k e O smanlıcadan Türkçeye karşılıklar kılavuzu “No.19) ç Bea Türkçe köklerden gelen sözlerin iz (Tr. Kö) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile teler — Öz pe (mutahassı konan — Yeni Hüsnü kabul e etmek — İyi 'nek: kimi kabul etti - Beni Re di Hüsnü amele e ae ek: (Kendisine hüsnü edince şımarıaaya nazar sahibi — Arı- rnek: Hüsi üsnü nazar sahibi- - Eyi niyetle bu işe baş- Hüsnü şöhret sahibi — İyi — Zevkli Örnek: Hüsnü tabiat z bir a m olduğu gi Zevkli bir adam olduğu giyinişi: yinişinden belli. Hüveyda re Mn ayan) iie daima va zünle - Gönlünüz vakit e gri Vouz avez toujours kei de İristesse dans le co Ein — Em (T.K) - (Er) Douleur, Müslim e me — Elemlen- , içi sızlamak - ie) Am se chagriner, — Umutsuzluk - (Fr.) er Ye'se düştüm- Umud- düştüm - Je EL suis tom- be dans le desespoir. Meyus — Umudsuz - (Fr.) - Desespı Örnek: Meyus bir adam - Umudsuz bir adam - Un hom- me desespere, Kelâl — Pei - (Fr.) En — Bana kelâl verdi - ağ usanç verdi - J'en assez. Mihnet — Çile - (Fr.) Peni- tence, Hayatta çok mihnet çektim - > Hayatta çile Matem — Yas - (Fr.) Devil Endişe — Kl düşünce - > eriperi eke Büyük Saşe içinde e kaygı (d eyi ip idi - İl etait dans grande bye Gam — Gam (1.Kö.)- (Er) Chagrin, affliction Örnek: Gönlü gam dolu - Mon cocur est plein de ahag- ele — la (T.Kö ) Gussa — Tas - yl Pcine, me eml ih edilmez ir gussa var - İçimde anlatıl- z 5 ii var. — Bunalm: me Suet, serremeni — Üzgün, kederli - (Er) Tüv ehagrine, vi me Ni griner Örnek: Bu halinize e mü- teessir oldum - im halıni, ve üzüldüm (kederlend m) - des iğ touche ( peine N e ili ıs) yazılarım gazete min iyi ayırt gine Türkçe olan kelimelerin bugünkü e ve kullanılan şekilleri alınmıştır. ASLI AK olan HAK, aslı UGÜM olani — Kökü iç HUKUM, Türkçe ÇEK kökünden gelen sie ceğiz. silmez için, gere göre, Fransızcaları yazılmış, ayrıca örnekler de konulmu: gn — Kederli Örn Ba çok ilede” di - psi kederli idi. Meraiii: SArılik 5 (Fr) Amer- tume Örnek : Ruhumda çok mera- ret var> Ruhumda çok a var aim d'amertu- me im Füti — eni (Fr.) De- ek des Örnek : Füter içine düştü - Bezginlik içine düştü - Bezgin- ve içine düştü - İl tomba dans arşa £ Geek j Meftur Fr.)De- re deses pe Istıral e Ser ) Souf- e nek : Çok kere gönül 1s- tırabı beden ıstırabina galebe eder - Çok nül göynü- les sont pires gue les souffran- ce — Göynülü, göy- ri di Oui souffre, souff- ran! tarib bir insan - Göynük (göynülü) bir adam - Un e ve souffre me Imak — Göynü- © - (F 2) Souffrir Örnek: Bugün çok muzda- rib oluyorum - Bugün çok göy- müyorum o - hah je souffre beaucı eca — iv sancı - (Fr.) Douleur, crame Örnek; Mide vecar - Mide sancısı m d'estomac. İztırar — Sikınç Örnek: İztirar çinde - Sr esi içinde, Ukde — mede düğüm - (Fr.) Nocud, Ö oldu - Za ak imseye bir gizli düği - Yahya Kemal, hem ödev hem de — Uyarak * emirnameye ıktifaen, e sonra doğrudan değe a Vekâlete yazılacaki yakin uyarak bun. danenı doğrudan doğruya hakzalğa yazılacaktır. Tilmiz, Şakirdi marifet — İz- en Örnek: 1 — Eflatun, Sokra- tilmizidir. - Eflatun, Sokratın izdemenidir. 2 — Bakonun şakirdi ma- rifetiyim diye temeddüh eden- ler - Bakonun izdemeniyim diye övünenler. Irk — Uruk, ırk Örnek: vi lir renk- lerine ve ben aslarının şekil- lerine ayribr - U'uklar (ırklar) el renklerine ve kafa taslarının şekillerine göre ayrılır. ei — liz (T. Kö.) 'ad etmek — Ağıtmak nek: Onu bir mertebei üye ik etmek isterim - >. yaşamaya ağıt- küm rnek: Topların ısagası, za- diil çok terakki etmi tir - Topların dökümü, zama- mımızda Mi yn gitmiştir. do — Dökmek Örnel “De ie büyük çap- ta ina isaga etmek epi müşkül bir iştir - Bu kadar büyük çapta top dökmek epi güç bir iştir. rnek: Bu em EEE bir ai ısdar etmek mu- vafık olur - Bu sorum üzerine bir bay çıkarmak uygun mal; etmek — Çıkma! rnek : Bu iş Mk su- dur edek kararnameye tevfi kan-Bu iş hakkında çıkan karara iyiyi Sadr — — Sözümü isga etmiyecek- s enden niye nasihat is e- din - ai kulak vermiye- ceksen benden niye öğüt eri 3— O, hiçbir sözü isga et- mez - ii hiçbir söze kulak LER —- Düşürme, düşürülme Örnek : 1— Fransız kabine- sinin ıskatı - Fransız kabinesi- nin düşürülmesi. 2— Iskatı cenin büyük bir gere Seni k düşürme büyük ir suçtur. kat etmek — k yi ıskat etmek Örnek: K yağan işer ia pü kabi- evkii; SE — Kabineyi lie i yapılan işler, tam tamtersi ka- bineyi yerinde tutmaya yaradı. Sukut — Dü üm, düşme Örnek 1 — Sukutu evrak - Yaprak düşümü 2 — Bulunduğumakamı mu- allâdan sukutu - Bulunduğu yüksek orundan düşümü, Islah etmek — Yeğritmek - (Ed eğer bi Horer, perfectioun. islah etmek Örnek: Islahı cinsi rm. Amelioration (ou le perfecti- onnement ) de la race cheva- e, E Islahat — ei Örnek: Osma or mi ıslahat ykm me- sai hep akim kalmıştır - Osmanlı ierik id yeğ ye- lundaki çalışmaların hiç ucu gelmemiştir. ya beynetmek — Barış- ulmak ER — İkisi e pek sev- de pek gili a ali en ke tmek ii için çalışmak istel — Islahı beynetmek için ie gel va yapacağım. - içil iler rını bulmal in elimden geleni yapacağım. Islahı hal ie — Uslan- mak 5 ek: Nasihat, tekdir, ceza biri faidebahş olmi adı, bir türlü ıslahı hal etmiyor - Öğüt, darılma, ceza hiçbir fayda vermedi, bir türlü uslanmıyor. rover Örnek: Siyasi vaziyet sa âha doğru si - Sıyasal durum yeğrime doğru gidiyor. Salâh bı e Salih — Yarar, elverişli rnek: Buralarda çıkan kö- mürler vapurlarda e sa- lihtir - Buralarda an mürler vapurlarda m yarar. mmşaalta istimale salih ke- resteler - Yapıda serik yarar keresteler. sz — m mi Kö.) Israr etmek — Israr etmek, isreme — Seçkinlenm. Öbleke Tabiatın kanunla. Isdar sinek — Çıkarmak rından biri de istifadır. Tü- remin kanunlarından — biri de seçkinlenmedir. İstifa etmek — seçe nlenmek Örnek: Asırlar. geçtikçe in- san cinsi de istifa ela medi - Ne yk 7 biç, bir şey onu madı. yla Itnab etmek — Orme male kelâmdan. ih İr - Söz uzatmaktan sa- e aç ye “ra r (T. Kö) Ittira 4 — Böteriyelik — Gerit eş Urtada henüz bir iade işi yok - da henüz bir e işi yok. ade e b — iyi ge sail ger eriçevirmek. Örnek : iade edilmez andlaşmalara göre siyasal suç- lular geritilmez. 2— Aldığım mektubu he- men iade yal yi m mek tubu hemen erdim 3— Hediyı ari ia iade edildiğini anlıyamadım - Arma ğanımızın neden geri çevril- diğini anlıyam: rm İadeli — tup aldım - Gerli bir ii il dım. Taahhütlü eek Bağ Örnek: nuzu alır a ne ati hemen iade etti mektubunuzu iz almaz iste- diğiniz saati hemen geri gön- erdim. ei taahhütlü — Geritli : İadeli im mek mm dün - Geritli mek : İadei afiyet ettiğ- wi Bai yüreğime me: oldu - enn #35 ehe gime verdi. lala takdimi ii Ge- risunm. Örnek : Gönderdiğiniz ii tubu, o arkadaşımız eri iadeten e iyoru inderdiğiniz mek- tubu, kadeşiz buradan ay Si ğından gi e -Y e Himayei vi NE miyeti için e cemin. şanlar - Çocuk Esirgej iyi rumu için ein Ee çalışanlar. İare etmek - Eğretimek, eğ- rn Örnek : 1 — İare © etmek, amdan üzere bir şeyi biri- ne en vermektir - Eğreti- ge ullanmak üzere bir şeyi rine dei vermektir. are etmi Tutfurda bulunduğunuz ri > m - mek kayrasında Keke dan çok faydalandım. ev Örn Koca bir. ailenin iaşesi leri alan - Koca bir ardanın Kg vi el omuzlarına ala; İnş tmek — Besi izli ge- O zamanlarda bir mi rar f geçindirmek ) çok bir işti ri durmak u küçüeüie temen- nimi daime niçin ibâ ediyor- sunuz? - Bu kücücük dileğimi yerine getirmekten niçin geri ? İb'ad etmek, teb'id etmek ini si — Iratmak, uzak- mak Örnek: Bu uygunsuz hare- > üzerine, artık onu huzuru- uzdan ib'ad etmekte haklısı- niz - Bu uygunsuz hareketi üze rine artık onu katınızdan uzak- laştırmakta haklısınız. enli tmek — Göndermek : Nezdine bir sefir ib'ası eri istedi - Katına bir elçi göndermek istedi Meb'us — Sidi lav Örnek : Bütün Türk meb'us: ları Türkiye Büyük Millet Mec: lisi azalarıdır. Bütün Türk say- lavları Kamutay üyeleridir. lâ — Yaratı dâ, güzel san'at- tidir - Ya- ratı, güzel san'atların en büyük erkidir. İbdâ mi an Ör yük san Gi eser- leri ibdâ sa yolunda - Bü- yük san'at eserleri yaratmak yolunda. İbham ( mübhemiyet ) — Ör- tünlük rnek: Bu sözünüzde kesif bir ba (mübhemiyot) hisse- diyo; Mübhem — Örtün. Örnek : Böyle ie söz- — herkesin kalbinde sıkıntı andırmak doğru değildir - ein e e ni herkesin yüreğinde sıkıntı uyandırmak doğru değildi İblâğ etmek (isal etmek) — Ulaştırmak Örnek: Bu mesele üzerinde- ki düşüncelerimi size öğeyi ile İbra etmek (Bak: bera eril endisinde hi l lmadığından, ibra etmekte bir beis görmedim alaca; era zen berilemekte bir ziyan görm. ei imera filhah etmek) re İD Arzunuzu isaf etmi için bu sre ibram ve ilhak etmeniz doğru mudur diğ - zunuzu yerine getirmi içil bu kadar üstüme © varmanız oğru mudur? İbraz etmek — Göstermek k: Sözünü isbat e in bir vesika ibraz etti - se kr için bir bie gös isterdi bs — İğ İğne ek: Pusulanin ibresi da- ima şimali irae eder - Pusu- lanın iğnesi her zaman kuzeyi gösterir. m örnek, ders Örne mücrimin > size m yek olsun - Şu LER hali size e öğre ek imi ) el gre her şeyden bir ibret ai ır - İnsan. her şey- den bir Dr almalıdır. İbn — Oğul İbtilâ — Düşkünlük Örnek : in ibtilâs, ibtilâ- Mübtelâ Örnel va: mesaviye maa bir adam i ie düşkün bir ale İbtidar etmek — Başlamak Çalışmaya nümüz. deki Örnek: onu va - İşin gereği ii - e göre hareket edi- niz - - Lüzumuna göre harekel ez — Gerekmek Örnek : az izliieele na böyle olmasi inbeder - Siyeri lerinize göre © orumun böyle olması gerekir. vi maslahat, poe bakiye ereği ab ve kabul avetinize bir vazife Kekimeni icabet Çağı: şınızı sayarım. İcabet etmek — Kabul et- Mesaiye ibtidareder i mese —Kanışma rnek: Her bir vehi ka a Örnek: Siz bu kadar davet | ettikten sonra onun da icabet ei aşikârdır - Siz bu ka ede İcad etmek — ii etmek (T. Kö. çinisi —1 Açınlamak, 2- Pi cad ve e. etmek — Bul Se ek: ilmi Edison Gramofo- icad ve ihtira a asrı zadır - On beşinci asra bir bu lular asrı denilse yerindedir. Mucit, muhteri - Bulman, bu- Örnek : Büyük mene ve muhterilerin isimleri a hü le r - manların Se ile anılır. icar - Kira (T, Kö.) İcar etmek - Kiralamak, ki: raya vermek Örnek : 1 — Evini, elli liraya icar (o etmiş - Evini RR elli liraya kiralamış. - Kiralamaki i henüz bir eli si dı. care — Kira < Bu evin icaresi vede alym liradır. leri İl anlaşan > Ona 5 Kılavuz yn üzerine, he; listenin (Yeni Asır) da çıktı ğ manhca...,.. limesi: ne Kılavuzda...-- karşı. liğini uygu (yahut: yeter görmüyoru! Sebebi : O b Burada bir önerge göslerimiz. “ Mİ üzerine bir şey yapı acakiır. üyi ; tarihte saygı |