Sayfa £ -YEanı İSTANBUL — 1L 1950 MEMLE KET MESELELERİ Maarifte kemiyet politikası ve muallimlerin terfihi u * Kabinenin programı müna- sebetiyle maarif dâvalarımız. vİ- 'ne günün meseleleri arasına gir di. Değerli profesörümüz Hilmi Ziya Ülken, bir sabah gazetesinde “Umumi maarif programı” başlıklı bir maka- le neşrederken bir ter sında da aym başlık altında bir ya- ı neşrolundu. Parlâmento müzake releri arasında profesör Halide Edib Adıvarın / mütalâaları da bu arada dikkati çekmekten geri — kalmıyor. Lise işinin tekrar ele alınması, allimlerin refaha kavuşturulması et- rafındaki mütalâalarla, “İstanbul Mu- ailimler Birliği”nin İstanbulu ve do- Tayışiyle Türkiyeyi alâkalandıran ma- arif dâvalarını konuşmak üzere - bir toplantı yapması, bu yeni kımıldanı- gın göze çarpan en taze belirtileri - rasındadır. Umumi bir maarif programı: bir konü Ki sik sık ele alınır, biz kendisinden bahsettikçe o bir an- Ka kuşu haline girer. Fakat bizden uzaklaşması nispetinde onun pesi- ne düşmekten de geri kalmıyoru Zikrettiğim kaynaklardan — birinden —ki kabinenin teşekkülünden yazılmıştır— şu Satırları alıyorum: “Programsız ve plânsız bir. maarif- çilik kadar zararlı bir. hareketin yok. 1850 seçimi, milletin me dere- cede olgun bir siyasi terbiyeye #ahip olduğunu gösterdi. Bu terbiyede, te- melsiz, yanlış Ve programsız da olsa #on otuz, kırk senenin maarif geliş- mesinin süyük hissesi — olduğu için meslek namına da iftihar hissediyo- rüz. Bu iftiharı temellendirmek için atılacak adımlar vardır. Bu adımla- Fın başında (umuml bir maarif prog: ramı) gelir. Öyle bir program ki, kabinelerin ve Maarif Bakanlığı de #işmelerinin, Umum Müdür tebdille- Finin tesirinden uzak ve her Vekil, her idareci bu programı ger- çekleştirecek bir ameleden başka bir #ey olmasın. Acaba D.P. kabinesi ve onun Millt Eğitim Bakanı olacak zat bu noktayı kavrıyacak mi? Ümit dün- yasında olduğumuz için ümit ediyor ve bekliyoruz.” Aynı dileği daha etraflı #ekilde belirten Hilmi Ziya Ülken, her biri ayrı bir problem olan noktalara temas etmektedir. Bu gibi neşriyat, yalnız maarifçilerce değil, bütün mü- nevver vatandaşlarca malüm bir der- di teşrih ediyor ve D.P. nin ilk ka- binesinden medet umuyorlar, Müstes- ma yazıları ve eserleri ile kendisini gerçek terbiye mensupları çevresinde tanıtmış ve sevdirmiş olan bir ma- arifçinin, ilk D.EP. kabinesinde ma- arif işlerini çevirme ile vazifelendi- Tilmesi, bu defaki “Artık umuml bir maarif programına, değişecek vekil- der ve umum müdürlerle altüst olmu- yacak bir maarif plânına kavuşma' #midini kuvvetlendirmektedir. Si e Takılâbın ilk senelerinde - Mustafa Kemal Pasa “Bu memleketin hakiki kurtancıları muallimlerdir” demiş, o Bünden beri bu söz âdeta vecizeles- miş idi. Fakat ne hazindir ki o gün- den bir müddet sonra, yani muallimin 've bilhassa muallim cemiyetlerinin © heyecanlı inkılâp senelerinde sarfey- dediği müslesna hizmetler siyasi sa- hada istismar edildikten ve unutul- düktan sonra bu “kurtarıcılar"ın di ker meslekler içindeki prestijleri art- miş veya arttırılmış değildir. Bilâkis, mesleki teşkilâtları hor görülmüş, ni- hayet toptancı ve merkezci bir zih- niyet ile hür meslek teşekkülleri zin- dirlenmiş, biraz sonra da kapatıl- mıştır. Refahlarına gelince — bu hu- susta ciddi ve devamlı hiç bir tedbire başvurulmamış, bilâkis ilk ve orta öğretimden bir çok kaliteli unsurla- rın ayrılmaları için âdeta kasdi in- tıbarnı verir gibi zemin hazırlanmız, “Ucuz hoca”, “Her şeye boyun efen hoca”, “AZ “zamanda — yetiştirilmiş hoca", “Onbaşı ve çavuştan — hoca" parolalarının — gerçekleşmesine çalı- #ilmiş, neticeleri, bugün” beliren — ve yarin daha çok belirecek olan kötü ve ararlı bir - kemiyet.. politikası, 1 Ve siyasi fantazilere, let edilmesi mektepçiliğimizin iflâsına zemin ha- urlamıştır. Bilhassa son n beş sene içinde İstanbulun bir. kaç — yabar mektebe talebe kaydettirme yarışı- 'nin her sene kontrolsüz olarak tah» sil ücretlerinin £âhiş arttırıl.şına rağ- men alabildiğine ilerlemesi, bu arada elinde beş ön kuruş parası olan ve lilerin devlet mekteplerinden gittikçe daha ziyade yüz çevirmeleri, nihayet yüksek öğretimde verim azlığına n- İt Tesmi vesikalar bu iflâsın el ile tutulur tezahürlerinden başka bir sey dekildir. 1080 Türkiye maarifini — devralan iktidarın çok Mmüşkül bir. du Tum karşısında olduğu / şüphesizdir Bütün matbuat, bu güçlüğün — mali ve ekonomik- cephesini işaret ediyor. Bence bu işaret doğrudur, fakat ek- siktir, amlanmağa — muhtaçtır. Şöyle ki: Asıl güçlük, ekonomik ha- yatın dünya görüşünü ören ve telkin eden — maarif cihazındaki aranmalıdır, Maarif politik anarşide unın her türlü ekonomik — temellerden — mah rum olduğu bir memlekette, sadece iktisadI Mmücsseseleri kaba — şekil ele almak, bu canlı unsurun, 'ne hizmet eden bir başka yi ikinci safa atmak ilmin olduğu ka: dar akliselimin de kabul etmiyeceği bir davranıştır. © halde ilk D.P. kabinesinin ük programını, maarifçi bir gözle ele al- mak, bütün neticeleri bu illetin pen- ceresinden görmek lâzımdır. Bu Vü zum karşısında önümüze çıkacak çe Şit maarif — meselelerinin giriftliği ve çetrefilliği içinde - kaybolmamak için problemleri çeşitlere ayırmak 1- cap eder. Bir maarifçi, bu çeşitler - çinde de bir bölüm yapıyor ve — en başta vatandaşı yetiştiren, kafasının mimarlığını yapan mimarın - refah dürümünü görüyor. — Fikirlerini — bu #ırada ve tam zamanında meslektaş: Jarına tebliğ eden bu muharrire göre Muallimlerin terfih ve terfli” birin. Ci derecede ve hattâ memleket öl çüstnde bir meseledir. Nasredein Ho- canın “Köyden sağlam yümürta a. Jan hoca ile çürük yümürta — alan höcanın — namaz — kıldırışlarındaki fark”a ait olan fıkrasında da halkva- Yi iadelendirilmiş meşhur hakikat, bu kıymetli maarifçinin uzun ve e- saslı araştirmasının ağırlık merkezi ni teşkil ediyor. Filhakika Nureddin Boyman (1) bu ana dâvayı ortaya koyarken maarif Politikasının “Suyu getiren de — bir, destiyi kıran da” düsturundan artık uzaklaşmasını düşünmektedir. — Her geyden önce, insan — ruhunün buluş, yaratış ve yetiştirme cihazını besli- yen, yetişkinlerle çocukların müşte- Tek pslkolojik — tarafını teşkil eden teşvik ve cesaretlendirme faktörleri ele alınmalıdır. Muharrir bunları gu| noktalarda topluyor: 1) Maaş dere- cesine ve tekaitlük kıdemine müeneli olacak sürette kıdem zammı görmek; 2) Para mükâfatı almak; 3) Müte- hasms muallim unvanını almak; 4) Baş muallimlikten bakanlık merkez teşkilâtındaki umum müdürlüğe ka- dar olan vazifelere derece — derece namzet sayılmak ve münhal vukuun- da sırasında ve başarılarının deva. mına göre tâyin olunmak — hakkını almak; 5) Muayyen bir sayıda olmak üzere, Bakanlık neşriyatından iste- seseleri işleten san''ın yetişmesi: essese diklerini, başarısının derecesine gö- re büyük bir tenzilâtla veya parasız alabilmek hakkı verilmek; 6). Tati. H, Bakanlığın sayfiye sayılan şehir ve yerlerdeki mücsseselerinde geçir- mek hakkı verilmek, (Yalnız kendisi ve kendisiyle birlikte kalabilecek a- ile efradının sayısı, kendisinin bunların da yol paralarının ve yev miyelerinin verilmesi başarı derece Sine göre tesbit edilecek.); 7) Tahsil çağında olan çocuklarını, başarı de- Yazan : Fındıkoğlu Z. Fahri İstanbul Üniversitesi P derinden recesine göre en az 50 tenzilâtia kı verilmek, 8) Yol parası verilmek şartiyle memleket içinde — muayyen bir zaman zarfında seyahat etmek hakkımı — kazanmak; 8) Yol parası verilerek, muayyon bir zaman ; için Avrupaya tetkik ve tetebbum — gön- derilmek, 10) Sermayesi'devletçe ko- nulacak ve bütün öğretmenlere tey- mil edilecek bir yapı — sandığından, tesbit edilmiy faizden ©650 den da- ha âz bir faizle ödünç verebilmek ve tercih hakkı kazanmak. Bu noktalara ait mucip sebepler arasında müspet Ve menfi — olanlar vardır. Menfi olanlar içinde meselâ ilâve derslerin ödenmesi sistemi dik: ce yapılmış 1702 sayıli kanun, orta ökretim hocasının muayyen #aâtler- den sönraki İlâve saatleri için alı- yan paranın Saat başına en çok bir lira raddelerinde olduğunu söylersek hayret edilmesin: Muharrir şöyle di- yor: “Dalma sabit kalan bu had, ha- yat pahalılığının ortalama olarak beş Misli arttığı harp içi ve harp sonra- # günlerinde de, bir haftadaki her| ders başına ayda 4-8 ücret kabulü su- retiyle, orta mekteplerde dört yerine beş, liselerde bep yerine #ekize, yani haftada bir aaat için orta mektepler- de (150), liselerde (200) kuruşa çı- karıldı. Bu miktarlar üzerinden 920 veya 25 vergi kesildiği de hesap e- dilirse esasen pek az olan bu Ücret- lerin daha ne kadar azaldığı anlaşı- hr” Değerli muharririn bu düşüncesini, meselâ İstanbuldaki husust mektep- lerle yabancı mekteplerde ders aaati başına verilen ücretlerle karşılaştır- mağa hiç yanaşmayalım. Zira o za- man bir sokağın bir başındaki devlet mektebinin ödeme ve hizmet takdiri #istemi ile öteki başındaki hususl ve- 'ya yabancı mektebin ödeme ve hiz- met takdiri ölçüsü arasındaki fark ayrı kıtalar imiş gibi pek şaşırtıcı, mamafih verim farklarının, neden i- leri geldiğini göstermek itibariyle de ders verici olacaktır. Aynı Türk mı allimin bir devlet mektebinde, bir de yabancı mektepteki tek ders saatini ele alınız: Bu takdirde aynı öğretici, line intizar edici ve yaka silkici, fa- kat ötekisinde kendisini derse ve öğ- renciye verici bir hüviyet taşıyacak. tır. Daha doğrusu, devlet mektebinde Ki sınıfta sadece üzviyeti ile, ötel de ise göhsiyeti ile bulunuyor. Bu du- rumda neden yüksek öğretimin or- fa tedrisattan şikâyet ettiğini anla- mamak için sadece idrakten mahrum olmak lazımdır (2). ti Bütün maarif mevzuatımız, bu a- rada müallimlerin terfih ve terfiine ait kanunlar köhne ve — değersizdir. Üstelik bazıları, 1950 deki milli ira- de tezahürünü baltalıyacak karakter- dedir. Mekteplerde mânevi bilgilere Ait olan ve bu dakikalarda dahi hâla çocuklarımızın ve gençlerimizin di Jerini, kafalarını ve milli karakterle- Tini ifsat eden kitaplar, aynı zihni- yet hastalığı ile illetlidir. Önce mev- Zuati yeni — baştan ele — almalıyız. “Tanri mesleği" mensuplarını — ter- fih, neticeleri itibariyle büyük — çap- ta bir memleket meselesidir. Nured- din Boyman'ın pek alâka verici bul duğum, bütün meslektaşlara tavsiye ettiğim araştırmasında yeni bir “Mu- ilimlerini terfih Vve terfil - kanunu, Projesine girecek sağlam esaslar vardır. Hulâsa- birinci D.P. — kabinesinin programında — maarife ait noktalar ortada veya sonda değii, başta yer almalıydı. Memleketteki istihsal ve verimlilik. kabiliyetlerinin uyandırı! ması, sadece ekonomik bir dâva de ildir. Hele iktisat şahsl teşebbüse geniş bir pay ması, tamamiyle kökleri terbiye ame liyesinde bulunan bir telâkkidir. Bu durumda yalnız D.P. değil, aynı za manda CHLP. ve M.P. ve diğer par ( ŞEHİR HABERLERİ) Ucuz evler proje müsabakası bitti Müsabakada derece alan ve mimarların yi neşrediyoruz İstanbul Belediyesinin — yap- uracağı ucuz evler projesi mü- sabakası için projeleri tetkik €den ve Tekalk Üniversite Mi- marlık — Profesörlerinden — Dr Mukbil - Gökdoğan, - Şehircilik Mütehassımı — Prost, — Belediye Fen Müşaviri Yüksek Mühen- dis Hüsnü Keteroğlu, Güzel Sa- natlardan Prof. / Sırri / Bilen Yüksek Mühendisler / Birliğin den Prof. Abdullah Türkmen, Yüksek Mimarlar / Birliğinden Hehmet Ali Handan'dan — mü- yekkep olan jüri heyeti çalış- masını bitirmiştir. - Müsabaka- teklif girmiştir. Bunlar arasında iki odalı / tiplerden 42, 3 odalı tek Katlılardan 36 8 odalı çift katlılardan 36 pro- Je bulunmaktadır. İki odalı tiplerden birinciliği 10101 numaralı profenin sahibi yüksek Mühendis Ali Terziba- Moğlu, ikinciliği 28550 numa- Falı Ferruuh Akarcahoğlu, Ü- çüncülüğü 30560 numaralı Fa- tin Üluengin, Bedri Gökten ve Ayhan Töre kazanmışlardır. Üç odalı, tek katlı tiplerden Birinciliği A — Terzibamoğlu, ikinciliği 41827 numaralı Harbi Hotan, üçüncülüğü 19191 Rah- mi Çetinkaya kazanmışlardır. Üç odalı, iki katlı tiplerden birinciliği 86117 Yüksek Mi- mar Abdürrahman Hancı, Sa- bahahaddin — Lim, — ikinciliği 13579 Nami Eser ve Günduz Özdeş, Üçüncülüğü 00889 nu- maralı Yüksek Mühendis Ah- met Tekelman - kazanmışlar- dir. Posta evrakına Damga pulu yapıştırılmıyacak PAT. Genel Müdürlüğü, / teşkülk- 'tına gönderdiği bir tamimde Posta merkeslerince verilmekte olan mak- Buzlarla havale kâğıtları, — şikâyek yazıları ve tazminat isteklerine, taz Belgelere yapıştırılmakta ola damı: ga Şullarının * kaldirilmiş olduğunu bilalrmiştir. Yeni / talimatnamenin — tatbıkına başlandığı günden ilibaren bu kabil müsmelata pul yapıştırılmayacaktır. tiler de 1950 de nsonra olsun garptaki mümasilleri —gibi. programlaşırken —ki 1950 den sonra buna mecburdur- Jar— hâdiseleri bu zaviyeden görme- lidirler. Diğer taraftan eli kalem tu- tan, düşünen ve düşündüğünü mu- hite tebliğ ihtiyacını hisseden — her, üç öğretime mensup hocalar, meslek, dâvalarını ele almakta — Hilmi Ziya) ile Nureddin Boyman'ı takip etmeli ve onları yalnız — birakmamalıdırlar Naatindeyim, Son yirmi yılın maa- lesef yıldırdığı müallim ordusu, ken- di dâvalarını bundan sonra mesleki teşekklilleriyle yürütmedikçe ve idı re cihazını yılmak bilmiyen bir ina- de ve sebat ile aydınlatmadıkça bu karışık ve çok cepheli işin — halline imkân olmuyacaktır. Maarif idaresi- ni ellerinde - bulunduraflarda, — dört senelik bir milli müsaadenin verdiği) güzel imkânlardan — İstifade ederek Meslekt teşkilâtlara başvurmak su- 'ur ve ahlâkını kazandıkları takdirde| çözülmiyecek bir müşkül kalmaya- caktır kanaatindeyim. (4) N. Boyman: Bilgi Mecmuası, 58, “İstanbul Muallimler Birli- Ö” orgamı, 1950 hasiran nüsham. Bu araştırmanın ülk kısımları, aynı mec- mmuanın daha evvelki sayılarındadır. (2) Mamafih bir muallim de yük- sek öğretimden gikâyet ediyor. Bu humusta “İş” mecmuasının 208 nci sa- bakılabilir. “Bizim Türkiye' mecmuasının son nüshasında da - bu Hoktaya ait bir yası vardır. Süvari Okulunun yarışma müsaba kaları dün #aat 17 de Ayazağa Sü. varl Okulunun küçük parkında geniş bir seyirci kütlesi önünde yapılmı: tır. 1 inci yarışma yerli, yarım ve tam kan atlarla 1949 yılında hiç bir ya- rışmaya katılmayan atlara mahsus. t Yapılan tasnifte birinciliği, yüzba- Cevdet Sümer, Alço ismindeki a. başkanlarımızla Türkiyedeki Amerikan Yardım He yeti Başkanı dün sabah — ekspresle Ankaradan gehrimize gelmiştir. Kendisiyle görüşen bir arkadaşımı- za General günları söylemiştir: — Hafta tatilini geçirmek üzere gehrinize geldim. Askeri başkanları. mız arasındaki — değişiklikten sonra henliz kendileriyle temas imkânını bulamadım. Ankaraya — döndükten aonra kendileriyle görüşeceğim. Askerl yardım, program mucibin- ce muntazam bir şekilde devam et- mektedir. Ben buradaki vazifemden ağustosta ayrılacağım, halefim an- cak bu tarihte memleketinize gele. cektir. Vazifemi devir ve teslim et tikten sonra hareket edeceğim. 1961 genesinde sona / erecek olan Türkiyeye yardımın devam ettirilme S hususundaki teklif hâlen Kongre- de görüşülmektedir. Bugün için bu husust verilmiş Adliyede zabıt kâtipliği imtihanı yapıldı İstanbul Adalet teşkilâtında mün- hal bulunan zabıt. kâtiplikleri için a- Çılan imtihana orta ve lise mezunu $0 kişi 4 saat süren imtihan lplerin verdikleri imtihan evrakı sa- h günü encümen toplantısında tet> kik edilecek ve kazananların adları azete ile Nân edecektir. sonunda. ta. Üsküdar Amerikan Kız Lisesinin diploma töreni Üsküdar Amerikan Kız Lisesi dip. loma töreni dün saat 17 de İstanbul Vali ve Belediye Başkanı, talebe veli- deri Ve seçkin bir davetil kütlesinin huzuru ile yapılmıştır. Merasime saat 17 de İstiklâl marşiy le başlanmış, bumu müteakıp Vali ve Belediye Başkanı yeni merunlara hi- faben 'bir konuşma yaparak. kendile- Fine hayat yolunda — muvaffakıyetler Valinin konuşmasından sonra mek- tep müdürü Mr. Woolworth mezunla İ Süvari Okulunun eğitim müsabakaları | Amerikan Askeri Yardım Heyeti Başkanı geldi Gnl. MeBride, Ankaraya döndükten sonra yeni askeri koşu tiyle; Kemal Özçelik, Aral isminde- Ki atiyle aynı zamanda almışlardır. İkinci yarışma her irktan atlara mahsustu. — Müsabaka / neticesinde birinciliği binbaşı Eyüp Öncül, Leylâ izmindeki atiyle, ikinciliği gene bin. başı EEyüp Öncü, Sinop ismindeki a. üçünetlüğü yüzbaşı Ethem Rir- gören, Tunca ismindeki atiyle Müsabakalara bugün devam edile. cektir. temasa geçecek yeni Bir karar yoktur. Türk ordusu modern vasıtalardan çok istifade et- miştir. Eksikler peyderpey tamam. lanmaktadır. Birliklerin atıp ve mu- harebe kudreti yeni gelen malzeme ile Azami hadde yükselmiş - olacak- tar.” Amerikadan alınan 3 radar cihazı geliyor Devlet Denizyolları - gemieri icin Amerikadan aatın alınan radar çi hazlarından üç tanesi Tarsuz vapı runa yüklenmiştir. Bu radarlardan iklef İtalyada — inşa edilmekte olan Samsun ve İzkenderun vapurlarına takılacaktır. Sipariş edilen diğer va- darlar da peyderpey yola çıkarıla- saktır. Kömür nakli için armatörlerden 7 şilep kiralanıyor. Devlet Denizyolları — İdaresi Zon- guldak havzasından kömür nakli için armatörlerden T gilep kiralamaya ka- far vermiştir. Bu süretle yaz meval minde külliyetli miktarda kömür ato- ku tesis edilecek ve kış aylarında kıntı çekilmesine meydan — veril: miyecektir. “Samsun” süvariliğine Aziz Derya tâyin edildi İtalyada yapılan / yveni gemilerden Samsun'un süvariliğine Aziz Derya kaptan tayin edilmiştir. Gezici posta memurları nakil vasıtalarında parasız seyahat edecek P. T. T. teşkilâtında gezici olarak çalışmakta olan dağıtıcılar ve diğer Posta taşıyan memurların vazife e- Rasında vapur, tramvay ve - olobüse lerde bedava seyahat etmeleri temin wAnkara,, vapuriyle gidenler Hüseyin Cahit Yalçın Cenevreye hareket etti Ankara — vapuru dün sant 12 de 805 yolcu, 60 ton yükle Batı Akdı Filistin Uzlaştırma Komisyonunda Türk Delegesi " Hüseyin Cahit Yal çın, General Ali Fuat Cebesoy, Ko. men giden yolcular arasında bulun- AZRA İNAL - FETHİ KARAKAŞ SERGİSİ — AÇILDI Dün, saat 16 da, Taksim, — Fran. da, ressam Azra İnal il Fethi Kı Takaş müşterek bir sergi açmışlar dır, Seçkin davetiller huzurunda açı. dan bu sergi, mevsimin son sergisi telâkki edilebilir. akın yağlı boya, ve gra- bu — serginin anmış olan ser- vürün teşhir ediidiği 'Yeniler” adı ile t. BİYİ takip edişi hususi bir mâna ifa- de etmektedir. Zira Azra İnal ile Fethi Karakaş bu grupa — dahildiler ve bir müddet evvel ayrılmış bulu- nuyorlar. Ressamlar arasında bir ha. reket ifade etmesi bakımından kaye dettiğimiz bu nokta haricinde, ser- &ide teşhir edilen eserler de birer hu #usiyet ifade etmektedir. Belediye murakıplariyle Emniyet 6ncı Şube memurlarının kontrolları 'Dün de gehrin muhtelif yerlerinde af ve 'Ücaret — müesseselerinin kontroluna devam edilmiştir. Dün: Kü kontrolda 405 müessese ve exna£ gözden geçirllmiş ve Belediye yasakı Jarına aykırı hareketleri görülen 18 canafa 'ceza zaptı tutulmuştur. Emniyet 6 ncı şube memurları te- rafından da dün Yapılan kontrolda 327 naklı asıtası teftiş edimiş ve noksanları görülen 16 ü için ceza ker ailmiştir. Lokanta - fiyatlarında 9420 tenzilât temin edildi Sebze, yağ ve diğer iptidaf mıda maddelerindeki ucuzluk / karşısında Jokanta fiyatlarından indirme yap- manın zarüri olduğunu evvelki gün yapılan basın toplantısında Vali ve Belediye Başkanı gazetecilere açıkça ifade etmişti. Bu hususlar üzerinde galışan İktisat İşleri Müdür Vekili Emin Eserin lokantacılarla — yaptığı ftemas neticesinde, inen maddelere Böre fiyatlarda $e 20 nispetinde bir indirme temin edilmiştir. Bunun ta- hakkuku için mürakıplar bu mevzu üzerinde vazifelendirilmiştir. Marshall Plânı Basın sözcüsü yarın memleketimizden ayrılıyor Hindi Çinide yeni bir vaziteye ta- yin edilen — Türkiyedeki — Marahall Plânı idaresi sözcüsü Leo Hahstetter beraberinde halefi ”- Flanagan olduğu halde dün sabah Ankaradan şehrimi ze gelmiştir. —| Hochstetter yarın / Paris yöliyle VWashingtona hareket edecektir. SİYASİ İKTİSADI YENİ İSTANBUL MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE KŞ VENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED. ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SARLICA Bu sayıda yazı İşterini 'tillen İöare eden: Saclâ ÖGET Banldığı yer ı YENİ İSTANBUL MATBAACI- IK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI Fa diplomalarını Vermiş ve merasim edilmiştir. Seklide son bulmuştur. REŞAD NURİ GÜNTEKİN Kavak Yelleri İyi geçinmedilderini ve ikide birde ayrılmağa kalktıklarını da kasabada herkes bilirdi. Bu se. bepten adamcağızın zaten hiç bir teesslirü ak- settirmeyen kapanık ve karanlık — çehreşindeki kederi kimse eiddiye almamıştı. Hattâ alle için- deki karı koca kavgaları bir gey ifade edermiş Bibi onun bu ölüme biraz da memnun olması lâ- Zam geleceğini söyliyenler olurdu. Muhakkak ©- Jan gu idi ki, bu ölüme, ben gibi, onun şavulunda da bir esasli bozukluk olmuştu. Ortada hiç bir 'vey olmasa daireyce geliş gidiş aaatlerini gaşır Masından, akşam Üstleri ağırlaşmış ve kaldırım- çıkarmağa başlamış adımlarla sokakları dolaşmasından ve arada bir durarak olur olmaz geyleri seyre dalmasından bu hal â- gikâr bir surette belli oluyordu. Elimden bir şey Belmemiş olmakla beraber kadının hastalığı e Rasındaki ufak tefek hizmetlerim bizi birhirimi- ze daha ziyade yakınlaştırmıştı. Çok kere so. kakta yanıma gelmesini, yollarımız bir olmadığı halde benimle beraber yürümesini bana bir gey açmak için bahane sanıyor, fakat tek tük bir kaç kelimeden başka bir şey söylemeden ayrıl dığını hayretle görüyordum. Bir akşam vakti yine böyle baları Adeta birbirine dokunan d Karşılıklı cum. bir sokakta, yanyana yürüyorduk. Sokağa göğüs vermiş viran bir evin kafesi arkasından kulağımıza bir kav- ga scil geldi.. Öfkenin en — yüksek per- desine çıkmış erkek — sesi — dürmadan — küf. rediyor, ince ve yırtık bir kadın sesi yine dur. madan makine gibi cevap yetiştiriyordu. — Biz kapının önüne gelince kavga öyle giddetlenmişti ki kırık kafesler birdenbire patlayacak ve iklai birden boğaz boğaza sokağa — yuvarlana; sanıyordum. Ben, adımlarımı sıklaştırmağa uğraşirken arkadaşım birden bire pencerenin altında dur- mup ve kendisinden beklenmiyecek bir cesaretle beni Kolumdan yakalamıştı. — Hayretle yüzüne baktım. Başını havaya kaldırmış, — gözleri yarı yumulu, çehtesinde bir mehtap gecesinde yanık ve âşıkane bir şarkıyı dinler gibi âdeta bir is. tiğrak ifadesiyle kavgayı dinliyordu. Vaziyeti. mizin biçimsizliğini düşünerek ve öteki evler. den görülmekten korkarak: “Yürüsek iyi olür” dedim. Kolumu — daha fazla sıkarak “Aman doktor bey” diye yalvar. di ve bana yüzünde ilk defa gördüğümü zanne- debileceğim bir gülümseme ile güya İşitmediğim, bilmediğim bir geyi haber verdi: "Kavga ediyor. lar”, Biraz sonra yürümeğe başlayınca da hü- zünle şunu İlâve etti: “Erkek yıkımı güç şey doktor bey... İnsan ağaç gibi Kökünden söktlü yor!” * Akgam karanlığında kapalı basma perdeleri ında Jâmbalar yanmağa başlamış - viran evler arsında geçerken bana kendim de farkında olmadan bu “Ben garibim" şikâyetini çıkarttır. mış olan düygü bü kökünden sökülme duygusu: 'nun ifadesinden başka bir şey değildir. - Artık beni buraya bağlayan hiç bir şey kalmamış gi- bi bütün mal ve mülkümü satarak elimde ço- cuğumla bu memleketten çıkıp gitmeyi — ciddi sürette düşünyüorum ve bu fikir beni gitgide #arıyor. Daha garibi yaşım hayli ilerlemiş oldu. gu halde gideceğim her hangi bir yerde o daha evvel bahsettiğim meçhul valde benzer bir yey- lere rastlamak ümidi yeniden beliriyormuş gibi içimde garip bir heyecan kalkıp kabarıyor. xu K MASUM ENTRİKALAR On yedi yıldan sonre başımda tekrar eskisine yakın bir hızla esmeğe başlamış kavak yelini, kendim de farkında olmadan açığa vuran bazı ihtiyatsız hareketlerim mi oldu? Yokaa bu- 'nu etrafımdakiler, bir nevi altıncı — düygü İle, kendiliklerinden mi sezdiler bilmiyorum. — Fakat içimdeki sarsıntının çok geçmeden başkalarına da malüm olduğunu bazı hareketlerinden anlı mağa başladım. Anadolu aslâ — tekin değildir. Öyleleri vardir. Kİ size, henüz yaprağiyle, renk renk yemişleriyle dimdik karşınızda düran bir. n gayri hayır kalmadığını dudak üciyle söyleyiverirler ve gerçekten dedikleri de çıkar y hekimliği hayatımda bazı hastalar hakkın. daki fen ve meslek otoritesine dayanan bazı teş hislerimi sükünetle dinledikten sonra “Sen yine bildiğini idersin ya doktor bey, İlle ondan gayri hayır kalmadı” diyenleri çok işitmişimdir. — ve gerçekten dedikleri de çıkmıştır. Onların “Ağ- zından yimeyi virdin mi aha beyle carp de) gursagına İner” yahut “İhtiyar öskürerken yel çıkardı mı Allah rahmet eyleye” gibi sözleriyle ilkönce: “Yok canım, O iş senin bildiğin gibi de- Bü". diye eğlenmiş, fakat sonradan "Ne dersin 58 Rardaş. Onu ben de bilmez değildim ya sanki gen sıkılmayasın deyi eyle — söyleyivermiştim' yolunda tevillerle meslekin kredisini korumaya Mmecbur. olmuşumdur. İçimin alacamı sezilince beni tekrar bu top- rağa bağlamak için kasabanın her tarafında bir #ürü gizli faaliyetler başladı. Bunu yapanlar »- rasında bir kısmı malı canın sadece yongası de- Bi temel Gireği olarak kabul — edenlerdi. — 1. Çinde bizim Hacı Ömerin de bulunduğu bir grup üzun yıllardan beri münazaalı bir dâvanın mev Zuu olan bir çiftliği ucuz bir paraya bana satın alvermek için paçaları sıvadı. Bu çiftlik — Mini Mücadele yıllarında Yunanistana kaçmış ve ©- rada varlssiz ölmüş bir ihtiyar Ruma aitti. A gağı yukarı arayıp #oranı yoktu. Hakikatte ka- Sabanın İleri gelenleri bu çiftlik etrafında bir birlerini yemekte idiler. Gözler ve kafalar iyice kızmış bulunduğu için yapılacak açık- arttırma- da çılgınca pey sürenler olacak ve neticede bu yağlı lokma kimseye hayır etmiyecekti. — Uzun Mmücadelelerden sonra taraflar arasında uzlaşma ümidi kalmayınca çiftliğin bana bırakılma bir ittifak meydana geliverdi. Düğün gibi ölüm için de hediye vermek Adet olmamıştır. amma kasaba bunü sevgili doktoruna, ailes mekle uğradığı zar yıyordu. Bu gayet kârlı işte evvelâ pek istekli gö- rünmeyişim gruptaki şüpheyi arttırdı ve o kadar giddetle Üstüme düştüler ki neticede "Evet” de- Meğe mecbur oldum. Dostlarımın İnsan — ruhu hakkındaki anlayışları oldukça ilerde olaa yine bir dereceyi geçemiyordu. Mutlaka buradan git- meyi kafasına koymuş bir insan için bu çiftliği, istediği gün, verdiği paranın yedi sekiz. misli SA kıymetinde e| kadar bir çeke tahvil etmekten kolay ne tasavvur edilebilirdi? * Gelelim şimdi ikinci grupa... Bu günden ya. rına yiyecek ekmeği olmayanlar için para ve mal her şeyden Üstündür. Fakat geçim durumu. 'nu az çok düzene sokmuş ve biti kanlanmışlar için Tütbe ve şeref paranın da Üstündedir. Bu bakımdan ekonomik diyebileceğim birinci grup bana bu çiftlik cephesinden bir sulh taarruzu yaparken öte yandan da bir siyasi grup başka Çinsten bir faaliyete geçmiş görünüyordu. Bu- nun ilk belirtileri Hükümet meydanına dikilmiş bir Atatürk heykelinin açılışında görüldü. İe- tanbulda okuyan fakir bir akademi tal yaptirılan bu heykeli açmak için aşağı yukarı bir seneden beri münasip bir fırsat ko du. Nihayet parti genel sekreterinin © günlerde vilâyetten geçeceği öğrenilerek tören hazırlıkları çabucak tamamlandı ve Ankaraya bir. heyet gönderilerek genel sekreterden dönüşte bir kac nat kasabamıza uğramak için söz alındı. Tali- himize genel sekretere kalabalıkça bir heyel re fakat ediyor ve aralarında — Gazinin yakınla Yından bir kaç da hatırlı mebus bulunuyordu. Açık başımı çevreleyen beyaz saçlarım, — kalın baka gözlüklerim ve bira kal hğiyle telâfi eden vücuduma hokka gibi oturan ceket atayımla bu gibi törenlerde beni dalma dlk safa sürerler. Hattâ talihimize hop birbirin. den Vücut ve kıyafet züğürdü çıkmış kaymakam- der bile devlet temsilcisi vazifelerini zon: sıkı .T ve ben: yaptıktan sonra ikinci plâna geçe den imdat umarlar, Kasabada büyüklerle konu. gürken. kekel sima vakur. ve mü- Savi olan benden yoktur. (Devamı var) başka/ kimse