——— 22.9.040 İCMAL SİYASIİ Romadaki Mülâkatın Tesirleri omada Venedik sarayın- v da başlıyan Mihverciler Mülükatının tesirleri — muhtelif Hralardan belli olmuya başla- « Dünkü yazımızda, Ribben- Top'la Mussolininin — Avrupayı doğrudan doğruya alkkadar & n meselelerle beraber, Âfri- ka ve Aksayı Şarka kadar uza- ah müstakbel plânlar hakkın- da alacakları yeni tedbirleri Sözden geçireceklerini işaret et- Mmiştik. Epey zamandanberi — bahse- dilmiyen — Amerika - Japonya terginliğini D.N.B. ajansı dün Tar hatırlattı. Alman ajanı APon . Amerikan mi "’3: fenalaştığından - Cin ve Aksayı Şarktaki İngi- Tiz menfaatlerinin bekçiliğini İn- 'enin arzusu ile Amerikanın f“'“ıı kabul ettiğini biliyoruz. mgiliz Tmparatorluğuna — karşı Tihvercilerin Aksayı Şarktaki Sekik gözlü dostlarile beraber Müğterek bir harekete geçme- heri için her cepheden bazı se- ler icat etmek İâzımdiır. Bu itibarla her ortak, sebep Aramakta kendine düşen vazi- ©Yi görecektir. Taponyanın sesini D N. B. #iansı bu tarzda durııı'ıui:ıh be- Ti taraftan, İspanyanın ver devletleri lehine olarak hareke- € geçmesini teminen başka bir BaBetin yayıldığına şahit eluyo- Reater'in Londradan verdiği Klgrafta çunlar yazılıdır: Londranın — salâhiyettar ma- hafilinde, Fastaki Fransız kıta- Atı arasında isyan çıktığına dair kaynaklarından veri- İta haberler, kaydı. ihtiyatla kabul edilmektedir. Bununla da anlaşılıyor ki, Mihverciler, — İspanyollara, ne Süruyorsunuz? — Fransız Fasını İal edip Afrikadaki toprakla- Tzi büyütmek — fırsatını ka- Sırmayın! Demek istiyorlar. Roma “müzâkerelerinin Bal: kanlar ve Tuna boyu ile daha taaalı şürette alâkadar — olduğu hakkındaki haberleri pek ye finde bulmuyoruz. Çünkü Bal- lar ve Tuna boyu meselele- "i bir ay evvel Berlinde ve Vi- Yanada halledilmiştir. Tuna bo- Yü için tasavvur edilen plânın tatbikinde beklenmiyen bir hâ- ine zuhur etmediğine göre, hal- İsdilmekte olan işlerin Roma Onferansının — esas mevzüunu teşkil edemiyeceği şüphesizdir. Bu konferans, dün de söyle- diğimiz gibi, mihvercilerin Ja- Ponya ve İspanyayı da tahrik ederek İngiltere imparatorluğu- Tün tamamına tevcih etmek is- ledikleri topyekün — taarruzları hazırlamak gayesile aktedilmiş- dir, ŞA SİNEMASINDA 2 aaatlik korku ve hayecan yaşatan ORİSKARLO (Prankenştein) in en n temelli ASILAMIYAN ADAM Filmini görmiye koşuyor İlâveten: 2 kısımlık kakkahalı komedi. Bügün saat 11 de tenzilâtlı matine, SARAY Sinemasında Bu hafta görülmemiş muvaffa- Kiyetle gösterilmekte olan POMPFEİ'NİN NGÜ Muazzam ve emsalsiz TÜRKÇE SÖZLÜ ŞARESER m—ııaı salonu — dokduran Kütleleri tarafından alkış- lanmaktadır. Baş röllerde: MARİA KORDA ve VİCTOR VAROONİ Tâveten: FOKS JURNAL Saat l1 da - tenzilâtir e Bütün Şehir Halkıl Mühim Bir Eser “ Türkiye Maarif Tarihi,, Yazan : HİLMİ ZİYA | *Mecellei Belediye sahibi mbul — Vilâyeti Mektupçusu Osman Ergin, geçen sene birin ti cildini neşretmiş olduğu «Tür- kiye Maarif Tarihi> nin bu se- ne de ikinci cildini veriyor. Tan zimattan evvel ve sonraki bütün maarif tarihimiz teferruatile - ki- taba giriyor. Kitap, fikir haya- tımızı tetkik etmek istiyenler için keymetli bir membadır, Türkiye maarif tarihine dair ilk eseri Umumi Harpten evvel, Mahmut Nafi Baba yüzmış, fa- kat yalmız birinci cildini neşrede. rek kitabı yarım bırakmıştı. Na> fi Atuf, maarif tarihimize toplu bir bakış halinde muhtasar — iki |küçük eser verdi. Osmanlı devri ve Türk cümhuriyetinin — bütün talim ve tedris müesseselerini etraflı olarak anlatan ilk kitap, Osman Erginin eseridir. — Kitap, | umumi plâna göre Araplaşma, ve Garplaşma kısımlarına ayrıl- maktadır. Birinci cilt, Araplaşma yani akolâstik tedris devrine tah- sis edilmiştir. İkinci cilt garplaş- ma ve yenilik devrini i Tan- zimattan sonraki mı izi ket- kik ediyor. Nihayet üçüncü kı- sım türkleşme ve — milliyetçilik devrini alarak ikinci cildin sonun- da eser bitiyor. A) Kitap, evvelâ: saray mek- teplerini, tetkikle —mevzüa giri- yor. Burada — şehzedelerin mek- tebini. enderun mektebini, meşk- haneyi görüyoruz. Bunlardan en mühimmi, enderun mektebi sırlarca müddet yüksek — saray memurlarını ve Osmanlı devle- tinin idare âmirlerini yetiştirmiş- tir. B) Askeri mektepler kısmın- da acemi oğlanlar mektebi, meh- terhane, kumbarahane, — canbaz- hane görülüyor. n C) Askeri sanat — mektepleri kısmında — tophane, — kılıçhane, kumbarahane adlı mektepleri tetkik ediyor. D) Memüir mektepleri kısmın- da Babılli mektebi, Babı defter- BULMACA | Pişmnemiş 3 — Bir millet & — Doy- | mmamaş - Güzel - Nikelde bulunur. 5— Bıfat edatı - Bir hayvan 6 — Çalgdlı eğlence yerinin ulağı T — Nida - Renik $ — Yadet! - Edat - İtalyada bür nehir © — Kocaman zil 10 Renk - Akdenizde bir ada - İçtikleri. - | elinde tutmakla daha çok ziyan etmi- -| yecek mi? Bari aizi toprağımısdan dari mektebi, — Babifetva, Babi seraskeri mektebi adlı mektepler | vardır, , E) Halk mektepleri bahsinde eski maarifimizin temelini teşkil | eden subyan — mektepleri, — eski | medi er görülüyor. | F) Metlek ve ihtısas mek- teplerinde Darülhadis, Darüttıp, Darülhendese, Medresetülkuzat, Medresetülvâ- izin, Medreset - ül - eimme, Med resetülirşat, Medresetülmütehas- sisin adlı müesseseleri anlatıyor. G) Meslek ve ihtısaa mektep- leri arasında Darülkura, nakışha- ne, mektebi fenni nücum da va: dır. Müneccim yetiştirmiye mah- süs'olan bu sön mektep üzerin- de, eski maarif hayatımızdaki e- hemmmiyetinden dolayı, bilhassa durulmuştur. | Bundan sonra, Osman Ergin, mektepler haricinde kalan cami, tekke, zaviye, ilâh.. gibi diğer i- lim ve terbiye mücsseselerini tet- kik etmektedir. Burada mexcitler, camiler, namazgâhlar, zaviyeler, tekkeler, dergâhlar, kütüphane- ler, rasathane, fetvahane ve bun- ların teşkilâtı ve idare tarzı hak- kında oldukça etraflı izahat ve- rilmektedir. Müellif birinci cildin son kıs- mında Tanzimattan sonra teşek- kül eden ve eski medrese teşki- lâtımızı tamamlıyan müessesel, den bahsediyor. Bunlar arasında medreselerin islahına —ait teşeb- bünleri, Meşrutiyet devrinde vü- cüde gelmiş olan medresetülmü- tehassısın, Cemiyeti İlmiyei — İs- lâmiye, vesaire gibi yeni teşek- külleri de almaktadır. Kitabın tarih bakımından en şayanı dik- kat olan kısmı birinci cilttir. İ- kinci cilt, yakın devre ait ve her- kesin az çok haberdar olduğu ma arif müesseseleri hakkında tafsi lât vermektedir. Değerli mütetebbilmizin bu e8i fikir hayatımız — için hayli | bol malzeme hazırlamaktadır. İşte kampta barmanların mühim bir kısmı bunlardı. İçlerinden birine Bordum: — Peki mademki toprak verimsiz- dir, neden banka, rahine koyduğunuz giftlikleri aize bağışlamıyor ? Bunları etmezdi. Siz de nasıl olsa orada bir geçimlik gıkarır, böyle avare dölaş- mazdınız. - Değil toprağı bize bağışlamak, banka bizi ortakçı olarak çalıştıraa büle hiçbirimiz yerimizden ayrılmaz- dek. Pakat böyle yapmak lstemediler, mizden 11 — Sivilcenin irlai - İnce ip. Yukarıdan Aşağı: 1 — Peygam- berin müezzisi * Dağ bayırt 2 — Bir eyün kdığıdı - Macar müziği - Sıfat | eĞatı 4 — Baki bir adâhın fişeği » Ce- fa - Kuş ağzınım yarısı & Faydalı- | Mant 6 — Bir nevi müzik ületleri T7— Katil - Arkadaş 8 — Ufak mağara- Peçe - Nota Ti — Son derece ihti- yar ve halsiz - Bir nevi şeker. VEFAT Şehrimiz tüscarlarından Kırklare- Hi Arcn Adato ani olarak — evvelki gece vefat ettiği kemali — tesseürle haber almmıştır. Cenase merasimi bugün saat 11,80 da Beyoğlunda bü- yük Handekte Keneset İzTail Sinağo. #unda tora olunacaktır. Bon teşyi va. #ifesinde bulunmak isteyerlerin mez- kür saatte Binağonda hazır Bulun. MELVYN DOUGLAS Üler yullanıldığı zaman - oluyarmuş, Elemm - Tilkide bulünür 10 — Dahib | çittilge gelmişti. Lokomotif gibi bir Nop'e.. Aşk.. Macera... Kahkaha ve güzel kağınlar fümi &lan ve AH. NE KADIN... FRANSIZCA SÖZLÜ Güzel filmi mutlaka görünüz, İlâveten: 2 kıtmlık bir komedi ve MİCKEY — MOUSE Bügün ,saat 11 de tenzilâtir matine bilmem ne akilla... İçlerinden daha açık göze benzer Biri söze karıştı: — işittiğime güre artik ortakçılık bütün cantip taraflarında kalkacak: mış. En kârlı zirsat büyük traktör. Ben bir — tanesini gürdüm. Bizim gey-. Göçtüği yerde toprağı alttst e- diyor. Biz pullukla nereden öyle sü. receğiz. — Cemup halkınm yarisı ortakçı veya küçük giftlik sahibidir ya anlar ne olacak? — Kim bilir? Bizim gibi yapar. Jarsa vardır başlarmma gelecek... LAf lâfr açtı. Kanuşmamız bitmek bümiyoşda. Amerikanım bütün içti. mat dertleri burada gözüm öntnde ganlanıyordu. Tom: — Bu konuşma sabaha kadar sü- Tecak, dedi. Gel biz uyuyalım. | difer kumpanyalarının — kesesinden VATAN Doktor Diyar ki Çürük Dişlerin Tehlikesi Çürüyen Bör diş, ağız içinde bu- rın yaptığı cerahatli ve kanlı hâsılat drşarıya boşalır.Hasta da artık rahat ve süküna kavuşmuş olur. Fakat ba- zan diş çürükleri içinde kaklanan mikroplarm insanm kanına karışıp bütün vücudü zehirlediği ve büyük tehlikelere sebep alduğu bile vardır. Bir çürük dişi ehemmiyetsiz. gö- rüÜP İhmal etmenin çok büyük sıkım- 'ti ve tehlikelere yöl açabileceğtai hç bir zaman, unutmamak Yüzımgelir. —| Dr. NÜRİ ER: Farkında mısınız ? | ilipin adaları 1946 senesin- F de tam istiklâle kavuşacak- tır. Bu istiklâli istiyenlerin ba- şında Filipinlilerden evvel Ame- rika şeker sanayii gelir. Ameri- kan şekercileri,Filipin şekerinin Amerikaya gümrüksüz gelme- sinden zarar ediyorlar. Bunun | önünü almak için Filipinin is. KlAlİ için senelerdenberi uğra- şıyorlar. e P ara, hakiki saygı ve sevgi âleminden başka, her yere insanı sokacak bir pasaporttur. MİHRİ'NİN DEVRİÂLEMİ - Yazan: MİHRİ BELLİ Seyahatimin Bu Kısmı Sona Ermişti kaç kileametre memafe — ayırıyordu. Bunu katetlmek işten değildi. Nite- Xim ertesi gün öğleye doğru bu şeh- re vardık. — Yabancıların otamobilinde şu Hiç Hayk tâbir edilen şekilde seğa- hati haydi hoş gürelim. Otomebil #ahibi sizi kabul ettikten sonra kim- | seye karışmak düşmez. Fakat şimen- difet kumpanyasmıt O yasak - ettiği Halde yük vagonlarında binlerce ki-| Jömetre sürtmek, bir nevi hırsızlık değil de nedir? Hiç böyle kanuna ay- kırı hareketler GSizin gibi ümiverette| bitirmiş, iyi sevtyede gençlere yakı-| gır mı? Diye sorabilirsiniz. Doğrü, tmiversile bitirdik. Bu &- rada her mabah ©mas ölüp kravat da taktığımız için ükinci vasfı da halziz, gayılır. Fakat bunlara rağmen ne bir utanma hissi, ne da vicdan azabı. duymuyorum. Bizleşik devletler halkının baş ağ- rdarmdan biri de Şu haklarma — ve kanunlarına itaatsizlik ettiğimiz şi- mendifer kumpanyasıdır. —Amerika şimendiferleri, otomobil. - ötobün ve tayyare alıp yürüyeli yarı müflüs bir hale gelmiştir. Her Sene Amerikan hükümetinden yardım görürler. Herm | öyle az buçuk bir yardım değil...| 'Türkiye Cümhuriyeti bütçesinin üç- te biri kadar bir PATa... Bu para ta- Bit Amerikan halkmdan çıkryor. Bi- zim yaptağımız daAmerikan halkının bu yardımınm biraz kazşılığını al- maktan ibaret... Sararım size gimen- hüçbir para almıyarak böş vagonla- TImda misaftr olmakla fena bir şey mal yaptım? Bu harp günlerinde Tazla titis davransaydım yarı yolda kalır, mem- lekete hiçbir zaman kavuşamazdım. Bize de bu hikâyeyi anlatamazdım. San Fransiekoya geldiğimizde ah- baplarımızı" aramıya — koyulmadan #vvel ilk işimiz. elimizi, yüzümüzü yıkamak için bir yer bulmak - oldu.. Fakat temizlanmek ne mümkün? U- zun müddet uğraştıktan — sonra yü- zümüz ve ellerimizdeki — kir ve kürüm tabakasıtın ancak bir. kuz- munı gidenebildik. Başımı, birkaç ke- re sabuzladığım haldo yine saçlarım tozdan kerpiç gibi idi. Temizlenebil. mmemiz için Emak bir banyoda saat- derce kalmamız lâzımdı. Almanlar Bü- bozmadılar — ve DBT ta T LERN Hrlkla ea önRi ae Fadler. Hirina madan — devam GArDirilN sermk bu alır ediyorlar. 10 a- madıkları - kon- Bustostan — beri forsuz. ve uy- göttikçe giddetini Sonu kutuz yeni ha- Arttıran hava hü. yat şartlarına uy umları eylül e- suya- ve- b v *Neolacak ' i- gündüz Fasılasız bar ve denebilecek bir haline koymak sekilde ahensi- Hava Muharebeleri ni kurmuş gibi- âr. Almanyanın bu hücumlardan tünlüğünü) tılar ve — bütün beklediği — neti- (Havğ Üs ğ )dm“bînî eler göyle hu- aşarmanın ol ni Tğsa edilebili . müne gösterdi: KT Kolay Olmadığını fet lli d hödek K 'Löpdale Gösteriyor ne dereceye ka-| larla Kent kont- der alaşuklarını da Kent h ——— İ0 Ki gorlal. Yüşz e S Girimsinı Easilli Albayı Chsrehill, ea tarzlarındı n z son — nutküni yrrarak sıkıntılı — Mecit SAKMAR Almanların gey- ve heyecanlı bir retlerine -| hale koymak suretile - sinirlerini bozmak; panik uyandırarak bü- yük bir kütleyi mek, hükümet — mekaniz! müdafaa kuvvetlerinin bir h- mant bozulan ferah, intizam erani düzeltmek işlarile meş- gol ederek istilâya karşı koymak eşas vazifesini aksatmak. — Fele- menkte, Beşinci Kolun ve parı şütçü iklerin yarattığı mânevi bozgunluğu İngilterede hazirlıya- madıklarından bu maksadı ha- va bombardımanlarile — ölde et- mek.. 2 — Harp sanayi ve verimini, ” |fabrikaları tahrip ve alârm müd- detlerini fasılalı veya fasılasız u- zun müddet devam ettirerek ça- lşma zamanını kısaltmak süre- tile azaltmak. 3 — İngiliz hava kuvvetleri- | nin faaliyetini temin eden — yer| ve ikmal hizmetlerini — sekteye | uğratarak bu — kuvvetlerin faali- | yetini durdurmiya — veya azalt- | miya çalışmak. Ve nihayet li manların, dokların — tahribi — ile silâh, cephane ve tayyare yapıl- ması için lâzım olan iptidai mal- zeme ve hele petrol ithalât sisle- mini bozmak. Bu gayelerden birincisi — ger- çekleşemedi. İngilizler sinirlerini 'Tom'ün San Franstikoda akraba- ları vardı o onlarda - kaki.. Ben de bir ârkadaşıma misafir oldur. Bu arkadaş heykeltraştı. - Henüz içindan dülger çıkmış bir yere benzi- | yen #stüdyosunda, insan — vücudünün her kramını tamsil edan taş parçala- r arasında yerleşirken bana: — Bak burada Astongadaki (San TANSİEkonun büyük bir otali) Ta- hati bulamıyacakan — dedi. Amma pek rahata düşkün almadığın — için aldırmazsın. Ben bu divanda yatıyo- Tum, Sen de üykü torbasında uyür- vun. - Uyku torbası da ne? Uzatlığı şeye bakiım. Adaın bo- yunda bir çuval şeklinde dikilmiş ve çine girip çıkması kolay olsun diye bir kanarımma cırcır takılmış büyücek bir yorgan tasavvur ediniz. İşte uyku torbası bu imiş. Günlerce açık hava-, da sert toprakta uyumuş bir. kimse için ba uyku torbasını bulmak bül- yük bir nimetti. (Devamı var) Benzeri hiçbir asırda yaratdmı- yan, türkçesine rakip bulunmi- yan, binlerce kişiyi hayran eden Türkçe süper film ATLAS Ekspresi San'alın en parlak bir Zaferi.. Kuğretin en yüksek bir eseri... Filimlerin şeref tacı olan Sinemasında DİKKAT: En sör türkça Para- münt Jurnal.. Bugün halk ma- tinesi saat 11 de Yerlerinizi lütfen evvelden tedarik elme- nİZ rica olunur. Telefon: 43595 nin Cereyan Tarzı derecesinde iyi hicrete sevket | suretile gün ve gecelerini imkân men harp sanayli veriminin dü- İşürülmediğini söyledi. cü gaye hakkında da ay- | İrünüşe göre, şurası muhakkak ki, Almanlar İngiliz hava kuvvetle- İrinin faaliyetini aksatacak bir ne- ticeyi şimdiye kadâr alamamış- |iardar. İngilizlere gelince: Hamburg- tan Şerburga kadar bütün Ş mal ve Manş denizi limanların- daki Alman istilâ — hazırlıklarını durmadan baltalamaktadırlar. Belçika ve Felemenk'in — şar- kında, Almanya içinde, Ren neh- ri kıyılarındaki — şimendifer dü- ğüm — noktalarınm bombulamak | suretile Mang sahillerine doğru İyapılan asker sevkiyatını müte- | cssir etmiye de çalışmakta — ve| bu arada hava meydanlarını da hiç unutmafnaktadırlar, Gündüz hücumlarının — mucip olduğu hava muharebelerinin ce- reyan tarzı bize gunu gösteriyor ki, «Hava üstünlüğü> meselesini |başarmak hiç te kolay bir iş de- ğildir. Hatıra gelen ilk sual Almanlar bu vaziyet kargısında asker çıkarmıya nasıl - teşebbüs edeceklerdir? Bazı Amerikalı as- | keri muharrirler Manş Jimanları ile nakil vasttalarının - tahribini ok yüksek derecede göterek is- lâ teşebbüsünün şimdiden akim kaldığına hükmetmektedirler, Fakat bazı İ harrirleri ise Ma: niz vasıtalarındaki bombardıman tesirini az görmemekle beraber Almanların sebatı ve usul daire- sinde çalışmalar sayesinde müş- külât yeneceklerine ve çıkarma ve istilâ teşebbüründen vazgeç- mediklerine hüküm — vermekte- dirler. İngilterenin bu devamlı dar- beler altında tahammül derecesi iHedir? Alman istilâ — hazırlıkları j üzerindeki İngiliz bombardıma- |runın mucip — olduğu — zararların telâfisi mümkün müdür, değil mâdir? Bunlar malüm olmadıkça istilâ teşebbüsünün yakın — veya uzaklığı hakkında bir mütalâa i- leri sürmek çok güç olacaktır. Almanların sebat ve metodla çalıştıklarını ve istilâ teşebbüsü için her türlü imkânları gözönüne aldıklarını, sağlam hazırlık ve plâna dayanan en cüretli bir te- | şebbüsten bile bazan müsbet ne- tice alınabildiğini kabul — etmek doğru olur. | Yalnız şurası var ki, tahmin ve hesaplardaki en küçük bir yan hışlık bile istilâ teşebbüsünü aka- mete uğratmıya kâfidir, Lehte söylenebilecek bütün | mütalâalara rağmen dimağlarda. gengel gibi bir istifham işarı şadur: |durmaktadır. İngiliz hava kuv- | vetleri: ana vatan do- nanmasına, pasif korunma sına ve İngiliz milletinin azmine mukavamet ve zaler i- manı, istilk teşebbüsü başlar baş- lamaz birdenbire Almanlar lehi- ne bir mucize ile ortadan mı kal- |Alman istilâ teşebbüsünü akıl telif etmek mümkün Çeşmeyi Kurutmamalı tirafa mecburuz ki, tevzi ba- kunından — aksaklıkları olsa bile, bizde vergiler, birçok diğer memleketlerden daha hafifi yerde verginin ağırlı kaç kişi bulunsa da yüzde nis- beti yekfin üzerinde durulmayı icap etmiyecek kadar hafif o- lan bu vakı memurun, mükellefin yanlışlığından doğ- muştur. İzalesi lâzımdır. amma mütalâa mevzuu olmuya değ- mez. Bunu böylece kaydettikten sonra yine ehemmiyetle itir. mecburuz. ki, bizde vengi ma- kinesi kanunu —mutlaka hazine Jebine ve mutlaka mükellef za- yarına tefsire, tatbike alışmıştır. Yeni iktısat ve zihniyetle çalı- şan bu bir çok genç Amir ve memurlar vergi mekanizmamı- za sinmiş olan bu eski zihniyeti söküp atmak için ne kadar ça lışsalar yeridir. Çünkl bu zühni- yet mükellefi yıkar, matrahı ku- rutur, hazineyi ızrar eder. Hal- buki devletin en büyük itinası vergi çeşmelerinin kurumamşsı üzerine çevrilmiştir. Bu mü ayı esaslı bir memleket mevzun olarak ileri sürerken size bir de misal vereceğim: Muamele vergisi — ismile bir kısım mükelleflerden bir nevi vergi alınıyor. Bu vergi işin kıy« meti üzerinden yüzde galiba 10 nisbetinde imiş. Bilmiyorum han gi tarzı tefsirle bu vergi Çargı- içindeki kuyumculara © yolda tatbik edilmek istenmiş ki, şim- di bir çok işçi kuyuracular dük- kânlarını kapamışlar. Bu haberi ornuzlarımızı — sil- kip, âmiyane kahvehane ağrzile: — Kapansın efendim! Elmas ta takmayıverelim! Diyemeyiz. Memlekette ötedenberi teessüs etmiş kökünü kurutamayız. Buna ne hakkımız vardır. ne de lüzum! Alem, para alış verişini art- tırmak için türlü bahaneler, ve- sileler araştırırken biz: — Kuyumculuk ta ne imiş! Dünya ateşe yanarken böyle lüka işlere ne lüzum var! Gibi İdialarla Balkanlarda, Mısırda ttâ Avrupada adı çıkmış ince ir sanat şubesini körletemeyiz. Bu ne diye böyle olmuş? Alâkadarların ısrar ile — bize verdikleri malümat şudur: Meselâ kıymeti 5000 lira ©- ian bir zümrüdü düzeltmek i çin bir taş işleyicisine verdiniz. Bu adam ©o iş için sizden 25 - 30 lira alacak. Bunun da yüzde onu 2,5 - 3 lira, Bu vergiyi ver- miye hazır. Lâkin kanunu tat- bike memür olanların kanaati, 5000 lirahk zümrüdün kıymeti üzerinden 500 lira vergi almak şeklindedir. Böyle olunca bu işçi ya kaçak olarak bu işi ya- pacak. O zaman hazine 3 lira- dan mahrum olacak. Yahut ta hiç kimse 25 liralık bir el ame ğine mukabil 500 lira vergi ver- meyi kabul edemiyeceği — için müşteri gelmiyecek, dükkân ka panacak. 3000 lira kıymetinde bir çi küpeniz var, Bir sanatkâra ve- riyor ve iki yüzük yaptırıyorsu. nuz. Bu işe mukabil kuyumcu sizden 40 lira alıyor. Mantık oe — nu icap eder ki, kanun muci- bince bu aldığı paranın yüzde onu olan dört liza vergi vel Tahakkuk memurlarının kanaa- ti ise, küpenin kıymeti olan üç bin lira üzerinden 300 lira mua- mele vergisi almaktır. ğ İşte dükkânların kapanması- nn sebep olan hesap bul Bizim endişemizi mucip olan cihet, bu yüzden beş, on, elli sanatkârın işsiz. kalmas veya bunların verecekleri - 300, 500 liradan hazinenin mahrum ol ması değil, prensiplerin yanlış — anlaşılmış olmasıdır. ü Bizimkinin ayni olduğuna e- — min olduğumuz vazı kanunun kanaati kazançtan vergi almak olduğu, vergi mekanizmasınca bilinmedikçe bu ve buna ben- |mantıkla ©-| zer anomaliler olup gidecektir. — |lamıyor. Çare bulmalıyız. ğ | | BUGÜN | Amerikanın Yeni DOROTY L'A- MOUR'U ANN SOTHERN — V İNEMASINDA LİNDA DARELL ve JOZCE COMPTON Tarafından nefla bir Surette yaratılan Aşk ve güzellik filmi KADINLAR OTELi| Ayrıca; 1 — FOKS DÜNYA HAVADİSLERİ, 2 — EN SÖON RENKLİ MODA UAZETESİ