ENİ İSTANBİ A L NTALYA ve Alanya hakkın- da iki kitap çıkmıştır: Bi. rinelsi Fikri Erten'in Antalya Tarihi, öbürü Ali Kemaloğlu'nun himmetiyle basılmış ve İbrahim Hakkı Konyalının tetkikleriyle Vücuda gelmiş mükemmel bir Alanya eseri. Bu sonuncusu pek İtinalıdır; yarın o havali turis- tik mahiyet alıp gelişince bir hulâsasının — mühtelif Jisanlara tercümesi bile lâmm gelir. Zaten Alanyalılar memleket- lerine çok bağlı insanlar... Orz yı sevmekle de kalmıyorlar, her- kes tanısın, beğensin diye çalı- fıyor, çırpınıyorlar. Filvaki A- Tanyayı görüp de methini gökle- Te çıkarmayan tek seyyah ve tek muharrir gelmemiş. Eskiler ve yeniler, hepsi meftun olmuş- lar; çok hoş tasvirler ve bir yı- ğin edebiyat yapmışlar. Bana gelince şunu söyliyeceğim: Ne farafa baksam —kalesine, plâ- Jına, dağlarına, İlmanına, bah- Çelerine, engin denizinin bam- Başka rengine, mümure veya harabesine— güzelliğinin tesiri altında heyecandan nefesim tu. tuluyordu;. - tabiat — güzelliğini seyrederken nefesimin tutuldu- ğuna ömrümde ancak bir. kaç defa rastlamıştım. Alanyada göz çekmeyen — ve gönüle hitap etmiyen hiç bir manzâra bulamazsınız; ne tara- fa bakacağınızı şaşırırsınız ve gözlerinizi o baktığınız yerden Rasıl ayıracağınını düşünür, - tülürsünüz. Fakat asıl hususi- yeti, kale içinden fırlıyarak iki deniz arasındaki küçük ovaya yayılmış, kırmızı kiremitli, be- yaz badanalı, bizim üÜslüpta ev- İer, daha doğrusu — köşklerdir. Her köşk büyük bahçeler içinde ve portakallıklar arasında. Bu- rada, birbirine sokulmuş, yan- yana gelmiş bina yok. Memle- ketimizin başka hiç bir şehir ve kasabasında görülmeyen bir fe- rahlık, yeşillik, güleryüzlülük, gabunla yıkanmışlık, gicır gıcır temizlik ki mevsimlere ve rüz- gârlara göre herhalde ya deniz Suyu, ya portakal çiçeği, ya ol- gun muz yahut dağ kekiği ko- kuyor. Şiphesiz, TToroslar Akdenize Alanyadan daha zarif bir başka yarımada hediye edememiş ya- hut Akdeniz Toroslara Alanya- dakinden sevimli bir plâj vere- memiştir. İkisi de, dağ ve deniz guracıkta âdeta iki âşığın bulu- şacağı yeri seçmişler; burada en yumuşak şekle ve ruha girerek birbirlerine dudaklarını uzatıp göğüslerini açmışlar. Toroslar daha nazik olamazlardı; Akde- niz de daha şuh, daha sevimli. Alanyada yalnız bunlar mi mevcut? Bütün tarih, hele Türk milleti tarihi bağrında yaşıyor. İlim adamı isen oraya git. Ta- Anadoluda Refik Halid Knkyüevvel-Kwkyğşgpr aiym a A' N” Yoiâ Buranın hususiyetleri — Toroslarla Akdenizin buluşup, seviştiği yer — Her mizaçta ve merakta adamı tatmin eden bölge — Deniz suyunun bambaşka rengi — Memleketini tanıtma ve sevdirme gayreti — Bir stalaktit mağarası — Yerüstü de güzel yeraltı da ! bit Aşıkı isen orada otur. Ke- yif ehli isen yine orada ye, İ gez. Sporcu da deniz oyunlar Man çeşitlisini, dağcılık ve avı ih yine orada bulur, Meyva, çi çek meraklısını da orası — faz- lasiyle tatmin eder. İşte Alanyı 1 bizim eskiden bildiğimiz - ile Alâiye böyle bir yerdir. Yarın, yollara kavuşunca öyle bir yer olacaktır ki şehir sokak- larında / ziyaretçi - otomobilleri kuyruk yapacaktır ve limanında tekneler borda bordaya yanaşa- caktır. Bugün sadece güzeldir; gözleri yolda insan ve imar bek- liyor. Fakât ben etrafta, Antal- yadan gelen bozuk gose üzerin- de beş, ön yol amelesinin çam tahtalarını yöntüp yontup - &el geçitlerini en iptidat şekilde ka- patmağa çalışmalarından başka imar hareketi görmedim, şim- dilik! Bereket şehirde vatandaşlar ellerinden gelebileni yapıyorlar. Eski Maarif Vekili Hasan Âli Yücel de bir iyilikte bulunmuş, galiba Akdeniz kenarında en kıymetli bir Selçuk eseri olan ve Keykubad L tarafından yaptırı- lan mühteşem Kızil Küle'yi tâ- mire başlatmış. Yalnız bu kule- yi görmek bir seyahati göze al- Mağa değer. Kaldı ki Alanya- da ve etrafında hiç bir eser ve kasaba bulunmasa dahi uzak- taki Torosların sihri midit, ne- dir, deniz suyunun rengini te- maşa için yolculuğa katlanmak lâzımdır. Deniz © havalide bildi- ğimiz su renklerinden hiç birine benzemiyor; benzetemiyeceğim. Baktığınız zaman içine gömül- mek, bu rengi almak, bu renkte bir âlemde yaşamak arzusu du- yuyorsunuz. Hele alaca bulaca- İği ile dünya renkleri büsbütün kiymetini — kaybediyor; bayağı bir şey oluyor, basmalarla di nanmış vitrin çirkinliğini alıyor. Bahçeler, parklar bile artık ze bir yaşlı kokot yüzü kadar yorucu ve özenti görünmektedir. Meğerse yeşil ve mavi hiçten renklermiş; ne orman, ne göl, ne dere, ne de gök bir şey ifade etmezmiş. Başka denizlerin o mor susamdan yeşil eriğe ve buğulu kara üzümden süt ma- visine çalan renkleri de kötü makiyajlarmış, Gruplar ve tulf- lar ise boyâcı küplerinin yaldız torbalarına karışarak gök kena- rına dökülüp sıvanmışı imiş; kaba işlerdenmiş! Zaten kaptan da ertesi günl söyledi: Akdeni- zin başka tarafında bu renge rastlanmazmış; ne Asya, ne Av. rupa, ne Afrika kıyısında... Bizi Alanyalı gençlerden bi sikletli bir kafile şehir dışından karşıladı; mühterem bir tücca- rın yazıhanesine girdik. Camlar- dan içeriye merakla bakanlar o kadar çoğaldı ki dağılmalarını ricaya mecbur oldular. Ziyaret- çiler de içeriyi doldurdu; bir yandan da gelenler ve gelenle- Te yer vermek için gidenler r. Bu hüsnü kabulün sebebi ne politikâdır, he de eğlence. Poli- tika değil; zira yazıhanede her partiden insanla tanıştım, benim Politika yapmadığım da malüm. Eğlence de değil; zira karagöz oynatmağa gelmediğimi biliyor- lar. Asıl sebep gu: — Alanyalı, sevgili memleketini anavatana tanıtacak, sevdirecek muharrir peşindedir. İstiyor ki,kalem pro- pagandası devlet ricalini hare- kete getirsin de bir şeyler ya- pilsin, Bundan.daha meşru, haklı ve yerinde bir hareket tasavvur e- dilemez. Dolaştığım yerlerin hiç birinde © derece şahlanmış, ço- luğuna Çocuğuna kadar yayıl- mış bir tanıtma Ve sevdirme güyretine rastlamadım. — Antal- ya delikanlılarınlan biri *“Tari. hi turistik kılavuzu” diye kart da bastır Gezintilerimizde ve sonra vapura binişimizde bize refakat eden kılavuz âahbabimı- zin © İşde canla, başla, aşk ve gevk ile çalışmasını görmeliydi. niz, İkide bir, benden teminat â- hiyordu; “Alanyayı — yazacak, methedeceksiniz, değil mi?” di- ye soruyordu, Alanyada toprak Üzerindeki güzellikler“ yetmiyormuş / gibi son zamanda bir yeraltı güzel- liği de keşfedilmiş: Şehre gi- ren yol kenarında, kıyı - boyu, kâlenin kurulduğu dağdan yol inşası için toptak taşınırken bir delik açılmış. İçeriye girmişler, şaşırmışlar. Nasıl şaşırmasınlar ki girdikleri yer bir St e Stalaktit ma zı sebeplerden dolayı - taşlaşan su damlalarından hâsıl olmüş 1- şıldak sütunlarla dolu bir kub- benltı. Şehre verilmesi beklenen elektrik içeriye uzatılınca her tarafı aydınlatılacak, şikir şikir parlayacak, seyrine doyüm - öl- mayacak. Bereket, deliği demir bir kâ: pi İle örtmüşler, mağarâyı mu- hafaza altına almışlar. Mütehâs- sıslar tetkik ederler, yeni galeri- ler bulurlarsa —ki bulunaca) benziyör— orası Avrupadaki büyük atalaktik » stalagmit ma. ğaraları gibi seyyah celbine çok yarayacaktır ve İsmi kitaplara, rehberlere girecektir. Malüm ya, bu mağaraların meşhurlarından ikisi Fransada, biri Belçikada, biri de Dalmaçya sahilindedir.A- lanyadaki, küçüklüğüne rağmen fevkalâde zengin ve çok karak- teristik vaziyette, âdeta bir min- yatür, sızıntılar öteye beriye Hint ve Çin mâbetlerini, cami leri Ve kiliseleri " düşündüren, bunların maketlerine benzeyen öyle hoş binacıklâr kurmuş, ma- ğaranın içini bir süslemiş Hele kubbeden yanyana, irili u- faklı ve uzunlu kısalı uzanmış v 'gi köj Bebek balosu yapılamıyor Bupüne — kadar 180 bin kini Bebek gergisini germiş. “Yol- da" olan bebeklerin hemen hep- si de gelmiş bulunuyor. Yaln Ekvator e Uruguayınkiler da- ha gelmemle. Şimdi sergide 36 n bebekleri teşhir. edili Birkaç gün evvel, kordiplo. matik tarafından / kergide bir bebek balosu yapılacağımı haber vermiştik. Maalesef yapılamı- yacakmış. Gelip veri tetkik et- muvafık — bulmamışlar. Bilmiyoruz. Belki de diplom bİr Bırdır veya karar, Fakat aklıma geldi. Temmu- ZUN sönunda sergi / kâpanacak ve Bebekler iade edilgöök. Hasır burada hep bir arada İken, bir müteşebbis bunların fümini al- ga amma kim alır? Peki “Ba- n Yakın'ın Kumusl vervksi a Mas mif Hem bu memleket içİn bir propagarda vesileri de olabilir. Bu gibi tesahürle zamanlarda bütün dünya sine- malarında büyük rağbet var ve B çerit fümlere “cowrt mdt- rage” diyorlar. BİR İSTANBULLU Türkiye - Yunanistan arasında iktisadi işbirliği konferansı bugün toplanıyor İşbirliği “Türkiye ve Yuna- nlstan İdarselleri bugün / gehrimizde Bir konferana yapacaklardır. Bu kon. Teransta bulunmak Üzere B.CA, ida: resinin Yunanistan grupu dün akşam n sehrimize t Tktlane Mürları da dün Uçakia İstanbula gel Miş bulunmaktadırlar, Birkaç günden berl Marmarada yat- İn gözmekte bulunan İktisadi İşbirii H 'Türkiye İcra Kömltesi Reisi Air. Dorr da bu sabah avdet edecek ve könferanan riyaset edecektir. “Türkiyeye verilmekte olan zirat ma- Kinelerin ” bakımı için . bakimevleri Yapılması hususunda — tepebblimlerde Bulunmak Üzere Ankaradan şehrimize gelen Mir. Richvine 'da “konteransta Banır bulunacaktır. Mer Richwrine dün konferana 'hakkında kendisiyle görü- Şen Bir arkadaşımıza toplanlıda Tür. kiye ile Yunanistan arasindaki müşte: Tek ikitaadi münasebetlerin görüşüle- Gekini, blihassa balıkçilık meselesi &. zerinde dürülacağını söylemiştir. ——— yuvarlak, sİvri üçlü, henliz ze- mine ulaşmamış taş dalların ti- zerinden elinizi geçirince bir mu- siki Aleti imişçesine çıkan ses öyle âhenkli ki! Kulaklarım ilâhi okuyan, a- cayip kıyafette, kadınlı erkekli bir koro heyetinin ıslak ve işile dak kubbedeki aksi sadasinı - radı, Orasıni birakıp çikarken hepimiz mâbed - dönüşündeki hüzne benzeyen blr İç âlem ne- şesinin görünmez heyecanına kapılmış hâlde idik; konuşamı: yorduk. Şunu söyliyeyim ki böyle bir mağara Zonguldakta da meyda- na çıkmış, fakat Devlet Demir- yolları ne hikmete mebnidir bil- Mem, kapisini simsiki ördür. müş, gözden nihan etmiş. Bil- a oraya kadar gittim ve ö kapının fotoğrafını çektim. Kırk gene evvel de ancak bunu yaparlardı; duvar çekmeği, ka- p örmeği, “Yasak!” demeği pek severlerdi;. başlarına iş açmağı istemezlerdi. Hâlâ, istemeyenler tahminimizden fazladır. Ş$ŞEHİR HABERL İmralıdan tahliye edilen 680 ağır cezalı şehrimize geldi EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ, FEVKALÂDE TEDBİR ALDI Attedilen mahkümlardan bir grup vapurdan İ İmrali Cezaevinde Af Kanunundan istifada eden mahkümlardan 680 ki: ilik bir erup dün aat 1680 da De hüyolları Tarafından'tahala edilen No Mahkümları mürekkep Tıhtımını doldürmüstu. “Geçmis 9i İmralilar,, ibaresini tağıyan bir filâma ile Motörle gemiyi açıkta Kargıliyan | Gttiklerini Wfa İar bile olmuştur. İmrah Cemaev Gemi Timana girerken mendlller aalianiyor, mahkümlar büyük tenahti- Fat yapıyor, hep bir akından Ya, ga ga ga Celki Bayar Çok yaşan Gi ye Baykırıyorları 'Bunların. aileleriyle #on derece heyecanlı Jari saadetten sevine Mmüşlerdir. Tmrali'da Oaftan istifade edemiyon yalniz 95 mahküm kalmıştır. Bir çokları sade fla meselesinden veya İstemiyerek Metini çok iyi takdir ettiklerimi, Gak veya tabanca taşımamaya yemin eumillerdir. Müdürü Ku a gehirde fevkalâde teabirleri mldı Binden Tazla manküm dilerek İstanbur Tilmesi kargısında zabitaca Tedbirler alındığı — nakki Mizi Emniyet Müdürü X Sü şekilde cevaplandırmı kucaklaşmaları nuş; bir çok: Köz yanı Gök “AP Kanunu — tatbikatına men hepel yıllarca — mühtelif ceznev: Tarinde yattıktan Ve imih-i haf ettik. ten #onra İmralıya nakledilmişlerdi. e basit bir izdeti ne. tit olmus kimaelerdir. Hemen hemi İlk'de aynı vapürla şehrimize gelmiz. 'i başlan 192 lik öğretmenlerin durumu inceleniyor İlk Öğretim Umum Müdürü, bu hususta bazı haksızlıkların yapıldığını kabul ediyor MNi Eğiim Bakanlığı İlkökretim Umüm Müdürü " Yunun Kâsım Köni Aün kendisiyle görüşen bir arkadası: 1b2 lik . Ökretmenlerin — durumu tetkik edilmektedir. Bu humunta' bazı di olanlar kura ila doğu illerine tayin e- n edildikleri için Tüçhan hakkı kazanırlar. Teknik Üniversite cinayetinin duruşması Dün, hâdisenin yegâne şahldi Asistan Selma dinlendi Teknik talebelerinden Prof. Feyyaz Gürsanı tabanta 'e ök düren Mahmet Taşkesen'in muhake 'dün de Ağircesa Mahkemesin: Üniversite Vap veren aslatan, o Krün Mehmet Tal Kakan'in İmtinan evrakını tetkik eti mek için ya Kelâlkini v Beraberce tetkik. vetliklerini, Yarı hat sonra gelmesinin — söblendiki Heticeda numaranın düzeltilmenine imz kân olmadığınır. bildirlidikini ah ek Mmiş, bunün. üzerti n 'beyan ederi bu avrakın bulunmasını talep 'sümle dir. Ölahkeme evrakın bulunman içik Bavctlıka “müzekkere yazılmamna” nn 1 akustora talikina Yara? ka çe Nikaragva'da öldür denizcilerimiz için tazminat İstendi Nikâragvada öldürülen denisetlerk mirin katilleri oradaki “aâif makam. İAT tarafindan mühtelit esanlara carpı Ölen' denizcilerimizin. ailelerti minat verilmesi hurusunda — M Eiçimiz tarafından yeniden t len 'Gelenlerin ekserisini ağır cezalilar | ” dıkından beri gereken Tevkalâde teğ- | b balenumarde Ö YK aSaNin a T sne iğienler | Dlrler aa Ralanmaklağın nn | Boi DüRülerde müre ea Tei ellyordu. SAraları geriler İçin 'Bu umusta endise #dile L a Katil, ira düşmanı, 620 Cek bir cihet yoktür. Bemsen günlük | "eti tanmin olunmaktadır. Kâm' olanları hARLA “idamdan yakası: | sabita vakalarında gimalilk bir artıs S kuftaranlar. bile vard. Şoktür “hattk azalma yardır. İstan' | Başbakanın İstanbulun fetih Fakat bu Mahkümların hemen he- | bullular müsterin olabilirler. İstanbul Adalet Sarayının İnşasına hu yıl haşlanıyor Adalet Baka;ı,. mahkemelere verilecek yeni şekil hakkında izahat verdi —| — yildönümü hakkındaki zleri Tetanbulun 800 Ünci mü hazızlıklarının den cok ağır. gittil Yetih yüldönüe vasizlik “ yüzün: Va hu huststa, Hükümatin nt dülündükünü — soran #asetecllere Başbakan: Elimizdeki müstacel isler bitike 'ten konra İstanbulun 500 Üncü fetin yih hazırlıklariyle esaslı bir. gekilde Meşmul olacağiR, demiştir. TEŞEKKÜR Alle büyükümüz ÖNER MALİKİ'nin aramışdan ebediyen ayrilması ile hüs Öle'eclen büyük seim telera e Ditişleri Bakanı zaelimiede - Anüzaemokratie huklan. | bi oldukundan, tesekklr va minnet Ankaraya döndü ' bünları Calah et üyürülmasıni dileriz. MALİKİ A Bir kâç günden beri tehrimizdi ta “Düzün Bakanlar. Kurulunaa Yunan Diğisleri “Bakanı “Puat 'Köp aN tasarim. vardir. Bi taraftan dln aksamki Yekapresle * AnKAraya | Ga yeni tenkilât kanunu " tasarısını dönmlştür. —— © MaRÖELElE BU BŞ AĞA YENİ İSTANBUL Avrupadaki talebemizin durumu tetkik ettirilecek İN Türk Talebe — Federaayor mümeselli “Mükerrem — Tasçiokl dün gnzetelerde çıkan ve Avrupa bulunan ” talebelerimizin ” büyük klminın ol temayüllü / olduklarını İfada 'eden. beyanatı üzerine MiT . Bitim Bakanlıkı - Avrupaya Bir mü: Fettiş göndererek dürümü tetkik et Ürmeye karar vermiştir. Ülkü Delmanın radyo konseri Geçenlerde / Tstanbul zeville "dinletikimin ” Budapetle Rad, Yom ceki #ölletlerinden viyolonlat O1 Kü belman büzün “asat 1020 de İ tanbul Radyosünda bir konser Yere Cektir. Radyosunda etmektedir. Üst mahkemelerin kurul Ması bittabi zamana mühtactır. Ele man elde edildikçe tevsi' edilecektir Tatanbul Adalet Sarayının bir miN İngasınA bu sene başlanmazı mu: karrerdir. Bayram tatilini Şilede ge- Şirdim. Bu aksam Yalovaya idece | Bim, Belki yarın da Ankaraya döne. 1 | Fimt Gemietir. Adliyede yaz tatili başladı Adliyede yaz tatili başlamıştır. 8 ey- âle kadar devam edecek olan bu Ül devresi eanamında Birinel TTicaret, Üçüncü ve Ti inci Hukuk, 8 ve Tnel Ağliye Cesa, İkinel Ağretaa Mahke- Meleri Önöbetçi kalacak, — Suih Cema Va Sulh “Hukük — Mahkâmeleri . tatil Yapmıyacaklardır. Saveılar da. bir aye İk izinlerini " münavebe İle kullana: Gaklardır. STYASİ İKTİSADI Bahibi Bu sayide yanı işlerti 'fillen Tünre eden : Süthat PENİN Neşrediimiyen yazılar dade dümen, BUL MATB İTED ŞİRKE TBAASI MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal HL BARLICA AACI- T ku birbirine karışmış ve havaya bulandırıcı bir Ağırlık vermişti. Kusmaların belki de bundan olduğunu düşünerek — Çopur “Hüriyeye pencere- şan beni haraca kesmiştir. Para Verecek olursam kabul etmez. Tatlıcının kendini aldatacağına Ka nöat ettiği için, zıplaya zıplaya Yolumu keserek Tik seyrelme alâmetleri başlamış olan saçları: mi düzelterek kargısındaki koltuğa geçtim. Ko nuşMAŞA başladık. Karabaglı Yenge beni gör. bir senle bu kadar ince şeyler söylediğimi hatır. damıyorum. Ses artık benim değü, La dam © Kamelyaya ilânı aşk eden Arman'ın sesi İdi ve REŞAD. NURİ GÜNTEKİN N Beni dükkana gotürür leri Yaştırmakla “iye- başladım. Karabağik Yenike | — İgügü Ve esnden bütün zenrini d dökmüş bulun | | köylerken kapıya 'asla. bakmadığımı zannediyor. Yaaa aa Tatandan ayrıldıktan — sonra | — İ sinmok gür irkesine batırmış bir tübent oi | | Güğu İçin birdenbire” melek - igibi“bir. kadın G ava elleri dğ Daa aa Haa aa Dr aa aa Vâüğü halde yeni aatronlarımış bir mumya ihti. | — | mustu, Kndininden evvel kocasını düşünerek Zi. Zannediyordum. dödim. Çünkü balayların. gçera Benim odeya gillim ve Mükşme Tkmen | AA Ka Gi ağın . vermelen ” yatmaklaydı. | — | Ver Biendinin sıhbadI Hakkında habet' sorau; Iyi |* Vaa hen agida birbirimizi severken bu hatını olduğunu öğrendiği a diye sevindi. Bonra bana baygınlığına dalr bazı ihtisaslarım anlattı. Kendisini bir sermiç içinde görmüş. Üstünde kuğ göRü kadar bir deliği vaz a gee eee Ücanpenglern vöryğendr mış. "Ben bu delikten nasıl Çıkacağım” âiye | | güğumu anlıyacaksın diye ödlüm patlıyoram, der: düşünürken ©o delikten bir #opa girmiş, sapını di. tulan olmadığı halde kafasına kafasına vurma: Za başlamış. Vaktiyle Valde Hanındaki Muharrem Ayinlerinde n “Oh ohi Çok gükür. gördüğüm İranlı Ahond'ların çehrelerine ben- zeyen uzün fakat ensiz çehresini — baştan başa Kaplayan ve Hacı Müslim Beyin telâşla döktüğü keskin ruhlardan Şişip kabarmış olan burnu ol- duğundan da daha heybetli görünmekteydi. Çeh. relsindeki bütün hayat, yan dişlerinin sökülmüş Bulunmasından dolayı, 'esasen çökük olan avurt. B Jarının, mekteplerin fizik tecrübelerinde — hava yoşAltma Makinesiyle çatlatılan deriye benzer bir hareketle inip çıkmasından ibaretti. Ara B Pa da ruhlardan burnu yanarak aksırıyor ve te- peden koyunlara #eslenen çoban gibi dik bir Sesle: “Hoooy” / diye bağırıyordu. Janı eşelediğimiz zaman Celile güler: — Nasil bakmiyordun ayol?.. İkide birde Kaşını kaldırıp gözlerinin birini horöz gibi yan Müslim Beyin bahçe kapısını — çalarken — Adeta sevgilisini ziyarete giden sinema Aşıkları kıya- fetinde bir adam olmuştum. Farkım elimde bir giçek demeti yerine meşhur hekim çantamı ta- gimamdan ibaretti. —8 — Değişiklik kendimden ve bekâr — odamdan Kasabaya irayet etmeğe başlamıştı. İnsanları, evleri başka türlü görüyor; kavakları - bile sev- meğe başlıyordum. Fakat bütün bunların arasında en çok de. Gişen Hacı Müslim Beydi. Bu adamın çehremi, bakışları, tavırları ne kadar asti bir güzellik ahi yor, sesi ne kadar tatlılaşıyordu Yarabbi! XXXXVI — Öyledir de Allahin aalimi, neye yanıma gelmedin.. Sen İsede tahsil etmiş, müsamere- Terde mantüme ökumağa çıkmış. kızsın . Ben- den utanacak değildin ya, derdim. — Onun İçin değii.. Seni beğenaim de önün için yanına çıktım. gibilerde bir gey gelir aklına diye çekindim, derdi, Yalancı, Beğenmedin miydi BankIT.. Beğendim, beğenmedim. 9. Başka,. senin KARABAĞLI YN Benim savallı Ebe gerçekten korkünç ölan bu kâbüsa “Allahin İşi” deyip geçirdi. — Fakat Karabağlı Yenge zekiydi. Göz bebeklerinde na- det düğmeler gibi parlak bir ağartı ile — bana sarmıcın ve aopanın #ebebini soruyordu. — Kendi kendine işleyen sopa, baygihlıktan evvelki kav ga ile bir dereceye kadar izah edilebilirdi. Sar- Miç İçin buna imkân yoktu. Fakat bu düşünce- Fakat bu defa beni ait katta bir odaya ai- dilar, Burada kenara çektlen sandülyeler. ara- #ına yapılmış bir yer yatağında Karabağlı Yen- ge yatıyordu, 'O Sabah evinde evvelâ kocasiyle, #önra araba getirmeğe gelen konü komşu ile kavga eden Karabağlı Yenge ağlaya bağıra Hacı Müslim Beylere gelmiş, sofada kavgayı anlatırken bir- denbire düşüp bayılmıştı. O zamandan beri böye le kalıp gibi yatıyor, ara sıra ayıldıkça vakayı . * Derken günün birinde Cüce Kalfa beni bir kere daha Müslim Beyin evinden Çağırdıklarını haber verdi. Cüceyi ” öpmemek için kendimi zor füttüm. Fakat iktidan, zekâsı, sevimliliği ve Hattâ biraz kısa olmaklar başka kusuru olma- yan vücudu hakkında o kadar güzel şeyler söy- dedim Ki biçare Adeta sarhoş oldu. ve bunları Hacı Müslim Beye de söylememi rica etti. Ecza- Karabağlı Yengenin nabzını ve siyah nohüt resimleriyle süslü slak entarisini — aralayarak kalbini dikkatle muayene ettim. Bu kadar ar- arkandan koşüyor gibi görünmek kibirime do. bedeye kalb mi dayanırdı mi söylemedim. Her İkisi hakkında da “Bu gibi | — | kunürdü döğrüsü. Çantayı açarak Çöpür, Huriyenin yardimiyle | — | hallere mahsus bir. takım. guuraltı. buhranları S ENN. ban: öndür” gölete Nüt pünüünük kadına hemen bir hülle camphrte giringasi vür- dir” dedim ve buna benzer daha bir takım geyler YE LA balr l L KDA Be Ci İlâve ettim. Bu Alimane izahat Karabazlı Yen- HL Eaaa T SUO BAA Haneden. Çıktıktan #onra yolda İmam - Hasani | — | hatırlayıp buğırmağa ve beddüa etmeğe başi dum. Aynı #amanda da kapının dişinda sezdi. Tirdiği anman Kikir kikir. — gülaün. bile kızdırıp bağırtan çocuklara raatladım. Çocuklara | — İ yarak tekrar kendini kaybediyordu fim bir takım hareketlere Karşı kulağım kiriş. | — İxeden giyade kapı aramından Disi gözetlediğine Celile bu Hatirayı her anlatişinda yine öyle İmam / Hasanın meziyetlerini. belirtecek güzel Hası Müslim Bey bu vaziyetten ve yerde | — İte İdi. Enjeksiyon yardımiyle meşgul Bulunan | — | Süphe etmediğim Celile içindi. Onun nihayet ya- | — | gülerdii geyler söyledim ve meczubu civardaki bir tatlı. aa aa Karraendan öndiseye düğerek | — İ Müriyeden, pek tüzümlu olmadığı halde yüksek | — | fimiza gelmefe karaf Vermesinden bir türlü u- a: Bekina Yetiieüba SAĞ Si ÜĞĞÜ Y * |a götürerek baklava ismarladım. bana haber göndermiş, fakat acele bir işi çık- öle pamuk, baş yastığı gibi şeyler istiyordum. | — | midimi kesemiyerek koltuğuma / yerleştim — ve | — | sim yedikten Bonda kagığı boldaki bardağın içine /Ancak İmam Hasan, Cüce Kalfa gibi işi ta- tığı için kendisi bekliyememişti. Fakat kız pire gibi yerinden fırlayarak bir lâh- Feği ne küKuğmağa Avaba, İti SADAĞ b koyacağın yerde işlemeli tepsi örtüsünün üstüne 'zada İstediğimi getiriyor Ve odaya başka kimse girmiyordu, nu pek düygülandırmışti. Birbirimizle karşılıklı bir Nezaket yarığına — girişiyor ve çelebiligi, la- tanbul küfhanbeylerinin — “Çok İncelme, kırıla- caksın” diye alay ettiği dereceye Çıkarıyorduk. Ömrümde hiç bir gün bu kadar tatlı ve oynak 208 koydun, üstelik bardaktaki suyu riye dişarı Çıktığı zaman. taplıl çömeldin; avuçlarımızla ağzımızı tıkadık da öyle güldük. dında birakmamıştır. O günden beri ne zaman 'beni sokakta görse at gibi tepinip eşinmeğe baş- hyarak “Tati, tatlır.” diye bağırır ve dilini da- '1na çarparak köçeklerin parmak gaklatma. Jarına benzer bir acayip ses çıkarırdı. İmam Ha- 2386 — da içtin. Hu a hep yerlere burnumüzü Mahallelinin müdahalesine göre, kavga, her halde dayakli bir kavga olacaktı. Netekim Ka- rabağlı Yengenin yüzlündeki bazı aıyırıklar ve Morartılar da bunü göstermekte idi. Odada sirkeden etere kadar bir alay Neyse biraz sohra Karabağlı Yengeyi, arka- sında yastıklar koyarak yatağında doğrulttuk. Ben de buruşan pantalonumu ve tepeye doğru 240 (Devamı Var) 280 ko. 287