Sayfa 2 a Memleket meseleleri w | Bir ankete verilen cevaplardan çıkan maarif problemleri Fen ve Edebiyat Fakülteleri birleştirilmeli mi? Ankaraa ve İstanbul Üniversitelerinin Gie 'NKÜ gazetecilik, d Jei Kçtimalyatçılıka halkvari anketleri ilgk irken matbunt çevre. kkında anketler tertibi artık birde alışılan bir Adet halini aldı. Güzete ve mecmünlar / tarafından bu anketlerin pek azı, müayyen / sa- a ankez yıda hir cevap alındıktan »e Üi tertip eden tarafından terkibi bir Retlceye bağlanmıştır. Ekserisi “ta- nlanmaz ve öylece seciyelendiren tar l ve her tipi n hüküm okuyu: r belirtilmeli. Bu sırnda “Gençlik Terbiyesi”, “Ko. münizm e Mücadele", “Maarif İş. deri” hakkında bazı gazete ve dergiler Oluyor. “Veni İstanbul” okuyucularına bu, cevaps birinin. — dölayısiyle Mmühtevi olduğu maarif konularından bahsetmek istiyorum. Seçtiğim cevap, pedagoli m: rimizde sevilen ve sayılan bir Bin elinden çıkmıştır. Terbiye dok- foru Halil Fikreti tanımayan ma- arifçimiz yoktur zannederim. Bir pe- dagoji mecmuasının son 27 sene ma- Arifi ve maarif vekilleri hakkında ob- Sektir. hükümlere kan diyle tertip ettiği pek fa dolü anketine / günderdiği cevapta, Şecir ve kısa eümlelerle birçok prob: Temleri aydınlatan — Halil — Fikretin nas ettiği noktaların başında “Köy enstitüleri” bulunuyor. Kıymetll ter- Biyeci “ şimdiye kadar birçaklarımı- zın doğrü zannettiği bir tarihçeyi dü- lerk arasına yaymak, medeni memle- Ketlerde olduğu gibi maarifi memle: ketin en hücra köşelerine sokmak” 1839 dan çak önce — başlamış fakat sonradan Birtakım basit insanlar ta- Tafından İstismar edilmiş bir. kayıı: dir. Bü kayaı, 1806 sonlarında biri Eekişehirde, dikeri İzmirde olmak Ü- zere İki “Köy Muallim Mektebi” aç- makla karşılanmıştır. Bu başlangıç uzvi sürette gelişerek başka yerlerde de yavaş yavaş — köy maallim mektebi açmağa doğru z min hazırlarken 1940 senesinde Bü- yük Müllet Meelisinden her nedense “ivedilik” e bir “Köy — Enstitüleri Kanunu” çıkarıldı. - Bununla - “Köy Muallim Mektebi” adı/ Avrupadan e- den mücssese adlarını — bilmiyenlerce “Enstitü"ye kalbedildi ve sayıları da şirmiye kadar yükseltildi. Bunun ya- nda birtakım garabetler orlaya e- fıldı. On İki yaşındaki müsum ve kör 've köy çocuklarını kendilerinin habo- Fi olmadan ve dürümü farketmeyen velilerinin imzasiyle - yirmi sene hiz- mete bağlamak, mezunları canlı ve cansız sermaye İile teçhir ederek yir- Mi Jira Ücretle çalıştırmak bu gara- betlerin başındadır. Bir baska Kara- bet de “Genç dAimağlara bol bol köy. Kü ve gehirli farkdarı ve husumetleri aşılamak”, yani “Lösemi hastalı tohumlarını içtimal uzviyete sokmak”- fan iharet oldu. Ancak yedi sene son- ra farkedilen bu hale karşı alınan tedbirleri ise hepimiz biliyoruz. ei * Dr. Halil Fikret'in cevabında mü- him yer İşgal eden meselelerden biri de İmtihanlardır. Hususiyle "Lise bi- tirme imtihanlariyle olgunluk imti- hanları da ayrıca bir belâdir. Bunla- rin.bir çırpıda yapılması — mümkün. Yazan: Fındıkoğlu Z. İstanbul Ünivereitesi Profenörlerinden ken, Kü fasılalarla ayıi ayrı — sar Mmaslarda yapılması çok yersiz — bir üruldür.” Geçenlerde toplanan İkinci Terbiye Kongresinin belli başlı konu- dan olan imtihan — derdi, yeni dera yhı alâkı Yüksek öğretii sinde Dr. Hal e Blb İkret, çok müh kunuz öncekl devrede marifeti” “sözünü hatırlatacak tayinlerden bahaediliyor. Bir başka mesele de Üniversite ve far Külte hakkındaki mekanik ve sakat Börüştür: “İstanbul — Üniversitesinin Fen Faküllesini bütün mânasiyle mo, dera bir hale sokmadan, büyük araş tırma İâboratuvarları tosls etmedi Ankarada - Fen Fakültesi açmağa ne Tüzum vardı? Hesaptan anlıyanlar, kar ti olmamakla beraber, tüyler Ürpor Ücl bir takım rakamlar söylüyorlar: Simdiye kadar Ankara Fen Fakülie sinden 4080 talebe mezun oldu. ve har yıl böyle 15:20 kisi mezun olmal tadır. fedilen paraların mecmuu bugüne kadar — milyonlarcadır. - Sar kın bunda bina ve lâboratuvar mas: raflarının dahli olduğunu düşünme yin. Ankara Ven Fakültesi bugüne kadar maalesef Gazi Terbiye Enstitü. sünün Bir köşesinde, yıllardan — beri ığıntı balinde çalışmakta ve bir tür İü müstakil bir. binaya - kavuşama maktadır. Gönül arzu eder ki, İ fanbul ve Ankara Üniversitelerinin Fen ve Edebiyat Fakülteleri birleşti. Filsin ve paralar bir yere sarfedile: Fek, bu gibi fakülteler daha verimli bir'halo sokulsun.” İşte üniversitelerimizin açıldığı bu günlerde onlara ait esaslı bir mühim nokta, Son 27 senenin heyecanlı böyle olduğu için zararlı ve esaskız olan maarifçilifini dikkatli ve İnsaflı bir muhasebeye tâbi tutma zar Türeti karşısında bulunduğumuzu, da- Ha doğrusü aradan İktisatçıların eko- Romik devrelerine benzer bir kültü.. Tel devrenin geçmesini ve yeni bir we ahat fırtınasının. kopmasını İsteme. yen Üniversitelerimizin — bir araya gelerek hastalığı teşhis ve tedavi et Mmeleri — gerekliğini terbiye doktoru ileri sürüyor. Böyle bir teşhis zarure- çabulduku. iker noktaları, irdan ehemmiyet: çe geri değildir. Fakat bir gazete ü funu daha fazlasına - tahamımlil eder miyeceği için arru eden alâkalılara hem bu cevabı, hem de aynı “Bilgi” (D)dergisinde çıkan diğer maarifçile- Tin cevaplarını okumalarını bararetle favkiye etmek. isterim. l Fikset; İstanbul Bi , S 16 :20. Bundan başka aynı mecmuanın 7, 88, 89, 40, 4, 42. 48 Üncü sayılı rında da başka ' maarifçilerin asağı yukarı aynı meseleler hakkındaki ce- vapları bulunmaktadır. (D Bk Dr. K Şehrimizde bulunan Köln radyosunun muhabiri Alman Köln radyosunun muhabir. derinden M. Jakoba üç gün evvel #ehrimize gelmiş, müzeleri ve tarıhi abideleri gezmiştir. Vali tarafından — kabul edilen M. Jakoba dün, Üniversite gençleriyle bir konuşma yapmış, muhteli sual- leri cevaplandırmıştır. Bundan sonra M. Jakobs birçok gençleri, geldiği vapura davet ederek, içtimal ve iktisadi mevzular üzerin: de konuşmalarda / bulunmuştur. Şehir köşesi Maşallah bizlere! Taksim Meydanından Acele işim olmadığı için, vü. rümeye lüzum yoltu. Tramvar yımıs kalktı. Çünkü orasm bir parçacık geniştir, tramvay ha- Teket edebilir. Fakat Fransıs Konsoloshanesinin Önüne gelin- ce sarsıldı, durdu. Konsoloshane kapısının ” afalığından, — Fethi Karakaş ve A. Arad sergisinin ilânını gördüm. Henüs sergiyi Sivarete fırsat bulamadı lerek düşünürken bir korna sesi beni yerimden sıçrattı. Ar ka sahanlıkta duruyordum. Bir taksi sanki framvayı yolunun önünden çekilmeye mecbur et- mek istercesine korna çalıyor- d O aralık tramvay da, S0 ki bu işareti bekler gibi, hare- kete geçti, taksi de Bisi takibe başladı. Lâkin vine karna çalı- yordu, — Halbuki, — vanımızdan Sylıp geçebilirdi. Neden n Ta, taksinin dolmuş müşterisi aramak üsere korna çaldığını anladım ve sinirlendim. Tram- vay, Ağacamli - durağına gel Mmişli. “Taksi dolacak ” kadar Mmüşleri bulamamıştı. Mütama- diven korna çalıyordu. Birde aklıma kaç korna - çaldığımı Saymak geldk, — Tramvay da kalkmıştı. Tepebaşına / kadar bizi takip eden taksi kaç defa düdüğünü öttürdü dersinler Bi- Temiyeceğinle için söyliyeyim : 7 Evet, Beyoğlu caddesinin va- yurından Tepebaşına kadar 9 Depsis vere T8 defa korna ça- lan taksiler memleketinde vaz #iyoruz ve yine de dsabımıza Kakimiz. Maşallah bizlere! BİR İSTANBULLU KÜÇÜK HABERLER * Amerika — savcılarından — Mr. Lapidis dün akşam uçakla New - York'tan şehrimize gelmiştir. Savcı bir hafta kadar burada kalarak tet- kiklerde bulunacaktır. * Amerikanın en büyük mec. muslarından olan “Life,, in müdürü Mr. Henri Luce pazar günü gehrimi- ze gelecektir. ŞEHİR M Şehri kirletenlerden para cezası alınacak Dün mühtelif semtleri / teftiş eden temizlik — ekipleri 24 kişi hakkında ceza zaptı tanzim etti İstanbul. Bolediyeni, şehrin temiz- NRİ meselesini esaslı surette - ele l lunmaktadır. Vali ve Belediye Relsinin emri Üzerine, Temizlik- Mü- dürünün başkanlığında — motöriü te Mizlik ekipleri teşkil olunmuştur. Bu ekipler dün gehrin muhtelif yerlerini kontrol ederek sokakları ” ve cadde- Ti kirleten, öte beri atan, duvarları Pisliyon, yerlere tüküren Ve ağzı ka- palı çöp tenekesi kullanmıyan 24 d #i hakkında ceza zaptı tanzim etmiş- Terdir. Bunlar ağır para cezasına çarptırılacaklardır İstanbul Vali ve Belediye Başkan- lığından gü tebliğ nesrolunmuştur. “Belediye Zabitası Talimatnamesine göre, sokaklara her hangi bir pey at Mak veya dökmek — Süretiyle kirlet mek ve binalardan — vakitli vakitaiz halı, kilim, örtü ve saire silkmek ya- saktır. Bazı vatandaşların bu yazağa aykırı hareket ettikleri görülmekte dir. Bu sebeple lüzumu kadar teşkil Gdilen motörlü kontrol ekipleri geh- Fin her tarafını dolaşarak yolları kir- letenler, kapaklı ve madeni çöp kabı kullanmıyanlar hakkında ağır para cezam hükmedilecektir. Sayın hemge- Filerimize duyurulur.., LCA.O. delegeleri döndüler Devlet Havayollarının düvetlisi - larak 3 günlük turistik bir gezi pan İ.CA.O. Milletlerarası Sivil Hi Yacılık Köngresine iştirak eden de- degeler dün aat 12 de İskenderun Vapuru ile şehrimize dönmüşlerdir. 'Derhal Şale Köşküne hareket eden delegeler saat 14.80 dan itibaren ça hışmalarına başlamışlardı İzmir gezisi çok başarılı ve eğlen- celi olmus, 17 millete mensup dele- geler hem memleketimizi yakından fanımak, hem de bir arada iyi vakit #eçirmek imkânını bulmuşlardır. Dün akşam Tarabya Otelinde İn- giliz delegasyonu tarafından bir kok- teyi parti verilmistir. İzmirden EKTUBU Asyanın kapısı - Avrupanın Asyaya açılan kapıs, istanduldadır. Burası “Haydarpaşa anıdır. Ç Herhalde, siz de, ömrünüzde bir kere olun. Haydarpaşadan bir. yolcu Gegyi etmiş veya Karşılamak Üzere Oraya gütmiyeinizdir. İi Bir intiba Te Göndüğünüzü tanmin etmiyorunu Zira, Haydarpaşa — ganı, — İstanbula uymayan' mimarisi “Bariç, - yabancı Memltketlerin bir kasaba, istasyonu kadar ehemmiyetsizdir. ” Doğru, di Tüst bir büfesi yoktur, bekleme ye leri, y mühtelit daireler tarafından kalem odan haline getirilmiş, yahıt Biçarelerin " koğuşu vaziyetine v kulmuştur, her tarafta hakımsızlık Yardır. Perona, evvelce bir. para verilip girilrai. “Çoktan “kaldırıdür. — Fakat Heye yarar? “Oraya hava cereyanı ükimdir. beş ön dakikalık bir tti Sardan eonre Bezle olursunuz. Avrupanın Asyaya — açılan kapısı ile Dü haldedir. Bvvelki gün, Ankaradan ekspresi gelecek bir yolcuyu beklemek üzere Sabahleyin oraya gittim. Vakti. ge diği halde, tren gelmedi. Gidip sor düm. “Şimdilik, dediler, iki saat rötar var." “Ne?l! Ya gimdilik kaydı da 'ne oluyor? Hem bu kadar rötara se- bep ne? Bir kaza mı? “Bilmiyoruz efendim." “Ya daha fazla beklemek lâzım gelirse? “Kabil efendim.” Bütün bu görüşmelerden sonra, dü. gündüm. Haydarpaşa Garında insan İki aat nerede oturup bekler? Ne yapar? Ne ile meşgul olur? ülümsedim. Kendi kendime, a zavallı, dedim, bizde insan bir ka- pida ne yapar? Bekler. Netekim, öyle oldı Bant 11 oldu. 'Tren yok. Daha sonra dediler. Bende beklemek kuvveti kalma döndüm, Telefonla haber almağa çı Tiştam. Demiryolları Danışma - Bi rosundan — trenin saat 16 da gelece #ini söylediler. Bir daha aradım. Bu niştı. Şe #efer 14,30 dediler. — Yolcumu, bir daha Haydarpaşaya gitmeğe cesare. tim olmadığı için, Köprüde bekle: meğe karar verdim. Nihayet bir va- pür geldi. İçinden, hallerinden ve el. Terindeki bavullardan, uzaktan gel dikleri anlaşılan kimseler çıkmağa başladı. Bu ürada tanidık simalar da görünce meseleyi öğrenmek İstedim. Anadolu ekapresi Sincanköy civarın. da, Tokomotif bir kazaya uğramış, hareketsiz kal. miş, Tabil, arkasında, bütün hatta- ki diğer trenler, ve bu'arada Ankara ekapresi de beklemeğe mecbur ol muş. Şimdi gelen tren Anadolu eks. presi imiş, Ankara ekspresi — daha donra gelecekmiş Eyvahlar olsun! Ne yapmalı, nere- den bir haber almalı? — Gözlerime, Köprü altında, Adalar / İakelesinde Devlet Demiryollarının bir bilet g- gesi vardır, orası ilişti. Müracaat et- tm, Trenlerin geciktiğinden bile ha. berleri yoktu. Üstelik bu gişenin te: defonu da yoktu. Dönüp: Kadıköy iskelesinden, Hay. darpaşadaki Danışma Bürosuna bir felefon daha edeyim dedim. İskele- deki otomatik telefonların ikisi - de meşguldü. - Beklerken — Denizyolları Şehir Hatları Danışma — Bürosunun kapısında bir. mütebessim Zat var- dı, içimden “Bizde her şey tersine Yürür, kara yollarının işini belki o 4 iyi bilir” diye düşünürken An- kara ekapresi hakkında kendısinden malümat danıştım. Ne dersiniz? Bi- Tiyordu. Meğer Ankara — ekspresi, 1280 da gelmiğ, yolcular için hu. Susl bir vapur. tahrik edilmiş, İs. fanbula nakledilmişler. Aynı hatta, sonra kalkan tren nasıl öne geçmiş Haydarpaşa Danışma Bürosu bundan nasıl malümattar olamamış? 'Ârtık bu kadar ince eleyip sık do- kumadım, Beklediğim, bem de va: dördü. Bahın. sekizinden akşamın madan, dim, , dırları yaz. Fa İstanbul Üniversitesi 1050451 dera yılına dün aaat 10 da Fen Fakültesi konferans salonunda yapılan samimi ve güzel bir törenle girmiştir Toplantıda Vali başta olmak üzere gehrimizin tanınmış şahsiyetleri har Zar bulunmuşlardır. “Törende, İstanbul Ünivernitesi Rek- törü, Teknik Üniversite Rektörü, De kanlar ve bütün tedris heyeti resmi kayafetleriyle sahnede yer aldıktan sonra, Rektör Ord. Prof. Dr. Ömer Celâl Sarç açış nutkuna başlamıştır. 1949-50 tedris yılının ” memleketi- mizde - demokrasinin yerleşmesi İle hayırlı bir merhale teşkil ettiğini söyliyen / Rektör, geçen yıl — içinde Üniversite Inşaatında İleri adımlar a- tıldığını ve Hukuk İle İktisat Paktli- telerinin yeni binalarında çalışmaya başlıyabileceklerini tasrih etmiş — ve Fen ile Edebiyat Fakültelerinin 1951 do tamamlarmış - bulunacağını ilâve etmiştir. ebe hayatının büyük dertlerin- den birini teşkil eden yurt meseleni- 'nin de Mün Eğitim Bakanlığı tara- fından esaslı bir surette halline doğ- ru gidildiğini, Tıp Fakültesine bağlı bir kan aktarma merkezinin kurul- mak üzere olduğunu, İslâm tetkikleri e İstatistik Enstitüilerinin yönetme- likleri hazırlandığını ve Gazetecilik Enstitüsünün bu yıl tedrisata başlı- yacağını müjdelemiştir. İki ay evvel Üniversitelerarası ku- rulun aldığı karara istinaden öğrenci alma şeklinde yapılan değişikliklere ftemas eden Rektör, Tıp Fakültesin- de bu yıl alınacak “talebe- Sayısının 600 den 300 e indirildiğini ve üniver itenin hangi fakültesine olursa ol- #un müracaat sayısı kontonjanı aş- fığı takdirde imtihanla seçim yapma #nlâhiyetinin Senatoya verilmiş oldu- Bunu tasrih etmiş ve demiştir. ki: 'Şunu belirtmek isterim ki, müsa- baka imtihaniyle talebe alma usulü, derecelere göre yapılan bir seçimden daha az mahzurlu olsa bile, yine ideni değildir. Bitirme ve olgunluk imtihanlarını başarmış olanları bir Üçüncü imtihana tAbi tutmak fuzuli gayılabllir. ve bir nevi imtihan en- fiâsyonunun meydana getirildiği iti- Fazına yol açabilir. Meselenin esasl hal çaresi, olgunluk imtihanlarını 1e- Jah etmektir. Bu gayeye belki olgun- luk imithanlarının Üniversite tarafın. dan yapılması süretiyle varılabilir.. Konuşmasının sonunda - Üniversite tahsilifin gidişinden Bahseden Rek: tör, Pratik “çalışmalara daha geniş bir yer ayrılmakla ençlere verilen kültürün kitabi mahiyetini — kaybet Mest için gayret sarfedildiğini, — bu. hunla bernber tahsilde başarı nispe- tinin son yıllarda bir alçalış göster diğini kaydetmiştir. - Sözlerini bazı rakamlarla takviye ederek, Rektör, Üniversite gençliğini daha çok çalış- Mmaya ve memleket Vazifelerini bi- hakkın başarmak için büyük gayret- ler sarfetmeye davet etmiş ve sözle- Fini alkışlar arasında şöyle bitirmiş. fir: 'Yarının mâmur Türkiyesinin ml- Marları olacak olan ve bu milletin €n büyük ümidini teşkil eden Sizle- Te tahsilinizde parlak muvaffakiyet- ler dilerim. Fatih külliyesinin kurtu- Tuşundan ftibaren 497 nci yıla teka: BÜL edan 1950451 ders yılını — bütün Üniversite ailesi için " uğurlu olmamı temennisiyle açıyorum. Beyanname dağıtanlar Bu toplantıda, Y. T. 'Tlebe Derne- ı tarafından cemiyetin hakiki — xa- Yelerine aykırı olarak siyasi bir n hiyet taşıyan beyannameler dağıtı dıği görülmüştür. — Üniversite mili- Fransız piyano virtüozu Samson Francois'nin — konseri Bütün dünyada, zamanımızın ha- Fika piyanisti “ namiyle anılan S- Françofs, önümüzdeki hafta içinde Fransız uçağiyle şehrimize gelerek 6 kasım akşamı bir resitaj verecek- dür. Memleketimize ilk defa gelmekte olan Fransız sanatkârı kuvvetli gah- S1 ve sürükleyici çalısı İle sanat âle- minde büyük bir. başarı kazanmış bulunmaktadır. İstanbul Üniversitesi dün açıldı Rektör, olgunluk imtihanlarını ıslah edilmesini tavsiye ediyor Yüksek Tahsil Talebe Derneğinin toplantıda dağıttığı beyannameler, siyasi gayeler güttüğü İçin toplattırıldı ve Dernek kurucuları hakkında takibata geçildi yetçi gençliki tarafından hâdise B Zukkanlılıkla karşılanmıştır. Çiçek las hüdisesine adı karışan kız ta: İebeden Nuran ve dernek kurucuları hakkında takibata geçilmiştir. w sram İsviçreli papas Dr. Karl Gechvi Ali Haydar Mithatı n kaybetmiş bulunuyoruz Hürriyet şehidi - Mithat Paşanın oklu Ali Haydar Mithat'ı kaybetmiş bulunuyoruz. Kendisi tahsilini Paris Londrada tamamladığı için fran- Sizce ve ingilizceye mükemmelen vü- kaftı. Mithat Paşanın gehit edilmesi Üzerine jontürklerin - Pariste tertip ettikleri malüm taplantıda irat etti- #i ateşin hitabe, Fransız ve İngiliz Bazetecilerinin takdirini / celbetmis, Abdülhamidi de gazaba getirerek Bü- yükelçi Esat Pasayı azletmesine se- bep ölmuştu. Mithat - Paşanın hayatı ve âsarı hakındaki eseri, tarihimizin pek can- h bir venikasıdır. And mübabirimizle ymuşurken Meryem Ananın mezarı hakkında yeni malümat Efesten dönen İsviçreli Teoloji doktoru bu hususta geniş izahat veriyor Papalık makamı, Meryemananın mi- Tacı yıldönümünün her sene 1 kazım: da kutlanmasını dünya hıristiyanları: DA tebliğ etmiş bulunmaktadır. Bu vesile e Eres gehri harabeleri civa- Yında bulunan Meryemananın yıllar Ca yaşadığı yerleri siyaret eden & Miliste mensup 26 din adamından mü- tevekkil heyet dün İakenderun vapu: Firle gehrimize dönmüştü Heyetin başında bulunan ve Bur- gaz, Manastırında ikamet eden İsvic eli papas, €e teoloji doktoru - Kari Gecklrind. kendldiyiü görüsen bir ae kadaşımıza Meryemananın mezarı ve buradaki eserler hakkında “şu malü- ati Vermiştir. * Meryemananın - öldükten sonra miracına bütün katoliklerin inanmı: " dzımdır. Papalığın emri mucibince 1 kasım günü Meryemananın - mirac #ünü olarak kutlanacaktır. Meryem- Knanın senelerden beri Efeste yazadı ku Baronlus gibi muasır müverrin ve Âlimler tarafından Bir çok delillerle tesbit odilmiştir. İlk evvelâ Sen Jan” in bütün Batı Anadoluyu ziyaret et tikini ve Efeste yrleştiğini biliyoruz. 'Bizans İmparatoru Jüstinyen. tekli bir kilise gel icilde yazar ki. İsa çarha çivilenmeden evvel, “anasını ve Şanında sevdiği gakirdi. (Sen Tan) ın durmakta olduğunu görünce anasına İste oğlun! Ondan. sonra a kirde dönerek: İste anan! demistir. © santten sonra şakirt onu kendi e Vine aldı. Sen Jan'ın bundan sonra E t do “yerleştikine bakılıraa, Tsanın n nasını berab götürmüs olması Mhakkak bir şeydir. yi evvel” Westephalyada, — Ca ine Emerich isminde bir kadın, görmeden Hazreti Merye e gömülü olduğunu ve Sen Jan'ın ona bir ev yaptığını muhayyi- İesinde gördüğünü Yddia etmiş ve İz- Mir Lazarist papasları 1890 a doğru Burasını satin alarak o ev etrafında bir kilise “nga etmişler ve oraya — bir Türk bekçisi koymuslardır. 5 genedir aç yaşıyan tanınmış ka- dim Telepat, Therese Neuman İzmiri Ve civarını hiç görmediği halder. şöy e demiştir: Meryemanayı Efeste vadide... görü- yorum. Buradan deniz görünür, fakat Efes şehri görünmez. Orada bir evde yaşamıştır. 'Fakat mezarı - kocayemiş Ve'zeytin ağaçları arasında Bir çukur da “saklı görünmüyor... demiştir. La- Zarist papasları bu sözler üzerine Va Giye giderek Meryemin evini, yine bu kadının söylediği gibi San Jan'ın sık ŞK EYaret eti karalın çatoruz ulmuşlardır. O tarihlen beri buraları mukaddes yer olmuştur. Papalığın Meryemanar Bin miracına dalr” dünkü tebliğinden sonra, Efes'in ehemmiyeti bir kat da- Ha artmıştır. Bu seyahatimizle - buzün Romada yapılan fesit merasimini bir gün ev Yel Meryemananın yaşadıı yerde kut. İamış olduğumuzu Papaya Efesten elgraf ve mektupla arzederek, Mer: 3 Mananın gökyüzüne çıkmasını hiç Biz'rerim ba'ladar ai Bir şekide Tirttik Bu hüsüsta bazı İsviçre gazetelerine de makaleler “yazmış ” bulunuyorum. Meryemananın mezarı değil, mezarı: Ban bulunduğu yer bilinmektedir. Hilen bakımsız bir durumda olan bu evi restore etmek için tesebbüse geçeceğiz. Zira Meryemananın Cene Bete gidişinin yıldönümlerinde Efeste: Kİ evini ziyaret için katolikler ara: #ında umumi bir temayül vardır. ZL Şaret hareketleri önümüzdeki yıllar a muhakkak ki daha gelişecektir. Diker taraftan Meryemananın Efes- teki mezarı da aranmaktadır. Nisan: YENİ İSTANBUL SİYASİ İKTİSADI MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi : VENİ İSTANBUL NESRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H SARLICA Yanı işlerini fiilen tânre Mmesul müdür: Sacld ÖGET Neşredilmiyen yazılar tado edilmez. Banıldıı yer : YENİ İSTANBUL MATBAACI- UK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI L ei eli PEYAMİ SAFA dd — Bak işte, konuşurken, — böyle ral, yanlış mı? Doğru, doğru, Yine ha Meral eve kadar yürüdü. yordu. Mer adım attı. Yaklaştı ve sordu: — Nereden? raftan kaç karak, titrek bir senle: fepte de hocalar için, filân hep “ kin, de söylemez mi- hep: Herif bir kazık attı ki sorma,,. YALNIZIZ gözleri dalar, mahallesinin kırık kiremitlerini ve annesini hatırlar, gözleri yaşarır ve birinci Ferihanın dargın sesini duyar. Değil mi Me- 1 olacaktı Samim, Bir gey, bir şey, fakat bir gey vardı ki, Meral #imdiye kadar onu tecrübe etmemişti. Samimin fikirlerine ve heyecan dalgalarına tam teslim olmak. Nereye götürür insanı bu baygın itaat ? ilonda babası, ayakta ve sinirli, dolaşı- ü kapının eşiğinde durakladı. Fiye dönecekti. Babası ona doğru 'bir kaç ağır Besi vahimdi, Meral Ferihaya gittiğini tti- nak için, kederli gözlerle ona bi — Babacığım, dedi, çok Üzgünüm. F yalnız sana karşı değil . Biliyormun. Şimdi gençler hep böyle argo konuşuyorlar. Biz mek- oruk, kana,, filân deriz. İşte, bir nevi alay öyl fakat ağzımız alışmış. Ferhat ağabeyim 'Dalga geçtim. birdenbire vap verdi yormuş. benimle. ö yormuş gibi elleri, — Baba! de at o Çir. hi Boşver. 254 Nai Bey daha sert bir sesle tekrarladı: — Nereden geliyorsun? Birdenbire Ferihanın adını ağzına almaya cesaret edemiyen Meral. — Ayaspaşadan, dedi. — Orada ne işin vardır — Park Otele gittim. Babası başını sal ydan geliyorsun, değli mi? Meral hemen canlandı ileri koğturan bir müdafaa gayreti içinde co- — Evet baba, Şakir Bey evlenmek. iati- Yakında gelecek ve 'sizinle de görüşecekmiş. Ben tabil evvel lerinizi öğrenmek istediğimi söyledim. Feriha- 'ya, Zaten bir haftaya kadar.. Babası onun sözünü kesti: — Şimdi, hemen gimdi annene telefon et, #enin odanı hazırlasın. Meral sallandı ve tutunacak bir yer ai — Ben baba değilim, yaşlı bir adamın kayın pederi de olamam. An- Rene git, sana hayatını anlataıı darından kendisinde sabahtan ak- her gün akıttığı göz yaşlarından ahlâk viranesini yakından #eyret. Bir damla in ve zekân varsa anlarsın. Anlamazsan... Ne cehenneme gidersen git 'Nall Bey arkasını döndü ve yemek salo- nuna doğru yürüdü. Meral de di ve kinin kastığı teh- 've mazeretlerini çin fikir- uzatarak: moruğum. — Benden dedi; Bütün o Pa döndü, yatak 255 Baktı. Yutkundu. vardı. “Çok mu odasına doğrü yürüdü. Karanlık koridorda, hiç birgey düşünemediği için sebebini anlama: dığı bir ihtiyaçla duruyor, önüne bakıyor, son- ra ağır ağır yürüyordu. rete Odasına — girince kapıyı — kapadı. Boğazı hat gizlemek düğümleniyordu. Kendini tuttu / ve ağlamadı. Belki son defa gördüğü odasının her tarafına Ağrında yine bir kuruluk Heyecanlıyım ?”. diye/ sordu. kendi kendine. Evet, bir isyan var içinde. Ba- banına kargı değil. lamıyor. Evden hemen çıkıp gitmeyi düşündü. Evden ve memleketten. için teşebbüs etmek. Feriha İle beraber, on Bün sonra, Paris. Artık tereddilde 'üzum var miydı? Yatağının kenarına oturdu ve çenesi göğ- #üne değecek kadar başını önüne eğdi. Kalbin. de ağırlığını ve baskı yecanların dolgunluğu ona başdöndürüc Boşluk intibar veriyordu. yoktu. Kime karşı olduğunu anı hissettiği gizli v BSamim onu görür görmez anladı ve söy- — Sende birşey Tasdika Gp, İnkâra da cesareti olmayan Meral sordu — Ne yar? — Onu ben sana sormalıyım. Meral önüne baktı. Yolda bir geyle aırlamıştı. Hakikatin çirkin tarafını bir yarım Atirafla örtmek için: — Babamıla kavga ettik, dedi. Bu “kavga" kelimcsinde, Meralin, herh: Sabahleyin pasaport Zihninde hiç birgey ifade sertliği vardı. hazırlayarak sordu: — Ne kavgası Meralin yüzü mardığı veya bir y anlara mahsustu. den kaçamazdı. bu. Merali he bir Ki İşte, ha — Hepsi o kadar mı? 56 gi bir münakaşayı haber vermek için Sami. min önünde kullanmağa cesaret edemediği bir Onün uyandıracağı hay- sığınarak Park Otele gittiğini daha ra- istiyordu. Samim bu düşündüğü için, kavga kelimesinin hâdiseye ne derece yakıştığına dikkat etmeğe de kendini gocuklaştı. Bu, onun ya gı n söylemeğe davrandığı Şimdi gururunun şişmesi 1. çin bir sebep olmadığına göre, doğru söyle. meyecek veya hakikati eksik söyliyecekti. O daha yaylı kapıdan içeriye girerken, Samim, büyük bir ruh yükü taşıdığını farketmişti. U- yanık bir dikkat için, Meralin bütün hali Mindenberi çıngırak çalıyordu. Samimin gözün. yüzü, kökleri çocukluk hayatında- yalan itiyatlarına bağlı şartlı reflekslerden kendini - kurtaramayarak on beş yaş birden kaybederken, gözleri önüne eğiliyordu. — Beni anneme göndermek istedi. Koğdu demektir. Son günlerde aksiliği var üstünde. Eksiltmelere girmiyor, çalışmı. yör, canı sikiliyor, kavga için bahane arıyor. Mânasız, Dün ben öğleden sonra biraz mıştım. Taksime doğru gidiyordum. Fransız Konsolosluğunun önünde Ferihaya rastladım. Biraz konuştum tabil. Tepebaşında, bir ötekle imiş. Şöyle yürüdük, bahçenin önüne kadar. Ve ayrıldık. Babama söyledim bunu Samim ağır bir sesle sordu: — Tabil.. Fakat babamı kızdıran bu de. kamda imiş. ihtimali kızdı. Fakat güphenin ona billiği bozan Yanl. beri Samim, çik- anda, Meralin kizdı. 257 ğil sade. Ben sokağa çıkmadan evvel Şikriye telefon etmişti. dan bahsederken “moruk'" dedim. Meğer o ar. Gönlünü almak istedim, dinlemedi beni, çok — O halde? Şimdi niçin öyle durgunsun? Yalanın ilk zorluk anları geçtiği için, Me. ral tabilliğe doğru giden bir his rahatlığı için. de cevap verdi: — Canım sıkıldı dün çok. Böyle hâdise. derin zehri kalır insanın içinde. Bazan ömrü. 'nün sonuna kadar unutmaz değii mi insan? Samim cevap vermedi. Başını salladı. Her İstemiyerek sordu: — Ne konuştunuz Feriha tlet — Hiç. Paristen bahsetti biraz. Kendisini otelde aramadığım için sitem etti. Bir şeyler işte. Ne konuşur Feriha, Basit kızdır, biliyor. Meralin sesinde, göstermeğe çalıştığı ta- masa küçük ve yuvarlak olduğu için, Samim onun bütün vücudunu birbirine yapışık ve bacakları ayrıktı. Eskiden Mayüllerinin dizlere tesirine Bunun birçok şekillerini biliyordu. Fakat © bolleştirdiği iç mücadelelerin ve kasılmaların umumt ve kaba mânasından fazla birşey dü. günemedi. Zaten onun dikkati Meralin derhal Pozunu değiştirmesiyle neticelendi. Bir müd. det sustular. Meral bu sefer daha samimi: Şakalaşıyorduk. Ben babam- Farkında değilim. — Kızdı bana dün, akşama doğru barıştık. verdiği tercih utancı içinde 1di. bir titreklik vardı. - Önlerindeki görebiliyordu. Dizleri Bizlenmiş hislerin ve günah te. dikkat etmişti. birbirine yapışan dizlerinin sem- (Dovamı var) 258