. Odalar mü - kemmel bir surette tenvir edil miş olacaktır. Dolaplar ve etektrik cihazları duvar kalınlığında olacak. Du - varlar hararet ve ses geçirmi - yecektir. Duvarlar — geffaf “ta | olabilir veya olmıyabilir. Çatı tamamiyle şeffaf olacaktır. Per- deleri çekmekle damın veya ça- tının muayyen bir kısmı açılıp kapanacak ve bu suretle oda ce- sameti değiştirilebilecek plastik madelerden — yapılmış olan bu perdeler renkli olabileceği gibi renkli ziya ile tenvir edilmiş ola- caktır. Bu suretle renk tedavisi msulü de kolayca tatbik edilebi- lir. Evin dahili teçhizatı ya pas- lanmıyan veya plastik döküm- den yapılmış olacaktır. Artık seramik işine lüzum kalmıyacak tır, Bütün kaplar kırılmıyan, şef faf maddelerden olacaktır. Plastik malzemeden eşya yap mak için biricik usul döküm işi değildir. Plastik malzemeden döküm usulü ile eeya yapmak hususunda bir tek mahzur var- sa o da eşyanın büyümesiyle masrafın artmasıdır. -Alçının durduran Baha muhakkak bir || hassalarına malik, fakat mesa- denize/ uçmaktan / kurtülmüs- |/ atlı ve gevzek olmyan yeni a. n . bi bir maddenin keşfi bu masrafı Bilâhare köprü polisi tara - || Dit madı fından — yapılan araştırmada || “düsürebilecekti kamyonet içinde on tane kadar ( —— ——— —— boş vakı şişesi ve meze artık - |B a tahtalar düsmüş ları bulunmuş, goförün ifadesi alınmıştı Bu vak'adan dolayı bellsi şo- för ceza görecektir. Pakat şu- rası da muhakkaktır ki bun - dan sonrası için bedava yaşı - yor demektir. 4 Hâlde hammallık etmekte 0- lan Mustafa oğlu Cafer, Keres- teci Kasımın dükkânında kere teleri istif ederken istif üze ne düşerek hafifçe yaralanmış ve Cerrahpaşa hastanesine kal- dırılmıstir. 4 “ N j