21 Haziran 1950 BAŞVEREN BİR İNKILÂPÇI f> & Yazan FALİH RIFKI ATAY eei e a bir takım kirli, kokmuş - ayakları — yalayan, © Aayakların pis topraklarına yüzünü gözünü bulayan- lara ne dersiniz? Nasıl yüzlerini tırmalamaz, dillerini bur Öyle ya, türkçesi söylenince, kabul etmem, diye fakat arabi, farsi kelimelerle hâkipay-i-âlilerine rümal olma; dem söylerler mazsınız inkâr ederler reklerini büs etmeği diye iğrenmeden hı Ulüm gazetesi, sında bir yazısı var tan Abdülaziz Paris'te iken neşredilmiştir. Başta — Bi: mübolâğalı teşrifatından bahseder. Bundan seksen yıl önce- ye kadar Fransa ve İngiltere'de, o günkü İstanbul'a yakın eşrifat olduğunu söyler. Şimdi de Çin fağfuru kendini bütün cliklerden büyük sayar. Öyle ki Avrupa devletlerinden elçi geldikçe, Avrupadaki kulları kendine borçlu oldukları tâzim ve tekrimi takdim e diye hazzeder. Siyamlılar kendi dillerinde “altın” 'dal" kelimesini yapıştır- kadem-i-müba- ldim, Sul- in 977 nci sayi maksızın hükümdarlarına hiç bir şey söylemezler. Meselâ 'Hükümdarın altın ağzından çıkan altın söz” yahut “Hüküm- dar altın gözünden altın bakış saldı," derler: “Hâlâ bizde ve acemde padişah ve şaha ait her şeyi “mübarek" ve “hü- mayun” vasfı ile zikrederiz. Çeşm-i-hümayun, deriz. Bazan da hiç kimsenin arayıp da bulamadığı saadet'i bu yerde kul- lanırız. Dar-ü-ssaade, Dersaadet, deriz.” Ona göre bu mâna- sız lâkaplar ahlâkı bozar. Güldüre güldüre bayıltacak tuhâf- lıklardan biri de şudur ki Sultanın ağzından yazılan ferman- larda Sultan kendi kendini kibirle, azametle vasfetmesidir Yine kendi kendini kâh güneşe, kâh aya benzetmesid O sırada Sultan Abdülaziz, prensler ve bir hayli mabe- yin adamı Paris'tedir. Ali Suavi'nin bu yazısı onlara geldiniz yerini tutmuştur: “Sultan Abdülâziz hazretine şunu işittiririz ki iki yüz milyon nüfusun reisi İngiltere Kıraliçesinin resmi günlerde ziyarete giden kadınlar onun elini öperler, E- ğ n asilzade ise Kıraliçe de onun alnından öpüyor.” Üslübu, ister istemez zamanının terimlerini ve klişeleri- ni kullanmakla beraber, bizim bugünkü türkçemizin hazırla: yıcısıdır. Devrinin edebiyatçılarını artık okumuyoruz. Fa Âli Suavi'nin edebiyatı herkese açıktır. Bu üslüp, fikirle natlandığı vakit yükseklerde uçmağı da bilir. “Yarım din yıkar” başlıklı yazısının başlangıcına bakınız fakihler din yıkarlar. Hem de yıkılmamış gibi (nasihatler) devam ederler udilere havra tahassım (kaleye kapanmal ti. Yahudilerde hisn (kale) değil, çit bile kalmadı. lâ sokaklarını tellerle bölerler. Acaip, ne kavi hisn imiş ki yıkılmadı. “Yahudilerin diğer milletlere teşebbüh (kendini benzet- meğe özenmek) etmemeleri emrolundu. Her veçhe ile benze- diler. Ne kavi din imiş ki yıkılmadı. “Ârz yuvarlak demek bir vakit nasara (hıristiyanlar) di- ninde mürtetlik idi. Kolombos geldi, yuvarlağın altında otu- ranları gösterdi. Görüp inananlara hâlâ hıristiyan deniyor Ne kavi din imiş ki yıkılmamış. “Dünyanın ömtü bin yıldan ibaret olduğunu hıristiyan- lar, kilise haber verdi. Halbuki bin yıl çoktan geçip, dünya ye - rinden kımıldamadı. Ne kavi kilise imiş ki yıkılmadı, yani yalancı çıkmadı. “On dört on beş kurun müddet koca güneş şu küçük ar- nasayihte emret- Lâkin h: (kuvvetli) kalmamıştır 13 Zın etrafında seyretti. Havralar, kiliseler bu güneşi din ipi ile yeddiler. Sonra bir Galila çıktı, hahamlarla papasların ipini koparıp güneşi durdurdu. Arza hareket verdi. Havra- lar, kiliseler bu hareketi seyrettiler. Yine kilisenin din ipi kopmadı. “Dünyanın altı günde yaratıldığını inkâra, cesaret eden- leri Avrupa hıristiyanları ateşe yakarlardı. Âlimler geldi. Hılkatin öyle altı günlük iş olmayıp edvar--âdide (bir çok devirler) ile husul bulduğunu söyledi. Nihayet Papa 1804 te “gün” kelimesine “devir” mânası verilmesine müsaade etti. “Tevrat'ın mânası “Allahaısmarladık” idi. Amma yine kilise yıkılmadı.” Ali Suavi bu yazıda uyanık bir Müslüman, fakat dar ka- falı medrese adamlarının amansız düşmanıdır Bu Yeni veya Genç Osmanlı, sonradan “Genç Türk” de- diğiniz bir Jöntürk'tür. Yeni Osmanlı, yalnız zulüm ve istib- dada karşı ayaklanmış bir hürriyetçi değildir. Türkiyenin kocadığını ve Türk milletinin soysuzlaştığını iddia eden İm- paratorluk mirasçılarına karsı, onun kalkınacağına ve y yacağına inanan bir ideal ve iman adamı, devleti ve milleti için maddi mânevi kalkınma ve yaşama çarelerini düşünen, arayan ve zorlayan bir fikir, inkılâp ve hareket adamıdır. Ali Suavi'ye göre, bir millet ki servet kaynakları kapan- mış değil, açılmamıştır bile! Kocamış değil, tazedir. “Şu ek- sik gedik” bir kaç kifayetsiz nizamname ile 1249 tarihi ile 1273 tarihi arasında, Fransa ve İngiltereye ihracat yüzde 635 artmıştır. “Hele bir kere nizâmat-ı-kâfiye ile ırz, mal, can emniyete alınsın, Dicle, Fırat, Tuna ve Nil memleketi olan Türkiye ne genç imiş, görülür.” Fakat içeride bir Bâb-ı-âli idaresi vardır ki siyaseti “S rilen başı koparıp cümleyi bir halev-i-cehl-ü-meskenette düpdüz etmektir.” Ali Suavi Herodot'un meşhur hikâyesini nakleder: Bir hükümdar ötekine haberci yollamış. “— Acaba ne yapıp da bu kadar huzur içinde kalıyorsunuz?” diye sor muş. Hükümdar, gelen adamı yanına alarak, atını bir tarla içine sürmüş, bütün sivrilen başakları kopartmış, Dönüp bak- mış. Bir düzeltme daha yaptırtmış. Bütün ekin sapları aynı hizayı bulunca misafirine izin vermiş: "Her yeni bazı eskiyi mahvedeceği tabit olduğundan Sultan Mahmut vaktinde de rebeylerinin başlarını koparmak belki lâzım geldi. Fakat bu tesviye perdahı öyle ilerledi ki iş hattâ okumuşlukla, istika- met ve faziletle Şöhret bulanları ezmeğe ve itiraza meydan vermemeğe” kadar gitti: “Teşrifatçı Kâmil Bey, efendilerin den öğrendiği bir kaideyi yarısı fransızca, yarısı türkçe ola rak ne tuhaf ifade eder: “— Lettre mi kes! Ziya Bey bir mecliste bunun cevabını verir: “— Ayvaz mı gelsin?” Halkı devlet işlerinden habersiz bırakmak, Bâb-ı-âli idaresinin ka- idesidir. Çünkü hâberli olmak, tetkik etmeği gerektirir: “Et rafını görmemesi için değirmen beygirinin gözlerini - bağ- larlar. Ruzname sahibi Churchili, Fuat Paş; da, Âli Paşa içeriye girer cehaletle idare olunur,” der 'nç Osmanlı bu Tanzimat devletlilerine isyan etmekte- 'Bu idare böyle devam eder, gider mi? Bu millet kör ka: hr mı? Bir Suavi bir kaç senede kaç Suavi oldu? Fuat Paşa dermiş ki Suavi bir değil ki hakkından gelelim, her köşe b: şında bir kaç Suavi çıkıyoı Genç Osmanlı bu türlü Tanzimatçı demek değildir: “Ye ni zaman yeni kan ister, Yeni cihan yeni can ister. Bir dev- leti ihya edenler, hep yeni canlarla ihya ettiler. Peygamberi- miz bu dini putperestliğe henüz meleke kesbetmiyen civan- larla ve yeni fikirlilerle meydana koydu. Sultan Mahmut bu devleti yenilerle tecdit etti. Birinci Petro, devletni yeni bir takımla kurdu. Şu kadılar ki mahkemeye gelenlere, ben hare- meyn--muhteremeyn pâyeliyim, huzurumda divan durmamak haddin midi ğ Onlarda şeriat — kanı Devar ile konuştuğu sıra- Siz ne yapıyorsunuz, millet Türk antropolojisti —Ş Tunus Beyi solda! dir Kızıldenizde esrarlı iki kaz_ajiaha oldu Bir gemi havaya uchıî diğerinin kaptanı ortadan kayboldu Londra, 20 AA (Reu Büzün | fından kurtarılmıştır. Hintli olan di öğrenildiğine göre 7319 tonluk | 'mürettebat İse Ölmüş veya kay Entreprise adlı İngiliz şik Solmuşlardır. e içinde 80 mürettebatı n 9 CAp İn madde götürmekte Idi Mürettebattarı | gönderdiği bir telsizde © İduğunu “haber Yermiştir İzlerde bulunan ve bir müddet Vetmiş olan geminin dün &: Hindistanda bir tetkik gezisinde Yeni Delhi 20 (AP) — Tür Ji uzmanı Dr. Bayan A. E ağustı Yeni ulunamadığı kay üvarinin adı veya baş Judy Garland BELE çah ölmek mi istedi stanla — Hindistan: Kik için Amerikan ilmi cemiyeti ta-| — Vincent Minelli haberi "Şayan Eçlar hilen, Pakistanın ku yalanladı zey batisınin eyalet Başkenti Pe 4 2 YAPİ — Slpemayık Verde - bulunmaktadır. * Pakistanın ân vartlağinı - a Punjab eyaletinde beş aylık bir gezi &. n ağır ol Üç Türk hombası Millet Partisi Düzce — Telaviv'i sarstı Başkanının - tavı Telaviv 20 (AP) — Küzey Tele-| — Millet Partisi Düzce Başkanı Hay- vivde Birinci Dünya Harbinden kal: | dar Seçkinden asafıdaki telerafı a. M 9. Türki yapım bamba e dörti G Asmen seedirenü: DA Da geei DA a aa aa a e v lli ağpdu fenni kıtaatı tarafından | yi yuha ve kahrolsun feryatları bita: Aml | Gyulmüşlar ğ raf olmayan ve müstakil gibi görü- Hoover 300 ajan ni kain, Kütür. müam cephesi "diye daha istiyor Fini, hattâ açılan vilâyet teşkilâtları Gizli Araştırma Teşkilâi mw“ hakkı ve hal ver, teşkilâtında kullanmak üzere zeteciliğe aittir. Umum basına den fazla ağan isteğini Kongrenin | değildir. Zira bizim de “Kuvvet” gü- tasvip edeceğine emin Kte-| zetemiz vardır. Tavzihini dilerim ğ LA ' Âyan | “gütün olayları öbjektif olarak ka- Meclisinde konuşan / Hoover'in Pelli | çilerimizin nazarlarına arzettiğimiz- komüntat sayısının 54.000. komüniste ge bunu da herhangi bir mütalâa 580000 lduğunu söyüyerek Amerir | İlâvesine lüzüm görmeden aynen sü- kadaki Komünist beşinci kolun eh tunlarımıza geçirmekle iktifa ediyo- miyetini belirttiği hatırlardadı lenilmekte “idi. GI. Mac Arthur'e sual açıldı Denilmektedir ki: “General, sırf kendini düşünerek keyfi bir siyaset takip ediyor,, Newe-York, 20 AA (Ünited Press) —| — /Tokyo, 20 (AP) — gaponja Mebuza: Taponyada ve Uzakdakuda güt- | Kün verdiği bir demecte Birlesik Am / Gözetelerin “ileri sürdüğüne — göre, | Ki Başbakan Amerikanın vn — yüksek / makamını meselesinin tekrar mrarla — ele Muharrire göre, Mac Arthur'ün Ja 'esi altında bitaraf bir "İsviçre" ha Bu yaziyet karşısında Amerika Hü- nin halletmek zorunda kaldığı dıma ve iktisadi kalkınma — Planına, Kendi müdbfan. kuvvetlerimizi. bölme den İiktisadi sahada iflâsa gitmeden Mac Arthur'ün basınla arası New-York, 20 AA Amerikan. Basın Na Picchner, Baskan Truman'n ir telgraf çekerek, " Mmc Arthur'ün Çüzetesi - muharriri dyet” olarak telâkki etmesini mütca kıp, Tokyodaki Amerikan Finin son derece müşkül b muhabirle Bilindiği veçhile Hawley 1 Amerikan askeri hükümetinin münist gösterilerine mâni olmak icin Komünist Çinlilerin Mac Arthur'e Tokyo, 20 AA (Ünited Pi Pekinden gelen bir haber Kon İn Hükümetinin Milliyetci Çin d Sesinin Japonyadaki n den t Te $ a gittik, leri Bakı aa İ müttefik konseyi başkanlığı va Simdi. has zifesini görmekte olan Mac Arthur'ün iyasi müsaviri Villiam. Sebold'le te ra, helikopter simdi sağlık v mas ederek yaptığı bildirilmektedir. | çur Tval Japon Meclis Başkanı Rusyasır bir sulhü tehlikeli buluyor. yakın sağlık merkezine ÇETTĞĞĞLL DUU Yunan - Yugoslav müzakereleri durmak üzere “Slav Makedonyası, aydınlatılması lâzım Talüeri Bakan Maavin. Toka derde deva nakil vasıtası mühim roller helii namaktadır. - Netekim pterler çok faydalı olu- muvatfak ol rdim teşkilâtının da baştacı olmuş de bir helikoptere hasta konulması ve yukarıda da hastanın en li görülmektedir. Ham afyonun iç alım Ankara gazetecilerinin fiyatları tesbit edildi fevkalâde toplantısı ARRa a) ÇAd) — Mabanlar B Şekilde tesbit etmişt Dünkü toplantıda yeni idare YAT SS | heyeti seçildi, - başkanlığa da men konaksız toplanmış rengi açık| Mümtaz Faik Fenik getirildi Te ae mllçer FNĞK D z a seke Ce İ Der yerde 40 ilen. Baki danre bi dar morfinli, tamamen konaksız top- lanmış, rengi açık ve kokusu güze afyonların bir Kilosu her S fira 50 kuri b sınıfına giren yüzde 11,5 (dahil yet divü 'tan yüzde 13 (hariç) e kadar mor finli afyonların , bir kilosu her yer L 35 dira, ÖSÜN © sınıfına giren yüzde 11,5 (hariç, ee 'tan aşağı morfin dereceli” afyonla- eCi Fin bir kilosu her yerde 30 lir: ( Riyon Kız Sanat Enstitüsü 1 funüyor. Bu sergide teşhir güzel eserler Afyonluları hayran. bira mz ve bu enstitüye karşı” olan rağbeti. arttırmıştır. — Yükardaki — resimli enç Kan'a ünima Nondi Gi n içerisinde ve Afyon Enstitüsün Yargıtay İkinci Başkan ve üyeliklerine ait karar âli tasdikten çıktı 'a 20 (AA.) — Yüksek tas- iran eden Bakanlar - Kurulu kararına göre, Yargıtay İkinci Baş- kanlıklarına Yargıtay üyel £ Güngören, İzzet Çakır, Müni ine Ada- e. 'Umum ürek ve Yargıtay Ü Başmüfettişi Kemal Göği dalet Bakanlığı Ceza İşleri Mübdürü Lütfi Akadlı, Adalet Baka: ığı Ceza ve Tevkif Evleri, Umum Müdürü Sakip G Adalet müfettişi Mehmet Arıkan, 'Trabzon Hukuk Yargıcı Rahmi Anlı, Maraş Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ce mül Tokuz, İstanbul Ağır Ceza Mah- kemesi Başkanı Salim Başol, An- kara Ticaret Mahkemesi Başkanı Nuri Ülgensip, Ankara Yargıcı Fe- him Ziya Zoğa tâyin edilmişlerdir Aldoğan aleyhinde üçüncü bir dâva açılıyor İzmir, 20 (Hususl muhabirimiz bil- diriyor) — Emekli — General Sadık Aldoğanın seçim günlerinde İzmirde söylediği nutuktan dolayı — hakkındı Savcılık tarafından üçüncü bir dâva açılmıştır. General, Cumhurbaşkanı na hakaretten ve halkı kanunlara ri- &e teşvikten sanıktır. İs- 'nbul Savcılığında General hakkın- da açılan dâvalarla İzmirdeki dâva. ların birleştirilmesi talebini İstanbul Savcılığı reddetmiştir —— MUSABAKA KUPONU d İştirak için a Yeni İstanbul'un LK DMLU Ü E K T