5 Ağustos 1952 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİBASLAR : İran'da neler oluyor? ran, bugün bütün dünyanın gözlerinin üzerine çevrildiği memlekettir. Burada olup bi- tenler büyük alâka ile takip e- diliyor. Son hâdiseler üzerine İrana birçok yabancı gazeteci gitmiştir. Bu arada, Pariste çı- kan Le Monde gazetesinin bir muharriri de vardır. Muharrir gazetesine gönderdiği mektup- ta gördüklerini şu şekilde an- latıyor: Açık bir su Şebekesi itz ötelinin penceresinden her sabah bakınca, üst başları perişan dört gencin ge- lip (Tahtı Çemşit) ten başlı- yarak Firdevs meydanını dola- şan kirli bir suyun etrafında oturduklarını görürüm, Bu su Tahran halkının hayatı üzerin- de büyük bir rol oynar. Su ayni zamanda hem açık bir su şebekesi, hem de lâğımdiır! Bütün otellere, evlere su, bü- tün şehri dolaşa ük sel- lerden gelir. iklerini bu suya atarlar, çocuklar kü- çük ve büyük abdestlerini bu- raya ederler, dilenciler yarala- rını bu suda yıka Bu yüzdendir ki 'l.ıhıam ge len ecnebiye, en iyi otelde bile asla banyo yapmaması, lerini maden suyu ile temiz- lemesi tavsiye edilir. Tahran yer yüzünde içecek-su tertiba- tı bulunmıyan pek nadir bir iki başşehirden biridir. Abı Şah da Temiz değil Gerçi imparatorun sarayının su ihtiyacını temin eden bir kapalı su — kanalizasyonu vardır. (Âbı Şah) adı verilen bu su birçok kimseye oldukça mühim gelir temin eder. (Âbı Şah) e:eklerle şehre nakledi- lir ve şehirde çok aranır, (Âbı Şah) temiz su zannediliyordu. Fakat günün birinde kapalı su tevzi tesisatı içinde Macar ata- şemiliterinin çürümüş cesedi bulununca iş değişti. Hırsızlar cesedi mezardan çıkararak su tevzi şebekesi içine atmışlar- dı! Her sabah suyun kenarında oturan dört delikanlı çöp tene- kelerindeki Aartıkları yerler ve açıkta akan pis suyu içerek, kendilerine sadaka verilmesini beklerler. Büyük arazi sahip- leri tarafından kovulan vergilerini ödeyemiyen kö, ler, kapanan fabrikalardan iş- siz kalan amele bu aç insan- ların adedini her gün arttırır. Bir tarafta ihtişam Ötede sefalet Iıaııda otomobille seyahat e- derken arabalar bir şehirde veya köyde durduğu —zaman sıska, hasta yarı çıplak çocuk- lar etrafını sarar, camlara ya pışarak sadaka isterler. Bir sefalet ortasında parlak lüks otomobiller çabuk tahammül edilmez hal alır. Yakınşarkın hiç bir tarafında halk tabaka- ları arasındaki fark bu kadar göze batar şekilde değildir. Tahranda bir tarafta muhte- şem saraylar, ötede palaspare- ler giymiş, trahomdan gözleri kör olmuş insanlar, yarı mec- nunlar, enkaz halinde insanlar vardır. Bunlar sabahtan akşa- ma kadar sadaka isterler. Bu hal âdeta insanın boğazını sı- ar, buradan kaçmak istersi- iz. İranlılara bakarsanız vaziyetin müsebbibi, bugün Şahın babast Rıza Pehlevidir. Rıza Pehlevi memleketi çabuk kılkın(hını k isterken — fakir- leştir Fakat onun tahilan çekildiği zaman, yani 1941 den beri ne yapıldı? Musaddık 18 aydanberi ne yaplı?. Hiç bir ŞeY .. Bir köy evinin Hali Franlılar misafirperverdirler. Azerbaycana giderken otomo bilin motöründeki bir ârıza ar- kadaşımla beni bir dağ köyün- de kalmağa ve geceyi köyde geçirmeğe sevketti. Misafir ol- duğumuz ev 4x4 genişliğinde bir odadan ibaretli. — Buraya girerken eğilerek iki kat ol- mak-lâzımdı. Odanın içerisi ka ranlıktı. Ne pencere, ne ocak, ne de mobilya vardı. Ev halkı toprak üzerine serilmiş çuyal- lar üzerinde hayvanlarla birlik- te yatıyordu. Bize: — Buyurun, oturun. Dediler. Toprak üzerine, o- eak vazifesini gören çukurun önüne oturduk. Odun yoktu. O. dunu ancak büyük arazi sahip- İran'ı ziyaret eden bir Fransız gazetecisi dikkate şayan şeyler anlatıyor Tahranda bir nümayiş (Nümayişçiler Musaddık ve Kâşaninin resimlerini taşıyorlar) leri kullanabilirlerdi. Ev sahi- binin karısı ocağa bir tezek attı. Ortalığa fena bir koku ve duman yayıldı. Ev sahibi birlikte yemek ye- memiz için ısrar ediyordu. Da- veti kabul ettik. Yemek, az yoğurtlu bir nevi sebze çÇor- bası idi. Ev sahibiyle görüşme- ğe başladık. Süallerime şu ce- vapları verdi: — Buü evin duvarlarından başka hiç bir şeyimiz yoktur... Köylü için toprak, su, tohum- luk, hayvan, nihayet çalışmak lâzımdır. Toprak, su, tohum- luk, hayvan, köyümüzün ve di- ğer 22 köyün sahibinindir. Biz yalnız çalışırız. Mahsulün an- cak beşte biri bizimdir. Bun- dan da vergi vermekle mükel- lefiz. Bu eskidenberi böyledir. Son zamanlarda mahsul azaldı, vergi arttı. Bu yüzden çocuk- larımız çok defa bıraka- rak tarlalarda çalışmağa gidi- yorlar. Çifiçinin kötü Vaziyeti Koxlunun anlattıkları hakika- tin tâ Avn(h“l çiftçinin ancak S betindeki araz .ıh'plcn trıp- rağın yüzde yetmişine malik- tir. Köylünün çok büyük ço- ğunluğunun bu yüzden hiç bir şeyi yoktur. Bu zavallılar, bir gömlek alacak kadar para bile bulamadıklarından, çuval — gi- yerler ve hayvanlar gibi yaşar- lar. Komünizm bunlar için kat'iyen korkacak şey değildir. Bir insanın bundan fazla sefil ve bedbaht olması mümkün değildir. Halkın onda dokuzunun kâfi derecede gıda alamadığı — bir memlekette ekilebilecek 164 milyon hektar araziden ancak yüzde 2,75 inin ekilmiş olm3y sına şaşmamak Jİüzımdır. Zi- raat usulleri o kadar iptidaidir ki mahsul hiç denilecek ka- dar azdır, 11 buçuk milyar ri- yali bulan bütçenin üçte biri âsayişi temine ve karışıklıkları teskine sarfedilir. — Bütçenin ancak yüzde yirmi biri bü ziraat, sulama ve sıhhi bakım- lara tahsis edilmektedir. Bu, irayetsizli- Enver Paşanın eşi Bayan Naciye (solda) Türkiyeye ayak basışının ilk ânında resimde görül- vüğü gibi çok heyecanlı ânlar geçirmiştir. Sağdaki kızı, ortadaki de torunudur. (Başı 1. cide) den olan kızı Râna ise Diş İşleri Bakanlığı Hususi Kalem müdü- rü Sadi Eldem'le evlidir. Bir tesadüf 80 uncu yılı idi. Enver Paşanın refikasmın, uzun bir ayrılıktan sonra vatana döndüğü 4 ağustos | 1952, garip bir tesadüf eseri ola- rak Enver Paşanın uluzuncu maktadır, Birinci dünya harbi- Dün Enver Paşanın ölümünün nin Osmanlı yıldönümüne ölümünün rastla- İmparatorluğunun ğlübiyeti ile neticel, ıüzeı'inc memleketi terkeden En- ti Evvelâ Ruslarla l ver Paşa buradaân Rusyaya git- miş, oradan Türkistana geçmış— YATAN Güzel fıkra ve hikâye anlatmanın surları rphanıdıklarınız içinde güzel fık- ra ve hikâye anlatmakla göhret bulmuş — olanlar vardır. Bu gibiler bütün — meclislerde, toplantılarda herkes tarafından | aranır. «Aman biraz daha ko- nuşsa, bir fıkrâ daha anlatsa...v | Diye herkes bunların ağzına ba. kar, Siz de böyle bir insan olmak istemez misiniz? O halde aşağı- daki satırları dikkatle okuyun: Lüzumlu tavsiyeler l — Hikâyenizi fazla ve lüzum. suz lâfa boğarak uzatma- yın, Karşınızdakine bıkkınlık ve- | rirsiniz. Maksat fıkra içindeki nükteyi karşınızdakine anlatmak olduğuna göre ancak bu maksa- dı temine yarayacak kadar iza- hat verin. 2— Hikâyeyi tam olarak bil. miyorsanız anlafmaya hiç teşeb- büs etmeyin. «A, sonunu unut. fum( nasıldı acaba? Galiba...» Diye sözlerinize ara verdiniz mi yapacağınız bütün tesiri dağıtır- | sınız, 3 — Kendi anlattığınız xexe’ kendiniz «fazla»v gülmeyin. Da. ha hikâyeye başlamadan evvel kahkahaya başlarsanız karşınız- | dakilerin alâkası dağılır. Hikâye bittikten sonra atılacak bir kah. kaha onun — kiymetini arttırır. Hikâyenin devamı esnasında gü- lenlere de gülme fırsatı verin, ) Tekrardan kaçınmak lâzım 4 — Fıkrayı anlatırken dinle- yenlere el sürmeyin. Yani elinizle vurmayın, çimd'ıkl atmayın, onları itmeyin. | 5 — Fıkranızı, aynı dinleyici- lere, bir defadan fazla anlatma- yın. Bazan fıkranız o kadar hoşa gider ki herkes gülmekten kırı- lır, Bu gibi hallerde siz, bir çok- larının yaptığı gibi, bu sefer se- sinizi biraz daha yükselterek ay- m. şeyi tekrarlamayın, Sonra, bir fıikrayı kimlere anlattığınızı nız ki tekrar aynı ra aynı şeyi anlatmayasınız. Hele, evvelce anlattığınız f rayı: «Dün yeni bir şey evvelce | |langıçta söylemeyi dim, anlatayım da dinleyin» di. yerek tekrar anlatmaya kalku- nız mı kıymetinizi di 6 — Fıkranın asıl gi tarafı olan nüktesini daha baş- . Meselâ söz- namaz ol- lerinize: Abdestsiz |maz sözüne (ben kıldım oldu) Bektaşinin hikâyesini anlattım — mi? » diye başla. dıktan sonra fikrayı — anlat- maya kalktınız mı, bütün sözle. riniz boşa gider, Çünkü kimse sizi dinlemez. Bilinen fıkraları anlatmaya çalışmayın diyen — « Falan hikâyeyi biliyor musunuz?» Sualine «Bi- liyoruz.» Cevabını aldıktan son- ra artık fıkrayı anlatmak için ısrar etmeyin. Bu şekilde fıkra. lar anlatmakla şöhret — bulmuş bir adam için büyük İngiliz edi- bi Oscar Wilde bakımız ne di- yor: «Londranın bütün kibar sa- lonlarına dâvet — edilirdi. fakat ilk ve son defa olmak üzere.» 8 — Anlatacağınız fıkrayı «Bu nun kadar güzel fıkra duyma- mışsınızdır.» Gibi sözlerle önce- den methetmeyin, Bırakınız, hük mü dinleyicileriniz versin. Çok methedilen şeylerde insanlar, daima kusur bulmaya çalışırlar. 9 — Fıkralarınızı yerinde an- |latın. Bir kadın meclisinde an- |tatılacak fıkra çocukların toplan- tısında can sıkar, 10 — Fıkranın anlatılacağı zamanı da iyice seçin, Her fık- raya her zaman gülünmez. Bu- nun için dinleyicilerin kolaylık- la gülmeye nen hazır olduk- Tarı psikolojik ânı yakalamalıdır, Ancak ahmaklardır ki bir hikâ- yeyi rastgele zamanda anlatir- E 11 — Fıkranızı anlattıktan ve — dinleyicilerinize gayet hoş bir vakit geçirttikten sonra, bi- raz daha fazla güldürmek ümi- dile «Bu hikâyenin bir başka şekli daha var.» Diye aşağı yu- Kdıl aynı şeyi tekrarlamayın. 2 — Ancak bazı insanların bazı hususiyetlerinin bilinmesi- le zevkine varılabilecek şeyleri o6 kimselerin o hususiyetlerini bilmeyenlere anlatmayın. Ruslar, — olimpiyatları takım halinde kazandık, diyorlar Hakikatte Rusların aldığı 563 puana mukabil Amerikalılar 614 ile birinciliği aldılar Helsinki, 4 — Rusya bugün, Olimpiyat oyunlarında Birleşik Amerikanın aldığı 490 puana mukabil 494 puanla takım gali- biyeti iddiasında bulunmuş fa- kat hangi hesaba müsteniden bu puan sayısına vardığını izah et- memiştir. İddiayı ortaya atan, Rus Olim- piyat takımı lideri N, Romanof şunları ilâve etmiştir: «— Hakemler daha objektif davransaydı, Rusların sayı duru- mu daha da iyi olurdu.» 1920 denberi bütün Olimpiyat oyunlarında kullanılan standart puan verme usuülüne göre 1952 oyunlarında Amerika 614, Rusya ise 563 puan toplamışlardır. U- sul şu hesaba — dayanmaktadır: Altın madalya verilmesi bahis mevzuu olduğu bu müsabakalar- da ilk 6 yer için atletlere 10, 5, 4, 3, 2 ve 1 puan yazılmaktadır. Bununla beraber resmi takım galibiyeti yoktur ve takımlara verilen bütün puanlar gayri res- midir. Esasen takımlara bu şe- kilde puan verme usulü Olim- piyat idarecileri tarafından ten- kid edilmektedir. Sövyet kafile başkanı Roma- nof, Fin basınına şu yolda beya- natta bulunmuştur: «— Olimpiyat oyunlarında bi- rinçiliği kazandığımızdan dolayı müftehiriz. Takım halinde 494 puan topladık. Hakemler bütün spor müsabakalarında daha ob- jektif davransalardı Sovyet Rus sporcularının daha yüksek puan yekünu topliyacaklarında şüphe yoktu. Amerikan atletleri 490 puan almış ve takım halinde ikinciliği kaz rdır. Macar sporcularını, ü ihraz ettikleri için ınbuk edenz Olim- piyat oyunları sırasında Sovyet atletleriyle Finlândiya ve diğer memleketlere mensup atletler arasında daha sıkı bir temas ge- lişmiştir. » Hakikatte birincilik veya altın madalya ihrazı bahsinde Ameri- kan atletleri Rus atletlerini bir hayli geride bırakmışlardır,. Rüs- ların 23 birinciliğine mukabil Amerikalılar 41 altın madalya almıştır. Amerikahlar, Olimpiyat- ların belkemiğini teşkil eden at- Türkistanda Rusların irularak ölmüştü. aleyhine harekete geçtiğinden vukua ge- len muharebede 4 ağustos 1922 .gunu muharebe meydanında vu- leuzmde. hemen hemen bütün aları k dır. Rus takımı bilhassa erkek ve kadın jimnastik hareketleri, ser- ZAsroclaled Prose haltercilik ve kadın atletlere mahsus müsabakalarda puan top lamıştır. Yüzme müsabakaları Helsinki, 4 (A.P.) — Yüzme rekorları 1952 Olimpiyatlarında baştan aşağı yeniden tesis edil- miştir. Ancak yüzme sporuğdan iyi anlıyan antrenörler bu rekor- ların muvakkat olabileceği kana- atini izhar etmektedirler, Ohio Devlet Üniversitesi yüz- me antrenörü «Bu spor henüz çocukluk çağındadır. — demekte ve «Bu rekorların ne dereceye düşmeleri mümkün — olduğunu şimdiden kestiremeyiz» diye ilâ- ve etmekted Bu antrenör Birleşik Amerika Olimpiyat yüzme takımı erkek dalıcılarını yetiştirmiştir. Michigan Üniversitesi — antre- nörü Matt Mann ise tesis edilen rekorlardan ancak bir tanesinin uzun zaman kırılmıyacağını, di- ğerlerinin çabuk düşeceği kana- atini ileri sürmüştür. Olimpiyat programındaki yüzme müsabakasında eski yüz me Trekorları 52 defadan fazla aşılmıştır. Amerikan takımındaki kadın yüzücüleri yetiştiren Purdue Üni yersitesi antrenörü Mike Papen- guth, elde edilen rekorların se- beplerini şöyle izah etmektedir: — Yarışlara gitgide daha genç elemanlar iştirak ediyor; antrenmanlar eskiye nazaran çok daha mükemmel yapılıyor; yeni teknikler bulunuyor ve bunlar tatbik ediliyor; antrenörler yü- zücülerde ilk zamanlarda tesbit ettikleri hataları tashih etmek için bol zamana sahip bulunu- yorlar; yüzücülere gayet sıhhat- li hayat Ş$artları temin etmek mümkün oluyor.. Antrenör — Mann ise söylemektedir: «— Yüzme gitgide beynelmilel bir şekil alan mühim bir spor haline gelmektedir. Btrezilyalı Okamato isimli yüzücünün elde ettiği muyaffakiyetlere bakınız. Bu Olimpiyatlara kadar hiç kim- se Brezilyadan mükemmel — bir yüzücü çıkacağını tahmin etmez- di ve o memleket yüzücülerinin isimlerini kimse duymamıştı. O- kamato 1.500 metrede üçüncülü- ğü elde etmeğe muvaffak olmuş- tur. Fransanın iki fevkalâde yü- zücüsü var, Yüzme gitgide daha şunları best ve Greko - Romen güreş, büyük ehemmiyet kazanıyor. n (ab a İstanbul'un işgalinden sonfi İtilâf devletleri ile İstanbul hükümeti namına bir heY / nasıha gelmişti. Heyette Yusuf Kemal, Doktor Rızd Beylerle Abdullah Azmi ve Hoca Vehbi Efendiler V“ — 156 — Heyeti Temsiliyeye Verilen rapor 24 Marta kadar olan hâdisele- ri 24 Mart 1920 tarihinde 456 sayılı raporla Temsil He- yetine bildirmiştim. Bu rapo- run bir suretini aşağıya alıyo- rum. «l — Lefke civarında tevak- kuf ettiği 23 Mart tarihli ra- Psada bildirilen İngiliz kuvvet- leri tahrip edilmiş köprüyü a- lelâcele ve hafif bir surette tâ- mir ederek Eskisehirden gö dükleri vagonları birer - bi- rer şimale geçirdikleri haber a- lınmıştır. 2 — Bilecik havalisinde te- cemmü eden Kuvayı Milliye kısmı küllisinin Lefkeye te rüp etmekte olduğu ve S ya cenubunun kâmilen İn lerdeüi tahliyesi için teşebbüsa- ti seriaya geçmiş oldukları müstahberdir. ç 3 — Yenişehir Kuvayı Milli. yesi kâmilen Lefke istikame- tinde hareket etmiştir. 4 — Eskişehirde İngilizlerin külliyetli miktarda terkettikle- ri et, reçel ve koönservelerini Kuvayı Milliye demirbaş erza- kı olarak muhafazaya karar verdik, 5 — Her taraftan illihak e. den Kuvayı Milliye ile Eskişe- hir Kuvayı Milli ti fevkalâde tezayü Bun).ırın xakııııia adetler İzmite askor treni mediği gibi İzmit şarkın? hiçbir askeri tren geçmemiş ve yalnız 12 vagonlu bir kafile treni İzmitten Geyve boğazına inmiştir. Bahren de İzmite hiç bir kuvvet gelmemişi 7 — İzmit ve Derincede iki 8 çadar tahmin edilen İn- giliz kuvvetleri İzmitin şima- linden şarka giden caddeleri tutmuşlardır. Mevsuk bir ma- halden verilen habere naza İngilizler Pendik - Alemd hattında tahkimat yapıyorlar- mış, 8 — İstanbulun cebren işgali ve Adanada — İslâmlara karşı Ermeni çetelerinin kıtali üze- rine bu havalide şiddetlenen harekâtı milliye, memurini iş- ye itidallerini kaybettir- . Haçin şimalindeki Er- yeniden kurmak ıÇl“ ı“ re kalmamıştı. İstanbi “l f' laşmak imkânsız bir 93931' mişti. Arlık nasayi okl: ne lüzum ve ihtiyaf ,kld’p' suf Kemal Bey ve â7 old“% na mebus sıfatını hali rı ve yakında açılalcrı let Meclisine bu $ edebilecekleri anlatili? âıögd; zatlar artık İstanbul all"ı mişler, Ankarada k“ A Nisanda açılan Millet rl’ de teşrii ı.ınlclcımc alih mişlerdir. Seryaver ı“ ,;W gelince, kendisine © faada vazife xcrılmlâ Geyve Boğazındaki 4& Vaziyet $i ç Abdullah Azmi Efendi eyve — boğazında! erm'; şöyle i ı'l"ııl y riben bir liva ve lın'1 p taryasından ibaret olui ten Lefkeye kadar şini İnif meni çetelerinin kâmilen ten- kil ve imha edildiği ve Sis'in Kuvayı Milliye tarafından iha. CA ta olunduğu ve Sis - Adana cad — hattı boyunca xay* t desinin Dumlukale civarında — kuvvetleri. 27/28 M“ıu cenuba karşı kuvvetlice tulul- — Lefkenin şark ve gili duğu haber alınmıştır.» büyük köprüleri tahi” Pıew& ş ve hat bmundakı 4 İstanbuldan gelen kuvvetlerini mpuxnrî İ Heyet İzmite çokılımşlcrdl Geğtge 4 ilâ 30 Marta kadar cereyan ;arııvııımn 318 :ııâ:aımdfglp &di. y azının mal r eden hâdiselere de kısaca Bançay köyüne ve Tü kil y temas etmeliyim. İstanbuldan Anadoluya geçecek - kimseleri sıfat ve salâhiyetleri ne olursa ilmiş . feklerle takme edilmi milli de müfrezi nilli piyade etm olsun, Geyvede karşıliyor ve Geyveye muv (I[;ğvı bunları muhafaza altında An: —— — bW karaya getirtiyorduk, Eğer mu. Eva Pemn un N' zır kimseler ise Geyveden iade ediyorduk. 27/28 Mart gecesi itilâf dev- letleri ile İstanbul hükümeti namına bir nasayih heyeti de| Buenos Aires 4 (A ö 9':; Geyveye gelmişti. Heyet, Yu-| Peron'un tabutu 0""” tıf",ı suf Kemal (Sayın Yusuf Kemal|mek için Arjantinin ! h deld; Tengirşek), Rıza Nur (rahmet-|dan gelmiş olan sen Jati li Doktor Rıza Nur) Beylerle | yonlarının tazim dml“ td” j Abdullah Azmi ve Konya me-;hararetle devam cîm 'a PU busu Hoca Vehbi Efendilerden| Bilindiği gibi, kM nâşı cumartesi ı—'U"u..nf d, önünden hergün kişi geçlYor gi mürekkepti. Bunlardan ayrı ©- B i Ü larak Harbiye Nezareti Scı')'aılgulürulccek. pazar —-“ndg:gg nakli .|sene kalmak üzere i$ nu genel merkezine cektir. veri Salih ( lih Omur! Salih B yın Örgeneral k) Bey de gelmişti. in vazifesi, hem heye. si hakkında malümat ve hem de Harbiye Ne retinin noktai nazarını bize bildirmekti, İstanbulun işgalinden sonra Anadolu, İstanbul idaresini ta- nımamağa başlamıştı. Bu idare h_ıllı saatle 9,30 yerine Ankarada milletin Iaqvın aya gelmişt e | bi ile fevkalâde salâhiyetli bir| Diğer taraftan Xın"”ıskgl Meclis toplamak için ;.ııı:leıı'uounb.ıllcn in da hazırlıklar sür'atle jilerliyordu. |riye ile Kahir! Felce uğrayan devlet idaresini ği bildirilmekte Şam 4 ( [nvxlız fılos Ankara'da ziyafet T l Türkiye Esnaf Derneklerinin kuruluşunun yıldönümü münasebetiyle Ankara b.ııa.ıındîl H[uld fet verilmiştir. Yukarıdaki resimde, bu ziyafette bulunan Ankara belediye başkani i davetliler görülüyor Yunanistandan İzmire 450 Yunan turisti gelmiştir. Grupua eski İzmirli Yunanlılar d9 maktadır. Yukarıdaki resiimde, turistlerden bazıları görülüyor İ | | İ Ş İN | | | İ MELY A

Bu sayıdan diğer sayfalar: