8 Aralık 1940 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S 8-12-940 En Buyuk ÂAşk Romanı Yaıan. NİLLA KUK “Türkün Asıl Usulü Kadınla Erkeğin Elele Çalışmasıdır,, Bütün Hindistan bu ismi ye-|ket edeceğim, cenübun alâyişine Kulağımıza Gelenler Avam Kamarası Tiyatroda Serlevhayı okuyunca Avam Ka - marası âzalarının tiyatroya, herhan- Bi bir piyesi seyre gittiklerine zahip olursanız aldanırsınız. Biz, Avam Kamarasının son celse- lerini bir tiyatro binasında akdettik- lerini haber vermek istiyoruz. Avam Kamarası, Alman tayyareleri, Lon- draya taarruza başladıklarımndanberi Finde buldu. Artık Mihrünnisa kendimi kapurmıyıcıgım 'nfı unutuldu. Şeyh Baba ile Mih- hnm— arasında başlıyan meş- l]:' lık hikâyesi tarihe Cihangir n arasındaki aşk di- * geçti. Biz de artık Mihrünni- ;:: Nuricihan diye bahsede- Veba esnasında Rukiye ölmüş- ricihan her gün tekrar edi- Yor, rdu: Si Pakıızlılı ediyorsunuz. Bu h' işinin hakiki kahramanı ben 'İllun Rukiyedir. Kimsesiz has- Socukları kucağına alıp baktı. dî'lyet kendisi de vebaya tutul- ıqîllkiye ölürken şu sözleri söy- x Bütün yaşadığım müddet- aşkalarmın çocuklarına bak- %- Çunku Allah bana evlât ver- ti. Fakat bakabildiğim ço- e"klı' yalnız sarayın çocukları Nihayet halkın çocuklarına | 'kmı&k fırsatını buldum ve bu| Fa bu ııyede halki hatı rasını hdi Bk mesudum. Rukiye ölürken, Salime gibi | zırhlı süvari elbisesi giyin- Z?"- kuşanmayı düşünmedi. Fa- ölüm saniyesinde gözlerinde Yanlı parıltılar vardı. hşnşyemn öldüğü gün Nurici- $ünu nezretti: ; — Bundan sonra ben kendim ga Yaşamıyacağım. Salime ile ;_lkmnuı iyi kalblerini kendi bimin yerinde yaşatacağım, %"m kalbinin emredeceği ha- ke'—len yapacağım. Şimalden Sden bir Türk kadını gibi hare- al mıdeu ölüyorum. Kocam Akbe-| Bu nezrini Cihangire bildirdi. | O da dedi ki: — Bundan sonra benim imza | edeceğim emirlerin ve kanunların altında senin de imzan olacak. | Her hareketimiz, Salime ile Ru-!| kiyenin —emellerine, — arzularına uygun olacak. Türkün eski usulü kadınla erkeğin elele çalışması- | dır. Biz buna örnek olacağız. | Nuricihan — hükümet ı]şl:ı'ineW fillen karışınca büyük yükler al- tımda kaldı. Fakat hepsini seve seve taşıyordu. O sıralarda İngiliz, Felemenk, Portekiz tüccarı Hindistanda bir- leşmiş — bulunuyorlardı. Bunlar Hindistanın harici ticaretinden büyük pay almak için birbirleri- le bir düziye çarpışıyorlardı. Hep- sinin memleketlerine yazdıkları raporlarda şu yolda cümleler vardı: &«Şahın emirleri, karısı Nurici- han tarafından tasdik edilmedik- çe hiçbir kıymeti yoktur. Bu ka- dim dünya alâyişi için uğraşmı- yor, kendi tabirince ölmezlik için çalışıyor. Bu maksatla fukaraya mahsus hastahaneler, imaretler; kimsesiz seyyahlar için kervan- saraylar yaptırıyor. Yeni saray- lar yapılmasına izin vermiyor.> Nuricihan — ölmezliğin ancak sevgi sayesinde yaşayabileceğine inanıyordu. Yalnız sevdiği şeyle- ri yapıyor, her yaptığını seviyor- du. Soğukkanlı bir devlet adamı, bir diplomat, fukara halkın has- ta bakıcılığını, Cihangirin ateş- li sevgilisi rollerini nasıl birleş- tirdiğine herkes hayret ediyordu. (Arkası var) — Hayatını Beşeriyet için bir levot olan VEREM mikrobunu mücadelesine feda eden ROBERT ROCKR ÖLÜME KARŞI SAVAŞ filminde: EMİL JANNİGS tarafımdan — yaratılmıştır. bügün Sakarya Sinemasında . Seanslar: 11 - (Tenzilâtlı) 1 - 2,30 - 4,30 - 6,80 ve 9 da #mKahkaha Kralları LOREL-HARDY'nin i SARA Y, Sinemasında gösterilmekte olan emsalsiz derecede neşeli LOREL-HARDY HAYDUTLAR ARASINDA Türkçe sözlü k disi . Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine. Heanslır: 11 . 1 . 2,30 - 4,30 - 6,30 suare 9 da i görüp DÜŞ BUGÜN ELEK SİNEMASINDA M 'Ba AŞKIN ateşini... HARBİN heyecanını... SAN'AT'ın kudretini görmek utıyenlcr Bugun LALE 'ye Koşsun Mevzuunu hakiki vak'alardan alan (F RANSİZCA) CASUS AŞIKLAR HERBERT MARSHALL - GERTRUDE MİCHAEL - LİONEL ATVİL'in yarattığı bir heyecan kaynağı. Paramunt Şirketinin hazırladığı esrar dolu bir hayat romanı. Günün, dünyanın, tarihin yaşatılan bir sahifesidir. DİKKAT Son dünya haberleri Türkçe Paramunt Jurnalda. Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine. Sinema dünyasına şaheserler yaratan (HARLES BOYER — CLAJDETTE COLBERT in son zaferi ES PETROVNA _(TOVARİÇ) KALPLERİ Titreten Bir Müzik - Gönül- lere Heyecan Veren Bir Aşk - Renkli ve birçok defalar Londra tiyatroların- |dan birinde toplanmıştır. Bu toplantılar, bilhassa bombardımanından sonra ağustos tekerrür etmiştir. Geçenlerde, Almanların at- tığı bir bomba, Avam Kamarası Üze- rine isabet ederek ciddi hasara sehe- biyet vermiştir. Bu sebeple içtimala- rim başka başka yerlerde yapılması- na mecburiyet hâsrıl olmuştur. VATAN - İSTİKLÂL ve MEF- KÜRE AŞKININ KUDRETİ- NE YÜKSEK BİR MİSAL VATAN FEDA:Si Büyük Harp, sergüzeşt, Aşk ve Cidal Filmi TÜRKÇE SÖZLÜ Büyük vatani ve askeri dram Başta RİCHARD DİX Dilber CAİL PATRİCK ve JOAN FONTAİNE olduğu hal- de 12 büyük yıldız... on binler- ce figüran Milyonluk Film BUGÜN TAKSiIİM SİNEMASINDA Seanslar:; 11 - 1 - 2,30 - 4,30 - 6,30 ve 9 da Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine M İ L L t * MAHŞER KALABALIGI Fransanım yeni dahi komiği RELLİS'in İlk şaheseri ZORLA TAYYARECİ (TÜRKÇE SÖZLÜ) İstanbul halkma takdim olunuyor.... Yerlerinizi vaktinde almız! ösrarengiz — tebessümlü YILDİZ: VATAN Eski Bulgar Kralı Ferdinandın Bizans İmparatorluğu Hülyası İstanbul Adından Felâket Üzerine Felâket Gören Adam 1903 yılı baharında Rusya Çarı İkinci Nikola ije Almanya imparatoru İkinci Vilhelm (Vis- baden) de buluşmuşlardı. Vil- helm, Çara, Bulgaristan Prensi Ferdinandın istiklâl ve krallık ilân etmek fikrinde bulunduğunu ve bu krallığın merkezi İstanbul olacağını, tekmil Makedonyayı hudutları içine alacağını söyle- yince Çarın yüzünde derin mâ- nâlı ve alaylı bir gülümseme be- lirmişti. Doğrusu da Ferdinandın akıl ve fikri, Sofyaya yerleştiği gün- denberi (Bizans imparatorluğu) hulyasının peşine takılmıştı. Ça- lışma odasının duvarları İstan- bul panoramalarile kaplı idi. Bi- zans imparatoru büyük Konstan- tin tarafından (317) yılında ih- das edildiği söylenen ve kayın- pederinden kendisine geçen bir nişanı daima göğsünde taşıyor- du. Çünkü bu nişanı, (Konstan- tin) in vârisi diye (Bizans impa- ratorluğu) tahtına oturması ka- derinde olduğuna delil sayıyor- du. Hele Fransa elçisi Paleolo- ğun bir gün kendisine şeceresi hakkında tafsilât verirken dede- leri arasında bir Bizans impara- torunun da bulunduğunu söyle- mesi onu âdeta sarhoş etmişti. Ferdinand, 1908 yılı birinciteş. rininin beşinde Tırnovada kral- lığını ilân edince Bulgaristanın Türkiye ile boy ölçüşmesi zama- ninin geldiğini ve İstanbul ile Makedonyada çıkacağını umdu- Yazan : Cemal Bardakçı Eski Konya Valisi Ferdinandın 1908 de krallığını ilân ettiği sırada çıkan resmi kuvvette bir ordu ile çarpışmak zoruna düşecektir. Kimbilir bu hengâmede belki tacınızı, hattâ canınızı da kaybetmek tehlikesi- le karşılaşacaksınız. Ferdinand, ya bu sözler üze- rine korkuya kapıldı, yahut da (Bismark) m (şark meselesi sa- bir oyunudur. Zamanı olan ka- | dostu ve taraftarı (Keşof) (Da- kette nüfuzu kalmamıştı. Eski- den olduğu gibi hükümet onun | değil, o hükümetinin siyasetine | ayak uydurmıya mecbur oluyor- du. İktidar mevkiinde bulunan Radoslavofun hükümeti Make-| donyalılar partisinin nüfuzu al- tında idi. Bu parti de Ferdinanda Bizans imparatorluğu tacını giy- dirmeyi değil, Makedonya top- raklarını krallığa katmayı düşü- nüyordu. Bu sebeple Bulgaristan Almanya tarafında yer aldı. İtti- fak muahedesinin imzasından on bir gün sonra 17/9/915 de mu- halefet partisi reislerinden Rus nef) ve köylü partisi reisi (İstan- buliski) Ferdinandın huzuruna ka. bul edildiler. İstanbuliski, milletin seferberlik emrine itaat etmiye- ceğini ve ihtilâl yapacağını söy- lemesi üzerine kral ile aralarında şidetli bir sözleşme oldu: Ferdinand — Sizin buğday alım ve satımı işlerindeki hare- ket ve muamelelerinizde incelen- miye değer noktalar vardır. İstanbuliski — Majeste, beni tahkir etmek istiyorsunuz ve bu- nu herkesin yardımına muhtaç bulunduğ bir da yapı- yorsunuz. Fakat hakaretleriniz bana tesir etmez. Milletin hisset- tiği ve sizin gızlemıye çalışugımı bir hususu (yani Alman ittifakı- nı) ağ dan öğrenmiş oluyo- zanır) sözüne ayak uyd l daha doğru olacağını düşündü, O li hükümetile anlaşmak ci- ıhnlâllenn de yırdımıle mu- zaffer l hetini tercih etti. ve hattâ Osmanlı imparatorluğu- na derhal harp açmak sevdasına kapılmıştı. Bu niyetini sefir (Pa- leoloğ) a açtı. Uzak görüşlü dip- lomat, Ferdinandı fikrinden cay- dırmıya çalıştı ve dedi ki: — Bulgar ordusu iptidaları belki kısa bir zamanda parlak zaferler kazanacak ve Edirneyi zaptedemese de müuhasara altına alacaktır. İhtimal harp başladık- tan yirmi beş gün sonra da İstan- bul kapılarına, Çatalca hattına varacaktır. Fakat Türkler daha N |evvel (Plevne) de Ruslara karşı yaptıkları gibi bu hattın arkasın- da da Bulgar ordusuna şiddetli, mukavemet göstereceklerdir. ve işte ondan sonra harp talihi Türk- Ü |lere güler yüz göstermiye başlı- yacaktır. Bu mukavemet Anado- ludan takviye kıtaları yetiştiril- mesini mümkün kılacağı için or- dunuz kendisinden iki üç misli MIİREİLLE BALIN PUCHKİNE'nin eserinden iktibas edilmiş olan AŞKIN ZAFERİ 1940 1n en son Fransız filmindeki AÇI VE İHTİRAS SAHNELERİNİ YARATIYOR. yarsda SÜUMERR Sinemasında B la beraber Bizans sev- dasından vazgeçmiş değildi. Bal- kan devletlerinin 17/10/912 de Osmanlı imparatorluğuna saldır- maları üzerine bu defa tatlı eme- line kavuşmak saatinin kati ola- rak çaldığına hükmetti. Fakat hâdiseler, tıpkı dört sene evvel Paleologun haber verdiği şekilde cereyan etti. İlk günlerin zaferle- rile sarhoş olan Bulgar ordusu Çatalca hattında ayıldı. İkinci Balkan harbi Bulgaristanı yere Başına büyük musibet ve| Ferdinandın serdi. felâketler | hayalleri suya düştü. Uçlarına lı'ı-ı lâl geçirilmiş birer mızrak gibi bulutları yırtarak göklere uzanan minarelerini görecek kadar yak- laştığı İstanbuldan uzaklaşmak mecburiyetinde kaldı ve derin bir yeis ve fütura düştü. 1914 yılında Kral Ferdinan- dın Bizans rüyasını hakikate çe- virebilecek yeni bir fırsat zuhur etti. Cihan harbi patlayınca coğ- rafk mevkiinin ehemmiyeti dola- yısile Bulgaristanın kader ve iti- barı birdenbire yükselmiş, art- mıştı. Her taraftan göz ve gönül alıcı teklifler yağıyordu. Fakat Ferdinand ikinci Balkan harbin- den sonra siyaset meydanında ar- tık at oynatamaz olmuştu. Memle- getirdi. |Ferdinand başını değilse de ta- rum. Siz yolunuzdan gidiniz, ben de kendi yolumu takip edece- ğim, Ferdinand — Ben bu yolda yürümekle Bulgaristana hizmet ettiğime kaniim. İstanbuliski — Benim mun sonunda felâketler yoktur. Fakat siz tutuğunuz yolda devam ederseniz başınızı kaybedeceksi- yolu- GÜNDEN GİÜNE Süküt Suikasdi Yazan: ÜÇ YILDIZ orveçten bugünlerde ya- nik kokuları gelmiye baş- ladı. İnsanda doğruluğu asıl ola- rak kabul eden ve bu temiz nik- binliği tramvaylardan biletçile- ri kaldıracak derecede ileri gö- türen bu sakin ve melek tabiat- li adamlarda francala hamurları gibi için için mayalanma ve ka- barma alâmetleri seziliyor, Bir asırdan fazla bir zamandanberi silâha el dokundurmiıyan ve ra- hat yaşamak için kimsenin ra- hatını bozmamak kâfi olacağı- na inanan bu insanların, gece- nin birinde uğradıkları baskın yalnız hayatlarını değil, insanlı- ga olan imanlarını da derinden derine sarsmıştı. Fakat ilk şaş- kınlıktan sonra onların da ağır ağır uyandıkları ve reaksiyon- larına” başladıkları görülüyor. Bir hafta evvel bir takım te- peleri ” ve kayaları içlerinden oyup kaydırmak suretile yolla- ri kapadıkları ve Norveçteki Alman ordusunu — ehemmiyetli bazı geçitlerinden mahraum et- tiklerini okumuştuk. Birkaç gün evvel de kukla hükümet reisi bquıılmge bn bomba aıtıhııış. ir polisin mudahalesme ıhuyaç ha- sıl olacak derecede ağır ve sıkı- cı sualler sorulmuş. Daha sonra eski partinin işa- retlerini taşıyan nümayisçilerle yerli Naziler arasında bir sokak kavgası olmuş ve bir çok kim- seler yaralanmış. Çuisling'in maarif nazırı bir yerde nutuk vereceği zaman sa- lonu bomboş bulmuş. Bu ve buna benzer ufak tefek vakalar. Her milletin reaksiyonu ken- di yaradılış ve karakterine göre oluyor. Haini kimi yerde bomba ve kurşunla, kimi yerde çürük yumurta ile, kimi yerde de ce- vabı olmıyan ağır suallerle ve hattâ süküt ile karşılarlar. Fakat şunu bilmek lâzımdır ki vatan hainine karşı büyük bir kalaba- hığın sükütu da yerine göre öte- niz. Ferdinand — Benim — başım | için rahatsız olmayınız. Ben ihti—! yarım. Siz gençsiniz, kendi başı | nızı düşününüz. Bu konuşmadan üç sene sonra cını kaybetti: Bulgaristanın mağlübiyeti üze- rine İstanbuliski hükümeti ele ge- çirerek diktatörlük kurmuş, Kra- h da istifaya ve memleketi ter- ke mecbur eylemişti. Ferdinandın hayatının bütün facıaları (İstanbul) kelimesine bağlı görünür; Bulgaristanda si- yasi hayatına başlarken kendisi- ni hiçe sayan ve kukla ycn.ııe koyan meşhur (İstanbulof) unW diktatörlüğile karşılaşmıştı. (İs- | tanbuliski) nin diktatörlüğünde siyasi hayatı sona erdi. Ömrünün bu iki tarih arasındaki kısmı da kilerden daha az korkunç olmı- yan bir taarruzdur. Ouisling'i bütün dünya, mem- leketini düşmana satmış bir hain telâkki etti. Belki hakikaten de öyledir. Fakat İbsen'in hemşe- risi olduğu için midir, nedir? Ben nedense onu da, arkadaşları- nı da daha ziyade çığırtganlara benzetmiye meylediyorum. Na- sılsa ele geçen ve ayni tuzağa çağırdığı kuşlardan daha fena bir yaradılışta olmıyan şuursuz çığırtganlara. Daha iyiye eriş- mek susuzluğile yanan ve Goet- he ile Kant'ın memleketinden gelen sese kapılarak aradığı ide- &l yeni nizamı bulduğunu zan- neden gafil insanlar. OCuisling eğer bu tasavvur et- tiğim adamsa sokakta atılan bombanın onu tutmamış olması. na sevinmek lâzımgelir, Çünkü bir hamlede onu zihninin eza- sından “ kurtaracaktı. Halbuki onun kışa doğru donan Şimal in sıkıp çatlattığı gemiler (İstanbul) a girecği bek- lemek, ona yaklaşmak ve ondan uzaklaşmak suretile ümitler, inti- zarlar, hayal kırıklıkları ve ba- zan musibetlerle geçti, Şahane Sahn SON BESTE Büyük bir musikişinas'ın Aşkı ve Mücadelesi Nmısıî:îı DON AMECHE-AL JONSON- ANDREA LEEDS ar: Bi « 4 2 2,30 - 4,30 - 6,30 ve 9 da Bugün saat bi de tenzilâtlı matine 3 Rudolf Hess ve bir yazı —makinesinde — Hess'e ilk nüshasmı dikte ettirdi. En yakm arkadaşları haptshanede Hitlerin etrafmı almıştı. (Soldan- sağa — doğru) Emil Maurice, Doktor Weber. — Hitler RESİMLE ADOLF H TLER’ın yüzbaşı Erlebel, 39 te çıktı. Kendisi Hitler 20 Hayatı 1925 de — Greger de iken da söz hapishanede iken fırkası 19265 te —Bavyoera, — Göring'i ziyaret etti. Gre- 40 Strasser, Röhm ve «Kavgam» adlı ve Prusy nedildi. elerle Dolu BUGÜN (1PE SİNEMASINDA LADAM OKAMELYA'dan, ROMEO ve JULYETTEN daha güzel, daha müessir ve dünya edebiyatımım şaheserlerinden MANON LESKO Bugüne kadar İPEK FİLM Stüdyosunda yapilan TÜRKÇE SÖZLÜ filmlerin en mükemmeli ve en çok muvaffak olanıdır. Seanslar: W . ÇFTenzilâtlı) 1 - 2,30 - 4,30 . 6,30 ve 9 da gibi ağır ağır işkencesini çekme- si lâzı ğ Bir parça kafası ve ruhu olan bir insan için" memleketinin kendi yüzünden esir olduğunu görmekten ve vatandaşlarının ağız açacak halde olmadıkları vakit boyunlarımı bükerek elem- li bakışlarla yapacakları muh- teşem süküt suikastinden daha ağır ceza tasavvur edilemez. Üniversite Haftası Geçen sene Erzurumda bir Üniver- site haftası yapılmış ve İstanbuldan Erzuruma giden Rektör Cemil Bilsel ve bazı profesörler, muhtelif mevzu- lar üzerinde dersler yapmışlardı. Bu seneki üniwversite haftası ya Adanada, yahut ta Malatyada ola - caktır. MARMARA'da Türk artistlerinin dehası AKASYA PALAS Filminde Bütün — İstanbulu Kahkahalara boğuyor. | Son 3 Günü ta Ayrıca: ROLAND TOUTAİN ve NORA GREGOR'ın İstanbulda ilk defa KARISI ve AŞIĞI ll matinesi ucuz halk matinesidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: