11 Şubat 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

11 Şubat 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Masil oyuna g(nliklerinl, nasil “Müdafanlar yaptıklarım, nasıl 'âurduklarını, zekâlarının derece-| lerini *birer, birer imtihandan geçiriyordu. Kendi kendine düşünüyordu : — Bunlar, hep bir âyar pebli- wantlır... Küntedi ne ise bunlar ida sodur... Güreşi kafalarından ziyade gövdelerile, kuvvetlerile yapıyorlar...' İbdakâr vasifları yök... Ustlarından ne görmüşler- Be o yolda, ve bir 'kukla bebek gibi hareket ediyorlar.. güreş bu değildir.. Hattâ, Müderris “€fendi bile olmak böyle değildir.. (Molla, haklı idi. Hele, Çakırın hosmundan künte almak için yap tağı hareketi hic beğenmedi. Hiç hasmından insan böyle mi kün- tealırdı?.. Hamal;gibi birbirleri- le boğuşuyorlardı. #Fakat,Çakır, bozuk düzen bir künte aldığı halde hasmmın ka- fasızlığından istifade etti. Kün- beğinin üzerine bir sayvant aşı- Trarak otururdum”. Zavallı Hayrebolalu, nihayet mağlüp olmuştu. Güreşi berabe- ve götürememişti. Fakat, Hay- Tebolulunun mağlüp olduğu ken- 'disi için iyi olmuştu. Çünkü, ge- lip gelmiş ölsaydu, Mollanın eli- ne düsecekti. Ve, bir alay yor- günlüktan soğra bir de Mollaya mağlüp olacaktı. Molla, Hayrebolulunun mağ- Tübiyetine memmnun olmuştu, der 'bal gömleğini sıyırdı, meydana gikmak üzere hazırlandı. Molla da, Çakır da hemen, he- men ayni derecede, güreşmişler- di. Birisialtı buçuk saat güres- Miş ise, öbürü de beş buçuk sa- at boğuşmuştu. Biraz nefes al- (lıktan sonra, birbirile kozlarını pay edebilirlerdi. Fakat, ağalar, beyler itiraz et- tiler..akşama ancak bir saat (kadar kalmıştı. Bu zamanda gü- Teş olmazdı, Ağalardan biri şu yolda iti- razda bulundu: — Bu, iki pehlivanı şimdi tu- tuşturur isek iyi yapmış olma- Akşama bir saat var.. ye- hişemezlerse mecburen berabe- Te ayrmış olacağız.. bu suretle 'hem iki”pehlivan vakit dolayısi- le gürc" Tini ayırt edemiyecek- . hem de berabere kaldıkla- nndm 'dölayı ödül dört pehli- Wan arasında taksim olacaktır ki, bu da haksızlıktır. “Ağanın itirazı doğru idi. Öyle ise ne yapmak lâzımdi! “Güreşi | yarına yapmak icap ediyordu. Çakır, Künteci Kâmilin m: lübiyeti üzerine Molladan çekin- Mmişti. Demek, Molla mesele te: kil ediyordu. Kendisi de teh kede idi. Bu sebeple, Çakır ve, Çakır taraftarları güreşin derhal ya- pilması taraftarı idiler.. Bu su- retle hiç ölmazsa beraberliği kurtarmış olacaklardı. Molla taraftarları da gu yol- da itiraz ediyorlardı: — Biz, burada kalamayız... Kimimiz bu geceden, kimimiz sabah erkenden hareket ede- g Daha akşama bir saat güreş olmalıdır.. böyle yol- #uzluk olmaz... Çakır Osman da Üzküp ağa- larma gelerek: — Ben, yarın mabah hareket edeceğim.. gilreşi gimdiden ya- palırr Demişti. İki taraf olunmuştu. ı TİYATROLAR i ea aa a Şehir Tiyatrosu Temsilleri ebaşında Dram kısınında BU AK AM saat 2 da var.. OLAK M îmzıw :ıM. SAMî î(AıâAVEL Ja M Mt İ # — e— Her kafadan bir ses ç Adeta dövüş aktı. | Münakaşası aortalığı birbiriae katmıştı. Cazgır da güreşin ya- rina birakilması “taraftarı — idi. Fakat, Çakir taraftarı ülanların marttığı kuvvetli idi. Mescl — Ortada bir çift g maş... Akşama bir saat vt ha olmazı meoydanda meş'ale| Sonra, güreşin bu ka- Diyorlardı. Mollanm biç sesil çıkmıyordu. Molla, taraftarları| da sessizdi: Küçük ve, büyük mollalar müderrislerinin etrafı- na toplanmışlar verilecek kararı Kliyorlardı. Çakır, meydana cikmış bekli- yordu. Cazgır, Moilaya gelerek: — Molla, sen 'nediyorsun oğ- lum?. — Üsta! Ben, ne derseniz 0- nu yaparım... — Böyle deme, bir fikir söy- le, — Ben, şiradi de güreşiyorum, yarın da... ne süyliyeyim!.. — Çakır, şimdi güreş istiyor... — Pekâlâ, hazırım... — Fakat, ağalar olmaz diyor- ları. — Ben, ne derlerse'onu yapa- yım.. hazırım işte!.. ü. Nihayet, Üsküp kumandanı işe müdaha- le etti. Cazgırı, ve, ileri gelen a- ğaları yanına çağırdı. ve, sordu: mez.. sonra berabere buu'ım.ı.k OLLA mecburiyeti hâsıl olur.. günah Dün saat 17 de İstanbul üni-| versitesinde büyük Türk şair ve mütefekiri Ali Şirnevâinin - do- ğurmunun 500 üncü yıldönümü dolayısiyle parlak bir merasii yapılmıştır. “Merasim “salonu rsite gençliği ve kalabalık tarafından ta- bülunu- yordu. Bunlardan başka üni - versite Trektörü Cemil Bilsel, Üniversite dekan, ;profesör — ve| doçentleri de hazır “bulunmuş - lardır. Mc asimi, sik Sik alkışlanan bir hitabesiyle açan Üniversite Rektörü Cemtl Bilse, bu bü. yük Türk mütefekkir, gair ve| idare adamı hâkkında hükü- metin ve Maarif Vekâletinin gös terdiği büyük alâkayı takdirle yâüdetmişve Ali Şirnevâinin ha- derek kendisinin adığını we 1501 de iğünü kaydetmiş ve gözüne göyle devam-etmiştir : “— Doğan büyür ve büyü- yen ölür. Bu yaşayan her gey için ve insanlar için mukadder bir akibettir. lusan zekâsı de- ğişmiyen “tabiat — kanunlarına rağmen, ( ve (medeni -« yete hizmı üi ebedi bu EMİLİA GALOTTİ y AM j -i oreyr değil mi bu adamlara?.. Ben, ta- Taftar değilim...'Güreş yarın o- | Hem de den- ev- h ıkl»ını kaybhe- lar, fazla lâf is- Dedikten-sonra; Cazgıra hıta- ben: ta! Ahaliye bu söyledil lerimi ilân et! De Cazgır, moydana çıkarak aha- liye Kumantlanın kararını söyle- di. Ve, güreşi paydos etti. Orta- da büyük bir münakaşadir "kop; tu. Fakat, akşam olmıya bağladı- Zından yavaş herkes han- lara, evlere çekilmiye başladı- iandan ,güreş yerinde kimsecik- ler kalmamıya başlamıştı. Bütün gece sabaha kadar mü- nakaşalar oldu. Bu seferki mü- lar Molla ile Çakırın ne yapacakları idi! Molla taraftarı olanlar, şunu iddia ediyorlardı: — Molla, Çükırı da yene- Cek... “Çakır taraftarları da: — Molla, Çakırı yenemez... Künteci, Aptalcasına yenildi. Çakır, Kâmil değildir... Cazgır Mollaya emin almakla beraber, şüphe içinde idi. Kolay değil, Molla, Künteciyi beş bu- guk saatte meydan yerinden çı- katabilmişti. Sonra Molla, okkasız bir a- damdı. Herhalde Küntecinin a- ğır gövdesi ve ağır güreşi mu- hakkak Mollayı ezmişti. Bu se- beple, Çaların bir avantajı da var 'demekti. Halbuki, Çakırın ezilmiş tarafı yoktu. Nihayet, Hayrabolulu ile denk okkada ve kuvvette idi. Cazgır, biraz şüpheli gi “yordu. Hattâ, bu fikrini müder- Tis efendiye de açmıştır. Cazgı- rın bir saatlik güreşi istemesi daha ziyade Mollanın lehine idi. (Arkası var) Ali Şiri Nevâi 500 üncü doğum yıldonumu Üniversitede kutlandı 'Ali Şirnevâi, ebediyen yaşaya- cak Türk ulularındandır .,, Rektörün Bonra Zeki bu hitabesinden Velidi Tugay «öz ns Zeki Velidi, Fıratta nin teşkil et- afay Türk ünü izah etmiş- rakını Ali Şirnev tiğini söylemiş v cesinin tekâı tir. Hatip müte nin Sultan Hi ile münasebatını anlatmış Şirnevâinin yalnız şiir ve ede- biyat sahasında değil nakış ve tezhip ve musiki sâhasında “da büyük eserler vücuda getirdiği- ni ve beynelmilel göhreti haiz ressam Behzadı yetiştirdiğini söylemiş ve nihayet Ali Şirne* vâi ile Göteyi mukayese etmiş- tir . en Ali Şirnevâ Zeki Velidi Tugaydan — sonra z alan “Ali/Nihat Tarlan, Ali n — “Fuzüliden daha ir olduğunu teba- rüz ettirmiş “ve gunları söyle 4 miştir: inde büyük bir il ediyorum,, € insan Ş ve Ali Şirnevâi hakkında | inkişat | eden Çağatay edebiyatının mih- | eyin Baykaran | ve | SABAHTAN ğ SABAMHA Felâket adlamının | niyetleri (Baş tarafı 1 inci sayfada) Va büyük hazırlıklar yaptığını izah etmiş ve onun önümüzdeki vlarda nasıl şeytani hareketler dadığını araştırmıştır. İngiliz başvekili, Almanyanın Macaristanı yuttuktan — sonra Rumanyaya, oradan Karadeni- ze indiğini ve Rumanyada mu- azzam bir Alman ordusu ile ha- va kuvveti vücuda getirdiğini, dişlerini şimdiden Bulgaristana geçirdiğini Böylemiş; Bulgaris- tandaki vaziyetten bahsederken gurları ilâve etmiştir: “— Bugün tayyare meydan- ları, sayısı binlere varan Al- man müstahdimlerinin işgali altındadır. Bu da Bulgaristan- dan kalkarak harekete geçmele- Tini mümkün kılmak içindir. ,, Bu müstahdimler, belki de Bulgaristana, Bulgar ordusunu ve havacılığını ihya için davet edilmişlerdi. —Belki bu davette Bulgaristanın fena niyeti olma- dığını de düşünmek mümkü dür. Fakat İngiliz Başvekili Bulgarların Alman niyetlerin - den haberdar olmadıklarına inanmıyor: “Bunun Bulgar hükümetinin muvafakatiyle vuku bulduğunu farzetmemiz lâzımdır.,, Dedikten Sonra müstakbel Alman plâmı hakkında malüma- tını göyle anlatıyor: “Bulgaristan ve Bulgar yo- luyla Alman latalarının hareket- te bulunması için bir çok hazır- hiklar yapılmıştır ve belki de gu anda bir ileri hareketi baş- lamış bulunmaktadır. ,, Bulgar yoliyle yapılacak ha- reketin belki başlamış olduğuna ait İngiliz istihbarı, bütün Bal- kanlılar için bir ihbar mahiye- tindedir. Vâlna bu hareket, ilk plânda Selâniği istihdaf edecek- tir. Almanya, hbem Şarki Ak- denize inmek - (yani ortağının yapamadığını yapmak - hem or- tağına yardım etmek, hem de İngiltrenin geçen harpte oldu- ğu gibi bu harpte de başına bir Selânik cebhesi açmasına engel olmak emel ve iddiasındadır. Fakat Selâniğe inecek bir Al- man ordusu Bulgaristanın kom- gularını da tehdit edecektir. Vâkıa — İngiliz başvekili, Al- manların — İngiltereyi istilâya tekrar baş vuracaklarını da ileri sürüyor. Fakat bu teşebbüşten gene bir ihtimal gibi bahsettiği halde Almanların Balkanlara taarruzunu kat'i bir lisanla söy- lemekte, hattâ —bugün — bile Bâlkan devletlerinin birlik ol- madıklarını teessüfle müşaahe- a birlikte hareket etselerdi ler 'Türkiye ve Büyük Britanyanın yardımiyle —“Nazilere karşı ge- gilmez ve kırilmaz bir mukave- met. göstermiş olahileceklerini ilâve etmektedir. Churchillin bu sözleri, Arna- vutluk harekâtiyle zaten har- be girmiş olan Balkanların baş- tan başa bir harp sahnesine dö, neceğini yakın -gördüğüne delâ- let ediyor. Beliçet 'SAFA Reşat Mimar oğlu geldl İstanbul vilâyeti parti idare heyeti-reisi Reşat Mimaroğlu 'adan şehrimize dön- ÖLÜM Suduru İzâmdan Mısır Molla- sı merhum Bereket zade Ce aneleddin beyin haremi, Kadiköy Halkevi Reisi Ressam Vecih- Bereketoğlu'nun validesi ve An- kara Belediye İktısad Müdürü | Fatin Selen'in — kayınvüldesi| Bayan: İSMET BEREKETOĞLU vefat etmiştir. Cenazesi 11 şubat saat 13 de Kadıköy caddesi 67 n günü Eaylş < * DALDAN Baba; 'her akşam gçilingir sof- rasını kurar, denilenir. de, çocuk alışacak diye uuıım-.. Baba: — 'Hele içsin kemiklerini 'kı- rarım vallahi? Anne içini çeker: — Göre mişler yahucuğum.. Baba kızar. (Ana susar. Ya çocuk ne yapar? Evvelâ boş bulduğu rakı şi- gesini korka korka 'köklar. İkinci seferde 'biraz cesaret.. 'Boş şişeye iki parmâk miktarı su.. Bir iki çalkılayış.. "Tisktine tiskine tada bakma.. 'Ve sonra Gdurmadan 'terâkki, Münasip bir fırsâatta arkadaş- larına kılavuzluk: — Ben babamdan böyle gör- düm. Bu mübarek le içilir. Mezesi de işte bunlar.. Hem âbı hayatmış, —babam içerken hep böyle söylerdi. Kotkmayın, ben gizli gizli iki senedir içiyorum bir şey bile ölmuyor.. * Baba: — Yühu sende hiç aül yök mu Allah aşlına? 'Hiç olmazsa kızın yanında “boyanıp sürün-i me. Anne: — Hele boyansın, dudaklarını koparırım, vallahi.. Baba hiddetli: Kız evlât, anasından ne se-onu kapar.. Bu sefer ana kızar. Büba susar. Kız çocuğu evvelâ elişi küğit- lariyle dudaklarını boyamıya çalışır, küçük parmaklariyle sağlarını kıvırmıya çâbalar. Son Ya münasip bir fırsatta evi boş buüldükları zaman diğer kız ar- kadaşlarına akıl hocası; — Sen şu ince maşayı ateşe daldır, ben de annemin kutusu- nu bulayım. Biraz sürünsen far- kına bile varmaz.. Sürünüfler, boyanırlar, saçlarını kıvırcık pos tuna benzetmiye çalışırlar. Oh ne de güzel oldular. 'Tabit Hav- va) cinsleri, evini bozarlar ama süslerini bozmazlar. — Çat kapı.. — Aman babam,geldi,ine ya- pacağız şimdi.. — Bilmem.. dünyası 'de- - — Görürse görsün, koskoca kadınlar- boyandıktan sonra.. * — Kızım fabrikadan para-el- dinız mı? — Aldık. — Kömürcünün parasını ver- sek bari, — Harcadım. — Hepsini mi? Zaten ne kadar para ki? — Aşkolsım borcunuzu temizi daha kömür yak de cağız, bu kış kıyamette.. Kı klit ateşiyle cayar cayıı bir arkadaşında ayakka- yanıyor, görmüş, »son moda bi bi.. Tabanı ökçesi dünmdüz ama, güzel mi güzel.. 'Hem de ucuz ©n Altı'lira.. O'da genç değil mi, canı çekmez-mi, lenmiye, gezmiye tozmıya hakkı yok-mu?'Hem o ev bakmak için süsüne 'bakmak için çalı- gıyormuş.. Birden isyan: — *Anne gok üstüme düşme.! Ben de (.) gibi/kaçarım.. Ar- 'tık canıma yetti zere, 'ir İsmi Âtıf.. Soyadı Sel son gördüğü bir film ©o kadar £ gitmiş Ki./ Ak- onun da siis-| f—Yızın LEm * Reşat İLERİ hna ecsmtiş, kendisi bundan dâha Alâsını yapabilir. Hemen; alaturka tezgâh ba- #ına, leylek Amerikan sandalya- ları “dizmiş garip bir Beyoğlu meyhanestne damılamış: v — Ver.. Bir daha.. Ver|bir daha... Yürek aralamyan, kafa da ol- muş Üçüncü de tam gaz.. Caka- “h bir poa, garsona: — Hesap. — Bir şey değil, 37,5 kuruş küçük bey.. Çekil “özümden — vezneye vereceğim.. — Peki beyim.. Nasil emre- derseniz.. Veznenin önüne gelmişler, Â- tıf Sert vemnedarın katili nu- marasına başlamış. Çekmiş piş- tovu, dayamış veznedarın bur- muna: — Söküül ulan paraları. Ses fi- Tân çıkarayım deme sakın.. Ol- Gduğun yerde mıhlarım dinim hakkı içim. Fakat veznedar veresiye mu- ameleden hoşlanmaz cinsinden HARP VAZiYETİ İtalyanların uğradık- ları hezimet (Baş tarafı 1 inci sayfada) Muzafler ordu, harekâtını ilerilere götürecek mi? Bu is- tifhama cevap vermek igin, teşebbüsün mahzurlarını ve fa- idelerini tetkik etmek kâfidir. 1 — Mahaırları: “a) Trablusa varmak için 480 kilometre derinliğindeki bir Çö- lü geçmek lâzamdır. b) Çöller ötesinde kalan kuv- vetlerin uzaklardan beslenmesi Bgüçtür, c) Geniş kıyılara bir vetin serpilmesi güçlük israfa yol açar. d) Sicilya - Panterlerya - Bon köprüsü ile geçirilecek kuvvet- lere kargı durmak için bu mü- dafaa ordusunun kuvvetli olma- B1 zaruridir. 2 — Peideleri: a) Hasım ordusu mukaveme- ti kırılmıştır. Taarruzun cephe derinliklerine götürülmesi el- zemdir ve kolaydır, b) Zırtlı ve motötlü lar, baia oldukları sürat v arazi güçtüklerini yenmek ka- biliyetleri sayesinde, bu mes: feyi alabilirler, c) Trablus halkını : imale &tmek büyük bir k: tar, d) Ağkerilerin, galibin € bhesine iltihakları için esas şart, bütün yurdun istilâsı €) Koloninin işgalle müsk lâta düşürülmesi hasma karşi Siyasi bir darbedir. £) “Deniz ve hava üslerinden | istifade sayesinde, Akdenizde ZANÇ: imkânları elde edilir. g) Kıyıların ve üslerin bulundurulması, ilracı bir duruma getirir. H) Tunusla irtibat istikbal için bir garanti eder. i) Trablusta hasım kuvvetle- ri kaldıkça ve beslenmek intki elde muh:ıl teşkil de daima büyük bir kuvvet 'bu- lundurmak -mecburidir. Bir çok muharrirler, Wavel ordusunun, başka harp sahnelerinde damını mümkün kilma artık uzaklara gitmeme: cih etmektedirler. Vazi) güzel tesviye tarzı, bu sönlür- genin düşman kuvvetlerinden tathiridir. K) Trabhıs, şimdi Alman ha- va kuvvetlerine bir üs teşl den, Sicilyaya yaklaştırmakta-| dır: Akdenizde donanmanın ve| kolonilerin hareket serbestisini kazanmak, ka deniz lerini n mah- r mecburi — rüm ıumı kat'i yettir, L) Afrika hir harekât üzerinde Jandındaki bu işg lin DALA: TAKLİT Taklit, tekâmül kilidinin demirbaş anahtarı İmiş.. fakat.. ' | vaslta- hâkimiyetin bir kat daha teyidi | | olacak ki, heraen peşin ikirtokal 'ti bizim "Parzanın yanakeağızınaf yapıştırıvermiş.. Tarzan mukalı kidi korkmamış amma €li titre. —Miş te'tabanca -onun âçin yere düşmüş, yoksa.. Yaok “Fm— * İkiside yeni evli, genç ve gü4 'zel bir çift.. Gördükdleri de_ hisse kapmışlar. Kadın düşünüyor:; | Dünyada neler oluyor da giz« | li kalıyormuş,. Meselâ bu filma de yeni sevlenen kadın, çocuklu» Zundanberi seviştiği erkeğe ni- hayet yüz veriyor, ağkın en tat- Jısı kaçamak olanı imiş.. Zavalk h Turgut ta kızlığımdanberi pes gimde pervane.. Beni her görüşm te hâlâ daha gözleri (yasarır, Hem fena erkek'te değil, yakı gikl.. Fakir olmasaydı, tam ides al koca olurdu. Fakat ne zara- rı var, filmde olduğu gibi ideal sevgili olamaz mı* 'Hem filmde olduğu gibi idare edildikten sonra “kimsc de Yfarkında ol- | maz. Erkek dalgın: Karım melek gibi güzel v ciddi.. Üzerine “ihanet edilmez, * Fakat ona 'belli etmeden tıpl filmde olduğu gibi döktorun ka, rısile.. Aşkın en tatlısı gizli o lanı imiş.. Hem ben evlenmeden evvel hiç bir marera geçirme« dim ki.. Karım mı,ne münase- bet.. Ona kendimden fazla iti« mat edebilirim. O kızlığından- beri kimselere yüz vermemiş, hattâ her kadının sempatisini kazanmış Turguda bile.. ' İkisi de plânlarını bitirdikleri için,-oynuyacakları Oyumın sx vinciyle tekrarlarlar: — Ne güzel oyun. — Hakikaten-enfes.. * Bazı allâmelere göre: 'Taklitş — tekâmül kilidinin anahtarı imiş meğer.. Doğrusu garip bir fikir., Meselâ torununun süsünü tak» lit eden tekâmül yaşına ermiş bir haminne, 'Kurunu Vusta gağlarının tetine hasret çe ken bazı yirminci asır insanları, #nihayet setre pantalon devrinez | “Kâtibime kolalı da gömlek ne Acaba ne biçim bir tekâmil | kilidine, ttaklit anahtarmı uy: durmak istiyorlar.. Reşat İLERİ tür. Dost cihan ef- 'esi de buna mun- tesiri bü kârı umumi,; tazırdır. Bu mütalealar, işgalin iam ve Kâmü olmasını istilzam Tank şenisi, çölün 'bütün çee tinliklerini ezmeye kadirdir. Bi- naenaaleyh, harekâtın batıya doğru uzanacağına itimat edile bilir. Denizlerde: Dün, fecirle, İtalyan gölünde, temini, | ları buldukça, Bingazi bölgesin- | fasist hariminde, Cenevede pat- layan 300 ton mermi, taarruz. ları daha çıkış yerlerinde söne dürmek gayesini istihdaf edi « Havalarda: Maltaya — Kkârşı Akdeniz enginlerindeki'bu h kaleden açılan ateşlerle,. hızie iş gibidir. Çörçil, kas vyyaresinden 96 nn imha i #Söylüyon Hücum çıkış üsleri “mütemadi- yyen bonbalanıyor. İngiliz havs kuvvetleri gündüzün de meydax okuma durumuna girmişlerdir. Afrika Hinterlandında Harekât, iritizanila cerey ediyor. Arnavutlükta : İtalyan hücumları, vaziyette bir değişiklik yapamamıştıı Tâk müştür. Doğuda ve batıdâki 'hazırlık.. lar, dikkati caliptir. Kat'i netice uzaktır ve galiba, bütün bunlar, gihânşümül bir harp için he nüz bir başlangıttır. Ancak, İtalya için muayyendir: harbin ağı tında ezilmek!

Bu sayıdan diğer sayfalar: