Bayfa 2 — YENİİSTANMUL - Burhan Belge İtalyayı — dolaşıyor. İgıılyan iktisadiyatında turizmin ehemmiyeti Denilebilir ki, turizm; İtalyan il iktisadiyatının sanayi, ticaret ve ziraat gibi belkemiğini teşkil etmektedir TÜRİZMİN İtalyan Hetlendiyatında Ki rolü, gadece memlekete te- min ettiği döviz bakımından değil- dir. Gerçi, bu zaviyeden de, İtalya- zun istifadesi büyüktür. Çünkü ge- çen sene, M mülyar / (100 milyon Türk irasi) — İiretin mükabili olan muazzam bir yekün temin edilmiş- tir. Bu yekün, İtalyanın senede muh- taç bulunduğu döviz miktarının yüz- 'de onundan fazladır. Sanaylini işli mek için ham maddelerini dışarıdan Athal etmeye mecbur. — bulunan bir memleket, bundan daha — fazlasını, türizmden bekleyemez. Halbuki İtalya, ilerideki senelerde daha da fazlasını kazanmak için ça- hışmaktadır, İtalya, birinci sınıf turizm memle- ketidir. Gösterecek ve — gezdirecek tarihi yerleri, sanat — galerileri, çok Bgüzel şehirleri vardır. Ancak bunlar, yabancıyı — cezbet- mek için kâfi değildir. Yabancı, tirahat etmek ve biraz da öğrenmek üzere geldiği memlekette, — bilhassa insanlar İle tanışmak ister. İtalya, bu bakımdan da-çok ileridedir, çünküü İtalyanlar, kadınlı erkekli, nazik, so- kulgan, neşeli insanlardır. Bu İki unsurü yani — yabancı ile —mnemleketliyi bir araya getirmek için, Mutlak, iş turizme lüzum vardır. Yanl, o memleket halkının, mev- #im gelince, oranın en güzel yerle- Tinde ve, buralardaki iyi - otellerde ikamet etmesi lazımdır. Eğlence yer- Jerinde beraber bulunması, - beraber eklenmesi Jazımdır. / Modera İtalya, bühasa bu bakımdan çok ileri gitmiştir. Daha harpten önce, bütün İtalyada 6000 kadar otokar yani tu- Tist otobüsü mevcut iken bugün bu Miktar 10000 1 geçmiş - bulunduğu Halde kâfi gelmemektedir. “Yalnız bu rakam, iç turizmin ne kadar yüksek ölçülere çıktığını ve bizzat İtalyanların, kendi memleket- Jerinde nasıl gezdiklerini, yabancıla- 'Ta uğrak olan yerleri, nasıl kalaba- Jik ve neşeye kavuşturduklarını gös- termektedir. Bu sayede, öteller, kahveler, lokan- falar, nakil vasıtaları Va. geniş iş Sahası bulmakta ve bir senenin için- /de buralara yatmış olan sermaye, Mmuazzam bir süratle devretmekte- dir, Tabiatiyle, köy ve köylünün isti- fadesi olmaktadır. Bakkalın, çakka- hın, kasabın, keza. “Yani, yabancının getirdiği miktar '#enede 100 milyon Türk — Jirasının Yazan : Burhan BELGE mukabilidir.ama, “Turizm” mevmuu etrafında yapılan alış veriş (bittabi Gğya alış verişi de dahil) — milyarı bulmaktadır. Bu sebeple, turizm, İtalyan iktisi diyatının, sanayi, ticaret v gibi, belkemiğini teşkil etmekte hat t aha da ehemmiyetli bir. mevki almaktadır. Çünkü saydığımız iktis G unsurları, ayrıca birbirine bağla- maktadır. Tuürizmin İtalyaya Üçüncü — büyük faydamı, İtalya adına en güzel pro- pagandayı yapması ve bir de, bizzat natını yabancı dünya ile dalmi temas halinde - bulundurmu dir. Birincl sınıf bir turizm, otel, lokan- ta, yemek gibi hizmetlerde - büyük bir seviyeyi gart koşmaktadır. İtal- yanlar, bu gartı, gittikçe daha bü- kilde meydana gelmektedir. ki, te- rakki ve medeniyet dediğimiz do za- ten görünürde, bundan ibarettir. Başka memleketlerde, turizm, ol sa da olur, olmasa da, — İtalyada, 'eğer turizm cihazı duracak olsa, ikti. sadi hayat derhal felce uğrar. Bünü bildikleri için, — İtalyanlar, turizmde duraklama devresi diye bir şey kabul etmiyorlar. Dalma, daha ileriye ve daha fazlaya — bakıyorlar. Kâh dünya katoliklerini, kâh sanat dostlarını, — kâh aadece” — güzel bir yerde tatlı bir ikamet müddeti ge- çirmek istiyen insanları — celbetmek için, ne Jâazımsa yapıyorlar. — Buna göre hazırlıkları vardır; buna göre ihtisasları vardır; buna göre, satile cak saatleri ve günleri vardır. Daha mevsimi — gelmediği — halde, Stresa ve Laggo Magiore yahut Aosta vüdisi gibi meşhur semtlerde, hareketli bir. başlangıç - görmemiz Mmümkün oldu. Roma ile Palermo ara- sında İse, turizm faaliyeti gu sı Jlarda yüksek noktasını bulmuş bu- Tunmaktadır. Temiz giyinmiş — İtal- yan aileleri, vazifelerinin — başında terbiyeli garsonlar, goförler ve ha- mallar; sanatlarının ehli, irili ufak- h orkestralar, yabancıya, adım at- tıkça, hayatın zevkini - tattırmakta- “Yabancının, parasını hesap ederek ikametini buna göre uzatması yahut kısaltması, düşüneceği tek noktadır. Bunun haricinde, bütün İtalya, bay- ramlıklarını giymiş olarak, hazırdır, emrinde ve hizmetindedir. DİKKAT—DİKK Okuyucularına hazırlam Yeni İstanbul PEK YAKINDA TAFSİLÂT BEKLEYİNİZ AT—DİKKAT bir sürpriz aktadır 18 Haziran 1050 ( ŞEHİR HABERLERİ Krapça ezan dün öğleyin okundu Ramazan münasebetiyle dün camilerde vaızlar verildi Ramazanın birinci günü mü- nasebetiyle dün bütün enmile- Te geniş ölçüde bir - tehacüm olmuştur. Günün — cumartesiye tesadüf etmeni bu alâkayı bir Kat daha arttırmıştır. Diğer taraftan — gehrimizde rapça ezan dün öğleyin okun müştür. Bu hüsüstaki / Başba- kanlık telgrafı gece anat 24 te İstanbul. Vilâyetine — gelmiştir. Keyfiyet — Vilâyetten — ilçelere derhal bildirilmiş fakat kanu- 'hün Resmi Gazetede neşrinden sonra meriyete girmesi icap et- Tiğinden sabah ezanı yine Türk- çe okunmuştur. Dün sabahki sis Dün sabah llmandaki kesif sia yü- zünden gehir hatları vapurları sefer- derini güçlükle yapabilmiştir. — Bo- Raziçinden ilk seferler yaz tır., Ancak 980 dan itibaren normal orler yapılabilmiştir. Yeni ambalâjlı ve iyi cins kibritler satışa çıkıyor Büyükderedeki Kibrit Fabrikasının aslahi için bir seneden beri devam eden çalışmalar verimli bir şekilde sona ermiştir İstanbul Sergisiyle beraber, satışa arzedilecek olan yeni / kibritler ko- Jaylıkla ve çok güzel bir şekilde yan makta, devamlı bir alev neşretmek- tedir. Kibrit , başlarında Adi zamk yerine çok iyi zamk - kullanılmaya başlanmış, baş — hamurlari ve imlâ makineleri ıslah edilmiş, çöpler bir- az kalınlaştırılmıştır. - Yeşil — renkli olan yeni kibritler İstanbul Sergisin- 'de satışa arzedilecektir. İş Bankasının “Ben, şans üzerinde Türkiye İş Bankası tasarruf hesap- darına tahals ettiği ikramiyelerin son Çekilişinde talih, bütün — Münasiyle 'Buna Jâyık bir annenin yüzüne gül- müştür. Bu çekilişte büyük ikramiye olarak Büyükadada kıymeti 35000 lira tah- min edilen bir köşk vardır. Köşk, Be- yoğlunda azınlık okullarından birin- de Türkçe öğretmeni Bayan Cihadi- 'ye Tan'a isabet etmiştir. Evvelki gün kendisini köşkü tesel- lüm etmek üzere Büyükadaya gider- ken gördük. Yanında ihtiyar annesi ve iki çocuğu vardı. İki saat kadar süren bu çok kalabalık vapur yolcu- Tuğu esnasında biri 5 diğeri 9 yaşın. 'a olan erkek çocuklar gayet uslu 've terbiyeli, annelerinin dizi dibin. den ayrılmadılar. Hallerinden gizli bir Üzüntü hissediliyordu. Filhakika bundan bir müddet evvel babaları ev- den ayrılmıştı. Bunu — annelerinden öğrendik. Bayan Cihadiye Tan, İş Bankasının Galata şubesine yıl başından evvel bir hesap açmış bulunuyordu. Büyük ikramiyenin kendisine çıktığını gaze- telerde okuyunca buna inanmak İste- memlii — Ben, diyor, bir hesabım — oldu- gunu'biliyordum. Fakat bir ikramiye falan çıkacağını aklıma bile getirme- miştim. Bunun için köşkün bana isa- bet ettiğini söyledikleri vakit sevinç- ten ziyade hayret duydüm. Bir çok tanıdık, köşkü satıp paraya tahvil et- memi tavsiye ediyor. Lâkin ben talih üzerinde spekülâsyon yapmak taraf- Üniversiteliler MİLLİ TÜRK TALEBE BİRLİĞİ EDI Üniversitenin — hor seno tazelenon ilsan dâvası yeniden günün mevmuu haline gelmiş — bulunmaktadır. Yeni Meclise, Üniversitenin — muhtelif te- kküllerinden bu dâvanın ehemmi- yetle ele alınması için muhtelif mü- racasatlar — yapılmaktadır. Bu arada geçen gün MTT. Birliği, Edebiyat Dernefinden sonra, dün de 600 imzalı bir dilekçe ile bazı Üniversiteli tale be de Meclise başvurmuşlardır. Bu dilekçede ezcümle Yüksek Meclise bütün İstanbul V. niversitesi gençliğini mağdur eden ve memlekete yararlı birer ele- man olarak hayata atılmalarını ge- ciktiren Veya buna tamamen set çe- ken, bu bakımdan memlekete mad- di ve manevf zararlara mal olan mü- him bir derdin halledilmesi için ge- çen seneki müracaati — mütemmim Mmahiyette ikinci defa. başvuruyoruz: Bu dert yabancı dil öğretimi ve Ü- niversitede yabancı dillerden imtihan usulüdür: Yabancı dil bilmenin / faydalarını takdir ediyor ve hepimiz lüzumunu da müdrik vaziyetteyiz. Ancak şurası da bir hakikattir ki, liselerimizde yaban- ct diller (pek a istisnalarla) öğreti- memekte ve — öğrenilememektedir. Üniversitede yabancı dil öğretimi ise talebenin liseden yabancı dili az çok öğrenmiş olarak geldiği faraziyesine istinat etmektedir. Hakikatte bu faraziye — arasındaki uçürüM ise her yıl yüzlerce öğrenci- nin tahsillerinin baltalanmasına sebe- biyet vermektedir. Tatbikatta vaziyet tenakuzlarla do- Ju bulunmakta, tam bir. keşmekeş manzarası arzetmektedir. Liselerden tçraftarı değilim”" gelen talebelerin dil bilgileri birbiri- ev ikramiyesi bir öğretmene çıktı Talihli, evini satmak için tavsiyede bulunanlara : spekülâsyon yapmak İkramiyeyi kazana: beraber e anne çocuklarile balkonunda tarı değilim. Hem çocuklarım ve annem var. Talihi — darıltmamalı Ki Katlı olan köşkün bir katında biz 0- turur diğer katını kiraya veririz. Böy- dece yavrucaklar Ve annem sayfiye havası almış olurlar lisan dâvasını ehemmiyetle ele aldılar EBİYAT DERNEĞİNDEN SONRA, 600 KİŞİ DAHA BİR DİLEKÇE İLE B.M.M.NE MÜRACAAT ETTİ ni hiç tutmayan seviyelerde — bulün: Maktadır. Bu, kismen talebenin han gi liseden geldiğine ve kismen de falebenin hususf heves ve imkânları- na göre yabancı dil öğrenmek fıraa, Uni bulup bulamamı bir Keyfiyettir. Ünivernit 1 dil kurların devam etmeye başlayan talebeye kar # takip edilen tedris usulü de hoca. ların değişen telâkkilerine göre bas ka başka olmaktadır Bazı hocalar ta debeyi hiç bir yey bilmiyor farzederek Ünlversitede yeni baştan yabancı dil olmasına bağlı gretimine başlatmakta, bazıları ( biliyor. farzederek lisedeki deraler, bittiği noktadan deraleri başlatmak- ta ve bazıları ise talebe - arasındak seviye farklarını ve zorlukları nazarı iİtbara alarak hiç olmazsa bir kısmı mümkün - olduğu kadar fazla geyler öğrenebilsin — mülâhazası ile müfre datlı dera proğramlarını birakıp nis- beten basit bir usul takip etmektedir. Bu süretle Üniversite gayeni ile mü- tenasip bir randıman elde etmekten çok uzak olduğu gibi ayrıca hem biz zat Üniversite idaresi ve hem de ta: Jebe formalite içinde boğulmuş bir vaziyete gelmiştir. Böylece yabancı diller talimatnamesinin tatbikatı bir türlü istikrar bulmamamıştır. Nite kim İstanbul Üniversitesi Senatomu nün bu husüsta verdiği — kararların her fakültece ayrı ayrı tefsir ve tat bik edildiği bir çok canlı misalleri ile meydandadır.” denmekte ve düva etrafiyle gerhedildikten sonra netice olarak gunlar söylenmektedir: dstanbul Üniversitesine bağlı ya- bancı diller okulunun yönetmeliğinin Kaye maddesi kat'iyyen tahakkuk et Mmemektedir. Mezkür talimatnamenin. doğurduğu tek netice talebenin ayyen bir sömestrden sonra mesleki derslerinin imtihanlarına — girmesine mâni olmak ve böylece tahsilini sek- teye uğratmaktr. Hâlen yabancı — diller — okulunda mer'i bulunan talimatnamenin diğer Türk — Üniversitelerindeki — usullerle hemahenk olacak şekilde ıslahını ve- ya diplomaya bağlanmasını yani ta- lebenin mesleki derslerinden imtiha- 'na girmesine mâni olmayacak bir şe- kilde tanzimini yüksek Meelisten di- der saygılarımızı arzederiz.” Milletlerarası Bankadan dün, iki mütehassıs geldi Türkiyenin ekonomik — gelişmesini tetkik etmek üzere Hükümetimiz ta- fından düvet edilen - Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasından 12 kişilik heyet âzaları peyderpey mem- leketimize gelmeye başlamışlardır. Heyetin başkan yardımcısı ve Duke Üniversitesi İktisat Profesörü Ratchford ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasının iktisat dairesi uzmanlarından Murry Ross dün sa- bah saat 8 de Holanda — uçağiyle Amsterdamdan şehrimize gelmiştir. Mütehassıslar hava alanında — hü- kümetimiz adına Başbakanlık, — Mil- letlerarası İktisadi / İşbirliği " Genel Sekreterliğinden Hayreddin Ozansoy tarafından karşılanmıştır. Heyet baş- kanı James Barker bugün İsveç uça- Biyle gelecektir. Denizyolları U. Müdürünün dünkü teftişler Devlet Denizyolları Umüm Müdü- rü Cemil Parman dün deri teftiş ederek İskele memurları- 'nin vazifeleri başında olup olma- dıklarını kontrol etmiştir. Ayrıca gehir hattı İşletmesi mer- kez binasını da teftiş eden Umum Müdür bu Ani kontrofilar neticesin- de iskele memurlarının çalışmaları- hi ve yolculara karşı olan muamele- lerini yakından tetkik etmiştir. Ucuz evler Vali, dün bu hususta bir beyanat verdi İstanbulda ev sıkıntısı çeken örta halli ve az gelirli vatandaşların ihti- yaçlarını karşılamak Üzere girişilen teşebbüs Şehir Meclisinin verdiği ka- rarla tahakkuk Talimatnam dâvayı tahakkuk. ettir mek için Valiye teşekkür. etmişler dir; son olarak söz mlan Vali ve Be lediye Reisi Prof, Gökay: Ucuz evler İnşam hakkında söy arkadaşlar ifade ettiler. Binaenaleyh bütün vatandaşlar birer müstakli eve ahip olmak isterler. Bir apartmana, müstakii küçük bir tercih ederler. Vatandaş kendi müs- taldi € K, serilip serpi bir gün Vilâyete gels görseler bir oda için kaç kişi baş vu Tüyor. Buü sıkıntı çok VAzıhtir. İşle- TİN çabuk halledilmesi lâzımdır. Bu hetten bugün hayatımın mesut bir gününü yaşıyorum. Millet — Meclisin- den bu kanun çıktığı gün çok mesut- tun, Bugün bu tallmatnamenin ka- bul edilişi sosyat bir bayramdır. İs- tanbul şehri için, Türkiye Cumhuri- yeti için mümpet bir - eserdir. Bu Meclis bu eserle iftihar edecektir. Bu konuşmayı — mütenkip — Meclis talimatnameyi ittifakla kabul etmiş- tir. Şehrin sağlık durumu Dün sabah Vilâyette Vali ve Be diye Başkanı Dr. Fahreddin - Kerim Gükayın başkanlığında İl ve Belediye Sağlık Müdürleri bir toplantı yapa: Tak şehrin sağlık durümunu gözden Keçirmişler ve yaz - münasebetiyle amuMi yerlerde ve plâjlarda alınan tedbirler üzerinde görüşmüşlerdir. Amerikalı tarım uzmanlarının şehrimizdeki tetkikleri Amerikalı tarım uzmanlarından T kişllik bir heyet Manisa 'Tarım Mü- dürünün refakatinde ilimiz dahilinde, tarımsal incelemelere başlamıştır. İstanbul Barosu dün toplandı İstanbul Barosu dün saat 14,30 da Birinci Ağır Ceza Mahkemesi salo- 'nunda senelik toplantısını yapmıştır. Gündemindeki maddelerin müzake- resinden evvel, Baroya yeni giren elli avukat, Başkan tarafından - umumt heyete tanıtılmış ve müteakiben mad- delere geçilmiştir. Bu arada söz alan avukatların ekserisi, avukatlık mes- değinde çalışanların bir sigortaları bulunmayışından şikâyet etmişler ve Baro talimatnamesindeki antidemok- Tatik maddelerin süratle değiştiril- Mesini talep etmişlerdir. Gelir Vergi- #inin avukatlara tatbiki etrafında da Uzun tartışmalara giren avukatlar, bu hususta teşebbüse girişilmesini ve Hükümet nezdinde, Almanyadan ay- 'nen alınan avukatlık kanununun de- Aiştirilmesi için müracaat yapılması- ni istemişlerdir. Sergi için çok güzel likör ambalöjları hazırlandı 'Tekel İdaresi Istanbul Bergisinde- Ki paviyonunda satışa arzedilmek Ü- zere geramikten yapılmış renkli top- rak likör gişeleri hazırlatmıştır. Renkleri çok güzel ve gayet sa- natkârane bir gekilde işlenmiş olan bu toprak vazoların likörün lezzeti- 'ne zararı dokunmadığı yapılan tec- Tübeler sonunda Normal şişelere nazaran kap farkiyle satılacak olan bu likör- derden mühtelif ebatta ambalâj-ha- zarlanmı Avrupa içki ambalâjlarından üstün bir nefasette olan yeni likör şişele- rinden bilhassa dış hatlara — işleyen Kemilere de verilecektir. Fatiha Artık minarelerden arapça Varsın okunsu Belki bir babayiğit mücesin çıkas da Türkçesini de © İsterse okumasın. Otomobillerin korna ge l yerlerin hoparlörleri, sarkoşların naraları, mahalle arasında komşu le arış için son h adar açılan Padyolar, 000 cami ve — mescidi ol makla meşhür İstanbulda, hanggi 'dil den okunursa okunsün ezan — #esini )ktan bastırmıştır, arapça ma türkçe mi münakaşası inkılâpçı his- leri nasil kirıyoraa, bunlar. Asabımı: #i 0 derece hurpalıyor, mahvediyor. Dün, baktım, gehrin — sofuluğu ile tanınmış semtlerinde, oruçlu — edalı kimseye pek tesadüf edemedim. Dale relerde de, ramazan — münasebetiyle geç gelmiş veya gelmemiş kimse y tu. Süleymaniyenin — minaresi — elân tamir edilmiş değildi. Mahyalar asıl- mamıştı. Ramazan davulü düyulma- mıştı. Sahur topları da öyle. Ezan arapça okunüyormuş, Adalara kalkan vapurlar, Florya- 'ya giden trenler, Boğaz — otobüsleri, dolmuşlar tıklım tıklım, plâjlara, ga: zinolara, alenen nakzı siyam etmeya giden halkla dolu. Saz yerlerine hâ- kim olanlar artık — hâfizlar - değil. 'Bayan #olo, lardır, Açık Hava Ti yatrosunda ramazan — münasebetiyle Palyaço oreparsı veriliyor. — Müezzis nin sesini kim duyar? — Hoş Müftü lük sadece beyanat vermekle — mes- Küldür, hademel hayratın aldatı he nüz verilememiş. “Ramazan geldi —hoş geldi— balee Java tepsisi — boş geldi., diye ma- halle aralarında dolaşmaya yeltenen dahi yok, Bunu gayet tabii bulmak lâzım, Şeker ucuzlamadı." Yakında ekmek ucuzlıyacakmış. Fakat bu ü mit bir ay daha sürer, Zira fırınlar daha kârlı diye pide işliyorlar. Şimdilik arapça ezan, gazetelerde havadis olarak okunuyor. Yine gae zetelerde, bu münasebetle söz söyle- meye ahdetmiş bir. milletvekilinin Mecliste hutbesini " okuyamadığı da yazılı. Bütün endişesi ruhuna fatiha okunmamasından ileri geliyormuz. Bari, ey okuyucularım, geliniz, hep birden biz. okuyalımı Er kişi niyes tinel Bir İstanbullu Belediye murakıplarının dünkü teftişleri Belediye murakıpları dün şehirde 377 esnaf ve müesseseyi kontrol rek 22 zabit tutmuşlardır. 3 pazar yeri umum! kontroldan geçirilmiştir. Büyükadada yapılan ekmek kon kunda bir fırında noksan. vezi: Tülen 103 ekmek müsadere olunmuş ve Darülacezeye gönderilmiştir. Ucuz Ev Tipi Maketleri Sergisi Belediyenin — yaptırarak sabit ve dar gelirli halka taksitle satacağı u» cuz halk tipi evler müsahakasına iş. tirak eden mlmarların vücude getim dikleri proje ve maketlerden mütes gekkil bir sergi dün saat 18 te Taşe kışla Mimari Fakültesinde ziyaret, gilere açılmıştır. SİYASİ İKTİSADI YENİ İSTANBUL MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi : YENİ İSTANBUL. NESRİYAT LİMİTED SİRKETİ Müdürü: Kemal T SARLICA Bu sayıda yazı işlerini Banıldığı yer 1 YENİ İSTANBUL MATBAACI- TIK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI memeni daha ziyade kızı yüzündendir. Bankadan longta, ensesini avuçları içine alarak ve cbise-| leri görüp öğrenmek bir vaziredir. Hem de Lon- Zavallı —ade ta çıllıracak gibi oldu. Fakat AŞ çalınan para ile Ankarada hot sönyete hayatı ya- şamağa alışmış olan bu genç kadın, kollarından birinin kesilmesiyle #ezlonga tahvil edilmiş bir kânapenin üstünde yatmakta, sabahtan akşama kadar; “Sikiliyorum. Ben bu Adi mühitte, mua- mele bilmez insanlar arasında yaşayacak kadın miyim?” diye adamcağızın başında bağırmakta- drada, Puriste, Berlinde uzun müddet diyorum. #oşo ağlar gibi bir çehre ile gülüyordu: — Ah ne iyi, ne iyi beyefendi... Keşke hi mimefendi de hayatta olsalardı da beraber git seydiniz. — O hayatta ole yınca, zavallı Adeta çıldıracak gibi oldu. Fakat 'nazik zamanlarda her türlü heyecanın — Üstüne çıkmayı bilen sesi gayet sakin ve tane tane ke- Himelerle durümü düzeltti: — Etendim öyle şehirlerde çarşıyı pazarı do. Jaşmağa ne hacet? Şu manzaralara, şu parklara bakın... Kartpostal gibi. #inin terden sararmış Koltuk altlarını gererek kalayım kendi kendine oturmasından, Üstüste attığı ba- caklarından birini durmadan — sallamasından ve| babası kendisini Jakırdıya karıştırmak istedikçe, #inirli ve hoşnutsuz yüz hareketleri yapmasından bu süsleri hâkimin zoriyle yaptğı anlaşılıyordu. Biraz sonra yerinden kalkarak bir likör tepaisiye REŞAD NURİ GÜNTEKİN Kavak Yelleri iydı, bu seyahatten memnu- dır. Hattâ bazan pek ziyade şiddetlenen sinir nü- le bana doğru geldi. Fakat ağzı açık kalan likör | — | niyetle vazgeçerdim. Hâkim, Şoşo ile konuşmamızın daha pratik —18— betleri esnasında sabık Yargıtay Başkanına dayak | — İ gişesine sinekler düşmüş olduğunu görerek geri — Niçin? Hanimefendi. seyahati sevmezler | — | bir gekil almasını umarak kısa bir müddet dışarı | attığı hakkında kuvvetli rivayetler vardır. Asıl| — İ götürdü. Daha sonra çay İçtik. Hâkim beni mü-| — | miydi? çıktı. Biz salona geçtikten sonra Engin hemen xvm adı Şaziment olan, fakat babasının hâlâ Ankara- | — | temadiyen pasta yemeğe zorlüyor; “Kızım pasta. — Onun için değil. Fakat kadınla tetkik se-| — İ yatağından fırlayarak sofada gürültü etmeğe v davetlilerimiz KALE İÇİ ÇARPIŞMALARİ umış ol Karakavakların " Sıtkı Karakavak diye ih- tiyar bir adliyecileri vardır. Uzun bir zamandan beri yargıtay âzasiydi ve ailenin — Ankaradaki işlerine o bakardı. Bir #ene evvel emekliye a) rılarak aşağı yukarı el elde baş başta, memle ketine döndükten sonra kredisinin ne dereceye daki gibi Şoşo diye çağırmakta devam ettiği bu genç kadını benimle evlendirmek, bu büyük dü- vayı halletmenin en kestirme yoludur. Kendi yüksek itibarına ve kızının bizim ka- aabanın en yüksek aalon kadını olmasına göre mühterem hâkimin benim için hiç bir. güphesi Jarını kendi yapar. Ankaradaki hayret ederlerdi. Bugün biraz altları yanmış ama | dezzetleri neflatir” diyordu. Çayla, bayıltıcı tatlır Jar yiyemediğimi söyliyerek yanık kısımları bi. Çakla kazınmış olan pastaları bırakarak gevrek Kibi bir gey aldım, Fakat dişim kenmediği için. yahati yapılmaz da onun için. — Hiç öyle değil beyefendi.. Hiç öyle değil. Hastahanelerde beraber çalışacak değildiniz ya. Siz hastahanede iken © sevgili Cemile ile çarşı da, “pazarda dolaşırdı. Dediğim gibi, hâkim bu Avrupa meselesini öteyi beriyi devirmeğe başl zaten lüzum da vardı. Adamcağız biraz sonra içeri girdiği kızının benimle #inirli sinirli konuştuğunu l rek Ürker gibi oldu, Fakat bunun sebebi, bira bire zannetmiş olacağı gibi, çarşı pazar bahsinin te bulunmadığı tasavvur edilebilir. Asıl mesele Ane | — İ Saya soktüm. Şoşonun boyal düdaği hafif bir| — İbir maksatla ortaya atmıştı. Fakat Şoşoyu bana | — | tezelenmiş ve aramızda mevaimsiz bir tartışma- düştüğünün farkında değildir ve hAlA o gileye li-| — | kara hapiahanesindeki genç, yakışıklı salon ada- karşı bu kadar çabuk / yumuşatacağını yine de |— | ya zemin açınış olması değildi. Soşo sadece ka derlik iddiasındadır. Müftünün bana anlattığına | — | mi kocadan sonra Şoşoya benim gibi alaturka bir Duvarlarda Avrupa mecmualarından kesilip| — |ummamıştı. Adamcağız, torunu Engin de dahil| — | banın adam çekiştirmekten başka bir şey bilmi: göre bu zat, ehemmiyetlice bir kasa açığı yüzün- adamı, çıplak başı ve glaman Karınla nami kabul | — | çerçeveletilmiş birkaç - renkli resim vardı. Hâ-| — | olarak, hepimizi ellerimizde seyahat valizleri ve| — | yen seviyesiz ve rüküş kadınlarını tenkid edi den hapse mahküm olmuş bir banka memurun- | — ettireceği meselesidir. Bu benim, anlatmakta bu. kim bana onları göstererek: “Ne mamur gehir- | — İnevale kutuları, şimdiden trene uğurladığını gö-| — | yordu, Sonra bu mühitte nasıl boğulduğunu. an- | dan boşattığı kızını bana / yamamayı / kafasına | — | tundüğüm bayram töreninden yedi sekiz gün ev-e | — İ ler dekil mi? dedi. Hiç Avrupaya gittiniz mi Füyor; ancak hâkim kürsüsünde oturduğu sene- | — | Intti. Babasının kuru öksürüklerine aldırmıyarak Koymuştur. Aymıca kayınhabam — Hacı Müslim Bey de, Balkan Harbinde beraber yaptıkları bir buğday ticaretinden eski bir alacağı — kaldığını iddia ederek bana karşı bir dâva açmaya hazır- Janmakta ve Celilenin hayatından ümit kesildiği günden beri bir mufassal dosya hazırlamaktadır. Bu iki teşebbüsten hangisi tutaraa muhterem hâ- kimin, sıkışık olduğu herkesçe bilinen, geçim du- Yumuna hayli yardım edecektir. Fakat büyük ik- ramiye kzını benimle evlendirmek olmasına gö- re, Ümit kesileo gi güne kadar dosya gizli tutul- maktadır Maksadı derhal anlayarak: Maalesef hayır, dedim, fakat Cemile ile beraber uzunca bir seyahat yapmak İstiyorum. Boşoda derhal bir değişiklik oldu; derin derin KöRÜN geçirerek: der esnasında (Asası rey etmemeğe çehresini nlış- tırmış bulunduğundan belli etmiyordu. Fakat eller! Eller çehre gibi sır saklamağa alışık değillerdir. Onun için adamcağızın müselles biçi- minde kalın kaşları ve çukür göz evleri içinde sakaklarına doğru kaykılan karanlık göz- hresi bir maske gibi hareketsiz kaldığı halde onlar durmadan oynüyor; konuşmalar yo- dunda gittizi müddetçe birbirini sıkarak kendi kendilerini tebrik ediyorlar; aksi halde parmak- 'tersine tersine hareket ettirerek kelimeleri 'ta kovuyorlardı. sıkıntıdan nevrasteniye — tutulduğunu, ara sira beynine kan hücum ederek ne yaptığını bilmez hale geldiğini, evin içindekileri döğmek istediğini öyledi. Az kaldı. boğ bulünüp “babanızı mi? diye soracaktım. vel hâkimin evine yaptgım ziyaretten aldığım in- tıbadır. Bahane, Şoşonun ham erik yiyerek gid. detli bir ishale tutulmuş olan oğlu Engini bana göstermekti. Hastanın odasından sonra beni ara kapıdan salona geçirdiler. Ortaya bir çay masası kurülmüş, yerlere halı kaplı yaştıklar atılmışti. — Biz de bir iki kere niyet ettik, dedi, fakat Hâkim, beni oturttuğu koltuğun Önündeki yas- | — | beceremedik. Yazık ki, güremeden öleceğim. tıklara basmamağa uğraştığımı görerek müsa- — Görürsünüz ingaallah, dedim, daha genç- mahalı bir gülümseme ile; “Ziyanı yok, basınız" #iniz, vaktiniz var, dedi. Şoşo, üzerindeki keman, mandolin, zil gibi — Nereye gideceksiniz? cazband âleti resimleri bulunan ipekli — Avrupa — Büyük gehirleri görmek * Hiç olmazas bügünlük her görünürken hâkimin birdenbire diğim münasebetsiz çıkış şudür Yargıtay zamanındaki gibi ailenin bir nevi lide ri farzederek, baş koltukta oturan Sıtıkı Kara- y yoluna girmiş istiyorum. Be- emprimesinden bir mavi elbtse giymiş ve yüzünü | — İnimkisi daha ziyade bir tetkik seyahati olacak. kavak, bana Adeta bir hâkim kürsllslinden hitap' Bitki Karrçavağın emekli eylifiyle geçine- | — | ivice boyamıştı. Fakat kanapeden - bozma gez- Malüm ya biz doktorlar için meslekteki yenilik- Şoşo, — Çarşı pazardan — bahse — başlayınca, | — Jetti: (Devamı var 86 &1 88 80 90 h