13 Aralık 1940 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

13 Aralık 1940 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(Bap tarafı 1 Inci sayfada) mu iki? Ben bile kendi ikendimi | tamyamıyorum !,, dedi ve oturup dirlenmek istiyormuş gibi etra- fına göz gezdirdi. Derhbal koş-| tum ve servilerden birinin a na devrilmiş bir Yeniçeri ölü ün taş kavuğunu çekerek: öyle buyrun!,, dedim. O kavu- | ğun üzerine çömeldi, ben mezar | taşının ikenarına iliştim ve karşı kargıya oturduk. Halâ kendi kendime: “olur şey değil! Haz- reti Musa! Burada! Bu karan- hkta!,, diyor ve gözlerime ina- namıyordum. Fakat dikkatle baktım: O, biz- zat kendisi, asasile, sakalile, basile, işte kargımda, bir serv nin altında, bir kavuğun üstünde turuyordu. Gözleri şişkin ve yu- muktu. Göbeğine inen sakalı bir kuyruklu yildızın donuk ve bu- lanık aydımlığı içinde parlıyor - du. Birden hatırıma geldi 'Aman ya Musa! Feneri söndürün! Karanlık rejimi var! Yoksa karakola gideriz!” de - dim. Şaştı. “Sizde de mi?” de- mek ister gibi yüzüme baktı. —| — Harp yok! Fakat her ihti- male karşı tedbirli davramıyo - ruz. Malüm ya: Etraf düşman dolu! Dedim. Hak verir gibi ba- gnı sallıyarak ağır ağır: | — İsabet! İsabet! Dedi ve fe- nerin camını açıp mumu üfle- di. Mum Gönünce iki şekil halini aldık ve zifiri gecede konuşma- | ga başladik: — Ya Musa! Affedersin ama gecenin bu vaktinde nereden ge- liyorsun? Azimetin ne tarafa? — Sorma! Dedi. Dünyayı do- laştım, başımı sokacak rahat 'bir yer bulamadım. Asyada harp! | Afrikada harp! Avrupada harp! Amerikada harp! Avusturalya- | da harp! Yer yüzünde bir köşe- ye sığınamadım. | Bir an durdu, öksürdü, devam etti: Si tkdimlünilüm tema Mkvan | yaya yerleşmiştim. Büyük ya-| hudi tehcirinden sonra kalktım, Çine gittim. Uzun saçlılar ve feylosoflar diyarıdır, gürültü etmezler, rahat ederim, diye taşavvur etmiştim. Mümkün mü? — Baha — yerleşmemiştim ki harp patladı. Evvelâ Nan- kinde idim. Japonlar — gelin- ce Çan - Kay - Şek orayı bi- raktı, Hankeoya çekildi. Fakat ondan evvel ben cekilmiştim. Sonra Hankeoyu da bıraktik, Çunk King'e geldik. Baktım: 'O- lacak gibi değil! Oradan da ge- kileceğiz. Çinde yer mi yok Bu sefer kalktım, Tibet yayla- sırla geçtim. Bir müddet orada bekledim, “belki harb biter, ge-| ri dönerim!”- dedim. Fakat se- neler geçti, bir milyon Japonla iki milyon Çinli vefat etti, gene sulh gelmedi. O-zaman anladım ki, geleceği de yoktur. Düşün- | düm: Çinin nufusu üçyüz mil- yon! Senede iki milyonu ölse daha yüz elli sene harp sürebi- lir! Kaldı ki doğanlar ölenler- den fazla! Bu mülâhazalardan sonra tekrar yola düzüldüm ve Afrikaya — düştüm. — Tabil orada da muharebe! — Hem de me muharebe! İn- gilizler siperlerde, İtalyanlar ku- ma saplanmışlar, aralarında Al- | lahım çölü, bekle ha bekle! — Neyi? — İşte orası malüm değil. Za| ten şimdilik İtalyanlar muha beden ziyade yol yapıyorlar. Ya- ni bir nevi suya yazı yazmak gibi bir şey! Çünkü bir taraftan onlar kumları kaldırıp bir kena- | ra atıyor, sonra rüzgür kumla-| rı o kenardan alıp eski yerine getiriyor! Fakat bir taraftan sıcak, bir taraftan susuzluk, fena halde bunaldım, kalktım, Parise kaçtım. — İsabet ya Musa! Pakat Al- manlar? — Ben Parise geldiğim Za- mân Alman taarruzu Henüz başlamamıştı. Fransızlar da Ma-| jinoda kadın oynatıyorlardı Pdris, gene bildiğimiz gibi... Ya- ni C'est une blonde! Bğ- İence yerleri sabaha kadar açık, her taraf zgbit, asker ve esprit dolu idi. Zaten Parisin manza- rasımı gördükten gonra Fransa- nın başına gelecekleri anladım. Herkes bir “asker eğlendirmek” modasına kapilmıştı. Nihayet dayanamadım. Bir akşam Ro- ild'in evine gidip kapısını çal- dım. Gözleri uykudan — gişmi bir tarafına sevgililerinin, bir ta- rafına yarış beygirlerinin resim- leri işlenmiş garip bir pijama ile kargıma çıktı. “Mösyö — Roçild fazla uyuyorsunuz, başınıza bir belâ gelecek!,, dedim. “Ne belâ- 81? Majino var!” demez mi? “Mösyö Roçild, bırak şu Maji- noyu, siz cepheden bekliyorsu: nuz, Almanlar tepeden inecek:- | fesi gibi biliniy BİR sabah Hollandaya girdiler, Bel-! çıkayı - geçtiler ve ... -tepeden | in r. Ondan sonrasını Allah düşmanıma göstermesin! — Aman ya Musa, Allah aş- kına anlat! * — Ondan sonra bir rezalettir koptu. Daladyenin karısı Rey - monun metresile saç Saça baş) başa geldi. Gamelin köprüleri atmağır umuttu. Tapların gülle- leri Alman tankları delemedi. Paraşütçüler, düdüklü tayyare- | ler derken her tarafı bir korku, | bir dehşet kapladı. Krallarla be- lediye reisleri önde, ordu ile a- hali arkada, bütün Fransa kaç- mağa başladı. | — Ya iz? — Ben de kalktım, kendimi Dunkergüueden — denize atım, yüze yüze Londraya kaçtım. — İsabet ya Musa! İsabet! Bari Londra nasıl? İngilizler va | ziyetten memnun mı — Öyle görünüyorlar. Mem- nun olmak için sebepleri de var: Evvelâ evlerinin etrafı su! Son- ra ceplerinde paraları, denizler- | de gemileri, arkalarında Ame- rika var! — Ya bombardımanlar? — Bombardımanlara artık a- lıştılar. Ne kadar futboleu var- sa bunların hepsi şimdi tayya- reci oldu. Şüt yerine bomba çe- kiyorlar.' Zaten eskiden Londra halkı cumartesi pazar günleri maça giderdi. Şimdi ise hergün, hava muhârebelerini, İngiliz -| Alman milli takımları arasında final maçı oynanıyormuş — gibi daha heyecanla takip ediyorlar! Ne diyorsunuz? Gördüğümü söylüyorum. Acaip millet! — Acsip de söz mü? Onlar uykusuzluğa da dayamyorlar. Sığnakta briç oynuyorlar, çocuk | doğuruyorlar, yemek pişiriyor- lar, alış veriş ediyorlar. Halbu- ki ben dayanamadım. Bir ak- sam kalktım, başımın çaresini aramak için Çorçilin evine uğ- Tadım. Baktım, bir haritanın ba şına oturmuş, ağzında pipo, bir amirala talimat veriyordu. Ma-| sasının üzerinde, İtalyan bay-| raklı, soyuncak kuçukıui_uudm birtakım — gemiler dunıvurdu. Gemiler iki guruba ayrılmıştı. “Burnlar ne?” diye sordum: Sıg taraftakileri göstererek: “bun - lar batanlar!” dedi. — Ya bunlar? v Banlar da batatak olan-| art,, Tuhaf adam! Her we ıııı[ ise... Kendisine başımdan ge - çenleri anlattım ve “Aman bana | bir vahat yer göster. Biraz ba- gınaı düfleyim. Yoksa yeniden vefat edeceğim!” dedim. Hali-| me acıdı ve ayağa kalkıp elini | uzatarak: | — “Moiz! Sana bir nasiha- tim var: Aklın varsa Türkiyeye git!” dedi. Ben de kalktım, bu-| Taya geldim — Sefalar getirdin ya Musa! Hoş, burada da son günlerde ışıkları maskelemeğe başladık. Taksi bulunmuyoı — Allaha gükredin evlâdım! Gelirken Almanyanın üzerinden Bgeçiyordum, Gördüğüm manza- radan dehşet içinde kaledım. Sen hayatında hiç seksen mil - 'yon insanın oturup bir arada pa | tates yediğini hiç gördün mü? Her gehirde İngiliz tayyaresinin sBaat kacta geleceği vapur tari- r! Saat kaç? Se- kiz! Öyle ise beş dakika kaldı diye haydi sığ evlâdım, bir yeyin bin şükredin — “Ya Muta! Cüretimi af-| fedin amma, sizde çok söyle -| meyin, nazar değecek — Benim nazarım — Ya Musa, her şey iyi, hoş ama, Almanya bu işin içinden nasıl çıkacak? | — Vallahi evlâdım, eğer ya-| hudileri kovmasaydı belki çı- | ikardı amma gimdi masıl çıka- bileceğini 1maberliğime rağ- | men doğrusu ben de pek kesti- orum. Çünkü bir taraftan bir taraf - tan ateş saçağı sarmağa bağ: ladı. İtalyadan da pek hayır kalmadı. O halde? - Bilmem, Fakat, belki İtal- ır, İngiltere — İle uz- çalışır. Zaten son za- manlarda o kadar birbirleriyle konuşmuyorlar ki, dargın — ol- duklarını - bilmesem, âdeta hiç tanışmamış olduklarına hükm- edeceğim, nerede ise gidip “mü- saade ederseniz takdim edeyim: Almanya, İtalya di; birbi lerine prezante edeceğim | — © halde muharebeyi kim- se kazanmıyacak mı? — (Gülerek:) Muharebeyi Yu nanistan kazandı. Malüm ya Davud - Çalut meselesi! İtalya (Başmakaleden am) şen ve kaçışan İtalyan kuvvetle- | ri'de başka bir milletin askerle- | ri değildiler. Onlara bakarak İtalyan kuyvdi külliyesinin d ciddi bir hücuma — mukave österemeyeceği akla geliy İngilizler Twablusgarbı istilâ- | dan mluohn._voıhr İngiliz ga- met | zeteleri ihtiyatlı disan — kullanı- yarlar. Fakat — bi bunlara rağmen, — İngiliz nmeşriyatında gok şeyler üümid eden ibir hava | var we Churchbill'in sözlerinde - gok vâdları ihtiva eden sakin | sözler var. | İhtimalki İngilizler İtalyan- ları Şimali Afrikadan Süpür - mek gayesiyle büyük ve gok saslı bir taarruza geçmiş değil- dirler. Hattâ böyle bir şeyi dü- ünmemiş olmaları daha çok ak- la gelir. İngilizler, İtalyanların her tarafta şahid oldukları ma- neviyat bozukluğundan istifade fırsatını kaçırmak - istemediler ve ciddi bir deneme hareketine kallıttılar. Siyasette ve memle- ket idaresinde bile kat'i ve uzun plânlar sevmeyen ve yapma- yan İngilizler vak'aların icabı- 'na göre yürümeyi pek severler. Şimali Afirakada Graziyani or- dusuna karşı kazanacakları mu- vaffakıyetler onlara daha geniş ufuklar arzederse istifadeden geri kalmıyacaklar ve âzami ve- Fimi temine calışacaklardır. Çarpışmanaın başlayışı ve ilk bamlenin semereleri büyük bir gelebe vâdediyor. Bu galebe ta- hakkuk edipsde İtalyanın deniz aşırı kuvvetleri tamamen mahv- olursa Avrupa için bir İtalya meselesinin çıkmaması kabil de- gildir. İtalyan faşist rejimi Ar- vutluk hezimetini takib eden bir Afrika iflâsına tahammül e- decek kadar milletin ruhuna kök salmış değildir. Bugün bile hâlâ uzak bir ihtimal gibi görünen bu hâdise, kinibilir, belki çok yakındır. Hüseyin Cahid VALÇIN DÜĞÜN TEHİRİ 14 Kânunuevvel Cumartesi akşamı mukarrer düğün dave- timizin rahatsızlık dolayısiyle 21 Kânunuevvel Oumartesiye tehir edilmiş olduğunu muhte- rem davetlilerimize arzederiz . Meliha Hikmet Tonak Fevziye Osman Üzgen Şehir M isından ve tüc- cardan Receb — Havlucu — kerimesi Müazzez irtihal etmiştir. Cenazesi bugün saat (12) de 'Toz- koparanda Haliç aparlımanından kal- dırılarak Fatih camii şerifinde cena- ze namazı badeleda Edirnekapıdaki medfeni ebedisine tevdi edilecektir. Cenabı Hak merhumeye mağfiret, kederdide ailesine sabrı cemil ihsan etsin. (Çelenk gönderilmemesi.) şın meticeleri gelecek. Almanya | yyalnız başına kalıyor. Sulh mu, harp mi? Mesele budur. Hitler sırça bir evde oturmuştur. İki elile direksiyonu yakalamış, et- rafındaki cam pencerelerden dünyayı seyrederek yürüyor. Bir pencereden bakıyor: Po - lonya, Rumanya. Güzel! Bir pen- cereden bakıyor: Fransa, İspan- ya. Şöyle böyle! Bir pencere- den bakıyor: — İngiltere, Fe- na! Bir pencereden hakıyor: Rusya. Muamma! Denizlere ba- kıyor: İngiliz gemileri. Havala- ra bakıyor: Amerika tayyare- leri, Cüzdanına bakıyor: Rayg- mark! İtalyanlara bakıyor: Ka- orlar! Bu vaziyette Hitler | yapsın? Önünde iki düğme Birinin üzerinde sulh, biri- - nüyor: Hangisine bassın? Sul- he mi? Harbe mi? Aman ya Musa! ne var. nin üzerinde harp yazılı. Düşü Sulhe lerak etme eninde de, so- nunda da dna basacak? — Peki ya Musa, Türkiye harbe girecek mi? | — Hayır evlâdım! Ne Türki- | ye harbe girecek, ne kimse Tür- kiyeye taarruza cesaret edecek! Malüm ya: Davud - Çalut me- lesi! Bir de uyandım ki saat dokuz! Hay Allah.. Halbuki daha 80- racak şeylerim vardı. İlsa, Musa | derken baktım ki vapuru kaçı- racağım, hemen elbisellerimi iydim H sokağa fırladım. yırdır inşaallah! A.N. g. | / OG RORE PD AT LLAR | | Yazımızın çokluğundan (Boşa | gitmiş gayretler) Tefrikamızı koyamadık. Okuyucularımızdan izür dileriz. | ler!” “dedim.—Öyle devoldu. Bir| sırtüstü yere uzandı. Bu uzanı- RAGRARRAIRER AA | Nl SABAH GENTELEDL Tasarruf haftası dün başladı (Baştarafı ? inci sayfada) yerli mallar haftası, Cümhuriyet ida- resinin kuvvet ve hız veren havası içinde milli hayatımızın sayılı teza- hürlerinden — biri olmuştur. —Bunu iyan milli iktisad ve tasarruf cemiyetine teşekkür ve takdirlerimi, cemiyelin memlekette yarattığı hare- kete n olan! k uyduran- lara en iyi temennilerimi, hepinize saygilarım sunarım, Milli İktısad Ve tasarruf hareketi, tembelliğin verdiği vücud gevşekliği- ne çalışkanlığın vereceği gönül ra- hatını Üstün tutan, işten kaçmanın sefalet ve pişmanlığı — yerine iş çı- karmanın zevkini arayan bir ha- reketin ifadesidir. Şaşmayan “te - siri; ferdin hayatında daha geniş ve daha derin olarak, miülletin hayatında da kendini gös- teren bir harelettir. Onun içindir ki, hükümetin bu” mevzuda yaptığı Ve yapmağı tasarladığı işlere dair hü- kümet reisinin — vereceği — izahatla tasarruf we yerlimallar haftasını aç- mak, âdet olmuştur. Sekiz yıl evvel ... Bundan sekiz yıl evvel, — üçüncü tasarruf ve yerli mallar haftasını açarken, Milli Şefimizin verdikleri direktif şu idi: *Nefsimize, memle - ketin iktısadi kudret ve istikbaline itimad ederek çok hevesle çalışmak, kat'i br itimadla mücehhez — olarak çalışmak, sarfettiğimiz — gayretlerin mutlak ve mutlak müsbet semere ve- receğine inanarak çalışmak, — Bizim giarımız işte bu olacaktır.> N Sayın arkadaşlarım, Senelerdenberi, ziarımız bu olmuş ve bugünkü milli iktısad sistemimiz © sayede kurtulmuştur. Milletler arasındaki — mücadeleler, evvelce bilinen askeri savaş şeklin- deki manzarasını çoktan değiştirmiş, tatbik ve tesir sahası çok üaha geniş iktısadi harb halini almıştır. Mille - timizin iktısadi teşkilâtı ve kudreti bu mücadelenin umumi âkıbetine ya- kından tesir edecek bir ehemmiyet iktisab etmiş bulunmaktadır. Bu ba- ikımdan mütalea edilince, memleke- timiz, umumi harb zamanındaki ha- liyle kıyas edilemiyecek — derecede üstün bir Vaziyettedir. Bunu, sınal 've ziral istihsal teşkilâtından müna- kalât vasıtalarına kadar, milli iktı- sadın her sahasında kündür, Denk bütçe prensipi Aziz dinliyicilerim; Yeni Türkiyeyi — tanımıyanlarin ölde edilen 'bu neticeleri bir hayal, henüz tenınmaya başlıyanların ise bir (gaye zannettikleri zamanlar çok u- zakta 'değildir. Fakat Türk milleti ve hükümeti için bunlar, mua müdüete aid birer programdan iba- retti, Bu programları tahakkuk et- tirmek için millet ve hükümet el ele vererek çalışmış ve birçek müşkü- lâta rağmen muvaffak ölmuştur. Milli iktısad ve tasarruf icablarını evvelâ kendi işlerinde tatbik eden hükümet, denk bütçe prensibi, vari- dat sisteminin iktısadi — bünyemize uygün ve bunün inkişafına müsaid bir şekilde tanzimi, sarfiyatın müs- mir hizmetlere tahsisi, milli paranın istikrarı, “döviz vaziyetinin ıslâhı, memleketin gerek milli müdafaa, ge- rek iktasad ve nafia bakımından sü- ratle teçhizi mevzularında ötederibe- ri tatbik ettiği yolu taassubla muha- faza etmektedir. Dünya siya dinin, ne yolda inkişaf edebileceğini tahmin etmek hayli müşkül olan kararsızlığı kar- şısında almağa mecbur. - oldüğumuz esaslı tedbirlerin icab ettirdiği fev- ü vazi; Silivride bir facıa (Sonu sayfa 3 sütun 4 de) tir. Ve gemi evvelki akşam ha- reket etmiştir. olduğu — gibi, yen | Fakat esasen eski ve yolsuz | olan bu gemi Silivri aç geldiği zaman batmış ve Yük facia vukua gelmiştir. Dün gec berlerde yahudi muhacirlerden 80 kişinin boğulduğu ve diğer- lerinin de büyük fedakârliklarla kurtarıldığı anlaşılmıştır. Kazazedelerin iaşe ve ibateleri için lüzumlu tedbirler bulunmaktadır. gea ROBERT KOCH HOlum_ rşı sava Müstesna şaheserin gördüğü rağbet ve yaratıcısı Emil Jannings'ti Kazandığı fevkalâde muvaf- fakıyet hasebiyle oAKâ.%YAâ Sineması programın- da 8 GÜN DAHA Devam edecektir. Geç kalan- lar icin firsat — eee alınmış bü-| vakte kadar aldığımız ha-| kalâde sarfiyatı, bülçe müvazenesine Ve milli paranın istikrarına tesir et- membalardan — karşılamağa | at ve itina gösteriyoruz” bulunduğumuz — fevkalâde ve bilhassa — gümrüklerde| şartlara alınan vergilerin çok mühim nis - bette azalmış olmasına rağmen, u -| mumi istihsalâtımızın gimdiye kadar | olan #eyri, varidat muhammematını tahakkuk ettirebileceğimizi göster - mektedi: istihsalâtımız istihsalâtımız, — son yıllar vasatilerinin biraz üstünde 6l- muştur. Elde ettiğimiz yekürilar, | memleketin istihlâk mikdarile yillik| ihtiyat payı mecmuundan, fazladır. Bilhassa orta Anadoluda mahsul, çiftçilerimizi memnun bırakan - bir| bolluktadır. Müstahsil, iyi pazar şartları karşısındadır. Memleketimizin — başlıca ziraat mahsullerinden olan buğday ve di- iğer hububat nevilerinin fiyatları ve satışı işleri hükümetçe, müstahsilin “menfaatini en iyi koruyacak şekilde tanzim edilmiştir. Muhtelif ziraat sahalarında ve muhtelif mevzular üzerinde seneler- (denberi muntazam bir program — da- hilinde inkişaf ettirdiğimiz mesaiye devam etmekteyiz. Bu sene memile- ketin bilhasşa ziraat âÂletlerinin teç- için mühim paralar tahsis ettik. JMemleket ktısad sisteminin temelini teşkl eden ziraat işleri, her zaman' 'olduğu gibi düşündüklerimizin ba - şında eglecektir. Milli sanayiimiz Milli sanayiimiz, bugünkü mede- 'niyetin istinad ettiği demir ve kömür temel sanayinden kimya — sanayiine, harcıâlem istihlâk ve gıda maddele- Zirai ri sanayline kadar öğünülebilecek bir ehrâm şeklinde kademe kademe yükselmektedir. Kömür havzamızdaki ocakların tek idare altında devletçe işletilmesi ta- hakkuk ettirilmiş bulunmaktadır. Bu tedbir, yalnız madenciliğimiz için de- ğil, bütün iktısadi bünyemiz ve sis- temimiz için ehemmiyeti — haizdir, Filhakika, kömür istihsalâtımızın dev kalâde şerait içinde dahi artmakta bulunmasına rağmen ve vardığımız istihsal — rakamları, —artış nisbeti havzamızın zenginliği, ve iç ve dış piyasaların ihtiyaç ve talebleri karşı- sında bizi tatmin edecek dereceye yarmış değildi. Kömür — ocaklarını, yüksek teknik we büyük sermaye ile | teçhiz suretile istifade — edebilecek | hale getirmek mecburiyeti vardı. 1939 da - «2:696.000> tondan ibaret bulunan istihsalâtı, aldığımız ted - birler sayesinde 1940 için üç milyon ton civarında kabul edebileceğimizi söylersem, havzada bekdediğimiz yeni inkişaflar hakkında bir fikir venebi- lirim, zannediyorum. Diğer tarafdan, havzada içtimal te- sisler ihdası ve bilhassa işçinin hayat şartlarının ıslâhı da, iktısadi istismar ile ayni zamanda yürütülmektedir. Linyitlerimizin ve bilhassa — garb linyitlerinin istihsalâtında büyük te- rakki vardır, Bakır madenlerimizde artık tama men fenni bir işletmeden bahsedile- bilir, Ecgani ve Kuvarsan bakır ama- denlerimizde islihsalât artmakta ve mülli müdafaamızın taleb ettiği yük- sek evsafda bakırın elde edilmesi te- min edilmiş bulunmaktadır. Kâğıd sanayiimiz büyük bir hamle yolundadır. İzmit sellüloz fabrika- sının kurulması sona ermiştir. Bu suretle şimdiye kadar hariçten gelen başlıca küğıd ham maddesini d hilden temin etmek ve yine kurulma sı bitmeğe yaklaşan ikinci kâğıd fab- rikamızı da yakında fasliyete geçir - Binaenaleyh olan istihsalâtı- mek mümkün olacaktır. iki misline Çıkacak miz harciflem kâğıd ve karton ihli- yacımızı tamamen karşılamaya kâfi gelecektir. Deri sanaylimiz, hem halk, hem ordu ihtiyacımızı kargılamaya çalış- ktadır. Dökuma sanayiimiz, bütün sınaf ubelerimiz arasında en çetin imti- hanı geçirmektedir. İthalâtın hemen tamamen durması, ihtiyacımızı kendi iplik ve dokumalarımızla karşılamak vaziyetini doğurmuş ve'bunda iftihar edilecek neticeler alı Halen bütün tezg çalış « giğer | Dasma, — h maktar; bezi, diğer renkli ve desenli bezler ve yünlü ku-| maş ihtiyacımız dahilden temin ©o- | dunmakta ve bilhassa ordumuzun ih-| tiyacı, sırf kendi kuraşlarımızla kar | şilanmaktadı | Ricaretimiz Aziz yurtdaşlar | Tiç hareketler — bakımından, 'n sene içindi leketin iktısa, 1 tini aydir lıca hâ harek akkında da malümat v | 1939 senesi h ücaret bilânço- | v mülyon'Tlş Tülrikle 1 0 aylık ihracat ve ithalâtı arasındı 30.milyonu jbulmaktadır; Ancak. ha rici ticaret müvazenesinin bu fev - kalâde aktif vaziyetine işaret eder-. ken, bu seneki ihracatımızın ve bil- hassa — ilhalâtımızın — hacimlerinde mahsüs derecede bir tenakus hüsüle| gelmiş olduğunu da kaydetmeliyim. Aziz vatandaşlarım; Gıda maddeleri ilhalinden “tama- men müstağni bulunan memleketi « miz, Cümhuriyet idaresinin kurduğu iktısadi teçkilât sayesinde, diğer ihtiyaç maddelerinin en mühimleri- ni de dahilden temin etmeğe imkân bulabilmektedir. Bazı madde grup- larında zaman zâman talebin artma- sı, bu maddelerin — kifayetsizliğine işaret telâkki edilemiyeceği gibi, bu taleb neticesinde ayni malların tü - keneceğini zannetmek de doğru 61 - maz. Fiyat yükselişinin sebebleri Vesile — bulmuş iken/ yurdumuzda görülen fiyat yükselişi mevzuuna te- mas etmeden geçmek istemiyorum.) Dünyanın geçirmekte olduğu buhra- nın Aakislerinden, memleketimiz de tamamen masun kalamazdı. Yundum emniyeti, birçok maddelerdeki stok| ve ihtiyaçlarımızın takviye edilmesi lüzumunu doğurmuş ve bu suretle malların tevzi ve taksiminde yeni bir müvazene icessüs etmeğe başlamış- fır, Fiyat yükselişleri bu istihale sı- rasında kusule gelen bazı âni ve muvakkat sıkıntıların bir neticesidir. Yükselmelerin en mübim kısmı, cp iyanın menşeindeki fiyatın, yani ma- liyetin tereffüünden ileri gelmekte - dir. Bünyevi mahiyette olan bu fiyat, tahavvülleri karşısında, hükümetin alacağı tedbir, ancak müsbet sahada kalabilirdi, Nitekim, bu gibi mallar- dan dışarıdan gelenlerin daha geniş imkânlar daresinde tedarikine ve da- hilde temin edilenlerin de azami de- recede istihsal edilmesine çalışıl - maktadır. Bir sene evvel, gene iktısad ve ta- sarruf haftası münasebetile: «Hükü- met müteyakkızdır. Yersiz ve se - bebsiz spekülâtif fiyat tereffülerine meydan verilmiyecektir» demiştim. Hükümet, —bu sahadaki — tedbirleri milli korunma kanununun çerçevesi dahilinde almıştır. Lüzum görüldük- çe bu kantnun cezat maddelerinin tatbikinde “ tereddüd — edilmemiştir. we edilmiyecektir, Bazı ihtikâr teşeb. büsleri nüve halinde iken imha edil- Miş ve yenilerinin baş göstermesine, sed çekilmiştir. Şurası memnuniyet- le kaydedilmeğe değer ki: Bu hâdi- seler mahdud bir sahada kalmıştır. Maamafih, fiyatları — sebebsiz yere Yükseltenleri cezalandırmakla iktifa etmemekteyiz; fiyatların zaruri ola - rak tereffüünü icab ettiren sebeb- lerin ortadan kaldırılmasına da bil. hassa çalışmaktayız ve çalışacağız. Hükümetin bu yolda almakta ol- duğu ve alacağı tedbirlerde, bütün yurtdaşlarımızın itimadını ve yardı- mini beklerim. Bunun içindir. ki, lüzumundan fazla mal mübayaası su- | retile bir huzursuzluk havası yarat- | mâktan içtinab edilmesini bilhassa tavsiye ederim, Parolamız ... Aziz yurtdaşlarım; Milli iktısad sahasında, günün me- seleleri sayılabilecek olan mevzuila- ra kısaca temas etmiş oluyorum. Bu sahada Cümhuriyet idaresinin buşar- dığı işlerin ehemmiyeti, hatlâ a | meti, dünya vaziyetinin Çok müşkül şartlara rağmen, mem - leketimizin iktısadi sahada herhangi bi sile sabittir. Geçirdiğimiz ulfak tefek sıkıntılar, iktısadi teşiklâtını esiiden | beri en iyi bir şekilde tanzime im - /kân bulmuş olan menileketlerde uvle,w bu şerait altında görülebilecek nis - betlen ileriye geçmemiştir. Bugünkü neticeleri elde etmeği mümkün kılan âmiller, milletçe ve hükümetçe birliğimiz, beraberliğimiz, kendimize biribirimi ılAllX.ıllınlll. vaziteye bağlılığımız, hüsnü ni miz ve açık kalbliliği: künden çok daha iyi günler görece- nize eminim. — Parolamız, — Mili| Şefimizin v i olmakta devam edecektir, Nefsimize, memleketin iktısadi kud ret ve istikbaline itimad çok hevesle çalışaca; madla mücehhez olarak çok çalı cağız, Sarfettiğimiz. gayretlerin mut- | lak ve mütlak #emere — vereceğine | inanarak çalışacağı: Hepinizi h lâmların Şehrimizde Milli İktısad ve Tasarruf Haf- tasının birinci günü, dün şehri- | mizde evvelce hazırlanan prog- ram dahilinde kutlanmıştır. Halkevlerinde birinci gün mü- nasebetiyle bir çok konferans , | müsamere ve toplantılar tertib olunmuştur. İlk okullarda bugün Milli İk- tısad ve Tasarruf Haftası do- layısiyle birer konferans veril- miş Vve derşlerin mevzuları, milli i ad ve tasarruf mev: ları gçerçeveri dahilinde veril- miştir | mevcud olduğunu Sayfa : 8 seeereeeş Valinin An_karada temasları —— Ankara, 12 (Hususi) — Baştim Dahiliye Vekili Fafk Öztrak istaelmli Vali ve Belediye Reini Dr. LAHI Ku dara bir öğle yemeği ziyafeti ver « miştir. Yarın da Lütüi Kırdara Başı vekil Dr. Refik Saydam — tarafımdam bir öğle yemeği verilecektir. Veli, f tanbulu alâkadar eden işleri veldi » letlerde takib etmektedir. Münakelât Vekili Istanbula gelecek Ankara, 12 (Husust) — Münalam Mt Vektli Cevdet Kerim İncedaya, tetkikatta bulunmak üzere İstanbella gidecektir. Meclise gelen lâyiha Ankara 19 (Hususi) — Sefertle orduya aid müstacel ve adi telgrethe lar ve konuşmaların — mütekabiles müstacel ve adi telgraflara ve iRex nuşmalara tercih olunması hakkındlk ki lâyiha meclis ruznamesine alın « mıştır. Yunanlılar ilerliyorlar (Baş tarafı 1 Inci sayfadaf dudunda bulunan hususi muhar biri bildiriyor: 130 kilometre uzunluğundaki Arnavutluk cebhesinin şimal müntehasını teşkil eden İtalyam sol cenalıma karsı yunanlılar dün ve bugün şiddetli İücumlar- da bulunmuşlardır. Yunanlılar topçu kuvvetlerinin tesis ettik- leri şiddetli ateş himayesinde Mokra . dağlarının şimal ya « maçlarında bulunan — İtalyam Mevzilerine doğru ilerlemişler « dir. İngiliz başvekilinin izahatı (Baş tarafı 1 inci sayfada) ve imparatorluk kuvvetlerinin eline geçmiş bulunmaktadır (Alkışlar) şiax diye kadar Masra Matruha yedi bim esir getirilmiştir. Çevirme hareketinm de nekadar İtalyanın yakalandığını henüz bilmiyoruz. Fakat üç İtalyam fırkasının ve ayni zamanda siyal gömlekli — teşekküllerin büyük — bir kısmının imha ve esir edilmiş olması müstebad değildir. Sidi Barrani, Mısırı istilâ eden ve yeni akınlara hazırlanan İtalyân « ların bir ileri Üssü olduğuna nazaram burada —muntazam ve fevkalâde harb levazımının ele geçmesi muhte- meldir, Ve gene muhtemeldir ki, önü müzdeki hafta daha tafsilâili izahat da bulunabileyim. Garbe doğru düşmanın takili büyük bir şiddetle devam etmek tedir. Hava kuvvetlerimiz bom- bardıman ediyor, donanma ric- atta olan düşmana açık bulunan başlca yola obüsler yağdırıyor. İlk çevirme hareketinde yakala- nanlardan başka pek çok mk- tarda esir alınmakta olduğu bil- dirilmektedir. Bu hareketin şümulünü ta- yin etmek için henüz biraz erken ise de bunun bir zafer teşkil et- tiği muhakkaktır. (Alkışlar) Ve Afrika harb sahnesinde birinci derecede ehemmiyeti haizdir. Bu fevkalâde muğlâk hareke - tin plânlarını tanzim eden ge- neral Wavel, general Wilsona ve genel kurmay subaylarına ve bu plânların tatbikinde parlak mu- vaffakıyetler, metanet ve cüret gösteren, zaferi temin eden ki- taata büyük bir geref verecek mahiyettedir. (Alkışlra.) 206- Afrikadaki İngiliz baskını (Baştarafı 1 Inci sayfada) doğru kendilerine yol açabilmiş. lerdir. Gizli mitralyöz yuvaları nı ortadan — kaldırmak için za man lüzımdır. Tepelerde gizlen -« miş düşman mitralyöz yuvala- rına karşı motörlü İngiliz süvas rileri tarafından bir çok hücum- lar yapılmıştır. Amerikada.akisler Nevyork, 12 (a.a.) — Nev- york Times gazetesi yazıyor: İngilizler, muharebe ruhu ek- sik ve maneviyat bozuk olduğu zaman âdetçe üstünlüğün pel az bir şey ifade ettiğini hesaba katmaktadırlar. Bütün emare- ler İtalyada iyi gitmiyen bir şey göstermek- tedir. Nil muharebesi harbin nihaf muharebelerinden biri ola- bilecektir İtalya kış mücadelesinin en giddetlisine maruz kalacağd ben- ziyor. Dışardaki muvaffakıyet- sizlikler ve nefsi İtalya üzerinde ki hava bombardımanları da Yu- nanlıların hayret verici mus vaffakıyetleri kodar beklemedik Heticeler doğürabilecektir. aa GĞ

Bu sayıdan diğer sayfalar: