| | İki Analı Çocuk Davası Neticelendi Bundan bir müddet evvel hüdis olan ve büyük dedikodular uyandı- Fan iki analı çocuk mahkemesi ka. Farını temyiz tasdik etmiş ve küçük Nermin asıl anası olan Fatma liha- a verilmiştir. Hidise şudur: 1980 senesinde Fatma Tihan is -| minde bir kadın doğurmak üzere) Gülhane hastahanesine gidiyor ve| misaiye koğuşunda dünyaya bir kır Çocuğu getiriyor. İsmini de Ner -| amin koyuyorlar. Fatma llhan hasta ve bitap oldu. #a için kendisine çoccuğunu alıp bi Yütmek ve noter senedi ile istediği Zaman iade etmek istiyen Ali İsmin de çok şik bir adam müracaat edi- e. aten hazta ve kendine a Maktan âciz olan Fatma çocuğunu #ağlam, bakılacak bir kapıya veri- 'yorum zanniyle Aliye veriyon Aradan zaman geçiyor. Anne ço cuğunu özlemiştir.. Görmek için de/ İ oluyor ve aramıya karar veriyor. Uzun bir taharriyattan sonra niha- yyet Nermini bir mahallebici yanır da görerek götürmek istiyor. Fakat götürürken Ali gelerek çocuğu Mak istiyor. Aralarında çıkan kav ga neticesinde iş mahkemeye aksır Giyor. 6 ıncı hukukta duruşması ya- pilan bu meselenin aydınlanması i- çin çocuğun ve anaları olduğunu d Gi eden iki kadın ile Alinin kan tah fileri yapılıyor. Bir tesadif neticesi çocuğun ka. m Ali ve karısı Fatma İlhanın ka mının grupuna dahil olduğu görülü-, 'yor ve tıbbi adlinin verdiği rapord: Çocuğun Ali ve karısına ait olduğu. nu, Fatma İlhanın çocuk - üzerinde hiç bir hakkı omadığını - söylüyor. Raporu dinliyen davacı avukatı he- yeti hâkimeye bir sual soruyor. 1ş) te o bir tek sual kararı” büsbütün değiştiriyor ve Türk adliyesini yan- Jış bir karar vermekten kurtarıyor. Sorulan sual şudur: — Ali ve karısı Fatma İhsanın) kanlarının bir olmast bunların ya kın akraba / olduğunu / gösteriyor. Bunlar hakikatte akraba mudırlar ? Hayır gu balde kanlar da insanlar Bibi biribirine benzermiş, sonra ve karısı 1835 senesinde evlenmiş- derdir. Halbuki çocuk 1930 senesin- de doğmuştur. Saniyen Alinin fası Fatma İhsanın kendi ifadesi ve'| raporlarla çocuk doğurmak hassa- #ından mahrum olduğu anlaşılmıştır! Şu hale nazaran çocuğun müekki - Jim Fatma İlhana iadesini / yüksek, makamınızdan dilerim, Heyeti hâkime yaptığı islişarede iki analı çocuğun asıl anası / Fatma İlhana teslimine karar vermiştir. Dava bilâhare tmyizce de tasdik. edilerek çocuk asıl anasına verilmiş- ti (Hususi) — Baş-| kaları tarafından yazılmış eserler| den parçalar alarak piyesler tertib| edildiğinden dolayı Ankara radyo-| suna müracaatlar yapılmıştır. Geçen gün İstanbul konserva- tuvarı İstanbul konservatuvar mü- Gürü Yusuf Ziyanın bir romanın.| dan alınan temsilin de Ekrem Re gid tarafından yazıldığı ilün edil| Mişti. Şimdi de İbni Refik Ahmed| Nurinin oğlu radyo idaresine mü- racaatla kendilerinden habersiz, oynatılan bir eser için telif hakkıl istemiştir. Öğrendiğimize göre radyo tem- kolunda esaslı islahat yapılma kararlaştırılmıştır. KONFERANS Beyoğlu Halkevinden: 1 — 25/8/989 Cumartesi günü aat 16 da Evimizin fTepebaşındaki merkez binasında Ankara — Hukuk Fakültesi - Profesörlerinden — Bay, Mazhar tarafından (ileri deniz tica-| Teti hukukunun seyri) mevzuunda| Mühim bir konfrans verilecektir. Herkes gelebilir. ÇOCUK bayramı yaklaşıyor. Vitrinlerimizi çocukları alâka- Tandiracak - sürette - süslemeğe simdiden hazırlanalım. Katmerli Katğ_ Hâbili öldüren ve M. Köskini öldürmek istiyan Osman Tetik Bursadan bildiriliyor: Geçenlerde Orhangazinin Gürle. icedit köyünde işlenen feci bir cina- yetin muhakemesine dür ağır ceza- da başlanmıştır. İddiaya nazaran, Osman TTetik adında biri, köyün imamı Mehmedin kızı Şadiyeyi istemiştir. Fakat bu kı 1 ayni köyden kahveci Hüseyin de istemektedir. Bunun için imam, kı- zanı istanbula kaçırmıştır. Osmanın mahkemedeki iddiasına göre de, kahveci Hüseyin, kendisine haber göndererek tehditte bulun- Ve (— Seni köyün 38 evi namına feda olarak tepeliyeceğim!) demiştir. Günün birinde Osman Tetik kah- vede bir iki arkadaşile konuşurken içeriye birdenbire Hâbil işminde biri girmiş ve: (— Al Osman!) diye ta- bancasile birdenbire ateş etmiştir. Osmanın alnına giren bu kurşun 0- 'nu şaşırtmış olmakla beraber hemen, elini alnına dayıyarak yarasını tut Mmüş ve kendi tabancasını / çekerek derhal Hâbile ateş etmeğe başlamış- tır. Fakat yarasının tesirilk kaç de- fa ateş ettiğinin farkında anamış. tır. Hâbil yere düşmüş ve ölmüştür. Diğer iddiaya göre, Osman; Hâ- bili öldürdükten sonra kucaklayıp kahvenin peykelerine getirmiş ve o- ada da ona ateş etmiştir. Osman da Hübile: — AL sana-../ diye tabancasile cevap vermiştir. Osman, kahveden firlamış; evvelâ imam Mehmedi, Sonra kızı istiyen kahveci Hüseyini aramış, fakat bulamamıştır. Bunun. üzerine Mehmet Keskin adında biri. ni bulmuş, ona: (— Siz bunu teşvik ettiniz de yaralattınız!.) diye taban. casile ateş etmek istemiştir. Lâkin tabanca ateş almamış” ve Mehmet Keskin kurtulmuştur. Osman Tetik, mahkemede verdi-. #i ifadede: (— Bir gün 'evvel Hâbil geldi. benden para istedi, açım, dedi, çe kardım, kendisine para verdim.) de. miş, halbuki Hâbil öldükten sonra üzeri aranınca (37) lira çıktığı için| onu para ile hasımlarının teşvik et tiğini anlatmıştır. Bu mühakemede bir çok şahit| dinlenmiş ve muhakeme talik olun- muştur. ...- Dinarı kurtarmak lâzım 50000 nüfusun hemen hepsi sıtmalı Diler (Eseni) — Alyona bağl Dinar, köylerile beraber” (50.000) tüi Ve kaşmar, Eeajhenı ae tarafısı rmak kolları sartap tır: Pinar başında Mendires, Diki Xe TWi maman kalen “arün Vö slüslüyi maklik e eh ge dirmiştir. (60000) nüfustan stna. a yakalanmamış tek bir kişi yak. gh. Habk çün ci Ki stma ea Pf yi bile tehdlt et Dinarda tam bir at ma indekei görümektedir. Dinere tahkiket için gelen merkez we tiri Sayın Nazif te bu veziyeti gör. zelşlerdir. Ziraat Bankasının devlet kinini atısi yılda (300) kilo yani 78000 kutu tatmaktadır. Buna ecesbane kanalile satılan bir bu kadar kinin daha ilüve edebiiriz Fakat hiçbir tedavi orasına isti- at ötmeden, kan müayenesi Yepık Tadan kularılan bu kizinlerden tlesef Ümüt eöllen fayda görüleme Yor. Diğer taraftan kinin alamıyar, Sakleler öe gaK gekür.-Aydin voya Konyeya bağlı bir sıtma Şubesinla| Dinarda d fasliyete geçmesini beb, Hiyoruz. Dinarlıları bu müzmin deri. ten kurtarmak için balkın bedeva kizin almanı “iyi bir tedevi gürmeei G n dK yaalamen kurutulman ilk plinde gelen 'en'e. Aazlı tedbirlerdir Hülmi Mesut Atasagun İsyavanın küçük yavruları bir Mersin (Hususi) — Büyük bir bahçe kapısından içeriye dahil ol- dük. Tanzim edilmiş bir bahçe, boy | hu, boysuz ağaçlar, çiçekler ve nil yek bunlar arasrna serpili minleik| Salondayız. Sağda, solda, gurup toplanmış, yaşları dörtle altı ara: sında, kız erkek yirmi kadar, çocuk, #esli sessiz bir geyler yapıyor, uğra” Bayan Mürşide Suner #iyor, gülüyor ve kızıyor. - Bazıları yanıma yaklaşarak selâmladı. Bazı- Jarı da kendi âlemlerinde — meşgul olmakta devam eyledi. “Temiz giyinmiş, bir kadın hade- me — esasen burada göze ilk çar-| pan şey temizlik ve intizam oluyor| — ziyaretimizi - direktöre - bildirdi. Bir dakika sonra Isıyuva/ müessis| ve direktörü Bayan Mürşide Suner-| de karşı karşıya idik. Yüksek değeri daha ilk temasta| anlaşılan Bayan Mürgide Suner, yu-| vayı ziyaretimden çok memnun ve| Mmütehassis olmuştu. Suallerime şu cevapları verdi: — Yuva 984 te eski bir yapıda| ve altmış mevcutlu olarak — açıldı. Geçen sene şimdiki binaya naklettik ve burada birinci sınıfı da/ açtık. Talebe sayısı 130 dür. Benden baş, ka üş arkadaş daha var. Alınan çocuğa önce konuşma öğretilmekte, bunu levhalar üzerinde tedrisat ve süküt dersleri talim eylemektedir. Okuyup yazma ders olarak yoktur. Fakat, müteharrik aletler ve resim- lerle harfleri çocuğa öğretmekteyiz. Isıyuvada modern bir ana mek. tebi için lüzumlu olan tesisatın he- men dörtte üçü mevcuttur. Önce| bina bu işe elverişlidir. Ufak bir ta- dilâtla istenilen şekli almış. Teç- hizat ve malmeze düşünülerek ve Avrupadaki emsali tetkik edilerek temin olunmuş. Çocukların arasın- dan iyiyi almaları ve kötüyü sevme meleri için muhtelif oyuncak ve va- #ıtalar var. Bayan Mürşide Suner, bize bun. Jar hakkında izahat verirken etra fımizı saran miniminilerin sesleri yükseliyor- — Mürşide abla, o benim bebe. üim. — Benim evişim o. — Tabancam ya bozulursa? Son Ta işe yaramaz. Bayan' Mürşide Suner; — (fabanca, diyor da aklıma zeldi, dedi, geçenlerde bir erkek ço- Cük oyun tabancasını arkadaşı bir koza vermiş. O da nasılsa kaybet. miş. Erkek çocuk tabancasının, ya- hut bedelinin - verilmesini - istiyor, Mersin Isı Yuva Bu İleri Kültür Müessesesinde meraklı bir dolaşma ve ihtiyaçları ğ» 1 bayram günü bahçede oynuyorlar kız olanı kaybettiğini söylüyor. Bu| görüşmiye kulak misafiri — olmuş- tum. Esasen bizim vazifemiz de budur. - Çocukları kendi hallerine) bırakır, hissettirmeden konuşmala- Tını dinler, yaptıklarını görür ve| yanlışlarını tashih ederiz. Jale hak Sızdı. Yanıma çekerek; başkasın ait bir şeyin kaybedilince ödenmesi lüzım geldiğini, onu darıltmadan an lattım ve bir ödeme şekli - buldum. Jale ber gün bir nümüneden örecek ve eserini bir kuruşa / satılmasım | ben temin edecektim. Böylelikle bey| günde beş kuruşu tamamlıyacak ve | Ertana tabancasının bedeli - verile- cekti. Kabul etti ve borcunu seve| seve ördüğü ve alıştığı bir şekilde | beş günde ödedi. | Boy boy - küçüklerin - oyununu seyrediyoruz. Ne yüksek muvaffa- kayet... Aziz okuyucular, belki de be 'nim mübalâgaya saptığımı sanacak Sınız. - Fakat, hayır, inanınız, ben 'ömrümde bu derece muvaffak bir o 'yun seyretmedim. — Gösterdikleri ciddiyet karşısında hayret etmemek | mümkün değil. En iyi ve mükem -| mel şekilde yetişmiş büyüklerden deancak bu kadarı — beklenebilir. Kendilerine mahsus halleri oyuna | başka bir güzellik veriyor. Zeybek oyununa çıkan başka bir grup gene yaşlarından / ve boyların. dan beklenmiyecek sürette muvaf- | fak oldular. Hayretim gittikçe ar- | tiyordu. Her numaba bende - yeni bir hayret uyandırıyor ve bu dere- cesini ummadığımdan olacak tebrik edecek yerde hayretb düşüyordum. 930 Çapa mezunlarından bir sene de Şişli — Yeni Mektebinde ana kısmı öğretmenliği yapan kiymetli Güm; direktörden / sor- | l — Varidatınız masrafınızı kar- #iliyor mu, bari? — Her çocuktan ayda üç lira hiyoruz. Ve bütün haliyle - hayatından memnun olduğu anlaşılan sayın ba: 'yanın demindenberi devam eden te. bessümünü bu sualim giderdi. — Biraz daha fazla rağbet gör- #ek tabil üzülmiyeceğiz. Ne yazık ki, memlekelin bu kö. gesinde Avrupadakilerden — farksız mükemmeliyette, bize çok lüzumlu, Muvaffak bir müessese kuran ve ya gatan bu değerli 'Türk kadını resmi. hususi her türlü yardım. membala- | rından mahrum, kendi başına bıra- kılmış vaziyettedir. Niçin — Maarir| Vekâleti memleketimizde çoğalma- #ını beklediğimiz böyle bir terbiye o| cağına yardım elini uzatmıyor? Niye| vilâyet ve belediye, Mersin için şa- yanı iftihar bir müessese olan Işi-| yuvaya ufak ta olsa bir yardım im- kânı aramıyor ve bulmuyor? Bu cihetin tetkik ve takdirini ». lükadarlara terketmekten başka ne gelir elden? 23 NİSAN ÇOCUK BAYRAMI Bayram . yapamıyan Yurd gocuklarını hatırlamak bizlere düşen vazifelerin başında ge- lir. üüü b 24 MART 1939 SARLOARL Güreşçi ve Organizatör Yazan Memleket sporculuğunun - eiddi bir gekilde tensik edildiği şu günler. de nazarı dikkate alacağımız bir hu. #us ta biç güphe yok ki tarihi kıy- eti haiz olan ve Türklüğü dünya- nn dört tarafında yıllarca şan ve gerefle tanıtmış bulunan "Profesyo- el Türk güreşçiliği,, dir. Her biri ayrı bir âlem, ayrı bir yarlık olan eski fTürk pehlivanları- n bir takım sebepler dolayısile ar. 'ftak okadar mebzul olarak yetişeme-| diklerini içimiz yanarak görmekte | ve daha "Propaganda,, denilen kor- | kunç küvvetin manası anlaşılama: mış olan devirlerde bile Türklük i- çin çok azim hizmetler gören bu mil H spor şubesinin her gün biraz daha, izleri kaybolduğuna şahit olmakta- | yız. Bana bu satırları " yazdırmağa | ASN | da DA TEA AA ua ğim koca pehlivanı biraz fazla )4;—* iba idman filân yapmıyorsun. Ne | | Za NS LA hüde yere ömrümüzü harap ediyo- | — Fakat arkadağ düşünmüyor- | sun ki gençliğin her gün biraz daha | gidiyor. Dünya pehlivanları harıl harıl maç yapıyor ve bol bol kese derini dolduruyorlar. Tanınmış ecne- | bi pehlivanların - bazan bir günde, | biribirinden beşyüz veya / bin kilo Metre uzakta bulunan şehirlere seri | tayyarelerle gidip maç yapıp kazan- dıkları çok defa vakidir. Allahın ve | Memleketin sana verdiği kuvvet ve| cesaretinin mükâfatı olarak sen de hem memleketine hem' de şahsına faideli olmalısın değil mi?. Hüseyin pehlivan içini çekerek | cevap verdi: Çok doğrü / söylüyorsunuz. Sözlerinizi tamamen kabul ediyorum | Hergün bunları düşünerek kendini | üzüp duruyorum. Fakat Bayım. bu! söylediğin güzel işleri yapacak ben| değilim. Elimi tutacak kimsem yok. KERİM KANOK Bana yerli ve ecnebi pehlivanlarla maç bulacak, beni çalıştıracak. fca- bında beni alıp ecnebi memleketlere götürüp diğer millet pehlivanları gi- bi âleme tanıtacak maatteessüf biz de ciddi ve kuvvetli teşkilâta mali) organizatörler yok. İşte bütün başı burada. 'Hüseyin pehlivanın sözlerini din- dedikten sonra — yalnız prafesyonei güreşçiliğimizde değil bütün spor iş- lerimizde idarecinin oynadığı büyük rolün kıymetini bir kere daha anla- dım. Bizde sporcu ile beraber mu: hakkak idareci de yetiştirmek lüzün geldiğini artık anlamak mecburiye tindeyiz. Başpehlivan elimi sıkıp Yanın, reşçilerle maç bulmak için Avr 've Amerikadaki bütün tanıdı'farı. a yazacağıma ve elimden gelen her #eyi yapacağıma söz verdim. Maa. mafih bu günkü ahvali siyasiyenin bu teşebbüsüme müsbet bir şekil ve- rip vermiyeceğini bilmediğini ilâve ettim. Burada asıl söylemek istediği cihet şudur: Profesyonel güreşçilik bir millet için en canlı ve verimli bir propagaa, dadır. Bu noktayı, memleket gençli- &i için hayırlı teşebbüslere girişmiş olan "Beden Terbiyesi Genel Direk- törlüğünün,, ehemmiyetle nazarı iti. | bara alarak hakikaten kimsesiz ve himayesiz bir halde bulunan profes. yonel güreşçiliğimizi teşkilâtın ayrı | bir şubesi halinde korumasını ve bu. gün piyasada tanınmış olan profes- | “yönel güreşçilerimizle beraber geçen yıl yurdun her köşesinden seçilerek "Türkiye Serbest Güreş Birinciliği, için getirilmiş olan kıymetli gençler çalıştırılıp onlara yeni bir faaliyet #ahası temin etmesini en sıcak his- lerle temenni ederim. Bilhassa profesyonel güreşçileri- mize beynelmilel 'güreş sahasının Büreş sistemini hakkile öğretmesi i- çin Cim Londos veya Strangler Le- wis gibi yüksek profesyonel güreş hocalarını celbetmek bu işten bekle- diğimiz faideyi hakkile temin ede- cek vasıtalardan en mühimini teşkil edecektir. Hakikaten milli sporumuz olan 've memleketin her tarafında büyük bir sempati ile tatbik edilen profes- 'yönel Türk güreşçiliğine bu büyük hizmeti görcek her kim - olursa ol- sun memleket / sporu için en kıy- metli ve en unutulmaz bir eser ya. Tatmış olacağına şüphe etmiyorum. ...x.x xMemlekete Spordan Evvel Disiplin Lâzımdır Sah_a!lık Sporcularda Değil, Asıl İdarecilerin Görüşündedir Bvet, futbol yalnız meşin topu ayakla vurmak değil, futbol herşey: den önce bir spordur. Spor ise dersi gibi, terbiye gibi bu gün ulusal ve sosyal bir mahiyet almıştır. Bu ma- hiyeti alan her müessese bir idare ye ve bir disipline tabi bulunur. Spora ders ve terbiye kadar e. hemmiyet veren Cümhuriyet hükü- meti sporumuzu / resmileştirmiş ve idaresini bir askere vermiştir. Bu tedbirin sporumuzda görülen disip-| lin bozukluğundan ileri geldiğini he. Pimiz biliriz. Şu halde sporda ciddi| bir disiplin takip edileceği meydan-| da ve bunun bütün şartlarına göre hareket edilmesi tabii bulunmakta-| âr. Şu birkaç satırlık - başlangıcımı| milli küme maçları dolayısile Fener ve Galatasaray / klüplerinin — aldığı vaziyet Üzerine yazıyorum. 1) Umumi müdürlük - bir emir| veriyor. Bu emre iki klüp itiraz - diyor ve güne kadar cevap| vermezseniz klüplerimiz - maçları girmiyecek,, diyor. Merkez emir ve| talimatında yanılmış olabilir. Bu bir. yanlışlıktır. Fakat buna bu şekilde | itiraz etmek bir disiplin hatasıdır. 2) Maçlar başlıyor. Merkezden ültimatomlarına cevap almıyan ku: Tüpler maçlara girmemeğe karar ve- riyorlar. İkinci ve daha büyük bir hata, 3) Fener oyuncuları klüp idare | heyetinin kararına deği, umum mür dürlüğün emrine uyarak oyuna gi- riyorlar. Bunu klüp idarecileri bir disiplin hatası sayıyor ve oynuyan- lara ceza / vereceklerini - söylü- yorlar. Bu hüküm umum müdürlük tarafından kendilerine verilecek ce- zayı şimdiden haklı bulmak ve ka. bul etmek değil midir? Disiplin: bir esas vardır: Evvelâ itaat, sonr #ikâyet. Merkezin emrine karşı bu iki klüp bunu niçin yapmamışlardır! Parayı taksim meselesinden bir nis. bet yanlışlığı olmuşsa bunu düzelt. mek kabildir. Pakat itaatsizlik spo. Tun gaye ve prehsiplerine uymaz. Efkârı umumiyeye karşı yapacağı tesir ve göstereceği manzaranın çir. kinliği de başka... Bir mesele daha var: Milli küme maçları hemen bütün memleketi a. (Sonu 7 inci sayfada)