a n TWW M * S A YAK A CN A AU A Y R, AA O US S B LA L L Vp VS n G A GÜ U KA AM TF A bec Üa ğ Mit e OK S e F e Ço dal KA a DA ** CİHANGİR Ğ, Tarihin En Büyük Aşk Romanı Yazan: N İLL KUK Kuğu Kuşlarına Beraberce Yem Verdiler. Sonra... —T — ,:;üiyem başka hiçbir insan ipl Babayı yumuşatamazdı ve b . Ya © ihmale uğryan &elin, o zavallı kız? Onu da beraber yemek yemiye | W0 etmek az iş değildi. Bunu da YCak Rukiye başarabilirdi. "ıısu"'" Türk olduğundan do- Di ne kadar gürür. düyüyorsa kenses Man Bai de Rajput cin- ='ı bir Hintli olduğuna o ka- k,“'hıimdı.. Rajputlar Türk- Iç ŞK benzerler. Atları ve ke: İtnı & yaşarlar ve şerefleri na- Tapa ölmiye daima hazır bulu> Böllere o kadar kızmıştı ki artık Tz lti göze almış ve babasının dönmüye hazılarmıştı. Rukiye, —şunu pek iyi bilirdi: ;r_*'ııı €en güç olan yara, gurur İzzeti nefis yaralarıdır. Fakat iman ile cariyelerinin 1 Takkaselerinin iki haftadanbe- SağTSNp ta yapamadıklarını ya- #i plmek o kadar keyifli bir gey- M Rukiye için böyle bir mak- ğurunda bütün kurnazlığını inceliğini ortaya koymak zah- ee değer bir şeydi. Bir taraf- —_nd- zavallı kıza çok acıyordu. yala Bainin dairesine girerken Bi ğ tesiri iyice — hesapladı. v Gefa atlı kıyafeti ve kıliç ki- sonra nefes nefeso gelen. ağAn bir insan rolünü oynıya- GkL Yorgunluktan — ve susuzlük- Ka bayılmak üzere olduğunu söy- Vecekti. Rolünü bir tiyatro sahnesinde- inci sınıf oyuncu gibi oyna- n Baj şaşırmış, - bakakak- ki & Tüptı. Rukiye, nefes nefese: 4 " Aman bir yudum su, dedi, İR de herkes. buradan çıksın, Yalnız birakainlar. ç Tenses, Şahın gözdesine ken- Ş elile su u:di. Rukiyenin ne "—q“' 4 merakla — bekliyordu. söze başladı: Uzak yerlerden geliyorum. varmak için “ &aa arak geldi. Dedi ki: Cüzek kakmıya artık taham- Blüm kalmadı. Fakat n cariyelekin — ortasında ha gitmiye bir türlü karar ve- ;nf'onıı Bana öyle geliyor ki İrini dürtecekler ve fısılda. -» Sen anlamazsın, bu Mrek çok sıkılgandır. i de (*7 geyin herkesin Derdini açmıya da utanıyor. İllayet bana geldi. Ağladı, ağ Har Neler çektiğini bir bileen... u İ çabuk giyin ve ata binmi- kk Bazırlan. Seni derhal Şeyh Ba- Va kavuşturacağım. N Üa t güzelinin yüzü evlendi- “ndenberi ilk defa olarak güldü. — Nerededir? diye sordu. ka G Benim nehir üzerindeki BiSde seni bekliyor. Köşk gizli Yerdir. Nereye gidileceğinden tüda hiç kimsenin farkında ol- Maması lüzım. .. Bai sevincinden çıldıra- ü Yalnız ata binmesini bil- 'du. Bir Rajput olmakla be- babası, evlenmeden evvel dairesinden çıkmasına izin simemişti. Türkler Hindistana Eümeden — Rajputun — kadınları ler Tni örtmez, serbestçe gezer- Kdi Fakat Türkler geldikten ç * iş değişti. Türkler erkek Yad?' letti. Kadına fazla zâfları deyie Hindistanda hoşlarına gi: n hiç korlamadan ve te- e kaçırıyorlar Tüpitea kızının - bu şekilde bir hoşuna gitmesi ve kaçı- H, sonsüz muharebelere yol irdi. Bu sebepten — ihtiyat n alınmış, hanedandan Hingi tilelerden — güzel / kızlar, Te diler arasında purdah deni- harem dairesine kapanmıştı. Bainin büyük annesi mü- D4 el binici idi. Halbuki toru- M ancak karşıdan karşıya KüÜştü. bellitürur kız, ata binemediğini *imek istemedi: nne, dedi, sen pek yor- Araba ile giteek olmaz yı Ü kakgi ir Rukiyenin de hoşuna L""“"l Gösteriş için ata binmek- dür boylanızdı. Fakat Salime ka- hat Kimanı yoktu. Bugün için . “Tecede at koşturmuştu. M Büzeline yu cevabı verdi: miş Haydi kızım, benim daire- Yolla, h[;uım.i.;...n. bür huber Yalaç Derhal bir araba hazırist- Hint psensesini kan: Hizelile yernek yemiye tazı| k Mağrur kız gördüğü ih- | u_:“lılı dikkatini çekecekti. | dırmakla uğraşırken, Şeyh Baba heyecan içinde dönüp dolaşıyı du. Kansı ile yemek yemiye ra- zı olduğuna pişmandı. Elinden gelse kaçacaktı. Dört, beş defa kaçacak yer aradı. Her tarafa nö- betçiler dikilmişti. Kuş uçamazdı. Rukiyenin çok akıllı bir cari- yesi, Şeyh Babanın iç sıkıntısın- dan çatlıyacak bir halde olduğu- na dikkat etti. Kendisine bir tep- 2i dolusu yem getirerek havuzda- ki kuğu kuşlarını kendi lemesini teklif eti, Kuğu kuşla- rına yem vermek işi delikanlıyı saatlerce oyalacdı. Rukiye ile Man Bai onu havuzun kenarında, bu işe dalmış buldular. Rukiye, kıza fısıldadı: — Haydi sen de kuğu kuşları- zede değiliz. Akıllı cariye derhal kızın eline de bir yem tepsi dayadı. Şeyh Baba, kuğu kuşlarının neden bir- denbire kendi - etrafından aynl- dığına merak ederek başını kal- dırınca Man Baiyi gördü. Kıza |dedi ki: — Şu kocaman kuşu görüyor musunuz? Hiç doymak bilmiyor. Yermleri diğerlerinin ağzından ka- piyor. Bu sözler karısına karşı ağzını ilk açışı idi. Kız cevap verdi: — Ya öyle mi? Öyle ise ben de onu cezalandıracağım. Yemi diğerlerine vereceğim. âye, bir ağaç arkasında gizlenerek bu kadar incelikle ha- zuladığı sahneyi — seyrediyordu. İşlerin gidişinden çok memnun- du. İki genç tamamile dalmışlar- dı. Kuğu kuşlarının aç gözlülüğü- ne beraberce gülüyorlardı. ğ | Bu sahne bir müddet devam attikten sonra Rukiye ortaya çık- Çocuklar, dedi. Kuğu kuş- larının karnı doydu. Fakat bura- da başka aç olanlar var. Ben Şeyh Babayı bilirim. Kuğu kuşları ka- dar iştihabdır. Yemeğe gelmez misiniz? | Rükiye, genglerle berdber sof- raya oturdu. Onları yalnız birak- ga sıkılacaklarını ve konuşacak Üâkirdi bulamıyacaklarını — bili- İyordu. Bunun için lâkırdıyı bir üziye idare etti. Harp hikâyele- ri anlatıt. Tuhaflıklar bulup söy- ledi. Hadımağalarının taklitlerini yaptı. Bir taraftan da iki gencin kadehi boşaldıkça — şarapla dol- durdu. Vakit gece yarısına gelin- ce Hint güzeline dedi — Haydi Man Bai hazırlan. Gece yarısıdır. Saraya dönmek zamanı gekli. Sonra Şeyh Babaya döndü: — Sen istersen burada yat, dedi. çi Bu şekilde akşam yemekleri bir hafta devam etti. Her yemek- ten sonra Rukiye kızı ayırıp sa- raya götürmekte wrar ediyordu. Dördüncü gece Şeyh Baba anları saraya götürmekte srar atti. Be- şinci gece: — Çok 'erken, biraz daha otu- İrun. Diye yalvardı. Rukiye gitmek vakti olduğunu, İdaha — fazla — kalamıyacaklarını söyledi. Alncı gece bahçe kapı: sanı — kilitliyerek iki kadını zorla biş müddet daha alıkaydu. Yedinci gece — Rukiye esrarlı bir surette ortadan kayboldu. Yalnız sakilik eden kıza şu tali- matı verdi: — Şarap kadehlerini daima doldurmıya dikkat edeceksin. | Bundan evvel kız da, oğlan da Jağızlarına şarap koymamışlardı. - |'Kız bir düziye gülüyor. Şeyh Ba- ba garkılar söylüyordu. Delikan- h kızın pek hoş ve neşeli bir ar- kadaş olduğuna kani olmuştu. Fakat Man Bai birdenbire ağ- lamıya başlamasaydı onu öpmek hiç hatırına gelmiyecekti. -Şeyh Baba kızin niçin ağladığını bil- miyordu. Kızın kendisi de niçin ağladığının farkında değildi. Fa- |kat birdenbire hatırladı. Birkaç e evvel bir rüya görmüştü. Güdln birinde güzel bir delikan: h kendisini sevecekti. evlene- ceklerdi. İlk bnluqıl:ıîılın zaman sevgilisi kendisini kolları arasına (alacak, öpecek, öpecekti. Ha (buki bir haftadır her akşam bu- İluçtuğu güzel delikanlı kendisini bir defacık bile öpmemişti. Kız niçin ağladığını söyleme- di. Sıkıldı. nazlandı. Şeyh Baba bir kızın ağladığını görmiye ta- hammül edemezdi. Güzel kızı kolları arasına aldı. Teskin etmek okşadı, öptü. Bir defa biribi i, min kolları arasına düşün- ce bir daha ayrılamadılar... (Arkası yarın) na yem at. Yüzün gülsün. Cena- | ta Kulağımıza Çarpanlar ... Elektrikle Yetişti “rilen Sebzeler Harp ola dursun, fer durüp din- lenmeden ilerlemekle, her gün yeni yeni zaförler kazanmaktadır. Buğün fennin ziraat — sahasındak. Mucizeasinden bahsedeceğiz. Mucize kelimesi çok — gürülmenin. Bu fennin zaferinik tam Wfadesidir. Sebedleri, mahsulleri vaktinden ev- vel yetiştirmek için şimdi elektrik- ten tatifade edilmektedir. Toprak altından geçirilen elektrik elleri sayesinde nebatlar normal bir scaklık içinde bulunmaktadırlar. Bu moaklik nebalın yetişme mevsimine Küre 2, 30 dereceden 18, 16 dereceya düşmektedir. Toprakların kuvvetlen- dirilmesi için dahi elektrikten istifa- de edilmektedir. Bu usul geçenlerde Almanyada vâ- ti mikyasta tatbik edilmiş ve çok Jisi neticeler alımmıştır. Bu sayede, iklim dolayısile yetiştirilemiyan seb- zeler, mahsüller kalmamaktadır. Asil dikkâte değer bir diğer nok- daha vardır ki, o da bu yolda ya- pilan elektrik sarfiyatının — alelâde güdreden ucuza mal olmasıdır! Nimet Getiren Tayyare İNTİKAM! N: dehşetli Tâftır bul Hiınç almak, düşmanı ya- kalamak, Pas gibi ayırmak. Ka- nını içip t etmek. Ediplerin ifadesine göre, inti- kamda ilâhi bir zevk — varmış. Cenabı Kibriyanın ne nevi zevk- leri olduğunu araştırmak biz kul- lara düşmez amma, eğer intikam. ilâhi zevklerden ise Zülcelâl haz- retlerinin zevkleri güç erilir şey- ler doğrüsu! Bu intikam milli garkılara, — ihtilâl — destanlarına, mubarsbe türkülerine giren, bir piyese, bir romana bir kahraman- ad olan kuvvetli bir sözdür. Lâkin elin ağzı torba değil ki. açıp büzesiniz! İntikamı neye isim yapmışlar biliyor musunuz ? Görmedinizse mümkün değil | bulamazsınız. | Sivrisinek —öldürmiye mahsus bir nevi (filit) el.. Eğer intikam bir ilâhi zevk ise, | eğer intikam bir destan firması, bir kahramanlık — unvanı ise bu | boyalı tenekelerin üzerinden ken- | di kendine silinir. Ne namı kalır, | Bombası Tayyare bombası da <nimet> geli- rir mi hiç diye şaşmayınız; her vakit ölüm saçacak değli ya-. Ttalyan Cayyarelerinin Toulon li- manmmı borabardıman eyledilderi sıra da bir evin bahçesine düşen külçük çapta bir bombu bahçede derin bir çukur açmıştır. Bombanın açmış öl- dutu çukuru görmiye gelen ev Ba- kinleri ve kumandanlar bir kanarda | kırık büyük bir vazo ve vazanün için |den dışarı fırlamış bir sürü altın pa- |ralar görmüşlerdir. Yapılan tetkikler neticesinde bu paraların pek eski de- İlondaki desri atika —mütehaasısları bunlara 150,000,000 milyon franktan çok fazla bir kıymet takdir eylemiş- lerdir. Hane sahihi de bundân hisse- sİNİ almıştır. Boşanma Rekorları.. | Dünyada boşanmanın en kolay ve | Solayısile en fazla olduğu yer Ame- rikadır. Yapılan bir hesaba göre Bir- leşik Amarikada sktedilen nikâhların yüzde otuz yedisinin âkibeti boşan. ms ile netiçeleniyormuş. Amerikada boşlanmalar Hakkında — zikreylediği- miz bu yüsde 37 nişbet yalnız mah- Kkemelere intikal edenlerdir. Daha ça- buk boşanmak için civar memlekatle. Te Geyahat edip ba işi halledenler de vardır. Ve bunların sayısı da — pek yüksektir. Aleyhlerine olarak — bo- Şanma kararı slan Amerikan erkek- leri tarafından ailelerine verilen na- fakanın senelik miktarı bir milyar dolarr bulmaktadır. Böşanmaların temini için mahke- melere yatırdlan paralar ile avukat Ücretleri beş yüz müyon doları aş- makta imiş. Askerlik İşleri Şubeye Davet Fatih Askerlik Şubesinden: Piya- de yarbay Hüsamettir. oğ. Sadettin İtamlın (320-388) acele şubeye müra- eat İstanbulun En Yaşlı Asması 50 Yaşında İken Kuruyan Asma, Ziraat Müzesinde Teşhir Edilmek Üzere Asma Fidanlığına Kaldırılacak | Tatsnbulun en yaşlr ve dünyanın en kalın asması henüz elli yaşınm nev- civanlığında Kurudu. Vilâyet zirsat müdürlüğü deride kurulacak — zira. At müzesinde teşhir. edilmek — üzene bu asmayı Göztepe asme fidanlığına Bu asma Kapalıçarşının çadırcılar caddesine açılan küçük; Hacı Hüsrü Kapısının sövesine ilişerek en fena şartlar içinde tam yarım asır yaşa- maştır. Eskiler değerleri ölçemezler, büyüklerimize hayatlarında iken lâ- yik oldukları yerleri ve refahi vere- mezler, yaşama şartlarını Kolaylaş- Vurmazlardı. Büyük Türk şelri Baki bu nankörlüğü bildiği için: Kadrini senki ramsallada bilip ey Baki BDurup el bağlıyanlar karşına yürün saf safi. demişti. Şeyhülislkm Sun'ullah Efen- © di yairin cenaze namazını kıldırırken bu masralarını hatırlamış ve ağlıyan bir sesle tekrarlamıştı. Biz de zavallı asmanın kadrini kadit olduktan san- ra bildik. Azsmayı Si sene evvel; şimdi 87 ya- şında alan eski elbiseci Ahmet ça- vuşla birkaç sene evvel ölmüş bir abacı dikmişlerdi. virlere ait olduğu anlaşılmıştır. Tou- | ge nişanı! Bu ismi' görünce vaktile leble- bicilerin: — Tophsne güllesi gibi leb- lebi! diye mallarını övüşleri ha- tnma geldi. © Arttırıyoruz ! Nihayet sayımın resmi netice- |leri malüm oldu. Beş senede bir İyon yedi yüz bin —artmışız. Güzel şey! Senede 340 bin kişi. Günde bin kişiye yakın. Bir milletin kuvveti üremesile başlar. Zâh da üremesinin dur- | masile, | İşte Fransa ve işte Almanya! Fazla söz istemez. Fransa senelerdenberi olduğu yerde sayarken Almanlar harıl harıl üremekte idiler. Adam üretmenin yolu, adam üremesini kolaylaştırmakla baş- lar. Bunun için de evlenme ve bo- şanma şartlarını, ihtiyaçlara gö- Te tesis etmi Geçim şartlarını malı. Çocuk büyütmek, çocuk okut- mak ve çocuk adam etmeyi ko- |lay, ucuz ve menfaatli hale sok- malı. | Erkeği ve kadını uzaklaştıracak içtimat önüne geçmeli. reddin Hocanın bir hikâye. fardır. Onu okumak, doğumu arttırmak için ne tedbir alımaca- kını idcake kâfidir. Hoca merhumun karısı gebe. Ağrısı tutmuş, — bir türlü çık- miyor. Hocaya haber vermişler, Gel- miş, karısını — müşkül — vaziyette görmüş. — Neles et hoca! demişler. Hoca böyle şeylerin nefesle ol mıyacağına kanidir. Hemen bakkaldan bir avuç ceviz almış. Karısının önüne dök. müş. kolaylaştır- yuvadan âmillerin H? Son Hâmisi ebiseci Yusut — çavuş evlât acest tatmış . bi derdini yunur- ken diyordu ki: — Asma daha çok — yaşıyacaktı. ©, zalim bir şeförün kurbanı ol tu. ( gotör havaleli yüklettiği kamyonile dallarını koparmış ve sürüklemişti. |pağın kenarında ulak, yuvarlak, kı YAZAN: | B. FELEK O FELEK | — Nedir bu hocal diye sor- — Çocuk cevizleri - görünee, dayanamaz dışarı çıkar. Demiş ve rivayet odur ki; çocuk da fil- hal doğmuş. | Cevizin zevkı hayatı hulüsa eden bir semboldür. Yaşama, ve haya. tn tadını tatma imkânı verilince hangimiz dünyaya gelmeyi iste- mez. — (Gerçi bize ıııımıulııW amımna, babalarımız bizim hesabı- miza düşünür. — Hocanın hindisi gibi). e Bihabar Bir Tahminci (Vatan) gazelesi sayım mü- nasebetile bir müsabaka açmıştı. Müsabakanın mevzuu basit. Son sayımda — hakiki nüfusu- Dektor Diyor ki: ARPACIK NEDEN OLUR? Arpacık dediğimiz ufacık çibanlar, bazı insanların gözlerine çok musal- at olurlar. Biri batıp biri çıkar. Bu ir'aç edici hal, uzum müddet / Bürerse, insanı biktırip usandırır. / Arpacık, kirpik diplerindeki gudde (ber) lerin tıkanmasından ve — mikropların — bu| bezler içinde angımlaşıp iltihap Yap- malarından ileri gelir. Günün birinde kaşıntı ile göz ka- pağında hafif hir yanma başlar. - Ka- mrzı bir kabarcık hâsıl olur. Bu ka- barcık, az zaman içinde, büyüyüp ce- rahatlenir. Çok geçmeden, göz kapa- (t da kızarır, şişer. Ve hattâ bazı vakalarda göz kapaar. Arpacık ufak bir arızadır. amıma Bo ve sıkınlası büyüktür. Göz ka- pağına el dokundürmak bile müm- kün olmaz. O kadar çok acır ki, insa- mt âdeta hasta eder. Duha bir müddet sanra, bu ufak kabarcık çatlar. için- den birkaç damla cerahat akıp boşa- hoca ağrı; birdenbire, sükünet bu- lar. Hasta rahat eder, Göz kapağın- daki şişlik te, yavaş yavmş, azalarak Köz tabti haline dönmüş olur. Birçok güz ve burun mezleleri, göz yaşı yapan kesceiğin illihapları, fe- | ma bir işık altinda veya tozlu, top- raklıdumanir yörlerde — çalışımnlar, gözlerin görmesindeki muhtelif bo- zukluklar hep arpacıklara sebep di- ye gösterilmiştir. Fakat — arpacığın | en mühim sebebi bünyededir. Hakiika | ten bazı zayıf bünyeli insanların, ar- pacıklara karşı, hususi bir istidadı olduğuna dikkat edilmiştir. Arpacıkların sık sık olmaması için, | onları yapan sebepleri ortadam kal- | dırmak ve bünyeyi kuvvetlendirmek Yazımdır. Arpacığı başlangıçla, ıd'lil önlemek bir. derece- ye kadar mümkündür. Fakat ağrı ve şişlik ziyadeleşince bir bardak sıcak suşa bir kahve kaşığı asitborik kat | Asma sağına ve soluna otuzar metre lik yeşil kollarını uzatarak caddenin €0 metrosunu gölgeliyordu. Ben bu Bamadan tanı 400 okka karuk satar- dim, Koca asma sürüklerdi. yol ka- pandı. Fakat hiç kimse alâkâdar ci madı. Polis ve belediye taktbat yap- Mmıya bile lüzum göcmedi. Yazık oldu samaya, Azmanın ölümünde — kanalizasyon mmeliyatı esnasında köklerinin kopa- rılması da sehep olmrak gösteriliyor. Şimdi ayakta & metre yüksekliğinde | ve 40 Hantini devresinde bit kütük | kalmıştır. Şarap Dâhı Diyanisas — gibi asma | da bagünkü Türkiye topraklarında doğmuştu. Bu topraklara böyle bir asma yakışırdı. - Mücaristanda 150 yaşına besan bir asma bulunduğunu ? süylüyorlar. Fakat bu; bizim asma- | nit kadar kalın değilmiş. Bizimki gubukluktan çıkmış bir ağaç olmuş- tur. Buna üzüm ağacı denebilirdi. Kurutulan: intan kellelerinden mey ve veren «Şeceri vakvako — olcaydı, Bu kadar yanmazdık. Zavallı tarihi asma şirmdi günahını kime yüklete- ceğimizi pek iyi tayin edemediğimiz | bir ihmale, kurban gitti. l Kızılcıktan Odun Olmaz! Yazan: B. FELEK | B öyle bir darbı mesel var- dir. Ve birçok daybı meseller gi- bi bir hakikat Bağırır durur Amma kim okur kim dinler Tabiat deyin! Hılkat deyin! Al- lah deyin! Hulâsa bir âlf kuvvet şunu bunu sizi, bizi yaratırkan, her birimize bir takım — kabili- yetler (veya kabiliyetsizlikler) ve o vasfa göre de bir takım vazifeler (veya vazifesizlikler) | vermiştir Kızılcıktan çubuk olur, odun maz. Meşeden baş tarağı — yapa- mazsınız. Güllüçtan mu? Kâğıt helvasından zırhlı, sün- gerden kale, revaniden apar man, badam ezmesinden kaldı- zim, buzdan soba; kumdan merdiven, ipten — kazık ilâh... olamaz, ah olamaz. |— © bir şarkıdır. Bir gönülde iki sevda olamaz... Bütün bunlara rağmen, bu tabii kanun hilâfına neler gö- rümsünüz, neler? Çelimsiz bir adam ya pehli: van ya hamal olur. Kaba saba birisi olduğu gibi. Burada kimin ne olduğunu, ne olacağını etüd edecek deği- lüm, Bu hem dikenli bir mevzu, hem delili, ispatı olmıyan bir fıktan sonra, bir göz kadeki vasıta- | iddiadır. Lâkin, —Amerikadaki sile, dlık güz banyosu yapmak pek / büyük müecaseselerde — memur ı_ı.ı ':ı:_ı:.u Papatya suyuna bir | almak istedikleri zaman bun pamuk batırıp, günde — ları seçen birisi varmış. —Önü birkaç defa, güz kapağı üzerine yaş| — gösterirlermiş. Pansimman yapılırsa bunun da çok| — Evvelâ memurdan islenen =ı- vardır. Vücudü —kuvvetlen- | harici vasıflara malik olduğu m;k kin birçok kuvvet şurupları |— anlaşılan namzetler, bu (tek B iye edilir. Fakat bunların cv iyi- | seçici) nin huzurundan geçiri- arı, aa aklarde busasl tesiri olan | İirmiş. O, bu namzetlerden bir p "'-'." ) bulunan küvvet şe- | kısınını alır, bir kssmını redde- Ş * dermiş. Bunu da neden yaptı- NURİ ERGENE | ğim kimseye izah etmez, belki N de edemezmiş. Amerikada bu — seçicilerin çok muvaffak olduğu — gö rüldüğünden bu usul ekseri yer- lerde tatbik edilmekte imiş. Biz- de de bunu tatbik elseler, belki ilkönce beni * gazeteciliğe al- mazlar ve bir sürü başkalarını da bugünkü işine kâbul etmez- lerdi. İyi ki; bu bidat bizde yok! muzu “en yakın tahmin edene kirk lira kiymetinde bir hediye verilecekti. Gazeteye bu iş için harıl harıl mektuplar geldi. Bu mektuplar, noter huzurunda açıldı Ve gazetemizde okuduğunuz | veçhile beş yüz kadar bir fazla- | sile nüfusumuzu en yakın tahmin edenin Orhan Tunçman isminde | bir zat olduğu anlaşıldı. Keyfiyet kendisine telelonl: haber verildiği zaman Bay Orha- nın hâdiseden bihaber olduğunu görenler hayrete düştüler. Anlaşılar şadur ki Bir ahbabı, bu zat namina azizlik olsüp diye bir rakkam yazmış, (İskenderun) dan posta- ya vermiş. Talie bakın ki; bu şaka, biha: ber tahminciye kırk lira kazan- dırdı. Ne yanar kümbilir şimdi, nektubu yazan ve kendi im: arkadaşının — ismini ©| yağmurluk — olur teşrifatçı Dr. 8 Program, 303 - Hafif proğgrani (PL), 8.15 Ajans haberleri, 5,90 Ha- fif müzik devamı (Pi.), © Ev kadı- ni » Yemek Tistesi. 13.20 Program, 13,35 Muhtelif bi . ieür (U MA ea Mebetaa | —- RONSör TOhüre 1406 Muhtelif şarkılar devamı, 14,20| — Matbuat Tekniayenleri Birliği Re: Riyaseticlmhur bandosu, 15 Konuş- | #liginden: Ma, 10,30 Caz parçaları ve tangolar | Yükzek Vilâyet makanımın 4/T/040 (PL). tarih ve 34€1 numaralı müsaadelerile 18 Program, 18,038 Radyo caz or- 2/ Teşrinlnani/D40 cumartesi günü uk kestrası, 15,40 Şarkılar, 19 Konuşma, TSmt Taksimde Tenis - Dağcılık klü- 19,15 Halk türküleri, 19.30 Ajans ha PÜ Salonunda birliğimiz tarafından berleri, 1945 Fasıl heyeti, 20,15 Rag- | YTiltcek Kansar mühim ve — zaruri yo gazetesi, 20,45 Muhtelif şarkılar, | *tbePler dolar 7 Kânunuevvel 940 2115 Konuşma, 21,90 Radyo salon| “üMartesi günü akşamına tahir edil. örkestrası, 2230 Ajana haberleri, | Tittir. — li aniind DRRLE aA m—' Şimdiye kadar tevzi edilen konser » biletlerini hâmil bulunan saym da. nız kısa dalga postasile), 22.50 Caz- | yetiilerimizin mezkür günde salonu bant (Pt.), 23,30 Kapanış. I!nnlltrı fica olunur. Bıyin MELEK'te Sinema dünyasının an parlak yıldızı, en güzel kadını, Hâhi HEDODYULAMARİIN RO'RBBDEB TAYFLÜOR tarafından şahane bir urette yaratılan SEVEN KADIN aşk ve hakiki hayat filmi Ayrıca: En son F O K 8 dünya haberleri Bugün seanalar; 1 - 2,30 - 4.80 - 630 ve 9 da SUMER Sineması Müdüriyeti: Mevsimin parlak muvaffakıyeti CHARLES BOYER — İRENE DUNNE'un emsalsiz zaferleri olan BÜYÜK AŞK Fransısca sözlü şaheser, BUGÜN ve YARIN matine ve suarelerinde SON OLARAK gösterileceğini sayın müşterilerimize hatırlatırır. He- nüz göremiyenler bu son iki günden istifade edehilirler. Bugün sast 1 ve 2,30 da tenzülâtlı. matineler. Gözlerde.. Gönüllerde... San'at dünyasında... Ebediyen yaşıyacak olan lek filim GARY COOPER - RAY MİLLAND-ROBERT PRESTON'un yarattağı TÜRKEÇE GÖNÜLLÜ KAHRAMAN Salr günü matinslerden *übaren LÂLE Sinemasında