Şevket tuttüğu mektubu elindeki) İKİ MEKTU Yazan: Ziya SEVEN — Çok bekledin mi canım? de-| Kitabın arasına biraktı. Yavağ ya-| ' vaş kalktı; Düşünceli nazarlarla o-| —— Kadın: danın içinde dolaşmağa - başlar — Hayır Şevket dedi.. Şimdi gel. Durdu, çocuğunu okgadı. Sonra ka. | dim. rısına döndü. — Nasılsın? ” Haydi kancığım, dedi.. Ye-| — — iyiyim.. Senin yanında yalnız mek yiyelim de ben İstanbula ine-| lığımı unutuyorum... Bak yine unu- ceğim. tuyordum. Suna ne yapıyor.. Karın Melâhat hayretk nasıl? — A.. Ana.. Bu'da nereden çık- ti Şevket? Hani bu gün Çama çıks caktık?. — Biliyorum amMA yavrum. Şimdi bir mektup aldım. Bir arka. daş mühim bir iş için beni bekliyor-| muüş. — Artık pazar günü de iş. O bu-| raya gelsin hem gezmiş olur. — Fakat nasil gelir karıcığım. it geçtil. Sen akşama Sunayı) alır, iskeleye inersin, ben geldiğim- de beraber tura çıkarız. Melâhat cevap vermedi. Pek sessiz geçen yemekten son- Ta, erkek acele adımlari at o gözden kayboluncaya kadar| çıktı. Me- balkondan ayrılmadı. Mayıs günesi| gözlerle beraber gönüllere de bir ne- #e getiriyordu. Bir çarşaf gibi uza- 'nan deniz ve daha ötede İstanbulun dumanlı silieti, Bütün bunlar, gimdi Melâhata bir kasvet, bir yalnızlık veriyordu.. Çocukluklarında başlıyan bu aşk ev- | Jenmelerinin bu dördüncü yılma ka. dar sıcaklığını muhafaza etmişti, üç | Sene evvel dünyaya gelen Suna bu- u daha ziyade kuvvetlendiriyordu. Çocukluğundan bu güne kadar her gey bir sinema şeridi gibi süratle | gözlerinin önünden geçti... Asabi a-| dımlarla aşağı yukarı dolaşmağa | başladı. Radyoyu aldı. Okumak için açıp kapadı, va- zoyu kaldırdı, gene yerine koydu. Yastıkların, sandalyelerin yerlerini “Üeğiştirdi. Erkeğin bıraktığı kitabı bir kaç sayfa çe- virdi.. Birarırken arasındaki mek- *tuba gözü ilişti: Şevket mektubu u. nutmuştu... Zarfın sabırsızlıkla 8- çıldığı belli idi.. Pakat birden yıldı- Tımla vurulmuşa döndü. Imza bir kadın imzasıydı. Sanki tavan üze Fine yıkılmış ve o bu çatının altında Büçlükle nefes alıyordu... Gözleri ka Tardı.. kulakları uğuldamıya başla- di Mektubu tutan eli titriyordu. İçli bir sesle: — Ya demekki böyleydi Şevket? dedi.. Fazla söylemedi, göz kapak- Jarında incilenen yaşlar. Göz çukur- Kapandı. dediklerin, bütün demedin? Niçin? oyalamak içindi. Haniya her şeyin bana anlatırdın? Niçin bunları söy- yaptın? Söylemiş olsayı Jarında toplandı ve sonra bir pınar| Bibi taştı.. Hıçkırıklar içinde divana | — Şevket demekki.. bütün söy- okşayışların beni Niçin bana bunu aşkım, kalbim belki de seni affederdi: Pa: Kat artık.. asla!.. kımın çiçeğini soldurdun: Aldanmak bir kadın için nedir bilir misin?... Bundan acı bir şey olabilir mi? Bu gün ikide haaa... hem her zamanki yerde.. Ani bir kâtarla başını saata kal- durdı.. Sonra: — Yetişebilirim, dedi.. * Uzun uzun bir zil çaldı. Bunu bir| Güdük takip etti. Bir makina gürül- #üsü, bir uekur aai sonra vapur bi. Yaz sarmıldı. ve Marmaranın mavi #uları üzerinde beyaz köpükler bıra. Kkarak ilerlemeğe başladı | Şevket pastahaneye girerken, sol “ gün çahireli genç bir kadının da ar- Kasından girdiğinin - farkında bilel Geğildi. Bekliyen kadın. Kumral u-) zunca boylu ve gayet güzeldi... Ar- kadan gelen kadın onlara en yakın Masayı seçti ve yanındaki sütunu si- Por ederek oturdu... Kendi kendine: | — Şüphesiz ki o benden çok gü- Tiydı. iraziyette Kdi Berkeki / zel dedi... Fakat o bunu yapmama Konuştuklarını işitebilecek- bir 'nayı görme, neler yapıyor. Artık eğ- dencemiz o, — Sahi Şevket, Melât e ne yapar? — Bilmem: Fakat o iyi kızdır| Naciye... Hem artık her şeyi anlata- yım.. Benim tahammülüm kalmadı. — Sakın Şevket.. olmaz. Solgun çehreli kadın hemen kalk- tıt Gözlerindeki yaşları güçtükle mu hafaza ediyordu... Masalar arasın. | dan bir gölge gibi kayarak kapıdan | çıktı; Kalabalığa karıştı. Yedi vapuru ile Adaya dönen | Şevket iskelede Melâhati bulamadı. | Bvde de ses sada yoktu... Kapıyı a- | çınca yerde bir zarf gördü. — “Tahaf gey, dedi... Açıp okü-| mağa başladı. Bu karısından - kendine yazılan bir tezkere idi: t bizi gör Melâhat Olduğu yerde sendeledi: Sonı deli gibi telefona sarıldı. Fakat her yerden ayni cevar — Hayır. — Yok. — Görmedik.. * Aradan on bes yıl geçmişti. So- guk bir şubat günü: / Ayaspaşada "Safapalas,, ın önünde bir otomobil durdu... Siyahlara bürünmüş bir ka dın indi ve geniş merdivenlerden si ratle çıktı. Ikinci katta kapıların ü- zefrinde bir şeyler aradı. - Üçüncü kapıda durdu... Pirinç pilâkaya kazı. 'nan ismi okudu. — Nurettin Sami... ve her keli-| mede ayrı ayrı dürarak tekrarladı. “Nurettin Sami, Titriyen elleri zile uzandı. Çıkan beyaz önlüklü hizmetçiye: — Melâhat hanımı görmek isti-| yorum dedi... Yol gösterdiler, geniş bir salona| aldılar. Çok geçmeden Melâhat bek- lenilmiyen misafirinin yanına giri- yordu. (Sonu yarın) Karsta Kış â:çn Yollar ve dağlar vermediginden müddet posta gidemedi Kars 22 (Hususi) — Son günler- de devam eden karh tipi neticesinde Braurum - Sarıkamış demiryolu yi 'e kapanmış olduğundan mutad o- Jan cumartesi postası gelmediği bi, pazartesi postası da bu güne ka-| dar gelmemiş bulunmaktadır. Ka- panan kısım Celâliye istasyonu civa-| dır. Kalabalık amele ekibi müte- madiyen çalışarak yolu açmağa uğ- Taşmaktadır. Sarıkamış . Kars yolu| açıktır. Ve trenler gelip gitmekte-| dir. Diğer taragtan pazar günü bu- radan hareket eden Iğdır posta oto- büsü, bir gece evvel vukua gelen bir #ipi yüzünden yolların kısım, kısım kapanması dolayısile Paslı düzünü, ancak altı saatte geçebilmiştir. Bu kısımlarda otomobil oküzlerle çek. tirilmiştir!. Yuvanın saadet / ve varlığını| doğuran, Alle düğümünü kuv” “vetlendiren çocuktur. Çocuğu sev Bevilmekten mahrum bikes yav. Tuları da hatırla yılda dir lira veri Çocük Esirgeme Kurumuna Üye) aa a| Melâhatin işi gücü Suna.. Su- | | aS B ielürom aifarmda letiin YENİSABAH Ödemiş — Kızılayını Ödemiş (Hususi) — Ödemiş Kızil | ayı Zafer okulu baş öğretmeni Sazal Bayındırın reinliği altında muntazam bir gekilde çalışmaktadır. 1988 senesi ” çalışma — senesinde 3088 Jira tahsilât yaparak - bunun 3000 lirasını çocuklara clbise giydir mek ve Ödemişte - yeni yapılmakta, giydirdiği — çocuklar Aliyotte bulunmaktadır. Bu iş de) olunmaktadır. Ve diğer taraftan bundan biraz evvel Ödemişe gelen Muhlis Sabahattin trupu Ödemiş tiyarrosunda — Kızılay — menfaatine) Efenin aşkı, Hatır için, Köye dönüüş. Operetlerini oynamış - ve alkışlan- ettiği bir dispanser kurmak için fa- |/ mışlardır, .. ... İzmit Halkevi Ve Mersine Gidiyor şehrimiz Halkevi tarafından misa- firlere bir gezinti tertip edilmiş, ken- dilerine tahsis — edilen üç otobüsle Baraj, Çiftlik ve Çankayada gezdiril mişlerdir. Öğleden sonra Yedekçi o- pereti yüksek — tahsil gençliğine ve| 'akşam 2030 da da gene halka ayni muvaffakıyetle temsil edilmiştir. Ankara (Hususi) — Üç temsil ver) mek üzere 47 kişilik bir gurup ha. linde 24/3/939 Cuma günü sabahı #ehrimize gelen İzmit Halkevi tem- #i kolu, istasyonda şehrimiz Halke- vi mensubini tarafından parlak bir törenle karşılanmış ve kendilerine tahsis edilen otobüslerle doğrucu Halkevine gelmişler, kendilerine ve- rilen bü çay partisinden sonra, isti- — — Pazartesi günü akgamı da sast ahat etmek üzere otellerine gitmit-| 18 den 21 € kadar şehrimiz Halkevi Tei tarafından, İzmitli misafırler şerefi İzmit Halkevi temsil kolu, ilk tem- sillerini aynı günün akşamı Ankara Halkevinin tiyatro salonunda saat 20.30 da Seçkin bir davetli önünde üç perdelik (Aşkın Manası) adlı bu Piyesle vermişlerdir. eseri çok güzel temsil eden gençler, muvaffakiyetlerinin semerelerini sık | sık topladıkları alkışlarla almişler- dir. Misafirler ikinci temsillerini cu- martesi günü akşamı Musahip zade Celâlin yazdığı, — merhum bestekâr 1smail Hakkının bestelediği (Yedek-| Gi) isimli operetle verdiler. | Eserin müzik kısmını bizzat mer- | humun oğlu Ahmed Aksoy idare et- | miştir. | Pazar — günü sabahı saat 10 da| İzmitte Belediyıâ 'ne 300 kişilik miştir. Dans salonunda saat 21.30 'da da Ankara Halkevi temsil kolu| davetlilere — Molierin (Zor Niküâh) adlı komediyi temsil etmişlerdir. Çalışkür, N, Erk, Avni Duysak, Mediha Kurday, Munzzez Çayıroğ Ju gibi istikbalde “sahnemiz için mitler vadeden gençler bulunan An- karalılar sal günü akşamı 8,10 tre- niyle uğurlamışlardır. Ankara Halkevi temsil kolu da dörder temsil vermek üzere 22'ni sanda Adana ve Mecsine gidecekler- dir, Hikami Kılıçata, Talebelerinin Seçimi Ayın 9nda' Seyahati —| rant kursu talebelerinden bir grup muallimlerile birlikte Kırklareli, V 'ze ve çevresine giderek aşıcılık ve budama tatbikatında bulunmuşlar- dır. Yapılıyor İzmit (Hususi) — Devlet gürası| tarafından iptaline karar verilen gehrimiz belediye intihabı ayın do- | kuzunda yapılacaktır. Bütün mahallâtta intihap kâğ Jarı asılmış ve sandık başında otu- racak mümessiller de seçilmiştir. irklarelindeki husust ve sahipli bağlarda (15000) kadar aşı, buda- a ve binlerle kavak çeliği yapmız- lar; oradan Pınarhisar, Vize, ince, Babaeski, Hasköy ve Havsaya da gi derek kollektif fidanlıklarda aşı ve budama yapmışlar ve bir hafta sü. ren bu geziden çok faydalanmışlar dır. Edirnenin - Kıyık - bağlarındaki | yardım ve hizmetleri bitince bir haf- ta sonra yine muallimlerile birlikte Uzunköprü, Keşan ve Çanakkal giderek ahlat, zeytin deliceleri aşı ve'budama işlerini görecek olan ta. lebeler, bir ay sonra da mandıralara dağılarak geçen yıl olduğu gibi üç Söylendiğine göre Cümhuriyet Halk Partisi - belediye namzetlerini (150) kişilik - bol bir liste halinde halkın reylerine arzedecek ve bu su- retle herkes istediği ve dilediğini in- *tihap etmekte serbest bırakılacaktır. 'Namnzet gösterilecek zevat tamami- de bitaraf ve şehrin münevver züm- resini teşkil edenlerden olacak ve bu. #üretle kuvvetli bir belediye heyeti| P teşekkül edecektir. tatbikatı göreceklerdir. 39 senesinde - başarılacağı tahmin | Gençlerinin Seyahati. Ankara Halkevi Temsil Kolu da | Temsiller Vermek Üzere Adana | ir çay ziyafeli veril. | içlerinde, Süreyya Şener, Hamdi | *" « Edirnede Ziraat| hafta kadar sütçülük, peynircilik | — z Aşkın Kuvvetı ; îj Iıled;ıı ORHAN S. ı | — Vasimin dudaklarında acı birtes — Müteakip günlerde, hastalığımı besalim dolaştı. İ bahane ederek gezmelere iştirak et- — Şu dünya denilen, toprak yu | medim. Artık Sacide hanımdan ta- fıni Üzerindeki sandet denilen gey | mamile soğumuştum. Gün geçtikçe )k garip ve tesadüfidir. Ve daima| de daha ziyade sevmiyordum. Hele geçleldir. Hayatı başka türlü an- | Semih boy öyle sinirime dokunuyor- Jamtıyan kimseler için, — vazife, har| du ki! Yanımdan ayrılmak nedir bil. #eyden evvel gelir. miyordu. Bunu gören Nailin, derhat — Ve hayatınız da iztirap içinda | “alnı çatılıyor, gözlerinde hiddet alâ- çer. metleri beliriyordu. Sonra hakikatem - Diğerlerinin de daha az izti- / çok yorgun ve neşesizdim. Kendimi rap çektiklerini mi sanıyorsunuz? — | birdenbire ihtiyarlamış zannediyor- Sacide hanım başını salladı: — | düm. Hiç bir şey düşünmiyen, ve “Tamamile bir taraflı düşünü- | çocuk gibi hareket eden Cahidenin yorsunuz Nail bey, bunda 1rar da | yerinde gimdi, hayatı bir nevi korku ediyorum. İnsan arı ile birlikte yü-| İle, ve hattâ tefekkür ile temaşa e Tümek mecburi; . | den ve müstakbel harekâtıni ne su. ” Kendini hilen insonların 8- aüünde gösterdiği fena misallerle bir. likte olmamak şertile. Genç kadın ümitsiz bir hareket İ der — Nafilet Sizi inadınızdan vaz | Beçiremiyeceğim. işin fenası, genç kızınıı da kendiniz gibi yapacakın- mız. Bu suretle nazarınızda boşanan retle tesbit edecejğini bir türlü kesti. Temiyen düşünceli ve ciddi bir genç kaz vardı. Emine hanım, şefkat ve muhab- betini benden hiç esirgemiyor, bana, âdeta bir anne gibi bakıyordu. Ba. zan nazarlarında, mahiyetini tahli edemediğim bir hüzün ve ümitsizlik. görüyordum. On gün geçtikten sonra misafir. lerimiz gitmekten bahse başladılar. O vakit Nail, annesine Istanbula ka- dar refakat edeceğini, oradan da Avrupada bir seyahate çıkacağını bildirdi. Bu vakitsiz seyahat kararı, Emi- 'ne hanım hariç berkesi şaşırttı. Hal: bir erkek, gayet fena bir iş yapmış | olacak. Ve onunla belki de evlenmek iatemiyeceksiniz. Hattâ bu erkeği licesine sevseniz bile! Gözlerimi açarak — Bu da ne biçim sual? dedim. Ve vasime dönerek | — — Böyle hareket etsem, yapacı ım fena olacaktır değil mi? - diye| buki beni altüst etti. Bu yabancı ve ilâve ettim. | sevmediğim misafirler günlerce va. — Evet ve hem de çok fena bir| simden beni ayrı durmağa mecbur hareket, ve Cahide hakkında da| etsinler, ve gimdi de, tatil sonunda böyle bir ihtimal meveut bile deği Böyle güzel ve dürüstü bir genç kıza evlenmek için bu şekilde bir sual s0-| rTulamaz. beraberce geçireceğimiz güzel gün- ler de bu suretle heba olup gitsin, İ doğrusu buna / müthiş canım sıkıl: mıştı. O sabah, ne yapacağımı bil- miyerek, sahil boyunca uzun müddet yürüdüm, dolaştım. Eve döndüğümde, koridorda yaş- lışa ve aşçı kadın Zehraya benziyen Bu son sözleri vasim, numa dönerek söylemişti. Nailin lâkırdılarında bu gün, ta-| | mif edemiyeceğim bir değişiklik te ha. dı. Fakat Sacide hanımın hafifçe kı-| bir kadınla - burun buruna geldim. zardığını ve mubavereyi başka bir| Biraz ötede endişeli bir tavır göste: İstikamete çevirmek istediğinin ve| ren Emine hanım, yavaş sesle, her bunda da muvaffak olduğunun far-| zamankinden fazla suratı asık Z | kana vardım. ile konuşuyordu. — (Dev Alpulluda — köy öğretmen — okulu | pvııvram a devam olunuyor (Hususi) — Devlet Zi- raat işleri kanununun çiftliği olan| Lüleburgazda Nisanın ilk haftasın da 220 mevcutla Eğitmen kursu açı | yor.Kurs çadırlı ordügühta işlerine | başlıyacak ve 29 ikinci teşrin Cüm- | hüriyet. bayramında sona erecektir | 1940 ta verilecek 220 kişilik yeni bir | tertibin bütün Trakya kültür camin- sını sevindireceği ve küçük köyleri | dahi nura kavuşturacağı şüphesiz- | dir. |Ticaret anlaşması Amerika ile yapılan anlaşma bütün düccarı memnun etti Evvelki gün Ankarada imzala- İ nan Türk- Amerikan ticaret anlaş: ması piyasada büyük bir memnuni- yet uyandırmıştır. 5 mayıstan itiba. ren mer'iyet mevküne girecek olan bu anlaşma ile iktisadi hayatımızda büyük inkişaflar husule gelecekti Bu anlaşıma ile son zamanlarda men | Teketimizdeki otomobil parçası yok. Tuğundan hüsle gelen buhranın ö- nüne geçilebilecektir. Iki üç seneden. beri Amerikan markalı Şevrole, Doç 've daha birçok arabaların yedek Aaksamı şehrimizde güçlükle temia edilmekte bu yüzden de otomübil sa- hipleri büyük güçlüklerle karşılaş makta idi. Bu yedek — parçaların fi atlerini mahalli acentalar istedikleri Bibi tesbit etmekte — olduklarından esnaf zarardide olmakta idi. Bu ve ziyet aynen Gtomobil fiatlerine de tesir ediyordu. — Birkaç sene evve | — Eğitmelerin “yalnız çatı altında | çocukları kurtarmak değil, ziraat, a- #aç, fidancılık, tavukçuluk, sütçülük | gibi hayatın — tatbiki hareketlerin- deki rolleri de büyüktür. İki eğitmenin idaresinde olan Has- İ köyü görmek, kâfidir. 15,000 kavak geliği, yoncalıklar, çeşitli fidanlıklar açan 12 dekarlık büyük bir parçanın da Motopomp işletmesile de nekadar. canlandığını düşünmek| yetecektir. Bu köyün yoncalığı 5 dekardır. Motopormp 250 liraya İstanbul. dan alınmıştır. Tavuk istasyonu yal- nız Rodeyland. yetiştirmekte ve 12 tavuktan / hergün 10 yumurta alın. | bin liraya kadar çıkmış ve 986 senesinde 2,000 liraya otomobil satın alan bazı kimseler ba: maktadır. Bunlar hemen. köylünün 'adi yumurtasile değiştirilerek gork- | *abaları iki sene kullandıktan some darına yatırılmaktadır. Hasköyü bir | -a Üç dört yüz lira kârla satmak ime İ örnek olarak ele alınca 200 e yakın küçük köylerin hareketlerini tahmin etmek kolaydır. Apekçilik İpek kozacılığı için Ziraat Vekâ- deti fakir köylüler için Bursa ve E- rikliceden — 1100 kutu gönderiyoc. Dutçulük ala bildiğine ilerlemekte. dür. Dut fidanı yetiştirmekte en ileri Çanakkale merkezi görönüyor. 300 kânını bulmuşlardı. Amerika ile im- zalanan bu anlaşmadan sonra oto- mobil ve yedek parça derdi tama- mnen ortadan kalkmış bulunmakta. dir. binden fazla dut fışkını elde etmiş ve buların yirmi bin kadarını yardım olarak, Uzunköprü — ve Karıştırana gönderilmiştir. Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma Pevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal koser W HN İcabında günde a kaşe alınabilir. KN HL