%M——.g—umww ÜĞTT F C a ASN YARMT A Pu <Lan YATAN üm'rük Muhafaza Baş OAYA üdürlüğü Gazetenizin 5 haziran 942 tarih- l ve 597 sayilı nüshasının birinci sayfasının birinet sütunu ile üçün- ü sayfasının 2, 3 ve dördüncü Sü- tunlartında neşredilmiş olan ve (Ah met Emin Yalman) imzasını taşı- yan (Akıl ve insafın düsturları - Pire için yorgan yakılmasına bir misal - Adliye Vekâletile Gümrük Muhafaza Teşkilâtının ve umumi- yetle hükümetimizin dikkatine) başlığı altındaki makalede yazıli bulunan hususlardan Gümrük Mu- hafaza Teşkilâtını iügilendiren nok- talar hakkında - esaslı inceleme ya pılmadan - hakikate uymıyan dü- şünceler ortaya atılmış olduğu an- laşılmış ve bu hususların aşağıda- ki şekilde tavzihine lüzum görül- müştür: A) Limanımızda duran yabancı motörlerin mürettebâtının — ha- riçten bazı kimselerin de tavassut ve müzaheretile — memleketten nüsaadesiz ihracı yasak olan bazi eşyayı kaçırmak kasdile gizlice &. di geçen motörlere sokmuş ve sak- lamiş oldukları öğrenilmişti. B) 3944 sayılr kanunun 7 İnci maddesine göre gümrük Zzabıtası olan gümrük muhafaza teşkilâtın- ca — ayni durumda oldukları öğ- renilen diğer yabancı motörlerde yaptldığı gibi — Ayos Nikolaos motöründe de, makalede yazılı ol- duğu üzere (baskın, değli, 1918 sayılı kanunun 6 - 10 uncu madde- lerine uyularak kanuni şekilde (a- rama) yapılmıştır. Bu arama neticesinde, ayni du- rumdaki diğer motörlerde olduğu gibi, Ayos Nikolaos motöründe de şehrimizden gümrük müsaadesi a. tınmadan gizlice gemiye sokulmuş ve saklanmış bir miktar ihracı li- sansa tâbi eşya bulunmuş, kaçak- çılığa teşebbüs edildiğini gösteren bu hal karşısında eşyaya el kona- rak arama neticesi zabıt varakasile tesbit edilmiştir. C) 1918 sayılr kanuna göre, ka- çakçılığı men ve takip ile mükel. ief olan muhafaza teşkilâtına dü- şen İş, takip veya arama netice- sinde ele geçirilen kaçak eşyayı — tutulacak zabıt varakası ile bir- likte ve kaçağın nevine göre — &- lâkalı müdahil idareler olan güm- rük veya inhisar idareler'ne sevk ve teslim etmekten ibarettir. A- lâkalr müdahil idarece hâdisede kaçakçılık vasir görülürse bu hu- susta tanzim edilecek bir müzek- kere ile müddelumumilikten taki- bat talebinde bulunulur: Ayos Nikolaos motöründe yaple lan aramada ele geçirilen eşya hak kında dâ ayni şekilde muâmele ya- pilmış, muhafaza teşkilâtı kaçak eşyayı müdahil idare olan Gümrük Başmüdürlüğüne sevk ve teslim etmiş, Gümrük Başmüdürlüğü hâ- diseyi kaçakçılığa teşebbüs mahi. yetinde görmüş, bir müzekkere İ- le müddeiumumilikten takibat ta- lebinde bulunmuş ve İstanbul C. Müddeiumumiliği de motör kapta- nt Andon hakkında lüzumu muha- keme talebederek işi Asliye 5 inci Ceza mahkemesine sevketmiştir. Ç) Ayös Nikolaos gemisi lima. nımızda herhangi bir sebeple güm- rük mühafaza teşkilâtınca bekle- tilmiş de değildir. Bu motör 12 şu- DALDAN ZDALA Farelerde sınf farkı ir topluluk içindeki içtimat farkların nasıl yaratıldığını ün tavzihi bat 1942 de gümrük resmine tâbi eşya iİle Pireden limanımıza gel. miş, getirdiği eşyayı boşaltmış ve gümrük muhafaza teşkilâtınca ya- pılan arama — henüz ihracat eş- yası #imadan ve boş iken — 24 şubat 1942 de yapılmıştır. Ayos Nikolaos motörü bundar sonra eşya yüklemeden uzun müd- det llmanımızda beklemiş, nihayet ',lean 1942 ayı başlarında tuzlu ba- |lık, tuzlu yaban eti ve süt Şehir Haberleri Katranlanacak yollar Dün bu iş be'ediyede 70 bin liraya müteah- hide ihale edildi Geçen sene yapılan yolların kat- ranlanması işi dün 70 bin lraya nhide ihale edilmiştir. Kat- tozundan ibaret ihracat eşyası yük- lemiye başlamış ve bu —eşyanın yükletilmesi nisanın 15 ine kadar sürmüştür. D) Yabancı gemilerin li nnlım.cak olan yollar şunlardır: Bakırköyünde Gençler, — Yeşil- köy Hava, Eytam, Hareketordusu, İrfaniye, Hatboyu: glunda K Halıcı. dan — kontrole tâbi tutularak — hareketlerine müsaade edilmesi i- çin, kaptanları veya acenteleri ta- |rafından muhafaza teşkilâtına ya- zt ile müracaat olunması ve bu müracaat dilekçesine (sefinenin li. imandan hareket etmesinde güm- rükçe hiç bir mahzur olmadığına dair) gümrük İdaresinden alınmış bir vesikanın da eklenmesi lâzım- dir. Ayos Nikolaos motörünün acen- tesi ise, motörün hareketinde güm rükçe mahzur olmadığına dair bu- lunan vesikayı gümrükten 11-4. 942 de almiş olduğu halde gümrük muhafaza teşkilâtiına ancak 25-4- 942 de iİbraz etmiş ve adı geçen mo törün ayni gün dqhal hareketine teşkilâtımızca müsaade olunmüuş- tur. E) Ayos Nikolaos motörünün li. mantmızdan hareket etmeçine güm rük muhafaza teşkilâtınca hiç bir suretle mümanaat edilmiş olmadı- ğt gibi 25 nisan 1942 tarihine ka- dar bu hususta müuhafaza teşkilâ- tina yapılmiş resmi bir müracaat ta yoktur. Motörün seferden menine dair verilmiş herhangi bir karar da bu- lunmadığına göre, Ayos Nikolaos motörü gümrük muhafaza teşkilâ- tına atfedilemiyecek sebeplerden dolayı hareketini geciktirmiş de- mektir. F) Ayos Nikolaos motörünün Yu | oğlu, Pangaltıda dereye inen yolun bir kiısmı, Mecidiyeköy caddesi, At_ıldeihürrlyet caddesinin temad'- sİ. Beşiktaşta, Yoruldum yokuşu, Nüzhetiye, Taşkışla, Dolmabahçe. Üsküdar İskele caddesi. Kadıköyünde, Tütüncümehmet- efendi, Hüseyinbey. Çamlıca, Acıbadem: Eminönü, Harikzedeler, Genç- türk, Aksarayda Hasanağa yok!ışu Fatih, Şehitkubilây, Dolap, Âşık lar, Kâmilpaşa, Dülgeroğlu, Mute- metmehmet, Halıcılar, Ocaklı, aA 'dikule Rum hastanesinin yolu. Bu yolların katranlanma işi der hal başlayacak ve en yakin bir za. manda ikmal edilecektir. Mezarlıkların imar ve ıslahı Mezarlıklarımızın imar ve isla- ht için — tetkikler yapılmaktadır. Fen müşaviri Hasan yaptığı tet- kikleri neticesini bir raporla Be- lediye riyasetine bildirecektir. Mezarlıkları modern bir — hale getirmek üzere bütçeye tahsisat da konmaktadır. Talebe yurdu inşaatı 300 günde ikmal edilecek hzadı karar nanistana götüreceği lenin ge- minin Hmanımıizda beklemesi yü- tınnden bozulmuş olduğu yolundaki İiddla ise tamamen gayri varittir. | Zira, motör hamulesini teşkil eden tuzlu balık ve tuzlu etten ibaret mevaddın, motörün hamulesini ni. san ayının 15 ine doğru tamamla- miş ve on gün sonra limanımızdan hareket etmiş bulunmasına göre, kısa bir zamanda bozulması da e- sasen varit bulunamaz. Keyfiyeti aydınlatmak için bu tdn İli y y ç nüshasında ayni sayfa ve sütun- larda aynen neşrini — Matbuat kaununun hükümlerine göre — talep ve rica ederim. Gümrük Muhafaza Başmüdürü Zeki Cimitoğlu Parti merkezindeki dünkü toplantı Dün öğleden sonra Partji mer- kezinde kaza idare heyetleri rels- lerinin iştirakile bir toplantı ya- pılmiş ve bü toplantıda Parti Ge- nel Sekreteri Memduh Şevket Esendal ve İstanbul idare heyeti reisi Reşat Mimaroğlu bulunmuş- tur. Bu toplantıda kazaların ihtiyaç- ları görüşülmüş ve Parti Genel Sekreterinden dileklerde bulunul- muştur. Genel Sekreter dün sabah İaşe müdürünü ziyaretle kendisile gö- | | | | werilen Talebe Yurdunun inşası ——— DENİZCİ GÖZÜYLE GÜti — A A vrupa ile Afrikanın gar- binden başlıyarak şimali ve cenubi Amerikanın şark kiyl- larına -kadar — yayllan Atlanüık Okyanusunun her tarafından her £ün Alman denizaltı gemilerinin başarılarına dair haberler ve tel- graflar geliyor. Bu büyük denizi küşatan kıyıların mühim liman. lart önünde gündüz ve gece ka- rakoi yapmak, iki kıtayi birleşti- Alman deniz altı gemileri rafta kohntrol eden denizaltı filo. larının sahasinı hesap etmek için uzun uzun düşünmiye lüzum yak tur. kanaatindeyiz. Her denizaltt gemisine verilmiş olan kontrol bölgesi çok büyüktür. Amerika, ve cenubi Amerika devletleri Al. manya İle siyasi bağlılıklarını kest'kten ve bir kiısmiı da doğru dan doğruya Almanyaya harp <ç- tıktan sonra Alman denizaltı ge- Yazan: Hüsamettin ÜLSEL Eski Bahriye Müsteşarı silmiyen gayretlerinden bu neti- ceyi çıkarmak mümkündür. Ame rikaniın şark kıyılarında bile a- zimli işler gören denizalti gemile- ri bu çalışmaları meydana koyan &n iyi delillerdir. Demokrat devletlerin zaman zaman verdikleri malümat üstüs- te günde bir veya iki denizalti gemisinin batırılmakta olduğunu belirtmektedir. Eğer bu rakkam- lara — inantlacak olursa - ki müm kün görülebilir - Almanyanın bir senede dört yüz ren deniz yol- ları üzerinde kontrolde — bu- lunmak, — kışin karlı fırtınaları altında, denizin insafsız, acımaz dalgaları — ile çalkalanmağiı — göze almak - cid- den takdire Geğer bir - feda> kârlıktır. “Yaza — doğru şimal kutbundan — eriyerek — Okyanu- sun ortalarına ködar akıp Be- len buz kütlelerine düşman filo. suna, düşman denizaltı gemileri- ne göğüs veren bu deniz kurtla- rının halini düşünmek bile insa- nın dimağında korkunç heyaller yaratır. T abiatın korkunçluğu, çok hırçin İnsafsızlığı arasın- da denizcilerin çektiği bin türlü meşakkatler gözönüne getirile. cek olursa Atlantik Okyanusunun esrarlı suları içinde her şeyden mahrum, yiyecek, içecek, yaaşa- yacak maddelerinden uzak, eksik bir kâlori ile çalışan denizaltı ge- milerinin zavallı tayfaları; insan- lik tarihinde fedakârlık nümüune- sl diye hayretle zikredilecekler- dir. İşte üç senedenberi Alman de- nizaltıları imkânsızlıklar altında iş görmektedir. Denizcilikte sene- lerdenberi birçok milletlerin öğret meni olan İngilizler gibi bir deniz- ci l elinde bul büyük, 'bu ayin yirmi ikisinde hidi ihale edilecektir. Bugüne kadar bu ihaleye gir- mek üzere birçok —müteahhitler şartname almışlardır. Şartnameye göre Yürd tam 300 günde ikmâl edilecek ve bu suretle gelecek ders senesi iptidasında açılacaktır. Belediye teffiş kadrosu genişletiliyor Belediye Teftiş heyeti kadrosu- nun tevsil için yeni 'Teftiş heyeti reisi bir program haıulamışîır— Bu programa göre — müfettişlerin bir kısmı dahilde, bir kismı da harici işlerde çalışacaklardır. Ye- nidön dört Mmüfettiş daha — alına- eaktır. Bunun için de yüksek mek tep Mmezunları arasında bir müsa. baka imtihanı açılacaktır. Z— TRREMİNM $ 12 HAZİRAN 1942 Üstün donaânma karşisında yılma- dan, çek'nmeden, usanmadan Sa- vaşan Alman denizcilerinin kıy- metleri, fedakârlıkları hiç bir za- man denizcilerin gözünden kaç- maz. Netice kaybedilse' bile dün- ya denizcilik tarihi Alman deniz- cilerine değerli sayfalar ayira- caktır. Buna eminiz. A tHlantik denizi gibi büyük milerinin her yüzden karşılaştık- ları zorluklar hemen hemen iki, üç misli artmıştır. Alman gemi yapı fabrikaları- nin çokluğu, Alman işçilerinin u- sanmak b.lmiyen çalışmaları bu- güne kadar bu ihtiyacı karşıla- mak küdretini göstermiştir. Bu cidden değerli bir azimdir. Üç se- neye yaklaşan harp senelerinde İngilizlerin ve Amerikalılarin iş birliği yaparak yok etmek için uğraştığı bu kuvvet, bugün ayak- ta durmakta ve Üzerine düşen vazifeleri bütün — güçlükleri ye- nerek yapmaktadır. Bir denizaltı gemisinin daimi surette kontrol edebileceği uzak.- lik göz önünde tutulduğu tak- dirde şu nokta belli olur ki At- lantik Okyanusunun geçit yolla- rinda, kalkış, varış limanları ö- nünde vazife almak için yüzleri aşan denizaltı gemilerine ihtiyaç yardır. Kontrolün dalmi olabil- mesi için bir denizaltı gemisinin iki ve bazan üç denizaltı gemisi ihtiyattr bulunmalıdır. Arıza — ve kayıba uğriyan gemilerin yerine derhal gönderilmek üzere bu ih- tiyatlara ihtiyaç zaruridir. Düş- man hava filolarınım, düşman de“ niz vasıtalarının muvaffak ola- rak batırdığı gemilere karşı fab- rikalar mümkün gayretler ile bu zararları karşılamak zorundadır. lman tersanelerinin siste- matik çalışmoları saye- sinde ham madde yokluğuna rağ- men bu işler başarılmaktadır. Alman denizaltt gemilerinin ek- den fazla den'z- altı gemisi kaybedeceği kabul e- dilebil'r. Okyanustaki durumur tutulması için senede esgari bin. den epeyce fazla denizaltı gemi- sinin elde bulunması icap eder. B nun ayda yüzü aşan deniz- altı gemisi yapmakta olduğunu kabul etmek doğru olür. Yalnız bu saheda bile olsa Al- manya sapnay'inin ne kadar hum- malı çalışmalar içinde bulundu- ğunu anlamak güç olmaz. Ticaret gemileri ile ufak sürat motörle- rinin, destroyer ve kruvazörlerin inşasını da düşünecek olursak Alman fabrikalarının bu zamane kadar beşer kudretinin üstünde bir çalışmâ ile karşılaştığı ortaya çıkar. Yalnız şurası vardır. ki, harp uzadıkça Almanya, yeri yeni teh- likelerle karşi kt u şartlar altında Almanya- Dünyanın kulağına küpe traflı bir röportaj okudum. Bu röportaja göre, - bilinen bir şey olmakla beraber - bütün dünya, «kara borsa» ile mücadele Harbin doğ gu ola- ganüstü şartlar karşısında pek çok kazanmak hırsiyle tutuşan çürük ruhların «vurgunculuk» - hastalığı, salgın şeklindedir ve dünyanın he- men hiçbir. memleketi bu menhus illetin zararlarından tam olarak kendini kurtaramamaktadır. Ingilterede kara — borsaya karşı tehlike işareti 999 düur. Hemen her tarafa asılmış olan afişlerde halka kara borsa hakkında bildiklerini ve “gördüklerini 999 numaraya telefon- Ja bildirmeleri tavsiye edilmektedir. Bu numara, Londranın meşhur po: lls idaresinde sırf bu işlerle uğra şan çok kudretli polis hafiyesi Bar ker'in telefon numarasıdır. Dört se ne evvel tekaüt edildiği halde kara borsanın kurulması üzerine tekrar vazifeye dönen bu adam, 1941 yılın- da 29.899 vurgunculuk vak'asına €©' koymuş ve bunlardan yüzde yetmiş beşi hakkında mahkümiyet kararı almıştır. Almanyada vurgunculukla müca- dele çok şiddetlidir. Son zamanlar- da kara borsa elebaşılarından altı- sının İdam edilmesi en cesurları sin- dirmiştir. Bu yüzden Almanyada kara borsa ufak ölçüde ve daha faz- la şu tarzda işlemektedir: Terzi ka- sapa kumaş verip et, kasap tütün- cüye pirzola verip sigara, tütüncü meyhaneciye pipo tütünü verip bira almakta ve bu böylece elden ele büyük bir ketumiyet içinde devam etmektedir. italyada kara borsaya ait en tu- haf olayı «Corrlerg della Sera» ga- zetesi şöyle anlatmış: Geçen 28 ni sanda Ferrare şehri yakınımda on yedi yaşında bir kız bisikletle do- haberlerine inanirsak dit Ajans | — İgirken Ik! lı:ldım:ıuııı ;w:ıızı:: iizle-| Serpmauştır. genç belRe yaşıyla ip olm- rin Kolonya, Essen,Bremen, Kiyel Lübek- gibi büyük harp malze- mesi hazırlıyan bölgelerde yaptı- ğı zerarlar, edden dikkate de- ğer. Bu fabrikaların tahribi, de- niz in da mühim sektelere sebep olacaktır. O zaman Atlan- tik faaliyeti de tabistile ve za. manla şiddet ve kuvvetini kay- bedecekt'r. Bü da Almanya hesa- bına elim bir zarardır ve Alman milleti gibi çalışkan bir millet i. çin felâketli bir durum açabilir. İş bir çöküntüye g'debilir ki, ge- çen harbin verdiği derse göre, bu da insanlık için felâketli çığırlar açabilir. Hüsamettin ÜLSEL yan bir şekilde Inkişaf ettiğine dik- kat ederek kızı karakola götürmüş lerdir. Yapılan muayenede — kızılt göğsünün iki tarafında üçer buçuk kilo dana eti bulunmuştur. Kızın, evde babasının gizlice kestiği dana- Jarı müşterilere bu tarsda götürdü- ğü tesbit edilmiştir. Amerikada da kara borsa, büyük hususi polis teşkilâtının — elinden kurtaran bazı eski gangsterler ida- resinde işlemeğe — başlamıştır. Bu- nunla beraber, hususi teşkilâtın en azılı gangsterleri pes ettirmiş meş- hur şefi Hoover şimdi de bütün teş- kilâtiyle kara borsa haydutlarına bir sahayı, az çok her ta- Mahrukat ofisi stok yapmağa başladı Makrukat Ofisi şehrin muhtelif semtlerinde bulunan odun ve kö- mür depolarıma odun ve kömür stoku yapmeğa başlamıştır. Kumkapı, Yedikule, Samatya ve Yenikapıdaki depolara, şimdiye kadar 400 ton kömür gelmiştir. İstranca ormanlarından da Ofise tit olmak üzere 60 bin tön odun Sön günlerde — Bulgaristandan şehrimize külliyetli miktarda kö- mür gelmektedir. Bir sabun muhtekiri yakalandı Güzelbahçede bak. kal Artin sabunu fahiş fiyatla sa- tarken cürmü meşhut halinde ya. CUMA i AY'6 — Gün 103 — iizer 38 || Fesümlştir. RUMİ 1358 — Mayıs 30 HİCRİ 1361 - Cemaziyelevel 27 VAKİT ZEVALİ EZANİ GÜNEŞ 5,28 8,48 ÖGLE 13,14 4,33 İKİNDİ 17,14 8,33 AKŞAM 20,81 e YATSI 2244 lîj'âî işe ği meğ k!MSAI( 3,08 6'28J rüşmüştür. kemesine sevkedilmiştir. ş ve Milli Korunma mah.ı Çala Kalem Çekirge, tayy_areden kudretli uharip y de okuruz: «Düşman tayya- ha releri falan demiryolunu — bombala- mışlarsa da hiçbir. hasar olmamış- tar.» Sonra Sofyadan gelen şu telgrafa bakınız: «Varna eyaletinde Provadya yakı- nında demiryolu münakalâtı bir çe- kirge yağmuru yüzünden bir kaç sa- at kesilmiştir.» p Hiç şüphe ki bu insafsızlar topladıkları malla- rt bir kaç misli fiyata satmakla kal- karşı Ş İsviçrede kara borsaya karşı hu- susi polis teşkilâtı ve hususi mah- kemeler kurulmuştur. 31 Mart 948 ye kadar bu mahkemelere intikal eden suçların sayısı 41.000 dir. Japonyada bile kara borsaya kar- şı harp açılması zaruri görülmüş- tür. Japon hâkimlerin elinde yirmi otuz bin dosya vardır. Görülüyor ki hastalık umumidir. Fakat Ingiltere Emniyet Nazırlığı- nn yüksek memurlarından birinilt şu sözleri bütün dünyanın kulağına ğ küpe olmağa lüyıktır ve kara bor> sa ile mücadelenin en doğru yolunu göstermektedir: — Kara borsa müşterileri olma- saydı kara borsa olmazdı. mıyacaklar, halkın kanmı emmek için y gü ini de satış bin- direceklerdir. Gözlerini toprak doyursun! ISLATMALIYDI adında biri h Yüt M Çı le sonra kocaman tayyarelerin şiddetli taarruzları demiryoluna hiçbir. şey yapmaz ve münakalât devam eder. Ne garip tezad! NE DEMELİ, BİLMEM! Muhtekirler gündelikle adam tu- ıhn 40 kilo sabun — çaldıktan sonra kaçarken yakalanmış. Evet, la mücadeleyt ya müşteri olmamaktır. KÖR KADI iyice ş olmalılar ki Mehmet böyle bir şeye cesaret etmiş! Tatlısert İş tulma bürosunun müsbet faaliyeti ikoloji lüboratı Yale p varında yapılan bir tecrübe ortaya koymuştur. Uç fare ayrı ayrı kafeslere kon- muştur. Kafesin bir köşesine yem ko- nuyor, fakat buna varmak için zah- mete girmek, zemberekli bir kapıyı itmek lâzım... Farelerden her üçü, bu kolay işi yapmanın yolunu derhal keşfediyor ve uğraşa uğraşa karnını doyuruyor. Sonra yem almak işi daha zahmetli bir şekle konuyor. Fareler bunun üze- rine daha hevessiz çalışıyorlar. Fa- kat aşağı yukarı müsavi çalışarak karınlarını doyuruyorlar. Bundan sonra Üç fare aynı kafese kapatılarak bir «içtimai» dâva yara- tılıyor. Bunun Üzerine üç fare ara- sında üç içtimai sınıf beliriyor. Fa- relerden biri üç saat içinde zembe- rekli tertibatı 1106 defa işleterek ve esir gibi çalışarak üç farenin yiyece- ğini bir araya getiriyor. Bu esnada iki numaralı fare yalnız üç defa ter- tibatı işletiyor. Uç numaralı fare bir tek defa bile kımıldanmıyarak tüfey. H o sınıfı teşkil ediyor. Varılan netice şu ki biri pek çok, biri pek az, biri hiç çalışmıyarak ge- çinen Üç fare, yalnız fare toplulukla- rıtırm değil, insan cemiyetlerinin de küçük bir modeli sayılabilir. SERÇE Tetrika No. 87 FB nazari mahiyette dim. Ben, taşkın bir ruha maliktim. En basit bir sevgide bile, beni iliklerime kadar titreten bir heyecan arıyordum. Fakat sen, en coşkun bir sevginin bile SÖNMİYEN ATEŞ Yazan: İsmet ZİYA. demedi mi? Perihan... yİp söyl — Memnun etti. Fakat tatmin etmedi Nihat duraladı, düşündüklerini söyle- linâ duygularımla senin inkişaf et dun ve aşk hislerini pencereden pencere- ye işaretle ifade eden çocuk âşıklar gibi aramızda dalma bir kariş mesafe bulun- masını istiyordun. Görüyorsun ya.., Be- nim marazi denecek kadar taşkın olan âçin hi düt vardı. Bu tereddüt uzun sürmedi. Hastalığına ve yorgunluğuna heyecanının bütün kuvvetile devam etti: — Evet tatmin etmedi Perihan... Bel- ki ablam da sana, çocukluk ve bekârlık bir tered- Tağmen farklar var... Nihat, bu teşrihinde kinlıklarına mğfsl olamiyorsa, lan hassasiyetinin arasinda ne büyük haksız değildi. Çünkü onun vakit vakit şikâyetlerinden de anlıyordum ki, tabiat bazı şeyleri ben- den cidden esirgemişti... Fakat ne yapa- bilirdim? O nasıl, marazi ruhunun taş- tablatin icaplarına galebe edemiyordum. — Pek âlâ Nihat... dedim. Sana gös- terdiğim saf ve samimi sevgi, derin in. sanlık şefkati ve sonra tertemiz yaşattı. ğim bir yuva... Bunlar seti memnun e- o- — hay dan az çok bir kere... ben de Daha çocuk yaşımdan itiba- ren, azgin ve kaşarlanmış saraylıların ellerinde bir top gibi kucaktan kucağa altılmıya alışmıştım ve gençliğimi bütün kuvvetimle jdrâk etmiye başladığım za- man da İhtirasın zevkine doymiyan bir obur hâlini almıştım. Sevişmek aklıma geldiği zaman temizilk ve hassasiyetten ziyade çeşni ve lezzet arıyordum. Basit, yabis, hareketsiz aşktan bir şey anlamıyordum. Seni. genç, gürbüz ve ol. :uı? bir kız gördüğüm zaman, bütün his. lerimi bu nokta üzerinde temerküz et- Düşün şimdi darağı tirdim ve senin hararet taşan varlığıniın karşısında, aşkın en coşkun hazlarını bulacağımı "tahayyül ederek âüdeta Ser- semledim. O renkli ve hareketli vücüdü- nün içinde, mat ve uyuşuk bir ruh taşı- dığınt bir an bile aklımdan geçirmemiş- tim. Benim için çok acı olan bu hakikati öğrendiğim zaman seni tahlile başladım. Yaşamış olduğun muhafazakâr aile mu- hitinde, bütün hislerini boğa boğa dumu- ra uğratmış olduğunu anladım... Seni mazur gördüm. Fakat tabiatin beni mağ. lüp eden kuvvetile mücadele edecek ka- dar kudret ve irade sahibi olamadığım için, yaptığım her münasebetsiz hâre- kette de kendime hak verdim. Nihat, h'ç bir zaman bu kâdar dürüst ve insaflı olmamıştı. Beni, göz göre gö- re aldatiırken; en zırva tevillerle önüm- de şahlanan bu âsi ruhlu şımarık adam, le 1 yüde üzülüyörsun, dedim. Nihat, derin bir yeisle cevap verdi: — Son kararımı sana bildirmeden her hakikati öğrenmeni istedim, dedi. Bir an ikimiz de sustuk. İkimiz de dü- şünüyorduk. Bu sükütu, evvelâ ben ih- lâl ettim. İçimden kaynayan bir me- rakla: — Son kerarin nedir? dedim. Nihat, kalbi burkuluyormuş gibi derin derin içini çekti: — Çok mu Merak ediyorsun Perihan.. O halde seni üzmiyeyim. 'Mektubunda yazdığın gibi artık yol. larımız ayrılmıştir. Perihan... Biz, ay- ri ayrı hislerle yaşıyen ve başka başka emeller taşıyan insanlarız Perihan... Fa- ziletin mânasınt bile birbirinden çok farklı gören insanlarız... Böyle olmasa bile, seni 0 kadar çok Eminönü Halkevinin açmış — Ol” duğu İş Bulma bürosu faaliyetle- rine devam etmektedir. Bu bür0 bügüne kadar müsbet işler — gör- müş ve-daha pek yeni o'an çalış” ma devresinde 70 vatandaşa — '$ bulmuştur. Kılıç şiş kebabı — alık pazarına — uğramıştımiı — Baktım kılıç balığı ucüz, he | men iki limonla bir buçuk kile KIf | balığı aldım. Kılıç balığını güzel ŞT p T Bira? .y da siyah biberle az şarabi batırdıt! 'îf kırdım ve incittim ki... Ş Na önünel | bütün cinayetlerini itiraf eden bir Mah- küm halini almıştı. Zavallının rengi sap. sarı kesilmişti. Alnında soğuk terler be. Jirmişti. Şu anda iç'mde ona; her za- mankinden fazla bir merhamet duyu- yordum ve onu bir türlü islah edemedi. ğimin sebeplerini ancak şimdi anliyabi- liyordum. Kapıldığı heyecan ve hisseta tiği yorgunluk onu tekrar bir buhrana sürükliyebilirdi. Buna mâni olmak İste. m: — Nihat, bunlara ne lüzum la yaptığ'ım o hataları hiç bir tarziye ile tamire muktedir. olamıyacağım. Bunu biliyorum. Aramızda o kadar derin bir uçrum var ki... Bundan sonraki hayatı. man her zerresini sana vakfetsem, yine © derinliği doldurmiya muvaffak ola- mam. Beni tamamile affettiğini söyle. sen bile; bunu sadece bir nezaket ve mecburiyet telâkki edeceğim. Bu kadar kırgınlıktan sonra, artık bana h'ç bir za.- man candan ısınmış olduğuna kanaat ge- Yüf bey- Limonlarla biraz hardal yaptım. ) kılıç D lere dizdim. Iskaraya koyarak CÖ virdikçe hafif zeytin yağı ile yağlar | dim. Ateşten ziyade balık, at€” şin buğusu ile pişti. Altına biraz 807 — vanı tuzla uvdum, yıkadım ve İSİ! ederek balıkları — üzerine — koydun” TYekrar hafif ateşe vereceğim “ hardalı da üzerine dökerek beş daki — ka gayet hafif ateşte bıraktım. OY nefis bir yemek oldu ki lezzetine d7 yum olmadı. Biraz çilek kompus! su da ilâve ederek bugünkü yemek