— YENİ İSTANBUL - Anadoluda Refik Halid Kırk yılevvel - Kirk yılsonra U R aa S A (ŞEHİR HABERLERİ), içerisinde söyle Bir vali muavini Aristidi Bey vardı — İmtiyaz sahibi nasıl oldum ? — Ulucami, kırk sene evvelkinden bakımsız halde — Muradiyede bir akşam vakti — Fazla dinlenmekten yorulduğunuz manzara — Avukat ve doktor tabelâları — İlkokullarda üç tipte lemeğe başlamışlardır. Bu nutuklar am bir serbesti içinde ve bazan da| vir. D ı Bert cümle ve kellmeler kullanı- | / ithamını ah Böylenmiş bulunmaktadır. Nu: | / çimlerind; yleniş sırasına Köre' nek M. P. adına Ertuğrul Akçanın konuşması £ lerin seçim propagandası en höraret Dört siyasi partinin İstanbul Radyosundaki seçim konuşmalar Parti sözcüleri, propaganda nutuklarını tam bir serbesti dökru gitmesini sağlamaktır. Jm Kanununun Verdiği hakka 1s- | Yın bir tahi dün İatanbul Radyo | büyük sunda de propaganda nutuklarını söy- | dikten bir 'Seçim Kanumunun kabul edilmiş #itmenin bir vatan borcü addedilmesi rektiğini belirttik safhasına girdi ye Janad. eöllen muvaza dn redileden hatip 1946 me " defa emniyetli va sandık basına mutlaka n “şonra DU P. tekine od Ortbi “vey ” vermekle Türk — Nilüfer vâdisinin aksini seyrettiğimiz gözler #aN BUK Mürtuğrul Anga. memleketin bu ulzaplatden. karlar -— - - A gae g' ReEK SAa a| P. K adayarından Bi kumının 6 İngiliz Çocuk Tiyatrosu Ser, H K L e) H ni ea Ü Kdi | aryyüh İaar ye odaları eeyret- | b üea çai aak eee || B n KdlA Tp el a B nukladığım tekkeden beni| ahbaplık edeceğimi nereden bi- | mek bana, göze alamıyacağım | yer, Şören çehirlerle bakimdız Kara Nor a ya a Gaşkarının saat GElü gl Fo D E A ai ae S el bir akşam eşraftan birinin da-| leceğim? Zamanın terbiyesi ica- | bir jşkence tesiri yaptı, BaRLa TadE Haa Yürlerle mahlir || ae Tz l Gealadn SÜ | BU Olyumla lasilallön ç |— “rgyin sest'da G Vetine göllürdüler, Bu zat ba- | bı önümü - ilikleyip huzuruna | — Muradiyeden güç ayrıldım. | terini yaparak köstünün (0 sene e| bi melnini'sabahın rien tanilerin. | tonunda İngilteredek çocuk tiyatro- | siyaret edilebilecek / olan sergi em bama hürmet beslermiş; oğlu- 'nu ağırlamayı düşünmüş. Fa- kat çok eski bir aileden olmak- la beraber konağını epeyce ha- rap, vaziyetini de konağına uy- gun bulmuştum. Mermer döşe- K büyük bir divanhaneye masa kurulmuştu. Yemek esnasında ayağım bir yere ilişti ve cum- burlop suya daldı. Meğerse serin olması — için gofrayı; içinden akar su geçen bir süs-yalağın — üstüne tertip etmişler. İşte bu yemek esna: gındadır ki, ikram edilen içme suyunu pek beğendim; sordum; ev sahibi zat: — Maden suyudur, dedi, dağ- dan testilerle getirtirim. Yerin- de köpürür kaynar, fevkalâde hassalıdır. Meşrutiyet ilân edilince san- mıştık ki, tüccar, madenci, ko- Misyoncu, sınaatçi, iş adamı olmamıza sadece İstibdat ida: resi mâni- oluyordu; mâni kal- kınca memnu avdet / edecekti. Yani biz de Osmanlı devrinin e- kalliyetleri ve ecnebileri gibi memuriyet haricinde hayatımı- z kazandıktan başka servet de yapacaktık. Çoktan bir sürü a- Matör iş adamı türemişti. — Şu içtiğimiz suyun imti- yazı alınmış midir? — Zannetmeyiz. Kimin aklı- 'na gelecek! Hem bol ve nefis yemeklerin ağırlığı, hem de maden suyu imtiyazı alarak kendime bir ge- çim yolu bulmanın hulyası ile fekkenin yer yatağında geceyi zor geçirdim. Sabahleyin soka- ğa fırladım. Bahis mevzuu olan suyun o zamanki ismi “Gönderet” idi ben bunu hulyalarım sırasında *Gündere" ye çevirmiş, gişelere doldurmuş, etiketlerini ve tah- Ti raporu suretlerini yapıştır- mış, piyasaya sürmüştüm. De- diğim zamanlarda Bursanın en büyük iş merkezi, canevi olan “Koza Hanı”nda - şimdi burası âdeta issız, metrüktür - yazı- hane sahibi bir ahbabımı yanı- ma alarak hükümet konağına girdik. Köhne, bakımsız bir bi- | n na... Henüz yıkanmış tahta | biridir. merdivenlerden — yukarı - kata çıktık. İkinci derecedeki evrak ve eşhas ancak Vali Muavininin yanına girebilirmiş. Vali Mua- vini kim, acaba? Bursada o de- virde bir hayli Rum bulundu- ğundan Vali Muavini de - son Osmanlı idaresi usulünce - aynı #nilletten Aristidi Bey' O Aristidi Beyin, sonradan mebusluğa ve âyan azalığına geçen Aristidi Paşa olacağını ve tiyazının kâğıdını meğerse rebilsin... türbeler gün bir yaretimde riye gi girdim ve “Bursa vilâyet-i ce- İlesi dahilinde «nebean Gönderet nam maden suyu im- nam-ı âcizaneme lü- tuf ve ihsan buyurulma: kındaki istidamı dim, Rum Beyi, yaşımı küçük görmekle beraber fazla düşün- medi; arzuhali ce su, artık benimdi! gün Bursada ve piyasada başka İsimle satılan bir maden suyu, benim kırk bir sene evvel imtiyazına ilk talip oldu- ğum Gönderet suyu imiş. Şehir- de kaldığım müddetçe beş, on gi gesini âfiyetle içtim; işletenlere hayır dualar ettim. hkesiri geçince ne Edremit, ne Ayvalık, ne de İzmir havalisin- de herhangi maden suyu satışı- 'na rastlamadım, Gelsin gazoz! Bazı yerde o bile yok, * Bursanın / Ulucami'i kırk ge- ne öncekinden bakımsız. İç ba- danajarı yer yer aşınmış; vak- tiyle kapılarından birine müna- sebetsizce eklenmiş ahşap sa- çak altı ve ahşap şadırvan birer çöküntü. Ortadaki havuz üstü- ne, kim bilir hangi zaman, kim- lerin astıkları pek bayağı avize bozuntusu nesneler kubbenin de, mükellef havuzun da heybe- Evvelce bizim Va- kıflar İdaresine zevk aşılama- nin imkânı yoktı ve galiba hiç bir zaman olamı- yacak. Tâ ki, güzel sanat bir ilim ve teknik sıfatiyle içine gi- tini bozuyor, “Muradiye” camiasını ise es- kisine kıyasen oldukça iyi va- ziyette buldum. Vaktiyle, hara- be halinde iken mi hislilikle, içlilikle saran o kırk sene son eaat, zaman, asır mefhumları- kaybolduğu nadir Hattâ daha başka bir şey söyliyeceğim: Burada hüvi- yetiniz beş yüz sene kadar ge- Mmuasır devri unu- tuyorsunuz; hatırlayınca da en- dişe ve ıstırap duyuyorsunuz. Meselâ bir müddet kendimden gectikten sonra ötele dönüp garp usulü bir mek salonuna girmek, caz gü- rültüsü dinlemek, yan masalar- dan Kuledibi fransızcasiyle şa- kalaşmalar dinlemek, yapmacık liyor eden tör gençle idare ettikleri hak- takdim eyle- kaleme havale reket ve hayatiyet Lâkin Ba- | fırı rışmakta devam edelim. Balıkesir. yolunu bakışla bariz farklar doktor, sonra avukat bolluğu.... Hele muşlar. — Vaktiyle kendisine vekâlet yine de yok daha nadiren — görüyor. kuyucularıma — ağı hissi vermeden yerlerden kanaatindeyim. toparlanınca Lâkin, hemen ilâve edeyim ki, demin istemediklerimle kı şınca çarçabuk badaştım. Ama- in — muvaffakıyetle orkestra heye- tinden bazı valsler çalmaları ri- casında bulundum. Her durgun, uykuda ve her an ha- rikulâde güzel ovasından Bur- etti. Beğ dakika sonra numara | sa'ya öyle bir dinlendiricilik si- ütte | Baskanı İnönü siyasot cak sanıyorum; fazla dinlendi- riciliğin azabını çekiyorum, Ba- 'na böylesi gelmez. Yorucu ha- içinde de dinlenenlerdenim. Bir gün ise Bursadaki ile kıyas kabul et- mez dinlenmeye varacağım, Son t elde iken - büyük dinlen- meye intizaren - gürültüye ka- tutmadan evvel gunlara işaret lâzım: Eski zamanla yenisi arasında evvelâ tabelâsı doktorlar yok mu? Köşeleri birer, beşer tut- biz. onları mumla arardık; gimdi onlar bi. zi yoldan çevireceklermiş tesiri yapıyorlar. Hiç unutamam: Ço- Tum'da iken doktor. olarak bi tek hükümet tabibi vardı; zalara gittiği zaman rum eczacı ederdi. gün işitiyorum ki, orada tanış- tığım orta halli iyi bir ahbabın kızı ve evinde kiracısı bulundu- ğum muhterem bir hoca efen- dinin oğlu doktor çıkmışlar. Çıkmışlar da memleketlerine mi yerleşmişler? Orada mı ça- Bu-| Başkanı Enver Adakan, iktidar par- Zira | gelip yerleşmiş olanları ir mevzu dokunacağım. Hafif hafif dokunmalarla teş- his konacağı ve fikir verileceği Bursada dikkati çeken bina- lardan biri de yine İstanbulda şini görmediğim kocaman bir kokul,,. O da valinin himmeti- le vücude gelmiş; iyi çalıştığını, ye-| mühim bir ihtiyaca cevap ver diğini öğretmen ve öğrenciler le bizzat görüşüp konuşarak anladım. Çocuklar birbirinden gayet kolay seçilen üç bölge ti- Eidemediğini, Karadeniz” ” kıyılarında | tememize ila- | Milletin açtlktan ot yediğini, köyü: İerin SAA hayvanlarln kucak” — kuca: Ha Yatmakta oldukunu, Türk halkının Gum eden hatip, Halk Partisi ve onun Sahnesinden geklimedikçe bu aihniyetin devam Hecekini, H Partisinin içinde çok kay: Metli İnsanların bulunduğunu, - fakat Bu zihniyet içinde kıymetlerini göste- Temedikleriniz bu partinin 'her ne pa: ldim, Kanun mucibin- | niyor, dinlenme ruhlara öyle | hasına olursa olsun Iktidardan baş- derinine işliyor ki, âdeta tazyi- | Keebir vev dürünmedikini söylemisir. | sındakı 1ş o kadarla kaldı, tabil,, Bu- | kını duyuyorum; kafam düra- | hatip Hiaik Fartisinden kurlulmak içİn 1046 'da sahlanan mülletin muha: İğfetini temali eden Demokrat Partiyi Bir kurtarıcı telâkki ederek ona kos- tukunu, fakat Çelâl Bayarın 12 tem- | ol Muzdan sonra İnönünün Ve Şemsed. din Günaltayın yanında | memlekette Kakiki muhalefeti yani Millet Partisi- | ret he hücuma basladıkını belirtmiştir. 'Millet Partisine yanılan sulkast h- Gizesinde Celâi Bayarın Jurnalcı ro. Tünde bulundukunu söylüyen. Ertukrul || er Akça, İnönünün İzmirde — “gansımız Olur da kazanırsak veni hamle yapa-| Sakız, Uyumak devri geçmiştir" sözü Aü ele alarak sözlerini göyle bitirm dir; Çıklayarı “İğvet vatandaşlarım, İnönü 27 se- thi | nelik uyuma devrini İtiraf ediyor. Ye- | Tekei Si hamle yapılacaktır. Bunu biz del na kabul ediyoruz. Fakat bu yeni hamle- 'bir uykudan uyanmanın mah de bulunan, uyku , hasta. 'Halk Partisi dekil, yep vatandar. alanında at n Millet Partisi yapacak- lar uyuyanlar önümüz: Uzun “uykunun mahmurluğunu gider- tisinin ortaçak modası mütehakkim ve vâsllik “zihniyetini eskimiş bir gerilik olarak tarif ettikten - gonra, Memleketin maruz kaldığı — istirapla hükümet dllerin pini belirtiyor. Hele yanyana o- turdukları zaman Rümeli, Ana- dolu ve Kırım Türkü! Yüz hat- sacaktır. lışıyorlar? - Meselenin can ala-| ları, bakış ve duruşları ile oldu- | / hrım cak noktası budur. Anadolu| gu kadar mizaçlariyle de ayrı- | Başar kasabaları yüksek tahsil yap-| lıyorlar. bile gençliği- | mış evlâtlarının yüzlerini bir| — Balkanlardan ve ötesinden daha bölgesi, baharın dur- | “evlât” ile “kasaba” aynı te-| atılgan çabuk kavrayıcı. Ana- akşamına rastlayan| rakkiye mazhar olamamıştır. | dolulu çocuk düşünmeden söy- | zacak v aki yaşlanmış zi-| Biri nisbeten çok ilerlemiş, ö-| lemiyor, beklemesini biliyor; | ve m: beni tatlı, bayıltıcı, | bürü cemiyet hayatı - itibariyle | Kırımlı ise düşündüğünü de bel- aynı zamanda ferahlatıcı acayip | hemen hemen olduğu gibi kal-| li etmiyor. Asıl Bursalı - zaten bir üzüntü ile sarstı, Muradiye | mıştır. Bu dâvaya ikide bir, o-| bilir ve aileden işitirdim . gü- zel, Hele göz güzelliği övülecek derecede. Bursalının koyulu a- çıklı elâ gözlerine Nilüfer va- disi geşitli ışıkları, alaca bulaca tarhları, dağ gölgeleri, sabah- ları ve akşamlariyle sanki akset miş, sulak ve serin, rahat etti- tirici halde yaşamasına devam | tunu ediyor. Refikamla beraber gü-| MP. zel çocuk gözleri seyretmekten Bursa'da mestolduk. da, Ara sıra yine buradan bah- | setmek üzere artık yola çıka- hm, Balıkesirden sonra zeytin- ler ülkesinde dolaşacağım. geldiğini, Tarında ahlâki prensibin ön plânda ol. duğünü, partilerinin genclik dâvasını bu konuşma . bize, Könderilme muşmayı Tadyodan aldığımız. kisa GH Pa luşma Bakanı Reşat, T CEP. adına saat 1920 de yap: ü konuşmada — bilhi hastalık ve kaza algortalarının islah olunduğunu iş verenlerle işciler arar Finde hallini sağlayan ve işsizlere iş hulma imkânını daha geniş bir gekii: e temin 'eden, ve #izorta teskilktını tekemmül Cettiren yeni Meclisin son celsesinde kabul edilmiş kunu belirttikten sonra, mütehas: fısların. hazırladığı Bundan sonra işçinin hakkını elde edebilmesi “ve selümeti Edenlere karsı, dünya memleketlerin- e geçen Yi Vuküa kelen Sebeplerini ve mahiyetlerini yine dün- Ya matbuatından aldığı cümlelerle a. bir sekilde İzah etmiş ve garp men dülmekte olduğ pat “ettikten sonra, için bir tehlike © Tüz ettirmistir. Nurl Demlrakı Nurl Demirağ kendini takdim ettik- içinde ancak ve ancak bu | nn tema: İiberalizm perdesi altında totaliter bir he bitirmiştir. 'Hali hazırdaki devletlerin ldarele- rine ve yazayışlarına 'e müdahale etmemek ve'ancak ken- iktisadi Saratığı istiraplardan kurtarmak, bir- fik ve beraberlikle yaşamak gayele- 'esamlarındandır. Partimiz bu dâva uğrunda bütün varlığı ile ç D. P. adına Ahmet Hamdi konuşm Âhmet Hamai Başar, konusmasının merkezi sikletini. iktidar partisi hü- kümetinin prensipsiz hareket tarzına dayandırmış ve demistir. ki: sını 'Hiçbir prensibe ve umdeye bak- h kalmadan Bugün yaptıkını yarın bo: K arzumuza bizi ulaştırıyor 0 prensibi kabul ederek devlet ida- tmenin en mükemmel iye vermiştir. 'Bundan sonra Bükümetin, tesebbüsü baltaladıkı met Hamdi Başar hüsüsi sermaye hayat serbestisinin çöl gibi iasız l #ahalarında verildiğini ve ilk muvaf: fakıyet anında devletin işe el koydu. Kunu belirtmiştir. Hatip, kanunlarımızın da birbirileri- ne olan uygunsuzlukunu Ve tetkik Ertukrul M P. adına yaptığı ikinci konuşmasın. “Ahlâk buhranı içinde bulunuldu. ee aldıkını vi bir mücadeleye girdiğini söylerek, Tağmen geç vakte - kadar Yüdcaldikı halde detir Bu itibarla mezkür | gün bir türlü refaha kavuşamadığını ifa af gergevesi dahilinde " vermek de etmiştir Meeburlyolinde “kaldıkımızı — Üzülerek | gilterede verilen ehemmiyetin ' dere- 'Bundan sonra Halk. Partisine hü-| — bildiririz 'na Reşat Şer Birer'in konuşması 'Şemseddin sddin ea İş ve eçi nas. ederek, ihtiyarlık, balet. mektepleri, nulârarın 19 mahkemele örneklerini Kanunların | dir. Gide edilgn neticelerin Haye | YAtTO / mevzuu e takdir edilecek - bir mahiyette | olanlara sergiy Olduğunu ifade etmiştir. ederiz, 'bakımından, müdafan | — Yarın saat T4 Sraenie | /ressamlardan müti k grevin zararlarını etraflı de Dile grevin tahdidi yolu: tenkid. etmiştir. CH P. konuşması: MK Pa Müdettişi Pror. Dr. Ikınma — Partlı Mmemleketin diş. politikamı. 'nin terakki, derek:. “İktidar, — sözü me Mt |/ rejimi devam clürdikçe Birleşik A- | kopya edilerek deği sadec Merika gibİ devletlerin bizi Siddiye | / gere ka-| “n. Enver Adakan'ın — || Şikcakini sanmamalını. ” cemiktir. | Yak'meydana getledikini, arata İstanbul İNİ ü n cle aldıktan sonra — sözlerini | Bin bir çok Gevletlerin sor ni belirtmiş v Saslanıcı olan sndaki dürümü Herhangi bir halkının anane ve âdetleri- hayatın — ezdiği ve - | Tünüyor. selâm | — Tu Hepinizi saygı ile 9 günkü tale Bilâhare ziri & eden 5 - Rejimin 'ner Hüdisede Hangi prensip | bir müliyet anlayışı ir varlık halinde hususi ni ileri süren Ah- NBi takdirde kendimizi al, hem fasist hattâ hem de tanıtmamız mümkün oldu. aktam radyoda | tur. inun da İnan noksanlığından | bi belirtmiş ve M.P. program- SLP, nin uzun vadeli Rini bildirmiştir. Jarının fanliyetini gösteren sergi la- tanbul Valisi tarafından açıldı. Her t 12 den 20 ye kadar acık Bulunacak bu sergide, esini ölçmek kabildir, Zira, tiyatro- ya karşı alâka, orada, 'ten başlıyor ve benleniyor. Hâlen, harpten çıkmış bulunması. 'na rağmen, İngilterede akademileri — için büyük bir faaliyet sarfedilmektedir, Büyük bir dikkat ve itina ile ha- zırlanmış olan sergide bu faaliyetin rahatle görmek kabil. İngiliz çocuk tiyatrosu sergisin. den alınacak birçok ders vardır. Ti. | İi etrafında hararetle “10 lar,,ın sergisi Balyoz sokağında 25 numarada genç | — 8i kkil — “10 lar, nelerden beri icrayı faaliyet eden asri yobazları tenkid etmiş ve Mareşali a- harak, cenaze merasimindeki hareket: İerin irtica olarak vasıflandırılmasını a Prof. Sadi Irmak'ın 'Dünkü radyo konuşmasında C. H. P. Sadi Irmak da, C.H. P. nin büyük Mustafa Kemal ta: rafından kurulduğunu, parti esasları ikrine dayanan Kik- bir | kapı milliyetçilik olduğunu. leri ve İhtiyacları hesaba katıla 'için parlak bir örnek teskil etti. 'CELP. nin hakiki evir ederek: 'CHP. iktidarı çeyrek asır zarfın. da sadece namuslu bir devlet olarak bu borçları ödemek Ve bayındırlık e zerlerini aziz milletimize Mek için dört milyar lira harcamış bu. doyu tamamlamak icin dürümünü ele alalım. Diyebiliriz. ki, Zayını kadar bugün Skulumuz vardır. Bu. sadece maarife haremı t ve endüstri politika- di Trmak: Si büyük başarımı ise mânevi sahadadır. Türk Milleti yeni etrafında yekparı vatan topraklarına ebedi bir gekilde Cumhüriyet Çins, ark, mezhep farkı gözetmeksizin bütün vatandasların kanun karşısında kati eşitlikini temin etmiştir. Bu s yede kadın erkek farkı fillen kaldırı diğ gibi ekalliyet mefhumu da berti Taf edilmistir. Bugün bu durümümü: Za gıpta İle bakan bir çok devletler bulunduğunu kimse inkâr edemez, de- 'Bir büyük devletin toprak istemek küstahlığını gösteren talebi göz kırpınadan ve derhal reddi dilmistir. Bu red keyfiyeti dünya t ihinin dönüm noktalarından teskil etmiştir., diyerci seçim beyannamesi Üzerinde durmuş- Bir adayın izahi İstahbul İi Seçim Kurulu- tarafından stırılan geçici aday llstesinde Türk Sosyal Demokrat Partisi arasında 'adı geçen Murat Bize bu adaylığı kabul etmediğini ve bunun için de kurula müracant etti: beğ gün açık bulunacaktır. 19 Mayıs Bayramı hazırlıkları Bu sene cskeri liseler de şenliklere iştirak edecekler 19 Mayis hazırlıkları hararetle de- vam ediyor. Mili Ekitim Müsürüğü Ümümi provaların günlerini tesbit ede- Tek okullara bildirmiştir. Buna provalar 12 mayısta sona erecektir. Sene iseli öğrencilerden banı Koleji ve Deniz Harp Okulu ile aakı Bütün mevcutlariyle bayrama lkalı | İstirak edeceklerdir. kalı | M ynüyette teşekkil eden bir komlur tavsiye | yon Gençlik Bayramının bir progra Mmini hazirlamaya başlamıştır. Öğrene diğimize göre 19 Mayıs günü merasi. me aat 1030 da başlanacak ve sast T4'te zon verilecektir. doprağını taşıma, törenl Kurtuluş. Bavaşının. başında Atar türkün Anadoluya ayak bastıkları gür hün yildönümüne raslayan 19 Mayısta Ankarada bitmek Üzere — tertiplenen Mükaddes sinır toprı ma töreni bu yıl da aşağıda gösterilen tekrarlanacaktır. 13 mayıs cümartesi günü daat 10 da İstanbul bölgesine mensup “bir heyet ve bir bisiklet ekipi İstanbul » Tekire dak İlleri sınırında Silivrinin ” Çante köyü civarında Çanta köprüsü yanını da emaneti Tekirdağ koşucularından teslim alarak, Silivri-Çekmece-Edirner tiyatroya İn. 'daha küçük. tiyatro ve Beyoğlunda Kilde nü* Galata* Şishane - 'Tünel meydanı - Galatasaray - “Taksim - Harbiye yo: liyle Atatürk Müzesine getirecektir. 18 mayıs pazartesi günü tam sast &10 da Atatürk Müzesinden alınan ' manet yine bisikletliler - tarafından açka - Akaretler yöliyie pur iskelesine indirilecek vapuru ile Üsküdara geçiri Gektir. Emanet, Kısıklı - Umraniy Dudullu - Samandıra yoliyle taşın ve İstanbul - İzmir sınırında, üzerinde bulunan 'Tepeören — köyü Kocaeli #porcularına teslim — edilec maledebir. | tir. al prensip: kültür. SİTASİ İKTISADİ YENİ İSTANBUL MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE zarfında YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı işlerini Tüllen iare eden. Müthat PERİN kanunları Gazetemize gönderilecek bi- damum — yazıların — doğrudan doğruya yazı işleri müdürlüğü- ne gönderilmesi Tâzımdır. bizden İkincl — sayfamızdaki — siyasi, Üçüncü sayfamızdaki kültürel; Beşinci “aayfamızdaki - İktisadi başmakalelerde Nleri sürülecek fikdirler tamamiyle yazarlarına birini partinin yeni Banldığı yer YENİ İSTANBUL MATBAACI: LİK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI Sertorlu Ahmet Hamdi Tanpınar Sahnenin Dışındakiler e Çü Nihayet ocak ayının başında gark zaterinin getirdiği tatminle İstanbul rahat bir netes aldı. Anadolu sade çarpışmıyordu. Üstelik kazanıyordu. Hattâ Mütareke ile elimizden a nan vilâyetler elimize geçmişti. Bügünlerin en mühim hâdisesi, o vakte ka- dar mücadelenin — kahramanlarının — İstanbulda Büçlükle anılan, hele gazetelere pek az yazdırı- Jan adlarihın #imdi açıkça sütunlarda geçmeni, Mili Mücadelenin kabul edilmesiydi. Fakat sonü ne olacaktı?. Hemen herkeste bu sual vardı. Herkes fert olarak bu çarpışmanın bir namüs borcu olduğunu idrâk ediyor, fakat bİF araya toplandığı zaman “netice, netice ne olacak?” suali ortaya atılıyordu. Bu sual, gu psikolojik hakikatten geliyordu. Fert olarak herkes şahsen milli namus uğrunda ölüme razıydı. Fakat cemiyet olarak bir istikbal endişesi içinde 1di. Bununla beraber, vaziyet benim geldiğim za- mana göre çok değişmişti. Artık büyük mitinglerin, mülletlerara y andlaşmalarının yerine getirilmesini t ve politik ihtiraslar yahut onların arkasında giz- ba: lenmiş menfaatler kaynaşır kaynaşmaz, birden. bire yosunlanan insanlık duygularına müracaat eden protestoların devri bitmişti. Şimdi, Anadolu çarpışıyordu. Ölsek bile elimizde silâh, ölecektik. Bu, büsbütün başka bir şeydi. Anadolu çarpışıyordu. Her gün doğru, yanlış bir yığın havadis etrafta bir bomba gibi patlı- yör, küçük muhitlerden ,gehre, asıl kalabalığa doğru yayılıyordu. Bu günleri yaşıyanlar, meselâ çarşı içinde veya Beyazıt — kahvelerinde yahut Darülfünun dershanelerinde, şehrin herhangi bir semtinde, bir devlet dairesinde, birkaç anat için çehrelerin nasıl birkaç defa değiştiğini, bir saat 'evvel gömülmeğe hazır denecek kadar asık yüz- lerin bir saat sonra neşe İle nasıl parıldadığını Bayet iyi hatırlarlar Hakikatte bütün İstanbul garip bir sinirli- dik içinde idi. Dünyanın her cins ajansı, her yöle haberi, konuşulan geyi dinlemesini iyi bilmi- yen, fakat işittiğini behemehal anlatmaktan hoye Janan her adam İşgel altındaki şehrin - sinirleri Üzerinde bilir bilmez oynuyordu. Boraa bu, iyi veya kötü, doğru veya yanlış bu cins haberlerin bellibaşlı kaynaklarından biriydi. Her mühimce ameliyenin, hattâ ferde ait kazancın arkasında behemehal bir felâket veya zafer haberi bulu- nuyordu. Biz gaketelerde çalışan gençler asıl İstan- bulün İçinde bu. sinirliliğin — önünü almak için kendi aramızda tedbirler düşünüyorduk. Ni yet gehrin mühtelif merkezlerinde büyük kah- velerde tanıdıklar tedarik etmeğe karar verdik. Böylece yer yer başbaşa konuşmalar, yalan fe- lâket haberlerini karşılayacaktı. Fakat bizde çok defa, resmi bir tebliğ yoksa haber alamıyorduk. Gazetedeki işimiz biter bitmez arkadaşların toplandığı kahvelere gidiyor, orada vaziyeti mü- 287 nakaşa ediyorduk. O zaman mermer İnasalar üzerinde haritalar, krokiler çiziliyor, askerlik iş- lerinde bizden tecrübeliler, Büyük Harbin, şehrin içinde kalmış artıkları olan ihtiyat zabitleri, mü- tekalt askerler, bu krokilerde cephe hareketleri- nin mühtemel safhalarını anlatıyorlardı. Ara sı- ra kahve sahibi yanımıza geliyor, Yavasça, “Bo- yalı kalem kullanmayın, Allah aşkına!" diye yal- varıyordu. Şehir, içten içe kaynıyordu. Hayat, devlete, karşı istikllini aldığı için tabil hallerde tasav- vuru oldukça gülç bir canlılk, bir humma kazan- mıştı. Aklı başında olanların hemen hepsi umü- mi hayattan kendisini — mesul mddediyordu. Bu yüzden bütün zihinler gergindi. — Fikirlerde ve Amanlardaki ayrılık gehrin umumt hayatından, matbuatın manzarasından evlere kadar her geyi değiştirmişti. Anadoludaki açık ve hür mücade- Je işgal altındaki İstanbulda gizli ve devamlı bir iç harbi geklini almıştı. Bazan bu gizli harp bir. denbire küçük veya büyük bir vakada alenileşi- yordu. Hulâsa, içtimal tuğla veya kiremit, binanın kendisi olmuş, fertler tek başlarına içlerindeki kiymet hükümleriyle yaşıyorlardı. Fakat kıymet hükümleri ihtiraslarımızla her zaman mücadele edemez. Bunu yapabilmek için kahraman ve, mümin olmak ister. Mevki, para, rahat yaşamak ihtirası her an ve herkesin karşısında şeytani bir Iğva gibi gizli sofrasını açıyor ve çok telkinli işaretlerle davet ediyordu. Ve bu davetin kuvveti gartlara Ve gşahsa göre değişiyordu. Fakat bu- nunla da kalmıyordu. Dağılan içtimai nizam bir yığın unutulmüş meseleyi, — hapsedilmiş dâvayı ortaya çıkarmıştı. İdenlin ve ahlâkın emirlerini kendinde hazır bulmiyanların çoğu — bu eski im- paratorluk payitahtında, çok tehlikeli yol uğrak 288 Jarında kalıyorlardı. O zam ganlı bir istilâ devrinin destanı içinde, ond ki daha kahramanca müdafaa — asırlarında bire, birine sarılmış gördüğümüz bir terkibin unsurlı Fı, bu inkıraz devrinde birdenbire vaziyetin; de- Biştirmiş, terkip bozulduğu için kendisine husust bir talih aramağa, hiç bir şey yapvıasa bile bir gare bulamadığı büyük yıkılışın azabından nef- Sini kurtarmak için - çünkü hepimiz iş ve gücü- Müz arasında bir nevi içtimal azap yaşıyorduk! - onu inkâra başlamıştı. Bir imparatorluk, hattâ bir siyasi heyet nedir? Bunu © yıllarda, etrafım- daki hâdiseler Üzerinde vuzuhla düşündükçe his- settim. Fakat her zaman bu vuzühü kendimde bula- mayorum. Etrafımda İyi kötü hayat, türlü çehre- releriyle devam ediyordu. Ben, bütün arkadaşlarım, herkes " günün gartları içinde olaa bile yine her zamanki gibi yaşıyorduk. Ölüm tırpanını yine İşletiyor ve © konuştukça her zaman olduğu gibi bütün der susuyor, aşk, müphem Ümitler, yine İçimizde malarını oynatıyorlar, herkes yine e kisi gibi seviyor, birleşiyor, ayrılıyor, çocuklar doğüyordu. Fakat hâdiselere ve kendimize biraz dikkat ettiğimiz. zaman bütün bu işler, tabiat çarkının bu tabli dönüşü, çok zalim bir guurun, bir nevi çok zalim bir meleğin emri altında olu: yordu. İstanbul esirdi ve hepimizi taşıyan içti- Mal gemi alevler içindeydi. Şehrin manzarası çok değişmişti. Dünyanın her milletinden işgal askerleri, Karadenizden ge- len vapurların şehre her gün döktüğü beyaz Rum- dar, her cinsten kavim, kıyafeti enki payitaht bir nevi kadim İskenderiyeye, ırkların ve medeniyet- derin birbirine karıştığı ve kaynaştığı devirlerin © büyük: yol uğrağı şehirlerine benzetm yalancı a 280 İstanbul, Kırım muharebesinden beri bu ki dar çeşitli ve karışık bir munzara almamıştı. Fi Kat doğrusu istenirse Kırım muharebesinin şehre getirdiği değişiklik de bunun yanında - ehemmi- yetsiz kalırdı. Örfü ve âdeti için çok kıskanç, mu- ayyen hadleri geçişte hemen infilâka hazır, im- paratorluğun hiyerarşisine ve haysiyetine, hatta ihtişamına sahip Abdülmecit devri İstanbulu ile, çözülüş devrinin bu müdafaasız, — kolları bağlı İstanbulu arasında münasebet bile yoktu. Burada hayat bir bakıma göre ancak müsaade edildiği nispette bizimdi. Bu değişiklik para işlerinde de görüünüyordu. İsgal ordularının yehre döktüğü para, ka- zanç şekillerini altüst etmiş, refah seviyesi ta- savvur edilmiyecek derecede el değiştirmişti. Y bancı kuvvetlerin etrafında onların gündelik ih- tiyaçları için hemen bir yığın yeni iş çıkmıştı. Biraz atılgan, cerbezeli yahut değerlere karşı az çok” kayıtsız insanlar bu işlere sarılmışlar, kay- bedilmesi, kazanılması kadar kolay servetler elde etmişlerdi. Bu kolay servetin etrafında Beyaz Rus akınının çok başka mecralar ve şeklller ver diği büyük bir eğlence hayatı başlamıştı. Beyoğ- | dunda bir yığın lokanta, bar, dansing — açılmış, ağırbaşlı İstanbul efendilerinin bir vakitler gı zetelerini okuyarak, alçak sesle dünya gidişi hak- kında bedbinliklerini birbirlerine — naklettikleri, aabah kahvesi ve akşam çayı içtikleri İstanbul kahveleri manzaralarını değiştirmiş, beyaz Kat kas ceketli, ayağı siyah çizmeli, bol pudra içine deki düz çizgili kumral ve beyaz yüzleri ince <eski hanımlarımızın kullandığı yemenileri an- dıran eşarplara sarılmış narin Rus kadınları ve kızları - çoğu prenses, köntes, yahut — yüksek burfuva ailesine mensup olduklarını iddla edi- yorlarcı! (Devamı var) 200 el