Sayfa 4 Siyasi meseleler ve muhabir mektupları Sovyetler Cengiz'in hâtırasını silmeğe uğraşıyorlar Si muhabirimiz bildiriyor Amerikalıların yüzde 80i, Formoza'nın nerede bulunduğunu bilmiyor Fakat, halk, Uzakşarktaki komünist genişlemesine set gekilmesini istemektedir. 10 (Hususi muhabiri- miz G. H. Martin'den telgrafia) — Amerikan liderleri, bilhassa 'Truman Ve Acheson tarafından alınan ve A- merikanın — Uzakşark politikası ile alâkalı bulunan kararlar, Asya Üze- rindeki münakaşalara son — verecek mahiyette görülmemektedir. Amerikan Dişişleri — Bakanlığının birçok meseleler. hakkındaki noktal Hazari şöyle hulâsa ediliyor: As daki Amerikan siyaseti, müstemleke devrinin bitmiş olduğu esasına — da- yanmaktadır. Washington tercihan, Komünist olmayan yerli hükümetle- Tin tarafını tutmağa karar vermiştir. Eğer Birleşik Amerika Formoza me- gelesine müdahale ederse, emperya- Tist maksatlar taşıdığı zehabını uyan- dıracaktır. - Böyle bir şüphe doğu duğu anda ise, Amerikanın — diğer Asya memleketlerindeki, bu arada Endonezya — ve Hindistan — nazarın- daki vaziyeti, otomatik olarak, mâ- nevi bakımdan sarsılaaktır. Formo. za'da temin edilecek feticesi meçhul avantajlara mukabil, — Cenup Asya bölgesindeki çok daha mühim yerler- de prestiji kaybetmek tehlikesi var- dır. Şimdi Amerika hükümetinin A: ya işleriyle alâkalı çevrelerinde hâ- kim olan kanaat ve yürütülen mantık bu merkezdedir. Bu hareket tarzını muhalif olan ve Çinde daha fanl bir Tol oynanmasını isteyen siyasi mü- şavir Georke Kennan, hükümet için- deki vazifesini terketmiş bulunuyor. Salâhiyetli birçok müşahitlerin fi- kirlerine göre, TTruman'ın ve Ache- /#son'un bayanatlarından çıkarılacak mAna şudür: Amerika umuml erkâ- rında, 1939 daki Münlch konferansı kararlarından sonra halk arasında başgösteren ve coşkun münakaşalara 'yol açan ihtilâflara benzetilebilecek tarzda bir görüş ve fikir aykırılığı, #imdi de göze çarpmaktadır. Bir halk mecmuası tarafından son zamanlarda yapılan bir ankete naza- Tan, Birleşik Amerika halkının yüzde sekseninden fazlası; Formoza adası fun coğrafi mevkiini bilmemekte, yar hut bi hususta çok sathi bir malü- mata sahip bulunmaktadır. İçlerin- den birçokları Formoza'nın Avrupa- da olduğu cevabını vermiştir. Fakat halkın bu bilgisizliğinin, Amerika si- yasetine tesir ettiğini söyliyecek ka- dar mübalâğaya sapmamak Jazımdır. Amerikan halkı, her ne kadar For- Moza'nın yerini bilmiyorsa da, Asya- 'da Komünist kuvvetlerin dev adım: Jariyle yürüyüp genişlediğinden h: berdar bulunuyor. Umumi hatlarını pekâlâ bildiği bu Komünist yayılması * karşısında Birleşik Amerika halkı cabında -birdenbire ve şiddetle rTekete geçmeye, hattâ kızarsa, Diş işleri Bakanı Acheson'u bile yerin- den atmağa müktedirdir. Her hal- de halk, Truman ile Acheson'u siy #i istikametlerini ayarlamak ve bir- leştirmek hususunda tazyik edebil- meye salâhiyetlidir. “Amerikan siyasetinin Asyada şim- Giki kararsız ve İstikrarsız vaziyeti- 'i muhafaza etmesine âmil olan un- #urlar şunlardır: 1 — Uzakşark Başkumandanı Ge- 'neral Mac Arthur, Washington'a da- zaşmaya lüzum görmeden, kendi bil- diğini yapmaya devam ediyor. Epey- Ce zamandır esasen Mac Arthur, şah- #i teşebbüsli ile, Formozadaki Çin Mülliyetçilerini sistemli - surette des tekliyor Bu generalin aslâ Amerikan birliklerine ihtiyacı yoktur. Japony zün müazzam kaynakları, toplu bir halde, kendi eriri altında bulunuyor. 2 — Amerikanın, — Hindiçinideki Fransız ordüsünü — küvvetlendirmek üzere, bilvasıta silâh ve cephane gön- derdiği de artık kimse için bir sır teşkil etmemektedir. 3 — Basın toplantısındla Acheson- 'vn, Formoza hakkında hükümet er- kânının tam bir görüş birliğine sahip bulunduğunu —iddia ederek beyanat vermiş olmasına rağmen, — Dışişleri Bakanı ile Milli Savunma — Bakanı Johnson arasında fikir ihtilafı devam etmektedir. Johnson'un yakınları 1 Acheson'un mesal arkadaşına bir oyun oynadığını ve Johnson'un mü- him bir mâzeret yüzünden iştirak demediği bir. kabine — toplantısında Dişişleri Bakanının Truman'ı ikna e- derek, Çin işlerine müdahale etme- mek kararını aldırdığını açığa vuru- yorlar. 4 — Nihayet, muhalif Cumhuriyet- $i Partinin, Çin meselesini seçim propagandası için bir koz gibi kul- Janarak yaptığı gürültü vardır. An: cak Cumhüriyetçilerin bu. silâhları: Zun kendi Üzerlerine çevrilmesi ihti. mali de mevcuttur: Zira senatör Taft ve eski Cumhurbaşkanı Hoover — de dahil olmak Üzere, şimdi ne pahasına olursa olsun Formoza'nın müdafna e- dilmesini isteyen Cumhuriyetçi lider. ler, 1840 ta İngiltere adalarının mü- dafaası için Amerikanın yardım et. Mesine en şiddetle muhalefet eden kimselerdi. Bimdi bu zatlarm, çok u- Zaktaki Formoza adasının niçin © derece büyük- siyasi ehemmiyeti ol duğunu ve niçin daha yakındaki ve daha mühim vaziyetteki İngiltere a- dalarını çok nazik bir anda müdafaa etmefe lüzum görmediklerini pek ko- Jayca izah edemiyecekleri âşikârdır. John Cardveli, yet Rusg edi asırdan beri, — orta çal Jarın Büyük Asyalı fatihi Cen- KiZ Hana beslenen takdir. ve /L Moğol halkının — mülliyetçilik mefhumunun özünü teşkil etmiştir. Lâkin şimdi Moğolistan » veya yeni ismi ile Moğol Halk Cumhuriyeti - Sovyet nüfuz sahasına - girdiğine gö- ye, ora halkı, milli hissiyatın. güve- nilir kaynağı olarak bu ananeye bağ- X kalamıyacaklarını öğreneceklerdir. İmparatorluğunun en çok genişle- diği 18 Üncü asır başlarına rastiayan devirde, Cengiz — Han Moğolistan, Mançurya, Korea, ve Hazer deniz 'ne kadar Orta Asya üzerinde hüküm sürerdi. Cengâverleri moskof toprak- Jarına akınlar yapardı. Moğolistan'ı da Sovyet — hükümet zistemine ayak uydurmağa icbar et- mek için alınan tedbirler meyanında halkın milliyetçi hislerini baltalamak, ve bunun için de milli kahramanların hâtırasını yaşatmak isteyenlerin - bü- tün iddialarını — çürütmek siyaseti yardır. On münekkit işe koyuluyor. Mülliyetçiliğin ve — vatanseverliğin Kökünü kurutmak arzusunun en be- liğ delillerinden biri, S. Kozin'in mo- Zol efsane ve kahramanlarına — dair Kitabının ön münekkid — tarafından müştereken tenkid edilmesidir (bu de- rece İttifakla hareket edecek on mü- nekkid Rusyadan başka hangi mem- dekette bulunür?). Bu moğol efsanelerine göre, Cengiz Han — milli bir. şahsiyettir - tıpkı George Washington, Napolyon Bona- part, veya Büyük Petro gibi. —Kozin de ayni fikre iştirak etmekte, lâkin Yus münekkidleri bundan hoşlanmı maktadır. Binaenaleyh, Cengiz Han'ın hatırlanmağa değer bir milli kahra- man olmadığını, müfsit bir insan ol- düğünü, irkınin küdret timsali adde- dilemeyeceğini ispata kalkmışlardır. Tenkidleri, Rus “Edebi Gazete''sin- de çıkmıştır. Bu yazıda, Kozin, mev- uu yanlış bir zaviyeden ele almak, ve halkın hakikf ruh ve hissiyatına tamamen aykırı bir şekilde olarak fe- odal hanları ve bu arada onların en kötü tipl olan Cengiz Hanı methet mekle itham etmektedir. Kozin mev- Zuunu Üç ayrı bölüm halinde işlemiş- tir, ve Sövyet fikirlerini korumak için geçirmeye Uzakşark meseleleri tarihin hiçbir devrinde bugünkü kadar tezatlı ol- mamıştır. Hindistana kadar — bütün, Cenupdoğu Asyayı ele geçirmeğe uğ- Taşan komünizmin ilk hedefleri Bir- manyada, İravadi kıyılarındaki Man- dalayla Siyamın merkezi Bangkoktur. Buna mukabil “beyazların,, bütün U- zakdoğu politikası, vaziyeti birbirin- 'den çok farklı gören iki merkez et- rafındatoplanmaktadır: Singapur ve Hongkong. İngilterenin — Uzakdoğu Yüksek Komiseri Mac Donald'ın mer- kezi olan Singapur, bütün batı dev- letlerinin komünizme karşı - enerjik 've müttehid bir cephe teşkil etmele- Tini isterken, - Hongkong'ün — büyük tüccarları, komlinist Çinin tir an ev- vel taşınması için asrar edip duruyor- dar. Çin'in Yunnan eyaletinde Üslenen geteler, Birmanyanın Mandalay şehri- ni ele geçirmek Üzeredirler. Stratejik bakımdan son derece ehemmiyetli o- Jan bu gehir, bütün Cenupdoğu Asya- daki komünist faaliyetinin merkezi o- lacaktır. Uzak-Doğu meselelerinde ihtisas sahibidir. İslâmiyotin tarih ve an'anelerinin tetkikine kendisini senelerce hasretmiştir. Sov- nn kendi. konrolündeki topraklarda islâmiyeti tenkil için sarfettiği gayretleri bilhassa incelemiştir. Asyanın Güneydoğusunda yeni lehlıkeleı Komünistler, Hindistana kadar bütün Cenupdoğu Asyayı ele | Yazan: John CARDWEBL münekkitler bunların üçünü de çürüt- Mmeya çalıkmışlardır. Bu üç bölümün başlıkları gunlardır: “Gizli Hikâye", “Jangariad”, ve “Gekerind”. Bunlar da, Kozin, Cengiz Hanı ve onun ida- resini hararetle methetmektedir, ve bütün hayatının, harpteki başarıları. nin, ve fethettiği milletlere tatbik et- VĞi siyasetin bir dünya imparatorlu. #üna müteveccih olduğunu anlatmak- tadır. Cengia Han üle Stalin: Böyle bir fddianın münekkitleri kı dıracağı zannedilmezdi. zira onu bi raz Staline benzetebilirlerdi, bahumus ki Kozin, Cengiz Hanın halkın sevgi- Sini kazanan milli bir kahraman ol- duğunu yazdığı için böyle bir teşbih. ten Stalin zarar görmezdi. Halbuki münekkitler, Cengiz Hanın köylüle- rin menfaati için feodal beylere kar. # savaştığını söylemenin yalan oldu. Kunu iddla / etmektedirler. — Sonra, Mmünekkitlerin Üzerinde — durdukları bir nokta da, Ruslar tarafından u- mümiyetle Stalin'e atfolunan vasıf. ların Kozin tarafından Cengiz Han' atfolunmasıdır. “Jangarlaı "e seriad,, (bu iki kelime “Cengiz,, a: lından gelmedir) Cengiz Han'ı methe- 'den Moğol efsaneleridir. Lâkin mü- nekkitler punların da şayanı itimat olmadıklarını iddia — etmektedirler. Onların iddiasınca, Moğollar, Sovyet tipi sosyalizmi Cengiz Han'ın kur- muş olabileceği herhangi bir sisteme tercih etmekteymişler. Hattâ, “Sov- yet Milleti Cengiz Han'dan asla hoş- Janmazmış”. Kozin'in iddiasına rağ- men, o, "devri bir altın devri ola- Yak 'anılan büyük bir milll — kahra: man,, değilmiş. Görülüyor Ki Moğollar, Cengiz Han'ın hayat, seciye ve başarılarının tetkikinin zırf tarih ve arkeoloji pro- fesörlerini ilgilendiren bir mevzu ol- madığını, temsil ettiği — an'anelerin masun kalamayacağını zorla — anla- mak Üzeredirler. Sovyet propaganda Mekanizması, onların hem milif kah- ramanlarına besledikleri takdir. - ve saygıyı baltalamak, hem onları - bir millet geref ve şuurundan mahrum etmek için bütün imkân ve ve Jarını seferber etmiştir. Moğolların bu propaganda ve taz- yıka karşı koyup koymayacaklarını zaman gösterecektir. uğraşıyor Küvvetli - komünist tahrikâtı mev- cuttur ve merkezi hükümet çok müş- kül durumdadır. İngilterenin Uzakdoğuda en mühim merkezi olan Singapur; Birmanya ve Siyama yakınlığı dolayısiyle, tehlike- vi pekâlâ müdriktir. Yüksek Komi- /Ser Mac Donald, Japonya ve Hindi- gini'ye yaptığı seyahatlerden — sonra kanaatlerini açıkça ifade etmekten çekinmemiştir. Fakat acaba, resmen ağza bile alınmamış — müphem bazı Mmüşterek müdafaa — tasavvurlarına kıymet verilebilir mi? Çin komüniz- mine karşı Japonları veya Hintlileri | #eferber etmeğe imkân olacak mı? Resmi İngiliz politikası bu — çeşit sergüzeştleri aklından bile geçirme- Mektedir. Londra, politikasını Hong- kong'dan gelen tavsiyelere göre yü- rütmektedir. Kızıl Çin, Hongkong ti- caret merkezinin verimii bir müşterisi Hongkong Adası — karşı- #sındaki Çin topraklarında nöbet bek- leyen 25.000 kişilik seçme İngiliz or- dusu, müstemlekeyi her türlü baskın- olmuştur. Diğer taraftan Siyamda da — çok lara karşı müdafaaya kâfidir. YENİ İSTANBT inili köşk Fatih müzesi olmak üzere tamir ediliyor tih yıldönümü programında bir de Fatih Müzesi kurulması ba- his mevzuudur. Bu müzenin Top. kapı Sarayı içindeki Çinili Köşk- te açılmasına karar verilmiş ve ISTANBULM bep yüzüncü te- harap vaziyette bulunan bu köş- kün tamirine - başlanılmıştır. Bu fevkalâde nadir bina, hatıra gel- miyecek tahriplere maruz kala- Fak esas mimarisi tahrif edilmiş- fir. Kıymetli unsurlardan mürek- kep bir heyet köşkü tetkik etmiş ve' restornayon için icap ede fedbirleri almıştır. bu sene zar fında binanın eski haline getiri. deceği tahmin edilmektedir. Topkapı Sarayını ziyaret eden bir muharririmiz, burada pek ya- kında yeni kısımların halka açı: Jacağını öğrenmiş bulunuyor. Ta- mamlanmış olan salonlar arasın- &a eski yazılar, ciltler ve ninya fürler; Türk kumaşları kısımları ile resim — galerisi, İran, İtalyan kumaşları ile saz âletleri, Kara- göz takımları ve Türk saatleri sa- Tonu - vardır, hazine - dairesi ta. Mmamlanmak üzeredir. Muharririmiz, — Hüze — Müdürü Tahsin Öz ile görüşmüş ve ona, bir müddet evvel bir gazetede “Topkapı Sarayı tahrip ediliyor. başlıklı bir yazı çıktığını, bu. ye zıda bir tarih — hazinesinin timi Mmesliyeti olmayan ellerde bira- kılamıyacağı iddia edildiğini söy: demiş, bu hususta izahat İstemiş- tir. Müze müdürü, yazıyı gördü. günü fakat iddiaların - hakikatle Bir alâkası olmadığını beyan ede- rek şunları ilâve etmiştir: — Evvelce dört beş bin kişiye sofralarla yemek verilen mutfak- Tarın yıkıldığı söyleniyor, geliniz, Beraber görelim. Muharririmiz, müdürle beraber bahis mevzuu olan ve hâlen çini kölleksiyonu bulunan kısma git- mişlerdir. Orada Tahsin Öz şu izahatı vermiştir — Gördüğünüz şu dört kubbeli kısım Fatih zamanında yapılmış- far, diğer altı kubbe, Kanuni dev Finde ilâve edilmiştir. Sonra yan: mış, Mimar Sinan yeniden ve şu Mahruti — kubbeleri ilâve ederek inşa etmiştir, ve aşağı, orta, yu- karı olmak üzere Üç kısma ayrıl- mıştır. Abdülihamit zamanında a- Şağı kısma font ocaklar konmuş Ve 'bunun için kubbeler delinerek bacalar çıkarılmış, Orta kısma da bir kurşun dökümhanesi yapılmış. Biz, bu mutfakları bu halde ve Molozla dolü olarak ele aldık. Üç kisim halindeki asli şekline ge- tirdik. — Mesele bundan ibarettir. Ortada tahrip değil ihya vardır. Yukarı kısımda kazanları, tence- releri, hamur. takımlarını teşhir ediyoruz, aşağıda da dünyanın en kaymetli Çin porsölenlerini, gümüş takımlarını! Eski devirlerde bu mutfaklarda beş bin kişiye yemek veriliyordu, herhalde — tencerede Pişirilen yemek kapağında yen- mezdi, gümüş tepsiler içinde, bu Çin takımlarında yenilirdi. Biz de Bu itibarla hepsini burada teşhir ediyoruz. — Aynı iddlalar — meyanında, Ssaltanat arabalarının - bulunduğu ahir, - havasını ve hüsüsiyetini. kaybetmiş diyorlar, ne dersiniz Müze müdürü “Buyurunuz ma- hallinde görelim, diye, muharri. rimizi oraya davet etmiştir. Yolda gülümsiyerek — Bir müzede ahır havasını a- Sanat bahisleri ramak biraz garip ise diye izahatına göyle de dir: bakınız, m etmiş: Burası, 18 incl asırda Balta- cılar koğuşu olarak yapılmış ve otuz kadar bölme inşa edilmiş, sonra kismen yıkılmış ve kismen de yanmış. Biz binayı ele aldığı- mız vakit, içeride, küçük bir set, iki halka ve moloz arasında bir nal buldük, — Binanın — cephesini restore ettirdik, içini de asli yek- Tine göre dört bölüme ayırdık, Bu. lunan set Üzerine İkinci Osmanın ölen ati için yaptırdığı mezar ta> gıhi koyduk. — Üzengiler, eğerler, gemler, kamçılar, arabalar o ge- kilde teşhir olundu ki, ziyaret e- den ecnebi - mütehuz bura- Tan, dünyanın en iy: miş bir araba müzesi olduğunu söylüyorlar, Tahsin Öz, muharririmizle Sa- rayın medhaline döndüğü zaman, muharririmiz, harap bir halde o: Jan “Bab-ı Hümayün,u göstere: rek burasının tamir edilip edilmi- yeceğini sormuştur. Müze müdü. Tü: — Zamanının bir tak-ı zaferi o. lan bina, demiştir. 1478 tarihini taşıyor. Restorasyonu için etüd- ler yapıldı. Önümüzdeki yıl işe başlanacaktı T Müsaade ederseniz bir. eval daha soracağım. — İstanbulda bir Eski Eserler Encümeni vardır ve zannedersem, vazifeleri aramnda bu gibi restorasyon işlerine neza- ret de bulunuyor. Bu heyet sizin. le işbirliği yapıyor mu? — Bu heyet bir müşavere he- yetldir. Bizim bağlı / bulunduğu- muz Müli Eğitim Bakanlığı ka- nant ve salâhiyetini mütehassıs- iTla müşavere yolunda — kullan- Mayı tercih etmekte ve bir mima- ri ekipine sahip olan müze idare- Sine tamir işlerini bırakmaktadır. Esasen sözü geçen heyet şimdiye kadar hemen hemen bir eser ta- mir etmiş değildir. Buna muka- bil müze İdaresi, Topkapı Sara- yından başka, yüzlerce türbe, Bo- Raziçinde Amcazade Hüseyin Pa- Şa yalısı, Çinili Köşk gibi binala- Fın tamirile meşgul olmuştur. Mi- Marl ekipi tarafından yapılan ke- Şifler, Bayındırlık Bakanlığı ta- Tafından tasdik edilmiş, Güzel Sanatlar Akademisi, TTeknik Üni- versite profesörleri, Bakanlık mi- marları tarafından görülmüş, tas- vip edilmiştir. Bu kadar mütehas- Sis ve salâhiyetli bir heyetin mü- Şaveresi ile - memleketimizde ilk defa olarak onarım yapılmakta- dir. Bu itibarla, Topkapı Sarayı asıl şimdi vesaik ve ihtısasa da- yanan bir mesal ile hayata ve benliğine kavuşuyor, Tük sanatı- 'nın Ve kudretinin eserlerini mey- dana koyuyor. Bu münasebetle si- ze, bir hatıramı anlatayım, Bir müddet evvel, bir dost evinde rastladığım. bir zat, yeis içinde | | bana, Topkapı — Sarayının tamir | | edildiğini, fakat Türk devri bina- ları kaldırılarak Bizans sarayla- ranin ihya / edilmekte / olduğunu düyduğünü söyledi. Onun endişe- #ini, Topkapı Sarayında Bizans sarayı falan bulunmadığını, Top- kapının, fetihten sonra Fatih ta. rafından " yaptırılmış. — olduğunu söyliyerek bertaraf ettim. Bu ip- tidaf malümatı bilmeyişi, © zatı böyle bir zehaba sevketmişti. Mü- ze faaliyetine — karşı yapılan bu tenkidler de, işte o zatın endişe- lerinden farksızdır. Romalılar devrinden kalma kıymetli bir heykel bulundu — Barbizona'da açılacak olan müze İsviçrede — Bâle şehri — civarında, Hölstein'de — Romalılar zamanından kalma bir villânın — son kazılarında İşçilerden biri enkazın içinden ga- yet güzel bir heykelcik çıkarmıştır. Heykelin boyu 10.7 Cm. dir ve esnaf/ ile hursizların ilâhi olan — Merkür'e| alttir. Masif bronz fevkalâde bir şe-, kildedir. hiç bozulmamıştır. Heyke- din kayafeti, geldiği yerin Gal oldu. ğunu - göstermektedir. Barbizon'da açılacak olan müze 19 uncu asırdaki ressam mekte- biyle meşhur olan Fontaineblesu ci varındaki Barbizon adlı ufak köyde, Crot, — Millet, - Daubigny, Courbet ve diğer şerlerini ihti- va eden bir müze açılacağı rivayet edilmektedir. Geçen yaz, köyü ziya- Tet eden Amerikalı turistler, burada| böyle bir müzenin olmadığına tees- SÜf ettiklerini bildirmişlerdi. Kültür ihtiyacı İNSAN İLMİ XX nei asırda doğmak bir talebe için hoş bir gey midir acaba? Neler| neler öğrenmesi lâzım? | Okunacak ne kitaplar var. Bir aa hada ihtisas yapmaksızın derin ma. lümat aahibi olmak isteyen bir a. dam, düne ve bugüne ait okuması | Jâzım gelen kitaplara bir göz atın- ca dehşet içinde kalır! Zavallı talebe! Gençliğinin en gü- zel günlerini bu ölü — Kitaplarla mı geçireceksin? Her halde kendi ken- dine “Gütenberg'den önce yaşamış olsaydım ne iyi olacaktı, — dağları, bayırları gezer tabiatin büyük sesi.| ni dinlemek fırsatını bulurdum, yorsun. Kütüphanelerde kapalı yaşa-| Mmaya alışmamış bir talebe aşağı yu- karı buna benzer şeyler düşünür. Kültür. insanları aydınlatmış mi- dır? Hakikt bir entelektüei, — kendisin- den beklenen mağrur bir edâ ile: — Nasil, yoksa insanlara hürriyet, Aydınlık getiren İlmimizin, fikirleri: mizin bu fevkalâde verimini küçüm-| geyecek misiniz?,, diye soracak, O vakit korkmadan hangi hürriyet? Hangi aydınlığı getirdi, diye sorabi- lirsiniz, İnsanlar gittikçe çok gey öğ- reniyorlar, fakat bilgi hâd devrinde bir. kargaşalığa — vardığından öğre- nilen geyler birkaç yüksek zekânın. inhisarı altında kalıyor. Atom ener- Jlsinin sırrını bilen insanların az sa- yıda olması buna en büyük misal dir. Edebiyat sahasında da aynı hali mevcuttur. Bir şaheseri anlamak için| her geyden haberdar bir insan, bir| *“bilirkişi,, olamayız. Alelâde bir in. sanın eline Mallarm& veya Valöry'yi| verirseniz, bunlardan fazla bir. gey) anlar mı? Bir sürü kelime içinde â-) deta kaybolur. Romanesk edebiyata gelince, yenilik merakında olup basit| hakikatlerden uzak yaşayan bir mu- hayyelenin müessir oyunundan baş- ka bir şey değildir. Şu halde asrımız, zihinlerimize ne gibi bir aydınlık getirdi? Ötedenbe-, Fi meçhülümüz olan meseleler hak- kında eskilerden fazla bir şey bili-| yor müyüz? — Allah hakkında fazla, bir şey öğrendik mi? Hakiki kültür insanı yükseltir: Bir Üstat, Yunan veya Lâtin kay- naklarından aldığı süslü — kelimeler| ve istilahlarla / nazariyesini izah e- derken insan “Eseriniz, çok kuvvet- hi fakat alelâde bir insan — bütün. bunlardan ne anlar?,, diye sorduğu- huz zamafi — muhakkak ki, — hemen) “Alelâde insanları mı düşüneceğim; cahil insanlar için fikirler mi arıyo- rum?,, diye parlayarak cevap vere-| cektir. İnsan bu cevap karşısında is- temiye istemiye “Bu beğenmediğiniz| insanlar size neler temin ediyor, si-| zin her ihtiyacınızı karşılayan şeyle- İ imaj etmekle meşgul olan bu in- sanlara siz de karşılık olarak biraz, hak verseniz ne çıkar?,, demek is- tiyor. Bugün fikir bir Tüks, lüzum-) Suz bir karışıklık halini almıştır. Bu yaziyet karşısında gençlerimizin hali| 'ne olacak? Hiçbir zaman kendilerini idrâk etmeyip şuursuzlar veya Körle gibi hareket etmeye devam edecek- ler mi? Maalesef bazan, cemiyetin okumuş tabakasını teşkil eden bir avukat veya doktorun kötü hareket- ler yapıp, olur olinaz şeyler konüş-) tuğuna şahit olüyoruz. Herkese tesir edebilecek bir. kül- türe sahip olmalıyız: Peki amma kendi kendini yetişlir- mek isteyen insat merak ettiği nok-| taları kimseye soramayınca ne ola-| cak? Her tarafta kendinden üÜstün) Ansanlarla - karşılaşıp gülünç olmak, korkusu ile kabuğuna çekilince ona, yazık olmuyacak mı? Köklerin dal-. budak saldığı münbit bir toprak gibi| harap olup gidecek mi? Fikirlerini izah etmek için daha geniş fikirlere ihtiyacı vardır, Şu halde her şeyden önce bu gibi insanlara yardım ede cek eserler vermeliyiz. Biraz haki-| kate doğru gidip karanlıklardan sıy-| rılmalıdır. Ona kendini tanıma fırsa- ti vermeliyiz. İlimler arasında insa- a en yakışan, İnsari ilmidir çeviren SIR. Tt b" ler verdi: t dd Te KA Renouard kapının arkasından ona hiç beklenmedik emir- Yazan: Joseph Conrad TERKBUNAAKA I Mi dört saat kalabildiler onları göremedi. -21 Amma gör Bu sebeple yüfka yürekli Wille memesi daha sonraları, " MALATA ÇİFTÇİSİ ea Çeviren: Reşad Nuri Darago zavallı — Kasadaki para ile bütün uşakların hesabını kesersin. — Misa Moorsom'un, o zarif ve güzel kızın Malata'da nişanlısın — Nihayet, gün batacnğına yakın, #azeteci ile kaptan, ko- Janet'in kaptanı ile anlaş da adadaki İşçilerin hepsini ahp — ancak son nefesini verirken bulduğunu, ağlayan bir aamın — yun gimal Kkumaalı Üzerinde Kundura izleri gördüler; korku #vlerine götürelün. Bedeli Dunster ve ortaklarına - Çekilecek — Beslyle anlatmasına - mani olmadı. Bu hazin maceraya bir - İçinde izi takip ederek burnun ucunu dolaştılar ve orsu polige'ne ödeniz Gok kimizeler acındi've Jakırdısı haftalarca devam eti ——— yaam bir taşın Üstünde Renewar'in pabuclarını, beyas ceke N sözlerden sonra, ertei sabahi Kadar köşkte bir ölüm — pakat Renovandır sürakan ve Ü öler. nt e| b SNi Ve denlğ hamama Kiyafetini buldular. Bütün bunlar bir semizliği hüküm aürdü. Sabah olunca Luiz gelip her geyin —yp başmünle KeaKra a pi Ce ae Ça SOYİ B üme halinde bir araya toplanmıştı; kaptan iyice baktıktan tamamlandığını ve uşakların gemiye binmekte olduklarını —e aymuharrir. başkalarının bilmediklerini de öğrenmek l — ÇTe aöyledi deai, Meslefinin Jcabi/ alüganmncın Tei e slkcak, bir çaç a L L çönlerce uçumuğ öeül Kapının aralığından uzanan bir €l, sadık meleze bir ka- — ÇEY'CANİI tafsilata ihtiyacı vardı. Renouara'ın gemisini bir. —— ç CĞ l #at parçam verdi; ve bunun Üzerine, kapı 6 kadar. hizla kar — ÇAS Kündenberi lmanda bekleyip Ka damaz ga nn e geb AA aa aa L İ ğ olacak! Giye haylırdı pandı ki, Luiz arkaya doğru çekildi; fakat yine anahtar de- — 3y, emir aldığını Söşledi Bu ema £öre GİSİAİ Hnanda, — Sanmam efendim. Sahilden bir mil mesafede boğul Hğine yaklaşarak muti bir sesle sordu: bir ay kaldıktan sonra dönecekti. O müddet bitmek Üzere Idi. — Saydılar deniz cesedini kayalıklara atardı. Halbuki sandallar — Ben de mi gideceğim efendim ? Gazeteci ona: bir şey göremediler. BNN aa n Giç bir gey bulmak mümikün olmadı Ve zetlede Renoü — BSiz burada yalnız mı kalacaksınız efendim? — Öyle ise beni de götürmenizi rica ederim, dedi. ard'ın ortadan kaybolması izah edilemedi. SA L L AAA A O a OA N ela'ya Tp ll şadina ada — C LA ON l İ Cai he B ZE Ü DeD n VDT eyaik Pat ve gel keninlik hd va aklAR Dalla ti e ilaley kal Ka eee M L NB LA © beyaz adam hortlağının musallat olduğu adadan çıktığına — PUlmadı. Köşkün pencere ve kapıları hep açıktı. İnsan hâkim kayanın Üstünde kara bir duman hareketsiz asılı du- ViRna yoktü. Terkedilmiş tarlalarda küme küme otlar bitiyordu. — ruyordu; ve bu semlz ve ewrarlı gölgenin altınde. Malnta, Kapım Kapalı odanin sükütünü Bozmaksizın uzakleşi — — ü eararlı halin doğurduğu merakla Enzeteci ve gemi: AĞA Parçalanmığ Kalbin hatırasını taşıyormuş Eib, batan Köşkün kapısına vardığı - zamandır ki, hislerini — hazin bir — nin tayfaları Renouard'ı çağıra çağıra saatlerce adayı aradı- — BÜNesin tehdit dolu perişanlığı içinde kapkaranlık bir kütle “üde, tas, e İle açığa vurd lar, En sonunda vahşi fundalıklarla derin çukurlarda çiftçinin — Pinde yayılmakta Id ü ölüsünü bulmaya çahıştılar. Moorsom'lar vapura yetiştiler, fakat gehirde ancak yir- olmuştu acaba? Uşaklar mı öldürmüştüler onu? Yok- a sa aklından esen bir hevese uyarak bütün adamlarını top- Jayıp çiftlikten ayrılmış mıydı Küblünülte 7 Anlaşılamıyordu. | > | İ | | Müzik hayatımız Vaktin kıymetini bilelim Garp müziğinin inkişafı, — memler ketimizde henliz pek yenidir. — Kırlı, senelik bir devreyi ya ihata ederya' etmez. Bununla beraber daha ileri adımlarda bile, köhnemiş mevruatla karşılaşmıştır. 1915 senesinde Haen- /Sel und Greti çocuk masalı serisinin dehâkâr / bestecisi - Humperdinek'in memleketimizde — bir. konservatuar kurmak niyetiyle yaptığı bir teşeb- büs akim kalmıştı. Sonra, aslen Fransız olduğu halde 1908 de Büyük Joachim'i Berlin ' konservatuarında İstihlâf eden Henri Martesu'nun ay- ni maksatla yaptığı bir teşebbüs ozj Zamanki — mühitimizde iltifat yüzü Köremedi, sonuçsuz. kaldı. Yirmi beş seneden beri hayırlı iş- ler görüldü. Şimdiki ümit verici mü- zik seviyesini 0 zaman canla başla işe sarılan bazı gençlere medyunuz. Başta Cemal Reşit Bey gibi kiymetli, yorulmak bilmez bir kom- Pozitör gef ve piyanlat; esaslı tek- nik temele malik kültürlü bir. ke- mancı, Ali Sezin; Muhlddin Sadak Kibi müzisyen ruhlu ve bilhaasa ko- Fo könserleri tertibinde muvaffak, olmuş hocalar, müzik hevesini — ve Sevgisini memlekete yaydılar. — Ge- çenlerde ince bir sanatkâr evsafı ile) Chopin ikinci konçertosunu radyoda) çalan piyanist Verda Ünver, Cemal) Reşidin talebesidir. Bu üç öneüye bilâhare iltihak eden piyanlat Ferdi. 'von Statzerin de konservatuara him- meti büyüktür. Oda —musikisi sahas| sında hizmeti mesbuk dostumuz Mes sut Cemlli anmak da zevkli bir borçe, Avrupanın asırlardan beri kökleşe miş ananeleriyle kiyas edecek olur sak, bu sahada ne kadar geri kaldı.. #ımiz, kaybedilen kıymetli zamanla- ri kismen olsun telâfi etmek içinna büyük gayretler sarfetmemiz lâzım- geleceği anlaşılır. Meselâ Almanyada, 1914 den evvel tescil edilmiş 4000 derç fazla orkestra vardı; tiyatrolas| rın sayısı da / 4040001 aşıyordu. A vusturya - Macaristanda vaziyet bu. merkezde olmamakla beraber. çol ilerdeydi. Fransada, İsviçrede, İtale yada hiç değilse her nahiyenin — bi örkestrası vardır; amatör orkestras ları ve kuatörleri bu zümreye dahil etmiyoruz. Yurdumuzda da sanat durumunun| böyle olmasını gönül isterdi fakat| buna daha çok zaman lâzım. Bir saz| natkârın yetişmesine bazan — bütün| bir ömür kifayet etmez, nesillerin geçmesi lâzım. Bir konser salonu ikdi senede, bir opera binası beş senede, meydana çikabilir. fakat nihayet bunların / yetişmesine —muhit lâzımı Ümidi kesmiyelim, — memleketimizde doğmaya başlıyan müzik hevesi, müej zik sevgisi cidden büyüktür. On beği sene evveline kadar Cortot, Brailovse| ki, Thiband, Huberman, Szigeti gibij Ustatların yarı boş sıralar karşısınel da verdikleri konserler şimdiki fij Jarmoni konserlerine karşı gösterilen tehalükle kıyas edilecek olursa, az zaman içinde kafedilen yolun önemli daha iyi anlaşıl Kültür Iddiasında bulunan her mile, letin, müziği teşvik ve ona hizmet etmesi şuurlu bir borçtur. İnsanlart, birbirine bağlıyan Cen siki — rabitaç) muahede ve ittifaklardan ziyade sac) nattır ve bunlar arasında da en mü-) essiri müziktir. O, sağcılık, solculuk, gibi sahte ideolojilere hizmet etmez, hiç şaşmaz bir yoldan — beynelmilel tesanildün teessüsüne doğru dev ae dimları atar, çünkü, beşiği —insan, Kalbi, vatanı da kâinattır. Seyfeddin ÇÜRÜKSULU İnönü Armağanı Dört kişi muhtelif para mükâfatı kazandı İhtira ve keşiflerden dolayı 4938 sayılı kanun gereğince İnönü armaş| Ranı verilmesi — isteğinde — bulunaa Mmüracaat sahiplerinin - dürümü — ine celenmiştir. Neticede bunlardan a) Yüksek kimya mühendisi Hiks met Konuralp'ın — keşfetmiş olduğul bitkisel kauçuk — vesair — mamuller dolayısiyle beş bin liralık, b) Dursün Çakır'ın sigara fabril kalarında kullanılmak üzere - kestetij miş olduğu biçak takımı için üç bim liralık, €) Adnan Cin'in keşfetmiş oldu! Bu öndülelik kâğıt yapan ve komd Prime sayan makineler için üç. bi kiralık, d) İstanbul Üniversitesi Pen Pi Kültesi zooloji profesörlerinden Dn ) Fazıl Şevket Giz'in “gangilon ei fositlerinden — yapılan — kültürlerde alyuvarların lenfosit dahilinde mey dana gelmesi” adlı. araştırması — ile) hemetolojide son derece — ehemmi: yetli bir meseleyi aydınlatma — yoc dunda attığı adımın üç bin - Uiralık özendirme armağanı ile — mükâfat dandırılmaları uygun görülmüştür.