Sayfa 2 18 Ağuston 1080 Günün meseleleri : GREV Demokrat Parti işçiye grev hakkı tamıyacağını vadetti. Son günlerde gazetelerden öğrendiğimize göre de, Teseleyi incelemekte olan Çalışma Bakanlığı, İş Kanununda yapılacak tAĞIlAtı tesbit etmiş ve bir Jayiha a hazırlamış bulunmaktadır. Şu halde, önümüzdeki devrede Mecliste müza. kere edilmesi takarrür eden bu mev. Ku, yenlden günün meselesi haline gelmiştir. “Lberal — İktisat — sistemine bağlı memleketlerde işçilerin, isteklerini elde etmek gayesiyle, topluca ve - Hİ olarak işlerini birakmaları” diye tarif edilebilecek —olan grev hakkı, Kukuku beşer beyannamesinden son- 'ya yerleşen hür çalışma rejiminin ta. bil bir neticesldir. Tarihi tekâmülün zarurf tcabı o- Jarak insan hakları arasında yer al- g bulunan bu eski müeseasenin ar- tık bügün eskisi kadar önemi kal. mmamış ve hattâ bir çok memleket- derde faydasından ziyade mazarratı bulunduğu anlaşılmıştır. Bir zamanlar devlet “içtimal me- gele” karşısında JAkayt kalır ve e- Çi - iş Veren münasebetlerine karış. Taazdı. Halbuli modem devlet, so yal nizamın kurücusu ve koruyucusu olmak itibariyle, sosyal — konularla çok yakından ilgilenmektedir. — İşci kütlesinin hayat gartlarını düzenle- mek ve umümt seviyeyi yükseltmek bugünküü liberal devletin en başta ge- len vazifesidir. Bu maksatla devlet, İşçi - işve- ren münasebetlerini — tanzim etmiş, Çalışma müddetini, iş akdini, iş em- Siyetini, sıhhi şartları, kadın ve ço- Cuk İşçilerin durumunu, kaza ve ih- Tiyarlık sigorlalarını ve hattâ asya. Ti ücreti kanunlarla teminat altına almıştır. Bu hukukl ve garantili dürum kar- gımında bugün dünyada, grevin — bir Hak olarak tanındığı memleketlerde, dabi, artık bu hakkın aleyhine - bir cereyan uyanmış bulunuyor, — İşçile- Fi en iyi teşkilâta sahip bulundukla. ı İngilterede, henüz sendikaların ba- z İdeolojilerin nüfuzu altına girme- Giği devirde, işçi birliklerinin umu: l bir kongresinde varılan netice şu olmuştur: " Grevler vasıtasiyle Üc- Tetlerin artüırılması temin edileme- Giği Bibi Üstelik binlerce işçi ve mile- #i efradı sefalete sürüklenmektedir. Greve iştirak etmeyen diğer işçilerin gan haklarını korumak me- Şelesi de daha önemli bir konu ola. Tak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Her olayın birbiriyle sıkf müna- gebet ve tesiri - görüldüğü bugünkü Şartlar altında, grev yalnız işçi ile iş veren arasında kalmamakta, aynı zamanda, demiryolları, İlmanlar, pos- 'ta telgraf gibi memleketin belkemi- Bini teşkil eden bir çok âmme hiz- metlerinin görülmesini sekteye u8- Tatmaktadır. Demokrasinin beşiği olan İngilte. rede grev, İkinci Dünya Savaşından gonra maalesef asıl gayesinden çok Uzaklaşmış ve sendikaların elinde bir. Silâh olmuştur. Siyast mülâhazaların sevkiyle gizli veya açık maksatlara hizmet ettiklerine şüphe olmayan zendikalar veya tahrikçiler, saf ve temiz işçiyi, bu hakkını kötüye kul- lanmaya sevk ve hattâ mecbur et mektedir. İşçi Fartisinin kendi organı olan İngüiz Hükümetinin son zaman- larda grevlere karşı gayet sert ted. birler almasını grev hakkının lehi- me yorumlamağa imkân yoktur, ar- ftık kati olarak sabit olmuştur. ki Erev hakkı, bulanık suda avlanmak isteyenlerin ekmeğine yağ süren timal bir #aaftır. Hiç bir kanun vı 'ya otorite bir zaruret kisvesi altında| Körünen bu hakkın sulistimaline mâ- 'Di olamamış ve olamamaktadır. Bi. Mhare bütün millet bunun mâküs Grevler, milit — istihaalâtı baltala- makta olduğu gibi bu çerçeceyi de| aşarak beynelmilel ticarf ve ekono: Mik alanlarda da (gedikleri masına / sebebiyet — vermel Bugün harpte zarar görmüş millet- deri kalkındırmak ve devamlı bir bi Tış sağlamak için bütün dünya dur. madan İstihsalâtını arttırmaya çalı: dirken herkese düşen vazife “zaman" Yazan : Ekrem Z. Apaydın 've “enerji” kaybına mâni olmaktır. Greve başvurarak günlerce işsi do. Jlaşmak Mit menfaatlere uygun bir hareket değildir. Yükarda sözünü ettiğimiz gübi, 1ş- g4 haklarını kanun yöliyle teminat Altına almak, resmi ve husust teşek. küllerin müraeaati fle - düzenlemek Amkânı varken tehlikeleri ve istiamar Amkânları bâriz olan köhne bir mü- esseseyi ihya etmeye lüzum yoktur. Odalar, sendikalar, birlikler, cemi. yetler ve bilhassa hür bir basın gibi işittirii ve duyurucu vamtalara m lik olan ve siyasi partilerinin mem. leket menfantleri Üzerinde hassasi- yetle titredikleri memleketimizde hiç bir zümrenin herhangi bir hak ve menfantinin haleldar olmıyacağına 1 nanmamız Jâzımdır. Aksi — takdirde kurduğumuz demokrasiyi inkâr et. miş oluruz. Biz demokrasi müessesesini âünya. yi hayrette birakan bir. olgunlukla Benimsedik. Millet bu rejimi kendisi- 'e malederken zararlı taraflarını a. yıklamasını bildi. Milletçe kazanılan Zaferin sırm da bu oldu. Demokrasiyi kurarken nasıl sağ duyumuz, bize komünizmi kanun ha- Tici bırakmamızı telkin etti ise, şim. di de, yabancı tahriklerin yayılma vastınsı kullanılması da çok müm. kün olan greve, kapılarımızı kapalı tutmamızı ve çok İhtiyatlı davran. mamızı emretmektedir. 152 öğretmenden bu defa şehrimize tâyin edilenler Geçen dere yili kadro fazlamı ol- dukları için Anadoluya verilen 152 öğretmenden bu defa ilimiz emrine tâyin edilenlere ait liste gudür Semiha Turgay, — Fazilet — Vural, Akile Mihçi, Sülhiye Özen, Meliha Özbilge, Bahriye Öktem, — Mübeccel Gürküt, Müazzes — Alçam, Hayriye Tekin, Fitnat Aslan, Melâhat Aygıl, Melâhat Tütener, Mediha Zehra Bir- tem, Safiye Narman, Munzzez Or- bay, Yusuf Güven, Zehra Onan, İf- fet Gündür, Raika - Özdağdevinen, Fethiye Onan. Diğer taraftan İstanbul Muallim- der Birliği Ankara mümessiliiğinden alınan haberlere göre 152 öğretme- nin gazetelerin yazdığı gibi yalnız yirmi beşinin değil hepsinin yerleri. 'ne indesi prensip olarak kararlaştı- rılmıştır. ŞEHİR HABERLERİ Basın - Yayın ve Turizm U. Müdürünün beyanatı Muhtelif mevzulara temas eden Halim Alyot, Belediyo seçimleri için — yapılacak — olan — radyo konuşmalarının 24 ağustosta başlıyacağını bildirdi Basın-Yayın ve Turizm Genel Mü- Gürü Dr. Halim Alyot, dün gü be- yanatı vermiştir: — Umum Müdürlükte yazifeye baş- İşdığım tarihin üzerinden henlz bir buçuk ay geçmiştir. Bu müddet zar- fında dk olarak ele aldığım mevzu radyo ve haberler işidir. Radyoları- mizda müzik programları — üzerinde #aaslı tadilât yapılmış ve bu meyanda Türk müziğinde — mevcut imkânlar gözönüne alınarak geniş bir arttır. ma sağlanmıştır. Haberler servisimizde yapılan per- #önel değişikliğt bu Bervisin daha ve- Fimli ve zengin bir tarzda işlemesini temin etmiştir. Bu meyanda Radyo Gazetesi, transmlayon Hüretiyle İa- tanbul Radyosundan da verilecektir. Radyo dinleyicilerimizin her türlü müracaat ve dilekleri — hassasiyetle tetkik edilmekte, bunlardan — yerine getirilmesi mümkün olanlar — nazarı İlbara alınmakta, fakat teknik — ve eli sebeplerle is'afı mümkün olam yanlar pek tabli yapılamamaktadır. Turizm meselesine gelince: Adnan Menderes Hükümeti 'turiz- Mi millt bir dâva olarak ele almı bulunmaktadır, İlk 1 olarak turizmi engelleyen pasaport ve yabancıların ikamet ve seyahatlerini tanzim eden kanunlarda — lüzumlu — değişikdikleri apmıştır. Bugün mer'i bulunan 8647 yılı Turizmi Teşvik Kanunu da ih- tiyaca tam kâfi görülmemiş, bu yüz- den bu kanunun / tâdiline de lüzum hasıl olmuş, yeni ve turizm dâvasını en geniş ölçüde — destekliyecek bir kanun projesinin hazırlanmasına baş- lanmıştır, Belediye seçimi münnsebetiyle ya- pilacak propaganda konuşmaları için bugüne kadar Genel Müdürlüğümüze üç parti müracaat etmiştir. Bunlar, Demokrat Parti, Cumhuriyet — Halk Partisi ve Mület Partisidir. 10 ağus- tos cumartesi günü Ankarada kur'a çekilmek suretiyle partilerin radyo- larımızdaki konuşma aaatleri tesbit edilecek ve 24 ağustos tarihinden tibaren de bir hafta müddetle propa- Banda konuşmaları yapılacaktır. General Don Jose de San Martin için tören Dünkü törenden bir zörünüs Arfantin, Şi ve Perunun kurtar- cım' General Don Jose de San Mar> tinin yüzüncü ölüm yılı münasebetiy- le dün gehrimizde mühtelif törenler yapılmıştır. Babahleyin Beyoğlu Sen — Antuan Katolik Kilisesinde İspanya ve Şili sefirlerinin de hazır bulunduğu — bü- Yük bir dint âyin yapılmıştır. Bu mü. nasebetle killse generalin resmi ve Arjantin Bayrağı İle #üslenmiş bu- kunuyordu. Akşam saat 18 de Arjantin konso- Josu, yanında büyükelçinin refikası bulunduğu halde Şişlideki — Hürriyet Abidesine giderek bir çelenk koymuş- tur. Gece konsoloslukta bir resmi kabul tertip edilmiş ve Arjantin Milli Mar- # çalınmış, Cumhurbaşkanı General Peronun nutku tekrarlanmıştır. ANKETİMİZ Doktorlar, Bakanın icraatını iyi karşılamış bulunuyorlar fk Bakanı Prof, Dr. Nihat Re- gat Belger'in gazetomizde neşredilen boyanatının akisleri hâlâ devam et mektedir. Bu mevzuda açtığımız alâ. Ka değer ankete buglin de devam e- Giyoruz: Dr. Sükrü Hazım Tiner'in filrleri: “Sağlık Bakanımızın üzerinde dur- duğu noktaların önemini ayrıca işa- yet etmeye lüzum yoktur mütalâamın. dayım. İstanbulda hektm kesafeti bu. dundüğur muhakkaktır. Fakat bunun önüne nasıl / geçilebilecekini merak ediyorum. Bunların hepsini memur olanlar teşkil etmiyor ki, mesele ba- Sit bir müdahale ils halledilebilmin. Şurası da muhakkak ki, bu memle ket Tıp Fakültesine elinden gelen fe dakârlığı esirgememektedir. -Buna rTağmen alınan netice, katlanılan fe dakârlıkla mütenasip olamıyor, hatta Ankarada ikinct bir fakültenin açıl. ması bile tatmin edici bir çare oli madı. Bunun sebepleri üzerinde dur. mak ve daha iyi netice alabilmek çı relerini araştırmak Jâzımdır. Bunu andece talebe sayısının - çokluğu ile izah edemeyiz. Sayın Bakanımız Tp Fakültesinin de çok değerli bir rük- ni olduğu için derdin sebep ve men- gelerini yakından ve pek iyi bilir. Bu bahiste kendisinden büyük hamleler beklememiz. tabildir. Memleketin iyi yetişmis pratisiyen hekime ihtiyacı çok büyüktür, Fakat bu; mütehasnsa ihtiyag olmadığı ma- nasına gelemez. Hekime bildiklerini tatbik edebilmek İmkânını temin ede- cek saha ve hastahaneler kurulmalı- dir K, hakikt ihtısasın teessüi ve kemmülü kabil olsun. Bir çok yer- lerde hastahaneler manlesef noksan teşkilâtlı ve mahrumiyetler içindedir. Hekimin bilgi ve tekâmüli ihtiyacı te- min edilmezse kendisini — bulunduğu yerde bağlıyacak cazibe kalmaz. Has- tahane açtık domek kâfi değildir. Onu hakikaten hastahane haline ge- tirmek Jâzımdır. Sağlık bütçesi bu- günkü halt ile bütün - bu Ihtiyaçları karşılayamaz, mize İstanbuldan bir Misal vereyim, bir zamanlar İstanbu a bir “Müeasesatı Hayriyel Sıhhiye” teşkil edilmişti. Yaşlı hekimler o za- manı İstanbul hastahanelerinin altın devri öiye yâdederler.. Bilgist geniş; görgüsü çok ve ze- kâsı mükemmel olan — Bakanımızın derdin esaslılarına - parmak bastığı görllüyor. Muvaffakıyetini — dilemek hepimizin baş vazifesidir. Dr. Ali Şükrü Şavlı'nın cevabır. 'Sayın Vekilimizin beyanatını, ay- Du zamanda da buna dair cevap ve- yen kiymetli meslekdaşlarımın yazı. Jarını d okudum, Ben şahsen bu hu- gusa dair göyle yapılsın, büyle yapıl- fın demeyi zait görüyorum. Çünkü Profesör Nihat Reşat Belger Üstadı- mızin bunları pek esaslı / bildiğini, pahsl birkaç temasla anladım. Zaten Mühterem Bakanımızın bilgi ve se- kasından beklediğimiz de budur. Ce- Saretini artırmak için yalnız şunu göylemek isterim. Bu işe yalnız he- kimlerden değti, aynı zamanda Üni- versiteden de başlamalı, çünkti baş- tan aşafıya tekmilini gözden geçir. mek 'lâzımdır. Sayın Bakanın çök yorucu olan bu dâvada yalnız kalma- mas için hastahane — mütehassısları Hle Üniyersite profesörleri arasından seçilecek — bir heyet de kendilerine yardım ederse tebellür edecek netioe vatanımız için çok hayırlı olur kana- atindeyim. Dr. Nejat Kulakçı ötyor di “Sayın Bakanın temas etmiş oldu- BU hususlar çok ehemmiyetlidir, Bu- nu birkag noktada tetkik etmek iste- yim: 1 — Memleketin geniş sahaları hekime susamış bir vaziyette kıvra. nirken, hekimler taşradaki zahmetli mesalden ve karanlık bir Aleme reh- bersizce dalmak korkusundan orala- fa gitmiyorlar. Bu yüzden de İstan- buldaki hekim kalabalığı mesleki bir çok faclaların ortaya çıkmasına se- bep oluyor. Bazı hekimler bazı kim- #elerle bir pazarlık arkadaşı olacak kadar küçülüyor. £ — Hekim arkadaşların- bilhassa Kenç olanları bir ticaret mevzuu imiş Bibi rekabet içerisine giriyorlar. & — İşte gu manzara karşısında doktor adedinin ve binnetice Tıbbiye- ye alınacak talebenin tahdit edilmesi 've ancak yüksek kaliteli talebelerin bu sahaya alınmaları meslefin husu. #iyetini “muhafaza — bakımından en mühim şartlardan birleldir. Bakanlı- Bın alacağı bu tedbirler, mesleğimizi hafif — tâbiriyle bu intizamsızlıktan kurtaracaktır. * Netice, üç günden beri gehrimizin tanınmış doktorları ve ilim adamları- nın, Sağlık Bakanının beyanatı kar- gumndaki fikirlerini neşretmiş bulu: nuyoruz, Bu cevapları takip eden uyucularımızın sarih olarak gördük- leri gibi, Bakanın teşebbün ettiği bu at hareketi, prensip itibariyle an- ketimize iştirak edenler / tarafından müsbet kargılanmıştır. Yalnız bu an- ket tertip edilirken, kendilerine mü- caat edilen ve Üniversitenin hari- cinde bulunan mütehaasıs hastahane doktorlarından bir kısmının bize ce- vap vermekten çekindiklerini tebarliz ettirmek lâzımdır. Bu sebeple anketi: mizin her cepheden sarih bir netice. 'ye bağlandığını beyan etmek doğru olmaz. Ayrıca, dün akşam geç vakit Sağ- lik ve Sosyal Yardım Bakanı, kazete- 'ye telefon ettirerek, beyanatında, İs. tanbuldaki 4000 doktordan yarısının Anadoluya gönderilecekleri hususun- Aa bir noktaya temas etmediğini, m Gece İstanbulu 2000 doktorla iâare edebileceğini söylediğini bildirmiştir. İstanbul Radyosunda teknik ârıza İstanbul Radyosu, dün aat 14.20 de görülen bir teknik Arıza dolayı- siyle nepriyatını 40 dakika tatil et- mek mecburiyetinde kalmıştır. Bu yüzden İstanbul Radyosu âün 1420 den sonra öğle neşriyatı yapı mamıştır. Valinin dünkü beyonatı Vali ve Belediye Relsi Prof. Gö. kay dün akşam — Kocamustafapaş semtini teftiş etmiş, bu semtte bi dunan bir çok sokakların — yöl, işik ve #u ihtiyaçlarını mahallinde tesbit ederek ilgilileri vazifelendirmiştir. W.A.Y. delegeler sehri gezdiler W. A Y. Dünya Gençlik Federas- yonu Kongresinin çalışmalarına dün bir günlük ara verilmiştir. Bu mü- nasebetle kongre için - gelmiş olan delegeler gehrimizde gezintiler - yar Mışlar ve Büyükadaya gitmişlerdir. Dün ayrıca WA.Y. Konseyi üye- leri gerefine Üniversite Rektörü ta- rafından bir çay verilmiştir. Çayda Vali ve Belediye Relsi Prof. Gökay ye bir çök profesörler hazır bulun- muşlardır. Çaydan sonra W. A Y üyeleri 'Takalm Abidesine bir çelenk koymuşlardır. dün Sanatkör Kınar, bugün gömülecek Türk tiyatrosunun en eski ve kıy. metli aanatkârlarından Kınar Hanı min cenazesi bugün saat 16.80 da Ka- diköyündeki Ermeni kilisesinden kal- dırlacaktır. Köprüden 15,50 de va- pur yardır. Şehir Tiyatrosu mensup- Janı killsede yapılacak olan törende harır bulunacaktır. Emniyet Müdürünün dünkü beyanatı Eroln, silâh ve sarkmtılıkta olan mücadeleye şiddetle devam edilecek Bir müddetten beri Ankarada bu- lunan Emniyet Müdürü Kemal Aye Kün dün snbah gehrimize dönmüştür. Kendisiyle konuşan bir arkadaşımı- za Emniyet Müdürü gunları — söyle- miştir: — Ankarada İçişleri Bakanı — ve Emniyet Genel Müdürü Ne İstanbu. dün emniyet işleri hakkında temi Jarda bulundum ve kendilerine gerek- 1t izahatı verdim. Şehrimizde erginetlerle mücadeleyı #llâh arama ve taraıyalarına giddetle devam — edeceğiz. Bundan — başka, Kkadınlare sarkıntılık yapanlarla — da mücadelemize amanıız olarak devam eöllecektir. Edirnekapı - Fevzipaşa caddesi düzeltilecek Bilhassa son yıllarda inkişaf eden hava seyrüseferleri dolayısiyle uçak yolcularını gehre ulaştıran önemli bir cadde mahiyetini alan Edirnekapı - Fevzipaşa caddesinin —aslahı ve üki kenarında bulunan boş arsaların te mizlenmesi için Vilâyet ve Belediye Başkanlığınca gerekli emirler. veril- 9 bulunmaktadır. İmar İşlerinde huzursuzluk İmar işlerinde devam eden huzur- suzluk ve gikâyetler dolayısiyle Ba- yırdırlık Bakanlığından Vilâyete ge len bir yazıda vatandaşlardan bir ço Runun Belediye imar işlerinden şikâ- yet ettikleri bildirilmekte, acele ve esaslı tedbirlerin alınması istenmek- tedir. Russell Dorr'un babası dün gece geldi Memleketimizin çok eski ve can- dan bir dostu ve halen Marahali Yar. dimi Türkiye fera Komitesi Başkanı Mr. Russeli Dorr'un babamı olan Mr. Door dün gece karısı ile beraber u. cakla şehrimize gelmiştir. Kendisi Hava Meydanında. Anka- radan gehrimize — gelmiş olan Mr. Russcl Dorr tarafından karşılanmız. Mir. Dorr, erkiden beri tanıdığı ve Ççok sevdiği Anadoluda bir geri yapa. Gek, bu arada Trabaona kadar gid sektir. Üniversite profesörleri, Doğu seyahatinden döndü Doğu ve Karadenlz illerinde tetkik geyahati yapan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Profesörlerinden mürekkep bir heyet Çorum vapuriy- le Trabzondan şehrimize dönmüştür. Heyet âzası tarih profesörü Cemal 'Tukin, Arkeoloji profesörü Arif Man- Zal, Felsefe profesörü Macit Gökberk, Türköleji profesörü Sadeddin - Bluç dan ibarettir. Heyet 7 temmuzda — şehrimizden hareket etmiş, Van, Karaköse, Bayı Bt Erturum, Trabzonda ilmi araş tırmalar yapmıştır. Eyüp Sabri Akgöl'ün cenazesi bugün kaldırılacak Bvvelki gün vefat eden 1908 Meş- rütiyet inkılâbının mühim. #imaların. naâ Eyüp Sabri Akgöl'ün cenazesi bugün öğle namazını müteakıp Tet vikiye Camlinden aakert merasimle kaldırılacak ve Hürriyet — Tepesine gömülecektir. W.A.Y. Dünya Gençlik Birliği balosu İkincl konseyi gehrimizde toplan. makta olan (WAY) Dünya Gençlik Birliği üyeleri gerefine Türkiye Milli Talebe Federasyonu tarafından bir balo tertip edilmiştir. Balo 20 ağustos 1950 pazar günü 'Taksim Belediye zazinosu salonların- yapılacak cenaze arkadaşlarının ederim. da verilecektir. Kiraz ve incir Ku mevsir inin nihat olarak Bittiğini haber veren / yemişler vardır. Fakat bunların aranı. da kiras, İstanbulun mütered. dit dlkbaharında, —yarı yoldan #iyade yasa yaklaştığımın müj deler, önce manavların büyük bir gevkle süsledikleri çıtalarla gocuklara ve sokaklara neşe ve Fir, sonra “dalları bastı kirae” ldaları, bu nasik meyve, vağ- murlarla Aslanıp — kuşlara ve kurtlara yem olana kadar de- vam eder. Kiras mevslmi, her güzel vey gibi, kusa sürer. Ve bir gün bakarımız, inoir Çıkmığ. Bu sonbahara alâmettir. İçinize hüzün çöker. Henda e- Jüstos ayındayız, daha vakti- mis var diyeceksinis. Hayır, ey- Tâl geliyor, evlâii.. Yine yağ- murlar başlayacak, Ve bu Mün- 40 meveim nerlelere, soğuk el gınlıklarına gebedir. Nasi giyk Keceğinlek Dir türlü Dilemesek Znder “Bultan Belim”ler, e- mer ve gerha şerha Kavak ia- cirleri ballarını dökerken, artık kasalan — günlerin ne geve me gündüs olan / demlerinde imoir ağacı altında oturmak insane heraa verir, aklınıza ol ve pe- vi masalları gelir. Ve bir garkı: Kış gelâi, firahı. BİR İSTANBULLU Suriyenin eski ticaret bakanı geldi Buriyenin eski / tcaret bakamı M Bhaf, dün gehrimize gelmiştir. M Bhaf ziyaretinin husust olduğunu söye lemiştir. Tevfik Fikretin hatırası anılacali Büyük Şalr Tevfik Fikretin öltm yıldönümü münesebetiyle 19 ayastes 1960 cumartesi günü anat 130 da Ber C. H. P. İi İdare Karala Başkanlığındanı MÜM İstiklli — Savaşınn — büyük mücahitlerinden 1908 Meşrutiyet im- kılâbının en temiz partimizin eski — milletvekililerinden nasiyelerinden Eyüp Babri Akgöre törenine — partai Katılmalarını — rica ÖLÜM Hürriyet mücahitlerinden, — aabik Birrurüm. Mületvektli, EYÜP BARRİ AKGÖL 1681950 tarihinde Hakkın rahmeti- ne kavuşmuştur. Cenazesi 18/8/1950 cuma günü öğle namazını müteakıp Teşvikiye Hürriyeti Ebediye Teps İstirahatgühına tevdi. edilecektir. Camlinden — kaldırılarak rindeki ebedi Mesut bir doğum Gözetemiz tertip kumundan Şükrü Sayaı'nın dün bir kız evlâdi dünyaya — & gelmiştir, len yavruya uzun ve mesut bir ömür temenni ede: ederiz. “Fatma Gülden, lami veri- Ana ve babasını tebrik YENİ İSTANBUL #SİYASİ İKTİSADI MÜSTAKİL GÜNLÜK GABETE Bahibi 1 YENİ İSTANBUL NESRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal HL BABLICA Bu sayıda yazı işlerini fillen iüare eden ı Badlâ ÖGET Neşrediimiyen yanlar kade edilmea, Banllığı yer 1 YENİ İSTANBUL' MATBAACI- LIK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASL Kavak -H marlamaktan kendimi alamadım. * Kat eden küçtk doktorı sordu. yorda. REŞAD NURİ GÜNTEKİN Yelleri Bu karşılaşmanın bu kadar çabuk bitmesi beni de memnun eden bir geydi. Fakat bir ba> banın kendi çocuğu hakkında bundan fazla söy. leyebilecek şeyi olmaması bana dokundu. Ç0 da zaten başımıza gelip dikilmiş olduğundan Onları tekrar oturtarak hepimize birer çay w Adam, hiç fena adam değildi. Böz ve hare- ketleri gayet derli toplu İâİ. Oğluna ve münase. petimize dair tek kelime söylemekten çekindi ve hep havadan #udan konuştuk. Yalnız benim bir #ualim üÜzerine kendisini, birkaç sene evvel kalbini zayıf bularak emekliye sevkettilderini vı gimdi Feshane Fabrikası muhasebesinde bir Ücretle çalışmakta bulunduğunu — söyledi. Ara mira sağ omuzumu uğuşturduğuma, son- va da durmadan parmaklarımı çekelediğime dik- — Bir rahatsızlığınız ma var efendim? diye “Yakında geçirdiğim bir kol ağrısının son bir kaş günden beri tekrar başlamış olduğunu söy- dedim; hfattâ biraz tafetlât da verdim. — Ne tahmin buyuruyorsunuz? diye soru- Çocuk imtihan eder gibi gülümstyerek: 've hele benim için Ko ketler ufak ümitsizliğim daha yorüm. Buna rağmen a1 © tahmini siz yapmalısınız! dedim. Hürrem âdeta kızararakı —Aman efendim, ben kim oluyorum, ra- hatsızlığınız hakkında fikir söylemek için? dedi. Alim ve terbiyeli büyük nesillerimizin boş ve küstah diye yanıp yakıldığımız genç nesilden len birinin bu sözü bana güzel bir tevazu hare- keti gibi göründü. Gülümsiyerek iltifat ettim; — Dahiliye asistanı değii misinie — Arzetmiştim efendim, — Hayır, bıraktığınız sâreste okudum. Küçük doktor masum bir utanmaya, maya aynı zamanda da hüzne benzer bir hare- — Ne iabat eder efendim... Doğrusunu ister- seniz ben bu işden Ümidimi kesmeye başlıyorum; bazan hattâ başladığıma pişman bile oluyorum. — Çok garip! Profesörünlüz çok mu aksi? — Hayır, Korkum daha ziyade kendimden. Anlamıyorum efendim. Nasıl doktor. olacağıma bir türlü aklım ermiyor... Çalışmıyor da değilim.. Fakat çalıştıkça, hattâ ara sira aferin aldıkça makine ki.. Büyüklerimiz, hocalarımız temin tikleri zaman bile içimden inanmak gelmiyor. İyi letmek istediğim insanı öldüreceğim diye korku- Nasil cüktor olacağına aklı ermiyen bir insa- 'a ilk defa tesadlif ediyordum ve bu bana garip bir heyecan veriyordu. gibi bir tavırla yukandan alarak! — Başlangıçta herkes için öyledir, dedim. Merak etmeyin zaman ve tecrübe ile geçer. Halbuki başlangıçta bir çoklarımız için öyle çok güpheli olmamı Tazımige- GA artıyor... Vücut yi bir bİr çocuk vehmine gülümser midir? İik bakışla Hükmünü bir daha güphe etmiyeceksin. Böyle bir #ey zih- 'nine uğrarsa hastalarına belli etmekten çekine- Çünkü © zaman onlar da senden şüphe doktor! Bir dediği bir dedi- bir ağır bastanın irseniz bu ceksin. edecekler: BinL tutmuyor., başında birkaç arkada: daha da ehemmiyetlidir. İlk dediğinden dönersen arkadaşının haklı olduğunu söylersen senin ora- dan çıkıp gitmekten başka ne işin kalır? Kasaba- daki yirmi beş yılımı düşündüm. Parmağımı bir derinin üstüne koyup gözle- Fimi kapadığım zaman altında ne olduğunu, rüya tabircisi gibi hemen söylememiş olsaydım ben bu #dam olabilir miydim ? Bununla beraber bu emnada ağrıyan kol kendi kolum olduğu için bu çocuğun masum korkusu | — |e 'bende ona karmı daha ziyade bir dırdı ve onunla büyük bir doktorla konuşur gibi elddi konuşmaya başladım. Fazla yişmekten Adeta korkarak — Arızanın — basit bir tasvirini yaptım. Makineyi A dan Z ye kadar bir kontroldan geçirtmek — hususundaki fikrimi #öyledim. Reçeteyi Koçodan aldığımdan bahset- miyerek şimdilik kan yoli, ihtiyatlı bulduğumu anlattım. Küçük doktor, düşüncemi doğru buldu ve yardım teklit et — Bana izin verin; size bir hizmette bulun- maya çalışayım, evvelâ benim profesörden baş- hıyalım, Sonna kapı kapı dolaşalım; bendenizce de en doğrusu budür, dedi. Dolaşacağımız kapılar dan bazılarında nelere rastlayacağımızı tahmin ediyor, meselâ filân doktorun, tabasisme #üphemi kendisine de söylediğim takdirde nasıl “Hay afzinim. öpeyim. Gördünüz mü histnizi kendiniz koydunuz? Benim kitabıma gö- 283 “Bu ni diyecek. Hi bir araya gi “yerecek ve ondan mniyet uyan. tafsilata gi le biraz iyod vermeyi imdiden kendi tej celi, anlatıyordu. etmeli ? xın mühtelif tarihlerde yağma; hemen hemen bir alaturka buradayım. 've de odur” diye bağıracağını ve başka bir seye tesadüif edip güpheye düşmek — korkusi cümleyi durmadan nasıl tekrar edeceğini eğlen- fakat aynı zamanda da terbiyeli takildlerle Hasılı bu çocuk, gitgide hoşuma gitmekteydi. Yalnız kasabadaki madrabazla, yakın arkadaş ol- masını ona benim Emin Hulüsiye verdiğim ehem. miyet derecesinde ehemmiyet vermesini nasıl izah HASTAHANEDE KÜR İstanbul tarafında tektük kalmış eski konak- Jardan birindeyim: Meşhur istibdat paşalarından birine altmiş. Valilikleri zamanında Erzurumdan 'Yemene kadar bir çok memleketlerden toparlayıp ürdiği büyük kiymette yapı al 'vanlar, duvarlar ve trabzanlar babalarından kolay gökülemiyen bir kusmı hâlâ yerinde durmaktadır. Meşrütiyet devrindeki yangınlardan büyük bah. geni sayesinde kurtulmuş; etrafındaki yangın ar- saları zamanla kök tutan çimenler, ağaçlar ve virane duvarlarını kaplayan sarmaşıklarla ufak korular haline gelmiş bulundukları iç t0 manzaram almış- Birkaç defa daire, mektep vesnine yapmaya terebbüs edilip vazgeçilen ve belki de bu 'de bu kadar ayakta kalmış bulunan bu konakta bugtin husüsl bir hastahane vardır. Doğrusunu #öylemek lâzım gelirse hastahaneye pek ax ben- ziyen bir hastahane, Fakat ben asıl bunun için 'Tek bir yere bağlanmamamı tavsiye eden Hur. kapı dolaşarak yaptıfım. muayeneler- a hastahaneye yatmamı icap ettirecek görünce bir geldim. ni ve eşyası uğradığı halde ta- ye eğlenirdi. n konak muayyen bir hastalık çıkmamıştı. Meslekdaşlar dan birini ufak bir ameliyata doğru gidecek gübi) skasına başvura: siye ile karşılaşıyor, fakat kendim de doktor el- duğum için bu ikinciyi daha makul görüyordum. Bununla beraber eskiden beri Avrupa kata- loglarında ve son zamanda kuru matmazelin tar Coğrafyasında gördüğüm resimle- re benzer bağtı bahçeli bir hastahanede uzunca bir zaman dinlemek benim için bir Mmuştu. Boğazdan Adı dolaşarak böyle bir yer arıyor, karar veremiy Bir gün yine Hürremle fakültede dolaşırken Ali Osman isminde bir eaki mnıf arkadaşıma ras- © zaman aramız pek iyi değildi. doğrusu © zengin bir ailenin çocuğu olduğu için münasebetimiz. azdı. ve kibirli bulur ve arkasından “tatlısu frengi” di- siye ettiği Tıp Ali Osmanın, mektebi bitirir. bitirmes Av. rupaya gittiğini hatırlıyor ve gösterişli talebele tında kalacağa benzemezdi. Sonra zandıklarını gazetelerden ve Emin Hulüsinin mek. tuplarından öğrendiğim bazı enki arkadaşların isimleri arasında onunkine tesadüf edemeyişimi öldüğüne yahut yeni soyadiyle tanınmaz bir ha- le geldiğine atfediyordum. Fakat © hAlA A Os. mandı Ve sınıf arkadaşlarımdan hiç birini bula- madığım için en sevdiklerimden biri gibi boynuna sarılmıştım. Sınıf arkadaşları! Nereye gitmişti e| kalabalık Yarabbi! Eibette hepat memleket değii tirmiş yahut ölmüş değillerdi. Bir kumu elbette fetanbul sokaklarında dolaşmakta devam ediyor- lardı. k tabil akal tav- bit fikir el /a kadar bütün İstanbulu fakat hiç birine Daha Emin Hulüsi, fazla ukalâ um. Mektebin çalışkan rindendi. Hor halde ayak l n göhret kı (Devamı var) 288