Sayfa 4 15 Haziran 1980 İLMİN İSTİLÂYA HAZIRLANDIĞI Sehir mektubu Aya gitmeye AY'DA ASKERİ ÜS Ay, Amerikanın S1 inci devleti mi oluyor ? 'AYYARE ve balonların uçabilmek için. havaya ihtiyaçları olmasına Kargılık roketler için tabil olan, ha- Vasız yerdir. İkinci Dünya Savaşın- dan evvel roketlere oyuncak naza- Fiyle bakılmaktaydı. Fakat, İkinci Dünya Savaşından sonra Birleşik A- Merikada bu vadide o kadar ileri gi- dilmiş, öyle terakkiler elde edilmiş- fir ki bugün roketle (170) kilemet. reden fazla yüksekliğe kadar çıkıla- bilmektedir. Lâkin bütün bu ilerler Melere rağmen, bu sahadaki her te- Kâmül ancak küçük bir ileri adım Yılabilir. Çünkü esna hedefe varma, dan evvel hiç bir gey bizi tatmin e- Gemez. Bu esas hedef ise Ay'dır. Bu yoldaki son çalışmalarda yeni bir Çeşit roketten bahsedilmektedir. Bu, ikinci bir roketi İhtiva eden ana Fokettir - Ana Toket Ay'a varınca : kincl roket dönüş yolunu yapabile- cektir. Daha yirmi yıl evvel atom bomba- 've radarın a erişilmez birer ha: yal gibi gözüktüğünü nazarı itibara mak, Ây'a seyahat işini daha ko- day anlıyabiliriz. Ay, en yakın komşumuz, hattâ al. tıncı kıt'a diye düşünülünce, burada keri bir üs kurmak imkânı da ko- Jayca kavranabilir. Hiç şüphe yok Ki Ay'ı llk fethedecek millet, dünya: Yi da hâkimiyeti altında bulundura. Gaktır. Ay'ın büyüklüğüne nazaran kitlesi © kadar azdır. ki, buradaki cazibe kuvveti dünyadakinin ancak altıda Biri kadardır. Bu yüzden Ay'daki elsimler, dünyadakilerden — altı defa Gaha hafiftir. dolayısiyle roketler ve diğer silâhlar Ay'ın sathında dünya: dakinden altı defa daha fazla tesirli Olacaktır. Planetler arasındaki- bir fopgu savaşında, cazibe kuvveti az olan yıldızda bulunan tarafın duru: u diğerlerinkinden üstün olur Farzedelim ki bir memleket roket üzerindeki gizli çalışmalarını, pilot- larını Ay'a gönderecek ve orada bir askeri üs kurduracak kadar ilerlet miş olsun! Hakikatte bunun on se- nede mi, yoksa on bin senede mi Mümkün olacağı katiyetle bilinme mekle beraber. Ay'dan - dünyanın Bombardıman edilmesinin mümkün ve kabili tatbik bir iş olduğu da bu- Kün ilim ve fence tesbit edilmiştir Dünyadaki uçuş kanunlarını tâyin 'eden formüller gizli ve esrarlı şey ler değildir. Ay'ın durumu, astronom- dardan başkasını — ilgilendirmiyecek kadar az bir hata ile ve bin yıl ev velden hesaplanabilir. Ay'da pilotların — karşılaşacakları yaziyet nedir? Ay'daki arazi dağlık ve parça parça kesilmiş olup, - Üzeri #önmüş volkanlarla kaplanmışlır. Bu Yolkanların hişbir zaman — faaliyete geçmiyecekleri de katiyetle bilinmek- ftedir. Bundan başka Ay'da atmos- fer de yoktur, öyle ki pilotlar tam bir boşluk içinde — bulunacaklardır. Demek ki ilk yolcuların Ay'a bera- berlerinde hidrojen ve oksijen gö türmeleri icap edecektir. Daha son- raları bu maddeleri, Ay'da mevcut 'olan madenlerden elde etmek müm- kündür. Ay'da atmosfer olmadığın dan sathı, dünyamızın on dört gü- hüne tekabül edeh Ay, gündüzün de dehşetli bir sıcaklıkla kaplandığı hal- de, aynı müddet devam eden Ay ge- cesinde şiddetli bir soğuk dalgasına Maruz kalır. Ay'dan mavi semaya değil, atmosfer tabakasının mevcut olmaması yüzünden güneş ışıkları kırılmadığı için, siyah bir karanlığa bakılır. Orada yıldızlar, güneş gökyü- zündeyken de görülür. Dünyamız Ay- ın Üzerinde, her iki kutbunda beyaz birer leke bulunan, fevkalâde - bü- yük, mavi renkte bir küre geklinde Sallanmaktadır. Bir ay zarfında Ay n semasında bir noktadan diğerine doğru pek az bir hareket gö dünya, buradan bakılınca hi damiyor gibi gözükmektedir. kımıl: Ay'a varacak olan ilk ekip muhak- kak ki çok anormal şartlar altında « Salışmak Zorunda kalacaktır. Ken- disine, içinde yaşıyabileceği ve koru: Dabilecefi —odacıklar ve sığınaklar Kazmak, ilk derdi olacaktır. Özel bir koruyucu cihaza malik olmadan -bir Çeğit dalgıç gibi. dıparı çıkmak, at. Mosferin mevcut olmamasından' do- layı ölümle neticelenir. Denizin de rinliklerinde — yaşamıya alışmış bir balık, üst tabakaya çıkarılınca na- #il çatlar, ölürse, insan da aynı akı bete uğrar. Bundan başka odacıkla- rın veya sığınakların disında, insan- lar birbirleriyle konuşamazlar. Ha. 'vadan mahrum yerler, sesi nakletn dİği için işaretle veya küçük radyo Gihazlariyle konuşup anlaşmaları ge rekir. Şimdi esas konumuza gelelim ve Ay'dan dünyayı, bombardıman fim; hedef de K olsun! Bu bombardımandaki durumumuz, hare kette bulunan bir otamobilin içinden, kaçan bir tavganı kovalıyan avcının. kinin aynıdır. Avcı bura Hin hızını olduğu kadar, — tavşanın #üratini de hesaba katmak zorunda- dır. Astronomun halletmek zorunda bulunduğu problem, bir cihetten av Cınınkinden daha kolay, diğer cihet- ten de çok daha zor ve karışıktır. Kölnattaki boşlukta. bir roketle he (e isabeti gücleştiren bir. faktör gravitasyondur. Burada hesaba katı Tacak olan cazibe kuvveti defildir. bilâkis her geyden evvel güneşinkini de gözönün- de bulundurmak- icap. ede Uzun mesafeli uçuşta roket bir. yıldızinkinden çok, gür Zibe kuvvetinin tesiri altında kalır Farzedelim ki ilk roket (Diana 1), in atılacafı nokta İn Büney kıyısındaki Eratosthenen sön: Zalş volkanından (150) kilometre kuzey batıda bulunsun! Atıp #aati de 9/haziran/1549 günü sabah (7) ola- rak tesbit edilmiş olsun! Ay'da va- kit, gece yarısını biraz geçmiştir. Ayidaki arazi, bu — yıldızın üzerin dalgalanan dünya tarafından iyice Aydınlatılmıştır. Asya- kıtası hudut. Tarının Ay tekerleğinin kenarlarında e dünyanın ve Ay'ın Çünkü brlum Gölünün pekaz farkedilmesine kargılık, Afrika ve Asya dalresinin ortasında vuzuh- la görülür. Dünyadakilerle Ayar edilmiş — bir anat, sabahın 7 sini göstermektedii Roket gürültüsüzce yol alır, dikel bir gekilde ve nteş saçarak yüksekle- e fırlar. Yoluna, rüzgürin tesiri ol- maz. Otomatik pilot işe başlamış ve roketin istikametini — doğuya çevir- miştir. Roket artık baş döndürücü Bir süratle dünyaya yaklaşmaktadır. Roketin ateş Ve nlev sa; diği anda son sürati iktisap etmiş olduğunu müşahitler anlarlar. Artık Yyakıta ihtiyacı da yoktur. — çünkü #imdi. kâinattaki boşlukta serbestçe hareket eden serbest bir elsim mesa. besindedir. Eğer dünyayı bombardı. man için yapılmış olmasaydı, (Daina D). insan eliyle imal edilmiş mikros- kopik bir planet gibi güneşin etra- fında ebedi bir devre başlıyacaktı. İlk altı saat zarfında roket hemen hemen düz bir hat üzerinde Ay'dan aşlar; sonra hemen ortalama — hesabiyle. santto (18.000 km.) bir hız kazanır. (Daina 1)'in dünyadan (200.000 km.) uzakta bulunduğu bir anda güneş New-York üzerinde © yükselmektedir. “vakit de uzaklaşır, Önce biraz y 10/haziran/ 1040 gününün Saat 8 de, yani roketin dünyanın ca- zibe kuvveti çerçevesi içine düştügü Anda, hizı da mütemadiyen artar Sant 11 de New-York'tan endece (24.000 km.) lik — bir hizla hedefe Jlakika sonra bu #emavt ejder hedefini bulmuş olacak- (18.000 km-) uazaklıkta olup, Koşmaktadır. —40 tir. Bu ilk atışın hedefe bu kadar ka- tiyetle isabeti Üzerinde şüpheye dü. #ülebileceği de güyet tablidir.Başlan Bıçta zoket her saniye için, muayyen tre ayrılacak Yoldan bir kaç kik dlursa bu, hedeften bir kaç bin lometre uzaklaşma demektir. İlk ro- ketin dünyaya isabet etmemesi de mümkün kazandırdığı bir. melekeyle hedete tam isabet vaki olacaktır. Böyle yeni bir - bombardıman mı todunun psikolojik tesiri de çok bü- yük olacaktır. Roketlerin her taraf tan hedefe doğru akın edercesine u- guşları, bunların — nereden geldikleri Başlangıcta tayin edilemiyeceği için, büyük bir telâş uyandıracaktır. Bun /dan başka hazırlıksız olan kargı ta- raf, kendi bulunduğu — yerden Ay bombardıman etmek imkânına da sa- hip olamıyacaktır. Ay'a varmak, acaba gelecek bir kaç yıl çinde mümkün 'olacak mi- dir? Mühim bir ekseriyet buna gül- Mektedir, fakat bir çokları da daha şimdiden kendilerini Ay'da görmek- tedir. Hattâ bazı şehirlerde muayyen şahıslar, Ay'da mülk edinmenin ga: Jarını bile soruşturmuya. başlamışlar- dir. Roket İnşasını teşvik yolunda VAKİT VASATI EZANI Günen — sas Öğle | ada d İkindi — itas | Akşam — z0 Tet zras İmsük — “z0e BEYOĞ) or. 2 — Ficsta Yıldısı. 3 —| 80 ALKAZAR GAS0 1 — Dehşet An: g8) 1 — ço garkanı, tesk 2 — Bel 4 — Bir Dulun Hayatı, LALE 4800) 1 — Yi ı denler 2 —— Ormanlı (Türkçe). BAHAY,. 186) 1 — Kazano- Damgalı 'Doktor. SUATFANK Göi6) 1 — Öldü-| TAL Ten Para '3 — Kara bevda. ö- | Körsu (a) 1 — Vatan| Kahramanı 2 — Deniz Kısının SARK (40080) 1 — Kahraman. İK GN0 1 — Kahmaman| **" Köpeki 9 — Belrler Gömisl, TAKSİM (80 1 — Fakir Ki #i Leylâ, 2 — Ali Baba Kirk | Akını, g — Lorel Maray Kürü | dan. AZAK (8642) 1 — Bevimli Hay- | HY İntikamı: 1910 çe ür. Fakat, ikinci, Üçüncü ve dördüncü roketler muhakkak ki hedefe yaklaşacak ve — tecrübelerin | FeRAN z Ydi TURAN (219T) 1 — Kanun H Tlck 2 — 8 Ahbap Çavuşi Karalı TAYYARK 1 'Ormanlı alışan bir cemiyet 1046 yılında, nlarla dolu olan roketlerin Hükümet hesabin ler ne yazık Ki bu hu ketum davranmakta ve ep seyyare- man Mümkün olacağı bildirmemek Çeviren : Z. özvE r Ci "t Peşinde | Yeni Y Bakirköy 16120 1 — | Baba Kati 2 < f Ankı. lec Macera Limanı: 'ANKARA ANKARA (2939) Gönlümdeki aT Aşk Bes | BÜYÜK — (B091) — Beviştiğimiz BEŞİKTAŞ BANÇER YA | GEBECİ 08846 Bir Yetimin YA CeCD SD Daak| SÜT PS lüreme e ga 1 — gü ee | Sönei lem 1 me oe İFEK (2 1 — Su Perileri. | Tüde Bi | De Korkusuz Lasi, YENİ (00 1 — Talihim O Saydı. 9 Tik Vale, İZMİR ÇÖ Şarkını 3 Onayat ö O garkısı, 2 İ BSİNEMA L e “Tarzan 2 — Muraklı Fe: | Geliyor. 2 — Bir Mület Uvanı: Ş':'C'",K”":..y gözdeleri — | DATEKTTDAZU ONAL “(M800) 1 — Ekmekçi| ORLECEK OLAN UÇAKLAN Kadın 2 — Yaşamak Aralsu, | " 048 DERYe Crürk) Bürsadan. YENİ 1 — Şarlo Diktatör. —| — 880 DHY (Türk — İamir: Senir, Alantap, Adana, Konya, Afyon. TILDIZ. GAS 1 — Aşıklar| den, © 1838 DELY, (Türk 1 Yolu 9 — Çin Kizi. kenderun, Adana, “ Ankaradan. STANBUL GiHETİ T S DHY Üruro “Diyar ALEMDAR (2669) 1 — Üecel bakir, Bilmiğ, ” Sivas, Ankara: —T Cx Üüvra NL VTürk) İzmirden, — 1836 hazırlanan füze projelerinde yektedir. Bu füzeler her ektedirler ki, füzenin tareketinden hizını şimdiden söyle yebilmekti Aya seyahat yakın n 14 30 Türkçe tangolar (pi.). yüklük Deliliği.| HALK — Çanlar Çalarken, İSTANBUL 2260 1 — Deni KASMET (0651) 1 — Aşk Sul- 4 — Çingene Baron. MARMARA (A86) 1 —— Kap- tan Kİd. 2 — Son Macera. MELEİ (23060) 1 — Gece Akım. 7 — Lorel Hardy Kuru Gürül. ADECEK OLAN UÇAKLAR 880 BELA İRIS SAR eserleri. — 1000 Ha: 1820 İatanbur Hafif ara müziği (pi-) DALY. (Türk) Bure Ürürk Ankara, Kayse tya, Elâzığ, Ersuruma, 30 DELY. (Türk) Ankaraya (Türk) Ankar| Z00 DHY (Fark) İzmire. Vergisi. izahlar DHY (Türk) y Üren| D ia'cebr (Türk) İzmire S el n Tase (hmerikan) Mü: Bâv Lardön'ya. GELECEK OLAN VAPURLAR| yABANCI RADYOLARDAN in soyadı BEÇME YAYINLAR GİDECEK 01 Mudanyaya ECEK OLAN TRENLER | ÇLRİMAN DA Kara (Yataklı). GİDECEK OLAN TREN | OYatakın, parçalar (pl.). 3400 Dinleyle BEYOOLU 080 Şarkılar Müzikseverin - saatı. 1848 M.BAyarı ve Haberler, maca) Dr. İ USKÜDAN HEYBELLADA, BÜYÜKADA Ramazaniye Din ticareti aldı yürüdi Bu ige, maalesef, blalerden —yan! Müslüman olduğunu günlerle tefrika le anlattık. — Bası arkadaşlar Allah kabul etsin— hacca gittiler Fakat küp görün Nasil derler Monşer, hani va tuğladan fıçı! Dive isaha kalkan bir eda ile siya- yetlerini anlatırlarken bir. çoğunun lamış, durmadan varakpareler, rık'a, mel tevhld klişeleri, eski yazı ü basıp duruyorlardı. Din endüstrisi alıp vürümüştü. Vaktiyle İstanbulda bir Hacı Ga- Üp vardı. Elğence - ölemlerinde, ku marhanelerde meşhur. bir — adamdı. Fakat her sene hacca iderdi. Niha- atarmış. Hararetten bunadaı hacılar ucuz diye bardak bardak iç ler, bir müddet sonra da veca'lar * inde kranmada başlarlarmış. —O aman Hacı Galip ortaya — kisilcik verbeti çıkarmı. Zavallı hacılar Yine hac mevsimi geliyor. — Yi harice din uğruna vrik içinde, tere vağ kutusunda bir sürü altn kaçr rılacak; karaborsa vine kaçak dö- faaliyetiyle — memleketin kanı ecek! 'Köprüde hareket saatini bekleyen hassa, Eyüp, — Ünkü dar, ve Boğasiçi postalarında ellerin. de Arap harfleri bir. sürü ü başlarında inadiye — satıcılar - peyda du. Bunlar, yüksek desle ve Vat verir gibi idğamlı bir Usanla, — dini müdinden dem vurarak, — yolculara kitap satıyorlar Cami kapılarında, — Matbaa-i Ke teon'un garkıları gibi basılmış, — ke va “Hediyesi 10 kuruş” diye yazılı hezeyannameler. satılıyor. Bun- lardan bir tanesini bisim — emektar kalfanın eline çarşı içinde tutuştur- muşlar ve 26 kuruşunu “vurmuşlar İçinde, manzum olmak iddiahı * sikatler” var. Meselâ. Meşgul olmak isterken — İBADET veter İbret almak istersen ÖLÜM veter Bunlar da yetmeez dersen NARI CBHENNEM yeter Yeter! Fakat bu sözü kendine pa- rola yapmış olan iktidar partisi, bun alrla “meşgal” olup “ibret” almazsa görecek. Bazı Ticani'ler Büyük Millet Mec- Tüsinde ezan okumuşlardı. Tevkif © dildiler ve bunların deli oldukları an- daşıldı. Şimdi. galiba. Veli oldular. Bütün bunlara katl bir. “Yeter” çekmenin sırası geldi sa ı cehennemin ne olduğunu Ramasan arifesinde, — sahici Müs- Tümanlar adına, bunu — hatırlatmağı faydah bulduk. BİR — İSTANBULLU &i 1 2 3 # 5 6 K 8 g 1o kleri. | ge- Torsl kebin; Toral İlk sah. MALLI W DÜNKÜ MULMACANIN | | S el Fedekrane, £ — İçi b TkeE) | şalanı 3 — Varilı KACL 4 )) Z) Ne; 'Tane 7 — Kari Kelime. & © | D AMR'iyi bayan. VAt MeARİ T F A | Y E | Beyoğlu G6M — Kadıköy sosTa 'Bom | İstanbul “MAZüa — Usküder 8006 'Ankara 00, famir 222 Karşıyaka 14063 İzmir veya bütün ömrü İçin mukadderat İnsanın talih ve mukadderat her İnsan muayyen bir yıldız altında doğar, dünyaya geldiği yerde ve anda bi ai tabirle, Gazetemiz karilerine muayyen zamanlarda bu hizmeti yapı asağıdaki işaretlere bakınız, ©i münayı altta bulacaksınız. Yıldızınızın söylediği umuml hüküm son sütundadır. Doğaugun; rı Mart KKi eeei e oei d iir e d ae ae e Ar e ddi Yıldızlar konuşuyor *kkkkkkikikik kik İi di e iir ae dir a arrr üzerinde yıldızların büyük bir rol oynamakta A inananlar çektur. Bu telâkki ve bilgiye göre üstünde bulunan bu yıldızın bütün hayatı boyunca derin tesirleri altında bu- lunur. Bir kimsenin kendi yıldızına göre bir haftalık, İki haftalık, bir aylık bit etmebe, öre “zaylcesini tanzim etmek,, denir. aktır. Doğduğu. di ların ifade Durumunuzda iyi bir de ha A M Dcizler zi Mayıa  |20 Hasiran kıntıalrınız. geçleldir;. yakın da paraya tasllük eden güzel PZ HS ö K aa Hut (Bi Sernlan Zi Temmua bev güN geçireceksiniz Dikkatli olun, Me Bayal mızda sizi sıkıntılara sokacak Zi Ağustos Sünböle ' Aruntos 22 Ekim 6 — Hayatınımın bir AAAT KT >ldir. Konuşmadan önee a0, günün, Vazrep İ zkim “İm Kasım Kat mali durumuma Te Paranıt bunu Tef edeeeie ” Tray İzz Kazım » Deliv (Saka) 20 Ocak - zz ! V' M TE |19 gubat |20 Mart Patkâye Süpürgeci MAYALAR. birdenbire —ısınmıs, 'nefes tıkayıcı cehenneml bir sı cak, herkeste bir gevşeklik husule getirmişti. Yürüyenler daha yavas Adım atıyorlar, oturanlar ceketle- rini çıkarıyorlar, — gömleklerinin birkaç düğmesini açıyorlar, kol- Jarını sivayorlardı. Yemekten sonra — köşebaşında, zaman zaman zoraki bir temasla biraz — serinleten “ sözde - rüzgi an cazibesine kapılmış, — ayakta dürüyor, gelip geçeni seyrediyor- Gayet ince, fakat bütün cılız uğına rağmen hâkim bir ses, tur haf bir. kelimeyle — kulaklarımı çınlattı. Galiba “Süpürge, — diye ağırmıştı. Başımı çevirdim. Bu, bir seyyar satıcı idi. Yavas yürü. yen, hattâ durup durup yürüyen bir ihtiyar! İlk — dakikaların âni müşahedesini derinleştirdiğim. za- man beni hayretlere — garkeden bir hayat muamması önünde ür perdim. Evet, bir süpürge satıcısı karşısındaydım. Amma onun üze- rine aldığı bu basit işin neler ifa- de ettiğini kavramak — için, bir saniyelik bir muhakeme kâfiydi. Üzerinde lme İime - balıkçıların taşıdığı kalın, — koyu / renkli bir elbise enkazı 'vardı. Yüzü, diken- H, taşlı, uçurumlu feci bir ömür seyahatinin hâtıraları olan derin hatlarla her noktadan çizilmişti. Havanın harareti, taşıdığı yük, üzerindeki elbisenin — yakıcı ku- Mmaşı, cehresini terle — yıkamıştı. Çenesinin altından dökülen dam- falar, tozlu yolda küçücük benek- ler meydana getiriyordu. Vücudu iradesine isyan etmiş ve beli bü. külmüstü. — Mamafih o, bir yer. den eline geçirdiği çarpık uzun Sopasına dayanarak bu eksikliğini epeyce bertaraf edebiliyordu. Sır- ina sekiz kadar süpürgeyi kirli bir şicimle bağlamıştı. Attığı her adımı — müteakıp — muvazenesini bulmak için elindeki / değnekten istifade ediyordu. Her halde boy nu ağrıyordu Ki başını kaldıramı yordu. Yalnız birkaç defa bağır- dıktan sonra, kendisini duyan ve Çağıran var mı diye, gayretle yu- karıya bakiyordu. Düşündüm. İşin en acı tarafı bu kadar didinmeye — rağmen sü- pürge kelimesini ne doğru telâffuz edebiliyor ve me de yukarı katla: (a irişebilecek bir - kuvvetle hay karabiliyordu. Şu anda tam — yanıbaşımdaydı. Dayanılmaz bir merhametle içim ezildi. Konuştum. Nasıl işler baba, Durdü. Ürkek, fakat hiç unu- tamıyacağım. canlııkta — parlak, derin, siyah gözleriyle — yüzüme baktı. Sonra hasta bir sesle ken: disinin de İnanmadığı bir. cevap Verdi. İyidir... Fena değil! Kuru ve damarlı elleriyle teri- ni sildi. Bir şeyler — anlatacaktı. Fakat neden bilmem vazgeçerek sadece veda. etti. Hiç fevkalâdelik yor Değişikii Yazan : Kubilâyhan Uzel — Eyvallah! Duramıyordu. Bir şeyler yap- malıydı dünyada! Meselâ süpür” ge satmak. Niçin olmasın? Hayat Hareket etmek demek değil miy di? Bünye dayanamazmış. — Biz- Zat hayat, iradenin vücuda gale- be çalması demek değil miydi Dudaklarımda —acı bir. tebes- süm, her tarafta gördüğüm dilen- ciler birer birer gözlerimin önü: den geçtiler. Hangisi bu ihtiyar. 'dan daha halsiz, daha biçare Idi? Ama onlar yaşarken — ölenlerdi. Halbuki bu ttrek adımlarla u- zaklaşan insan, bayatı son sani- yesine kadar damia damla kıs kançlıkla yaşamak — azminin en kudretli ifadesiydi. Cıhz fakat hâ- kim sesi yine kulağımda çınladı Süprü!, * Bir kandil günü idi. Koşar dımlarla mühim bir iş için bir ax kadaşı görmeye gidiyordum. Ak- lm saatteydi. Zira randevuyu ka- çırırsam ziyanım büyük olacaktı. Âcelemden birkaç kişiyle çarpu üm. Hattâ bir adamın arkamdan pek de hoşa gitmeyecek kelimeler uruldandığını duyduğum halde al- dırmadım. Gerçi omuzuna - tosb mıştım, amma “pardon,, — demeyi de unutmamışt Sık sık kandil çörekleri satan tablacılara rastlıyordum. Birdenbire — bir sokak — içinde bir kalabalıkla — karşılaştım. Bo yüm uzun olduğundan çoluk çocu- #un bir daire çevirerek merakia Baktıkları noktayı arkada bulun: mama rağmen ayaklarımın ucun. ©a yükselerek görebilecek bir se- viyeye geldim. Aynı anda donz kaldım. Yerde süpürgelerini norta sında ihtiyar satıcı boylu boyuna uzanmış yatıyordu. — su içtretim. — Hiç doktor yok mu ? Gibi her ağızdan bir söz çıkan kalabalığı kabaca yardım. Eğil: dim. İhtiyarda hiç — kımıldanma alâmeti yoktu. Kalbini - dinledim. Doğruldum: — Onun artık hiçbir şeye ihti yacı yoktur. Yaşadığını saniyes Saniyesine yaşadı, dedim. Bu son cümlem bazılarının . tuhafına git- miş olmal ki, garip Barip yüzü: me baktılar. " Hattâ — gözlerimde beliren yaşları farkedenler daha da şaşırdılar. Yufka — yürekliliği- 'e atfetmişlerdi. Bir an şapkam elimde kalakaldım. Sonra — hızla Uzaklaştım. Pek müteessir olma: malıydım. Onun — istediği de bu değli miydi?. Süpürgeci son saniyesine kadar iradenin Vücuda galebesini ifade edebilmiş bir insandı. O bir “Ger- Ççekten yaşıyan,, dı. Aziz hâtırası €n ümitsiz anlarda bana en büyük dayanak- olacaktı. Bvet Üzülmemeliydim. Yağmur yağıyordu. Hem işim de - vardı. Acele etmeliydim.