Sayfa 2 GELKİKL ER TÜRK DEVRİMİ VE PARTİLERİMİZ Atetürk, 1008 Inkilâbını yapan bi yük iradeli, vatan acısını / bütün derinliği le tatmış kahraman bir nes. ı dK fuşturanları, ber zaman, — hatıri Fransz sarayının. istibdadındı çanlar hür İngiltereye sığınmışlar ve Orada hür bir hayat nizamı bu İa soşyal vazifelerinin - genişlirini kavramak fırsatını bulmuştardı. Genc Türkler de aynı yoldan gitmemişler miydi? da barınmış ve bu ülkede hüzri, Yaratıcı kudretini yakından görr derdi. Onların el altından gön: leri mektuplar, gazeteler ay gönüllerini sonsuz bir. sosyal aşkla Ürpertmişti. İk kurtuluş hasreti yi u küdret bir irade fa- olan / Osmanlı Sarayına boyun eğdirmiştir. Atatürk © zaman bu gerefli inkılâp neslinin Bütün çocukları gibi hentiz çök zenc- ti, tecrübesizdi. Fakat bu gençliğin aldatmayan yüksek bir kılavuzu var- da: Sonsuz bir yürt sevgisi, Her sos- Şal kahramanlık; kaynağını — zaten Böyle ulu bir duygudan alır. Zaman, 1908 inkılâbının aksak zayıf noktalarım göstermişti: 1. Topluluğa benliğini veren milli Mealler olmalı di . Hür bir cemiyet esir bir kadınla kurulamazdı. $. Halifeli bir ortaçağ vicdan hürriyeti olamazdı. 4 Temelleri çoktan çürümüs cemiyet kuru bir anayasa ile yepy Bir hayat hamlesine kavuşamazdı. X. Her şeve burnunu sokan, cenç li gibi kavuran taassuba nihayet verilmeliydi 6 Türk Milleti yabancı gelenekler- den sıyrılarak, kendi yüksek benllğini tekrar bulmalı ve bütün çağdaş mil- İetler gibi milli tarihini bir bütün o- darak düşünmeli idi. Bunları birer birer gerçekleştirmek dazımdı. Fakat Osmanlı İmparatorlu- Zunun o zamanki dürümü böyle eli bir proğramın hemen ele alın- Masına ve en son neticelerine götü- Tülmesine elverişli değildi. Buna rağ- men dik ehemmiyetli adım. Türkçü- Tükle atılmış oldu. Bu bakımdan Ö- mer Seyfeddin'in Ali Canib Yöntem'e Bulgar bududundan göndermiş oldu- &u Bir mektup, başta Ziya Gökalp ol- Mak üzere bütün Türk aydınlarında sonsuz bir tesir yapmıştı. Talât (Ta- Tat Paşajın bu vesile ile / söylediği sözler, hatırımda bütün canlılığı ile Yaşamaktadır : “ Bu, büyük işi kısa bir zamanda biüirebilirsek ne mutlu bize.. Aman gok çalışın. Biz artık, bir millet ol- Malıyiz. 'Türk - italyan Harbi, Balkan Har- bi. Dünya Harbi milli uyanışımızın devletinde bir fer, bize, 1908 zilen eksiklerini tamamlamak imkân- Tarını vermiştir. 1908 de ağır taş ye- rinden oynatılmıştı. Atatürk, bu ta> Şi uçuruma yuvarlamıştır. Aynı kah- Taman neslin çocuğu, bu suretle, bir kere başlanmış olan büyük işi genc kahramanca bitirmiştir. 'Cumhuriyet Halk Partisini kuran yalnız Kendi partisine değil, Türk gençliğine bırakmın parti hayatına, politika hayatına ka- Tışmamış gençilte söylediği alev söz- der, bunun en büyük bir — delilidir. Türk ülkesi, Türk kültürü, günün bi- Tinde, tehlikeyle karşı karşıya kalır- Sa ilk büyük kalemiz, bizi zafere e Fiştiren kudret, kanımızın, benliğimi- Zin, tarihimizin sesi olacaktır. — Bi Ses, bize, partilerin ötesinden gelen, Barti çerçevesine sığmayan bir ses" 'Devrimler; Millet Meclisi seçimleri gibi pusulalarla yapılmazlar. Yeryü- Zü henüz bu çeşit bir devrim görme- Mmiştir, Her devrim; çürümüş, sosyal değerlerini kaybetmiş, soysuzlaşmış bir nizamın genç bir irade ile tastiye- sinden başka bir şey değildir ve onur İçin ber devrim, kendi neslini yetişti- Tinceye değin, yalnız kendi - mantığı ile hareket etmek zorundadır. De rimlerin bu özelliğini bir türlü kavra- yamayanlar, devrimi de kavramamış Sayılmalıdırlar. Biz onların hatırı için Yolumuzu elbette değiştirecek deği Yazan : M. NERMİ dizdir. Müllk kahramanında: fük ve gerefli bir miras alan genç Jesiller yeryüzünde yek gibidir. Türk kültürünü kendi tarihimizin çerçeve- #i içinde anlamak, benliğimize taril Mmizden bir temel vermek, tam ken- dimize dönmek vazifesi genç nesille- ne gerefli bir arasında ayrılışlar olabilir. ve olmalıdır. da.. Hür bir ülkenin çocukları, - düşünüş hürriyetini elbette ana-hak e Fakat her diri külltümün. tem: yen bü düşünüş hürriyeti, bize kadar bü- 'bu hürriyeti “sağlayan / büyük / hayat prensiplerine — yürekten Sorumluluğunu da- yüklemişti Tim nimetlerinden mahrum bir Tür- kiye, bir vatan; çölleşmiş, kısırlaşmıs, çi boşalmış bir toprak parçasından Başka bir şey midir? Böyle bir Tür- kiye, biliyoruz, korkunç bir. mukad- derat buludu gibi hayalimizde yüzer- ken bile bizi yalnız dehşetler içinde birakabilir. Bir ülkede parti hayatının / başla- ması, milli/ kültürümüzün — almasını çizen ideallerin gevşemesi, tavsaması değildir. Milletlerin topla, tüfekle, en öldürücü silâhla yıkılmayan mânevi mihrabı yalnız büyük ideallerin har- eşsiz vay ciyle, taşiyle yapılabilir. Bi küdreti tlerin haline. tünde gelir. Böyle bir imanın Tanrı- sal aydınlığına kavuşan millet, ne bahtiyar bir millettir. Her iman gi- Bi, sosyal iman da bizden tam bir fe- ragat isteyen ya hep ya hiç premi »e dayanır. Tam bir imanın mantığı böyledir. Celâl Bayar da benliğini milli felâ- ket kasırgaları arasında bütün derin- Tiğiyle düymüş bir neslin, aynı nesli Atatürk neslinin kahraman blr çocu- #udar. O da neslinin dikenli yoltarın- da korkusuz. yürümesini bilmiş İnsar faniliği içinde sosyal deallerin vez ebediliğini yaşamıştır. Onun için o da aymı dille, gönlümüze en yakın dille Konuşuyor. ve bize: Türk “vrimi, milletin malıdır, diyor. Cum- hüriyet Halk Partisi e Demokrat Partinin, iki ayrı koldan gelen birer vuştuğunu görmek ne büyük tiyarlıktır. Artık millet malı oli ür kültür varlığı elbette / partilerin gibi. muhafazasındadır muhafaza etmek, yal bir anlayışla mümkündür. Eski nesil- der, bu toprağın bir kaç günlük ko- Buğu sayılabilirler. Demek oluyor ki, Bu kutsal kültür alevini - yaşatmak Türk gençliğine düşüyor. Gençlik bu büyük vazifeyi taze alevlerle uzanan Bir olimp. Mesilesi zibi kendisinden sonraki nesillere, 'Türk ebediliklerine devredecektir. Bu şerefli işe başlaya- bilmek için partileri aşan — gençlik teşkilâtının kurulması lazımdır. Türk gençliği canlı bir kültür cephesi ha- İne gelmelidir, devrim — idenllerinin cephesi haline, tanasubun belkemiti- ni her zaman kıracak bir cephe ha- Tine.. Kurtuluş Savaşında Türk kah- Yapan taaasup, derle hakkı kazanmak için fırsat bekliyor. bir kudret, bizlm elimizder alamaz. Gümrük muayenelerinde bir yenilik yapıldı Doğu ve Batı Akdenizden gelen gemilerin muayene: Pire'den itibaren yolda yapılacak Devlet Denizyolları İdaresinden öz: rendiğimize göre Doğu ve Batı Ak- denizden gelen gemilerin gümrük mu. Ayenelerinin Pire limanından itibaren yapılması hususunu incelemek Üzere Ulaştırma Bakarlığında toplanan ko- mlsyon çalışmalarını bitirmiştir. Gemilerde yapılacak — tetkiklerden sonra bu hususta bir karar alınabi. lecektir. YENİ İSTANBUL 19 Haziran 1950 ŞEHİR HABERLERİ) Devlet Operasının temsilleri Bu akşam Açıkhava Tiyatrosunda - “Palyaço” ve “Cavalleria Rusticona” operaları temsil edilecek Bir kaç günden beri gehri- mizde bulunan Ankara Devlet Operasi ve / Cumhurbaşkanlığı Filârmoni Orkestrası sanatkâr- Jarı Jlk temsillerini bu akşam saat 21 de Açıkhava Tiyatro 'sunda Vereceklerdir. Opera bü akşam, bir perde- lik Cavalleria Rusticana İle iki perdelik Palyaço eserlerini bir arada temsil edecektir. İkinci bir programda Piccini" nin Madam Butterflay operası oynanacaktır. Üniversitede askerlik kampları kaldırılıyor Yeni Hükümet tasarruf hareketle- rine girişirken üÜniversite — askerlik kamplarını da ele almış bulunmak- tadır. Öğrendiğimize göre Müli Sa- vunma Bakanlığı askerlik kampları: ni kaldırılması için, Müli / BEğitim Bakanlığının mütalâasını sormuştur Bu vüdide alınacak olan yeni ka- Far, bir kaç güne kadar ilân edile ktir. Diğer taraftan bu yıl — için kamp hazırlıklatı yapılmaması — da bir tâmimle teşkilata. bildirilecektir İlkokul talebe kampları 1 temmuzda açılıyor 1 temmuzdan itiberen Pansiyonlu İlkokulunda - ilkokul ço cukları için iki devreli bir kamp açı: Jacaktır. Kamplara — İştirak etmi isteyen öğrenciler, 50 Jira üÜcret mu: Kabilinde bu kamplara derhal kabul edileceklerdir. Diğer traftan pansiy Jarda olmiyan kimsesiz - çocuklar için de " Küçükyalı Pansiyonlu Tik Okulunda Ücretsiz bir. kamp açıla tar. Yeşilköy aü ilkokul- Toprak Bayramı Her sene Toprak Kanununun kabu- lü gününü takip eden pazar günle Ti tesit edilen Toprak Bayramı dün de Halkalı Tarım Okulunda törenle kutlanmıştır. Bu arada Halkalı Tarım Okulu dün #aat 14.30 da Taksim Cumhuriyet a- Hükümetimizin davetiyle memlektimize gelen imar ve Kalkınma Bankası heyetinin çalışma projesi “Türkiyede bulunmamızın gayesi, hususi veya şahsi herhangi bir proje ve derhal bir sermaye teklifiyle alâkalı olmayıp, doğrudan doğruya uzun vadeyle memleketin ekonomik kalkınmasını sağlamaktır” diyor Heyet Başkanı : *timizin daveti tüzerine eko- nomimizin kalk memleki timizde tetkik ve tavsiyelerde bulu. acak olan 12 kişilik - Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankası heyetinin Başkanı James A, Barker ve 'Tarım Uzmanı Lawrence E. Kirk dün ak- şam saat 16 da İskandinav uçağiyle Amerikadan #ehrimize gelmişlerdir. Hava alanında Hüküntetimiz namı: 'na Hayreddin Ozansoy — tarafından karşılanan heyet azaları, dün akşam Ankaraya hareket etmişlerdir. Harı ketinden önce Çınar otelinde gazete cileri kabul eden Heyet Başkanı Ja- Mmes Barker, Türkiyedeki çalışmala- rının gayesi etrafında şu izahatı ver- “Milletlerarası İmar ve Kalkınma malâmunuz veçhile 47 hü- asından teşekkül etmiş ko- aliyetinin küm operatif bir müessesedir. F Kayesi beynelmilel ticaret, kalkınma Ve ekonomf dâvalarının karşılıklı 0- darak hükümetler arasında halledil- mesini temin etmektir. Bu faaliyeti- miz ve benim şahsl görüşüm, ban- kaya dahil bulunan, iktisaden geri kalmış memleketleri en kısa bir za- manda kalkındırmaktır. Türkiye bun- Jardan biridir. Türk delegesi' sayın Metin Onaran, bankanın faal direk- törlerinden biridir. Bankanın esas faaliyetlerinden bir tanesi kredi vermektir. Bununla be- Faber başka faaliyetleri de vardır k, kredi kadar mühimdir. Banka, âza- Jarının bir arada toplanıp birbirlerine yardım etmek, yol göstermek, fikir vermek, işlerini plânlamak ve aynı zamanda ekonomik — kalkınmalarını temin emektir. Heyetimiz, son kısım- dün kutlandı mıtına bir çelenk koymuştur. Saat 16 da da mektepte toplanan ziraatçiler davetlilerin huzurunda modern zira- at âletleriyle bir geçit resmi yaptık- tan sonra günün ehemmiyetini teba. Tüz ettiren konuşmalarda bulunmuş- lardır. nizde sağlamak gayesiyle tavaiyeler- de ve teşvikte bulunmak Üzere bürı 'ya gelmiş bulunuyor. Birkaç ay evvel 'Türkiye Hüküme- ti Beynelmilel Banka ile temas ede- rek bir heyeti Türkiyeye davet etmiş- tir. Banka daveti kabul etmis, birkac hafta çalışarak Türkiyede vazife gö- recek misyon Azalarını dikkatle seç: miştir. Heyetin bazı Azaları, bankanın ida. ve erkânıdır. Diğerleri dışarıdan mü. avir olarak hususl şekilde bu heyet için vazifelendirilmişlerdir. Bu âzalar beynelmilel islm yapmış ve faaliyet sahalarında büyük başarılar sağlamış şahsiyetlerdir. Bu müşavirler sanayi, Ziraat, enerji, nakliye, maliye ve u- mumf ekonomi mevzularında çalışmış gahsiyetlerdir. Heyetimizi teşkii eden Azalardan hiç birimizin husust iş teşebbüüsü ya- hut politika ile hiç bir alâkamız yok- ftur. Biz Türkiyede sadece kalkınma işleriyle alâkadar olacağız. Tavsiye edeceğimiz programdan Türkiye ta- mamiyle faydalanabilecektir. Misyo- 'nun Azaları ve Azaların ilgili oldukla- Ti sahalar aşağıda izah olunmuşturi. James A, Baker, misyonun şefidir. BU. Ratchford — iktisat uzmanı ve başkan / yardımcısı, — Theodore — Ja Kauffeld endüstri Ve enerji uzmanı Hondelink, ulaştırma uzmanı, Law- rence Kirk, tarım uzmanı, Emery Olscin, ticari idare uzmanı, Willlam Lightbody, —sağlık uzmanı, Willlam H. Nicholls, milit iktisadi hesap uz- manı, Robert Remle, para ekonomisi uzmanı Stewart Masson irtibat 'me- muru, Robinston, yardımcı Üye, Ker- win yardımcı üye, 'Troy sekreter ve idari aslstan, Willlams sekreter Bizim obfektif gayemiz tamamiyle Türkiye ekonomisini etüd edip bun- dan: 1 — Ekonomik istihsal iş hacmini kalkındırmak; 2 — Ekonominin — kalkındırılması için hem yerli hem yabancı sermaye- zin'en faydalı gekilde kullanilacak sahalara tevzli; 3 — Ziraat seviye ve istihsalinin Yükselmesi için etüdler teklif ve tav- siyelerde bulunulması ve sanayi is- tihsal kudretini artırmak 4 — Ekonomik istihsalin kalkındı. rılması için sanayi erbabiyle devlet arasındaki münasebetleri teşvik ede- cek usul ve yollarla kolaylıklar gös- termek. Misyonumuzun meveudiyeti husust veya şahsi herhangi bir proje yahut derhal bir sermaye teklifi mahiyetin- 'de olmayıp alâkası doğrudan doğru- 'ya uzun vâde İle memleketin ekono- mik kalkınmasını sağlamaktır, Mis- yonün gayesi hiç bir zaman beynel- milel banka namına taahhüde girmek dekildir. Bizim umumt arzumuz, gaye rimiz tamamiyle Türkiye Hükümetine ve bankaya hayırlı ne- ticeler sağlamaktır ve bu uğurda ça- lşarak uzun vâdeli geniş mesal sar- fetmektir. Yukarıda size ifade ettiğim misyo- 'nun teşekkülü Amerikalılardan iba- Yet olmayıp milletlerarası mahiyette- dir ve mühtelif devlete mensup uz- manlardan teşekkül etmiştir Heyet namına şunu söyliyelim ki, bütün uzmanlar Türkiyenin menfaati 'namına çalışacaklardır. Türkiye Hü- kümetinin bize karşı gösterdiği yakın ilgi ve çok alâkayi şükranla karşıla- rız. Verimli bir çalışma ile Türkiyede bulunduğumuz müddet zarfında ha- yırlı neticeler elde edeceğimizi ümit ediyoruz. Sağlık Müdürünün dünkü teftişleri rgıcı, dün sağlık leriyle - birlikte - vilâyet sınırı / dahilindeki — köylerin sağlık durumunu gözden geçirdi Bağlık ve Sosyal Yardım Müdürü Dr. Faik Yargıcı dün yanında sağlık ekipleri olduğu halde Vilâyet sınırları ahilindekt köyleri taramış ve — bu öylerdeki durumunu / tesbit etmiştir. Bu gezi sırasında köylerde- ki hastalar muayene edilmiş, fakir o- Janlara bedava İlâç veriimiş ve hastalar da hastahanelere naki mişlerdir. Bü ekipler haftanın köylerdeki gezilerine ve tedı devam edeceklerdir. Üniversite Rektörü Amerikadan döndü 6 haftadan beri Amerikada bulu- 'nan ve mühtelif Amerikan üniversi- telerinde tetkikler yapan ve konfe- ranalar veren İstanbul - Üniversitesi Rektörü Ord. Prof. Dr: Ömer Celâl Sarç gehrimize dönmüştür. Rektör seyahat intibalarını gu e kilde hulâsa etmiştir MWashington, San Francisco ve Princeton'da Türkiye hakkında — ko- nuşmalar yaptım. Amerikada bulun- duğum müddet zarfında, Washington, San Francisco, Chicago ve Boston t- niversitelerini gezdim. Bu arada bir çok profesörlerle tanıştım. Amerika- Ga Türkiyeye karşı büyük bir alâka gösterilmektedir. Bütün — buralarda küvvetli bir dostlük hisleriyle kar Jaştı. Nitekim 15 gün önce Ayan Meclisinde TTürkiye hakkında konu: /San senatör, memleketimiz için çok sitayişkâr bir lisan kullanmıştır. Bundan sonra Amerikadaki Türk talebesinin durumuna temas — eden rektör: “Amerikada TTürk talebesinin Âyl yetişmesi için geniş — imkânlar #ağlanmıştır., demiştir. İktisat Fakültesi mezunlarının Marmara gezintisi İktisat Fakültesi Mezunları Ceml- 'yetinin - mütat motör gezintisi, 2 temmuz 1950 pazar günü Adalar ve Anadolu ahilini takiben Marmara Cemiyet Başkanı Melih İsfendiyar 've Cemiyet —idare heyeti âzalarının gösterdikleri — bu faaliyetler, İktisat Faktiltesi — talebeleri ve mezunları arasında büyük bir alâka toplamal tadır. Marshall Plânı İdaresinin başressamı şehrimizde Marshall Yardım Plânı İdaresin İstanbul — Sergisindeki — paviyonunu tanzim etmek Üzere — Milletlerarası İktisadi İşbirliği Teşkilâtı Paris mer- 1 Başressamı M Meyle Alfred dün uçakla şehrimize gelmiştir. Şehrimizde 15 gün kalacak olan ressam, İstanbul Sergisindekl pavi- yonu çok güzel bir şekilde tanzim için uğraşacaktır. Doğu ve Batı Akdeniz postaları yarın geliyor Doğu-batı Akdeniz postasını yapan “Trabzon vapuru yarın saat 12 de, Ba- * Akdeniz seferini yapan Ankara va- puru da yarın saat 14 de İlmanıza gelecektir. İlkokul sergil Beşiktaş gene sonu, sergisi, Beşiktaş, Barbaros sında. açılacaktır. Bundan — evvel — mühtelif ilçelerde açılan sergiler de büyük bir alâka görmektedir. iiçesindeki — ilkokulların yarın saat 18 de Tlkokulu. bina- Afgan Büyükelçisi Londraya gitti Etganistanın Ankara — Büyükelçisi Muhammed Ekrem Han dün akşam hava yöliyle Londraya hareket etmiş (. H K Vkumltayıııın hazırlıkları - ilerliyor 29 haziranda Ankarada toplanacak olan Kurultaya bazı mühim teklifler yapılacağı söyleniyor 9 haziran 1960 günü —Ankarada toplanacak olan C, H. P. Kurultayıe 'na İştirak edecek olan İstanbul dele- Ti C.HP. Başkanı Tihami San- ın başkanlığında, — çalışmalarına devam etmektedirler, Alâkalı muhitlerden öğrendiğimize göre, C. H. P. Kurultayına bazı pren- P kararları alınmak için çok mühim teklifler yapılacaktır. Söylentilere ba. kılırsa, bu tekliflerin başında, parti ileri kademelerine genç ve dinamik elemanların getirilmesi meselesi var- Gır. Bu cümleden olarak C, H. P. li- der, Genel Başkan Vekilliği vazifesi. nin Jâğvını, İsmet İnön Genel Başkan Unvanı ile parti başında kal- masını, ayrıca. partiyi bütün tefere uati İle sevk ve idare etmek için bir genel sekreterin getirilmesini isteye- ceklerdir. Partililer, şimdilik — genel sekreterlik olarak vamıflandırdıkları bu mevkle kimin getirileceği hakkın- da kati bir karar vermemekle hera- ber, bu vazifeyi alacak olan kimse- nİn, çok kuvvetli bir hitabet kudreti- 'ne malik olmasında, ismi etrafında herhangi bir surette münakaşa edil- memiş birisi bulunmasında, — ittifak halindedirler, Teknik Üniversitelilerin tedris raporu Raporun ağırbaşlı ve olgun oluşu, Üniversite muhitinde derin bir memnuniyet uyandırdı. 'Teknik Üniversite 'Talebe Birliği 6 haziran tarihli tedris - toplantısından sonra © büyük sayfalık bir rapor ha« fırlıyarak gazetelere, üniversite pror fesörlerine, mesul makamlara — ve milletvekillerine göndermiştir. - Br #ürün gayet ağırbaşlı, olgun bir ilmi rapor halinde oluşu Üniversite muhi. tinde derin bir memnuniyet uyandır. mıştır. Raporda TTeknik Üniversitede ki tedrisat aksaklıkları Üç kısma aya rılmış, (Deralerin verimsizliği) başlır fını taşıyan birinci kasımda öğretime de koordinasyon, profesörün pedago- ik kaymeti ve bilhasaa - kitapsızlık, yabancı dil, staj meseleleri Üzerinde durulmuştur. (Teârisata hâkim olan zihniyet ve talebe - profesör münasebetleri) kıs- mında mühendisin cemiyetin bugün- Kü teşkilâtında (vef) olarak — çalış- Mmak Vaziyetinde olduğu, onun — için Mühendis yetiştiren — müesseselerin talebelerie dağınık ve çeşitli bilgi- lerden ziyade yüksek ve sağlam bir kültür sağlaması zarureti belirtilmiş, bu yolda Teknik Üniversiteye veril- mesi gereken istikamet incelenmiştir. Ayrıca profesörün, talebe ile tema: darında ailevi bir hava — yaratması hususu üzerinde durulmuştur. Son olarak (yönetmelikler) — kıs- mında bugünkü maddelerin pedago- Şik mahzurları ele alınarak hiç ol mazsa İstanbul Üniversitesi — yönet- meliğindekine benzet maddelerin kı bulü istenmektedir. SİYASİ İKTİSADİ YENİ İSTANBUL İMÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi * YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SARLICA Bu sayıda yazı işlerini Tillen iare eden : Mithat PERİN Basıllığı yer : İ İSTANBUL MATBAACI- IK LİMİTED SİRKETİ MATBAASI REŞAD. NURİ GÜNTEKİN Kavak Yelleri —19— — Sabri Beyefendi! Biraz evv olarak buyurduğunuz gibi Her türlü esbabı istirahati temin yatmağa alışık defilse Şahende nunda yatar. Teyze ana yarısıdır. teyzede ana kokusu vardır. Allah vermediği için Şahende kız çocuki yılır, anlaşıldı mı efendim... Engin oynarlar. Fakirhaneyi teşrif edip gördünüz. Çift- lik gibi değilse de az çok bir bahçemiz yardır. Hâkim benden pek açık bir'cevap fını görünce gözleriyle kızını aradı ve ağır af #eslendi: — Şahende de bilhassa rica ediyor. Öyle de- Gil mi Şahende? $oşo o gün yine bir moda mağazası camekâ- zundan. çıkıp yürümüş gibiydi. Vücudunun bü- çıkıntılarını meydana çıkaran tün girintilerini, dar siyah elbisesinin yaka ve kollarından, âtiz | — | sında, kendini daha fazla zaptetmesine imkân beyazdan kreme dönmeğe başlamış dilim dilim yoktu. ipekliler sarkmakta, Paris biçimi ince bir hasır xıx zapka allenin öteki kadınlarına meydan okurca- ANDELİP HANIM Şına yana çarpılmaktaydı. Biraz evvel bir a: Andelip Hanım Şoşo'nun rakibidir. Ondan gara “tabağı kıran Engin'i elinden tutup dışarı | — İsekiz on yaş daha büyük olmalıdır. Fakat — bu Cemile yavrumuzun yavrusudur. Binaenaleyh çiftlikten döünüşünde ilk ziyaretin bize misafir olmasını rica ederim. tekrar babasının açık t dinl öteki ellerini ensesinde Tak, kâh öne eğili çemberliyerek Ta sıra da bir gibi. kanapeler ve galiba şimdiden el çok doğru Her — “Elbette efendim.. pek seviniriz. Ceml- edilir. Yalnız le de benim çocuğum demek, dedi. teyzesinin koy- * Binaenaleyh Sıtkı Kara Yamuğun herkesten evvel Ce- bir kız çocuk | — İ mileye sahip çıkması ve “Fakirhaneye teşrif et- darına da ba-| — İ tiniz” demesi cemaatte bir hayret uyandırmış- kardeşiyle de ftı. Şoşonun “Cemile de behim çocuğumdur, demesi ise kahileye lüzumundan daha açık bir çıkardıktan ve galiba biraz da okşadıktan sonra yanına dönmemiş ve bir. pencerenin Böylece bir resim çerçevesi içinde gibi ken- Kara Yamuklı güzel satış ale koltuklar yeni bir tertip verece tün gözler kendisine dönünce gayet zarif bir baş işaretiyle ifade gibi göründü. Kuş kafesten kaçıyor muy- lamadı. du? Hâkim ile kizının bü fazla — açıkgözlüğü karşısında aile birliğinin birden bire sarsıldığını hissettim. Dul veya genç kızdan adayı bulunan bir iki grupta hafif elektriklenmeler oldu. Fakat bunlar ne de olsa mücddep insanlardı ve telâz Jarını sakladılar. Fakat yine ön sıranın baş kol- fuğunda oturan ve yerinde çay semaveri gibi fıkırdayan Andelip Hanımın — bu dürüm kargı- dipteki oturmuş- lan ayirdediyor, kâh kilitleyip gökyüzüne — baka- p diz kapaklarını kollariyle güzel pozlar A undaki eşyaya bakar vesaireyi seyretmekte hangilerini atıp hangilerine ini' tasarlamakta idi. Bü pervazdon indi ve 've farkın bilâkis kendi Jehine kaydedilmesi Jâzım gelir. Çünkü onunla ben bir bakımdan daha bir- hemen hemen akranız. Yamuklardan — Asık ndelip ismi de sarhoş, Andelip Hanım Kara Feyzinin kızıdır. ki esasen bü. A dan gelmiştir. — Aşık Feyzi serseri, kumarbaz bir adammış. Nerde akşam orda sa> bah memleket memleket dolaşır, ara sıra ken- Gininkine de uğrarmış. Kâh Erzurumda evlen- diği, kâh Musulda hapis yattığı, kâh Arnavut- dukta caml meyzinliği yaptığı ve sonra da Ar- avutlar tarafından — öldürüldüğü haber alır fakat bacağından birinin topal kalması gibi bazı ufak tefek ârızalarla günün birinde yine mem- lekete döndüğü dehşetle görülürmüs. Âşık Fey- zi ve kızı Andelip Hanım hakkında asıl havadis) Müftüdedir. Onun rivayetine göre, Andelip Ha- mim ilk terbiyesini babasından almıştır. — Aşık Feyzi Bir aralık “Bu fena dünyada sazımla kı zımdan başka neyim var ki” diye tutturmuş. O tarihte yedi sekiz yaşlarında olan Andelip'i vi kın memleketlere beraberinde götürür, kahveler- de sazını çalarak kızına şarkı söyletir ve hattâ oynatırmış. Öyle ki bu hal Kara Yamukların 'namusuna dokunarak ailenin usluları Âşık Fey- ziyi mahkemeye verirler. Fakat o sıralarda Aşık bir hastalığa tutulup ölerek dâva kendiliğinden 'karısı da bir zaman evvel bir deveci ile bulunduğu için çocuk ailenin başına ka- 'edilecek' bir. hali retmek süre- da k lerin birinden ötekine ka- bula. amuklar, şikâyet görüldükçe An tiyle disi birbi çar. Karayamuklar ona çocuk baktırmak, Karı 'Bazan idare ederler. n k ve çamaşır yıkatmak, sökük diktirmek u. Tetiyle esaslı bir alle terbiyesi vermeğe himmet ederler, Bir yandan da kendi çocuklariyle bera- 'ber mektebe gönderirler. Öz evlât aslına çeker. Âşık Feyzi'nin iyi ta> rafları kızda pek çabuk gelişmeğe başlar; ande küçük Karayamukları değil bütün kasabanın ço- cuklarını geçerek mektepte bütün derslerden bi- Finci olur. Derken babasından miras kalan iki sazı trampa etmek suretiyle elde ettiği udü ça- bucak ilerletir; âdeta dinlenecek gibi şarkılar, peşrevler çalmağa, hatlâ babasından aklında kal- Muş bazı beyitlerin yardımiyle, öteki beriki için, kendinden türküler ve mâniler düzmeğe başlar. Bu taraflara bir diyecek yok. Fakat on iki on ÜÇ yaşlarına doğru kızda, mühtelif evlerde ge- çirdiği hayatın da yardımiyle, Aşık Kadir'in kö- tü taraflarının da çiçeklenmeğe başladığı — deh- getle görülür. Eskiden, kabile çocuklarına ayıp Ayıp gşeyler öğrettiği tesbit edilirken sonradan bunların tatbikatına geçmeğe hazırlandığına da- ir bazı emareler belirir. Bunun için gitgide büyü- 'yen bohçaları ve udiyle evden eve yaptığı göç- der daha sıklaşır ve bir zaman gelir ki ev bark yıkımlarından ve on beş ile elli beş arasında bazı aile erkeklerinin baştan — çıkarılmasından ciddi surette korkulmağa başlar. Alle, usluları arasında buna bir çare bulmak için dertleşme- ler olur. Fakat vaktiyle babasının ölümü mah- Kemedeki dâvayı nasil — kolaylıkla — hallettiyse #imdi de onun bir arzusu bu mahkemeden de bir Medet umulamayacak yeni dâvayı aşağı yukarı © kadar hayırlı bir neticeye eriştirir. Andelip ebelik tahsil etmek Üzere İstanbula gitmek a Zusunda. Bu arzunun kasabada başa çıkılama- at tahsiline gönderilen ha- Şarı bir çocuğun seyahatiyle alâkalı olduğu hak- kandaki Tivayetlere kulak asılmaz. Yalnız. se- yahatin ayrı bir posta ile yaptırılmasından 1ba- tet bir ile iktifa edilir ve Andelip ail yarak Halkalıda - zir tedbir ve arasında toplanmış epeyce bir para ve İstanbul- daki belli başlı hemserilere — yazılmış — tavsiye mektuplariyle kasabadan uğurlanır. Yine Müftünün anlatışına göre Andelip Ha- mumdan gelen haberler, uzun zaman, vaktiyle Âşık Feyziden gelmiş haberlere benzerler. Ebe Mektebinden çıkmış bir terzi yanına, aynı z8- manda da Darül'elhana devam ediyormuz. Darül'elhanın bir konserinde kalabalıkla be raber sahneye çıkmış ve şarkı söylemiş.. Mek- tup yazılırsa Sümru diye yazılmalıymış; çünkü adını değiştirmiş... Andelip Hanım yahut Sümru bir piyade zabitiyle evlenerek İzmire gitmiş fa- kat talihine babası gibi sarhoş çıkan kocasından bir çok dayaklar yedikten sonra tekrar * İs- tanbula dönmüş. Sümru zengin bir komlayonc ile evlenmiş, bu defa o kocasını döğüyormuş. Nihayet günün birinde Sümru yine Andelip Ha- mim adiyle kasabaya düşüyor ve oturdu iki odasından birinin penceresine, yenehanedeki iskelete benzer yor koyarak terziliğe başlıyor. Bu d bulamamaktadır. Fakat onun asıl işi kendine da- ha yakın gördüğü İstanbullu ve Ankaralı me- mur alleleriyle olduğu için buna pek aldırış et miyor. Cumhuriyet ilân olunmuş, kadınlar. 40 kakta açık gezmeğe ve şapka giymeğe başla- mışlardır. Andelip Hanım onlara elhiseler diki- 'yor ve ara sıra İstanbul ve Ankaradan getirtti. Ki hazır tüvaletleri ve sapkaları satıyor. Fakat nedense memür aileleri içinde de pek tutunamı” yor. Bazı kadınlar onun hem satıcılık yapması: fazla ya- na, hem de favırları almasına ve kocalarına pek naşmasına tahammill edemiyorlar. görmüş. geçirmi,