Belçik ve vENI Holland Alman hücumu Hollandanın tarihi su müdafaasını yarabilecek mi? 1814 - 018 umumal harbin ilk kü- Cük kahramanı Belçika, harbi müter akib tekrar istiklâline " kavuştuktan 'sonra büyük komşusu Fransanın - keri usul talim ve terbiyesini benim. “semiş zeki Ve liyakatli insanlar mem. deketidir. © vakitler (milleti müsetleha) do nilen Bismarek terbiyesi — Alman neslinin kat kat faik kuvvetlerinin ilk sademelerine Belçika orduları uğ ramışlardı. Bolçika, o tarihte ve buğün bü - Yük harblerin basamağı olmuştur. Muktedir. mühendislerinin - vücuda Betirmiş oldukları Liege ve Namur. ilâh, müstahkem kaleleri de dünya topçuluğunda bugüne kadar ilk saf- ta gelen Alman toplarının ilk ateşi: 'ne hedef olmuşlardı. Alman orduları Pransaya taamız etmek için 1914 Ağustosunda - Lük- simburg ve Belçikayı çiğneyerek Beçmişlerdi. Çünkü Pransa hududu. 'a giden daha az müninli yol oldu. #u için Belçikadan müruru mülâyim | bulmuşlardı. Bu Suretle 1888 muahedesiyle Bel- çikanın garanti edilen bitaraflığı ih. K edlilmiştir. Ve 1918 senesine ka. dar düsman işgali altında kalmıştır. Umuml harbin devamı müddetin. cebüyük devletlerde bile tayyare adedi bir kaç düzüneyi geçmiyordu. “Tayyareler, ancak kısa mesafelerde istikşaf hizmetlerine münbasır kalır yordu. Sür'at, uçuş ve havada ma: Bevra kabiliyetleri bu müthiş ve kallir silâan — bugünkü terakkisine, Yazaran çok Gun ve az idi. Münialar n ve istihkâmları tahrib etmek- ve Yol açmak vazifesi topçulara mevdu. idi Belçika kalelerinin her biri cid- den hakiki askerliğe lüyık mukave - eti gösterdikten sonra birer birer gukut etmişler ve Alman kollarının ileri hareketlerine ve süvari akınla: Tına mâni olamamışlardı. Çeyrek asır sonm 'bugün ayai “yak'a tekerrür ediyor. Büyük harble. Te başlangıç addedilecek hücumların zamanı geldiğine kani olan Hitler du- hi garb ordularına ileri emrini ver. miş ve kendisi de garbe hareket va- hasına gitmiştir. Belçika, 10 Mayıs 040 gecesi fe- cirden evevi Almanların bombalı ta ArTurlariyle beraber tam seferberlik 've Şrfi idare ilân eylemiştir. Silâhbaşı eden Belçika kıtaları bütün kuvvetleriyle mukabeleye bag Tamışlardır. Müttefik — kın yetişmelerine intizaren — memleketi bu saatlerde adim adım müdafan et mektedirler. Ve kralları cesur Leo Pold ordularının başkumandanlı derühde eylemiştir. Şarktan garbe seyreden Alman tayyare filoları ilk iş olarak Belçi: ka tayyare meydanlarının ve hava kuvetlerinin tahriblerini istihdaf ve yetişen müttefik hava kuvvetleriyle NM MANDMAAAANANNAMANAN Na Gayri ihtiyarf olarak: — Veysi bey neden senin kucak - lanmamanı istiyor, diye sordu . Bu sualine cevab alamıyacağını na- niyordu. Halbuki, Altay, sanki esber oku- yormuş gibi ağır ağır: — Veyai bey istemiyor, çünkü O Altayın hisli. olmasına kızıyor .. Küçük, mânasını kavrayamadığı “hlsli, kelimesini bulmak için çok #üçlük çekmişti. Veysi, hayret içinde, böyle bir sey ağzından çıkaran küçücük çocuğuna bakıyordu. Ne dedin?.. Neler söylüyorsun? üük Altay ayni tarrda devam ediyordu: — Veysi bey fena udam.. Onün bir | — Tapi mi var? — Evet,, İşte, burda Her hakde oayn Önünde “kajb ye. Einesdaki, bir. taş var,, demiş olmar Bahri Özdeniz Ççarpışmalarına devam. atmektedir. ker. “Tarihi bakımdan / Belçika, 1796 - den 1815 tarihine kadar Frananaın hâkimiyetinde kaldıktan sonra 1815 de Holanda ile birleşti. 1830 tarihin- de vukubulan ihtilâi neticesinde Bak gika tam istiklâline kavuşmuştur. Ve İdaresi meşruti. bir. hükümdare tevdi edilmiştir. 1908 tağihinde Congo g0 müstakil — hüktmeti kanın — müstemlekesi — olmuştar, 1914 de bürriyeti tekrar ihlâl e- dilmişti. — Lükin müttetik silâh. Jarın 1918 de - galebesi — üzerine acı fdbar devirleri geçiren - Belçika tekrar hürriyetine nail ve memleke- tin tamamdi mülkiyetine sahib olduk. tan sonra Morsenet ve Malmody top- rakları da Belçikaya ihak- edilerek Şarka doğru biraz daha tevsi kalın- mıştar. Gayyuür Belçika, hemen harb yar Talerini sarmış, harab - kısımlarını *amir etmiştir. Ve memleketin işça- H altında inkişaf edememiş sanayi. ine lâzimgelen hızı vererek cakinon mal faaliyetinin fevkinde - (rende- ments) almağa başlamış ve- bugün. kü tekemmülüne ermiştir. Askeri teşkilâti: - Bünyesine gö- reher sınfta tamamiyle neridir. efradı hemen kâmilen münevewdir. Ve manevra kabiliyetleri yüksektir. Büyük millet ordularının itibariyle tevazüin hasıl olacak kıtalarına fen - ni harb bakımından müsavidir. Dost büyük devlet saflarında çok faydalı bir askeri cürütam olarak kaydedilneğe şayandırlar, Holanda, Alman taarruzunu karşılamak &- zere askert hazırlıklarını ve müdafan tertiplerini tamamladığı cihana ilân YND ANMANMNAMNAANANNAmDmr lıydı.. Ve mânasını anlamadığı için Altay bu gekilde konuşuyordu. Hat- tâ kçük elleriyle "işte, burada.. , derken midesini güsteriyordu. Veysi bey.. Altayın da bir taş olmasını istiyor, kucaklamaannı iş temiyor. — Fakat bunları kim söyledir. — Veysi bey. — Hayır, böyle bir şey yokt: — Dadı annem söyledi. Söylediğinden - şaşmıyan — külçük çocuğunun karşısında — Veysi - hid: detten sararmış bir halde bu korkunç ithamı red için hazırlanıyordu. - Pu- kat birdenbire, kalbinin içinde An bir darbe yemiş gibi sıçradı.. Dehşet ile, çiftlikten hareket et- tikten sonra yolda, annesinden ka - çırdığı çocuğu Hakkında Muazzea hanıma verdiği talimatı batırlıyor u, Haşalından #ilmek ialediği o to- Belçi inlin hatıraları., yeniden canlanı edilen Holandanın güvendiği su bas- kanını, kudretini, vaziyetini ve mem- Teketin öğrenelim. Yardımlarını görebileceği devletler. e münasebetini anlayalım: Holanda, ber halde istiklâlini mü- dafaa hususunda Âvrupada kopan harblerden gimdiye kadar küçük dev. letlerin ” infirad siyasetinden alınan netice ve teerübeler ve ilnal eylemiş busüsiyeterini da, komşusu ve- eaki tarihi müttefiki Belçikadan yardım bekle meğe hakka ve müttefiklerin de a. hidleri vardır; Müttefikler de o su. retle hareket ederek göker sevkiya tına baştamıştardr. Şayed. Alnianlar Holandayı işga- le ve Manş sahillefine kadar inmeğe muvaffak olurlarsa İngilterenin kar” gastna tehlikeli bir harb heyulâsının dikilmesi, Şimal ve Manş Denizler rindeki münakalâtın sekteye uğra - mast demektir. Hem gunü İyi bilmelidir ki Al- Manlar her taarrızdan evvel mane - viyatı bozma propagandası ve - bir gaşırtma hareketi İcra ederler ve kolladıkları bir anda gikârının bar gına bir kartal çevikliğiyle tepeden inerler. Bu Ja 20 1ncı asır harbleri. nin (yıldırım) sistemidir. İşte bu. glin de Folandaya yapılan Ani - tar arruz budur. Holandasın Almanyaya nazaran (Sonu 8 incide) SCHUBERT'in bütün musikisi ları. “yeniden canlanı: eler söylemiş, idi.. Perihana karşı Onun hisli hareketlerine kargı ne ka dar atıp tutmuştu. Şimdi, Muazzez hanıma, o zaman - Jar vermiş olduğu talimatı, sanki sas İi bir sinema filmi gibi gözlerinin - nünden geçiyordu.. — İnsanın iradesini “—zayıflatan, fabiatını yumuşamış bir hale sökan okşamalar, öpmeler, falan.. yok Hisli bir erkek olmıyacak, — evet. Oğlumu — kimse — yucaklamıyacak, kalı yürekli.. pratjk ve-soğuk 'kanlı bir inana... benim gihi bir insan yap- mak için uğraşın! . Evet bunu söylemişti. Hor halde Mükizez hantz bu, kelimeyi, kücük, 'bir çocuk ağsından o kadar güçlük SABAR dirilabilir. Telefon: ! l RADYO Puvorumu Adanada atçılık ihya ediliyor Klana, (Hussi) — Adanada bir dik kİübü tesisi maksadiyle - va limiz Bay Faik Üstünün daveti . zerine alâkadar zevat arasında Parti. binasında bir toplantı yapılmıştır. . Hazır bulunanlar-arasında cere. 'yan eden uzun ve etmafir konuşma Tardan sonra valimiz bay Faik Üa tün bazı elemanların: fikirlerini-de dinliyerek: — Atçılık, Adana için thmal & Gümiyecek bir davadır., demiştir. Değerli ve. çalışkan valimiz bu Mmevnu üzerindeki kıymetli fikirlerini ezcümle göyle hülâsa etmiştir: — Türkün' ezeli ve ananevi milit sPorU olan atçılığın münevevr Ada. 'nada bakımsız kalmış olması hiçbir. #üfelle doğru değildir., Atlarına Viston nebirinden su içi zen dedelerimiz, atı, çobuk kadar dikkat ve şefkatla- yetiştirirler, at nesillerini korulardı. Her türlü im- kânları elinde tutan Adana, atçılığı ihya etmeli ve bir atçılık klübü kur: malidır. Bu, çok ehemmiyetli ve mil. Hi bir varlıktar. Bunu yapacağız ar. kadaşlar. fakılâp ve milik devalar yolunda feragütkâr ve- fedakür bir hüviyetli öne atilan Adanalılardan, siz arkadaşlarımdan - bu işi de ayai çapta milif bir vazife olarak benim: Semenizi dilerim. Bilâhara 20 kişilik bir tesla heyeti tesbit edilmiş ve klübün müstaki ol. masına karar verilmiştir. Yakında idare heyeti” seçimi de yapılarak faaliyete geçilecektir. DİKKAT mmmamammn, Yarınki Salı akşamı SÜ M ER Sinemasında Bitmemiş Senfoni tamamen yeni kopyası sinemanın ebedi zaferi olan - mübteşem ftim sinemada. 42851 Biletler evvelden al- Te çıknış bu kelimeyi, müteaddit de- falar tekrar etmiş olmalıydı. Veyai, şiddetli bir yumruk alt da sersemlemiş gibi hareketsiz du. Tuyordu, Şimdi yanı başında duran, ve kal- bindeki bütün ince hislerini söndür amek için emir verdiği, garib lâkırdı lar söyliyen, kuru ve hareketsiz du ran bu kalbsiz küçük canavarı, isto diği gibi yetiştirilmiş olan bu çocu. u seyrediyordu. Genç adam dehşet içinde iki eli Yüzüne götürerek, birdenbire oğlu- 'Nün ai etiği canlı Vlodun azabindan kaçmak, duymamak için geriledi. Zihninde tek.bir fikir vardı:. Oğ., Dü bir a evel yasından alllirt” mak, ALG H Yazan : SAİBE ÖRS | Profesör gayet dikkatle Suadi mür- — Şimdiki halde cekimiş bir bror Bit buluyorum, dedi. Fakat ciğerlerin filmini - görmek isterim ve tükürüğü de muayene edi- lecektir. Linden / hastahanesine ho. idin ve söylediğim şeyleri ora- da yaptırın! Pazartesi günü tekrar bana gelin, muayenemin - neticesini Bize © vakit söylerim. Çocuğu tek - rar getirmeğe bacet yok. Yalnız ge- Profesörün dediğini hemen yap - 'tık: Hastabaneye gittik, gerek film ve gerekse tükürük muayenesini yap tırdık. Biz henüz hastahaneye gel - meden profesör telefon etmis, - bizi fazla bekletmediler. Ama ve halde idimm?.. Yarabbi bu- 'un için mi Almanyaya gelmiştim?, Avdette, çocuk elektrikli trenine #evinmişti, ben de yüzümü cama da- yamış, ağlıyordum. Suadı — Anneciğim - seviniyorum. de- dikçe, ben, vicdan azabı çekiyordum. Oğlumu hakkile gözetememiştim. O yaz, Suad, Berlinde pek yakın akrabalarımın yanında iki ay otur. muştu. Oğlanın halini, zayrktığını, el bet bunlar görmüşlerdi. Babasız bir. gocukla birancık olsun alikadar o- Jap, rahatsızlığından beni haberdar etseydiler, tabil çocukları hemen Tatanbülâ - aldırtırdım veyahud ta kendimi gelip alırdım da hiç olmaz: #a, dörüümüz birden pişman olmaz. d Benim için değil, yetimlerin hatırı için bunu yapmak vazifeleri idi. E- iğer insan olaydılar. Ne olurdu. Ulu Tanrim, — herkese Yiedan ve biraz da merhamet ver - | seydini * Püzartesi günü profesöre tekrar gittim. Kalbim çarpıyordu: Acaba e işitecektim?, Profesör beni görünce içimden ge- çirdiğim şeyleri anladı, ve ilk sözü gu öldür. — Bayan müsterih olun.. Oğlumuz 'verem değildir!. Sevinç yaşları güzlerimden naklârıma sizıyordu. — Fakat, çocuğu son derece kuv. vetsiz ve zayıf buldum, bu da kâfi derecede gıda alamadığından olmuş- tur. Ciğerinde şüphe verecek bir iki lekecik gördüm. Fakat endişe etme - yin. Bu yaşta tabiat kendini fev. kalüde müdafan eder. AÂmma çocuğu hemen — İsviçreye — götürmelisiniz! Kat'iyyen bü kışı burada geçirmiye- ya. tedaviyo lüzum / görmüyorum. Bol ıda, temiz hava ve istirahat ister. İsviçrede irtifa yüksek bir yerde - furursunuz. Eminim ki, bir seneye kadar gördüğünüz zayıflıktan ener kalmıyacaktır. Fakat vakit geçirme- #e gelmez, hemen gidin!.., Doktorun sözlerini işitince ser « semlemiştim. Vizite parası olan 40 markı verdim. Ve hemen odadan çı- kaverdim, profesör beni durdurdu : Biraz bekleyin; dedi. Size bir Tapor vermeliyim., Ve raporu yazarak bana uzattı. OUU Sinirli sinirli zile bastı ve Altayı Aalıp odasına götürmek için gelecek 'adamı beklemeden holü terketti. Büyük salonun ortasında, yalnız. İbaşına kalan Altay, hiç hareket et Ümeden dürüyordu. | Nihayet Altay, hemen salana ko - | garak ihtiyar uşağın elinden tuta - | İ rak odasına çıktı. Yalnız merdivenin yanındaki yarı karanlık koridordan. geçerken, korktuğunu belli eden bir hareket yaptı. şak hafifçe — gülerek: — Korktunuz mu? diye söylen - | | | | | | B diye mirildandı. bey, köşede saklı. | “İhüyar adam gülmekte 'devüm & derek: — Yavrum Veyui bey künseyi ye- Mmez.. Öyle ena bir kimse değil , Veysi AN cektir. Buna dikkat edin. Ayrica bir | 19 MAYIS 1910 YADA YADA | —10— i | Almanya Almanya derken başıma birde lsviç_re çıkmıştı | Almanya, Almanya, derken, başıe | a bir de İaviçre çıkmıştı! Bu talih bende varken, acabat daha neler gör — | | | Tecektim? | O akşam Burgayta gelir gelmez | rektöre bir mektup yazdım. ve pro- fesörün söylediğini bildirdim. Müm. kün mertebe çabuk İsviçreye git | meklciğim icab ettiği için, bana he | men çocukların pasaportunu gönder mesini Ve ayni zamanda 6 civarın Türk konsolosu nerede bulundu bildirmesini rica ettim. Almanca ifadem noksan olduğu için, mektubu fransızc yazmıştım ve — Suadın eline vererek - gönderdim. | Suad avdetinde pasaportları da ya zanda / getirdi. Ve rektör. gifaten Türk konsolatosunun Doseldorfda olduğunu, fakat, adresini bilmediğini söylemiş Suade Ne yapayım?, | düm: — Doseldorfa çıkınca bir kahveye Birersiniz, ve gürsona ufak bir bah * #iş vererek telefon kitabında adreni arattırırsınız diye adam bana yol | öğretti. | Akinca ben. zannederdim. kiçler viçreye gitmek için bir pasaport çı: |kartmak kâfidir. Almanyanın - &e türlü turak olduğundan haberim yoktu. | , Bundan bir iki gün sonra, gene ben hulüsü kalb ile, oğlumun hastar —| Tuğından başka bir şey aklımdan geç miyerek, Düseklorf'a, Türk konsolâ. tosuna gitmek üzere yola çıktım. 1916 - 17 senesinin kışı sayılı kış- İ dardan oldu. Soğuk gittikçe artmız. | ©. Kolonyaya gidip gelen tren bir W defa aktarma olurdu. Düselderfn gitmek için iki tren değiştiriliyordu. Düzeldorfa çıkımca istasyon lokan. tasında bir kahve içtim, ve telefom rehberinde konsolâtonun adresini a. Tadım. İstasyona yakın - bir yetde oturuyordu. Yaya olarak gittim, nn ttiklarım, sanki dün geçmiş gibir O istasyon, o sokak, 6 ev el'an gö « zülmün önünde duruyor Merdirenden çıktım.. Kapıyı vure dum. Genç bir bayan kapıyı açtı, ver — Daha erkendir. “Her Konsül, aat beşden evvel gelmez, dedi. — Zararı yok, beklerim,, dedim ve gçlönetleme kapıdaa “işeri - girdim — | Konsülütoda bana kapıyı açan kız dan başka memur yoktu. Kiz yam ç | diye otelciye sor < | | | | | | | | | | | makinesinin önüne oturdu, ben de bir kenara çekildim. 'Tam saat beşde apartman kapısı açıldı. Daktilo hemen dışarı çıktı. Bir iki dakika sonra yanında bir adamla ecip içeri odaya girdi. Fakat adam, odaya girmesden evvel kapının & » | 'nünde durdu, ve bana bir hayli bak- " Çiyan gözlü bir adam... ömrüme ilk defa olarak bir konsolos gördü- V) güm için, Düseldorfdaki Türk kor #olosunun Alman olmasına tanccüb ettim. Daktilo. — İlçeri girebilirsiniz, dedi. Yerimden kalktım, ve başıma ko- pacak olan kıyametten tamamile bi-. haber konsolosun yanına girdim. S- İüm verdim.. ve yazı masasının kare” gısında düran - bir iskemleye - oture düm NMNYN KAaNmmANmmARumzNAN Tenmiş — başımı: salladı: — Oh, ben onu biliyorum. Oç us- İu olmiyan çocukları Küçük / Altay bunla korku ile dolu gözleriyle Bakınıyordu. Aradan bir kaç gün geçmesine Tağmen Veysi çocuğunu görmek ise temiyordu. İlk karşılaşma, genç baba için öyle foci bir manevi dare be vücuda gelirmişti ki, bunu tek. Tarlatmaktan — korkuyordu. Bununla beraber, Muazaçz Tamla uzün uzün konuşmuştu; — Altây, sanki ezberlemiş - gibi ber halde mânasını anlamadığı” ve bilmediği kelimeleri, — cümleleri n A oluyor da tekrarlayor ve söylük 'yer? Bunun Bebobini anlatır. mısıs” Suz? Meselâ hisli kelimesi. Bu kei İlmeyi nrede , öğrendi ha« ı0 Ondan korkmamak lazim Fakat çocuk bükleli saçlerle sün- | Müşzzeg bapim, titrek bir dode cevab verdi (Devamı var) '|