Bayfa 4 Siyasi meseleler ve muhal bir mektupları ! Paris hususi büromuz bildiriyor : REVERS MESELESİ Hâdise, Paristeki Amerikalılar arasında teessür uyandırdı Paris, 15 (t p susl — büromüz- dan) — Salâhiyet- H bir askeri şah- giyetten — öğrene. yek, herkesten eve vel haber. verdiği- miz Revers rapor- darı — meselesinin, Paristeki — Ameri- | kan siyast çevrele- rinde ve bütün A- merikalılar arasın- da uyandırdığı he- yecan devam et- mektedir. Evvelce de söy. dediğimiz gibi, bu eski Fransız / Ge- nelkurmay Başka- ni general hakkın- da Washington'da SAĞ gayet iyi bir hatıra beslenmekte ve | Onün bir vatan haini olabileceğine asla ihtimal verilmemekteydi. — Son zamanlarda yarı rekmi — bir askart ebliğde de, onun lehinde bazı kana- atler belirtiliyordu. Hindiçini hakkında mahut rapo- run ifşa edilmesinin ise, Birleşik A- merika hükümet —mahfillerinde çok acı bir intıba yarattığı muhakkaktır. Paristeki Amerikan sefareti ile te- mas etmekte olan Amerikalılar da, 'ne derece müteessir olduklarını bize izhar etmişlerdir. — General Reversi *tarafından kaleme alınan bazı “mah- rem,, vesikaların - Hindiçinldeki ko- Münist gefi Hol Şi Minh'e telgrafin gönderilmesi, sonra da — bunların Rao-Dal ve Fransız birliği aleyhine) bir propaganda vasıtası olarak kul- Janılması keyfiyeti, - Amerikalılarca bilhassa vahim — telâkki - edilmiştir. Ve onlar, bu vesikaların — metninin yalnızca 2 nci büroya ve askeri mahkemeye gönderilmeyip, aynı za- manda, zaruri olarak siyasi müdaha- delere maruz iki sivil makama yanı Başbakanlığa ve İçişleri Bakanlığına a tebliğ edilmesine mâna vereme- mektedirler. Bu suretle Bir çok ki- giler bundan haberdar olmuşlardır. Haberlerin dışarı sızmasma mâni o- Tunamadığından, bunün / mesüliyeti, atfedilmez bir tedbirsizlik yapmış o- N Mast Jan yüksek mevkideki aittir. Paristeki Amerikalılar şöyle de. mektedirler: “Raporu — kimin açığa vurduğu bizce mühim değildir. Va- zifesini iyi bilen bir hükümet ve bir polis teşkilâtı, en cüretli - casusları bile zarar veremiyecek hale getire bilmelidir. Fakat öyle anlaşılıyor ki, bu casusların işlerini kolaylaştırmak için ne kabilse yapılmıştır. Bu hadi- #eden sonra, Amerikan — idarecileri. nin, Fransa hükümetine bazı askeri ırları vermekte tereddüt ettiklerini görürseniz şaşmayınız St. Etlenne'de çıkan bir gazeteye göre, Revers'in - raporlarını Ho Şi Minh'in adamına, büyük bir ithalât 've ihracat şirketinin müdürü olan Peyre isifnli birisi tevdi etmiştir. Bu adam, evvelce — Almanlarla işbirliği yaptığı için tevkif edilmiş, fakat son- Tadan iki taraflı bir rol oynadığını, bu süretle mükavemetçi milis kuv- yetlerine hizmet ettiğini isbata mu- vaffak olarak 1948 de bernet etmişti. Bu defa da onun tevkifine lüzum ol. Mmadığı kararı — verilmiş ve Cenubi Amerikaya gitmesine müsade edil- miştir. Bu Revers meselesi bir çok sür- prizler saklamaktadır. Ve artık ge- Tek Fransız halkının, gerekse Fran- — Pakistan ve komşülârı Keşmir mefhumu, Pakistanda fırtınalar yaratmakta — ve her yabancıya sorulan ilk suali Keşmir mevzuu teşkil etmektedir Karaşi — Ocak (Hususl muhabiri- 1947 ağustosunda Pakis- olması ve memle- ketin, coğrafi ve CÜN Mün | dan, eümaiyotin - ve bi | — ktimdi balilir yor) — Pakistan | bir komşu olarak tasavvur | — Gön Pakistenin dünyanın en me- | edilirken, vaziyetin birden- | — (et bulunmas de. at memleketlerin: | bire değişmesi, Hintlilerin | — tayısiyle / Kosmi- den biri olabulı. Yi ü in kendisl v AEENPARER bugünkü kırgınlığını körakn c z yeceği boldur, bü- Tilmesinde erar tün dünyanın ka- EAR İK ve akal — rald. pistiği pamuk ve Hindistanın, Pa- Jüt gibi ham maddeleri yetiş-| kistanı zayıflatarak cenahından sa. tirir, Hele üt bakımından - cün. | rabileceğini iddin ediyor. "Keşmir, ya “çapında tir inhisara — sahip | mefhumu, Pâkistanda fırtınalar va: Bibidir. Halk memnundur. ve ile-| Tatmakta ve her yabancıya İlk s0. Fi görüştü bir hükümet, memleretin gelişmesine sükünetle çalışmaktadır. Buna rağmen, Pâkistanlılar huzura Kavuşamamışlardır. Harici tehlike büyüktür. Zaten bütçe tahsisatının f 75 inin milli Bavunmaya, sartedil- mesi, bunu açıkça gösteriyor. Genç devlet, kendini tehlikeli — iki Komşuya karşı Korumak zorunda kal- mıaştır: Türkistan ve Efganistan üze- Tinden gelmek ihtimali olan Rusya ile aksi istikametteki — Hindistan!, Hintliler, memleketin taksimini — ve Pâkistanın ayrılmasını, bügüne ka- dar hazmelmiş değillerdir. 1947 a. Rustosunda, Pakistan ehemmiyetsiz 've tabi bir komşu olarak tasavvur edilirken, vaziyetin birdenbire — de- Bişmesi, Hintlilerin bu — kırgınlığını büsbütün arttırmaktadır. — Pâkıstan gu sırada, istikbali parlak, mesut bir memleket haline geldiği halde, Hin- distan, muazzam sanayline rağmen sefildir. ve fakirliğin bütün zorluk- darı ile uğraşmaktadır. Mamafih, bu neticeyi önceden tahmin etmek mümkündü. Memleketin taksimi ne- ticesinde, zirai istihsali ve fazlasını temin eden bölgeler Pâkistana ve Bütün bu serveci işlemekte olan fab- rikalar da Hindistana kaldı. Hırdis- tan, İngiltereyi takiben parasını dü- gürdüğünden, Pâkistan ise buna uy- madığından beri, her iki taraf için çok feyizli neticeler verebilecek olan ticari mübadele tamamen durmuştur. Hindistan, karşı tarafın istediği pa- halı fiyatları ödememekte ısrar edi- yör, Pâkistan ise istihsalini barka- #ına satmakla beraber kendi mensü- cat ve Jüt sanayiini geliştirmeye ça- haiyor. Hindistan ise, ham madde Kaynakları tıkandığından, — işsizlikle mücadele ediyor ve sunl tedbirlerle yaziyeti normale — çevirmeye celişi yor, Bu dürüma nazaran, her iki kar- deş memleket arasındaki münasebet- derin, bidayetten beri, mütemadiyen bozulmasını tabii görmek icap eder. Her halde Pâkistan, Keşmir hal- kanın büyük ekseriyetinin müslüman rulan suali Keşmir mevzuu teşkil et. mektedir. Hindistanın nüfus üstünlüğüne rag- men, Pakistan, her hangi silâalı bir ihtilâftan - çekinmemektedir. Pakis. tanlı bir dostum mağrur bir edâ ile “İki günde Delhiye varırız.” diyor- dü. Hakikat gu ki, memleketin tak- Simi, yalnız toprak servetini değil muharip halkın ekseriyetini de Pa- kistana bırakınıştır. İngilterenin es. ki Hint ördusunun büyük ekseriye ti, Pencab ve Kuzey — Batı 'tinin müslüman — cengâverlerirden müteşekkildi. Hindistan bunlara mu- kabil Sikh'ler, Gurkalar, Racputlar ve Mahratlar gibi, muharip bazı ka- bilelere — sahip — bulünüyorsa bunların başlıca kusuru, birbirleriy le barışmaz derecede düşman olma- Jarı ve bu itibarla aynı ordü kadrosu içerisinde çalışmaktan kaçınmazarı: dir, Pakistan kabileleri ise, yek iriba. riyle ne kadar ayrı olurlarsa olsunlar, din bağlariyle - birbirlerine bağlıdır. lar. Asırlardan' beri Hindulara k kendilerini koruyan İslâmiyet, bun /dan böyle de aralarındaki büyük ir- tibatı temin etmekte devam edecek tr. eyale- Şu varki, Pakistanın çok zayıf bir cephesi hiç bir suretle ortadan kal- durılmış değildir. Pakistanın bir yarı: #ı, Hind kıtasının batısında ve daha zengin olan diğer yarısı ise doğusundadır. Bengaller, Pencab ve Sindliler, — isanlarım. bile — anlaya- miyacak kadar ayrıdır, Bu iki halk grupunun, coğrafi ve irki ayrılığı, din birliği ile bile telafi kadar — vahimdir. Si hükümeti — bunu — takdır. e derek, Doğu — Bengal — eyaletine geniş bir idari muhtariyet — tanımış- fır, Bundan başka çok akıllı bir jest yaparak, devlet relsliğine katanın edilemiyecek Ancak — Kara- Khawja Nazimtlddin'i intihap etmek #üretiyle federalist muhtariyetle bir likte birbirinden tamamen ayr. iki varlığın tek şahsiyet tarafından tem #ili cihetine gidilmiş ve hiç olmaz 40 sembolik bir vahdet yaratılkbil. miştir. KAT sarın mütteriki o- lan milletler halkı: nin gitgide büyü- yen nefreti karğı- sında, bazı mühim siyaset adamları: ran İsimleri bu işe karışmış olsa. bile, mesul makamiarın bütün — hakikatleri ortaya / koymaları zamanı gelmiştir. MONDE” GA- ZETESİNİN BİR MAKALESİ Daima — tedbirli hareket etmesiyle tanınmış olan Monde" / gazetesi de, nihayet Kevera elesinde, —usuü- ü bozarak ihti- General Revers gahsiyetlere | yatkârlık hudutlarından dişarı çik- Bu gazete, meslekdaşlarından daha 'az müsamahakâr ölan — Amerikan Time mecmuasının bir makalesini Sahifelerine — geçirmiştir. Time, bu makalesinde, General Revera'i, e- saslı askeri sırları muhafazada feci bir İhmaleilik göstermekle,, — takbih etmektedir. Monde gazetesi ise, Bi- daült hükümetinden” “açık ve sarih bir vaziyet almasını, harp ve işgal dolyisiyle Küzumundan fazla çoğal- tılmış olan gizli teşkilAtı tahdit et mesini ve nizama koymasını, bunları halka hizmet zihniyetine göre yeni- den kurmasını,, istemektedir. Âyni zamanda bu gazete; Hindiçi- ni'de Fransiz — temsilcisi — Pignoln'i gözden düşürmek ve onun yerini al. mak maksadiyle — General Mast'in, General Rever& raporlarını Peyre'ye bizzat verdiği hakkında dolaşan şa- ylaları da açığa vurmaktan / çekin memektedir. Monde gazetesinin bu şekilde ha- rekete geçmesi; en mütedil - siyasi çevrelerde bile, artık böyle hâdise- lere karşı ciddi tedbirler alınacağına, bu meselenin kat'I surette kesilip a- tulacağına ve çok uzun zamandanbe- ri geciktirilen — cezaların - tatbikiına karar verileceğine alâmet sayılıyor. Jessup'ün yayınlanmıyan bir basın konuşması Taipeh, 16 A. A. (United Press) — 'evkalâde Büyük — Elçisi Philip Jessup bugün bir basın konfe- ransı tertip etmiş, fakat basın muha> birlerinden, söyliyeceği sözleri yayın. lamamalarını istemiş, hattâ Seripps Howard grupu gazeteleri muhabirin- den sesi manyetik bir tel üzerine kay- deden diktafonunu mülâkat vasıtamı olarak tavsif eden muhabir, Jessup'un bu muhalefeti karşısında, konferansı terketmiştir. Jessup yalnız ilerde ya- pacağı seyahatini açıklamış ve Ma- nilla, Cakarta, Singapur, Rangon, Bangkok, Seylan Adası ve Pakistanı ziyaret edeceğini beyan etmiştir. 1 Bu mütalâa, — yalnız Vişinskinin Mmüzakere taktiğini tenkid etmemek- ğ VARMÜKRK 949 ni tedir. Bu mütalâa, çok daha İleri Biderek, “bazı tâvizler,, politikasının tenkididir. Fakat Stalin tenkid edi- lemiyeceğine göre, çorap, Vişinski- 'nin başına örülecektir. Yeni Dışlı Ti Bakanı, Sövyetler. Birliğinin ko- münist Çinle birlikte, Uzakşarkta kendisine uygun gelmiyen her türlü tanzim fanliyetine engel olabileceği hususunu kâfi sarahatle tebarüz et tirememiş Yani kâfı colâdet göste, rememiştir. Vişinski Paristen Kendisini giddetle 'yor “Batı devletlerinden daha hiç bi- rİsİ komünist Çini tanımadı!.. Eğer Çin kozunu da oynasa Idim, Batı ile anlaşma ümitleri tamamen suya dü- v haklıdır. - Ve Politbüro, Bimdi, Vişinskiye Pariste daha geniş Salâhiyet vermenin doğruluğunu acı Ai takdir etmeye - başlıyor. Belki, daha serbest hareket edebilse İâi, biraz bir şeyler koparabilirdi. Polit- büro gimdi şunu da düşünüyor: “Mu- yaffakiyetsizlik. politikasının mesu- ü kimdir Herkes, biliyo döner — dönmez, müdafanya başlı- nski, Stalin'in mesul olduğunu akat söylemek kimin had- dine? — Çünkü, “yüksek — mehafil, Stalinin her muvaffakıyeti kendisinc, muvaffakiyetsizlikleri ise daima baş- kalarına mal ettiğini çoktan biliyor Vişinski de, Stalini ima / etmeye yanaşmıyor. Buna mukabil hem diş Politika komisyonunda, hem de Po- Titbüro heyeti umumiyesinde, kendi- sini şiddetle müdafan ederken, kon- nsta postacı menzilesine indiril- memiş olsa idi, Paris muvaffakiyet. Sizliğinin hüusule gelmiyeceğini heye- canla ileri sürüyor. Artık Sövyetler Birliği, Bonn hâ. Sovyet dı İ YENİ İSTANBUL SKİ Osmanlı — comiyetinin hayat nizamını temelinden değiştiren — Büyük - Türk Devrimi, tek tük cemiyet düvain- rını dile getiren devrimlere ben: zemez. Bizim devrimimiz, tarihin bize anlattığı devrimlerden, — her bakımdan, ayrılan geniş bir ha: 'yat hamleal, kendinine yalnız çağ: dağ topluluk / değerlerini kılavuz edinen eşsiz bir. kültür hareketi: dir. Dilimizi kendi. gelişimine, kendi haline birakılmış. görmek istiyenler, 'Türk Devrimini” büyük bir. kültür hamlesi / şeklinde de- gerlendirmekten — henliz çekinen: 'Tdir. Yeni bir hayat nizamı, ve- ni bir kültür sezgisi elbette ken- dine göre bir di ister ve eski ferlere göre —ayarlanmış, eski kavramlarla bezenmiş bir itade tarzından kurtulmaya çalışır. O- 'nun için Di Devrimi, devrim bi tünlüğümüzün ayrılmaz bir par- çasıdır. ve onun için Dil Kurulta- yına gönderdiği bir. mesajda, İs- met İnönü, dil dâvasından değil, Bütün İşkilleri giderecek bir. ay: dınlıkla DÜT Devriminden bahset miş ve Dil Kurultayını devrimin bekçisi olarak - değerlendirdiğini bildirmiştir. Demek oluyor ki, di dâvası aynı zamanda bir devrim dâvasıdır. ve bundan ayrılmamıza da İmkân yoktur Her kültür. dâvasında - olcuğu gibi dil davasında da sağa, Bola kayanlar, ortalarda birikenler 0- Jabilir. Son Dil Kurultayımızda zümrelenişlerin — belirmesini tabil görmek lâzımdır. Fakat bütün bu Körüş ayrılıklarına — rağmen Fultay, Dil Devriminin ruhundan ayrılmamış ve dilimizin kendi kendini yaratmamı Tüzümünda 1s- Farla durmüştür. Biz. bunu. yapı: İan birtakım tekliflerin hemen reddedilmiş olmasından — anlıya- Biliriz. Kurultayda öne sürülen fikirle. göre dilimize girecek olan söz- lerin şivemize uyması — lâzımdır. Bu fikrin son derecede yerinde olduğunu. söyliyebiliriz. — Dilimize iri ölçüde eski türkçe sözlerin Birmesini istemiyenlerin bu. fikri benimsediklerini - düşünürsek ile- riye doğrü atılmiş olan adımın ehemmiyetini bir kat daha anla; miş oluruz. Çünkü, şive sözlü her mânaya gelen bir söz ” değildir. Bu. daha ziyade sözlerin fonetik yapısı ile ilgilidir. Dilimize — ya: bancı dillerden giren, bütün söz. ler, çok ufak istisnalarla, dilimi: zin Öz yapısına, givesine büsbü. tün aykırıdır. Hattâ / kulağımız yüzyıllarca alıştığı halde mrapçı ve acemce sözler bile en başta gelir. Halbuki henüz bir türlü isınamadığımız. Türk Jehçelerinin sözleri, fonetik bakımdan, ditimi zin yapısına biçilmiş kaftan Kibi uymaktadır. — Çünkü; dilimiz. ne Hind-Avfupa, ne de Sam oğulları dili değildir. 'Fonetik ve şive üze- Tinde dürüşumuza bakılırsa, dili. Mizin gelişme imkânlarını ” yine 'Turan dilleri çerçevesi içinde &ra- mak zorunda kalacağımızı anla: mak kolaydır. Her halde zaman. bize bu görüşün ne gibi neticeler erecekini daha açık gösterecek Dil Kurultayının bir tezine gö Dil meseleleri: Dilimiz ve ideallerimiz Yeni bir hayat nizamı, yeni bir kültür sezgisi; elbetle kendine göre bir dil ister. Nermi Timimizin en çetin ve en dikenli düvası da budür. Bu dâvada gair ve bilgin birbirinden ayrı / birer dünyadır. Biz buna İstanbul Şi- 'esi dâvasını da katarsak ne ka. dar tehlikeli bir çıkmaza girdiği. Mizi hemen anlarız. Onun için di dâvamızın gösterdiği bu üç maf- haya kısaca göz gezdirmek iste- A — Eski edebiyatımızın söz- Iüğünü incelersek bütün edebiyat Ürünlerimizin mini mini bir söz. lükle beslendiğini görürüz. Daha sonraki edebiyatımız da — başka türlü değildir. Çünkü, edebiyatı. mizin seçtiği konular' dardır. za- ten Avrupa edebiyatları da baş. langıçlarında böyledir. — Bizim debiyatımız bügün bile halk ha: yatı İle henüz istediğimiz — gibi kaynaşamamıştır. Ve onun — için gimdiki sözlüğü ile henüiz gül gi- bi geçinmektedir. Yarın böyle ol: mıyacaktır. Anadolu köyünün içi: ni anlatan bir romanımız, elbette onun renklerini dile getirmeye ça- hşacaktır. Ve işte 6 zaman bir. çok yerli sözler edebiyatımıza ka- Ulmak fırsatını bulacaktır. Şim- diki halde edebiyatımız henüz ha- yat enginlerine açılmaktan şöyle böyle Ürkmektedir. Edebiyat na- Sil sözlüğünü yeni sözlerle zen: ginleştirmekten çekiniyor. ve bu. zevk geleneğine apaykırı bi sayıyorsa — bilginin de — öyle pMASINI. istiyor. B — Halbuki, bilginin dili veni 'yeni keşiflerle “her gün genişle- mektedir. Böyle bir durüm kar gısında — bllginin / edebiyatçılarla danışması mi Jâzımdır? . Bizim edebiyatçılarımızın pokçoğu — bo- yuna gelişen fikir ve teknik dün yasına büsbütün yabancı olmasa: lar bile, bu dünya e - temasları çok azdır. Her meslek kendi. İf de ihtiyaçlarını başkalarından da- ha iyi bilir. Bizim arıyacağımız Şey, bu Sözlerin gramerimize ay- kıri olmamasıdır. O kadar. Yok- sa edebiyatçı teknik terimlerde nasıl hakem olabilir? Edebiyatçı için böyle bir hak tanımak fikir ve teknik sözlüğümüzün teşekküi- lüne imkân verememek demektir. € — Bilgin ile edebiyatçı ura- sındaki / görüş ayrılığından çok daha ehemmiyetli ve aynı yaman: da dilimizin ” gelişmesi bakımın. dan en tehlikeli nokta, hiç süp: hesiz, İstanbul şivesi meselesidir Biz İstanbul şivesinden, çok ke ve, İstanbul sözlüğü mânasını çı karıyoruz. Bu yüzden İstanbullu. nn bilmediği bir söz, isterse bü. tün Türkiyede bilinsin, yazı dili. mizin dişinda kalmaktadır. Bu sözlerin çok büyük bir kısmı bi- zim istihsal hayatımızla, köyleri: mizin değer yaratma sistemleriy le ilgilidir. Dilimizin bu büyük hazinesine karşı fikir. ve sanat dünyamızda — bir boykot - havası esmektedir. İstanbul şivesine kar- #ı hiç kimsenin bir diyeceği yok. tür. Fakat bü şive, doğrüdi doğruya Türk sözlüğü mü deme tir? İşte asıl çözülmesi xereken nokta 'da budür. Türkçe, acaba, Osmanlıca gibi. yalnız bir. avuç seçkin bir zümrenin dili mi ol cak ve halk diline karşı çekingen Mi kalacaktır? Böyle bir görüş »G .Y Türkiyede “Yen akkı aittir. neşir İstanbul” d LA diselerine cevaben, daha aktif bir langıcında Berlinde toplanan Üçüncü Halk Kon- gresinde “Milli cephe,, tesis ediliyor Doğu bölgesindeki Üç partinin işbir- llğinden doğduğu söylenen bu. cep- he, komünist — diktatörlüğünü örten bir “perde,, den başka bir şey de- #ildir. Karadenizdeki / Söhi'den — dö- nen ihtiyar Wilhelm Plcek, son ta- İlmatı beraber getirmiştir. Resmen Kominform, “hakikatte ise Kremlin mahsulü olan bu talimata göre, Al- manyanın batısı, doğudan zaptedile. tir. Bu itibarla kurulacak olan hükümet, Doğuya münhasır. kalmı- yacak, bilâkis bütün Almanyaya şa- Mil olacaktır Vakan, bütün Almanyuya şümil bu devletin anayasası, gimdilik tasa- Ti halinde — kalacaktır. - Eğer batili Müttefikler akıllarmı başlarına dev- girirlerse bu tasarıdan — pekâlâ vaz- geçllebilir. Kremlin hâlâ, — Almanyal Meselesini Potsdam formülüne göre, Kül halinde, Vişinskinin — Paristeki/ teklifi dairesinde halledebilmeyi Ü-i mit etmektedir. Bunun tek mânası, — Kremlin'in SED'yi (Alman komünist — partisi) -gimdilik olsa bile- gözden çıkar- Maya karar vermiş olmasıdır ş politikasının e Bu arada Stalin'in “sulh Azami velvele ile devam ediyor. Te terimlerin. daha türkcesi, bil: — Dil Devrimine uygun müdür, ay Gi-tözlerinin gramerimize, kenu- — kırı mıdir? Gelecek Dil Kurulta- Şulan dilimize aykırı düşmemesi — yı, belki, bu. dâvayı incelemek Tazımdır. Fikrimize göre, Dil Dev- — Tırsatını bulacaktır. A N M Mi x Picasson'un beyaz güvercini, dünyı 'nin her yanına yayılmıştır. Her ta- rafta sulh için nümayişler yapılmı tadır. Vakaa tertip edenler. koml- nisttir, fakat onlar perde arkasında, kalmayı tercih ediyorlar. Ön plân da hep tanınmış muharrirler, sanat- kârlar, âlimler var Kulis arkasında: / Çin mücadelesi devam ediyor. Kremlin, bu . sayede 460 mülyon İnsani nüfuzü altına a. İnbileceğini sanıyor. Kulis arkasında: Titoya karşı ha- arlık! — Politbürodan — Kominforma, Kominformdan peyklere talimat gi-| diyor, Macaristan, — Yugoslavya İle arasında mevcut beş senelik ticaret anlaşmasını haziran ortasında fes hediyor. 150 bin Rus askeriyle tak-| viye edilen mütenddit Rumen - Ma: car ordusunun kumandasını Mareşal Konlef deruhte ediyor. Köominformun, kilise — aleyhindeki sap böozücü — mücadelesi de, külis Kerisinde hâlâ devam edip gidiyor. Josef Stalin 28 haziranda onüçlür kalb krizini geçiriyor; den beri en ağır kriz!.. Dişişleri Ba. kanlığı, Başkumandanın “sürmenat- dan,, mustarip olduğunu bildiriyor. Habbükt - Stalin, “bazı tavizler, politikasının, zamanla, doğru çıka: cağından hâlâ emindir nı Asya düvası Politbüronun. politika - komlayonu, 19 ocnkta, Çin harekâtın tacil et mek kararını vermiştir. Bu. karara| sebep, Büyük Eiçi Cyrili Novikor'un| Yeni Delhi konteranaı hakkında Hin- distandan getirdiği haberlerdi, Ev Velce de temas edildiği üzere, bü kon. feranata, karşı, Asyada bir cephe kurulması — görüşülmüştü (Dovamı var) 0 harp bittiğin-| komünizme Çinli seyirci, sahneden tam bir sanat, hareketlerde bütü: imkânlardan faydalanan bir mükemmellik, şarkılarda ve sözlerde İNLİLER. tiyatroya hararetle ÇÇ içıktırlar, nn "hatün"da Yük caddelere bakan gokak. darda, kapıları venk venk afişlerle karmin denerlerie eati daval — ve Konk sesleriyle çınlayan tuyatro binaz Tarine yastlarmınız. “Bu dinaların &. nünde kundaktaki çocuklariyle . kaz Ginler, her yaşta erkekler ve ükren Ciler dalmi bir Kalabalık Halinde kay. Bu tiyatro sevgisi onlara daha bar ba ocağında. Tüyükleri. - masakcıları halk kitapları ve Tomanlar tarafın: dan anlatılmış ve kıymetlendiriimi tir. Sonra oyunlar, Konularının ” ve İfade Taralarının Kuvvetii. hakolğı taklit “ve sünlüklen “uzak kalarak orülnallğini muhafaza etmesi — do İayisiyle de “halk kitlesinin ilyisini gökmletir AVTUDA zi ile - hi bir uet mükayese cöllmiyecek kadar farklı olan Çin Siyatzomü yakıa kandine ha hadiseleri ve üpleri yamttığı için hala. bütün “ihtişamiyle ayakta durmaktadır. Peyping'de, Tlençip'd Şanghay'da, — Nankin'de” gördügüm modern teknik. ve üsülde - temafiler Yanında, Kdâsik tiyatro temslileri Çir zin mülü ruhunü akssttirecek mahl Yette 1di. Fakat “kilsik Uyatronun Sönetlii #nliyabümek için Çin>eelınir tekniğini bilmek azımdır. Çin üyat Tomu tamazlyle Tahalk üsörine kuru aa Ororanı: BaRSARE Mti axa yok glll Dü gilllklm çı- Tn Yabanlılı olaliE nt vüy #zlağtlır. Ça Kontrosunun ostatma. Mi andıran hali” bir Babılı seyirciyi dasıma Çevirik. Onün için Çi sab: hesini sathi bir görüşle inceliyenler Onü bir sanat Olgrak' kabul stmek İslamezler. Zira Çin ruktma nüfüz öimek, Uyatroya Bakim olan sem Folleri kavnyablimek bir. meseledir. Çinli seyirei sahneden tara bir e nak, hareketlerde - Bütün imkânlar. dani Saydalanan . bir. mükemmelik, farkılarda. ve sölerde incelik ister Aztistin şahalyetinin, seyirciyi tesir. öemesi bakımından büyük Tolü var &r. Çin'de gördüğüm bir kasmı vuscı dan tereüme ve çoğu telit moderm Temalllerden. behsetmiyeceğim. Nan: king'de bulunduğum esnada seyret- tiğim “Catay'da bir akşam,, adlı pl- yes Çin klâsik tiyatrosunu en iyi bir şekilde aksettiren bir oyundu “Temsil başlamadan önce, eski Çin üyatro / geleneğine göre, “Tiyatro Ruhü,, nu (Ja Kwan) temsil eden, dırmalı ve renkli ipeklerle işli beyaz ipek saten bir kimono giymiş ve be dında da süslü bir başlık / taşıyan, Yüzü maskeli bir aktör müziğe uyz rak dansetti. Dansı bitirince elinde- ki beyaz ipek tomarı açıp bize & terdi. Burada yaldızlı Çin harfleriy- le “Birleşmiş Milletlere uzun ömür- ler,, cümlesi- yazılıydı. Sonra yine dansetmeye başladı. Bu dansın so- nunda ipekten kırmızı bir tomarı açtı. Bunda “Çin'e saadetler, — ve sonra “Çan-Kay-Şek,, e uzun ömür. yazılıydı. Bu arada çalının mü- a bir. âbenk- ler, zik kulakları tırmalayı te idi. Daha ziyade gonk, tenbal ve davul sesleri duyülüyordu. 'Temsil © tablodan ibaretti. — Her tablonun ele aldığı konular — başka Pierre Loti'nin incelik İster Dr. Muhaddere Nabi Özerdim idi. Çin tiyatromunun tipik bir * olan dekor yok denilecek dara aZ ve sembolikti. Bir değnek bir hir çift takerlek bir arabayı, biz 'va su da denizi ifade ediyordu. tablolardan bazılarını — kısaca « tayım “Yol üstündeki Gürbet Hanı, tablo, Sung #ülâlesi (M.S. 960-1 zamanına ait bir hâdiseyi tema diyordu. Han, boğ sahnede yatak zifesini gören bir masadan ibar Fakat artistlerin giydikleri elbi gözleri kamaşlıracak derecede gin ve güzeldi. İki artistin döğt lerken (güya düsllo ediyorlardı) tıkları el hareketleri şaşılacak k ustaca di ve takip etmekten g FİMİZ yorulmuştu. Bu hareketle fade eden müzik, Batılı arkadaş miza çok melânkolik gelmişti. F ben bu müzikte bizim klâsik mü mizin semal ve peşrevlerindeki üfleri andırır. melodiler bulmuş Müzik âletleri Pi-p'a (kitar), (kanun), keman, flüt, yang c (harp), davul ve göngüardan ibi . Tüllerle Dana,, tablosunda, O adında, uzun ömür meyvasını Miş semavi kız, kötü bir ilâh 1 fından kovalanıyor, kız da aya Ca ediyordu. - Parlak renkte çi bir kimono (eski Çin kıyafeti) miş, başı çiçeklerle süslü, iri ç gözlü bir Çin güzeli, elinde tut iki uzun Çon dörder metre) b tülü gayet mahirane bir şekilde ratle hareket ettirerek dansetti dana, bulutların seyrini temsil yordu. Mimikleri de gayet mân di ve müziğin ifadesine uygu Müzik, ruhu okşayıcı ve derin liyat. “Chu devletinin çöküşü,, adlı İo ise, M.Ö. 300' Jerde Çin'e hi olan iki devlet (Hân ve Chu) #sında geçen bir harp sahnesini ediyordu. Chu devletinin ka manlıklariyle ün salmış Prens nag Yu mağlüp olmak üzer Sevgilisi Yu Chi, prensin mânet ftını kuvvetlendirmek için Çin & rosunda önemli bir yeri olan me kılıç dansını yapıyor. Bu dansa dece bir Pi-p'a refakat ederek savaş şarkısı çalıyor. Fakat Pi-p'anın tellerinde, orduların | Sini, davul, boru, nal seslerini, ba gürültülerini duyuyoruz. K mizi hakikaten bir harp sahnet zannediyoruz. Neticede, mağlül nedir bilmiyen prens bu acı hak karşısında intihar ediyor, sevi ise göz yaşları içinde dansını b yor, Genç kızın nâdir görülen bir talıktaki kılıç dansı, kitaracının terdiği eşsiz sanat kudreti, elbi rin gözler kamaştırıcı güzelliği sik Çin tiyatrosunun Üstünlü; göstermeye yeterdi. Geleneklere h bir millet olan Çinliler bugün modern temsillerden ziyade bu sik temsillere rağbet gösterme dirler. Modern oyunlar bugünkü yatlarını / aksettirmek — bakımı: değerli ise de geçmişteki yüksek deniyetlerini ve parlak zafer dolü tarihlerini - canlandırdığı onlar klâsik oyunlarda bir İft vesilesi bulmaktadırlar. hususiyetleri 75 sene evvel Lâtin harfleriyle türkçe yazar, “Âzâde” nlı mezar taşını, vapurunul Plerre Loti İstandula ülk geldiğ âstemişti. Buraya, 1 6 de gelmiş bulunuyordu. ii Megamız üzerine alı tercüme bi bah gazetelerinde yasılar naşrederdi. ın kamarasında saklardı saman, türkçe öğren üstos 1876 da “Gladiateur” gem Kendisine türkçe öğretmek işini, ımaştı. Zeki Megamız'ın arapçadan t ik eserleri vardır. Kendisi İkdam ve 1932 de vefat etmi dan Zeki Megamıs P. Loti hakkındaki bir makalesinde « gahsiyeti ve hususiyotleri hakkında gunları söylüyo: Pierre Loti muntazam hareket e- | Sirkeciye getirilir, bir ermeni k den bir adamdı. - Burada bulunduğu | çının dükkânında giyer, şapkı zaman malyet vapurunda askeri va- | kutüya koyup orada. birakırdı. zifesini yapıyordu. Sabah erken kal-| ra, beraberce gezerdik. — Yanım kar, öğleye kadar yazı ile mesgul nadiren bir. kimseyi kabul e Kapanıp yazı yazdığı — öde giremezdi. Yazıları doğruca getirirdi. - Husust katibi beyaza çekerdi. Bu kâtip esrarı olan - Hasman idi Loti'nin yirmi ae lur, derdi. kimse evvela mahremi Hasman Pierre lik bir. müdürü, Loti güzel giyinmesini severdi. A- kerliğe hakiki bir incizabi. vardı. Nâzik olmakla beraber zorbalığı da yardır. Vazifesi bitince öğle yemaği yerken ekseriya dâvetlileri bulunur- du. Yemeklerin en nefisini yerdi. Bu- nun için gemiye Fransadan husust bir aşçı getirtmişti. Vapurda her za- man komutanı ile” beraber yemek yerdi. Bir de piyanosu vardı. İşi bittikten sonra piyanosuna oturur ve çok güzel çalardı. Gezintilerini Bo- Zaziçi, Eyüp ve İstanbulün eski ma- hallelerinde yapardı. İstanbula — çıktığı zaman — fes ile gezmek İsterdi. Fakat gemiden fes- le çıkmazdı. Fesi, bir kutu İçinde ya Hasman bulunur. yahut bü hizmetine aldığı Şükrü adında uşak olurdu. - Şükrü dalma sır bir elbise giyerdi, kavas - kılığ d, Şükrü, ekseriya sofra hizmet bulunürdu. - Dâvetlilerin - huzuri Şükrü ile ekseriya türkçe konuşu Türkçesi bir ecnebi türkçesi idi. dimler, tehirler yapardı. Yalnız lerle, paşalarla türkçe konuşma: Türkçe öğrenmek arzusu avan temas ederken ifadel meram ed mesi içindir. Lâtin harfleriyle t ge kelimeler, cümleler yazardı. Sırf Göksu eğlencelerini seyret için bir sandal yaptırtmıştı. Sar cıları beğaz giyinirdi. - “Azade, mezar taşını vapurunun kamari da saklardı. Bunu sonradan evin Şark tarzında döşettiği odasına türmüştür Çok güzel konuşurdu. Şivesi mamiyle hususl bir Fransız gives Yazısı pek güzeldir. Yazmaya bi dığı zaman dürmak bilmez, hokl bile kalemi az batırırdı. V © YU et VAA MYA Y e —a V| Tet Ş UU at L K le : â - & Prreple /8 * | yi D p fAz7 f, DErT TE 7