13 Ekim 1940 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- vy> GAZLLA .')ı— Tarihin H Büyük Aşk -Roream Yazan: NİLL KUK Şeyh Baba Peri Kızının Aşkıyle Şörh Baba, uzun müddet Gül “&sinin çimenleri üzerinde u- kaldı. Peri kızlarile uğ- Din usukü acaba ne idi? Wilayaği kızlınn birdenbire or- ©a) bolmasına mâni olmak, nı,:îl:k daha uzunca zaman ko- için ne yapmak lâzımdı? hı, tamamile cahiliydi. Sara- Ya ht“’" meddahı ile danışmı- Tar verdi. Bu meddah dai- bm:" masalları söylüyordu. El- % Peri kızlarının huyunu da y & iki 4 O da bilmezse Ağra- h y Yüz kılometre kadar uzak- sihirbaz vardı. Onu görmi- E:'d%ktı. "'ldg,,k“"' verdikten sonra ye- İediğin sıçradı. Sabırsızdı. Her is- Tüiya € hiç beklemeden kavuş- h—kü“muh Atı üzerine atlı- M»“ kızını kaçmaktan me- ülluıu buluncıya kadar bq vuncıktı. bir- Yanıyor raya getirecek, «Peri kızı var mı, yok mu?» diye onları mü- nakaşaya tutturacaktı. Sevgili perisinden böylece bahsedilme- sine, Şeyh Babanın rızası ve ta- hammülü yoktu, Peri kızı belki de böyle bir münakaşaya güce- necek, belki de bir daha hiç gö- rünmiyecekti. KAT d Külağımıza — | Şarpanlar Japonyadan Başlıyoruz : Son günlerdeki hattı hareketi kendisinden çok bahse yol açan Japonyada, dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi, kanun na- zarında kadınlar ile erkekler a- rasında fark gözetildiğinden bil- mem ki, haberdar mı idiniz? Şımdwc kadar karısına ihanet en erkeğin hareketi cürüm sa- dı. Fakat k ihanet Akber Şah, leri ve mugannileri bir araya top- lattığını duyunca, büyük bir şar- kı müsabakası yapılmasını em- retti. Her cinsten muganniler ça- ğgırılmıştı. Şeyh Baba, bir mina- renin tepesinden şarkıları dinli- yecek ve hakem olacaktı. Mina- renin tepesini seçmesine sebep, harem bahçesinin iç tarafının bu- radan görülebilmesiydi. Eğer mu ganniler, cidden peri şarkılarını biliyorlarsa, peri kızı, belki de merak edip dinlemiye gelirdi. Peri kızı görünmedi. Çok gü- R.,,.:';' farketti. Akşam ezanı ©- tı.%"du Babasının son yap- R tami uzaktan gomnuyor- d.h%“" kadar güzel bir cami, l dibinden kopup yüksel- bir inciye benziyor- ı..n%llk yaptığı gibi ılqım &niye cemaatle kılmak için de bir * gitmedi. Çimenler üzerin- ıı,n Öşe seçerek yalnızca, ak- ’İın. Ramazını kıldı. Bugün var- yem bır ıeyler karışmıştı. h'ldı,, tara- kd% öyle ogretıldı diye namaz "hı. 'Ordu. Bu defa toprağın, ot- '“nuın kokusunu ayrı ay- ıqı.l UYuyor, dunyının bu kadar lıh“:ı dan dolayı Allaha y“ld ek hisleri içinden kabarı- Namazının sonunda dua 'Allıh,m sen insanların da, n de Allahısın. Beni o pe- leuıtuxl) Amazdan sonra yere kapanıp "fd Enen'le çimenleri okşu- K u sırada eline bir şeyler M'lı— '-ldlnp baktı. Altından ya küçücük bir şişe idi. T- h açtı. Burnuna öyle güzel llqkok“ geldi ki. az kaldı bayı- 'ıy En Bu kokunun tesirile de- Öndü, Şişede ne vardı? Bu- hlhı lqbı güllerin ruhu mu akı- Pı ü[. “k“Ilnn en güzeline alışmış '*Irıu h Baba, yerinden kımıl- bi hald, Yordu. Adeta sarhoş gibi de idi. € bastı. Ellerinde meşale h'!em hurileri bahçeye dol r hi dıi. Gülüp oynuyor- hy T.*Nıfı kahkahalarile çın- Tütan Tliya zel şarkılar söylendi. Akber ihsanlar, hediysler dıgıttı. F Şeyh Baha, vadettiği inciyi kım seye lâyık görmedi. Altın şişeyi elinde tutuyordu. Peri kızını gö- rünce açacak, koklıyacaktı, Yal- nızca koklamıya tahammülü yok- tu. Bu tatlı kokuyu bir dıhı du- arsa h en deli ol an- edeıı kadının hareketi müthiş bir cürüm telâkki edilirdi. Bundan böyle kadınlar da ayni haklara malik olacaklardır. Bu hususta bir de kanun neşredilmiştir. Japon hemşirelerimizin — göz- eri aydın... Gelelim Amerikaya : Japonyadan bahseder etmez akla derhal ezeli rakibi Amerika VATAN ASKERİZLE // lmanlar — gerek Rümen petrol kuyularını bizzat ellerine almak ve havaya karşı müdafaasını temin etmek, Ru- men ordusunu yeni baştan tan« zim ve ıslah eylemek ve gerek- se şarka doğru yapacakları ha- reketler için bir üs hazırlamak maksadile Romanyaya girmiye başladılar. İlk kıtalarının karadan (Tamşivar)a ve Tuna yolu ile de Orsovaya gelmiş oldukları bildirilmektedir. Bu hareketin hakiki gayesi ne olabilir? Dünyanın merakı ve hele Karadeniz devletlerinin dik- kati, bu hareket üzerine toplan- mış bulunmaktadır. Alman akı- niının Romanyada durup durmi- yacağı ve yahut şarka doğru ya- pılacak hareket için Romanyanın bir üs olarak mı kullanılacağı meselesini hal için iki şıkkı da mütalâa etmek doğru olur. Araştırmalarımızı on bir sene evvelki Alman mütalâalarına kn- dar t tik mecmuasının 929 senesi nw- halarında şu yazıları okuruz: k al eceğiz. Roosevelt'in büyük bir pul meraklısı olduğunu ara sıra ga- zetelerde çıkan resimlerden öğ- renmişsinizdir. Siyast — mücadelelerde daima muvaffak olan Roosevelt, geçen- lerde bir pul kolleksiyoncusu ta- fından nakavt edilmiştir. Bun- ğ hyordu, Bir aralık bir ney baygın bay- gin çalmıya başladı. Tam bu sa- Wede harem bahçesinin havuzu dibinde güzel kız peyda oldu. Neyin ahengine göre raksederek ilerliyordu. Ney çalmakta devam ederken, yeşil elbiseler giymiş bir mugan- ni ortaya çıktı. Yanık bir şarkı söylemiye başladı. Bu şarkıda Kişmirin su perilerinden ve Ni- lâdan bahis vardı. Ebeveyni temsil eden yılanın ve göklerde- ki sonsuz maviliklerin ilâhesi sa- yılan Nilâ... Şeyh Baba, eski duyduğu ma- salları hatırlıyarak kararını ver- di: — Demek ki, bir su perisi i- miş... Şişesini açtı, eşsiz tatlı koku- yu kökladı. Sonra boynundıkı inci gerdanlığı çıkarıp muganni- nin önüne attı ve sütkardeşi Kutbüddine bağırdı: — Bütün inciler onların sun... Gözünü harem bahçesine çe- virdi. Ay, peri kızı yine kaybol- muştu. ol- (Arkası var) kqşl:yh Bıbı kıymetli şişesini _buırık sürüne t:uhı::o Tülk mseyi görmiye ’n?: Yoktu. Yalnız kalmak isti- BULMACA gün içinde ortaya bir Şeyh Baba, çıldır- k&u:lı'k'hlı. peri luıındın bqkı ül ıy. b * iki gü 'h' çıktı: dir #0 OK PYT YY D dan iki ay kadar evvel Roosevelt bir yerde İngiliz ginesinin 13 nu- maralı pulunu görür, almak is- ter. 7300 İngiliz lirası isterler. Bu alış verişten haberdar olan geliyor. «Haksızlıkların — telâfisi — için Biz de Amerik bugünkü | Ak Cenubi Tirol'den, Cümhurreisinin — bir £ Baltık denizine, Adriyatik deni- den bahsedi zinden Karadenize kadar yerleş- mesi lâzımdır.» ı..Aİmlnıı'kııhıııŞımıl" Baltık d BAHISLER Alman Küvvetlerinin Romanyaya Girmesinin Neticesi ' pimise * YAZAN: Emekli Albay Mecit SAKMAR min edenleri tımarhaneye kapa- “h.dlı. €«. Avrupanın ortasında ya- şıyan Macarlar, Bulgarlar ve sa- ir milletlerle ınlı;ırak sağlam bir bina kurmalıyız.» On sene evvelki bu Alman fi- kirlerini kaydedişimin — sebebi, Hitlerin Alman mütehassıslarının mütalâalarından ne suretle isti- fade etmiş olduğuna işaret et- mek ve bu düşüncelerle hâdise- ler arasındaki münasebetleri a- raştırmaktır. Bu mütalâalara inanırsak ve bunlardan bir netice almıya kal- kışırsak Almanların Romanyada duracaklarına, fakat Balkarıları, Rusyayı ve Asyanın garp kısım- larını siyasi ve iktısadi tesirleri altında bulundurmıya çalışacak- lumı hükmetmek temayülünde Alplerin cenup mıil'olormd. bu- lunan Kınvınk... tepelerine ka- dar, yani Adriyatik — denizinin 100 kilometre mesafesine kadar olan sahaya uzamaktadır.» «. Gayri mahdut salâhiyetle- ri ve hakimiyetleri taşıyan bütün devletlerin hâkimiyeti tahdit e- dilocek ve Avrııpuım yeniden DUNERİRR ek | Hind adındaki kolleksiyoncu der hal 7400 lira verir ve Roosevel- tin ses çıkarmasına meydan ver- meden yüz lira farkla bu pulu a- hr... Bir İkide Tavsiye: Bugünkü yazımızı bitirmeden sizlere, zamana uygun bir tavsi- yede bulunacağım: Kış geliyor. «Kışın pırlantası» lâkabı verilen kömürün çarçabuk yanmaması için şunu yapınız: Bir litre suda iki büyük kaşık tuz eritiniz ve bu suyu yüz kilo kadar kömürün üzerine dökünüz. Kömürünüz ayni derecei hara- rette, fakat daha idareli bir su- rette yanar. * Bizim için Avrupanın şar- kmdı ve cenubu şarkisinde yakın pazarlar aramak daha annvyd lidir; buralarda iptidaf membılın da lıulıbilını, esasen ziraat memleketlerine mühim si- parişler yapacak bir memleket varsa o da biziz. Müstakbel bir Avrupa iktısat siyaseti de bu- dur » ü 929 da iy lunabiliriz. Fakat unutmamalı yız ki, Romanyadaki hava üsleri Alman tayyareleri için İstanbul ile Sıvastopolu 500 kilometreye depolarına ve bu depolardan Ren nehri ile Felemenk ve Bel- çikaya ve hattâ Durgund . Ems kınalile Şimal — denizine kadar sevkedilmek — suretile tabii bir benzin ikmal yolu teşekkül et- miş olacaktır. Romanyadan istifade edilme- i, ayni zamanda Alman pilot ye- tiştirme müesseselerinin ve diğer hava teessüslerinin İngiliz. bom- bardıman tayyarelerinin tesirle- rinden uzak bir sahada rahat ra- hat çalışmalarına da imkân ve- recektir. Bu suretle hava hücumlarına g[[l[l& Amaaan Ne Yapayım ? Yazan: B. FELEK ) ize bir misafir geldi. Yanında bir çocuk. Ha: şarı miı, haşarı? Adı Kıymet! Hesapça anasmın pek kıy- metlisi olacak! Arsız bir şey! Her şeye burnunu sokuyor. Her şey istiyor. Her şeye zırlı- Tedugın olduk. Gerçi misafire bir şey den- mez amma böyle huysuz bir karşı emin imtiy malik Rusya ve Amerika gibi Almanya da böyle bir ıahayı Ro- çocukla da âlemin başına belâ olunur mu? Çocuk bir dakika kadar ra- çat duk ada manyada elde etmiş b tır. Fakat Şark ve Cenubu Şar- ki sulh halinde kalmak şartile... Bundan başka Bakü petrollerin- den Karadeniz tarikile Tuna a- ğgızlarına vapurla nakliyat yakın- dan idare ve tanzim olunabile- cektir. Almanya, Karadeniz sahiline ulaşmakla İran - Afgan . Çin Türkistanı üzerinden Asyaya ve Japonyaya doğru inkişaf edebi- lecek bir hava yolunun da kapı- sına gelmiş bulunmaktadır. Alman hareketinin Romanya- da durup durmiyacağını buraya gelecek kuvvetlerin derecesi ve Karadenizde denizaltı gemılerı- nin görünüp görünmemesi, hu- lâsa Romanyadaki hazırlıkların yaklaştırmıştır. Şuphesızd.l'r ki, olarak kullanılması dahi büyük | siyasi, askeri ve iktısadi menfa- atler temin edecektir. Alman hava kuvetleri emin bir petrol havzasına güvenerek faa- Hyette bulunabileceklerdir. İngi- liz hava kuvvetlerinin mütemadi- yen Alman benzin tasfiye mer- kezleri ile depolarını ve sentetik benzin fabrikalarını bombardı- man etmeleri ve nihayet uundüz ver gece devam eden hava - hü- cumları Almanlar için Rumen pet rol havzasının ehemmiyetini gös- termiye kâfi sebepler olabilir. Petrol kadar, petrolün nakli tin ııil.ı.mhzmdın hiç korkmu- yoruz. Çünkü vaziyeti şüpheli ve mütehavvil görüyoruz. ıeleoek bir değişiklik veya bıı- kuvvetin müdah İna$ Vukua | | meselesi de mühim bir iştir. Pet- rol nakliyatında en pratik ve ko- Wlıy yol karadan ziyade qudadır hâdiseler doğurabilir. Nitekim 1913 senesinde kim id- dia edebilirdi ki, Rıııyıd.ı 1917 evlet dı R: ya petrolleri boru hattile Guirgiu'ya geldikten radan Tuna tarikile sonra bu- Bratislava Bd de bir komünist d ve Reknsburg tasfiye e hrBoylebu-;eyıddııvetıh- rine ve Kara ormandaki petroi MİHRİ'NİN DEVRİÂLEMİ Yazan: MİHRİ BELLİ — 29 — Vapurumuz şehrin Japonlar tara- fımdan idare edilen kısmındaki iske- lelerden birine yanaştı. Şanghay Üç mıntakaya ayrılır. Biri milletler a- rux mıntaka, diğeri Frransız mahalle- bütün mugamnilerini bir d'lvı topluyor, peri du, #arkı söylemelerini istiyor- "eEh“de büyük bir inci tutuyor erd“ Büğannilere şöyle hitap edi- k"kl Her kim, peri kızları hak- b ilen güzel şarkıyı söylerse Onun olacak. erd €n şunu — söylemek geli- kı H'î kim beni peri kızıma M“ll'u 'İnciyi ona verece- ı;f;t- bunu söylemiye dili İlk,du Hocalarının bu peri llrı 'dl&mdan hoşlanmıyacak wllyordu Babası aldırmı- kaşa - Akber Şahta da müna- 'n...l:'"ıkı vardı. — Garip bir îîluı olunca muhtelif dinlerin hi adamlarını, — filosofları | Oh M topluyor, o meseleyi sını duyunca hiç şüp- üsü de şehrin Japon kısmı... Kmyı indiğimizde bizden pasaport falan soran olmadı. Derhal taksiye atladım, şoföre: «Bir otele çek» de- dim, d samimi bir ahbabım Ö * e n SN M 8a D | Soldan Sağa ve Yukardan Aşağıya: 1 — Zafer Bayramı 2 — Toprak- tan alıman mikrop - İşleme 3 — Sey- yarelerden biri - Düzeltme 4 — Ku- mar oynanır - Tersi çıngıraktır - Ter si ayının evidir 5 — Birdenbire - Çift sürülür 6 — Tarihte bir kavim - Bir nota 7 — Tersi içilir - Sicim - Bir Maden 8 — Üye yazılmak 8 — Ço- cük - Kereste 10 —- Delen - Adet 11 — Bart insan - Bal yapar. DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ 1 — Totaliter 2 — Hakaret 8 — Oh; Salep; La * — Tas; Ren; Bar 5 — Akar; Gaga 6 — Lâle; Alar 7 — Tren; Mete 8 — Tep; Gam; Tat 9 — Et; Balet; Y. L. 10 — Çağatay 11 — '“n ukııd, ettiriyordu. Peri kızı- Yak Xüne âlimleri bir a- Hararetli. ÖS Enliz bir harıka flmi olen ARA GÜNEŞ S"“'luı sözlü şaheseri görülmemiş bir muvaffakıyetle ARAY devam ediyor. SPENCER “TRACY . Son günlerinden istifade ediniz ve gidip gö S Bugün saat 10.45 te tenzilâtlı matine Sinemasında rollerde: N RİCHARD GREENE gidip görünüz var idi. Fakat epey hasta olduğum- dan onu arıyacak kudreti kendimde hissetmiyordum. Biran evvel yatağa kavuşmam lâzımdı. İyileştiğim — za- man kendisini bulabilirdim. Ameri- ka şehirlerinin yan an- dıran geçtik. Ot bir aralık durakladı. Şoför: — İsterseniz buraya bir bakınız, dedi. Yalnız burası Çin otelidir, bel- ki rahat edemezsiniz? Fazla dolaşmıya tahammlilüm kal- madığı için o otelde bir oda tuttum. Bu yere otelden ziyade han adı ya- raşırdı. Birkaç katlı olan bu kârgir binanm dar koridorları bir pazar ye- rinden farksızdı. Burada yiyecek gi- yecek öteberi satılryordu. Alış veriş akşamları artıyordu. Heyecan ile pazarlık eden Çirlile- rin seslerini üst kısmı açık olan ka- pımdan bütün teferrüatile duyabili- yordum. Hele gece saat bire doğru tofada kumar masaları da kuruldu mu artık uyumaktan ümidi kesmek lâzımdı. — Bu milletin yaşamasımın sırla- rından biri de işte bu âdetleridir. Bu kadar pisliğin içinde bir de kayna- mamış su içseler hastalıklardan göz birçoğu temizl gider- di. Hastalığım müddetince handan dı- şarı çıkmadım. Canımın sıkıldığını sezen hizmetçi bana vakit geçirmek için otelin alt katıridaki tiyatroya gitmemi tavsiye etti. — Amma Çincedir, anlıyamazsınız! Diye ilâve etti. Giyindim, aşağıya İndim. Çin tiyat- rosu neye benzer? Size anlatayım; Kapıdaki perdeleri aralayıp beni içeri sokan adama biletimi göstere- rek: — Başlıyalı ne kadar oldu? Diye sordum. — İki buçuk saat. — © halde bana ne diye bilet sat- tmız? Piyes nerede iİse bitiyor de- mMmektir. — Merak etmeyiniz. Bitmesine da- ha çok var, dedi. Hiç olmazsa üç Hem bana gösterilen yere oturuyor, hem kendi kendime hesap ediyordum: «İki buçuk, dört daha altı buçuk e- der. Altı buçuk saat süren tiyatro! Şu Çinliler ya san'ate fazlasile â- şik, yahut çok sabırlı insanlar olsa gerek...> Dekor iptidat, sahnenin iki yanm- da çalgıcılar bağdaş kurmuşlar, çal- gıları görmediğim bilmediğim — şey- ler... dıkları zamanlar deko- Çin hanıma geleli üç gün Bı çi run bir kısmı olan kâğıt pencereden çığırt- rı şeyler ki, biraz Ş Y p Çin yemekleri kendilerine uzatılan çayları içiyorlar, e bin Çeğr grlli ni Japon- yiyı atıştırıyorlar, Aralarmda lar ile Çinlilerin içtiği çay bizimkin- | bir şeyler anlatıp gülüşüyorlar. Bun- den farklıdır. Onların çayı renk iti-| ların çıkardığı gürültüye seyirciler bı.ı'ue yeşile çalar, tadı da bizimki- dolaşı ne bi Daima ş ve kay- karışıyor. :';'n İ üamaa icilo:;;rçıy Çinliler | Asında hiç bir yerde eksik olmi- yan çay, lif Çin tatlıları, hat- Çinliler su içmeyi günah ler. Bizimkilerin domuz eti yememeleri gibi... Çinde doğmuş büyümüş bir Avrupalı bu nokta hakkında bana şu nu söyledi: tâ sıcak yemekler bile var, Operete benzer bir şey oynatıldı- gından aktörler rol yapmakla kalmı- yor, ara sıra şarkı da söylüyorlar. Bu Çin Tiyatrosu Neye Benzer? şarkılar bir başladı mı bitmek bilmi- yor. Şarkıyı okuyan müstesna olmak üÜzere, sahnedeki diğer aktörler bir hayli lâtibali.. Ya dekorun kapısın- dan bakan birkaç küçük çocuğu ko- vuyorlar. Ve yahut çalgıcılara yakla- şıp onlar ile hoş beş ediyorlar. Mevzua gelince garpte de beylik olan bir mevzu: Zalim bir ana züğürt bir delikanlıyı seven kızını paralı bir ihtiyara vermek istiyor. Tabil neti- cede hak yerini buluyor. Delikanlının zengin ve asil olduğu meydana çıkı- yor. Zalim ana ile kötü ihtiyar müs- tahak oldukları fena âkibete varıyor- lar. Daha doğrusu varmış olsalar ge- rek zira sabrrm tükenip tiyatronun bitmesine iki saat kala kendimi dı- şarı attım. Bizim otelin altındaki ti- yatro ikinci derecede bir yer olsa ge- rek... Gene Şanghayda iken bir Çin filmi seyrettim. Gerek teknik, gerek rol itibarile oldukça iyi idi. İyileşir iyileşmez — Şanghaydaki arkadaşımı buldum. Onun oturduğu odaya yerleştim. Arkadaşımın otur- duğu otel milletler arası mmtakanım en iyi yerlerinden biri idi. Burada tam rahata kavuştüm. Garbin en mü ancak bi len rahata mukabil otelin ücreti ina- nılmıyacak derecede ucuzdu. «Bu se- falet yatağı olan Şanghayda bu na- el mümkün oluyor ?» diye düşündüm. Fakat bu derin suale ancak döviz işleri mütehassısı bir iktısat âlimi cevap verebilirdi. (Arkası var) Romanyanın Almanya için bir üs | derecesi go—!erecektîr ihtimalini gelecek yazımıza bıra- Cenubu şarkiye tevessü etmek |karak şimdilik şu kadar söyliye- biliriz. ki, Hayfa ve Tih sah- İrasına teveccüh etmek niyeti, ancak Afrika seferinin garptan |yapılacak büyük bir hareketle başa çıkarılamıyacağına kanaat getirilmesinin bir neticesi olabi- lecektir. Süngüsüne ZAFER... Milletine ŞEREF , KAZANDIRAN Türkün ebedi kahramanlık destanı ÇANAKKALE GEÇİLMEZ Türkçe sözlü ve şarkılı - Büyük FİLM tan sonra üstüne çıktı. Kol yerine binip, at oynamıya başladı. — Aman hanım! Bir kaza e- lacak! Çocuğa dikkat etseniz! Kadın tasasız. İçi bol, kalbı ferah... Ne sizin endişenize, ne çocuğun arsızlığına aldırış etmi- yor. — Amaaan! Patlasın! Patlasın amma, bizim başı- miza patlamasın değil mi ya? Kanapeyi bıraktı, piyanonun taburesine çıktı. Fırıl fırıl dönü- yor. — Amaaan yavrum! Başın döner! İn aşağı! — Yaaa! İnmiyeceğim işte! Biraz sonra piyanonun üze- rine çıkmıya kalktı. — Aman bir sakatlık olacak! Hanımcığım pek yükseklere çı: kıyor. — Aaaa, bu bir şey mi, ev- de dolapların üstüne çıkıyor. Ne yapayım kardeş! Çocuğun gözü yukarlarda... Uzatmıyalım — efendim, bu Kıymet denilen yumurcak ka- napeden tabureye, oradan pi- yanoya, piyanodan koridorda- ki portmantoya çıktı bre çıktı.. Anası da her defasında: — Aman! ne yapayım! Pat- lasın! diye başından savdı.... Ne yapayım! Yirmi gün içinde Urfa yağı 160, Trabzon 130 kuruşa, zey- tinyağı yetmişe çıktı... Yalnız zeytinyağı bir haftada on kuruş fırladı... Fiyat Murakabe komisyonu, bu çıkışa ne diyebilir? Bir şey diyebilir: Ya bu ihtikârdır, ya değildir: İhtikârsa bize, değilse satıcı- lara günah! Fransız Tiyatrosunda KOMEDİ KISMI BUGÜN GÜNDÜZ VE BU AKŞAM Saat 20,30 da YALI UŞAĞI Şunu bir söylese de anlasak! — ŞEHİR TİYATROSU TEMSİLLERİ — Tepebaşı Tiyatrosunda DRAM 'KISMI BUGÜN GÜNDÜZ VE BU AKŞAM saat 20,30 da OTELLO büyük muvaffakıyetle Büyu t İRENE “ CEARLIS ÇDUNNE * BOYE F Mevsimin en fevkalâde filmi... Bütün dünya sinemalarının — gösterdikleri . bir film... Sinemasınm 2 güzel âşığı tarafından yaratılan k Aşk SU M E R Sinemasında Gala suaresi olarak gösterilecektir. Biletlerinizi evvelden aldırabilir- siniz. Telefon: 42851 salı akşamı Hicran kaynağı yaşattığı hakiki bir hayat ro DİKKAT: Londradan tayyare Senenin en büyük Fransız filmi HAKİKATİ ARAYAN ADAM Derin bir Aşk... Gizli bir ıztırap... RAİMU . JACOUELİNE DELUBAC - YVETTE LEBON'un çılgm bir ihtiras kasırgası... Biyin L ÂLE Sinemasında TÜRKÇE PARAMUNT JURNALDA Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine Sonsuz bir olan süper film manı... Bütün gönülleri titreten ile gelen en son Harp havadisleri Sinemacılık âl TÜRKÇE SÖZLÜ Bugün eğlenmek, kahkaha ile, doya doya bugüne kadar yapılan en komik film ZORLA TAYYARECİi AHESERİNDE FRANSIZCA ORİJİNAL NÜSHASI DEK 't IVIIEI.EEI(PM görmelidirler. Çünkü bu bir kahkaha £ Bugün saat 11 -ve | de tenzilâtlı mıtmeler yırdıx. eminde ŞAHESERLER Ş, NÜSHASI gülmek istiyenler

Bu sayıdan diğer sayfalar: