v Anadoluda Refik Halid Kırk yılevvel - Kırk yıl sonra -16- Ai:ant Gölü kenarında Okuyucularıma bir sürpriz — Abant Gölü nerede, Bergama neresi? — Şi- kâyet olmasın ama... — Otel peşinde koşuyorum — Beklemediğim bir davet — Otelcilik bize ne kadar uzak! — 1910 senesinden bir otel ve omlet hâtırası — Söylenemeyen makul bir söz — Tertemiz bir oda ve sabun kokulu bir aile evi yatağı YOLCULUĞUMUN hikâyı sini takip eden okuyuculaj ma bir sürpriz yapacağım: Şu 16 ncı mektubumu 1950 hazi- Fanının ikinci günü 1350 râkım- h, çamlar ve gürgen ormanı i- çinde bir göl kenarından yazma- ğa başladım. Sabahın seher ti.. Saç soba, çıralı odunların alevli hararetinden kızıp kızar- dıkça — çatlayacakmışçasına çı- tırdıyor, ön deliğinden odaya a- ra sıra tersine duman hohlaya- rak gürül gürül yanıyor. Yur- dumuzun en güzel yeri diye şöhret kazanmış olan Abant'ta- yım. Biliyorum, bundan — evvelki mektubum Bergamada inişimi ve otelsiz kalışımı anlatmakta idi, Nereden nereye? Haber ve- reyim ki Egeden birden bine A- bant'a gelmedim. Abant, sey hatimin son durağıdır. Üç, dört gün dinlendikten sonra İstanbu- İa dönüyorum. Bergama ile A- bant arası, haftalarca her vası- tadan faydalanarak — gittiğim yerleri sayması uzun sürer. Ro- tamı daima bahara çevirdim; Anadoluyu daima baharın izi Ü- zerinden takip ettim. ve yemiş, her uğradığım yerde tur- fanda halinde karşıma çıktı. Abant Gölü kenarında azıcık istirahat hakkımdır. Zira benim seyahatim —okurken — öğrene- ceksiniz— bir kaç bakımdan yo- Tucu oldu. Evvelâ seçim zamı nina rastlayan kısmında çok dert dinledim ve çok nutuk. U- mumi telâşa istemiyerek kapıl- dim. Sonra nerede, görülecek şu var dedilerse otomohil, otobüs, hattâ kamyon ile oraya koştum; harabe merdivenlerine ve kulele- Tine tırmandım, mağara ve mah- zenlerine indim; bir tanesini ih- mal etmedim, Daha sonra yeni Millet Meclişinin ilk açılış gün- lerini Ankarada geçirdim; bütün safhalarını yakından seyrettim; bittim. Zonguldakta ise kömür galerilerinde daracık deliklerden sokulup oluklardan kayarak ve kaypak yokuşlara kendimi ve- rerek başardığım yerlatı gezinti- si bir defasında Üç saat sürdü. Bunlara, uğradığım şehir ve ka- sabalarda âhbap Vve okuyucu gruplarının ekseriya gece yarı- larını bulan sohbetlerini de ek- leyiniz, bir fikir hâsıl edersiniz. Elli günde ilk defa saat onda yatıp sabahleyin altı buçukta u- 'yandığım, dinlendiğim tek gece Abant'daki gu ilk gecemdir. Bir misal daha: Yalnız dünkü yol, bir gece evvelinden ikide yatıp beşte kalkmak üzere altıda baş- ladı, yedide bitti: 13 saat! Şimdi gelelim Bergama'ya: Yaralı mı, çıbanlı mı olduğun- dan, yoksa boğazı ağrıdığı için mi, anlıyamadım, boynuna hay- Ni kirli bir sargı bezi " dolamış, müşteri bolluğundan şaşıra kı miş bir otelci, nasılsa nezaket gösterdi; ismi temize, iyiye çık- Mıiş başka bir otele adam gön- derdi. Yer bulunup bulunmadığı- ni öğrenecektik. Saatler geçiyor, hava karardı, ışıklar yandı. Ne gelen var, ne giden, ne de bir. haber ulaştıran! Caddeye fırladım. Şehir epey- ce uzakta... 28 Nisan Bayramı münasebetiyle etrafta fevkâlâ- delik seziyorum. Bir mektep bi nası önüne gelince halinden öğ- retmen olduğunu sezdiğim bir gence selâm verdim; / otelleri hangi semtte bulabileceğimi sor- dum. Yalnız selâm vermemiştim, kendimi takdim şeklinde ismimi ldirmiştim. Gözleri parladı, t vazifede imiş, ayrılamaz- mış. Müdür Bey de tören hazır- lıkları için bir yere gitmiş. Ya- 'nıma öğrencilerden zeki, terbi- yeli bir çocuk kattı. Ben o kada- rını bile beklemiyordum, isteme- miştim de... Müteşekkir kaldım. — Nerede oteller, oğlum? — Ötede, ileride.. Bir taksiye bindim. Burada da sokaklar dapdaracık. Çarsı içinde dört otele uğradık. Kimi- 'nin kâtibi yemeğe gitmiş; ki- mininki ortalarda yok, Bir tane- sininki sallapatı, öbürününkü vurdum duymaz. Zaten bu otel- lerin hiç biri rahat edilecek cinsten değil. Çarşafları bile de- Hiştireceklerinden — şüpheliyim. İyisi doğruca İzmiri tutmak. O kararla geri, otel bahçesine döndüm, Bavullar, hamalların bıraktığı kenârda hâlâ duruyor. Kötüsü şu ki —Evvelce işanet etmiştim— Bergama ile İzmir arasındaki - yol hem bozukmu: hem de hususi otomobil tutmak Masraflı olurmuş. Geceleyin se- yahat tehlikesi de caba Eh, ârtık Hükümet makamın- dan yardım isteme sırası geldi Boynu yaralı otel müstecirine dedim ki: — Kaymakam Beyi nerede bulabilirim, acab — Burada... Şu masada otu- Yuyor. Filvaki bir masa başında Üç kişi oturuyor amma aralarında Kaymakam hangisi? Onu da gösterdi. Yaklaştım; yaklaşın. ca yaşıma, başıma hürmeten o- Jacak, ayağa kalktı. İşi anlat tım, hiç değilse o gezip beğen- mediğim otellerin birinde yatak takımları temiz bir oda teminine delâlet etmesini istedim. Derhal telefona doğru yürüdü ve «hay- di yeni tâbiri kullanıverelim- il- gililerle konuştu. Az sonva ce- vap alacağımızı da bana bildir- di. Ayakta konuşa duralım, ya- nımıza demin beraberce oturdu- u İki zattan biri yaklaşmıştı. — Sizi o otellerde yatırama- yız, dedi, evim müsaittir, bize Misafir olacaksınız. Rahatınızı temine çalışırız. Kimdir bu zat? Gayet sevim- li, ayrıca mütebessim ve belli ki rind-i kâmil, Kaymakam — Bey tanıştırdı: Hâkim Abdurrahman Bey imiş. Candan teşekkürleri- mi bildirmekle beraber çarşaf- ları değiştirilmek şartiyle otek de kalmağı tercih ettiğimi, zira öyle vakitsiz misafirliklerin rü- hatsızlık verici, zor - olduğunu pek iyi bildiğimi söyledim. Ayf?| Tıca fırsatını bularak - Kayma- kam Beye otelden vazgeçmek istemediğimi usulca anlattım. Ya az çok temiz hale sokul- muş bir otel odası, ya misafir- lik. İkisinden biri teminat al tında, Hele bir miktar yiyip çelim, dinlenelim evvelâ! Barı- namadığım bu otelde çerez ma- kulesi şeylerle şiş kebâbından ve ciğer kızartmasından başka- sı yok. Ben orasını —Bergama, meraklılar ziyaretgâhidır. zan- iyle— mutfağı ve servisi or- ta derecede bir yer diye teveh- hüm etmiştim. Vehme kapılmı mın bir sebebi de vardı: 1910 ta- rihinde, tam 40 yıl önce Tire- deki çiftlikten atlara binerek bir gün Ayasuluk yani Efes'e inmiştik. Meşhur harabeleri gez- miş, o civarda bir ecnebinin İda- ve ettiği basit, lâkin lüzumlu eşyası tamam, tertemiz, ferah, bakımlı oteline uğrayarak öğle yemeğine kalmıştık. Sofraya mantarlı, bir omlet konulmuştu, hayali cihan değer geçmiş za- man gibi hâlâ keyfi hatırımda- dir. Otelcilik bize niçin bu kadar uzak... Ve uzak kalmakta devam diyor? Bir kadeh içki, biraz yemek, asıl mühimmi gönül rahatlığı. Ferahladım. Bahçeye bir kaç aile de gelmiş, memur olsalar gerek. Nebatat Enstitüsü öğ- retmenleri kadınlı erkekli ve ne- şeli neşeli konuşuyorlar. Beni açıkta bıraktıklarının farkında değiller, tabil... Zaten otel hal kında fikir €dindikten sonra es- ki üzüntüm de geçti. Sanmış- tım ki burada, bütün o Balı- kesir, Edremit, Ayvalık otel kıntılarını — giderecek — bir konfora kavuşarak, bir, iki gün medenileşeceğim. — Umduğumu bulamıyacakmışım. Zira, zaval- h bir garson dört, beş masayı bile intizamla idareden âciz. Bir oraya koşuyor, bir. buraya... Çırpınmaktan helâk oluyor Kahvemizi içmiştik ki bir a- damın gelip bavullarımızı aldı- ğını haber verdiler. Nereye gi- diyorduk? Otele mi, eve mi? E- ve gideceğimizi bizzat Abdur- rahman Bey masamıza gelerek söyleyince kendimizde mukave- met imkânı bulamadık, Zaten yol yorgunluğu ve otelsiz kal- Ma telâşı ile hırpalanıp gevşe- miştik; uyku gözlerimizden akı- yordu. Korkum şu idi: Ya eve YENİ İSTANSUL 7 Hazinan 1950 Üniversite imtihanları devam ediyor Yazılı — imtihanların neticesi on gün sonra ilân edilecektir Üniversitede 1 haziranda bay- İamış olan imtihanlar devam et mektedir. Hukük Fakültesinde birinel sınıfın Medeni Hukuk ve Roma Hukuku grupu ile İktisat Krupu / deralerinin / imtihanları yazılı olarak yapılmıştır. İkinci sınıfın yazılı imtihanları da dün bitmistir. Şifahi imtih ara da aynı zamanda devam edilmekte ve neticeler peyderpey talebeye bildirilmektedir. Yazılı imtihan- Jarın neticesi 10 gün sonra ilân edilecektir. Umumi Hukuk Ta. rihi Profesörü Sadri Maksudi Arsal milletvekili seçildiğinden imtihanları kendisi — yapama- maktadır. z alan hatipler, şehir dal ve otobüs karosöri Şehir Meelisi dün yaz devresi top- dantılarırın — ikincisini Sırri Enver Batur'un — başkanlığında — yapmıştır. Dünkü ruznamenin teklifler kısmın: da: Şehir Hıfmasıhha Müessesesinde yapılacak kimyevi ve bakteriyolojik tahlillere ait Ücret tarifesine müteal- lik teklif, Konservatuvarın 1946 kesin hesabi hakkında Dalmi Ko- misyon raporu, Bebek-Kürüçeşme 1- mar plânında tadilât icrası hakkında teklif, Kazlıçeşme-Zeytinburnu imar plânının tadili hakkında teklif, Buz gaz Adası imar plânının tadili hal teklif, Çatalca ilçesinin Kestane kö- yünde pazar kurülması hakkında teklif, Beykozdaki / Çavuşbaşı çifti- #inin müstakil köy haline ifrağı hal kında teklif, Kan istasyonu / tesisl için 1980 yılı bütçesine mevzu 50.000 ). 4 drü tahsisatın İl Sağlık: Müdürlüğü emrine / verilmesi hakkında teklif, Bünde tetkikat yapan İsviçreli müte- — — rur, nezaket icabı saatlerce 0- turmağa mecbur olursak? Misafirlik bu... “Eh, yatayım artık” demek mâkul bir sözdür. amma kolay söylenmez. Söyle- rim elbette... Saat on ikiyi ge- çerse. Halbuki daha on, on bu- ğınız bir takım karanlıkça yol- lardan sağa, sola büküle büküle kıvrıla kıvrıla nihayet önü bah- çecikli güzel bir eve vardık. İ- çinde rahat edeceğimiz görünü- şünden anlaşılıyor. Bir şey da- ha anladım: Ev sahibi kısa bir hoşbeşle iktifa edip “Allah ra- hatlık versin” diyecek — olgun- lukta, misafirperverliğin arayıp da bulamıyacağınız yüksek va- sıflarını haiz bir vatandaş,. Netekim bir çeyrek sonrü 0- damızdayız; üst katta, ayrı bir dairede... ne tertemiz aile oda- sı! Frak ve smokin gömleği be- yazlığında, sabun kokulu o ne gidince bir konuşmadır. tuttu- İâtif yatal Şehir Meclisi toplantılarına dün de devam edildi linde seyreden bazı kamyon inin nizama aykırı olduğunu belirttiler kında teklif, Kadıköy şubesi tadilat ili| komisyonuna asil ve yedek üye se- çilmesi alacak kayıtlarırın terkini hakkında kında teklif, Beylerbeyinde / Misirli| teklif vardır. Bu teklifler okun köşkü sahasının ifraz plânı hakkın- | ve ait oldukları komlayonlara havale da teklif, Çengelköyde İngiliz Alibey| / edilmiştir. ÇİRLİRİ civarı İmarı plânı hakkında | — Bilâhare, Karaağaç — Kurumunün #ının 1046 yılı İdare hesabi hakkın- manlığının 1847 yı ETT. İşletmeleri Umum Müdürlü- | hakkında yonü - tutanağı, #i Beykoz ilçesi mesul saymanlığı: Zün 1047 yili İdare hesabi hi Hesapları İnceleme Komisyonu tuta- bt inin 1847 yi İdare hesabı hakkın. Antakyanın iç mahallelerini | da Hesapları İnceleme Komtsyonu Ka aa aa Ü ek. düvazli | tutanagı, Yeniköy “imar plânı hak- yYaya kaldırımları, yaya kal-| İnda İmar Karma Konisonu tu: dırımları - ortası gel ve sü ;YM" ae Çat? akması için oluklu, her dö- Daha gonra, riyaset makamına ve- nemecini çıkmaz sokak sanaca- | vilen takrirlere geçilmiş ve söz alan ŞEHİR HABE is sisteminin düzeltilmesi için Teknik Üniversiteliler dün bir toplantı yaptı S$por salonunda toplanan bine yakın talebe talimafname ve tedris sistemindeki aksaklıkları belirten konuşmalardan sonra ellerinde levhalar olduğu halde Âbideye çelenk koydular Teknik Üniversitedeki tedris sis. teminin ve talimatnamede — mvecut aksaklıkların düzelfilmesi. için "Tek- ik Üniversite Talebe Birliği Vilâye- t6 müracaat ederek bir açık hava ingi yapılmasına müsaade - ist Mişti. Vali ve Belediye Reisi Fah. Teddin Kerim Gökay'ın açık hava mitingi yerine kapalı salon. toplan: fası yapılması hususundaki tavaiyele- Fini yerinde gören talebeler dün sa: at 1830 da Teknik Üniversite apor salonunda toplanmışlardır Bine yakın Teknik Üniversite ta- besinin Iştirak ettiği toplantıda ho- calardan bazılarının da hazır bulün: dükları görülüyordu. İstiklâl Marşı hep bir. azgdan hassıslar ile 20-5-1049 tarihinde v zifeye başlıyan Cihat İren'in al Jarının tesviyesi için İdare bütçı de 50.000 liralık aktarma yapılmı hakkında teklif, İş ve İşçi / Buli Kurumu için tahsisat kabulü hakkında telgraf, Üsküdar Subesi / tAdilAt komlayonuna — asll ve yedek üye seçilmesi hakkında teklif, Yol fazlası kira bedelinden 116 Jira borçlu Mecit aleyhine açılan dâva ve 1940-1047 senelerine ait ayniyat ke- sin ve İdare hesapları hakkında He- sapları İnceleme Komlayonu tutana- A, Şehir Tiyatrosu mesul saymanlı- da Hesapları İnceleme — Komls) pları İnceleme Komla- Şehir Tiyatrosunun 1946 yılı kesin hesabı hakkında He- şapları İnceleme Komlsyonu tutana: kinda nafı, Fatih ilçesi mesul saymanlığı- nin 2047 yılı İdare hesabi hakkında Hesapları İnceleme Komlsyonu tuta- nağı, Çatalda ilçesi mesul saymanlı. bir hatip, gehir dahilinde soyir eden 'bazı kamyon ve otobüs. karoserileri ile bunların yüklenmelerinin belediye nizamatına aykırı olduğunu izah et- miştir. birleşiyor mu? Dünkü akşam gazetelerinden bazı- ları Milli Kalkınma Partisi, Emlâk Partisi ve Müstakiller Birliğinin bir- leşerek “Mili Birlik Partini" adı ah tanda toplanarak faaliyete geçecekle: Tini bildirmişlerdir. Bu haberin sihe hatini sorduğumuz Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahreddin Kerim Gökay, Vilâyete bu menlde bir müracaat ol. hığını söylemiştir. RLE R İ ) Şehir hatları yaz tarifesi başladı Yeni tarifede Adalar, Boğaziçi ve Haliç sakinlerinin istekleri yerine getirildi hir hatları — yaz tarifesinin tat- bikina bu sabahtan itibaren başları: mıştır. Geçen yıla nişpetle bir çok enilikleri ihtiva eden bu tarifed 7.05 de Pendik-Heybeli-Köprü, 805 de Büyükade-Heybeli-Köprü, Kınalı: Burkaz-Köprü olmak üsere Üç doğru şöylendikten sonma - Talebe / Birliği | geter ü e. eüRENtüR, Ve aşkanı Galip. Baloğlu — toplantının Başkanı Galip Baloğlu toplantının | " Ayrıca Pendikten 1948 de tekmil sisteminin ve talimatnamenin aksak. | 4 u tekelelerine uğrıyan, - yine klarım. belirterek Pendikten 10,5 de Kartat ve Adı: — Şurası muhakkaktır ki üniver aitemizdeki tedris dâvası yeni degii. | - tAncırAdalar irtibatı sıklaştırılmışt dir. Senelerce talebeler — tarafından | — Gidiş tarifesinde ise iklal / dire Üzerinde durulmuş acaip talimatna: | olmak Üzere 13.30, 17,50 ve 19.15 de meler yüzlerce kişinin sene kaybına, | Pendiğe kadar uzanan Üç sefer ilâve Üniversiteden kaydının — silinmesine | edilmiştir. sebep olmuştur. Çok konuştuk Boğaz. hatlında - Baykozdan 6.30, aabüeceğine Olan İmkımiz. sarsu. YS YLARAR GA BOt gilebileceğine olan imanımız sarsır | dan 8.05 de 8 yeni #efer. ilâve edil. zihniyet bugtn llkderin a: te 16.80, 16.40, 19.15, 19.26 de Za noktalarının akaaklığını” kabul e- | Rümeli ve Anadolü yal diyorsa bu sizlerin bu haklı dâvamız- | fer konulmuştur. Harem-8 e göntermiş Gluduğu — yarardandır. | üna iwe 8 veer tertiplenmi Umanız ki Üniversitemiz. idaresine | — Ayrıca İzmit seyahati S saato İr toplantımız. kâfi bir Ikaz. olacaktır. Gençlik olarak bis geçenlerde yabanı | Girümin Ada ve Xalova. pöstaleri cı bir memlekette görüldüğü gibi ka- | Arkara, Anadolu ekepreslerine bağı Zanılamıyan not için Üniversite yaz | — İanmustır. kan zihniyette değiliz ve olamayız | — Bu tarife ile Haliç, Boğaz ve A Üniversitemiz ruhlarımızda — derin| Sakinlerinin isteği yerine getli hürmet ve muhabbet hisleriyle yer tmiştir. Tekrarında fayda görüyo. Tum, Dâva olarak ele aldığımız be- dâva sınıf geçmek değil, millete ha- Yırlı evlâtlar olarak yetişebilme dâ- vasıdı Bundan #onra İstanbul Üniversiti #i Talebe Birliği adına konuşan Bi lik Genel Sekreteri Faik Güven, U- niversite ve Yüksek okullarda hoca ve talebelerin her nedense sanki iki kutup olduklarına / işaret — ederek “Bizlerin onlara yaklaşmak istediği- miz, onları sevdiğimiz kadar onlar da ayni hislerle bizlere yaklaşsa idiler bir alle muhiti sayılan Şu vİVİ çatı. 'nin altından dışarıya aksedecek hiç bir derdimiz olmayacaktı” dedi. İnşaat Fakültesi adına — konuşan Cenap Keşkekçi vize almak hususun. 'da gösterilen güçlüklerin talebenin cesaretini çok kırdığını liselerden en iyl derecede mezun olan talebelerin Teknik Üniversiteye girmelerine raf men kendi sınıflarındaki 80 talebe. den ancak 10 kişinin mezun olmaş namzet bulunduğunu tebarüz ettirdi. Yine talebeden Talha Ermiş tali- matnamenin bütün aksak taraflarını aayarak, Talebe Birliğinin, bu husus. taki görüşlerini ilmi bir rapor halin (ç belirtmeğle bazır.olduğunu aöyle Diğer hatipler de tedriş sisteminin ve talimatnamenin bugünkü aksak- fıkları yüzünden — Teknik Üniversi. telilerin memleket kalkınmasında 1â. yık olduğu mevkli almak hususunda uğradıkları zorluklara temas ederek bü aksaklıkların düzeltilmesi Tüzumu üzerinde durdular. “Talebelerin önceden — hazırlamış oldukları ırda ezeüimle şu tüm- lelet göze çarpıyordu. Netice ilim değil, elim; Diplomayı aldık, her şeyi Verdik; Bir diploma bulunmaktadır. Marshall Yardımı afiş müsabakasını kazanan Kenan Temizan Paristen döndü Marahall Yardımı / tarafından tem 'Up edilmiş olan afiş müsabakasına iştirak eden Türkiye birincisi Profes sör Kenan Temizan, Marahali Yardıı minin dâvetlisi olarak gittiği Parise 'ten avdet etmiştir. Evvelce de bildirdiğimiz gibi, Kenan Temizan, beynelmilel afiş mükAfatını. kazanmış beş Avrupa / birincisi ee rasındadır. - Bütün Marahali Yardı. mina dahil milletlerarası müsabaka 'ya katılan ön iki bin afişten seçilen ancak üç yüz kadar afiş Pariste tepe hir edilmiştir. Bu Üç yüz afiş arae sında arkadaşımız Türkiyeyi - beğ Avrupa birincisi arasında temsil et miş bulunmaktadır. leyrut — Racing - Takımı İstanbula gelecek Beyrutün — küvvetli. takımlarından' Beyrut-Racing kulübünün eylâi ayı içinde gehrimize geleceği ve Fener- Bahçe, Galatasaray, Beşiktas, Vefa ile £ maç yapacağı öğrenlimiştir. Belediyenin alacağı 50 otobüs in açılan münakasa müddeti sona erdi ETT. İdaresinin Otobüs İşletmesi için satın alacağı 50 otobüs hakkın- Na sana aa oldann Güyene Vize, |. G l eli SÜĞ GS l Tanaaasla Yü Davanle ı vet | "niş ve mühtelif memleketlere men- Üşmektir: 24 saSt yetişmiyor. gün. | — *UP 26 firma iştirak etmiştir. lerin uzatılmasını istiyoruz. Tekliflerin tetkikına başlanmıştın. İki saat kadar devam eden konuş- malardan sonra elde levhalar olduğu halde Taksim Âbidesine çelenk koy. mak hususunda gösterilen arzuya po- JİR tarafından müsaade — edilmemesi Üzerine Valiyle temasa geçildi. ve Fahreddin Kerim Gökay talebelerin ısrarla ricaları üzerine Abideye top- İuca giderek çelenk koymalarına mü- sande etti. Çok miki polis kordonu talebelerin arasına yabancı unsurla- rın karışmamasını sağlıyordu. Toplantıya İştirak eden talebeler ellerinde levhalar olduğu halde Tak- «im Abidesine giderek çelenk koyduk- 'tan sonra hep beraber İstiklâl Mar- gını söylediler ve başkanlarının şim- di Taşkışla yoliyle mektebe dönece Biz, sözü Üzerine aynı şuur ve vekar içinde hiç bir taşkınlık yapmadan Taksim - Taşkışla - Mete caddesi A. yazpaşa yoliyle mekteplerine döndü. der. Otobüslerin siparişi şartnameye üye gün olarak en müsait teklifi yapan Ve en erken teslim edecek firmaya bir haftaya kadar verilecektir. SİYASİ İKTİSADİ YENİ İSTANBUL MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi. VENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal HL SARLICA Bu sayıda y 'tülen iümre eder Sacld ÖGET Banldığı yer t YENİ İSTANBUL MATBAACI- TIK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI REŞAD NURİ GÜNTEKİN Kavak Yelleri —7— Ağlamak da çok kere resmi bir vazifedir. Cena- zede söylenen nutuk gibi, projesini henüz mer- kuma sağken düşünmeğe başladığın mermer tür be yavrusu gibi, merhüme için döktüğün ve da- ha dökeceğin bir çok paralar gibi.. Fakat yazık Ki gözyaşı para kadar kolay dökülemiyor. Nete- kim mezarda n halini, yabancıların - koy inda yatan öksüz çocuğunun halıni daha buna benzer bir çok hazin sahneleri kendi kendine tas: yir ettin. Fakat ağlayamadın. Gariptir o gözyat darı, Bir çok yıl önce düşman eline düşmüş ve yeği, güzel gibi bir İki basmakalıp sıfatında Başka bir geyi hatırda kalmamış bir vilâyet, İ on parkında cemaat halinde konuşulurken yahut size epeyce bir miras bırakan meçhul bir akrabanın ölüm haberi okunürken dereler gibi akarlar; sonra böyle en lüzumlu zamanlarda 1 ederler, BSes burada Adeta kahkahayia, hatta Hacı Ömerin büyük pirinç alış Verişlerinde, bir takım kürt masallariyle kendisini mandepsiye bastır. Mmağa uğraşan İstanbullu simsarlara karşı olan yartıcı alayı ile gülüyor; onun ağziyle 'Get şuradan yahu? İşin mi yok” diyor ve ilkve ediyor: — Hadi uzun etme, İşin iş bu. gece, telik miras da yedin.. Bak B — Temim” Fakat bu gece beni rahat bi- rak. — Bu gece mi? Ben seni bir daha nerede yakalarım? Bu gece senin müstemna bir uyanık. hik gecendir. " Bundan evvelki gecelerde olduğu #ibi bundan sonraki gecelerde de ken yine her Zamanki, kendinden memnun emaf peygamber üye kuna dalacaksın, Bu geceki gibi içinin alacı Tü, bütün şenmatiyle, açığa vuran bir görünür Suç Üstünde seni bir daha nerede bastırırım? vır GECENİN SON RAPORU Belki daha kolay ifade edebilirim - diye Mazraklı Timihâj gibi sualli cevaplı bir. konüş- ma şekline soktugum bu vlodan mühasebesl be. ni korktuğum noktaya — getirmişti. - Vakayı ol- duğü gibi anlatmalıyım. Vaka dediğim biraz ev- 'vel elimde çantam, arkamda beyaz entarimle Kkâhyanın karısının " odasında yapmağa gittiğim son vazifedir. Şetika Abanın tuttuğu mum madan Uzalıp kisalıyor. görülen basamaklardı yuvarlanmamak için önüme eğilerek, trapzaı Jara tutunarak aşağı katın dol ninİ adım adım iniyorum. 'Tavandan cuk - kangalları, sokan sarimsak . hevenkleri altında basık ve çarpık bir korldordan geçerek €n dipteki küçük odaya — doğruluyorum. Hasta kadının yattığı yer burasıdır. Evin bir kaç yüz adım uzağında, övaya inen dik yokuşun bi dığı noktada onun kendi taş kulübeni de ve Fakat kâhya bir yaralama vakasından dolayı bir buçük yıl hapse mahküm edilince yalnız kal- mış, böyle yerlerde genç bir kadın için gecenin biN türlü hali olacağı düşünülerek bu odaya a- 32 fınmıştır. Esma zaten evin çocuğu gibidir. Kâh- ya onu bit kaç yıl önce vilâyetin uzak bir ka- Zasından kaçırmış, bu yüzden alt çenesini bir yandan bir yana delip geçen bir de kurşun y Miştir. O zaman muayenehanemde yaranın par Kımanını yaparken her / defasında “Tuu Allah Gezanı versin! Yalı kavağı gibi delikanlı bir ka- din için çenesini darma Kâhyaya takılırdım. Fal mayı çiftliğin ötetinde berisinde yakından gör- İmeke başlağınca da: “Esma pek de yanlış etmemiş galiba” diye düşünmüştüm. Esma da Şefika Aba gibi çiftliğin gönüllü yardımcılarındandır. Hacı Ömerin karısiyle bera- Ber Mmutfakta çalışır, tahta çamaşır gibi ağır işlerde aylıkçı hizmetçilerden — ziyade uğraşıp didindiğini görürüm, Esma bu havalide sıtma çekmeyen tek tük piyangolulardan birldir. Bu Bakımdan benim müşterim olmamıştır. Vahşi ve olduğu için başkaları gibi yanıma da çar. Fakat yine de bir aramızda bir yakınlık var- dir. Eama su böreği yapar, benim de gitgide büyüyen karnına ve bir türlü kontrolüne cesaret edemediğim hafif geker şüpheme rağmen o na- merde hiç yüzüm yoktur. Bu #ebepten çifiliğe her uğrayışımda beni-yemeğe alıkoymak ve Es. maya su böreği yaptırmak Adet hükmüne gir- Miştir. Bir yerde rastladıkça ona İltifatım “Giz 'beni yine unuttun... Ne zaman yiyeceğiz şu güzelim su böreğini” yolunda bir söz olur. Bu Kompliman böreğe değil de Bsmanın çehre veya vücüdünün başka bir yerlerine imiş gibi âdeta huylanır ve aygırdan kaçan kisrak gibi. patır F yanımdan kaçar, Bir yaz günü Hacı Ömerle, yengeyle. ve ha- 33 tırlayamadığım daha bir kaç kişi ile bahçede, çardağın altında yemek yediğimizi hatırlarım. Yine su böreği yapan Esma tepsisini — sofraz koymak için yengeyle benim biraz yana çekti. #imiz başlar ve omuzlarımız arasından — uzat- Mişti. Boyur kısa olduğu ve bana sürtünmek ia- temediği için zorluk çektiğini ve yanı lev alev tutuştuğunu yan gözle, âde dan, görüyordum. Yeni ateşten çıkmış böreğin kokusuna karşı ağzımı şapırdatarak: "Oh, oh, ©h" diye bir tuhaflık yapacak oldumdu. — Bama birdenbire ürktü Ve telâşla kaçayım derken #en- deleyerek burhünü ve yanağını yüzüme çarptı. İe Gayri gülmekten kimde can kalır. Fekat aynı zamanda da bu sert kıkırdaklı burunün ve terli yanağın hizla yüzüme sürtünüp geçmesinden bir rip düygü kaldı ki bir zaman devam etti. Ben heyecanların pek az insanda, bu sim siki Köylü kadınında olduğu kadar, âni “renksiyanlar yaptığını gördüm. Böyle hallerde, güneş ve rüz- gâr yanıklariyle alacalı çehresine kırmızı bir e- dektrik feneri tutulmuş gibi, birdenbire yüzüne kan hücum eder; dudakları kabarıp titremeğe bas- İar ve öyle tasavvur ederim ki o esnada ent nin yakasından aşağı elini sokarak sırtını ve omuzlarını yoklamak kabil olaa cildinin tavuk deriai gibi pütürlendii hissedilecektir ve yine öye le tasavvur ederim ki Kâhya ağzına yediği kur- günü biraz da bu yüzden yemiştir. Kâhya ile Esma için bir başka tasavvurum da onların yokuş başındaki taş kulübede yalnız kaldıkça bu kulübeyi bir devlet harsına çevirdik- deridir. Fakat nedense çocukları olmamıştır. ve/ Bi ma buna kocasından ziyade mütecssirdir. Birkaç kere Şefika Aba Vasıtakiyle benden İlâç istedi “Gelsin de bir göreyim” dedim. Galiba “Göre- D yim” sözünü yanlış anlıyarak benden daha faz- İ kaçmağa başladı. Fakat anlaşılıyordu ki mik. roplu anofel sineğinden benden olduğu — kadar kaçamamıştı. * En ağır hastada daima iyi bir tesir uyar diğini bildiğim şakacı, fakat tok ve otoriter Be- simle: eÇMİŞ olsun! Neler oldu sana! Horog- Jar mi gagaladı. seni” diye bağırdığımı işitin gömleğinin içinde yarı çıplak vücudü karaya v Muş balık gibi çırpınıp çırpınmaya başlamıştı. Bir an başka yerlere bakarak Şefika Abaya: — Ört şunun Üstünü Allah aşkına... Bir de Üstelk soğuk amasın, dedlim. Fakat o, dolu dizgin kırkı boylamış bir ates- le par par yanıyor, benden Jaçınmak şöyle dur gün heyecanla boynuma sanlacak gibi y Ve anormal heyecan hamleleriyle titreye titreye aklıyarak: “Doktur bey, ben gidiyom — gaynı. hepiniz bana hakkınızı helâl edin” diye döğünü. yordu. Yaştığı, yorganı birbirine karışmış yatakta Şetika Aba ile Adeta boğuştuğunu görerek gid- detle emrettim Kes sesi bakalım... O nasıl lâkırdı 6? Ben eyle terbiyesizlik — istemem... İki ucundan düttüğüm gibi yırtarım ağzını / gulahlarına der Hastalığa alışmamış vücutlara ilk akınlar dalma şiddetli olur ve bazı hastalarda Adeta lez- zetli titremelerle karışık şairane ve Aşıkane sar- hoşluk heyecanarı şekindle kendini gösterir. Ba- ma da öyle bir hal içinde olmasına rağmen bir- denbire korktu Ve sesini kesti. Fakat pek kısa bir zaman sonra tekrar başlamak üzere (Devamı var) 35