Çıplak bacaklarının bi- leklerinde ziller vardı ve larkasına dizlerine kadar Hüşen bir Hindu rakka- sesi fistanı giymiş! Kulübün reisi içeride bir oda- Ka bir kadın heyetinin beni yak- nız görmek istediğini söyledi. Uzun bir koridordan geçirerek karanlık bir odaya götürdü. Tu- runcu bir bezden sari'lere bürün- müs otuz beş kadın yerde bir ha- sırın üstünde oturuyorlardı. Bu renk vaktiyle Rajputana'nın İs- lâm istilâsına karşı koyan — va- tanperverlerin rengi idi. Fakat Bimdi artık “Müstakil Hindis- tan,, mefkürecilerinin rengidir. Bunların yalnız ikisi Müslüman- dı. Bunların hepsi bir hayır ce- miyetinde çalışır hepsi en fıkara, sınıfın hayat seviyesini yaşa- mak için yemin etmiştir. Her hangisinin gözlerinin içine bak- sanız “Ben,, deinlen şeyi tama- men arkasında bırakmış, maşerf bir ideal içinde kendisini tama- men unutmuş bir örnek görür- sünüz, Öek ee e a e Gece, yüksek sosyete, daha doğrusu san'at müntesibleri, ve mMünevverlerin gecesiydi. Hin- distana ilk geldiğim gün misafir olduğum ev sahibleri bir musiki ve dans akşamı tertib etmişler- di ve toplantıda ecnebiler de ol- duğu gibi film çevirmeğ gelmiş iki Amerikalı amator ansen de vardı. Zannedersem çevirdik- leri filmin yıldızı olan genç ka- dın geldiği için gelmişlerdi. Yıl- dız yanımda oturuyordu, azıcık tombul ve uzun bir genc kadındı. Kaşları Joan Crawfordvari yo- lunmuş, gözleri çekik ve badem gibiydi ve kuyruklariyle beni süzüyordu. Rengi çukulata ren- ginde fakat yüzü muntazam ve güzeldi. Bakışlarına, tavrına ba- zan sun'i bir utangaçlık bazan da başına buyruk bir taze hâli veriyordu. Sırtında sırma işlemli pembe tülden bir sari vardı fakat arka- ya taranmış siyah saçları açık- tı. Her halde musiki programı devam ederken içi içine sığmı: -yordu. Caz muzikası . işitmişler gibi kalçasını ve omuzlarını mü- temadiyen oynatıyor, uzun ba- caklarını birbirinin üstüne ko- yüyor, indiriyor, parmaklarını gatırdatıyordu. Bu tavırların hepsi bana itinalı bir meşkle hazırlanmış gibi geldi. Dansa sıra gelince kalktı, sa- Jonun öbür tarafındaki parava- nın arkasında kıyafet değiştir- di. Çıplak bacaklarının bilekle- rinde ziller vardı ve arkasına dizlerine kadar düşen bir Hindu rakkasesi fistanı giymişti. Rahat oynasın diye yerden halıları - kaldırdılar. Orkestra calmağa başladı ve bacakların- daki ziller hayret veren bir â- henkle muzikaya refakat etti- ler. Dans dini bir mahiyette i- miş. Hindu “Parnası,, ndan bir sahneyi temsil ediyordu. Kris- buci yâni baş ilâh, bir sütçü kı- ,zına âşık olmuş onu kovalıyor. 'Kız ayaklarındaki - zilleri şıkır- / data şıkırdata kaçıyor. Bu ne- | vi dans sahnelerini çok gördüm. 'Türkiye — Ecnebi 1400 Krş. 2700 Krg. 760 » 1460 » 400 » — 800 > 150 » — 800 » SENELİK AYLIK AYLIK T AYLIK 7 Şubat 1041 CUMA 10 Muharrem 1360 25 İkincikânun 1356 1346 — 756 806 — 1328 ÇAkşam — Yatsı 1200 — 1338 1832 — 20.04 H «Yeni Sabah> a gönderilen yazıl |Ye evrak neşredilsin edilmesin olunmaz ve bunların kaybolmaların- dan dolayı hiç bir masulivet kabul iedilmez. ”HıNDISTA% A A—,Ö_(Uâ mera HALİDE EDİB No, 69—'| şu kanaate vâsıl oldum. Hin- duların baş ilâhı ile Yunanlıla- rın baş ilâhı “Zeves,, den çok farklı değildir. Krishn'da da “Zeves,, de ilâhi eşlerini bıra- kıp toprak üstünde yaşayan fani hatunlara karşı bariz bir zaaf var. Fakat Hindular bu gibi mülâhazaları sevmezler, on- lar için her şey remzi mâhiyet- tedir. Yıldız kıyafet değiştirip ya- | nıma dönünce sordu: — Cenubu gördünüz mü? Pek te gördüm deyemezdim, çünkü onun Cenup dediği şey | Ellora ve Ajanta mağaralarının | resimleri ve bütün Budi - tesiri | altında kalmış olan uzak Cenup. | Kendisi Cenuplu imiş, bana | dans ve güzellik sadece Hindis- tanın Cenubuna mahsus olduğu- nu söyledi. — Şimal ile Cenup arasında ne fark var? dedim. — Ben Krishna sahnesini oy- narken dikkat ettiniz mi? — Ettim, her hareket bir münhani çiziyor. Tamam. Şimal hep münha- nidir. Cenup hep hat ve zaviye- dir. Bazan uzun ve bazan kırık hatlar ve her nevi zaviyeler... Birdenbire bana eski Cenup danslarını eski mağaralarda ya- | hud mâbedlerdeki resim ve sta- tülerde nasıl tetkik ettiğini an- lattı. Pembe tül esvaplı, yoluk kaşlı sinema yıldızı birdenbire kayboldu, hakiki ve derin bir san'atkârla kendimi karşı kar- sıya buldum. Ve ne demek iste- diğini anlatmak için kalktı, kı- yatetini değiştirdi. Yerli orkest- raya emirler verdi Ve garib bir hava ile, garib bir raks etmeğe bul, uzun, zarif vücud yerine karşımda üstüste yığılmış muh telif şekillerde zaviyeler ve düz hatlar gördüm.Euclidin tahay-| yül ettiği ve etmediği ne kadar ,hendesi şekil varsa bu vücud Hareketleriyle temsil ediyor gi- biydi. (Arkası var) Tiftik ihracatı İngilttereden başka | hiç bir memlekete lisans verilmiyecek İngilizlere verilecek olan 40 bin balya yapağı taahhüdünün | yerine getirilebilmesi için vekâ- let bu taahhüd yerine getirilin- ciye kadar diğer memleketlere ihracat lisansı vermemek — ka- rarındadır. Diğer taraftan İngilizler şim- diye kadar piyasalarımızdan 18 - 20 bin ton kadar tiftik ka- patmışlardır. Bu mallar şubat ve mart ayları içinde peşin para ile mübayaa edilecektir. Bu hafta yepılacak maçların hakemlerin Şeref Stadı: Saat 10 Beşiktaş - Fenerbah- çe (B) hakem Bahaettin Uluöz yan hakem Fikret, Nihat. Saat 12 Beşiktaş - Topkapı. Hakem Ahmet Âdem. Yan ha- kem Nejat, Necdet. Saat 14 Galatasaray - Bey - koz. Hakem Sami Açıköney. Yan hakem Şekip, Muzaffer. Saat 16 Fenerbahçe - Vefa. Hakem Tarık Özerengin. Yan hakem Ahmed Âdem, Feridun. Fenerbahçe stada: Saat 12 Adtıntuğ - Beyoğlu- spor (B) hakem Neşet Şarman yan hakem Samih, Muhtar. Saat 14 Altıntuğ - Beyoğlu- spor Şazi Tezcan. Yan hakem Samih, Bülend. Saat 16 İstanbulspor - Süley- maniye Selâmi Akal. Yan ha- kem Şazi, Neşet. Karagümrük sahası: Saat 12 Davutpasa - Doğu- gpor. Hakem Hüsnü Sarmen. Yan hakem: Halit, Zeki. Saat 14 Feriköy - Feneryıl - maz. Hakem Halit Galip Ezgü. Yan hakem Münir, Fazıl. Saat 16 İstiklâl - Karagüm- rük. Hakem Eşref Mutlu. Yan hakem Sadık. Halit Üzer. başladı. Ve başladığı an tom-|. ” OP(UVUCUN DİYORKİ: Ortaokul öğretmenleri eksik, talebe ist.fado- siz kalıyor Pendikte İsmetpaşa — cad- desinde 47 No. lu evde ot ran okuyucularımızdan | aşağıdaki lih — Dinçer'den mektubu aldık. Aynen ya- zıyoruz: Pendik orta okulu talebe- || sinden her ay mecburi olarak İ| bilâ makbuz “15,, kuruş koo- || peratif parası toplanmakta- dır. Diğer okullar yalnız se- ne başında ihtiyari olarak “25,, kuruş gibi parayı mak- İ| buz mukabilinde toplamakta |' ve sene nihayetinde kazanç- tan hissedar talebelere bir istifade göstermekte veya - o- kulu terkeden talebenin para- sı -iade edilmektedir. Pendik orta okulunun bu şekilde pa- ra toplaması doğru mudur? Sene nihayeti bu para ne o- lacak ve talebeye ne şekilde taksim edilecek ? Okulun H inci sınıfına bu- güne kadar musiki, jimnas- tik ve tabiiye öğretmeni gel- memiştir. Fizik dersi için- de bir talebe on, on beş gül de bir kere vaktinin müsait || zamanlarında — gelmektedir. Tarih, coğrafya öğretmeni ise muhntazam devam ctme - mekle beraber sesinin kısık olmasından talebeler hiç bir istifade etmediğine nazaran sene nihayetinde bu talebe- den ne gibi bir istifade bek- YTenir? Bu hususta alâkadar makamın nazarı dikkatini cel betmenizi saygı ile dilerim. Birliklerin senelik toplantıları » Tiftik ve yapağı ihracat birli- ği senelik umumi heyet toplan- tısı yarın birlik merkezinde yapılacak ve bir senelik hesap ve mesai raporları okunduktan sonra yeni idare heyeti intiha- batı icra edilecektir. Seçim ne- ticesinde idare heyetine yeni ba-| z elemanlar alınarak daha mü- tecanis bir idare heyeti kurula- cağı alâkadarlarca söylenmek - tedir. S Milli Piyango Eminönlü Halkevinde çekiliyor Milli Piyangonun 5 inti ter- tip birinci çekil 17.30 da Eminönü Halkevinin konferans salonunda yapılacak- tır. Salon istiyenlerin çekilişi ta-| kip edebilmesi için saat 16 dan itibaren halka açık bulunduru- lacaktır. Bu çekilişte dört tane 10.000 lirahk büyük ikramiye vardır. Bin lira ve daha yukarı ikrami- ye kazanan numaralar altı küre birden çalıştırılarak her birin- den ayrı top düşürülmek sure- tile tayin olunacaktır. 'Tevzi edilecek ikramiye ye- künu 375.132 liradır. 430 nu -| maraya 12132 Jiralık teselli mükâfatı verilecektir. Dün mühim miktarda mal geldi Dün muhtelif memleketlere! 300 bin liralık ihracat muamele- si kaydedilmiş ve bu meyanda Almanyaya külliyetli mıktarda | tütün gönderilmiştir. Diğer ta-| raftan dün Bulgaristan tariki-| le mühim mıktarda ithalât malı gelmiştir. Bu mallar meyanında 250 bin kilo odun kömürü, Ru- manyadan da demir fıçı, demir levha, kâğıd, cam, mukavva, si- gara kâğıdı vardır. Erkek lisele bol maçları 7/11/1941 cuma günü Beyoğ- lu Halkevi salonunda yapılacak maçlar. Saha komiseri: H. R. Yalım Darüşşafaka L. ve İst. Erkek L. Saat 14.30. Hakem: Osman Kerman. Işık Lisesi - Kabataş L. Saat 15 Hakem: Osman Kerman. 7/11/1941 cuma günü Emi- nönü Halkevi salonunda — yapı- lacak maçlar. Saha komiseri. Barbaros Muallim M. - Hayriye Li. Sa- at 14.30. Hakem: Ahmet. İstiklâl - Taksim L. Saat 15 Hakem: Ahmet, voley- buriyetinde kalınacağını — yaz- | miştik. Bu itibarla idaresi| Mürakabe komis- yonunun toplanlısı | fiyatları bugün saat| | | nin muhtelif şubel A Va.h—a Gi İstanbul tramaaylarma ban- daj temini için çalışılıyor| İstanbul tramvayları için ban daj temin edilemediği ve bu- günkü seyrüsefer tarifesi ibka olunduğu takdirde azami 6 ay sonra şehrimizdeki bütün tram-| vay seferlerini durdurmak mec-| Süratle tramvay bandajı temin — .—— Un çuvalına 20 kuruş zam yapıldı Fiyat mürakabe komisyonu dün Mıntaka Ticaret müdürlü - ğünde toplanarak değirmenci- lerin un fiyatlarına zam yapıl- ması hakkındaki tekliflerini ted- kik etmiş ve un çuvallarına 20 kuruş zam yapılmasını muvafık görmüştür. Toprak — mahsülleri — O- fisinin evvelce değirmencilere tevzi ettiği unun fiyatı 9 kuruş 10 para idi. Fakat bilâhare buğ- day kaliteleri yükselmiş ve bu sebeple fiyatlar da 9.30 paraya çıkarılmıştır. Buna rağmen un değiştirilmediğinden değirmenciler zarar etmeğe bas- lamışlardır. Bu itibarla evvelce 1040 kuruşa olan bir çuval un 1060 kuruşa çıkarılmıştır. Bele- diyenin tatbik etmekte olduğu ekmek narhı da eski esas üzeri- Biştirilmesi ve ekmek fiyatları- | nın bir mıktar arttırılması icab etmektedir. — Belediye ekmek | narhı bugünlerde - kararlaştıra- /caktır. ! —t İtfaiye mahalle K EE SERL SKEEEAENLAFDI TEUN tgf;ıkîc"ı mi etmek maksadile muhtelif mem leketlere müracaat etmişti. Bu memleketlerde anlaşma hakkında muhtelif cevaplar gel| miş ve bu cevapıarın esaslarına göre anlaşma temin edilmek için teşebbüslere girişilmişti. Vali ve Belediye Reisi Dok - tor Lütfi Kırdar dün Tramv, idaresine giderek — Rumany Macaristan ve Amerika hükü- metleri ile şimdiye kadar yapı- lan muhaberatin dosyasını tet-| kik etmiştir. Öğrendiğimize ; göre Ruman-| ya hlkâmeti ver bandaj| Mukabilinde ham madde, Mar'a—i ristan krom ve Amerika da ser- best döviz istemektedir. Vali ve Belediye reisi bu tekliflerden her birini tetkik etmiş ve bandaj temin edebil - mek noktasından her birini muvafık görmüstür. Bugünlerde Tramvay idaresi Umum Müdürü Mustafa Hulki Ankaraya giderek bu vaziyet ve yapılan teklifler hakkında Mü- nakalât Vekâletile temaslar ya- pilacaktır. Münakalât vekâletinin ban - daj meselesi etrafında karar wermesi beklenmektedir. Berezilyadan 25000 çuval kahve geliyor Brezilyaya sipariş edilmiş 0-| lan 25.000 çuval kahvenin yo- la çıkarıklığı öğrenilmiştir. Bu| kahveler bir aya kadar memle- ketimize gelecektir. Diğer ta- raftan gene Cenubi Amerikaya ısmarlanan 10.000 cuvallık bir parti kahve Portsaide gelmiştir. Bu mallar da yakında memleke- timize ithal edilecektir. Rektörün çayı Üniversite rektörü Cemil Bil- sel dün edebiyat fakültesi sön | sınıf talebesine bir çay ziyafeti vermiştir. İlk tedrisat 'öğretmenleri - nin alacakları Bu sene bütçesinden 15 bin lira ayrıldı Şehrimizde bulunan ilk tedri- sat muallimlerinin maarif mü- dürlüğünden sabık senelerden alınamamış kıdem zammı ve mesken » bedeli talepleri vardır. | Bunların mıktarı 50 bin lira ka- dadır. 941 vilâyet bütçesinde bu iş için 15 bin lira tahsisat ayrıl- mıştır. Geriye kalan 35 bin lira- sı da 941 mali senesi sonunda yapılacak masraflardan verile- cektir, Gümrükler umum müdürü geldi Gümrükler umum müdürü bazı tetkiklerde bulunmak üze- re şehrimize gelmişlerdir. Bir kaç güne kadar tekrar Ankara- ya dönecektir. Belediyenin açacağı sergi İstanbul belediye bu ay sonun da İnkılâp Müzesinde belediye neşriyatını ve faaliyetini göste- ren bir sergi açmağa karar ver- ir. Sergide belediyenin fa- aliyeti grafiklerle gösterilecek- tir. Kadıköy Kalkevinin resim sergisi Kadiköy Halkevi beşinci re- sim sergisine iştirak etmek is- tiyen Kadıköy ressamlarının Halkevine müracaatları. Kongre davetiyi Kızılay Alemdar nahiyesi 1940 - 1541 kongresi 8/2/1941 cumartesi günü saat 16 da Gül- hane parkı methalinde Alay, köşkünde yapılacağından sayın azalarımızın iştirakleri rica olu; nur. ekipleri için Dahiliye Vekâleti, vilâyetler. 1de-teşkil olunacak itfaiye elip- leri için tahsisat temin etmek | üzere bir kafun lâyihası hazır - Tamaktadır —© Bu kantn Tâğihâsı esaslarına | göre vilâyetlerde emlâk vergi- | lerine bir defaya xahsüs olmak | üzere zam yapılacak ve bu meb- Jâğ tahsil olunarak itfaiye ckip- | lerinin techizatına — sarfoluna -| caktır. aa — |Çorlunun güzel bik köyü | Marmeracık (Hususi) — Mar | maracık ü 200 evi asfalt yol | üstünde gözleri çeken sevirali | taplu manzarası ile — Çorlunun , güzel bir köyüdür. Köy muhtar- | lıkla idare edilir. Evlerin me valı meyvasız ağaçları bulunan | bahçeleri olduğu gib her evin ö ve penceresini süsleyen çi- çekler de köy halkında ciçek merakı olduğunu göstermekte- dir. | Köyün bakkalı, kahvehanesi, | demircisi, bir tavuk istasyonu, | terzi berberi ve içinde muht lif ilâçları bulunan temiz eczü dolapları da vardır. Bütün bun- lar köy idare heyeti tarafından Tauntazaman — murakabe kontrol edilmektedir. Marmaracık Köyünü Ziyaret Çorlu (Hususi) — Halkevi- ine mensup | bir gençlik gurubu idare heyeti azasından orta mektep mualim- lerinden Mustafa Sunar ve P. T.| 'T. memurlarından Azmi Selât'ın idaresinde yeni tesis edilen sağ- lık ve Marmaracık köylerine gi- dilerek köy halkının istekleriyle | alâkalı hususlarda samimi ko-! nuşmalar yapıldıktan sonra dö-| nülmüştür. Fotoğraf konuşma- lar esnasında gençliğin etrafın- da toplanan köy halkından bir burubu göstermektedir. ve <— Bir iftira davası! Aşıklarından biri yaralamış, diğerini mahkemeye vermiş ! Dün Altıncı Asliye Ceza mahkemesine çok meraklı ve dikkati çeker bir “iftira,, da- vası gelmiştir; Bu muhakeme- de suçlu olan şahıs henüz pek genç ve oldukça yakışıklı bir bayandı. İsmi de Leylâ idi. Davacı Niyazi adındaki genç delikanlı ise Şikâyetini le anlatıyordu: - Bundan bir müddetev- vel bu bayan beraber yaşadığı Ziya adındaki delikanlı tara- fından bir taarruza uğradı ve boğazından bıçakla — kesilmek istendi. Fakat yetişi onu muhakkak bir ölümden kur- tardılar. Sonra cfendim, Ley- lâ Üsküdar mahkemesinde bir yaralamak davası açtı. Fakat işin garip tarafi (dava ettiği adam kendisini yaralıyan Zi- ya değil.. bendim. Bundan evvel de, karakola müracaatlarda bulunmuşlar ve ben polis tarafındân yakalan- dım. Günlerce, gecelerce kara- kollarda, müdiriyetlerde do - laştım, durdum. Fakat niha- yet mahkemede meni muha - keme kararı aldım. Temize çıktım. Şimdi ben de ondan davacıyım, — Hakkımı — istiyo- Mahkeme riyaseti bu iddi: ya karşı ne diyeceğini suçlu Leylâya sordu: Leylâ hastalıklı ve yorgun bir eda ile ayağa kalktı ve yi- ne yorgun, nevmid bir sesle anlatmağa başladı: — Niyazinin anlattıkları ta- mamile doğrudur. Ben ona if- tira ettim. Fakat mecburdum. Eğer öyle yapmasaydım Ziya beni öldürürdü. Bakın başın- dan anlatayım da bana hak verin. Hâkim ve —müddeiumumi muavini merakla dinliyorlar- dı. Genç kadın başından ge- çen macerayı vam etti: — Bundan bir müddet &vvel Ziya ile seviştik ve beni ala- cağını söyliyerek iğfal etti. Bâkire bir halde aldığı ana mın, babamın evinden bu yüz- den kovuldum. Benimle - bir zaman düştü, kalktı. Sonra terketti. O sıralarda bu Niya- zi ile tanıştım. Benim halime gok acıdı. Muhakkak evlenme- Mmizi ve benim bu vaziyetten kurtulmamı - istiyoldu. Tabii kabul ettim. Niyazi beni an - nemle ve babamla da barış - tırdı. Onların evine getirip bıraktı. Artık anam ve ba - bamla oturuyordum. Yakında da evlenecektik. Fakat nasılsa bütün bunlar dan habesdar olan Ziya bir eve geldi ve benimle bir kavga etti. Evlenmek - liğimi istemiyordu. Beni kıs - kandığını söylüyordu. Tabii ben de karşılık verdim. O za- man kızdı. Beni yakaladığı gibi; — Seni gebertirim! Diyerek gırtlağımı çıkardı- ğı bıçakla kesmeğe başladı. Dar kurtuldum elinden. Çıkıp giderken de; — Bunu benim yaptığımı söylersen seni öldürürüm. Be- ni Niyazi yaraladı diye polise şikâyet et. Yoksa hakkından gelirim. Dedi. Ben de korktum. O - nun dediği gibi yaptım. Fakat mahkemede iş meydana çıktı. Niyazi kurtuldu ve Ziya da altı ay yirmi beş gün hapse mahküm oldu. Şimdi hapisha- nededir. Eğer böyle olmasay- dı çok azap duyacaktım.., Riyaset bu itirafı dinledik- ten sonra bazı şahitlerin celbi için muhakemeyi başka bir gü- ne bıraktı. anlatmağa de“ 7 ŞUBAT 19h vmr e rinz creamarmama HHi Koşesı Prof, Sallh.l;îırıl Uzdilek Keşifler, ihtiralar !_ Kömür Kömür arz kabuğu fabrika sında nebat artıklarından istih sal edilir. Fabrikasyon amelk yesine göre kömürlerin neviler ve hassaları biribirinden fark: hdır. Ham maddeler nisbeten yeni ve maruz kaldığı tazyik te büyük değilse kömür Turbden pek farklı değildir. Yas ilerle- dikçe ve tazyik arttıkça bu kö- mür sertleşir, linyit olur. Ra» tap, yumuşak ve kahve rengin- de olan ve linyit adını alan kö- mür Turbe pek benzer. Yaşın ilerilemesi ve tazyikin artma « sile linyit de bildiğimiz siyah kömüre inkılâp eder, Bazan taş kömürü dediğimiz siyah kö- mür uzun ve parlak şule ile ya. nar, Bunun en yaşlı ve sert ne vine antrasit denir. Şulesiz ya- nan antrasit az kül bıcakır. Türbden antrasite doğru gidil- dikçe ki ün keyfiyetinde bir terakki görülür. Bu terakkinin yaştan mütevellit olması ihti- mal dahilinde ise de böyle olma- sı lâzım gelir. Nisbeten taze addedilebilecek bir yaşta bulunan yeni nebati maddeler müstesna jeolojik te- beddüllerden dolayı suhunet ve tazyika maruz kalarak kısa za- manda antrasit halini alabile- ceği gibi pek eski ve mahfua maddeler de uzun zamanda bu hali alırlar. Kömürü terkip &- den kıymetli maddeler yer al- tında gömülmüş olan nebati maddelerin ilk mumyalanma a- meliyesine bağlıdır. Ölü nebat- lar tamamile dekompoze olmak için kâfi zamanı geçmeden ha- va ile temasları kesilmiş — ola- bilir. Kömür damarlarının - iğ- relti otu saklarının terakümile hasıl olması ihtimal dahilinde dir. Bu teraküm bir kaç türlü vu kua gelebilir. Göl kenarlarında olan ot yaprakları gö- ken bir taraftan taza yapraklar meydana gelir. Nebatların nevileri ve yaşa- dıkları devirlerde suhunet ve rütubet derecelerinin yüksekli- ği nebatın süratli büyümelerine sebep olabilir. Bu suretle göl sabillerindeki yaprak birikinti- leri yüzlerce metre derinliğinde tabaka teşkil edebilir. Yer yü- zünün tedrici çökmesi bu taba- kaları su seviyesinin altına in- direbilir ve çamurla örtmüş ola- bilir. Bu örtülü oksijenle bağlı olan kimyevi reaksiyonların vu- kuuna mâni olur. Zamanla Hâ- ve olunan çamur tabakaları ve kayaların ağırlığı ve arz kabu- ğundaki değişiklik yüzünden | tazyik tahavvülleri kimyevi te | beddüllerin tazyikinden müte- essir olmasına sebeb olur. Bina enaleyh kömürde dökompozis- yon mahsullerinden maada taz- yik altında kimyevi sentezle hasıl olmuş maddeler - vardır. Kömürde nebatlarda bulunan karışık maddeler bulunduğu gi- bi hususi tazyik ve suhunet şartları oltunda teşekkül etmiş muayyen — karışık — maddelre de bulunur. Bu maddelerin ne oldukları ve nasıl teşekkül et- tiklerini sonraki yazılara bıra- kıyoruz. iMadeni eşya birliğin de bir toplantı Hariçden madeni eşya getirt- mek üzere açılmış olan 800 bin lirahık akreditifin ne suretle kul- lamlacağını ve hariçten en kısa bir zaman zarfında ne suretle ithalât yapılabileceğini görüş- mek üzere dün “madeni eşya,, birliğinde bir toplantı yapılmış- tır. Bu hususda bazı esaslar tes- bit edilmiş ve cuma günü bir toplantı yapılmasına karar — ve- rilmiştir. ee Yaralı Hüseyin hastahanede öldü Bundan bir kaç gün evvel bir kavga sonunda iki yerinden bıçakla yaralandığını yazmış ol- duğumuz Küçükpazarlı Hüse- yin dün sabahı kaldırılmış oldu- ğu hastahanede ölmüştür. Mu- ayenesini yapmış olan belediye doktoru Nuri Beller cesedin morga kaldırılmasını istemiştir. "ı î şesiLüyğme.