” b Hekimbaşı ;s'%“d ma Mollanın Hat Bîr imparator, her gün askerini bizzat tali- e çıkarıyor - Felâketli bir devirde hüküm- hk eden talihsiz İkinci Mahmut, cepheden | n küçük zafer haberlerini, maiyeti erkâ- hına, bizzat kendisi okuyacak kadar seviniyor A ga LK ları — İstinsah eden: REŞAT EKREM KOÇU —2-— | 80 - 22 Bylül 1888 ommurtesi-| Pazartesi. | Cumartesi — yağmurlu - geçti.| Pazara hava açtı. Padişah her| iki gün bir yere çıkmadı. Velâ- 'det gecesi kışla camiine geldi. Mevlüd okundu. Sultanahmet gamiinde olduğu gibi, mevlütcu efendilere hil'atler giydirildi. BSonra tevhiri şerif oldu. Padişah mevlüdü şerif kıra-| ati merasiminin Eyüp camii şe- rifinde yapılmasını emretmişti. e günü gittikleri gibi Eyübe lay ile toşrif ettiler. Rikâbı ümayun kaymakamı paşa, şey hülislâm efendi, sair vüzera, (ulema ve rical sefer esvaplart- (hi giymiş olarak camie gittiler. 'Sadaretten mazul Silâhtar Ali paş$a orduyu hümayuna memur polmuş olduğundan, şeyhülislâm 'ortada, sağında Ali paşa otur- İmuştu. Mevlüdü şerif kıraetin- 'den sonra Sultan Mahmut Rami kışlasına döndü. 28 Eylül 1828. Salı Havr güzekdi. Sultan Mah- ut bir kaç bölük süvari ile Kieet: paşa sahrasına talime Zitti. Oradan baruthane nazırı meşhur Nesip Efendinin çiftli- Bine uğradı. endazlık sü neti seniyesine meşgul oldular. Ok attılar. O sırada cepheden, sker Hüseyin Paşadan, A- Hş Paşanın cesim — fütuhatını bildiren mektupları geldi. Bu cepheye gidecek olan Ali Paşa- ı ziyarete varmıştım. Silâhtar qımn uşağı Abdullah ağa Se- rasker paşanın mektubunu ge- tirdi, okuduk. 4000 den fazla düşman telef olmuş. Muharebe <cuma günü »aat beş buçukta başlamış. Yani, padişahın Eyüp camiinde Fatih Sultan Melrmedin secca- desine oturduğu anda!. Bu aca- yip keyfiyet cümlemizi bişuur etti. Agğlaştık. Dua ettik. Akşa- n tevhidi şerif oldu. Padişah hidi şerife geldi. / 24 Eylül - 9 Birinciteşrin 1828 Çarşamba - Perşembe Çarşamba yağmurlu, perşem- be açık geçti. Cumaya tokrar yağmur yağdı. Cuma selâmlı - #ına Eyüpte Zal Mahmut Paşa yerlerini çıkaramıyordu. Mah- mut Han bir kaç adım imam e- fendinin yanma gidip çıkara - madığı yerleri okudular. Padişah ertesi gün hbir yere çıkmadı. Ebubekir Efendi kah - veci başı oldu. Pazar gtinü ha- va açıktı. Padiçah, bütün süva- rilerle hastahane civarındaki o- tağı hümayuna teşrif ettiler. Ok attılar. Askerler de harp fenni talim ettiler. Pazartesi günti hava fevkalâde güzeldi. Padişab süvarilerle Kâğıthane tarafına talime gitti. Salı günü Padişah tebdili kıyafet edip çıkıp - gitti- ler. Galiba hamama gittiler. Çarsambz günü hava güzel de- SENELİK 6 AYLIK 1400 Krg. 2700 Krş. 780 » 1460 » BAYLIK — 400 »— 200 » TAYLIK — 180 > — 200 » 16 Şubat 1991 Cumartesi 17 Muharrem 1360 2 Şubat 1366 Gün 44 Ry 2 Yil: 941 . Kasım 100 Güneş — Üğle — İkindi 120 TAD 840 — Ezan! 758 — 1328 — 1620 — Vasati Akşam — Yatsı — İmaak 12.00 132 1140 — Ezani! 18.40 20.11 6.19 Vasati DİKKAT €Yeni Babah> a gönderlilen yazılar Ve evrak neşredlisin edilmesin iade klunmaz ve bus n kaybolmaların- “gün döleyi biç bir mesuliyet kabul “ddlimez. "Beyin taburları | Padişah askerlere harp fenni ta lim buyurdular. Şumnu tarafın- dan iki sergerde esir gelmiş. Serasker paşa da kışlaya gön - dermiş. Padişaha gösterildi. Bi rinin binbaşı, birinin de bay-| raktar olduğu söylendi. 10 Birinciteşrim 1828 Cuma. Hava güzeldi. Padişah cuma namazına Davutpaşa sahrasın- da olan camüişerife gitti. 'Tanın- | maması için rikâbı kümayu- nuünda olan kapıcıbaşı ağalar ve| sair askerlerin de kaput ile ata binmelerini ferman buyurdu. Fakat yine tanındılar. Namaz - dan sonra maiyetini kışlaya tebşiri havi mektap gelmiş Ba-| bıliye. Bostancıbaşı Babıâlide imiş. Bu meserret haberi ile gelmiş tebgir etmiş. — Yusuf Paşa da Varnadan huruç edip ordusunu dışarı çıkarmış. Rab- bim cümlemizi mansur ve bizi mesrur etsin. Padiçah akşam| dır. yemeğini Necip Efeadi - çiftli- Binde yedi. Kışlaya gruptan sonra döndü (1) 1l - 15 Birinciteşrimn 1828 | Cumartesi - Çarşamba Cumartesi günü hava güzel- di. Padişah bir kaç saat süvari- lerle talime çıktı. Avcı talimi| yapıldı. Süvarilerden biri attan düş-| ve Şeyhillisllm Efendi başları-| na şal sarıp geldiler. Varnadan haberler devam — edi- yordu. Padişah üç tabur muah | lem askerin cepheye gönderilme gini ferman buyurdular. Ertesi gün Varna tarafına Necip ağa, Arif Ağa ve i Ahmet tayin olundu. Bunlara Büyük İmrahor Mes'ud ağa başbuğ tayin olundu; — ve alelâcele yola çıkarılıp Davut - Padi- paşa kışlasına gah b tabürları otağı hümayun dan temaşa ettiler. Dönüşte Ramideki ordu çarçısına uğra- dılar. Esnaf ve memuru - talfif| , ettiler. Bu arada saraç Elhâc Şakir ağanın çadırına geref ver diler. Ancık oturdular. Salı günt tebdilen Hanto ara- ba (kapalı araba) ile Davutpa- gaya, oradan Küçükçekmeceye Bittiler. Yolda, Varna tarafına Bönderilen askere in'am ve ih-| sanlarda bulundular. Şuranu ta- rafından gelen yüzden fazla esi- re rastladılar. Zabitlerini yanı- na getirterek temaşa ettiler. Akşam üzeri kışlaya döndüler. Tevhidi gerif oldu. Çarşamba| Sabi Tosmab Kai Sdrtüğiap gitti. Serasker Husrev Paşa ge- Bp huzuruna çıktılar. (Arkası var) üç nefer köylüden birisi, dönüş-| te Rusların eline düşmüş. İmpa- gatora götürüp — istintak edil- miş. Sadrazamın az askerle gel- Rusyalı telefat vermiş. Bu muharebeyi| Milâslı İsmail paşa ile Ömer| Paşa kazanmışlar. 1 top obüs, 670 tüfek, $ cephame arabası,| 110 kahç, 570 palaska, $40 çan- ta, 470 şapka, 17 trampete, | boru, 1 general kabutu, 40 zabit elbisesi, 5 nişan iğtinam olun - muş, 45 nefer, 1 kolağam, 1 ma- yor esir olmmaş. (Lâtfi tarihi) Kesilen cezalar | Son 48 saat zarfında şehirde 6 dilenci yakalanmış, tramvay- dan atlıyan 98 kigi hakkında ce za zaptı. tutulmuş, seyrüsefer nizamlarına aykırı harekette bulunan 38 goför de cezaya çarpılmıştır. Wg Şu mektubu aldık: ğ » İlama B SEKEEEER DA Z DİYOR Kİ: Bir açıkgözlük “İstanbul piyasasında ma- karanın bulunmamasından istifade ederek bir kısım açık göz bezirgânlar çürük 35 metrelik makaranın beherini beşer kuruşa satıyorlar. Vü- kıa ticaretin serbest olduğu- nu hepimiz biliyoruz. Yalnız burada aranacak bir nokta var: Bunlar 20, 25 kişi bir- likte tavcılıkla zavallı köylü- lerin canlarını yakıyorlar. Buna alâkadar makamların nazarı dikkatlerini - celbede- rim... Sanayi tetkik hey'eti reisi İstanbulda İktısat Vekâleti sanayi tetkik heyeti reisi Şevket Süreyya, şehrimize gelmiştir. Şevket Sü- reyya şehrimizde — bulunduğu müddet zarfında muhtelif sana- yi erbabı ile temaslarda buluna- caktır. Dün, ilk olarak Mıntaka İktısad Müdürlüğünde deri fab- rikatörlerinin iştiraki ile bir toplantı yapılmıştır. Bu top- lantıda deri standardizasyon işi nin görüşüldüğü anlaşılmakta- Müteakıp günlerde de diğer fabrikasyon alâkadarları İle gö- rüşmelerine devam edecek olan Şevket Süreyya, bu toplantılar *esnasında smaf kapasitemizin istenilen dereceyi bulması için fabrikatör ve sanayicilerin dü- şündüklerini, dileklerini, ham madde ihtiyaçlarını tesbit ede- cek ve neticeyi hir rapor ile Ve- geçirmiş : ideiumumiliğe bar edilmiş olduğundan muha- keme bu dosyanin getirilmesi Bir ihtilâs suçlusu yakalandı İnhisarlar idaresinin Cibali tittün fabrikası vernedarı Ah- met Künçer, defterler üzerinde tahrifat yapmak suretile zim- metine 5 bin lira geçirmiş, ynkxlınnıık adliyeye verilmiz- Üçimı:u sulh ceza mahkemesi tarafından sorguya çekilen muh telis veznedar tevkif olunmuş- tur. Diğer taraftan evinde yapı- lan aramada dolaplar ve san dıklar içinde paraların bir V mıi bulunmuş, müsadere o7 tir. POLİSDE — | Bir ceset bulundu Dün sabah, Zincirlikuyuda, Gültepede bir ceset bulunmuş, yapılan tahkikat sonunda, bu- nun son iki gün içinde öldüğü ve Beyoğlunda Bayram soka- ğında kahvecilik yapan Kâzıma ait olduğu anlaşılmıştır. Üzerinde hiç bir yara ve be- re bulunmayan ceset adliye dok toru Enver Karan tarafından muayene edilmiş ve hakikatin | anlaşılması için morga kaldırıl- mıştır. Burada ceset üzerinde yapıla- | cak otopsi, Kâzımın bir cina - yete kurban gidip gitmediğini meydana çıkaracaktır. Üzerine fenalık geldi Ortaköyde — Taşmerdivende, Pastacı sokağında 8 numarada oturan İbrahim kızı 32 yaşında Sabriye Bütünkal, tramvay cad- desinden geçerken üzerine fe - nalık gelerek düşmüş, başından ağır surette yaralanmıştır. Yaralı kadın Beyoğlu hasta- hanesine kaldırılmıştır. Ayağı kırıldı Beyantta, Çadırcılarda AH paşa hanında oturan 66 yaşında Sami Düşer dün yolda giderken bir baş neticesinde düş - g, a ayağı kudarık ee - l'lhll!h Mhınuiım kaldırıl- maştır. "d |£ OKUYUCU X “- | tesinde okuduğumuza. göre: î sehir 57!3 dünkü to Agaspaşamn sebep (Baş tarafı 1 inci sayfada) Doğumevi ihtiyacı “— Anadolu yakasında be- lediye hudutları dahilinde 3 ve belediye hudutları haricinde, 2| kazamız vardır. Bunların nüfusu asgari bir hesapla iki yüz bin- dir. Bu nüfus içinde şüphesiz 60 binini doğurma kabiliyetinde o- lan kadınlarımız teşkil ediyor. Yukarıda mevzuu bahsettiğim bu geniş saha içinde doğum yatağı olan bir tek hastahane Vardır. Bu da Zeynep Kâmil| hastahanesidir. Ve bu hastaha- nenin doğum işlerine tahsis edi- len yalnız 50 yatağı vardır. Halbuki, ihtiyaç bunun asga- ri dört beş mislidir. Bu itibar- la ben hastaheneye kadar — gi- derek vaziyeti tetkik ettim. Bu- rada hiç bir inşaat yapılmadan yeniden 50 yatak ilâve edecek tesisat vardır ve bu işe 6 bin li- ra ile kâfidir Hastahaneye - bir çamaşırhane ilâve etmek lâzım- dır ki bunun —da 1500 lira ile temin olunacağı muhakkaktır. Bu itibarla heyeti üliyeden 7500 liralık bir tahsisatı bu kabil hayati ve zaruri ihtiyaçlardan esirgememesini rica ederim. Şerafeddinin bu teklifi riya- Bete tevdi olunmuş ve ruzname- nin müzakeresine geçilmiştir. Ruznamede Cihangir ve A- yaspaşa civarının imar - plânla- rının tasdiki hakkındaki nafıa ve muhtelit encümen mazbata- ları müzakere olunmuştur. Bu müzakereler esnasında âzadan münakaşalara sebep olmuştur. Cemil Cem demiştir ki; “ Tnümündü mü- zakerelerde encümenin noktai çeye yolun başlangıç ve nihayet nok- faları gayet geniş olduğu halde orta kısmı 20 metrelik bir yol olarak bırakılmaktadır. bir caddesi mânasız ivicaçlarla çirkin bir şekil almaktadır. Be- nim bu noktai nazarıma encü- men masraf çokluğunu nazarı itibara alarak cevap verdi. Fa- kat gimdiye kadar öyle imar | Feci hir kaza ae pe D Dört kişinin yaralanma- sile netlcelenen bir müsademe Adanada çıkan Bugün güze- gecesi saat 24 de Mar- n hareket eden posta treni günü saat 7.30 da Tuen ve Goçar istasyonları ara- sındaki inişten inerken mukabil istikametler gı treni karşısında bulmuş, inişin fazla ve sis dolayısile Trayların islak bulunmasi - treni durdur- Maya imkân vermemiş ve feci müsademe — vukua gelmiştir. 'Trende bulunan d amele ve yol| çavuşu parçalanarak ölmüş- lerdir. Hüâdiseye Mandin müdde- | iumumiliği el koymuştur. Yeni bir yol!l İstanbul belediyesi Dolmabah çe ile Taksim arasında yeni bir yol açmağa karar vermiştir. Bu yol Eminönü stadının inşasın- | dan sonra bilhassa maç günleri | çok artacak olan münakalât Mmüşkülâtını önlemek maksadile | yapılmaktadır. Yol Dolmabah- | çe - Stadyom arkası - Taşkışla | yolile kulüp önüne çıkacaktır. | Yolun genişliği 25 metre ola- caktır. —— mran — Altın - fiatları | Altır fiyatlarında sebepsiz| bir yükselme baş göstermiştir Fakiden mutat icabı hafta son- larında altın fiyatları nisbeten düşükken, dün, tereffü kayde -| dilmiştir. Dün, bir altın fiyatı 23.60 lira idi. | | Ğ'—ı»ğıâînu gürültülü münakaşalara oplantısı ı'mar plânı oldu projeleri kabul olundu ki bunlar da en küçük bir tassarruf fikri| bile nazarı itibara alınmamıştır. Cemil Cemin bu noktai naza- rina karşı encümen ve mekamı riyaset namına izahat verilmiş, bu arada gürültüler ve münaka- galar olmuştur. Bütçe encümeni reisi Halil Hilmi Uyguner demiştir ki "— Her halde yoldaki çıkın- tı ve girintiler tashih olunma- hdır. İmar him Tbra- | '— İki tarafta muntazam ve muazzam binalar vardır. Yol da ihtiyaca kâfidir. Halil Hilmi — Buraları tama- men arsa olsaydı yolu gene böy- | le ivicaçlı mı yapardınız? '— O zaman ihtimalki daha geniş yapardık. aç © Halde yol genişletilmeli- Bu şekilde devam eden uzun | müzakerelerden sonra, mazba- ta bir kere daha tetkik olunmak | üzere encümene havale olun-| muştur. Bunu mütcakip zabıtai bele - diye talimatnamesinin müzake- relerine geçilmiş ve bazı madde- ler kabul olünmuştur. müdür muavini n Yenv açılacak | tefrik etmiştir. Bu saha bun - çocuk kampları Maarif müdürlüğü faali- yete geçti Maarif Müdürlüğü bu sene Floryada açılacak olan çocuk kamplarına fevkalâde ehemmi- yet vermektedir. Şehircilik mü| tehassısı Prost Floryada çocuk | kampları için daimf bir saha dan sonra daimi bir çocuk kam pi olarak imar olunacak ve bu -| rada tesisat vücude getirilmeğe başlanacaktır. Maarif Müdürlüğü bu sene a- çılacak çocuk kampları için teş- kilât yapmağa başlamıştır. Buralarda şimdilik barakalar vücude getirilecektir. İlk okul talebeleri ayda 15 lira vermek şartile buralarda bir ay kamp hayatı geçirebile-| ceklerdir. Kamplara nezaret edecek öğ- retmenler ve doktorlar - seçil- mektedir. so— — Dünkü ihracat Dünkü ihracatın yekünu 950 bin liradır. Dünkü ihracat esna- sinda İsviçreye tütün, Alman- yaya hurda incir, Yunanistana arpa satılmıştır. İ MÜTEFERRİK || |Vali muavini Şileye gitti! Vali Muavini Ahmet Kınık | dün yanmda Maarif Müdürü Tevfik Kut olduğu halde bazı tetkiklerde bulunmak üzere Şi- leye gitmiştir. Bir saat Sulh mahkemesihin suçlu ye Tinde on dokuz, yirmi yaşların- da bir genç kız oturuyor. Yü Zü hamamdan yeni çıkmış gibi ter içinde ve kıpkırmını. An- laşılıyor ki, mahkeme huzuru- na çıkışı ilk defa.. Mürüvvet adındaki bu genc kızın suçu ayni evde oturduğu Muazzez adındaki — kadının 12 lira değerindeki bir saatini çal- maktır. Hâkim okuduğu ev- raktan başını kaldırarak so- Tuyor: “— Anlât"bakalım, kızım.. Bayüân Muazzezin saatini çal- mışsın. Bu işi neye yaptın?,, Genç kız, sanki başından a- şağı bir kova soğuk su dökül- müş gibi ayağa sıçradı. Salonu dolduran kalabalığa bir göz attı ve kırmızılığı “büsbütün Artarak itiraz etti: * — Yalan bay hükim, yalan ve il....! Saat dedikleri de sa- at olsa bari.. Bozuk ve kırıkti. Bakın size 80 kuruşumun da havaya gitmesine sebep olan hâdisenin doğrusunu söyleye- yim: Bu Muazzez bir kaç ay evvel ablama bir elbise diktirecekti. Ablam terzilik yapar. Fakat elmekte olan bir ( gonra fiyat meselesinde uyuşa- madılar ve ablam fıstanını dik- miyerek kumaşı iade etti. Vay sen misin dikmiyen? Muazzaz bine düşman kesildi. Fırsat kollamağa başladı. Ah, ben ablama, “bu bizim başımı- za belâ getirecek!,, demiştim, xaten!, — Kızım bırak şimdi, bun- ları da vak'ayı anlat!. “— Ha ne diyordum. Bir gün dört yaşındaki ka m Mü- üğü Mü- nevvoj oynarlarken, Mün bir kırık saat bul- muş, getirdi. Baktım, ne yelko- vanı var, ne de akrebi. Eh, de- dim, belki tamirden sonra bir veddet ile daha kü bahçede ver işe yarar. Tuttum, köşe başın- saatçiye götürdüm. Ben- den tam 80 kuruş aldı. “Eski- sinderi di. Aradan bir kaç gün geçti. Bir de baktım ki Muazzez saati- ni dükkânın vitrininde görmüş, tanımış, kendi saati imiş. Ben çalmışım. Ne münasebet efen- dim; hiç böyle değersiz bir şey için namusumu lekeler miyim ? “— Demek değerli olsaydı ... “— Allah göstermesin Karu- nun hazinesi olsa elimi sür- sağlam vapacağım!,, de- Meğer saati suçlunun kardeşi bahçede oynarken bulmuş hırsızlığı mem. Neme lâzım benim. Her: kesin malı kendine... “— Netice itibariyle çalma- dım, diyorsun, öyle mi? “L— Elbette bay hâkim, hem şahitlerim de Çağırın iz- terseniz. Genç kızın şahit dediği, 4 yaşındaki kızkardeşi Müved- detti Çocukcağız daha isminin söylendiğini duyar, —duymaz ürkmüştü. Hâkim kendisini bir baba Şefkati ile yanına çağırdı. Okşadı ve kendine 1sindirdik- tan sonra sordu. Müveddet kurulmuş gibi an- latmağa başladı: — Kardeşim ile oynarken yerde bir kutu buldum. — Nasıl kutu? '— Ne bileyim, kutu işte? “— Canım sen saati tanımaz yle ise. . şey.. Bu saat de- ğildi ki, yelkkovanı, akrebi yok- “— Yelkovan hangisi, akrep hangisi? Müveddet çocuk — ağlamağa başladı. İmdat ister gibi abla- sına baktı. Ablası: “— Büyüğü yelkovan, küçü- İ | | lâkim şiddetli bir el hareketi ile: “— Sen , bayan, konuş- ma! dedi, sonra çocuğa döne- — Ne yaptın bakayım o bo- ati ? zuk “— Götürdüm, ablama ver- dim. Ablam “aferin!,, ni öptü. Nerede — bulduğumu sordu; ve sonra saatçiye gö- || türdü | Bundan sonra zaten müşte- kinin ferağat etmiş olduğu da- va genç kızın beraeti ile bitti. Beraet kazanan Mürüvvet kucağında kızkardeşi ile dışarı çıktı ve müşteki Muazzezle be- raber koridorda hızla kaybol- dular, Arkalarından - gidenler, şöyle konustuklarını duyuyor- lardı “— Kardeşim, geçende güzel bir model gördüm. — Ablama dedi. Be- söyleyeceğim, senin fıstanını öyle diksin!. “— Ah, sen ne şekersin? | bir asıtma usulü Gdeğildir. 15 ŞUBAT 19ti L T Te raran e ea İlim Köşesi Yazenı Prof, Szüh Murad Uzdlak Keşifler, ihtiralar Azotun tesbiti Bir çok şeyler gibi azot fa bir kaç yüzlüdür. İnsanlar gıdalarım nı çoğaltmak için toprakta azot isterler, Diğer taraftan barus tunu yapmak için gene azof ararlar . 1 Daha 1781 senelerinde İngi« liz kimyahanelerinden Caven- dish hava hidrojeninin birleş « mesiyle hasıl olan suda daima nitrik asidinin mevcut olduğunu keşfetmişti. Gene ayni âlim bi elektrik şeraresine maruz buk lunan hava ile oksijen mahlü « tunun kalevi mahlâller tarafm« dan ahserbe edilerek nitrat ha« sil ettiğini görmüştü. 1800 sene« sinde Davy, elektrik cereyaniyle ısıtmış olduğu bir tel üzerinden hava geçirmekle nitrat oksidi hasıl etmişti. 1865 senesin- de Dville 1800 dereceye kadar ısıtılmış olan bir porselemi tüpten hidrojen ve azot mahlü« tunu geçirmekle amonyak is sal etmişti. Cavendish'in bü tecrübesi ve diğerlerinin tecrlk beleri azotun havadan - istihsal edilebileceğini göstermişti. Fa. kat, maalesef, usuller hem rand Mansız ve hem de pahalıya mal oluyordu. Geçen yazımızda bar his mevzuu olan Crookes kimyar gerleri bu usullerin ıslahına da«s Vet edip azotun havadan ucuz« ca temini için bir yol bulmaları nı istiyordu. ' Muvaffak olan ilk usullerden | biri Cavendis h tecrübesine isti- nat eder. Norveçte Birkeland vt Eyde hususi bir fırında, bir e- lektrik şulesi üzerinden hava geçirdiler. Azotla oksijenin bir kısımları birleşerek nitrik asid teşkil ettiği görüldü. Şulelerden hava püskürtmek randımanlı Bir hava şulesinden parmağınıza geçirmekle bunu siz de tecrübe edebilirsiniz. Norveç gibi su enerjileri bol ve binaenaleyh e- lektriği ucuza istihsal eden mena leketlerde usulün randımansız- lığı pek mahzurlu görülmediğin- den dolayı Birkeland ve Eyde u- Bulü bir müddet tatbik edildi, Bu ameliyede yalnız Cavendi: değil tabiat te taklit edili; çünkü şimşek ve yıldırımlar ha- vada nitrik asidi hasıl eder. Her sene bu yüzden havada 100 mil- yon ton azot ve oksijenin bir- leştiği tahmin ediliyor. Bu v kam göze pek büyük görünü se de bunun hasıl ettiği nitr asid yer yüzünde ancak ince bir zar teşkil edebilir. 'Yer yüzünün münbit sahası pek mahdut olduğuna göre şim- | gek ve yılkdırımlarla hasıl olan | azot asidi Okyanuslarla, lüzum- suz karalara inmektedir. Bun - dan sonra Siyonaniel usulü çıktı, Bunu yarına bırakıyoruz. | Lüzumlu bulunan ithalât eşyası temin ediliyor el Şak Ticaret Vekâleti, İstanbul it- halât birlikleri umumi kâtipli- ğine gönderdiği bir tamimde hükümetin ithalât — oşyasının sür'atle temini için icap eden tedbirleri aldığım, anbul daki ithalât birliklerinin asgart 3 - 4 aylık ihtiyaca yetecek ka« dar mal ithal etmeleri için ak- reditif bulunduğunu, ithal edis lecek malların mıktar ve cinsle- rinin derbal birer liste halinde vekâlete yazılmasını bildirmiştir. Umumi kâtiplik bu emri der- hal mevcut 6 ithalât birliği men- Bir- suplarına tamim etmiştir. likler, vakit kaybetmeden leketin 3 - 4 aylık ihtiyacına tecek miktarlardaki ithalât İis- telerini hazırlamağa başlamışlar dir. Ancak bu akreditifler, birlik- lere İngiltere ve sterlin sahası- na dahil memleketler ile iş gör- mek şartiyle verilecektir. Diğer taraftan son zamanlar- daşehrimize mühim mıktarlarda ithalât eşyası gelmektedir. Bu emleden olarak dün de denizyo- luyla Burgazdan radyo, mensu- cat, demir eşya, sellüloz, sigara kâğıdı, Litapon, tahta mukav - vası, demir makine, çinko lev- ha, elektrik malzemesi, tren yo lu ile de Yugoslavya, Bulgaris. tan, ve Macaristandan demit çivi, radyo, ambalaj ve sigara kâğıdı, cam, karpit gelmiştir.