18 Ocak 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

18 Ocak 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 manciranın izra — ——— Sofrada biraz ziyade içen İn- giliz Kralının ikinci oğlu ve İn- giliz heyeti murahhasasının re- iri Dük 6ö Glavsesiter Amerika 'Adisababaelçisi Mösyö Savterin zevcesi Madam Savterle konu - guyor ve bir çok gülüyordu. “Karşısında oturan İngiliz sefiri 'de yanındaki Yunanistanın Ka- hire sefiri M. Metaksasın refika siyle konuşuyordu. Yemeğ'n so- nuna doğru Dük ayağa kalka- rak İmparatorun sıhhatine içi Sağımda İmparatorun ikinci kerimesi bir prerses oturuyor- du. Bu kadar genç yaşında üç çocuğu yarmış. Tercüman va- g tenezzühten 'ttim. Sefaretin bahçesinde mehtaplar meşaleler yakılarak bir kısım Habeşliler dans edi-: yorardı. Filme çekildiler. * mi 1930 - Cuma: Bugün büyük resmi geçit gü- nü idi. İmparator ve Vehiahd as- keri üniformasiyle geldiler. Fa- kat başlarında, omuzlarında as- lan yeleleri vardı. İstasyona ya- kın meydan silâhli muhtelif | renk ve kıyafetli mavzerli gralı kalkanlı kargılı siyah insanlarla | dolmuştu. 11 de otomobillere binerek önlerinden geçtik. Ço-| ğunun sırtında bir hayvan deri- si vardı. Heyeti umumiye görü- lecek bir şeydi. Bir çok renk kı- yafet gözlere acayip ve hoş geli- | yordu. Tekrar büyük cadıra geldik. Yerlerimize oturduk. Muhtelif ve cazib renkli muharibler gel- diler. Atlarından inip çadırın * HABEŞİSTAN Haite Selâss Atat k hayranlıkla bahsediyordu - Adis-Aba- bada yapılan büyük resmi gaçid — | Yazan: Eski Kars Mebusu General Muhiddin Akyüz &a G ia | bulunduğu tepeye tırmandılar. Kılıçlarını çekip herkese kendi- “meğe başladılar. 'aler geğtiler. Fakat ayakları yasa idi.. İmparator — muhafız | kıtatını teşkil eden bu askerler | cem'an bir alay kadar idi. Bir kaç mitralyöz geçti, topçu yok- | tu. Müzikalar nisbeten iyi çalı- | yordu. Kıtaatın sancakları geç- | tikçe İmparatorla beraber kal- kıp selâmlıyorduk. 5 Somalili Habeş atların üzerinde hünerler gösteriyolardı. Alınan sinema ve totoların adedi pek çoktu. —| Meydanda hepsi silâhli 100 bini mütecaviz adam vardı ve bir tane Habeş kadını yoktu. Halbuki ekseriyeti azimesi haris- tiyan olan Habeşlilerin karıları erkekten kaçmıyorlar. * 8 Teşrinisani 1930 - Cumar- | #onra munlazam kıt'- ı. | Bugün merasimin bittiği gün- abah dokuzda İmparator hatıratını görmeğe yani müzeyi e gittim. Meneliğe aid kılıç ve esvap.. Gece sekizde İmparatorun kı- zı Prenses Taneyan'a yemeğe gittik. Sofra iyi tertib olunmuş- tu. Fakat sağımda bir Habeş Prensesi solumda eski nazırlar- dan birisi oturmuştu. Konuşmak kabil değil. Lisan bilmiyorlar. cüman vasıtasiyle Prensesi İstanbulu görmeğe davet ettim. de isterim, bir çaresini dü- güneceğim dedi. Yemekten son- ra dans başladı. Sonra baska bir salona gittik. Orada bir sah- ne vardı. Bir milli piyes oyna-| nacaktı. Nihayet iki defa | Habeş kızının eteklerinin uçları- | nı yanlarına kaldırarak - şarkı | söylemeleri ileri geri gitmeleriy- le bitti. İmparator ve İmparatoriçe -| den hareket için izin aldığım za- man İmparator elimi bırakmı- | yarak Gazi Mustafa Kemal Haz- retleri hakkında takdirlerini ve hayretlerini tekrar etti. Müsa- rüleyhe yazacağı mektubu ba- | laşarak mütarekeyi kara renk- ha tevdi ettireceğini söyledi. SABAH Ü LT L TC GATTELTET T TEDKTETE NC MNM rkten büyük bir Teşekkür ettim. Ayrıldım. Bu iltifat ayrıca nazar dikkati cel- betti. * 9 Teşrinisani 1930 - Pazar: Bugün Adisababaya veda edi- yoruz. Sabahleyin 6 da kalktım. Saat 10 da tren kalkıyor. —— Bu on ük ikamet ve mi- safirliğimizde yorulmadık ve bazan asabileşmedik değil. Fa- kat ne mümkünse yaptılar. Her şeyi geniş geniş sarfettiler, Ter- tibatta teşrifatta acemilikler ol- du. Fakat Cibutiden yânı deniz- den 784 kilometre ve Afrikanın hemen ortalarına yakın bir yer- de daha ziyadesini istemek bi- raz pek çok olur. Bahusus her şeye yeniden başlamışlardı. 10 Teşrinisani 1930 - Pazar- tesi: Akşam 5 de Cibuti'ye vardık. İstasyonlarda yine Habeş hükü- metinin misafiri olarak yediril- dik, içirildik. Her şey mebzuldü. Yine Otel Kontinantale indim. Bu defa artık, General Duşen nâmındaki Fransız vapuruna binmeyeceğim. O da geldiğim Şambura benziyormuş. Bir gün sonra iki gün sonra olsun da başka iyi bir vapur olsun. Cibuti'de para isteyen çocuk- lar ve sakatlar çok! Halbuki A- disababada bir tek dilenci yok- tu. Her yerde dağlılar daha ki- birli daha izzeti nefis sahibi olu- yorlar. z 11 Teşrinisani - 1930 Salı: Bugün mütarekenin günü. Bir çok siyahiler kadın erkek Fran- sız bayraklariyle sokakları do- le tes'id ediyorlardı. (Arkası var) | BELEDİYEDE | Vali, istimlâk sahalarını gezdi Vali ve Belediye Reisi Dok- tor Lütfi Kırdar dün sabah şeh rimizde mevcud istimlâk saha- larını tetkik etmiş ve istimlâk- lerin süratlendirilmesi için al nacak tedbirleri tesbit etmiş- tir. Vali ayni zamanda istim- Milli emlâk işleri Aakara — Maliye Vekâleti milli emlâk işlerinin daha inti-| zamlı yürümesini teminen yeni kararlar almıştır. Defterdarlık- lara bildirilen bu kararlara Te milli emlâk defterleri sıra ile ve muntazaman tutulacak, def- terlerde hâk ve silinti -bulun- mıyacak ve milli emlâk mı meleleri intizamla görülecek, iş ler otomatik bir şekilde takib ve neticelendirilecektir. HER SABAH | — |Askerlik bahisleri Türk tütünlerinin fiyatı mantıkan düşemez Ege mıntakasında tütün piya- sası açıldı, aradan iki gün geç- meden tütün fiyatlarında, Tica- ret Vekâletinin fili müdahale- icab ettirecek derecede, dü- süklük görüldüğünü — gazeteler haber veriyorlar. İhracat mahsullerimizin — ba- şında gelen ve milli iktisadiya- tımızda büyük bir Mmevkii olan © nefis tütünlerimizin fiyatla * rinda şayed öyle iddia edildiği gibi mahsüs bir düşüklük varsa bunu gerçekten hayretle karşı- lamak icab eder. Şark tütünleri dünya sigara fabrikalarının harmanlarına yüz de on nisbetinde katılır. Zira ya- bancı tütünler acı ve serttirler. Yüzde on nisbetinde şark tül nü ile karıştıktan sonradır ki koku ve tatlılık iktisab ederler. Şark tütünleri ise Türkiyede, Yunanistanda, Bulgaristanda ve Yugoslavyada yetişir ve en mu- tenaları, en nefisleri Türkiyede ve Yunanistanda çıkar. Komşu ve dost Yunanistan harb halindedir. Bulgaristan ve| Yugoslavya - tütünlerinin yüzde | doksan dokuzu Almanyaya - ve| Alman işgali altında — bulunan | ülkelere gidiyor. Açık ve serbest cihan piyasasına arzedilebilecek şark tütünü olarak kala kala Türk tütünü kalıyor. Bu şartlaf altında Ege mın- takası tütünlerinin fiyatlarında- ki dü çe bir mâna vermek gerçekten müşküldür. Bu meselede hatıra gelen ilk şey o havalide mübayaat yapan bazı yabancı şirketlerin bir iş ve ağız birliği yaparak müstah- sil aleyhine birleşmiş - olmaları ihtimalidir ki bu takdirde inhi- sar idaresinin ve Ziraat Banka- sının sür'atli ve şuurlu bir önle- me hareketlerine ihtiyaç var - dir. Alış verişin cebre ve zora ta- hammülü olmadığını biliriz am- ma bu şark tütünü yokluğun- da da canım Türk tütününün bedavaya eklen çıkmasına gö-| nül razı olamaz. İnhisar idare- miz iş bilirliğini isbat etmelidir. A. C. SARAÇOĞLU Ankarada Kömür ocakları Ankara — Büyük Millet Mec lisinden son çıkan bir kanunla Havzada bulunan hususi şah lara ait kömür ocaklarına hü- kümetçe vaz'ıyet — edilmiştir. İktisad Vekâleti maadin umum müdürü B. Kemal Balkar 1le başmrühendis B. Halil Pekmen bugün Zonguldağa hareket e- decektir. Bu heyet, Havzada vaz'ıyed edilen maden ocakları- na kıymet takdiri işleriyle meş- | gul olacaktır. Hava mücadelelerinde tayyare sayısı “ İstikbalin harbleri havada başlayıp havada bitecektir ,, Nazariyesi bir hakikat olacak mi ?.. Yazan: - Emekli Tayyareci Binbaşı BEDRİ CELASİN Bavacılık, devlet kuran her miületin en tabii hakla ve en başta gelen ihtiyaçlarından bi- ridir. Her devletin hududlarının en- gin Gdenizlere açılan kapıları yoktur, fakat her toprağın üs- Tü göklere açıktır. Havacılık beşeriyet ve mede- niyet için en seri irtibat vasıta- larından biri olmakla beraber milletler arası silâhlı ihtilâflar- da yine onun için volkan,, zel- zele gibi fennin tarif ettiği ka- tastiroflardan, felâketlerden da- ha korkunç ve hattâ hava mü- dafaası olmıyan millet ve mem- leketler için bir müsibet ve bir afet olabilir. Duçenin: ikbal harbleri havada başlayıb havada bite- cektir,, nezariyesi bir hakikat o- Tacak kadar yaklaşmış butmnu- yor. tahakküm ve galebesi sayabile- ceğimiz misallerle sarthtl! 935 te İtalyanlar Babeşisteni Japon - Çin harbinde hava silâhları rafi- Him roller oynadılar. Alman - Polonya harbinin - mulmiyacak kadar kısa bir za- hili muharebelerinde, manda bitmesine hava kuvvetle- Tinin âmil olduğu anlaşıldı. Rus- Fin harbinde de terazinin kefe- si bu kuvvet tarafına basıldı- ği görüldü. En nihayet; bir ta- Yafta, İngiliz, Fransızlar; diğer tarafta Alman ve İtalyanlar gi- bi dünyanın en çok ve kuvvetli hava silâhiarına malik devletler arasında cereyan eden muhare- belerdeki aldıkları neticeler dün ya nazarları yine bu silâh vası- taları üzerine çevirmiştir. Milletler, terakki ve inkişafı da sür'ati gibi hızlı giden ha- vacılığın, istikbalde nelere muk- tedir olacağını tabmindeki isa- bet; servet ve teknik kudretle- yine göre buna kıymet ve ehem- miyet vermişler ve bu hususta- ki ihmallerin nelere mal olduğu da tecrübe ve misalleriyle gö- Tülmüstür. İstiklâlsiz milet ve onun me- deniyeti olamıyacağı gibi ordu- suz istiklâl ve hava kuvvetsiz ordu ve donanma olamıyacağı artık münakaşa götürmez bir hakikat olmuştur. Asırlardan - beri hür ve hâkim yaşamış asil | milletimizin huvacılığımızın te- rakki ve inkişafı uğrunda bir- birleriyle müsabaka edercesine fedakârlıkta bulunurken kendi- lerine biz de bu sütunlarda (ya- zılarla) okuyucularımıza hava- Cibği teratmağa calışacağız. * Son günlerde mih İngilizlerin tay mevzuu olmaktı İngilizlerin aded r devlet- Makinenizle “Fransaya — dö-| Mis Edit maki- nenizi — size gayet iyi bir tarz- da tamir edecektir. — Her z. manki gibi, görünüşte müstakil olarak işinize devam edeceksi-| niz.. Sizden seyahatlerimizde is- tifade edeceğiz, görünürde ben Nevyorkta namuslu bir rım, Deyli Londradaki mümes- silimdir, Harmor da hususi kâti- bimdir. Merkezirmiz burası... Ne güzel değil mi Edit? Evet, fevkalâde iyi iyi inti- hab edilmiş.. Buraya ilk defa geliyorsununz Mis Edit, ve be-| raberinizde Mösyö Jakı da ge- tirdiniz, bu da bizi ilk plânımıza getirdi. Redlong'un ilk plânın- da maksadı Jakı bu adaya ge- tirmekti, fakat Deyli ile Har- mor bu fikri kabul etmedikleri için Jakı paraşüitle atlamağa mecbur etmişlerdi. Şimdi — ise| yine Redlongun ediği — gibi | Jak aö ve buna da Mis tin tayyaresinin —Alp dağlarında bozulması yardım et- mişti. tücea- gelmiş, savat tesis edeceklerini yazdı - lar.(Observer) gazetesi Imvacı-l hk muharriri de Almanların a- ded üstünlüğünün günbegün a- zalmakta olduğunu yazıyor. Bir defa tayyare sayısında faal ve harb tayyarelerinin mikdarı e- sasdır. Sonra her devletin tayyare sayısı gizlidir. Bu sayı iyi haber. alma teşkilâtiyle öğrenilse bile muvakkattir ve hakiki bir keyfi- yet ifade etmez, çünkü yeni i- Mal ve inşaat ve siparişlerden hizmete giren tayyarelerden başka muayyen bir saat çalı- gan tayyare ve motör fabrika revizyonuna tâbi tutulur ve re- vizyondan çıkan tayyareler hiz- mete girer ki bu suretle faal harb tayyaresi her zaman için değişir ve değişen bu mikdar mevcud coğaldıkça, artar. Aded üstünlüğü bir cephe ve- 1| ya Tamtakada karşılaşabilen | kuvvetler arasında mevzuubahs olabilir. Bütün hava kuvvetleri bir araya toplanamıyacağı gi- bi bunları barındırmak - için meydanlar tesisi mümkün ola- maz. Çok gerilerden uçacak tay- yerlerin hasılâsı az olur ve kullanmaları iktisadi - değildir. 'Yine aded ünde tayyare- lerin nevilerini göz önünde bu- lundurmak — gerektir. Umumi surette ve istenilen işe göre sı- nıflara ayrılan ve - birbirlerine nisbetleri coğrafi vaziyete tâbi olan askeri tayyârelerin hepsi- nin kullanma yer ve şartları bir değildir. Sayıları on binlere varan tay- yarelerin uzun zamanda yapıl- Mış olmaları pek tabildir. Hal- buki tayyare ve motör imal ve inşasındaki terakki ve inkişaf- lar dolayisiyle son zamanlarda yapılanlar teknik ve malzeme bakımından eskilerine nisbetle | daha yüksek evsaf verirler. Bın- lerce yeni teyyareyi bir anda yapmak mümkün olmadığı gibi eskilerini d atmak hiç bir za- man mümk; Bu bakım- dan aded üsti pek o kadar ehemmiyetli sayılamaz. Bunlardan başka birinci dere- cede kıymet ve ehemmiyeti ha- iz bir iki cihet daha yardır. On- lar da: Sevk ve idare, mevsimin- de ve zamanında ve yerinde kul- lanma. Eşhasın mücadelede ve manevi vasıflarıdır. Hülâsa; mukayesede; 1 — Coğrafi vaziyet ve üsler, 2 — Tayyarelerin neviler 3 — Evsaf ve malzeme ü: lüğü, 4 — a - Sevk ve idare, b - Eşhasın maddi ve manevi vasıfları. Tayyare sayısiyle birlikte tet- kike değer mevzulardır. B. Celasin maddi YENİ NEŞR!YAT | KıymeHı bır eser Türkiyede çıkan gazale ve mecmualar Matbuat Umum Müdürlüğü dahiliye masası şefi Server Es- kit tarafından tertib ve bu isim altında neşredilen bu küçük ki- î tap, cidden mühim bir boşluğu doldurmaktadır. 1 Kânunusani 1940 tarihinde bütün memleket- te intişar etmekte olan her ne- vi gazete ve mecmua hakkında mufassal malümatı, muharrirle- rin isimlerini havi olan bu ese-| rin milli kütüphanemizde kıy-l metli bir yer işgal edeceği mu-| hakkatır. Bu vesile ile dünkü “Akşam,, gazetesinde bu kitap ha.klnndn çıkan bir itiraza cevab vermek' isteriz. “Akşam,, gazetesi bu | küçük kitapta Köroğlu gazete-| sinin bulunmadığını yazmakta- dır. Halbuki bu yaq].ıstır Refi- kimi r “Yeni hnmglu,. ke-| limesine baksaydı orada aradığı' ismi bulabilecekti. Bundan anla- gıldığına göre £ ROMANI &- Mis Fdit, anlatılanlara göre, Jakı mahsus ve oyalayarak bu- raya getirmişti. Eğer getirme- seydi Jak polise duyurarak ken- dilerini yakalatabhilirdi. — Eğer pervane kırıldı ise, bu Mis Editin güzel fikri- nin cseridir. Onun| maksadı sizi kendi makinenizle geri dönmekten alıkoymaktı. Ni| tekim buna muvaffak oldu. Ar-| tık oyun bitti. Tek kaza Harmo-| run yaralanmasıdır, fakat o da| Şimdi sizden | kurtulacak tabii,. istedi 'y bize katıl- manızdır. rüyorsunuz — fena | adamlar değiliz... Fakat gunu da bilin ki ufak bir hareketiniz bile gözümüzden kaçmıyacaktır. Ha yatınızı seviyorsanız çocukluk yapran ağa — teşebbüs znî'»:ıu) Antn anıs;ınvv, size üç gün mühlet İyice düşünün.. Ti rini açarak eti a — bakındı. Nerede olduğunu bir türlü anlı- | yamıyordu. olaca geldim?. Bir korkulu rüyadan uyanmı: gibiydi. Başı biraz ağırca idi, fa- kat vücudü rahattı,temiz örtü- n buraya Jü bem beyaz bir yatakda yatı-| yordu. | Yanıbaşındaki elektirik bastı, kapı vuruldu. Ve bir h metçi İtalyan şi ca olarak ne arzu edildiğin sordu.. Jak, İtalyan ©e laduğunu anladı. Cevapsız kalan ura! iyle Fransız- âçlı Tüvv*” re areci Jak Mörsol gözle-| Bir otel o-| ; nasıl | Te!nb a | k No. 9 * b n-_ vandığınızı Mis r verebilirmiyim bayım ?. halde - başını rı çıkı lın bir k d casına al vca. Ba- Yi arak dü- atlik bir uykunun sizi biliyor - ireci dum,.. Dedi, W ak pijamalı idi. Yatağ otur- elbisesinin daha uzun baktı. diye kekeledi..| ederim nerede -| ? bu ne demek? buı.ı—: içinde | den güzel m ber | ki, m)RDDA SABAH| Yapılan uçuşlar Ankara — Bize verilen ma- lümata göre, Türk Hava kuru- mu uçuş teşkilâtında 1940 hazi- ranından yeni yılın ilk gününe kadar olan devre içinde 48 bin 767 uçuş olmuştur. Bu uçuşun 28.450 si motörlü tayyarecilik kısmına, 25.317 si plânörl aittir. Ayni devrede paraşütler- le beş bin 462 atlayış yapıl- mıstır. Feci bir kaza Adana — Yeni istasyonda feci bir kaza olmuş, bir memur iki vagon arasında ezilerek öl- müştür. Salih oğlu Ali an, iki vagonu biribirine bağlıyacağı sırada tampon arasında kalmış ağır surette yaralanarak has- tahaneye kaldırılmış, fakat al- dığı yaraların - tesirile ölmüş- tur zin asıl kanuni ismi “Yeni Kö- roğlu,, dur. ARKADAŞ Kıymetli karikatürist Cemal Nadir Güler, Vedad Günyol ar- kadaşlarımız tarfından hazırla- nan bu güzel çocuk mecmuası- nın ikinci sayısı çıkmıştır. Tav- siye ederiz. da ne yapıyorsunuz? Mis Edit yatağa doğru çek- tiği bir koltuğa yerleşti. Genç tayyarecinin ellerini, ellerinin a- rasına aldı ve anlatmağa başla- di: — Bana gücendiğiniz muhak- kak... Fakat bu — kızgınlığınızı | giderecek sebeblerim de - çok... Her şeyden evvel şunu gördüm | alıların arasına sakladığım | yı hemen de bulmuşsu - kazm ni — Kazmayı oraya koyan siz| miydiniz? | neden?.. — Çünkü haydutların yanın-| da oynadığım role devam et - mem lâzımdı, ve sizi de terket- meyi hiç bir zaman düşünme- dim.. Jak büsbütün şaşırmıştı. — Bana her şeyi olduğu gibi | anlatmadıkça, sizinle dargınım.. | Redi., Genç ve güzel kız kahkaha savurdu. (Arkası var) akrak bir ŞİMDİLİK BU KADAR Bir “ilim adamı namzedi ,, nin hayat seyri Dün, ilim adamlarımın bir memleketin hayat ve imtükbalin- de oynadıkları büyük rolli belirf miş ve mümkün mertebe sür« atle hakiki ilim adamları yetiş- tirmemiz lüzumuma işazet etmiş- tim. Bugün de, bizde bür “ilim adamı namzedi,, nin hatyat sey- rini teşrih edeceğim. Farzedelim ki zekâm Rünstein e taş çıkartan, muhakeme ka- biliyeti Newton'u gölgede bıra- kan bir Türk genci limeyi bitir- miş ve Üniversite riyasiye şu- besine girmiştir. Yine kabul e- delim ki bu gencin ailesi, çocuk- larını on bir sene lisede okut- tuktan sonra daha dört sene Ü- niversitede okutabilecek vazi « yettedir. Ve bu riyaziye kabiliyeti fev- kalâde yüksek olan gemç, Üni- versite tahsilini hiç tür mânie uğramadan muvaffakıyetle ik. mal ediyor. Yâni 15 sene bil'ifa- sıla devam eden bir tahsil dev- resinden sonra klâsik riyaziye tahsilini mükemmel bir sırette bitirmiş bir genç kazanıyıruz. Bu geiaç gimdi ne yapmalı? Memlekete bu yüksek abiliye- tinden nasıl istifade etâirrmmeli? Üniversite kadrosu dahu oldu- ğundan ve ayrıca Avrapaya gi- derek kendi başına daha bir çok —— seneler ihtisas tahsili yapamıya- cağından kendisine ancak — bir lise muallimliği bulabilir. ve 3000 kuruş maaşı asli ile vilâ- —— yet liselerinden birine riyaziye — öğretmeni tayin edilebilir. | Eğer delikanlı, çok merakı — olduğu riyaziyeye aidi kütüpha- — nelerimizdeki eserleri tetkik et —| mek, daha kolaylıkla riyaziyeya aid neşriyatı takib etmek, yâni —| bilgisini daha ziyade ilerletmek —— için İstanbulda kalmak isterse bu takdirde hayatını temin et- mek için yegâne vasrtası lise veya orta mekteplerden birine - yardımcı öğretmen olmaktır. O de edebileceği bu öğretmenliğe mukabil eline geçecek para otuz — ile kırk lira arasındadır. (b, İşte bizde müstaid ve azimkâr bir “ilim adamı namzedi,, nin hazin istikbali. 15 sene si çetin ve yıpratıcı bir tahsil dev. resinden sonra o da şansla va ne kadar devam edeceği belli ol mayan otuz ile kırk Hira arasın da bir varidat. Yâni iki sene de mirci çıraklığı, yahtid bir sen ; berber kalfalığı yaptıktan son ra on beş yaşında bir çocuğu —| kazanabileceği bir para. Hem d demirci çırağının kazancı müt — madiyen artacak, halbuki ya — dımcı öğretmenin kazancı b tek kuruş bile artmıyacaktır. Bittabi bu vaziyet karşısın © büyük istidad sahihi genç . nadolunun her hangi bir vilây tinde lise hocalığını kabul ec — cek bu suretle “ilim adamı na! zedliğine,, ebediyyen veda eç cektir. Bu yazımdan lise hocaliğ hakir gördüğüm — anlaşılma: Yalnız lise muallimliğinin b ka, ilim adamlarının da çok b ka şeyler olduğunu kaydetn | / l | ) ) istiyorum. | ) İ Bu vaziyet karşısında ne y malı? Hakiki ilim adamla nasıl yetistirebiliriz? Be no! yı da yarın tedkik edeceğiin MURAD SERTOĞL Halkevinin tertib etti köylü geı:ııi Balıkı her pazartı Bvvelki - akşam kadın ve erkek kö nin büyük salonunu Gdol muştu. Bu münasebetle, dünya yeti hakkında güzel Bir X rans verilmiş ve müteekib istifadeli bir film göster tir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: