10 Aralık 1960 v llan Birleşmiş Milletler bayrağını elinde tutan bu yaslı Kore vatandası, Güney Kore Cumhuriyeti sillerinin Koje-to Adasını ziyaretleri esn keni diyor. KONSERLER Vasa Prihoda'nın ilk resitali M Prihoda memi gisini yalnız tabliyetimize geç mek arzusunu göstermekle de- #il, turnelerinin her birinde An- kara ve İstanbula — uğrayarak konserler vermekle de ispat et- Saray Sinemasında, biri resi- tal olarak, biri de orkestra re hur keman virti leketimize olan sev fakatinde verdiği iki konser İs- tanbulun rinde derin men. bütün Böbi bizde © dinlemek fırsatı elimize nâdiren ktedir. Ker nüfuz edip, mizle kavrayabildiği gibi, en çok da tahrik eder ve n nankör bir sazdır ruhumuzun en derin köşelerine müzik sever mühitle akisler. yaptı He dünyada - olduğu de keman resitali bizi bütün. benliği: Birleşmiş. Milletler Genel Ku- yalunün — teklifi üzerine — İnsan Hakları Beyannamesinin kabul edildiki 10 aralık — günü İnsan Hakları günü olarak kabul edil n esasları bütün mektep- cemiyetlerde izah edile- cek ve bayram kutlanncaktır. Resinde — Birleşmis — Milletler Kurulunda çalışan — memurların Newe Mülletler M çocuklarını görüyorsunuz. Yörk'ta. Birleşmi Ğİ keri Lake Success'te bulunan bu çocuklar İnsan Ha mesini dikkatle tetkik etmekte- dürler. (Birleşmiş Mi İstikbale artık fimit ve bakabileceğimize bun. dan küvvetli bir delil olabi letler Foto Servisi) VD ED BB ELB AM S L ER | Oscar Wilde'ın son günleri İrlandalı edip, son zamanlarında vakıa parasızlık çekti, fakat dostsuz kalmadı Selne'nin &ol kıyısındaki küçük Alsace Oteli Parisin mahşerl kalabalık ve gürültüsüne muka- bil derin bir sessizlik içinde. Ka- dın ve erkeklerden — mürekkep Küçük bir grup âdeta ayakları. 'Zan ucuna basarak otelin birinci katındaki odalardan birine giri- yorlur. Ziyaretçi defterinin baş tarafında gümüş bir şamdan, masanın . Üstünde de siyah mer- mer kaideli bir saat durüyor. Ziyaretçiler — arasında — Xe Marforle Ros adında; Oscar Wide'in en yakın dostlarından Robert Ross'ün bi Robert Ross'üin birisinin dul karısı plan Marjorle Ross titrek bakışlı, kır saçlı bir kadın. Elindeki kutuyu dikkatle tutarak etrafına bakınıyor. 1918 de ölen Robert Ross, küllerinin Wilde'in mezarına — konmasını vasiyet etmişti. Yaşlı kadın ay- ni zamanda bu vasiyeti yerine getirmek için Pariste bulünuyor. akrabası var. yeğenlerinden Herkes, elli sene evvel 3 ka- #ım 1900 de, bu odada ölen Öncar Wilde'in sön anlarını yaşıyor, Wilde'in ölüm döşefinde doğru. Jarak başucundaki doktorlar ve dostlarına; “Her türlü mkân 1. çinde yaşadım ve öyle ölüyo: Tüm” dediğini düyar gibi olüyor. lar. Bikârı ümümiye Oscar Wilde, in arkadaşları tarafından ihmal edildiği ve sefalet içinde öldü- Kü zannına kapılarak, son Za- Manlardaki / hayatı — hakkında yanlış bir kanaate sahip olmuş. tur. Vakaa Wilde paratızdı. Fakat arkadaşmız değildi. Bilâkis gayet Ayi tedavi edilmiş ve hastalanıp yatağa düştüğü zaman da ken- dizinden hiç bir şey esirgenme- miştir. Netakim Sllirken — söylediği “Her tür - mkân çinde. yaşa: Gün Ve öyle ölüyorüm” sözleri 'bu hakikati teyid eder mahiyet. tedir. Doktorlar — menedinceye kadar bol, bol şampanya içmiş, her istediğini yiyebilmiştir. Ixi doktor ve bir. hastabakıcıdan başka İngiliz Sefarethanesi dok. toru da kendisini tedavi ediyor. dü. Alâce " Öteli mühakkak - ki Wilde'in Arzu ettiği gibi Miks bir otel değildi, Küçük, fakat Saint: Cermain-des-Pris'deki diğer bir gok teller gibi rahat ve temiz bir yerdi. Son Gtel — faturasını dostu Robert Ross ödemiş, fakat bütün borçları — ödeninceye ka. dar otelel iki sene beklemek mec büriyetinde kalmıştı, Wilde'in atel defterindeki kay di, büyük amcalarından birinin yazdığı — Sebastian Melmoth a: dindaki romandan mülhem ola: Tak M. Melmoth idi. Yine başka a0 kullandığını sordukları — za. mahcup etmemek için” demiştir. Wilde buraya gelmeden evvel, böreunu ödeyemediği için kaldı. # ötelden ” koğulmuş — bulunu: yordu. - Vaktiyle bir defa - kal. dığı Alsace Otelinin sahibi Jean Dupoirler ona sokakta rastladı. Çok merhametli olan bu. zat Wilde'in evsiz, barksız olduğunu öğrenince oteline aldı, diğer ©- tele olan borcunu ödeyerek eş. yalarını kurtardı. Bilâhare has: talandığı zaman 'da kendi para. siyle ona ilâç aldı. 1900 yazında Wilde'in sıhhati iyi ldi- HattA İlalya ve Tsviçreye gitmiş; o sene Pariste açılı Beynelmilel sergide sık, sik- gö. zükmüştür. fik yatirabi. — başı, sonra da kulak ağrım ile o sene. 'nin eylülünde başgösterdi. 10 ekimde muyaffakiyetli 'bir kulak ameliyatı geçirdi. Bir kaç gün sonra da yakın dostları Ro- Bert Rosa ve Reginald Türner ile Boulogne ormanlarında bir gezinti yaptı, Fakak doktor Tuc- ker hastasının umuml dürümün. değildi. - Bilhassa Wilde'in apsente müptelâ olma. sınin sihhati bir tesir yaptı Wwilde dırış. etmezdi. lerine kargı gülerek: beni görmeğe dikleri için y edemiyeceğinzi 'na da sebep d" diyordu. kasımda, 'nül söyliyerek Âynı gün saçma sapan mağa başladı. Üzerinde çok kötü ığı kanaatinde İdi. sihhatine katiyen al- Ross'ün. serzeniş İngilizler tahammül edeme. irminci asrı idrak zannediyorum. vaffak olamaması benim. — İngilizler dışarı çıkıyorlar başının döndüğü yataktan çıkmadı Ertesi gün de a. abi krizler kendini gösterdi. Bir asabiye mütel da hastanın başına buz ve morfinden pamadı. Wildi ki. kazan. bir sürü yılan O mralarda Ross'a telgrat gırdı, geldiği $i gibi yanıyor. ayrılmayan Türner cenupta bulunan Ross ayın 29 unda hassısı çağırıldı. O koydu. başka bir gey ya e menenjit olmuz. hâkim oldu. azım — kireç Beynim san. kudurmuş demiştir. n gibi. arkadaşının yanın. Reginala Robert f çekerek onu ça. Parise /zaman Oscar Wilde ar: yordu. — İşaretlerle bir rahip istediğini anlattı Cuth bert Dunne adında bir İngiliz rahibini yanına getirdiler 30 kasım günü ikiye on Oscar Wilde rını yaşıyordu. di. Fakat muvaffak Alsace Otelin M. Dupolrler Wilde bir ka artık son dakikala. Doğrulmak iste 'olamadı n fedakâr — sahibi kendisini kaldırdı. Ç dakika sonra 0: 'nun kollarında: öldü. Oscar Wilde'in hâtırasını tâziz Alsace odasında yayaş diğarı 1950 günü öğleden Otelinin bu küçük toplanan grup yavaş, çıktılar, Mrs, Mar. mim bozar, Belki bu. sebepten. dir ki, yalmız kemanla bir kon: T sslonunu doldurarak, — onu hakiki müzik zevkına eriştirmek pek az sanatkâra vergidir. Ve gene bu sebeptendir. ki, keman Virtüozlarının birçoğu fazla tatlı nağmelerle dinleyicilerinin has sasiyetini okşamak veyahut da fazla ilerlemiş bir teknikle onla- m hayrete düşürmek yolunu tu: tarlar. Neticede çaldıkları müzik fazla hissi veya fazla akil oldu. undan en yüksek müzik seviye- Vasa Prihoda şahsında bu tki temayülü mükemmel bir şekilde birleştirmekle Ün kazanmıştır. O, biblo gibi ince ve / hassas Stradivarlus kemanınıf ikk melo- diyi birden terennüm / ettirmek hünerine sahip nüdir sanatkâr- Jardandır. - Resitalinde — Bach'ın 'Chaconne” unu çalarken, hepi: miz bu hünerinin zevkına bir daha varabildik. Dvorak'ın “Ro- Mmance,, ve “Danse slave, melo- dileri aym şekilde bizi sardı. Bu. a mükabil yalnız müzikanlitesi ile dinleyiciye hitap eden Sehu- mann'ın re minör sonatı 6 ka- dar kavrayıcı değildi. Prihoda'nın, — Cemal — Reşid Rey'in idaresindeki Senfonik Or- kestra ile / verdiği / konserde Beethoven'in #07 majör ve — fa majör romansları ile Paga- nİni'nin re majör keman konçet tosu vardı. Virtüozluk ve teknik fevkalâ. deliği resitallerde dinleyiciyi yo- Tabilecek — Prihoda gibi bir sa- 'natkâr örkestra refakatinde mu. hakkak ki, çok daha “doyurucu, oluyor. Cemal Reşid'in şahsiye- tinden fışkıran hayatiyetle mü: tekâmil bir örkestra seviyesine yükselebilen orkestramız Beetho- yen'in romanslarında Prihoda ile tam bir birlik ve mükemmelliğe eriştiği halde, Paganini'nin ke- man konçertosunda - sönük kal. Neticede bu iki konser İstan- bula Üstün bir müzik hazsı ver. di diyebiliriz. Yeni vatandaşımız, büyük üÜstadın şehrimize sık sık gelmesini dilemekle — beraber, söhretleri virtüozitelerinden baş- ka kıymetleri Üzerine bina edi miş daha genç sanatkârları te mımak ve dinlemek arzusunu iz- har etmek de hakkımızdır. 'KN. Tino Rossi Senelerden beri filmleri ve tat- h sesiyle kadınların kalblerini fetheden Tino Rossi'ye, İstanbul halkı nihayet kavuşabildi. TTino Rossi'nin hayranları, u- zun seneler alkışladıkları adamı biraz şişman ve yaşlıca görmek- 'ten rahatsız. olmadılar, sesinin plâklarda olduğu gibi gür ve çe- Şit perdeden çıkmayışını da mikrofona atfederek hayallerini dolduran bu tatlı sesi / çılgınca alkışladılar. k gece, üönserine, hâlen sine. malarımızda / oynamakta — olan Marlene,, ile başlayan Tino Rossi, alkışlara “dayanamıyarak yorulmaksızın — “Marinella,, dan tutun da “Les feuilles mortes' gibi yeni garkılara kadar, hepsi Girbirine benzeyen Fransız bes- telerini monotonluktan — kurtar. maya - çalıştı. İlâveten / Sehu: bert'in “Ave Marla,, sı gibi klâ- sik parçalar ile “Adios . Com- panya,, gibi Cenup Amerika şar- kılarını kendini sıkmaksızın ra- hatça söyledi. Bu arada, 'Tino Roasi sahneye çıkıncaya Kadar halkı eğlendir. Mekle mükellef Lucie Glorival ile Jack Gauthler'den bahsetme- den geçmiyelim. Lwcle Glorival Pransız komik. lerine has saf tavırları ve ince sprileriyle, Tino Rossi'yi sabır- Sızlıkla bekleyen halka hoş va- kitler geçirtmeye muvaffak ol. dü, Güldürme sanatına vâkıf Jacü muthler ise gür sesinin de yar- dimiyle Fernandel, Bing Grosby, lchel Simon ve Maurice Che- valler ve İstanbul halkının pek tanımadığı Trenet, Roger ve Ni- Colas gibi şahsiyetlerin taklitle- rini yaparak kendini çarçabuk Bizlere sevdirdi. Arada sırada İspanyol dansle ı yapmak Üzere sahneye çıkan güzel Carmen Santa - Cruz ile 'La mer” şarkısını kendi. stilin: de çalarak iyi bir solist olduğu- Nu hissettiren — Pierre — Splers, konserin süsü oldular. Selva Sezer jorle Rosa, Pöre Lachalse Zarlığına gitti. Oscar Wilde'a a. İt Jâhdin senelerden beri - Rosa ailesinde duran anahtarı bir tür. ü kilitte dönmüyor, sanki — bu uzün Jâkaydiye kızmış gibi ka- Pi açılmamakta israr. ediyordu. Nihayet mezarcıların yardımiy. le kanat açıldı. Rosa'un küllerini İhtiva eden kutu lâhdin içine bi- rakıldı. Böylece elli'yıllık bir ay Tılıktan sonra iki samimi dost Pöre Lachaise mezarlığının ru- tubetli bir lâhdinde birleşmiş ol Prof. Erleh Rothaeker, matbaamızı ziy nin caki şark usulü tefriş edil et ettiği ni odasında. Meşhur bir tarih filozofu şehrimizde Bonn Üniversitesi Felsefe ve Psikoloj Ordinaryüs Profesörü Dr. Erich Rothacker dün ”YENİ İSTANBUL” u ziyaret etti Profesör, Üniversitede “Tarihte Krizler ve Devrimler” mevzulu “Tarihte Krizler ve Devrimler, Kkonusunda beş konferans — vei mek Üzere, İstanbul Üniversit sinin davetlisi olarak - şehrimize gelen Bonn Üniversitesi felsete ve tarih felsefesi profesörü Dr. Rothacker dün güzetemizi ziya- ret'etmiş ve bizimle uzun uzun konuşmak — nezaketinde bulun- İstanbul, İki yıl önce tanınmız İngiliz tarihçisi Prof. Toynbee'yi kabul ettikten sonra, onun ça- pında bir başka tarih filozofunun 'aydın dünyayı ilgilendiren belli- başlı meseleler iüzerine fikirleri- ni bir seri konferana halinde din- demek fırsatına erişecektir. Prof. Rothacker, Bonn Üniver- aitesinin en kıdemli bilginlerin- 'den olmakla, tarih felsefesi, kül- tüir antropolofisi ve Insan psiko. Amerikada sahotaj tehlikeleri Denize açılmak Üzere/ Phil: delphia Limanında, hazırlık ya- pan bir gemide tesadüifen geniş bir sabotaj hareketine âmil o Jacak talimat meydana çıkarıl. miştir. Bozülmüş olmas — nazarı iti- bara alınan — konserveler. kutu, kutu denize atilirken. tayfalar. dan biri iştahına mağlüp ola- rak bir tanesini açıyor. - Böyle ce de memleketi ” tehdit eden korkunç bir hakikat meydana çıkarılmış oluyor. Kutudan, hüsüst bir ambalâj içinde 33 tane küçük risale çık- miştir. Bunlar ispanyolca ya: zlmış olup 1046-1947 yıllarında basılmıstı. İlk broşürün kabın- da “Futbolun kaideleri,, yazılı İdi. Fakat sahife çevrilince, bü: yük puntularla yazılı olan fih- ristte futbola ait bir kelime bu: dunamamıştır. — Aksine, — “Elek- trik hatları, enerji merkezleri, Su santralları, - kanallar, kablo ve barajlar,, başlığı altında sa: bote edilecek yerlerin bir liste Si görülmüştür. Pitbol gibi ayrıca — hökey bokü, tenis, top ve - basketbol hakkında da “Resmi kaideler, başlıklı risaleler çıkmıştır. Federal Büronün ları sonunda bu Fisülelerin ga. ve ve mânası tamamiyle çözll. müş bulunmaktadır. Her fasil- da anbote edilecek — tesislerle, Sabotaj 'şekli ve usulü hakkın: da etraflı malümat verilmekte, yol gösterilmektedir. Bu — me: yanda şunlar vardır- Elektrik. hatları, transforma: tör ve enerji merkezlerinin tah. Fibi;. öldürülmesi — istenilen bir adamın — masasına — patlayıcı maddenin — nasil yerleştirileceği ve mühtelif adam öldürme killeri; bir türbinin nasıl durdu: rulacağı, — bazı Mmakinelerin ne şekilde fanliyetten ahkonulaca- fi evde yapılan bombalarla köprü iltisak noktalarının nasıl araştırma- atılacağı, telefon ” kablolarının berhava — edilmesi; — kısaca bir Tacmleketi içinden vurmak — ve yapıcı / küdretini — baltalamak için bütün sabotaj metodları bu broşürlerde gösterilmiştir. Kutularda, sabotaj direktite rinden başka, komünist ideoloji. Si doktrinlerine de yer verilmiş. tir. Süslü bir kâğıtta, Stalinin Moskovalı müntehiplere hitaben yayınladığı 9 şubat 1946 tarinl bir tebliği bulunmaktadır. - Bu tebliğde, İkinci Dünya Harbine temas eden Stalin, harbe sebep olarak, kapitalist rejimler. nra: Sındaki — müvazenesizliği — ileri sürmekte ve bu yüzden zaman, zaman dünyanın iki kısma ay rılarak harplerin - patlak dular. 5 konferans verecek loğlsi Üzerinde, kültür dilerinin hemen hepsine tercüme edilmiş bulunan eserleriyle milletlerarası bir #öhret kazanmıştır. Yıllardan beri idare ettiği edebiyat ve te fakkür tarihi mecmuası (Deu- tache Vierteljahrschriften für LI. teraturtWissenschaft und Geistes. geschlchte) ile Prof. Rothacker çağdaş Alman felsefesinin - bir sözcüsü olarak milletlerarası 1 lim dünyasına büyük hizmetler de bulunmuş, Nazi Almanyasın- dan uzaklaşmak zorunda — kalıp başka memleketlere ve bu me: yanda bize sığınan — Auerbach, Rüstow, Kranz gibi bilginlerin e- serlerini de yayınlamıştır. Prof. Rothacker, bize son ça- lışmaları hakkında da değerli bilgiler verdi. Berlin Akademl. sinin lAgvından sonra, Doğu böl Kesinden Batıya sığınan en bü. 'yük Alman bilginleri tarafından, iki yıl önce Mainz gehrinde ku- Fulan ÇAlman İlimleri ve Edebi- yati Akademisinin en faal âzası olarak, sayın profesör Büyük bir felsefe sözlüğü hazırlamakta ol- duğunü bildirdi. Her dilden — ve her milletten bilginlerin işbirli. giyle on senede meydana gelme: Si beklenen bu Üç ciltlik eser dünyada büyük bir ihtiyacı kan layacaktır. En büyük hususl- yeti, sözlüğün filozofların isim- lerine göre değil, kavramlara gö- re sıralanmış olmasıdır. Asırlar. dan beri insanlığın ve kültürün malı olarak yaşıyagelen kavram. Jların mânaca gelişmesini tutmak tefekkür tarihinin geçir- diği merhaleleri, insanların — bu kavramlara verdikleri çeşitli mâ- nalar zaviyesinden tetkik etmek. le modern felsefe ve edebiyat ta. rihi çok önemli bir çığır açmış- 'tar. Bu bakımdan bugüne kadar Monografiler — şeklinde yapılan çalışmaları bir araya toplyacak bu sözlük onların bir - sentezini teşkil edecektir. Üniversitemizde vereceği kon- feranslar hakkında bana biraz bilgi vermesini rica ettiğim Prof. Rothacker ezcümle şunları söy dedi: “İnsan hâlâ dünyanın en az incelenmiş yaratığı olarak / kal maktadır. İnsanı her hayat sa- hasındaki faaliyeti ile tetkik ve tahlil etmek çağdaş bilginlerimi. zin en büyük vazifesidir. Fakat insari bir. kültür. mahsulüdür. herhangi bir kültürle gelmemiş insan tasavvur edile- mez, Bu sebeptendir. ki, — kon feranslarımın başında kültürleri tahlile - çalışacağım, kültürlerin dişmesini ve bu meyanda ge Çirdikleri buhranları ele alaca: Zım, Bu devrimleri ben yalnız Siyaset bakımından değil, kül- tür, sanat, dil, din, cemiyet, ik- tisadiyat, kısacası her bakımdan incelemek istiyorum. İnsan - te fekkür tarihini aydınlatmak için aanata, sosyolojiye çok ehemml- yet Yermekteyim. Marksist - ol. Mamakla beraber, Marx'ın s0s- yoloji teorisini ortaya atmakla döğrü yolü buldüğüna — ka Fakat marksizm büyük bir hata işledi Ve dünyanın felâketine sebep ol- Sayın profesöre dünyanın hâ- len geçirmekte olduğu — buhran hakkında - düşüncelerini sordum, göyle cevap verdi: 'Önümlzdeki beş sene içinde tarihin yok olması mümkündür. Geçirdiğimiz buhramı, hepimiz 1- çinde yaşadığımız için, biliyoruz. 'ama onu bir bilgin göziyle ince- lemek bügünün işi değil sonra yok olmamışsak, 'nun da tarihte yerini tesbit ede. bileceğiz. Prof. Rothacker'in 11 aralık pazartesi günü saat 17 de Ünl- versite İktisat Fakültesinde ve- receği konferanslara aydınlarını davetle üÜniversitemi Za bu teşebbüsünden ötürü tebrik etmeyi de bir borç bilirim, 'bunu — siyasileştirmekle, memleke ceğini söylemektedir. Aşge NUK Bayfa « Karanlıkta bir konuşma İbrahim GÜZELCE Yazan ona iyice baktım. Bu, tahminen, Fi e e e ee geei eei TAİ N Buraya başka şeyler konuşmaya Boşver! ” sekli Kız, hertalde v Başkam, maşkası yok bu b Sağdam, laksl ve evvelkisinden Gake yeni çıklın. Ben yalnız bar BE Li ada KA d n içere Bim bürda Bi ral MN Xa kerize, veralkin manciz na. Timlti halinde bir geyler söy Ka Den öğtelöcek dekile yaz e Mtkabele letti. Merak edip Sum ben nefessiz yapamıyorum. ulak kabarttığım halde konu- Onu içmediğim günler kafamı um. Yenlden filmi seyre bağ Golaşmak İşime gelmez anla- ea wdwm ea ban dan W yeyi az içsen ne olur sanki?, SRARL DA ŞoT eti Gi S Ka de” Aydin bavamı keseyim?. Bana, 'para 'al diyorsun adamın elinde “avucunda türmeden tetkik ediyordum. Yü tü Basında bir kasket vardı. Te Dün iskelede ayağı kaymız Kadın.'adamın deminki sözüne dilsleğe syel> katnaa çayap oldukunu tahmin ettikim v Üüstünden yere düsmüş. V: ir eyler Söyledi. Ama anlıya. cuğu bere içinde idi. Elimi bile madım Adam. / buna, elleriyle Sürmedim. Bütün — gece inledi dürdü. Dün sabah gene sürük: lene sürüklene işe Kit Yata Cak olsa me yaparız?. Filmin belki de sonlarında &- dik. Ama ben, gözüm perdede olduğu. halde fümi hiç görme- Miştim. Adam cebinden paketi- ni çıkardı, bir sizara yaktı. Yü Zünü görmek İçin, içimde sid detli Bir arzu düyüyordum. L Şıklar yanınca, ilk işim ba ar, Biraz sonra film bit Fakat dam, kafasını önündeki koltu: İun arkasına dayamış, yüzünü yere doğru fazlaca eğmişti. Kar din daç sırtımı. erkeğe dönmüz Sağ kolunu yukarı doğru kaldır fa olan kısmını bu gekiide ört ha sor.. Böyle iki taraflı iş bi Ve ağır bir kütür savurdu. Kadın, söylenileni işitmemez- dükten gölerek Yavaş konuş Allahaşkına dedi. Sen bilmeden JAf ediyor. Sun.. Eğer üç aydır herifi yanı: ma soktüysam İki gözüm önü me aksın da. bir Tokma ekmei yedi kapıda ölleneyim-. İaandın Gözümün görmediği seyle Te aklım ermez.. Artık bu gizli, kapaklı işler boni - sarmamaka h. 'dobra 'dobra.. Dün gece se hç dobra 'dobra.. Dün gece S müştü, Her ielsinde de etrartas Gercdbil Tağlayirünle " Baz Süzgem ei KSa alzmayen DizDal 'Bir aralhık kadın, — vaziyetini hiç bozmaksızın, adama: 'nerede kaldı? değ. O da sizarasından derin bir nefes Çektikten — sonra, istifini Bozmağan: — Böşver, gelir. diye cevap verik Tkinel filmin başlıyacağı mırari a çocuk kapıda göründü. Elin: de Sarım Simait “vardı. Bimidi havada sallıyarak, bizim bulun: duğumuz tarafa doğru: horluyordu. O'an aklımdan ne ler geçti. Şeytan. — Aklına ” getirdiğin şeylere bak.. Sen bunları düşüneceğine, evvciâ şu kızı başımızdan uzak- İaştırmanın bir çaresini bul. Ba: 'Çocuk çok zayıf, biraz ananın yanına Mmemlekele gönderelim l 'ava Tei etsin. dedimyar TARR A araa Soer d Daşmadı. “Ben 'onsüz ne Yapa. — Kadını göyti İbiyar sesin TMir diye tutturmuz.. Şimdi çeit TArafa başını Gevlrdi YÜ de; “ANAN bir çocuğun anasını Zünü İşte 0 zaman görebildim Sağ tarafı kıpkırmın. yanıktı. Bu iğrenç kırmızılık içine gö- mülmüş gibi duran — gözü ise kapanmış denecek kadar bir Tülmüstü. Benim kendisine bak- Tığımı görünce, başımı süratle öbür — tarafına çevirdi. — Hem asörtüsünü düzeltiyor, hem de & Gözü körolamca Yezit, ne almalı” diyip dürüyor. Bir sey- ler biliyor ama Missettirmiyor. Tınmaz melâike. Bir ara yine — sessizlik oldu. Sonra, yanlarındaki - çocuk ak kilmiş olacak ki, yerinde doğ. Tuldü. ve: n simit isterim Kaadın” Çocuğa” asabi bir se- olacak, diye homurganıyordu. ilde Nihayet ikinci - film başladı Olmaz, dedi. Simdi suratı- Gene perdeye — bakmıyorlardı. 28 bir tane indikirsem görür Fisitı 'Ralinde konuşmaya baz: ün. Körolasıca dadilar. Bir. müddet sonra, a. Fakat çocuk — sesini gittikce dam: diye tutturdü Etraftan sikâyetli fısıltılar zt tldi. O zaman, üvey ana oldu. İunü tahmin ettiğim kadın, ço Cükün sırtına” döğrü bir. yum Tuk vurarak, çantasını açıp a. Yucuna bir ge sıkıştırdiktan ” Haydi kaçalım... dedi. Kadın, hayret ifade eden bir * Gidiyor muyuz?. diye eset- lendi. Ama Biç film seyretme O, gürültü ile genzini temizli- Sonra, homürtüyü andirir bir l aden yi film mi olur ae Ber. dedi. Yere tükürerek bir 'Kabrolamca ss01.. Son vi- küfür savurda. in olsun.- Hadi git dışarıdan — Kalktılar. Adam önde, Kadın a Zıkkımlanı. dedi onun arkasında, onlardan 34 ar dım geride de çocuk olmak üze Te önümden Keçip Kittiler. Hindistan. Başbakanı Nehrunun fil, Japon Aapon çocuklarına hediye ettiği yarator ve İmparatoriçesini selümlıyoz. lan Nepal Kıralı Tribhuvana'nın Yeni Delhi- ik. Resimde, Kıralın *ki zevcesi bir toplantı esnasında görülmektedir. ye kaçtıkı