6.b- 981 Tp vaziyeti Büyük Muharebeler 4 ÜÇ Yazanı — BORAN _ Nııuı tebliği, şarkta ha- Mlyeüe devam et- bildirmekle iktifa etmiş, Le- inda ve cephenin mer : Nhıt ki vaziyete dair hiç vermemiştir. Sovyet ""ltl de, Alman tebliği ka- N Ve müphemdir. Ancak Le- ı,._rrıtnıuı.ın vaziyete dair Vermiştir: Alman taar- I’*lımam diş müdafaa hat- duı-durulmuşiur. W şunu tahmin edi- v'll'oı)uul erdusu Lenin- b Mkm mevkiinin asıl lya, / İSine henüz çekilip ka- « Hir. Alman taarruzlarını —_kem mevkiln — dışında e karşılamaktadır. ._'lh-r Leningradın Mos- "lhlryuı irtibatlarını kes- ;olu oenııbunı ka- VATAN Tarihte Türk Denizciliği Türk gemicilerinin destanları Bir çok denizci devletlerin tarihlerinde bulunamıyacak kadar parlaktır Japon tarihleri, Japon sularına gelen Kubilây donanmasının 4000 gemi olduğunu yazıyor 'Türk denizciliğinin dünya tarihm- deki mevkii, şerefli varlığı ile her Türk iftihar zevkini duyar ve yaşar. Bir Türk devleti olan Osmanlı im- pâ.ramı'luguııım tarihini dolduran va| | kalar bugüne kadar denizlere zaman zaman hâkim olmuş olan devletlerin tarihlerinde bulunamıyacak — kadar yüksektir. Bütün Akdenizi yalnız bir devletin gölü haline koymak Osmanlı imparatorluğuna nasip olmuş bır muü vaffakiyettir. İki, üç yüz & 'i Yazan: Hüsamettin ÜLSEL Eski Bahriye Müsteşarı Türklerin fi- Jolar kurarak denizlerde muvaffaki- yetli seferler yapmış olduğu bundan da tamamile anlaşılabilir. imha için (900) gemi ile (100,000) Türk askerini Japonya — üzerine (1281) tarihinde sevketmiştir. Japon tarihleri (Gariosan) adasıma kadar gelen bu 'Türk kuvvetinin 4000 gemi ve 250 bin askerden i#baret olduğunu ri denizler hâkimiyetini elinde tutan Britanya imparatorluğu tbile bu de- nizi tam bir İngiliz gölü haline koy- mak temin ştir. —: Di ötün xakmadı, Ze | yç, Bir Alman ihatası önün- ordusunun — tekmil & Müstahkem mevklie yığı- 'Türk, denizciliğinin tarihi çok es- kidir. Osmanlı devletinin — teşekkü- Tünden evvel de mütekâmil ve kudret li deniz kuvvetleri vardır. Büyük Ok- yanusu, Hint denizlerini, Kızıl denizi, Akdenizi Atlantiği aşan Türk gemi- cilerinin mı bu izlerin M han Atnediyoruz. Biz Lenin- —hllııuıı geçen harbin rüzgârlarımndan, Tırtınalarından din- liyebilir, hırçın denizlerin kuşattığı memleketlerde bıraktıkları hatıralar ile görebilirsiniz. Bugünkü Amerika . Japonya mü- cadelesinin büyük Okyanus hâkimi- yetine dayandığını biliyoruz. Ameri- kaya karşı kafa tutan hareketlere kalkmak hususunda endişe ve tered- düt göstermiyen Jâpon ırkının Uzak Şarkta yaşamış olan Türk devletinin kahir deniz kuvvetleri karşısında i- taat ettiğini kaydeden tarihler, Tür- kün göğsünü iftihar ile doldurur, ASyı Şarkından Avrupaya ka- dar ş olan büyük Mogol dev- letinin deniz kuvvetleri büyük Ok- yanusun deniz hâkimiyetini asırlarca elinde tutmuştur. Bu deniz kuvvet- lerinin Antil adalarıma kadar gidip oralarda kendi mevcudiyetlerine ait bırakımış oldukları hatıralar bugü.neî kadar yaşamıştır ve hâlâ da yaşa- maktadır. Herlıılde Ruslar .ı İlerlemek is- la ,ıddem bir mu- kapışmışlardır. Ruslar bu istikamette hem ge- Gde daha cenupta Des İnmek isteyen diğer Al Sünün taarruzunu — dür- %lhr Buna muvaffaki bir müddet sonra Din- Sovyet ordusunun .—'—hdehu-umınyu— qwuınwemhuu- Türk inin bu ıuıyı ıu- dar uzayıp gitmesi ve orada isimie- rine izafe edilen hatıralar brrakması ellerindeki deniz kuvvetlerinin o za- manki devletler donanmasına - faiki- yetini gösteren en iyi delillerdir. De- nüz aşırı kıtalarda yaşıyabilmek, tu- tunabilmek için denizler galibiyetini elinde tutmanın istinat edeceği esa- sın kuvvetli bir donanma olacağı bu- gün tereddütsüz ve tamamile bilinen ve kabul edilen bir hakikattır. Bu hakikat göz önünde tutulduğu takdir de Avrupalılarca meçhul kalmış 0o- lan Amerika kıtasınm Behrenk bo- gazı yolile Şarki Asyada yerleşmiş olan Türklerce bilindiği itiraz edile- mez bir noktadır. Binaenaleyh Ame- rikanmım keşfinden evvel bile Türk de- nizcilerinin Amerikaya kadar Bgitmiş ulduğunu reddetmek için çok derin 'N::ıhtuı içinde müdafaa- %İh ! ve şehrin düşmesi ""hsruı etrafında ve muharebeler baş- k% Fakat artık Sovyet- 'f' sahada mukabil % tbwndıhr. dasında yepyeni bir tidir. Bu İtibarla istikametlerinde k“Vn—'etler l ik icap eder. Büyük bir- imparatorluğun deniz- lere arka venmesi imkânı hiç bir za- man kabul edilemez. Mogol devletinin büyük hakanı Kubilây Hanm kud- retli donanması Türk denizciliğinin büyük Okyanuslarda nekadar mü- him unsur şeklinde hüküm sürdüğü- nü gösterir. Kubilây Han, Japonyanın isyan- kâr hareketlerine karşı büyük bir donanmayı Japon adalarının istilâsı maksadile harekete geçirdiği zaman Avrupada denizcilik iptidai — teşek- Kül bile uzakta idi. Kübilây Han Japon serkeşliklerini ka, dir. (Pingsu) adasında tesadüf ettiği müthiş bir tayfunun yok edici darbelerine uğrayan bu fi- lo, Jappon adalarınm tamamile işga- line muvaffak olamadan tarımar ol- muştur. Japonlar bu hâdiseyi, ilâhi bir kudretin kendilerine mânevi yar dmmnı telâkki etmektedir. Bununla be raber La.bıaun bıı kanlx darbesi Türk azim ve iradesi: di olamamıştır. İngiltere adalarına karşı akın ya- pan İspanya kralı İkinci Filipin bü- tün tarihlerde (yenilmez armada) di- ye gösterilen meşhur donanmasını teşkil eden gemilerin adedi yüz otu- zu aşmamakta ve naklettiği asker adedi de (20) bini geçmemektedir. İkinci Filip'in bu meşhur akını ise (1588) senesine tesadüf etmektedir. Tam bundan üç yüz sene evvel Ku- bilây Hanın muazzam filosu yukarı- da işaret ettiğimiz büyük bir orduyu taşıyabilecek kadar azametli ve kud retli idi. Dikkate değer bir nokta da İngil- terede Kembhriç üniversitesine coğ- rafya ve denize taallük öden dersle- rin konduğu tarih (1220) senesin- den sonralara tesadüf etmektedlı'. Türk ini Avrupa ıxlu—a&u daha ziyade tanır. Japon ta- rihlerinde Türk akmlarmdan şikâyet eden pek çok satırlar okuyabilirsi- nİZ. Antil adaları arasında bugün bile «Türk adaları» ismile yad edilen bir İSON HABERLER Maiyet memurlarının kaymakamlık stajları Stajda muvaffak olamıyanlara merkez veya vilâyetler teşkilâtında derecelerile mütenasip başka vazifeler verilecek Ankara, 5 (Telefonla) — Debiliy Vekületi maiyet memurlarmın kay- makamlık stajları için yeniden bazı esaslar tesbit etmiştir. Bu esaslara göre Siyasal Bilgiler okulu ve Hu- kuk Fakültesi mezunları maiyet memuru olmazdan evvel Vekâletin merkez veya vilâyetler teşkilâtında tayin olunacakları bir memuriyette altı aylık bir namzetlik devresi ge- çireceklerdir. Bu namzetlik devre- sinde ehliyetleri tasdik edilmiyenler başka bir daire veya vilâyette altı ay ve son defa olarak namzet sıfatile çalışacaklardır. Namzetlxr grup, bu adaların Türk senelerce birer yuva vazifesini gös- teren en beliğ bir şahittir, Türklerin oralarda bıraktığı hatıraların unu- tulmaz bir eseridir, (4000) gemiden mürekkep bir fi- lonun sevk ve idar kabiliyet Tmna iyetlerinde muvaffak — olsalar dahi ahlâki vaziyetleri ve zati hare- ketleri menfi görüldüğü takdirde as-| H memur olarak tayin edilm: iyecek-* lerdir. Namzetler stajlarını — vilâyetlerin | Ve kudret, denizcilik gibi feyizli bir mesleğin Türkler elinde ne dereceye kadar ileri götürülmüş olduğuna iti- raz götürmez bir burhandır. Kubilây Hanm akmcıl kadar kamları refakatinde, kaymakamık vekâletinde, nahiye müdürlüklerinde ve belediyelerde bilfiil yapacaklar- dır. Bu müddet iki seneden az olmı- denizcileri de tarihin en güzel ve gu- rur verici Ssayfalarmı — doldurmuş- tur. Büyük Okyanus sahillerinden Çi- nin de mühim parçalarını idaresi al- tma alarak Avrupa hudutlarıma ka- dar koca Asya kıtasında akıncılar imparatorluğu kuran atalarmız, her değişen tarihte başka ve daha feyiz verici eserler yaratan — oğullarmdan da iftihar edecek gurur duyabilirler. Asyada, yükselen kudretli Cengiz ha- kanlığına (eş) olarak Avrupada par- lıyan Osmanlı devleti nasıl ayni kuv- vet, ayni şerefler ile dolu bir tarih yarattıysa Osmanlı saltanatmın u- fulünden sonra ayni topraklar üzerin de yeni ve dinç bir azim ile fışkıran Kubilây Hanım Jü- ponya, üzerine akınlar ve baskınlar yaptığı tarihten hemen altmış sene evveldir. İngilterenin denizcilik ha- |yalına ait derslere henüz başladığı Sovyatlere göre (Baş tarafı 1 inci sahifede) de hiçbir Sovyet harp gemisi ba- tırılmamıştır. Berlin bombalandı Moskova, 5 (A-A.) — Sovyet bombardıman tayyareleri, perşem- be - cuma gecesi Berline taarruz etmişlerdir. Askeri ve sınai hedef- lere yangın ve yüksek infilâk bom baları atmışlardır. Yangın çıktığı ve infilâklar olduğu görülmüştür. Bir Sovyet tayyaresi üssüne dön- memiştir. (Radyo Bgazetesi) — Odesa'nın bir Dünkerk mi, yoksa bir Tobruk mu olacağı sorulmaktadır. İngiliz- ler bu şehrin bir Tobruk olacağını söylemektedirler. Türk cü iyeti de bu iki büyük imparatorluklara gıpta verecek eri- şilmez harikaları her sahada göstere, cektir. Çünkü ayni teşekkülleri ku- ran yalnız bir ırktır. Türktür. Amerika torpitosu (Baş taralı 1 inci sahifede) leşik Amerika bahriye kuvvetlerinin emütearrızı imha edeceği» cevabını vermiştir. Vaşington, ö (A.A.) — Ofi: Bah- riye mehafili, Greer hâdisesi hakkın- da mütalâa beyanından imtina et- mektedir. Hâdisenin, taarruza uğrayan tor- pito ile, Büyük Britanyaya verilen torpitolar arasındaki benzerlikten mütevellit bir hata Şeklinde tefsiri, umumiyetle kabul edilmemektedir. Nevyork, 5 (AA.) — Nevyark Times.in Vaşington muhabiri şöyle yazyor: Vaşingtonda, taarruz eden düş- man denizaltısının. Alman olduğu Acıklı Bir Ölüm Türk Maarif Cemiyeti Res- Zannı tedir. Düşman denizaltısınmı Greer A- merikan torpitosunu İzlandaya — gi- derken batırmağa teşebbüs etmesi, mi ilân işleri bürosu becisi İrfan Üstünel'in kızı Suna Üstünel, duçar olduğu rahmeti rahmana kavuşmuz. tur. Cenazesi dünkü gün E- renköydeki evlerinden kal- dırılarak Feriköyündeki aile mezarlığına — defnedilmiştir. Kederli ailesine Allahtan sa- bır ve merhumeye rahmet di- * Sön derece saf ve iyi her saf ve gibi o da her a Mütemayildi, uhu; Ve sön derece ta- k“ & bu son iki sebep, halı vakti yerinde, üç “txı.ı. İki ev, bağ bahçe Sa- %'k Dldugu halde. niçin M' dükkânında pinek- Wıım eder. Öyle ya K yah> yani, kazanan “!ıı,,. külüdur. Bu suretle| 'C ı— Gxu"a girerek. ahreti, J'*:dne ise kazanarak iyordu. ' b“wk bir sükün içinde, bi- —kn:m.yo'du Her sabah 'den açar ve dükkân- Sdatine kadar bazan N!:u"' Belip giden ahbap- *der, Yep hn' akşam evine dönüp W “l;kx :'::; dünya dertlerin- h“ Çesindeki erik a- yA S Biderdi. k hâln_ bütün bu huzurü Nhç'“ö’“mda bir «zat €sinde bahsi B-cn ğı?.'::hind' bir definenin verdi. Bir X, Altını.., Aman Al- bizi açıkd 'de giden Amerikan gemti ve emtiasını müdafaa için harp gemilerimizin — toplarını kullanmak mecburiyetinde bırakmaktadır. Nevyork, 5 (A.A.) — Colombia Broadcasting Corporation'un Va- şington muhabirine göre Ameri: kan hükümeti, Amerikan gemile- rinin harp miıntakalarına girebil.- meleri için bitaraflık k. memurlarınm yetiştirilmelerinden münhasıran vaki mes'ul — tutulacak- tır. Halen maiyet memurluklarında veya nahiye müdürlüklerinde bulu- nan Siyasal Bilgiler okulu ve Hukuk Fakültesi mezunları bu memuriyet-| lerini muhafaza edecekler, yalnız tam teşekküllü devlet hastanelerin- den yurdun her yerinde vazife gör-| meye ve her vasıta ile seyahat et- meğe kabiliyetli bulunduklarına dair rapor alacaklardır. Sıhhat muayenesinde müsbet ra- por alamayanlara, derhal izin verile-' cektir. Ve bu kabil memurlar kay-| iktır. l Bu kabil mezunlar başka dmrlet da-| irelerinde memuüriyet hayatı geçirdik | ten sonra Dahiliye Vekâletine geçe- rek kaymakam olmak — isetedikleri takdirde eski memuriyetleri mjlı— rma mahsup edilecektir. Kışmımmkk stajında muvaffak şŞubelerinde kaza kuyma-ı Stajların her devresi altı| aydır. Stajlarını ikmal eden maiyet Nafıa Vakilinin Teti Kanadanın harp ve sulh rolü Yazan: M. H. ZAL ondrada Kanada Başvekili B. Mackenzie King ile B. Çörçil arasında canlı ve şevkli nutuklar söylendi, Kanada Başveki- H, kendi memleketinin nihai zafer için hertürlü fedakârlıkları göze al- mağa hazır olduğunu, şimdiye ka- öar İngiltereye ve diğer harp saha- larına kuvvetler gönderdiğini, daha da gönderceeğhl İleri sürdü. ortaıya koy- beyanatı Antalyanın istikbali çok parlaktır Antalya, 5 (A.A.) — İki gün- denberi Antalyada bulunan Nafra Vekili General Fuat Cebesoy An- talyadan ayrılırken Anadolu a- jansı muhabirine aşağıdaki beya- natta, bulunarak ezcümle demiş- tür ki: «— Antalyaya ilk deia golıyo- duğu bu tesanüt azmini, boş bir te- zahür saymak doğru değildir. Ka- nada, bugünkü harbin yükünden in- san, para, malzeme, çalışma itiba- rile pay aldığı gibi yarınki sulhu da rolü ol Ya, ni harpte de, sulhta da Kanadanım mühim ve tesirli bir rolü vardır. Anglo Sakson âleminin yarın ala- cağı şekil, bugünlük bir muammu- dır. Fakat yarın bir İngiliz - tezile bir Amerika tezinin karşılaşması lâzım gelirse Kanada iki taraf ara- sında bir hakem ve bir köprü vazi- fesini görecektir. Kanada garip bir âlemdir, Bir ta- raftan kendine mahsus bir varlığı, bir yaratıcı kudreti vardır. Diğer taraftan iki kocalı bir kadın gibi, hem İng hem Amerikanın rum. Evvelce çok fazlasını görmekle bahtiya- rim. Antalyanın istikbali çok parlaktır. Bunu nazarı dikkate alan Cümhuriyet idaremiz mem- leketin imarma bir plân dahilin- de hız vermekle beraber çok birer parçasıdır. a L e - na olan bağlarını hiç bir zaman kır- mak istememiştir. Fakat yeni nesil, Ruh itibarile İngilizden ziyade A- ri, g i, sistemi Ame- mümbit olan Antalya sulanmdlsını, bataklıktan kurta- rılmasını ve taşkın suların teııu- rikanın aynidir. Kanadanın parası İngiliz lirası değil, dolardır. İngiliz lıklarından i düşü bu ova damlmdı— bıldıglnw Bgöbi bir kaç suyun ıslahını tetkik et- meğe başlamış ve bir an evvel bu tetkikatın ve kıymetli valinizin mesai arkadaşlarile beraber bu işleri pek yakında başaracağına ve çok canlı, zeki, çalışkan ve Sa- mimi olan Antalyalı yurddaşları- mızın da azami muavenet ve mü- zaherette bulunacaklarına — hiç şüphem yoktur.» P edilen bir çok mahzurlardan âri ve temiz bir Amerikalılık vardır. Kanadanın bir köşesi de Ondör- düncü Lüj zamanından kopup taş ş bir parça F 14 ün eü Lül zamanımdaki dili konuşur, o ki Fransız amil olur, lâyik Fransayı tanrmadığı için dört elle Papalığa sarılmıştır. Amerika ile hudut üzerin- |Almanla: 241 Sovyzt tankı tahr.p ettiler Berlin, 5 (A.A.) — D. N. B.: Şark bir Al- ve- ya vim.yet!er teşkilâtında dereceleri- le mütenasip başka vazifeler verile- cektir. — - Veteriner taynileri Ankara, 5 (Telefonla) — Kara- cabey harası mütehassıs şeflerin- den Hikmet Şakir Tokat inekhane- si müdürlüğüne, ayni inekhane mü- dürü Sait Tokat merkez veteriner müdürlüğüne, Etlik bakterioloji a- sistanı Naci İzmir tahaffuzhanesi müdürlüğüne tayin edilmişlerdir. Alman gazetesi ne d.yor ? (Baş tarafı 1 inci sahifede) ka Birleşik devletlerinin aldık- ları tedbirlerin herbirini sözde milli mudain li.ızumu ile hık hi beri, bu iki memleketin harici siyasetlerinin bariz vasfını teş- kil eden yeni havanın bir ifa- desi demek daha doğru olur. at öLka Münseç” bugünlerde değiştirmeğe gayret e- decektir. | Yazan: Mehm23t KAY DAĞ | lahmaı, Hacı Hasan az kalsım aklını kaçırıyordu. Hem dindarlığı, hem de tamahkârlığı alabildiğine ayaklandı. Kendisine «Kayıp âl » verilen bu kısmeti tepmek büyük günahtı. Üstelik bir çömlek altın kazanacaktı. Hem sevap hem para, her kula nasip olmıyan bir nimetti. Bunu herkesten gizlemeğe kat'i surette karar verip kendi — kendine yemin bile ettiği halde, Bir haftanın içinde herkese yavaş yavaş, parça parça anlattı. Hâlâ da kimseye söy- lemediğine kanidi. Nihayet kendisine bir defineci tavsiye — ettiler. Şöyle böyle usta dediler. Kalkıp gitti. De- fineci uzun hesaplardan sonra: — Evet, Erik ağacmın altında bir çömlek dolusu Takyanos altmı var, dedi. Hacı Hasan kendi verdiği iza- hatı unutup onuün kerametine şaşa- rak derhal işe başlamasını M ve cinlere, peril. il ziyafetler için gösterdiği masraf pu- sulasını da ödedi. İşte başlandı. Bütün mahalle halkı helecanla bekliyordu. Günler geçiyor, gçukuür büyüyor fakat birşey çıkmı- yordu. Defineci cinlere ziyafetler çek meğe devam ettiği halde körolasılar çömleğin yerini bir türlü göstermi- yorlardı. Ha çıktı, ha çıkacak... Nııu.yeı. komşular hafiften alaya başladılar, Hacı Hasan aldırış etmi- yordu. Kendisini yalnız komşusu Mahmut teşvik ediyor ve definenin m.mtühılşlukou';udmwdl yordu. Hacı Hasan ona çık şevkini üç misli artırdı, Aylardan sonra bir gün Hacı Ha- san yaptığı hesapta bulunacak para- nım dörtte birine yakım bir kısmmı bi hill - Roosevelt deklarasyonu ile münasebettar olarak göste- rilmesi, bir tesadüf eseri değil, man kolordusu, 4 eylülde, Sovyet geri kuvvetlerini ezici bir hezimete uğratmıştır. Bir Alman fırkasınm — bulunduğu bölgede cereyan eden muharebeler- de, 241 Sovyet tankı tahrip edilmiş- tir. —— İranla müzakere neden gecikti? Bern, 5 (AA.) — «La Nouvelle Gazette de Zurich> in T! muha- biri, İngiliz . Sovyet kumandanlığite İran makamatı arasındı K de bir tek silâhlı yoktur. Yarının emniyet prensipleri bu uzun hudut üzerinde daha dünden kunılmııştıır. Sülh münasebetile ve sulhtân sön ra dadan pek çok . ğini duyacağız, Kanada bir çok ser- vet membalarma henüz el sürülme- miş bir memlekettir. B. Papen (Baş tarafı 1 inci sahifede) yaptığı seyahat münasebetlie Al- man hariciye nezareti bu seyahatin mahiyetini yeniden tebarüz ettir- miştir. Böbreklerinden hafif su- rette muztarip olan Von Papen, tedavi altına alınacaktır. Bu, Von Papen'in Orta ve 'Yakınşarktaki vaziyet hakkında şifahen malümat vermesine ve günün meselelerini izakere etmesi bittabi mâni relerin, başlıca, Sovyet kıtaları tara- fından işgal edilecek olan hatta mü- teallik olduğunu söylemektedir. Bu kıtalar, şimdi, Tahrana takriben 144 lar. Tahrandaki İngiliz mehafili, İn- giliz , Rus , İran anlaşmasmın, bir kaç güne kadar Londrada ilân edi- leceği fikrindedirler. Son günlerde yeni Başvekilin e- olan dolayı- değildir. Maamafih, Alman - Rus harbi büyük muharip devletler arasın- daki kuvvet nisbetlerinde yeni bir vaziyet doğurmadığı müddetçe, bu gibi müzakerelerden büyük deği- şiklikler çıkacağına intizar edile- mez. İngiltere ile olan ittifakının çer- çevesi dahilinde Türkiyenin oynı- yacağı rol hakkında geçenlerde bir Amerikan amrialı tarafından ya- pilan beyanata Berlinde 'ehemmi- sile, müzakerat gecikmiştir. yet verilmemektedir. rŞı..ır'ı'dan - Bundanî fakat galibin payı üzerindeki gizli mukavelenamelerin man- tıki bir neticesidir. Karl Megerle, İran üzerine hül mühim Türk men- cinlere dağıttığını dehş Ve artan masraflar karqıımd. ya- kında çıkacak paradan çok faatleri bulunan bir bölgede vukua gelmiş olduğunu hatır* gireceğini anlıyarak bu işten sürale vazgeçti. Zavallı adam dertli olmuş- tu. Hiç âdeti olmadığı halde şimdi mahalle kahvesine çıkıyordu. Kah- vede her akşam komşular etrafını a- larak macerayı baştan ona anlattırı- yorlar, kimi alay ediyor, ve kimi ha- line acıyordu. Bir ak$am yine, muziplerden biri: — E, Hacı Hasan, anlat bakalım, erik ağacınımn dibinden ne çıktı? Ai- ye uluorta alay edince dayanamadı. Sunturlu bir küfürü güç tutarak: — Ne çıkacak! diye bağırdı, üç ay kazıldıktan sonra bizim aptallığımız meydana çıktı. Sonra gülümsedi 7ze az ileride öturup dalgın dalgın siga- rasını içen Mahmutu ima ederek: — Biz ne ise, bir rüya görüp ona inandık, dedi. Ya başkasınım rüyası- nâ inanıp üç ay kazma sallıyana ne dersiniz! Çok şükür, bizden de daha pa-| aptal b da meyda- ne çaleiz, ve şöyle devam etmektedir: Eğer Türkiye, galibin payı olarak Soyvyetlere Ortıaırktı_ vadedilmiş bir nüfuzun her türlü ilk emarelerine enerjik surette karşı koyırsa haklı Beş büyük adamın yemekleri da yediği armuttur. B. Stalin, basit fakat fazla baha- ratlı yemekleri tercih eder. Havyar dan nefret eder, fakat eti sever. Gürcü usulile hazırlanmış iyi vat- kadan hoşlanır. Yalnız pipo içer ve piposunu hususi su rette tütü basit bir davayı ktir. Ve bu bahi: şimdiye kadar üzerinde şüphe etmediği harici siyasetindeki dür cektir. Maamafih Türkiyenin bu dü- rüstlüğü nazarı itibara alınma maktadır. Çünkü —Ameirkan radyosu spikeri Türk toprak- larından, bir Türk verici rad- o Mmerkezinden yaptığı bir emisyonda, — yabancı — müşa- hitlerin Türk efkârı umumiye- sinin bütün bu infialinin yok yere birçok gürültü olduğu fik tlrlrbmmııılçolmyiıuıı* lerce çalışır. Sulh zamanında günlük yemek listelerini bizzat kendi tertip eder- di. Fakat bugün ! üstündeki ağır yük y bu işi baş bırakmıştır. B. Hitler'in midesi naziktir. Bu MMĞM vazgeçmiştir. Çok sebze yer, bil- hassa kuşkonmaz, mantar ve engi- narı sever. İtalyan makarnası da başlıca yemeklerindendir. Sebze re jimine ehemmiyot vermekle bera- ber hovyasdan petr hoşlanır, En B. Stalin bol ve günde dört öğün yer. Yemeklerden sonra uyu- maz ve çalışır. Geceleri sekiz do- kuz saat lnuıı—um uyur. B. Mus: düşkü değildir. Yalnız ıııı(lenıııyu içeı- Yemeklerini yalnz şar ve yemek esnasında iki kâtibine yazılacak şeyleri not ettirir. Yemeğe bürekle başlar, sırasile bir kızartma, bir sebze ve meyva yer. Kahvesini iç- tikten sonra ya ata biner, yahut yürür. Ziyafetlerden hoşlanmaz. B.R yer, patatesi pek sever. Patatesin hertürlüstümü yer. Arasıra Fransız : bi içer, rentedil mikt>rda siga- ra kullanır. Fronk Üzümilü vyecellür sevdiği meyva, horgün bol miktar- birlikte kızarlma et yemeğe bayı- lır, h