20 Kasım 1940 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

20 Kasım 1940 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Cenub Slavlığı) k ' 20 S ene Evvel Bugün T) Alman donanması İngilizlere qL nasıl teslim olmuştu ? Nihayet ufukta teslim edilen ilk tahtelbahir kafilesi görün dü Yazan: A. C. En katı kalbli bir kimse bile (Alman amiralının 1stırabını tak- dir edebilir ve kendisine sempa- ti duyardı. İngiliz zabitleri ken- disini nazikâne karşılıyorlardı. Fakat hiç bir kimse onun elini henüz sıkamazdı. Silâh endazlar ifa edemezlerdi. Maahaza centilmen ve sporcu bir millet olan İngiliz mağlüb selâm resmini düşmanının ıstırabını tamamiy- le takdir ediyor ve Alman ami- ralının oraya, düşmanın ayağı- na kadar gelmek suretiyle -va- tanına san bir hizmet ifa etti- gini Kâyıkiyle anlıyordu. Geminin etrafında pırıldaşan ışıklar Forth. limanında dün- yanın en azametli ve haşmetli bir deniz kuvvetinin - toplanmış olduğunu anlatıyordu. Bundan başka fon Meuzer, itimad mektubunu İngiliz ami- ralına uzattığı zaman: “amele ve Sevyetler — murahhaslarının Königsbergde - konferansa işti- rak için beklemekte oldukları- ni ve kendisinin tali bir teknik | müşavirden başka hiç bir şey olmadığını,, bildirmek — merare- tine de katlardı. Karşı karşıya İngiliz amiralı Ser Beatty uzun bir masanın bir. tarafına oturdu; karşısında da Alman a- miralı fon Meuzer mevki aldı. Alman amiralının etrafında üç kurmay zabiti ile hususi yaveri bulunuyordu. İngiliz amiralının refakatinde ise amiral Ser Çarls SARAÇOĞLU Ö Madden, vis amiral B. Brok ve iki kurmay subayı vardı. İngiliz mi- ralayı Bagot tercümanlık edi- Müzakerelerde vis amiral Ser zakerelerinde ise mütehassıs sı- fatiyle liva amiral Ser Reginald Tyrvitt'n — mütalealarından is- tifade olundu. Müzakere ve halledilecek bir cok noktalar vardı. Amiral Be- atty müttefiklerin mürakabe - leri altına konulacak gemilerin isimlerini, her gemide ne mıktar mürettebat, köâmür ve erzak bu- lunacağını, takib edecekleri To- tayı tayin etti. du. Zira terceman her cümleyi tekrar etmek mecburiyetinde kalıyordu. Alman amiralı da talimat ve müsaade almak üze- re Almanya ilesik sık telsiz muhaberesi yapıyordu. Öyle ki s0n anlaşmaya, ancak ertesi ge- ce geç vakit, erişilebildi. | — Amiral fon Meuzer İngiliz ami- ral gemisinden ayni nazik, fakat soğuk merasimle ayrıldı ve (Kö- nigsberg) e döndü. Biraz son- ra Alman kruvazörü — demir alarak Alman sularına doğru yol verdi. Sen salmeye doğru : Artık Şimal denizinin İngiliz sahilinde de Alman kıyılarında da bu büyük facianın son sah- (Sonu sayfa 4 sütün 3 de) Balkan Muamması (Baş tarafı 1 İnci sayfada) ağır, fakat muhakkak ki onu en iyi başaran bir hükümdardı. Umumi Harbden sonra, küçük ve kahraman Sırbistan, yapılan ilâvelerle büyük (Yugoslavya - devleti halini aldı. Bu on sekiz milyonluk yeni devletin bânisi olan Aleksandr, bir kaç milyon Sırbla, Sırptan daha münevver olan Hırvatları, Slovenleri ve fazla olarak yüz binlerce Macar ve Almamı yeni bir siyasi nizam içinde yoğur- mağa başladı. Onları milli bir topluluk haline getirmeğe, hep- sini müşterek bir vatan ideali etrafında birleştirmek gibi im- künsız addedilen bir işi gerçek- leştirmeğe çalıştı. Ölümü, en çok bu eserin, yani bütün Yu- goslav binasının binden çökece- ği korkusunu uyandırmakta idi. Kendisini kim istihlâf edecek- ti? Yerinin doldurulamıyacağı, Hırvatların tamamen ayrılacağı, Macarlarla Almanların ayrılık hareketlerini hızlandırarak — ni- fakların artacağı sanılıyordu. Cenazesi arkasından yalnız şe- hirler değil, köyler de ağladı. Dökülen göz yaşları büyük bir devlet ve millet yaratmış bir hükümdarın ölümiyle beraber vücuda getirdiği eserin de çök- mesi korkusundandı. Fakat Aleksandr'ın en büyük eseri, temelini attığı siyasi ve coğrafi bina değil, Yugoslavya haeminin içinde yaşayan mil- yonlara aşıladığı birlik ruhu ve istiklâl şuuru idi. Seciyesinin bu iki mümeyyiz vasfı, Yugoslav ADONE BEDELİ Türkiye — Renabi 1400 Krg. 8700 Krg, 780 » 1450 > 400 » — 800 » 150 » — 800 » 20 Sonteşrin 1940 ÇARŞAMBA 20 Şevval 1359 7 Rumi Sonteşrin 1356 Gün 325 Ay Ti: Yıl 940 - Kazım 13 Güneş — Öğle — kindi 206 — Ti — 945 658 — 1200 — 1432 Akgam — Yatsi — lmaak 1800 — 146 1223 1647 — 18.23 5.10 BENELİK 6 AYLIK 8 AYLIK VAYLIK b DİKKAT «Yeni Sabal Ve evrak neşredilsin edlimesin olunmaz ve bunların k: 'dan dolayı hiç bir edilmez. gönderilen yazılar iade lmaların-. Mmesuliyet kabul milletinin Aleksandrdan sonra saltanat naibi Prens Polun et- rafında sımsıkı saflar teşkil ede- rek büyük önderlerinin mira- sını kıskançlıkla muhafaza hu- susunda en büyük kuvvetini teş- kil etti, Yugoslavya 1931 — senesi- ne kadar kolu kanadı kıril- mış, fakir bir hale — in- miş, iç kaynaşmaların en kanlı ve öldürücü sahnelerinden geç- miş, Bulgarları da kendi içine alarak cenub Slavlığı idealini da- ha tam bir surette tahakkuk ettirmek emelinde idi. Fakat bir devlet içinde iki taht ve taca yer yoktu. Bundan başka, Bulgaris- tan, Yugoslavyadan garb hu- dudlarını istiyordu. Ayrıca Ma- kedonya komitesi bütün Make- donyanın istiklâli davasını ta- bancalarla ve bombalarla — ta- hakkuk ettirmek savaşını şid- detlendirmiş bulunuyordu. Binaenaleyh — Yugoslavların, bütün yaklaşma ve anlaşma te- şebbüslerme Bulgarlar husu - metle karşı koydu. Birbirini ta- kib eden Bulgar hükümetleri, Yugoslavya ile bizim aramızda karakol gibi durarak, sağ gözle- riyle bizi, sol gözleriyle Yugos- lav milletini aldatmak politika - sını takib ediyordu. Kefenin şu veya bu tarafına konulmağa hazır bir ağırlık tav- rı takınarak iki tarafı istismar etmek Balkan paktına kadar Bulgaristanın başlıca politikası oldu. Fakat 1932 de Balkanlı devletler Bulgaristanla yaptık- ları, doğrudan doğruya Vve ayrı ayrı temasların hiç bir netice vermiyeceğini gördüler ve ara- larında anlaşarak Bulgaristanı kendi haline bırakmağa karar verdiler. Aleksandrın, Atatürk- le mülâkatı bu kararın kuvveden file çıkması yolunda en mühim adım oldu. Diplomatik temaslar zemini hazırladı ve nihayet Bal- kan paktı imza olundu. B in ve güküneti muhafaza emeli idi. mı değil, gaye, milli bir hedefti. milyarlarla dinar sarfedilerek bu büyük devlete zam bir merkez halinde yeniden inşa olunmuştu. Devleti Yugoslavya için bu paktın ga- yesi, bizim için olduğu gibi, milli emniyetini ve Balkanlarda sulh Bu emel, bir hükümet progra- halk tabakaları ara- sında kök salmış yüksek bir | | Senelerle uğraşılarak büyük bir devlet kurulmuştu. Eskiden Arnavud kaldırımı ve kebabçı | dükkânı ile dolu olan Belgrad, lâyık muaz- Gözlerini toprak doyursun! — ga Zabita bir çivi muhtekirini yaka- lıyarak adliyeye vermiş. Hiç umm; dığı bir dakikada yakasında adalel çelik pençeşini gören bu fırsat düş- künü adam yüzlerce sandık Çivi sak- lamak cürmüle tutulmuştur. Erbabının anlattıklarına göre çivt fiyatlarının yüzde bin arttığına — ve mühtekirin çivi sandıklarını bâlâ pi- yasaya çıkarmadığına göre bu insaf- sız esnafın yüzde bin temettüe bile razı olmuyacak kadar gözü kızmış olduğu anlaşılıyor. Öyleya! Yüzde bin nisbetinde fır- lıyan bir metar satılığa çıkarmak için meselâ yüzde beş bin yükselişi neden beklememeli?... Bu kötü zianiyete saplanan ve b gün kötü hareketinin adalete hesa- bını vermek için kötü kötü düşün- düğünde şüphe caiz olmayan muhte- kir yüzde bin kârla bile elden çıkar- razı olmadığı sevgili çi- vilerinden müsadere suretile bedava ayrılmak ıztırarından — başka cürmü tahakkuk ettiği takdirde Türk ceza kanununun muhtekirlere tatbik etti- iyı da elbet çekecektir. Bu alelâde ihtikâr hâdisesinin ha- zin tarafı nerededir - bilir misiniz? Yüzde bin temettüü azıksıyarak da- ha fazlasını gözliyen aç gözlü ve doy- mak hilmez intifa ve tama hırsının enginliğinde... Dedelerimiz tamaın em için bile: Ziyan gelirir derlermiş. Dünyalara sığmıyacak kadar ge - nişliyen bu çeşidinin ise sahibine zi- yandan başka belk da getireceğinde Süphe yoktur. Ne diyelan, gözlerini toprak do- yursun. Kıymetli bir hocayı kaybettik Uzun hayatı esnasında memleketi- mize binlerce talebe yetiştiren kıy - metli muallimlerimizden Tevfikin ev- velki gece eviade vefat ettiğini tces- sürle haber aldık. Değerli hocamız son seneler zarfında Kabataş lisesinde | feyizli vazifesine devam etmekte idi. Merhumun kederli ailesinin teessü- rüne bütün kalbimizle iştirak ve be- yanı taziyet ederiz. Bulgaristana balık gidiyor Son günlerde Bulgaristana mühim miktarda balık gitmeğe başlamıştır. Bu balıklar küçük Türk motörlerile nakledilmektedir. Dün de 10 motör balık Bulgaristana gönderilmiştir. YENI SA ü söndürme tulumbasının vi lerine tevzüne erinin lüzumu halinde kendi © lektrik cereyanlarını bizzat ternin decek elektrik büyük & motörlerile teçhi: lunmaları, yakında büyük mikyasda Ve umumi mahiyette bir kaç pasif korunma tecrübesinin yapılması ka- rarlaştırılmıştır. Bu tecrübeler gece ve gündüz bir kaç defa tekrar edile- cektir. kelenmesine başlandı Dün sabahtan itibaren gehir tenvi- ratının maskelenmesine başlanmıştır. Şehrimizde mevcud bütün lâmbal derhal imkân görülmediğinden tenha semtlerdeki elektrik lâmbalarının büsbütün kal- dırılmasına karar verilmiştir. Kaldı- rılacak Tâmbaların mükdarı 7000 dir. Umumi ve merkezi mahallerle, yet naktasından — ehemmiyetli olan mıntakalarda — bırakılacak - tenvirat lâmbalarının üstlerine zıyayı yukarı- yya aksetlirmiyen bir tabla geçirile - cek ve bugün mevcud - ampullerden, daha az ziya veren mavi ampuller konulacaktır. rin maskelenmesine Umuml tenviratın tamamen mas - kelenmesi için 4 güne lüzum olduğu anlaşılmıştır. Tenviratın maskelenme si muhitten merkeze gelmek - şartile bu dört günde tamamlanacaktır. L manda işliyen Boğaz, Ada ve Haliç vapurlarile sair vapurların geceleri projektör kullanmaları da nizamna- name mucibince yasak edilmiştir. Va- purların gece seyri seferleri bu şe - kilde tehlike arzedeceğinden — vapur projektörleri hakkında Ankaradan yeni talimat istenmiştir. Kontrol ve teftişler Işıkların söndürülmesi ve karartıl- ması nizamnamesinin tatbiki polis, be lediye ve vilâyet tarafından sıkı bir teftiş ve kontrole tâbi tutulacaktır. Bu kontrollere 21/11/940 akşamın - dan itibaren başlanacaktır. Nizamnamenin esa: tarafları Hükümelin takibine karar verdi- Bi «hava taarruzlarına karşi ışıkların söndürülmesi ve İarartılması nizam- namesi» nin, şehir Halkını alâkadâr eden kısımlarını aşağıda aynen veri- yoruz. Umrnumi ve husust binalarda iç ten- viratı ve vitrin tertibatı, cephe ten- viratı, bina numaral: jiklandı- rılması yasaktır. Her ne şekilde olur- sa olsun harice ışık verecek her tür- mu- | hafaza için mükemmel ve mü- cehhez bir ordu yaratılmıştı. Bu ordu, nüvesini teşkil eden Sırb milletinin kahramanlığı gibi şe- ref an'anelerine dayanan kuv-| vetli bir varlıktı. Aleksandr. bu orduyu memleketinin hududları ötesinden gelebilecek bütün ih- timallere göre hazırlamıştı. Yu- goslavya büyük bir devlet ha- Tini alalıdanberi bir taraftan İ- talya, diğer taraftan Bulgaris- tanla uğraşmıştı. Bütün Yugos-| lavyada bir gün memleketlerine ancak bu iki komşudan zarar| gelebileceği hâkim bir fikir ha- lini aldı. Yirmi sene, tehlikenin gelebileceği — noktayı seyrede ede, Yugoslav, tehlikeyi artık gözü bir insiyak derecesine varmış- tı. Yugoslavların milli muhafaza sevkitabilleri bu eler sa-| indedir ki bugünkü hassasi-| etine ve dokunan eli yakaca- ğa benziyen giddetli bir ateş ha- | raretine vardı. Balkan paktından evvel ve Balkan paktından sonra bir çok | defalar Belgrada gidip geldim. | Atatürk - Kral Aleksandr. mü-| lâkatından sonra bilhassa Tür-| kiye ile olan yakınlaşmanın Yu- goslavları manen nasıl kuvve lendirdiği, Yugoslavya halkı - man yüzlerinde ve Belgrad ha- vasının içinde sanki güzle görü- lür ve elle tutulur halde mad- deleşmiş gibiydi. Hele Alek- sandrın ölümünden sonra bu| milli | bağlılık, Yugoslavyanın mevcudiyetini muhafaza hassa- siyetinde kendisine tam bir yar- dımcı vazifesi ifa etti. Türkiyenin vefakârlığ Yugo: lavlara eserlerini muhafaza ve tamamlamak yolunda arkaları- nı emniyetle dayayabilecekleri büyük bir istinadgâhın Türkiye- de varlığını anlatıyordu. Bütün bu âmiller, yani gefe olan imanı, milli birliği, hakkını muhafaza- ya kudretli ordusu ve dostları- nin dürüst vaziyeti, Yugoslav- yayı bu harbin bütün tazyikle- rine rağmen bir Rumanya haline kapalı bile olsa sezecek | ğiçelik elâstikiyetine rağmen, emellerinde, hedeflerinde, takib ettiği davaların ana istikametle- rinde inhiraf göstermedi. Yirmi beş senelik tarihi ku-| ruluşu göz önünde duran - bir| memleketin — İtalyan - Yunan harbi karşısında ne vaziyet ala- bileceğini tahmine lüzum var mı? Belgradda yaşamış olan- lar, Yugoslavyayı — tanıyanlar bilirler ki, onlar, Dalmaçya sa- hilleri durdukça ve İtalyada bu hırs ve iştiha bulundukça, Fa- şist kıtaların kendi üzerlerine çullanmak için fırsat kolladık - larını daima bilmişler ve hesab- larını hep bu bilgiye göre tan- zim etmişlerdir. Bir memleketin yirmi beş se- nenin binbir tecrübesi içinde ha- sıl ettiği bu derece kuvvetli bir mak kabil midir ?Kabil olabi di, yapılan tazyikler iktısadi | veriş ve resmi ziyaret hududl. nı geçerek gimdiye kadar klâsik neticsesi olan tecavüz vaziyet ne çoktan geçerdi. Fakat Vi goslavyada, Yugo: denilen bir tem 1 ve küvvetine ve onunla manın kolay olmuyacağına ina ki bu devleti se) liş mak hâdisesidir Kral — Aleksandr — zamanında olduğu gibi bugüne k: muha- faza etmiştir. Yunan misalini Yugoslavya- nin takib ediş tarzı dahi, Bal- kanların dör ğından — biri çöktüyse diğer üçünün binayı her tazyike rağmen muhafaza edeceklerini açık göstermiştir Fakat Yugoslavya sulh isti- yor, Bir tahrike sebebiyet ver- Memek için sesini çıkarmamak- ta, kavga aramamakta, , fakat gene muhakkak ki Yunan mi- saline muhabbetle, Rumen mi- saline ise nefretle bakmakta - dir, Aleksandrın eseri onu yar tığı tarihten 22 sene sonra tarihin en cehennemi kargaş lığı arasında dahi her zamankin- den daha kuvvetli manzarasile gelmekten koruyan sebeblerdi.| ayakta durmaktadır. Bunun içindir. ki Yugoslavya, —S0N— zaman zaman politikasına vendi- A, N. &. HU lü vasıtaların dışarıda yakılması ve | kullanılması memnudur. H ve| umumt binalarda tenviratın — harice hissi şu veya bu tehdid ile sars-| Şehir ve Memâem.g B'-î':ıau :HAVA îtHHKESIHE KARŞI Şehir tenviratının mas- | karşı maşkelenmesi mümkün olmadı- Bi takdirde hafif vatlik mavi Wi ren ampuller kullanılabilir. Işığın dt arıya aksedebileceği bütün pencere- lere, kapılara, cam tarasalara, Kori- dorlara ve mümasili bühçeye, avluya çılan bütün kapılara ışık g tipler y apılır. rilip çıkdlan umumi bir, aeipnlanr Haai fabrikalar ve burilara benzer mahal letde iki kapının ayni zamanda açıl- | maması için bölmede ya bir bi Bilüindüörulür veya'otamatik Br a) tiple bu İş görülür; Umumt bima partman *gibi evlerin medhallerinde ventiyer, sahanlık gibi bir yeni mev- cutl olmıyanlar'da iç veya Giş tarat- | Üa tahta, Halı kullanmak - suetilel dışarıya süreti kat'iyede ışık sızdır- maz medhaller tertib edilecektir. Lo- kantalı hususi yerler için bu medhal 3 kişilikdir. Fazla olmaz. Fabrika - n büyük imalât par- ime imkân — verecek derecede büyüklükte olabilir. Alevle- ri göze görülecek ışık gösteren nevi mutfak, fırın ısıtma cihazl: her anın bulundukları yerler duman çı yerler hiç bir ışık huzmesinin dı; ya çıkmıyacak şekilde tanızim olunur ve maskelenir. Havagazi, maden dö- küm fabrikalarında ve diğer sanayi Mmüesseselerinde herhangi bir imal se- bebile hasıl olan ışıklar mümkün Mmertebe ışık huzmelerinin dışarı geç- Mesine mâni Olacak şekilde mas - kelenecektir. Esas itibarile nakil v sıtalarında bütün ışıklar söndürüle- cektir. Tşıksız ol- Miyan nakil vasıtalarının iç tenviratı tam bir şekilde maskelenmesi temin edilemediği takdirde hafif vatlık ma- vi ammpul kullarılır. Motörlü nakil vantalarının ve bisikletlerin dış ışik- ları ve arka lâmbaları kılıf ile veya- hüd koyu mavi kalın bir veya iki cam veyahud koyu mavi kalın kâğıd ile maskelenir. Maskelenmemi: veya araba lâmbalarının kullar kat'iyyen yasaktır. Cozai müleyyideler Bu nizamınameye aykırı hareket e- denler pasif korunma kanununa tâbi | gehir ve kasabalarda pasif korunma | kahun ve nizamname ve talim: almaları mür fener lması na- misinde yazılı müeyyidelerle cezalan Aırılırlar. Bu cezalar kantnun 14 ün- cü maddesine nazaran 15 günden aya kadar hapis, 5 liradadan 50 liraya kadar para cezasından ibarettir. Siyah bez ihtikârı Nizamnamenin mevkii tatbike vaz'ı üzerine dün bütün şehir halkı mas- Kelenme i; i siyah bez, ma- Vi kâğıd vesaire : miştır. Halkın büyül talebinin her hangi bir ihtikâra mey- | dan vermemesi naddı beya e tur. Bu beyan noksan malümat vilâyet b bul andu tütmuş: elerde yanlış — ve| enlerle bu & milli korun - | anununa göre cezalandırılacak - lardır. | İngiltereden yeni mal- lar geliyor Bugünleri İngiltereden yine mü- him miktarda ithalât maddesi g ceği haber alınmıştır. Bu maddeler arasında mühim miktarda p: ve yünlü mensucat, otomobil 1 teneke, nişadır, kir eç kaymağı v re bulunmaktadır Çivileri saklayan © Dün sek asliye ce çivi tüccar kulen mühüake- mesine b Cü hüd ka- iki gün evvel de -cürmü meştudu mütcdkib- hakkında tevkil kararı de çivi olduğu halde bunlar Tutulan c hud göre de Kar uiy hu sü- retle hareket ettiği tesbit edilm G Biydirilmi bu memur Kuürniğin um olduğunu ve fiy t bulunduğunu - söyle x Karnik bu talebe kar — Bende çivi y Böyle namına bir şeyi: Hepsini sattık, Yenisini icıniyo- ruz. hem nalına vuruyor, hem de mıhına. Asker ailelerine yardım işi V Azker — ailelerine yapılacak yardım filen 1 kânunuevvelden itibaren başlıyacaktır. Yardıma muhtaç ailelerin ve yardıma işğ- tirak edecek mükclleflerin tes- biti bugünlerde kazalar tara- fından tamamlanacaktır. 1 Kânunusaniden itibaren bütün resmi ve hususi devair, ti- cari müessesat memurlarından mükellef olanlardan yardım tah sisatı kesilecektir. HARB VAZİYETİ Taranto deniz zafe- rinin neticesi (Baş tarafı 1 Inci sayfada) ticeyi istihsal etmek Tâzımdır. Yoksa düşman donanması mağlüb edildik- tea sonra galib filo zafer nümayişi ile Timanlarına avdet edip istirahate çekilirse bu muharebe pehli- van igüreşi gibi olur Bir deniz zaferinden sonra donan- ma kumandı düşüneceği bir çok şeyler vardır. Düşman donanma- sının bugüne kadar iktısadi vaziyet- te, harb harekâtında, deniz ticaretin- de, siyast durumda, memleket müda- faasında vazifes şimdi bu do- nanma tamamen veya kısmen orta- Gan kalktıktan sonra mubasım dev- letin askeri, iktısadi ve siyasi nizamı- na en müessir darbeler nasıl vuru - lur?. Bu cihet muharebeyi kazan - maktan daha mühimdir Son Taranto deniz baskınında İtal- men — mahvolmamış bir müddet için İngiliz ak ikti- anın yan filosu t Ttalyanın Misir harekâti bü filo - nun endirekt tesisine bağlı idi. Çün- arbe yapılan küçük kuvvetlerle edemiyorlardı n müdahale zımdı. Donanm bu sülara hareketi de ümkün — olan ahvalden italyan filosu Taranto bas- vazi - liyatı da ldi. boğazından na vurulan ök - garb is- e ktir t İngilizler İngi -« imkân- leri tehdid bu sahillere, ada- ltına 1 daha müessir su - İtalya abluk: e tatbik oh iyasi ve askeri prestiji ttalya n Bu sayılanlar Taranto deniz zafe- rinin müsbet hasılasını teşkil eder. Batan veya tahrib edilen üç zırhlı ile dört kruvazör bu meselede ikinci de- recede kal donan! Val ve şe- Te bu deniz zaferin- n ettiğini car mahkemede iştir. Sula uçlu © Dün » bu ada sar davada suçl dini müd dedindi — Ben dim diyordu. Çivi yok deme- An- » O- çivilerimi saklamadım, benden şahieli din- 1 talebde bu- dosyanın bir kere tet- e bulunan skeme' 1 cinsinin ta-| başka bi 'e bu taleb lındı, İlim Köşesi Yazan: l Prof. Salih Murad Uzdilak Keşifler, ihtiralar —— —— Mısır koçanında yatan servet Furfurol misır koçanı, odün . gibt maddelerin taktirile elde edilen ko- kulu, volatil, renksiz bir yağdır. Box yacılıkta, sun'l reçine imalinde u- lanılır. Bir kaç sene evvel bu mad- de âboratuvarda kullanılırdı ve ki- losu 100 dolara satılırdı. Bugün çok miktarda istihsal ediliyor ve fiyatı 'da 400 defa ucuzlamıştır. İstihsal u- süllerindeki inkişafa bakılırsa fiyatın daha düşeceğine hükmedilebilir. Su- den ağır olan furfurol r maddeler, boyalar, boya çıkaran mad deler, antiseptikler, anastetikler, mik rop öldürücü maddeler ve daha bir çok işlerde kullanılır. Petrol lâmba- larında yakılırsa daha parlak aşık verir hem de petrolün pis kokusu kalmamış olur. Kimyagerlerle mühendislerin Tö- şerşleri ekonomik meseleleri h: derse mısır tarlaları sahiblerinin yü- zü güleceği şüphesizdir. Mısır sapla- rını tarlalarda toplamak, mısir dane- lerini ayırmak ve sapları ufalamak için busust makineler — yapılmıştır. Diğer mühim bir mesele ameliyelerin mütemadi olabilmesi için ham mad- deyi bütün sene iyi muhafaza edebil- mek üzere hususl siloların inşasıdır. Eskiden bu maddelerden bir çoğu ile - ormanlardan - çıkarılıyordu. Orman yetiştirmek zor, fakat mısır yetişlir - mek daha kolay. Her sene bir ormam yetişmez, fakat her seı tirilebilir. Memleketimizde mısır için münasib mıntakaların cok olduğuna bakılırsa mısır endüstrisinin memi ketimize sokulmasının faydalı olucağı süphesizdir. Mısir ziraatile toprağın inbat ka- biliyetinin düşürülmemesi için dev- ne usulü takib ediliyor. Bir sene misir yetiştiren yerlerde ertesi sene bakla fasilesinden Soya fasulyesi e- kiliyor. Bu fasülye toprağa bol azot veriyor. Fasulyeler toplanıp yağı çı- karıldıktan sonra posaları ve sapları,, yaprakları toprağa atılıyor. Bir çok işlerde kullanılan bu yağ varidatı mı- sır mahsulünden kalan açığı kapa- tıyor. Tabiat kimyasile bu devre dön- dürülüyör Ve güneş enerjiği dödelr— bir şekilde kullanılmış oluyor. İşte böyle ziral artıkları mühendis- lerle kimyagerler faideli şekle soku- yorlar. Bundan dolayı ziral röşeri- lere borçluyuz. Bu röşerşler ve mali yardım saye- sinde ilim adamları yeni yeni iktısadi sahalar açıyorlar ve insanların kon- yeni yeni mahsuller mey- riyorlar. d sekeruni A misir yetiş- faru içi dana | SABAHTAN SABAHA Tayyare neden bir netice veremez oldu? (Baş tarafı 1 inci sayfada) Sebebi çok basit: Almanya, Potonya ve Fransa tayyarelerine karşı beş, on reye sahipti. O zaman İn- gili mreciliği de zayıftı; müfte- fiklerine pek yardım edemi zırlanıyordu. Şimdi İ ciliği, Aln ları karşılar misli ta nuna karşı kara sının kaymeti büyük de- iylarında lağiliz donanması bundan dolayı Şimal deni zinde dalaşmıyordu. Fakat artık do- nanma her tarafda kendisini müda- reler bulduğu — gibi ntoda, hattâ bu silâhındi fade cderek düşmana müthiş bir be indirmiştir. isti- dar. “Alman tebliğleri İngiliz şehirlerine * yapılan taarruzların daim kabele olduğunu ha evvelki gün Kov Ah p yıkılm u bill Bundan şu netice çıkıyor Almanyaya şiddetli hü- bir mu- edir, Da ayde ntrı şel vab ol tür assa ilân olunmuş - cumlardan vaz geçecek olursa Al- manya da o kadar şiddetli hücumdar yapmıyar belki bu hücumların ve askeri mevkileri istihdaf etmesini temin edecektir Ancak iki tarafın hücumları ara- sında bir fark var: İngiltere Alman- ların yalı kale yollarına, lerine, d keri lerine bomba harcıyor. Almanya ise İngilizlerin — maneviyatını — bozmak, onları yoru sinirlerini — yıkarak harbden çıkarmak ümidindedir. Hal- buki Londraya geceli gündüzlü hü- cumlar yapıldığı sırada bile bu temin -Memişti karşısında adi onunla lan başka hedeflere dön - t bulamıyor ve iki karaf kuvvetleri müvazeneye — yaklaşı havalar, bir m müharebesine aid değildir. en REHÇET SAFA

Bu sayıdan diğer sayfalar: