Sayfa 4 Paristeki Türk talebelerin komünistliği meselesi : 100 kadar talebemizin kızıl mikropla zehirlendiği anlaşılıq_r 10 Ağustos 1980 "İleri Jön Türkler Birliği Avrupa Komitesi” ismi altında bir teşkilât kuran ve hepsi sakal bırakan bu bedbahtlar, diğer vatandaşlarımızı da iğfal için sık sık heyanname dağıtıyorlar PARİSTE llme geçen İstanbul ç: zetelerinden — birinde, salâhiyetli bir gencimizin Avrupadan döner dön. mez gazetelere verdiği beyanat cö- güme ilişti. Pek geniş bir ehemmi: Yet arzeden ve ifşnat havası enen bu Beyanat beni, Pariste bulunan Türk öğrencileriyle daha yakından temasa gelmiye sevketti. * 'Dünya Gençlik Birliği Merkez 1da- ve Âzası Muharrem — Taşçıoğlunün gözleri, — birçoklarımızın bildiği gibi gunlardan ibaretti: “Pariste tahsilde Bulunan Türk öğrencilerinin ©e 60 1 komünisttir ve bu acıklı durumun en büyük Amillerinden — biri de, talebe mürettişinin vazifesini Tayıkiyle 1 edememesidir.” Birçok / gencimizin Bu husüstaki fikir ve - kanaatlerine Mmüracaat ettim. B Parisin kozmopolit ve dejenere bir atmosferle — çevrili asırdide kültür menbamdan hisse almak için toplan- maş 400 ilâ 450 kadar 'Türk öğren eisi vardır. - Bunların yarıdan çoğu Üniversiteli olarak — bulunmaktı Paris şehrinin güneyinde bir “Üni- versite Sitesi” vardır. Bir mahalle Pariste Rocktel- e'in tesis ettiği Mülletlerarası Ür versite talebe site- Si binası. Yazan : Orhan Karaveli teşkil eden, geniş ve glizel bir bahce içinde bulunan bu sitede enas olarak, Amerikalı — milyoner — Rochfeller'in Parasiyle inşa edilen bir merkez bi- 'Na; mühtelif fondatlon tesisler, apor sahaları, havuzlar. vardır. — Merkez bina, sitede ikamet eden her millet- 'ten öğrencinin birkaç defa toplan. dıkları yerdir. " Mükemmel bir sine- ması, okuma odası, dans ve spor 5: donları, kapali yüzme havuzu var- dır, Ayrıca bütün öğrenciler yemek- lerini burada yerler. Fondatlon'lara gelince: Bunlar geniş bir bahçe içe- risine kurulmuşlardır. ve Amerikan Fondatlon'u, — İtalyan — Fondatlon'u, Şili Fondatlon'u gibi isimler taşırlar. Her biri 6-7 katlı, asansörlü ve lükse kaçmıyan — her türlü konforu halz büu talebe — yurtlarında idare, adını taşıdığı hükümetin — tâyin ettiği bir ferdin elindedir. Buralara her millet- ten öğrenci kabul edilmekle beraber, ekseriyeti — dalma — ismini — taşıdığı memleketin gençleri teskil eder. Komünizm — meselesine — gelince: Bundan evvelki bir. yazımızda an- Paris, Üniversi- İ te sitesinin muaz- zam bahçesi içinde Yunan Hükümeti. 'nin kendi talebele- Fi için — yaptırdığı bina, riste komünintler üleri gefi Wle. üplsüyor n tertip ettiği bir 1 büyük reslm Thorez'in prtoresidir) dattığımız. gibi küvvetli bir ıf milletten de kendilerini bu Fransada oldukça s01 cereyanı bazı/ öğrenciler cereyana kaptır. kapkızıl ve faal birer kom- nist. kesilivermektedirler. işin aslını esasını bilmeyen bu. ma: ceraperest gençler sakal koyvermek: te, muhtelif rozetler maktadırlar. Bizim öğrencinin komi Konuştuğunu, timat edilir olgun ve mü- gençlerin ağzından Bana dediler ki: münist arkadaşlarımız. vardır lar kendi. aralarında ze verirler, odalarımıza bü talçbelerin bi bir kısmı devlet -parasiyla- oku rakkama vurmak pek güçtür Bu durümla, talebe müfettişliğinin Türk makamla kasını öğrenmek. iatedim. 'Maalesef bizimle hiç gul olmamaktadırlar, Hele, talebe mü- fettişinin Unesco delegeliği gibi baş. leri de aynı zamanda nasil tuttuğuna kapılarımızın en acı farafı Pek çoğu, N olması Jâzım. geldi. Türk talebesinin aklı Aylar geçer ki, yüzlerini hiç Bizi kat'iyyen arayıp sormaz dilemezler. Mütenddit. defalar, verilen propaganda broşürler disine götürdük Ve bazı isimler rebileceğimizi söyledik. kat'iyyen çıkmadı." Her biri enerji dolu ve milliyetçi bir teşekkül kurarak birlik hâlinde mücadele etmek istiyen arruları önünde nedense dalma set gekllen bu. vatanın alâka bekliyorlar. liyetinin han sokulmazlar Hattâ, bizden kaçar ve düşman na- Körükörüne sap- tıklarından hiç biri münnkaşaya ce- 'Muhakkak konuşmak, nasihat etmek istersek İşi kavgaya kadar götürmekten çekinmezler. makinesiyle 'Stocholm çağrısını İmza- hiyoruz ve imzalatıyoruz!" rat Parti Hükümetine açık mektup' vas. başlıklarını tasıyan Türkler. Birliği Amzalı beyannameleri bazı âlenen bi- zariyle bakarlar. dertlerimizi saret. demez. İşin arkası bastıkları fakat bu evlâtları artık Öğrenmek met. 2 — Gizli Ve ABAO |2 | aa 7T S O ça a 1366 || Sütrt (et 1 — Çoban Kam.| DALY. (türk Bursarı. D Ferşembe 2 — Üç Şeytanlar (Türkçe). D.H.Y. (Türk) TURAS Yd 1 — Kai An| Ti Malatya Diknz, YAKT yasaTİ EzaNı İ| iavı Crürkcer- 2 — Üç Sinöe | — Ja0 Dü he Türke), 3 — Kahramaslar İ a. “Kirir, Beyrita üi aö ae || Gönyor (Eünser Dürf. (Fark)' Tamire. Önle, 25 ada | vesi' banmay BÖY (Tünü Blna 1 Çass || Büğük Yaa'z İikanderena Akşam — Y3 izoa Beşrt Kahireye Te MN < 1M KADIKOY Gimeri — | KÖY (runü Ankaraya İmsak doe Si T Kanlı Gene, BEYOĞLU CiMETİ SÜREYYA (Gkö 1 — Nehir| NOnaere Tyadeye ALKAZAR GS 1 — Kuni | İT Kiraliçesi Gürkçer. 2 — Ye B (d9 1 —akibeler. 2 — ANRARA 1050 Şuar Mda: Olimpiyatlar Gürkçe). ATLAŞ GöKü) 1 — Tehlikeli Tular, 2 — 13 Numaralı Araba. | ANKARA (3 BEŞİKTAS BAHÇESİ 1 — Ka | üra 2 ÜK (S0 Ask Senfoni- | raları, 2 Ta Şeytan. 2 — Aptal Ank. — | B KLMAMRA T #2 — Talih İKCLT — Yuvaya Dönüş. 2 — | Aslanı İPEK 1 S Azir cea 2 — Ne | Cünsu 3 Si Daa aa L aet Ürüs gel ae Kahmemaz Önelr a a Yolcuları. Yet- | YENİ (1040)'T — Şeytan Ruh- Küürkçe), 2 — Sihiril Aşk. SARAY 4166 1 — Bir Menin Ahi (türkçek 2 — Za- | u Ka derler Aslanı (türkçe). SCATFARK G016) 1— Mint Kaplam. 2 — Yetimenin Aşkı. SÖMER GSi 1 — Cezair Dansözü, 2 — Singapur İncis B TrzdaK SANK, 4080 1 — Maceralar | ELMAMRA: Kapanmıştır. 728 Açılış Köralı 2 © Kicopatra. LÂLE 1 — Boks Kıral, 2 —| 130 M 5. Ayarı, ÖL İ Vatanım İğin. 2 > &| Fanikal Bazler gaN ZŞ | peresler (9i Gam Korkuşu: Hafiye Barar. Şehrinde. ler. — S0 TAKSİM Gö19) 1 — Hint Yık | YENİ Kapalıdır. iler Gi dimı 2 — Sönen Hayat. TAN e Beke Kiralı, 2 — TAN 1 — Esir Kiz. 2 — Hürri yaşı 9 — Gönülü Kah- PNAL (Kışlık) 1 — Dama Adam g — Gili Ka ÜNAL (Yazlık) 1 — Üç Ahbup| GELECEK OLAN UÇAKLAR ç | Si Dötye rüne Buradan | Greteni — 'a 46 Tapaniyol var”| Çavuşları 2 — Firari. Tehlikeli 'Dansöz, 3 —— Çaylik Hafiye Barar gehrinde, DEY, (Türk HÂle (60N12) 1 — Pamuk Pren- | BEEY (rürm sen Ve T Cüce, 2 — Vatan Fe- | 1705 DELY. (Türk) Bursaya. — (GoKü) —7 Cicek | ŞÇ Tondra, GİDECEK O 800 Udağ. kara ÇEkaprı & — fi Sevgili ŞESİ 1 — Kağınların Sevgilisi. | — 830 DEHİY, (Türk) damire | kıları (pi) Z— Kırbaç. Alında, 3 — Te | den. Yir Yan, Biyarbakır, Kiant, 'Sivas, | panıl. Bit Gün 1 — YAnda 45 | Anbrelle — KB 'DSET. | e Asdu Kadaşı'a S'pllmemiz Büne. *” | Çrüne Ürüm G, Antep, Adana, | 1800 30 &. an İSTANBUL CİsETt — | DGEY. (A Takenderun A Ben parçalar (e0 ALEMDAR GSN 1.— Üçer- | Dölr. “(Türk — izmirden — | Tarihten bir y fanlar. 2 — Çocan Küi 026 DALY. (Türk Diyar. | Yurütan senler AYSU 10 Yeni Güneş. 2 —| bakir, Alüzığ, Sivaa, Ankara | undağ) — nd0 Ra Ginm Diyanı dan — dadö DAT ÜTürk B gilizce, — 2000 Çizan. havala AZAK 1 — Dans Zaloğlu — Rüslem. a— Hayat | mn) — Nikosya, Ankaradan. — İ — 2030 Berbent sant Fırtınanı 1805 DELY, ÇTürk) İzmirden. İ Tamburla saz eserleri. ÇEMBERLİTAS 1 — At Polle| © 1535 DALY. (Türk) Anka: | Bağlama takımından oyun. ba- KA TİR ha 2 — Thanet | yadan. — 1810 S.R. (laviçre | vaları, — 210 GTürkçe). Zürleh, Cenevre, Atinadan. — | 15 Dana müziği (p B00 DY (Türk0 | Poru, akşam programı ve ka: li 2 — | kkenirden, — 1748 C.Y. (ıb. İ Y (pi). — 2015 Rüdyo Güzetesi HADK ' — Axt Generelin Son| 2050 FACA, (Amerikan) Hong: | Saklık santi. B 2— Ölüm Ponası S | Kong, Banekok, Kalküta Del. | severin santi. Öidüren Keman. Bi Karafl, 'Bamdanı — ZL00) yarı ve haberler. — İSTANDUL G0 1— Küsİ TAE (Yunan) Atnadan, —| ram Ve kapamız. ihtiyacında- olduğumuz herşey ASTANBUL 1313 Önle | — 845 Şarkılar |/ Azize Tüzem): at — 1030 ğari — a. M30 8. A S. (lakandinav)! i Rümi || Xisaer G60 1 — zcerim a| Stockholm, Kopenbarı Hti 1 550 Aan (rürkçe ? — Bir Bağ Mar | ten a| Ağ Tn İ ven Gürüçer: Şercer | #iğiütos MARMARA (2800) 1 — Leylak- GİDECEK OLAN UÇAKLAR Roma, İNia, Londraya, X. Cugat orkestrasından dans (Fark) Anka. SMCEBE New-York'a — Z30 SAB. (e 900 Ülgen, Ayv V BeNar e | Undağ, 'Bandırmadan. Lon gi “Bandırmaya. GİDECEK OLAN TAK! 5. — 2000 Ankaral RADYOLAR 1ZMİR T Neşelil T4 Haber: G1B HAfIr melo. p. — &28 Günün prog| Hatit “müzik (pi DÜNKÜ BULMACANIN 1 — Bvine giden. 2 — Lâha- 50 Ka Kurtakış. Cit 1530 Öğlel zi 3 ”h het Onat (Sehremini) Ayvansaray. Şira. ESİKTAŞ: V OKACIN K Carer Çağata ÖEKUDAK. - 5e ua İstanbul Bi “Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, ama siyasi cephelerde çok şey var! Erich Maria Remargue diyor ki: wNazilerin adamları, dünyayı rahat bırakmamak için gene şurada burada yaşıyorlar. Öldürmeye susamış insanlar için, diğerlerinin ölümü, bir ders olamıyor Yazan ; Seyfeddin Orhan Çağdaş Jarp Cephesinde — Yeni Bir Şey Yok,, adlı eser, intişarı sıraarında, bü- tün dünyada olduğu gibi haklı göh- retini memleketimizde de temin et- mişti. Belki, bu eseri okuyamıyanlar oldu, fakat; o eserin adını ve muhar- ririnin ismini duymayanımız, zaanet- mem ki, kalmış bulunsun. 'Garp Cephesinde — Yeni Bir Şey Yok” müellifi Erleh Marla Remargue, 1916 yılında daha genç bir talebe 1 ken mektep sıralarından alınmış. ve cepheye sürülmüstü. Onun, bu kadur genç yaşında harbin - müthiş hailesi içine sürülmeni, o sıralarda Almanya. nin Birinci Dünya Harbinde ölüm-e rim savaşına girişmiş olmasından ve bu sebeple elindeki her taze kuvvete müracaat etmek mecburiyetinde bu. unmasındandı. Fakat; Erleh M. Re- margue o kadar genç ve o derece toy bir delikanlıydı ki, başkalarının yanında çamaşır. değiştirmekten v kılacak kadar — mahçuptü, — Ancak; hudüt boylarında geçirdiği ateş ve kandan ibaret dehşet dolu hayat, on- dan yalnız bu düygüyü silip atmakla kalmadı, aynı zamanda muhayyilesi- 'ne engin bir inkişaf 'da sağladı. 1919 da harp sona erdiği ” zaman Erleh Maria Remardue, ölümle yaşa- yış arasında geçirdiği o korkunç ha- yat esnasında edindiği fert, aile, mil. let ve dünyaya alt fikirlerini “Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” adlı eserinde ifade etti. Bu eser; olanca fecaat ve açıklı Biyle içtimal sefaleti, fikri paniği ve insanların yaşayışında sürüp giden yesizliği ve geçen harbin fe- lâket dolu muazzam bilânçosunu ve- riyordu. Bu hayatı uzaktan ve yakın- dan - yaşayanlar, bu kitapta kendi hayatlarının akislerini görüyorlardı. Bunun için, harbi müteakıp bir köy mektebinde öğretmen olan müellifin eseri Ve kendisi, kısa zamanda bü- tün dünyanın tanıdığı bir kaymet ol- du, bir taraftar kitabı her dile çev- Tilirken, diğer taraftan beyaz per- 'dede herkesin en çok seyrettiği film- lerden biri oldu. Erich Marla Remargue, ilk eserin- den sonra “Dönüş Yolu" ile ikinci ki- tabını verdi. Bu eser, birincinin de vamı mahiyetindeydi ve İlk romanın kahramanlarının iç ve dış hâdiselere karşı maruz oldukları tesirleri akset- tiriyordu. Müellir, bu. sırada tama: men kemal mertebesine erişmişti. Ay- ni Ütopya tahlillerine çekici üslübiyle devam ediyordu. “Üç Arkadaş", “En- kaz,, adlı romanları, müellifin kıymet ve Kudretini büsbütün ortaya koydu ve Erleh Marla Remargue ismine, e- debiyat Aleminde büyük isimler ara- sında ebedi bir mevki ve en muazzam âbidelerden birini rekzettirdi. Fakat; bu gekilde sanat hayatının zirvelerine ulaşan sanatkârın önünde beklenmedik bir felâket zuhur etti. Onün akıcı ve küvvetli ifadesiyle Bi rinci Ciban Harbinin realitelerinden mülhem korkunç sahnelerin panora- malarını aksettiren eserleri, Nazi partisinir hoşmutsuzluğu İle kar landı. Nazi partisi, memlekette baş- tan aşağı harp taraftarı bir zihniyet yaratmıştı. Almanyanın — büyümesi, mütasavver şaşaalı / mertebeye eriş- mesi, ancak bu haleti ruhiyenin yer- leşmesi ve benimsenmesiyle mümkün olacaktı. Bu haleti ruhiyedir ki, irk düvasını, yahudi. düşmanlığını, hattâ harp hırsını yaratıyor ve körüklüyor. du. Bu gidiş, çok geçmeden sanatkâr için memleketinde duramıyacak bir dürüm yarattı. Erleh Maria Remargüe, harp düş- manlığı yapıyor ve eserleri tamamen bu hissi telkin ediyor. O, bir vatan hainidir. Dendi ve eserleri toplatıldı. Bu ha- reketleri, gayet tabil olarak onun tevkifi takip edecekti, Nitekim; onu yakalamağa giden Gestapolar, elleri boş döndüler. Büyük müellif, o kadar sevdiği — vatanından, — politikacıların hışımlarına ve gazabına uğramadan, bir gece, kitapçısının yardımiyle İs- viçreye kaçtı. Orada; bir otel odamı- 'na yerleşti. Memleketinden uzaklaş: mişti. Fakat; bulunduğu yerden, Al- manyadaki müthiş olayları, âdeta bir tiyatronun locasından sahneyi seyre- der gibi temaşa ediyordu. Bir taraf- tan da, yine ölmez eserler vermekte devam ediyordu. Almanyada o sırada yaşamak, onun için tamamen bir deh. Şet manzarası almıştı. Hisleri, idra- ki, Almanyaya ait bütün güzel dü- #ünce ve hatıraları tâ oradan bi Memleketinde cereyan eden hâdisele- rin tesiriyle - örseleniyordu. — Yani; kamçı, Almanyada savruluyordu. Fa- kat; gaklayışı sanki bütün tesirini o- 'nün Üzerine yapıyordu. Çok sıkıldı ve biraz uzaklara gidip yeni geyler Körerek Ve onlarla meşgul olarak a- vunmak İstiyordü, Amerikaya gitti. Orada, hararetle karşılandı. O; Ame- rikayı sevdi, Amerikalılar da onu, Ancak; kalbi, ruhu ve her şeyi Al- Mmanyaya bağlı kaldı. — Memleketine dönmek için zaman Ve fırsat kollu. ma yapan Erleh Marla Rema: yordu. Nitekim İkinel Dünya Harbi. nin bir daha Almanyanın maglübiye- tiyle sona ermesi Ve Nazi partisinin Erlch Marla Remargue' vatanına — kavuşturmuş — bulunuyor. Yalnız onu yurduna kavuşturmuş ol- muyor, sanatkârın lddia ve dâvaların. da da ne ki hiş bir felâketten sonra çok acı bir #ürette ortaya koymuş bulunuyor. dar haklı olduğunu müt Geçen yil Almanyada bir. konuş- lHIKî!Eı Yazan; Pi BÜYOK Meşhür anne", / bizim Californla vadisindeki kasaba halkı işte böyle oru çağırırdı. b0 yasındaki fırtınalar tarafından tahrip edilmiş küçük bir meşe a- facı gibi idi ama hâlâ mukave- Met ediyordu. 'John Biley bu sıralarda 50 sini #ürüyordu. Bir vakitler kasaba- hın €n iyi avukatlarından biri (€i Fakat bu, tek oğlunun bir av ka: zasında ölmesinden önce idi. O zamandan beri hayata karsı alâ- kasını kaybetmiş, kendini içkiye vermiş, gevşek, sarsak bir adam olmuştu. Bütün enerjisini, bilgisini kaybetmişti. Meşhur altına hücum senelerin- de Büyükanne, uzun bir. öküz Arabası içinde California'da am. casi ile oturmaya geldi. — Fakât Fendisi daha yolda iken, onun elindeki bir parça altın için öldü. rüldüğünü — öğrendi. — Gürültülü kasabalardan — birine — öğretmen çlarak — yerleşti. - Sonra da bir Bıçkicı İle evlendi."-Onunla bera- ber oldukça uzun bir ömür sürdü Ve 6 tane de çocuğu oldu. Bundan sonra iki küçük sevimli kızı olan ftorununun dul kım Alice ile be- Faber bir eve yerleşi Büyükanne 80 yaşına — geldi. Ki vakit artık evden dışarı çı: Kamaz Bir hale gelmişti. - Kendi- sinde — yaşlılık alâmetlerinin be- lirmeye başladığının farkına var. mıştı. - Kendisine mahsus o her- kese girayet eden — gülüşü — ile 'Bir kere hatıralarından bahset- meye başladın mi artık — ihtiyar Sayılırmın” derdi. İste bu yüzden konuşacak yer- de o da, yaşadığı renkli hayatın hikâyesini yazmağa karar verdi. Evin içi, onun eski daktilosunun takırtımı'ile dolmaya başladı. Her- Kün kitabı ezerinde çalışıyordu. Hiç kimsenin hattâ Alice'in bile onün bitmemiş notlarına elini Sürmesine — müsaade etmiyordu. Hemen hemen kör ve sağır de- necek hale gelmişti, fakat kalbi cesaret, doluydu. Seneler sonra bir gün Büyük- anne 99 yaşında iken, Alice has- falandı Ve hastahaneye / kaldırı. du “İki küçük kız da komşular farafından alındı. Bu sebeple Bü. yükanne evini terketmeyi Ve başka Jarının yanında yaşamayı reddet- ti kimseye yük olmak istemiyur. dü. Ne de kimseden para kabul erlecekti, ufacık gelirinin kendi #mne yeteceğini düşünüyordu. Bü- ti kasaba halkı onun yalnız kal- Mmasından. üzüntü- içindeydi. Bir gün iki küçük kızın mesut olmadıklarını işiterek çok üzüldü. irlesi sabah komşu evin erke. &i onu, kapısının yanında ayakta bakler bir halde buldu. Eski mo- aa entarilerinden birini — giymiş ve cakilikten Jf lf olmuş bir zen. bili sıkı sıkı kavramış, ondan ken. disini kasabaya götürmesini rica ediyordu. Onu korkutmak maksadiyle red- dotti, belki gitmekten vazgeçer di. Ye. “Vaay, o 15 seneden beri ge Te inmemişmiş.. Artık bu ka fazla idi. "Ben o kadar yaşlı de- Rilim, anladın m sen? Sen beni götürmezsen ben de — yürüyerek Aiderim”” dedi. Hırsından, burnun- dan soluyordu. — Komşusu — onu Tohn Riley'in yazıhanesine bırak- ti Büyükanne, içeride örümcek. lerin yuva kurdüğu - yazıhaneyi ve ondan daha düşkün — kılikta: kL John'u - seçemiyecek / kadar Kördü. Ona, eskiden olduğu gibi ak, sevimli gülüşü — ile güldü. 'John, fazla oturacak — değilim, çünkü bekliyen bir çok müşter'le- Fin vardır. Senden, sadece ufak bır yardım rica etmeye geldini 'John, cevap - vermedi. Boğazı utançtan sıkılmıştı. En son müş- terisi gideli ne kadar oluyorsu, bir ay? iki ay?.. Belki de daha fazla. Bir Vakit onun bahçesin: 'den #eftali çalardı. O zamandan beri 'Büyükanne ona karşı — hep dostça davranmıştı. Gözleri yaş. Jarla dolu, onu e nson ne zaman gördüğünü hatırlamaya çalıştı. Zayıf ufak tefek kadın, — titre- yen elleri ile eski zenbili karıştı Farak bir Kâğıt paketi — çıkardı. 'Bir kitap yazdım John. Herhan- B birisinin onu basılmaya değer Fulacağını zannediyor musun John müsveddeleri ihtiyar. ka- dının titriyen ellerinden aldı ve Omu bir sandalyaya oturttu. Eakt Garbin flk günlerine dair - onun, dünya — değerindeki — hatıralarını hatırladı. Onun genç bir kazkan. Kasaba gazetesinde yazdığı renk- N hikâyeler hakkında — ihtiyarla. Tin anlattıklarını bir çok defalar Ginlemişti. Büyükannenin kitabı amları dünyayı rahat in yine şurada, burada yaşıyorlar. Öldürmefe susamış insan- lar için ne yazık ki, l İmü kâfI bir ders olamıyo Dedi, Sanatkârın bu sözleriyle, da- ha © vakit dünyanım bugünkü buhran. h vaziyete geleceğine çok isabetli bir kilde parmak bastığı ve — siyaset cephelerinde çok seyler olduğunu an- latmak İstediği görülüyor. — Fakat; bakalım beşeriyet bu hakikati ne va- Kit anlayacak ? bırakmamak Çeviren; Tarık Güner Büyükanne: “Nazik olmaya çı lışma, dedi. Hakikati İstiyorum. Belki de hiç kiymeti — olmayan geylerdir”. 'John müsveddelerin sayfalarını çevirmeye — başladı. - Fasıl başia- Tında eski devrin şaşasasını ha- tırlatan bir çok parlak — isimler vardı, — Yuba Geçidi, Doşmlevii- -le Goodyear'in barı, Slerra geh- Ti— Nihayet başını " kaldırdı. ve nazik bir şekilde, "Çok iyi Büyük Büyükanne” dedi. — Sonra, onun kendisini işitmediğini farkederek kulağına bağırdı. ” “Kanaatimce çok iyi. Onu bir tâble gönderece- Bim. Belki bir şey yapabiliriz John onu, — otomobili ile evine götürdü. On gün sonra meserret- ie ilân etti ki; vakıa tâbi meşgu- İlyetinden ötürü yalnız bir kaç. fasıl - okuyabilmiş ama, o kadar tesiri altında — kalmış ki, derhal £elif hakkına maksuben 100 do lar göndermiş. — Mütebakisini de #ylik taksitler halinde göndere- cekimli © gün, Büyükannenin en par- lak günü di Hiç vakit kay. betmeden iki küçük kım eve ge drtü. ve onlara bakmak üzere bir o kadın tuttu. Her &y John, Büyükanneye td. biln bir mektubu ile beraber 100' dolar getirdi. TTâbi her mektu- Lunda tabın ilerlemekte olduğun. dan, yakında basilabilecek — hale geleceğinden — bahsediyordu. — Bir Başkasında da vakınları ve tarih. leri kontrol ettiklerinden, müsved. delerin provalarının — basılmakta olduğundan, provaların basılmış Olup tazhih edilmekte olduğundan falan bahsediyordu. John da, Büyükannenin muvaf- fakiyetinden ilham almiş görünü- yordu. İçkiyi katiyetle bırakmış fa. İşine eski ateş ve Şevkle Sarıl. di ve kasaba halkı yine ona akın etmeye başladı. Bir müddet sonra Alice hasta- haneden iyileşmiş olarak dön Büyükaane şimdi artık — tam .00 yaşına gelmiş ve tamamiyle kör olmuştu. Fakat kendisini ve diğer üçünüaldığı aylık avanslar. İn geçindiriyordu. —Bütün kasaba halkı onunla iftihar etmekteydi. 100 üncü yüdönümünden 8 ay yonra bir sabah Büyükanne ya- taktan kalkamadı. — Haftalardan bori gözle görülür bir şekilde çök- mekteydi. Doktor bir kaç günden fazla yaşamıyacağını söylediği za- man, o artık sayıklamaya / başia- maşti. Ölmeye hazırdı, fakat öl- meden önce kitabını basılmış gör- Mmek istedi. John bunun çaresine bakacağı- mu vadetti ve bir kaç saat sonra haber verdi ki, tabi çektiği telgra- fa cevaben ilk tâbından bir nüs: hasının derhal yola çıkarıldığını bildirmiş. . Büyükanne — hayatını, bir pa- muk ipliğine bağlıyarak muaz. 'zam bir azim ve irade ile bir kaç gün daha devam ettirdi. John. koltuğunun altında kalın, ctidinin üzerinde — yaldızla — Büyükanne. nin İsmi yazılı bir kitap olduğu alde içeri girdiği zaman o, he. men hemen yarı şuursüz” bir halde idi. Büyükanne her n eka- dar onu görmüyor. idiyse — de, Parmaklarını kabın Üzerinde do: Jaştırmak suretiyle, kitabın Üstün. deki işmi gururla ckudu. Gözleri yaşla dolu, “Hiç bir zaman kim- #eye yük olmadım” diye — fısılaa. & İki saat sonra şuurünü tama: men kaybetti ve gayet sakin bir gekilde öldü. Halâ kiymetli ki- tabını kolları arasında sıkıyordu. Biraz sonra Alice — kitabı aldı ve sayfalarını çevirmeye - başladı. Hayretle John'a baktı — “Fakat sayfalar tamamiyle boş John”, John: “Ümit ederim ki beni at federsin Alice", dedi. “Kitap hiç bir zaman olmanuştı. - Büyükan” ne göremiyordu. “Satır. sonuna geldiği zaman makinenin ufak Hinin sesini işitemediği için yaz. mağa devam etmişti. Bütün cüm. ieler, büyük paragraflar boşa git mişti. - Her satırın sonunda — ko- Caman bir şiyah leke ile sayfaları doldurup gitmiş, Bunu ona söy liyemez, “onu bağlandığı bu tek Ümitten. ayıramazdım 'Fakat ya tâbi?” dedi — Alice, şkın bir halle. “Her ay — ona Para gönderiyordu ha kızardı. / Allce anlamı: 00 kendisi' yazıyordu. ta mektuplarını. Aylık — avansları ödemek için otomobilini satmıştı. Ve Alice şimdi anlıyordu, gehirde işinin düzelmiye başlamış olması 'na rağmen onün niye hâlâ o eski cibiselerle gezdiğini.