2 ' _îikitlec' : kudum, Muharrir, yer yözünde herike» Fataçak, bulacak issamı arıyor. Hiç oğl BünNesiz, ne Tanrıcan, ne de muzzamı #kuvvetleri bugün sevk ve idare eden niğ Hderlerden, krallardan değti, İnaandan | büklemekte bDüyük isnbet göstermiş... Wakat bü temenniyi tahakkuk edebi. ir bir Pale getirmek de mümkün mü. Gür? Bu düşünüşün tahakkuk ettiri. Jebilen bir Vical orabümesi için, tıb BÜ mevzuu esas tutuldağır için, ben de Dbekimce bir tahli. yapmağı muvafık Uduldum. Bir hastal.dır. meydama çık, ması, yani bir hastalık vücude geti. Tebilmosi içia yalnış mikrop KAfN de. . B | ı—ıı. Evvelâ, mtarotun — küvveti, Ü bünyenin bu mikroplara mukavemet edebilccek tir vuziyotte olmausı tcap l'm.vııimldf bir muhit olan Emikropla vüsut areende bir münasa, & — Rumenler £ — 300 Rus - esir aldılar Berlin, © (ALA.) — Rumen kıtaatı | G ükteşrin güDü, gark Cepbesinin ce. mup bölgesinde yeniden arazi kazan Tuşlardır. Bu <ra'ar, yaplıkları mu, Bâürebeler neticesinde 900 Rus askeri Belr almıştardır. KIYA HABERLER B —& Dün yapuan araştırmada iki tak Pi SAA T be b aGt e ea T ae gea î | î E VECİZELER . Wazan: M. OKMİL PEKYARŞI Hisrak anlardan nefret etmek haksız. Şliktır; konforlarrmızn. kâffesi inaan- Üğğiların fikir ve san'atları everi değill Ümldir * Darlıktan dolmyı pinti olmakla Mhlükça pioti otmak arasında büyük Mark var! Fakat bu Üdal bazan bir hsiyatta toplamır. Ü * Daygusüzlükta — melüt kiraseleri dehyice çalışmak ağaç ayağa yakı ya- Üi Protirinak <i bidir. İK * Treni işletmek, demir köprü kur. ÜŞ mak fandir; trenie o yoldan geçmek; yi bu mosodiyeti tavsif elmek, yol- Artlırmak, sasbiyattır; daha Ç dot feğnin babası edebiyatlır. İ * Çizkinlik tenkit olunmaz; lâkin kamakat gibi fıtri tir haslet büo ta> Ü vip olumur; çünkü halka zararı var. N * Mürucaat ödenlerin kalabalığı imorhamettea, mürüvvotten usandırır. * İnsunissda türlü kusurlar bulu-. I ğin büyük bir hoyecan ye sabırsızlık. Ja beklediği kurtuluş gününü bize ya. M.kroo ve cemivet Getp mikzobu —baçulk'ı hir yazı o. betin tedlaine ihilyaç zaruridir. Bugüa, mülletlerdeki bu kanlı mü, cadelelerin hakiki şebebi, belki bir değil, birçoktur. Fakat hangisi olur. sa olgun bepsinin başında ekonomik betlerlö Goğurduğu Bir muvazemne y tlori teşkii eden Ynaanları teihleki ederaşk mizrobum İçğmal ve ablâk| bir gar , sinlisi VÜcüde gelirmemesi için bün. yerin müsalt olmaması, yasi sobeliln tahakküm elememesi Hazımdır. Şu hal de, bu fenalık'ara karşi gelebilmek için evvelâ millet üünyesini teşkil eden insanların fikren, ruhan ve ak. len kuvvetlendirilmesine, ve muhitten gelecek terirlere karşı mukabele ede, cek veya onlara kargı muafiyet kazan dırılmış olmazına ihtiyaç vardır, Onun içindir. kı, evvelâ bünyeyi tasfiye ve takviye De işe başlamak gerektir. İyte O vakıt, aranan kurta, vıcI insan, bizzat kezdisi olur. Mim K. Efganistan Almanlarla İtalyan ajanlarını Çıkaracak Lendra, ö (ALA,) Müstakıl Frunsız ajancının bir şark — muhabiri bildiriyor: Efgunistanda bulunan ve bazı a , Janları bu büyük duğlik memlekette. ki kabileler azasında — gizlenmiş olan Alman ve İtalyan beşinci kotu hakkm daki son İngiliz . Sovyet * teyebbilsü karşıtında Efzan hükümetinin nasıl bir aksülümelde bulunacağını şimdi , Gen tahmin için vakit hentiz erken . dir. Maamalih, meselenin — anlaşma yoluyla halleiileceğini zannettirecek malâmat vazdır. Efgan hükümeti mer, kezindan gelen haberler, Hifganistanın gerek İngiltere ve gerek Ruzya ije en #amimi münasebetler idamesin! can, dan Arzu ettiğini büldirir gibidir. Alman eksperlerinin — hudut hartel edilmesi takdirinde Efgan hükümeli . zin karşılayabileceği güçlüklerin hal, H için şimdiden müzakerelere baş . lanmıştır. Öğrenildiğine göre, Etgan bükümeti, tayyare meydanlarında ve endüstride kudazılan Almanların ye. Fini tutacak teknik eksporlerin verile, ceği hakkımda İngiliz ve Sovyet ht , kümetlerinden teminst nlsktş bulun » maktadır. Bundan başka gerek tica, vette ve garak sigorta ve banka işle. rinde işliyen Alman kredilerinin çe kümesini karşılıyacak büyük bir ia. Uikraz imkânı da İeri — sürülmüştür. Halen Hindistan mahkamları ije müza, kerelerde bulunan Efgan beyeti, Ele ganistanda mevcudiyoetleri arzu edil , miyen Alman ve İtalyanlar harekot e. der etmes, Zfganistarla daha Siki Ua sari ve mali münasebetler için yolun acılmış olağıdından — haberdar edil , miştir, Halen Efgan hükümetinin İrandan gelmiş alan mülteciler meselesini hal, letmesi icap eylemeztedir. İngiliz ve Bovyet makamları, bunlardan bir kıse mnm kendilerine tosümini istemekte, için Efgan hükümetinin işi az çok ko. Jaylaşmış bulanma':Ldir, Çünkü mül. tecillerden hazdarmın — pasaportları dirler. Sanıldığına göre, bazt ıııııııW î sanafı değil! muntazam coğildir. ! Tefrika numarası: 85 | 3 Edebi DH Si Dindan kozimiik nüce | Oman VAKIT VAKİTın yeni anketi; #a ö .. & © e Bugünkü musikimiz Musikiyi bugünkü vaziyetinden kurtar- mak için iki heyete ihtiyaç vardır Konservatuvar İlera heyetinin değerli elemanlarından Eyübi Ali Ruırza Şengille karşı kargıya - otur- muş komuşuyoruz. Üstat, musiki sahasının değerli bir okuyucusu ol- Mit ediyorum ki mühim netlceler götürdü. Be, ni şefkatle yanıma oturttu ve bana Ük sual olarak: Düştüm yüyine valehü hayran Gencliğim hayntım karbanın ol, İ sun, Ruha ferah veren şarkısını tec- Tübe maksadile öğretti. 15 dakika- da usülile kavradım. Beni pek be- Üendi ve talobe olarak kabul e€ti. Mollaaşkı mahallesinde bulunan bir kahveden bölünmlüş dört met- re murabbalık bir dersanedo derse başladık, Burada geçen hayatımı ftarif edemem, Musikinin bütün ruha hitâap eden en güzel parçaları, B1 burada öğrendim, Musikiye kar- Hasan Bedrettin ÜULGEN AH Rıza Şengil gı hevesim, aşkım gittikçe ziyade- leşiyordu. Nota, sölfej, nazariyalı musöki yeyi dersler sayesinde ilerletiyor- dum, ÂAz zaman sonra - ilâhi no- talarmı pederime yazdırıp bana o. kutmasmı söylediler, İşte bundan Bonra daha fazla tekemmül etme- ğe başladım, Üstat İsmail Hakkı meşrutiyet- te (Musjikiü Osmani cemiyeti) aâlı bir cemiyet kurdu. Buraar bilâhmre musiki mektebi haline ifrağ edil- di, Bet de Eyüpte (Muskli Osmani mektebi Eyüpsultan gşubesi)mi tesis ettim, Talebelerle birlikte çalıştım, mütenddit konserler verdim, Fakat harbi umuminin zuhuru üzerine moökteop kapandı, Bin müşkülütle u- mumi harpte astkerj müze , rü Ahmet )lüıtı:dıııııııı m-' sinde kırk beş — kişilik , ,mü- kemmel bir mehter muslkisi ihdaa ettik, Bu mehter takımı arasında kiymetli şahsiyetler vardı. Onları hayranlıkla dinleyenler arasında gaşyolanlar, kendilerinden geçenler ağlıyanlar görülürdü. Muhterem vali ve belediye reisimiz (Türk gehir mus.kisi) ünvaniyle temiz ve nezih bir muiki milessesesinin ku- rulmasmı temin edeceğini uma- — Eserleriniz var mı? memeli ? (Deltlet) kel'mesini öz türkçe olarak (sapıtkanlık | la karşılamayı düşü, nen meslektaşımcıza daha uygun bir kelime batırlatacağım: (sapkın) Ka. musu Türki'de de (doğru yoldan sapmış, dalâlete düğmüş) diye izah olu. mur, Şu hülde tam karşıtığı budur, Hususile (9apıtmat) betimesinden (aa. pıtkan) bir kere sapıtmış olanı dağll, asaprtmakta mükertir olanı kasteder gibldtr. (Saplan) dememeli, (supıtkan) demeli. İMRALI olduğu bestekârlara tevdi dini, klâsik eseler, pesrev ve saz semalleri, garkı ve köçekçe takım- larım vardır. Bu eserleri yapma- ğa beni musiki aşkım sevketmiştir. Yüksek esterler kargşısında bu esör İçrimden damla utanırım, manlarda alıman tedbirlerle müs- bet neticsler vermeğe başlamıştır. turka musiki tedrisatma başlana- cağı haberleri, kimizin kozunması için belediyenin bütün sanatkârları imtihana tabi tutması ve onları ketmesi ve nihayet tarihi mua'ki konserleri bu yolda atılmış çot de- Yerli adımlardır. Fakat bu ilmin bakası bugünkü tereyanlarla mümkün değildir. Bu- gün, manlesef herkes kompozitör- dür, Dikinde dümtek denilen usu- Mi Lüyrkjle vuramıyan parmaklarile olsun ölçüyü sayamıyan, notanm hurufatını az çok öğrenmiş, maka- mamrı yalan yanlış tayin etmiş ceha- let eseri olarak düyüst öğfrenmesi için kimdeye arzı iftikar etmemiş, vezin ve mevzun nedir bestekârlarımız vardır. Bu gibile-, rin bestekârlik famliyetine derhal MA 7T 10-1081 ;' Büyük Almat Üi Ti arruzunun 1 (Fin nedir * yek Almas devlet Teti B ı Barlinde h m——»: A İ ::ıı—ıı o'—"'ı,g' İN Si — Tadat edemiyeceğim — kadar |İtaarruza geçtiğini F da Beyretliği. vesmt '—*’":J İ n be aet İ b .'ıııı.ı...- yatk ge BAD | M — Musikinin bugünkü gidisin - || ce Alman harp bt ? ettİği bu yi ve DÜYÜK DA — Musikimiz hakkında son za> |Ünederi haxtanda VeiT Ça aP? kirler mrahtetiftir: TÜ çat : : lıı—nıılll'-l"—' Ç Birincisi; konservatuvarda ala- || cactinde devam 6d0f " ııııı.ıyıııııı—l-'nd 5." İkineisiş sağii mnsi- |N nizer vazıtarına. 8€ ŞAİA kııı—ılııılı"::,’ ha Biş bir çevirme gir * r_ SEV - |Pai Ki ba fanet T Si Ş göre daha vüvvetli DİF Çi Wf Gi Üti a l a Parmakıı ü ş" eee D ıoBvî;mdınhındmw -hı.: bilmiyen fendi mwh:vwfwıjj 'A_: Gnn M v İN nihayet verilmelidir. — Bugün beste ve güfte nasdl hazırlanıyor, bunlar nasıl hazırlan- malıdır? — Bugün yapılan musüki eserle- rinde telâkkiler çok bozuktur. Çok besteler, atmasyondan oluyor, me- aolât Yalancıdır erkekleri Gibi buna göre ne kaleme gelmez geyler vardır. İşte bu gibi eserleri salâhiyet . tar bir makam tarafından piyasa - daki sazende ve hanendelerin çal- masına mani olması lâzım ve bunun için bana kalrran iki heyetin teşek- 2 — Musüki heyeti. Edebi heyet zaman icabıma göro beste ve güfte tanzim etmeli, mev sutlarını tetkik ve tasvip etmeli, heyeti umumiyo de sanattan emin £ LAREİTEP LOSTELİ çe FELEŞİ ederek bestelenmelidir. Bu suretle reusiki SA sahasına İntikal edecek kötü eser- & ter orltadan yok olacaktır.., edilen — tulumba )l”:':/: j minliler 48 dakikada PÜ Tramvay bandajları kayımakağsamurı — / meselesi rahimpaşalılar 45 daktir Ankaraya giden îııtınbııill İTAM | cnci gelerek 10 BEira Ü6 ; vay idaresi direktörü Hulki, dün ğ ” 4 gehrimize gelmiştir. Köstence 1- | Simuelerdr. — — — D LCERERMAŞ manına gelmiş bulunan tramvay bandajlarını getirmek üzere ya- kında tramvay idaresi buraya bir memur gönderecektir. Bir ay zarfında bandafların gehrimi- ze gelmesi muhtemeldir. Bandaj- Jar gelir gelmez 40 araba daha sefere çıkabilecektir. Diğer tarftan tramvay dlaresi devlet demir yollarından — dingil | — Sestayden, şürden V e alacaktır, Bu sayede birkaç ara- ba daha sefere çıkacaktır. wıı' Z ir çok 9 dengiüirler okuyor, genç adamın bir £ e SEE pozisyonlarımdan bir çok nağmeleri ö yi SEFİK berden bildiği meşhur bestekârların Pi? * rını ve aşklarmı anlatıyor, yan yana en * SEVENGİL başbaşa vererek dünya ıeıımhf'“"'vrl? idelesi kısa sürdü. İlk zamanlarda İmralıyı ve “Selma Tumrulu hatırladıkça vazifeden kaç- | mış ve genç bir kızı aldatmış olmak hicabrı ile İ üzülüyor ve bilhassa hocasr profesör Ali | Ceylânla karşılaşıp onunla iki eski ve sami- £ | mi dost gibi konuşmak mecburiyeti içine â- | deta bulantı veriyordu; fakat kendisini zora Pf koymaza ötedenberi alışık olmıyan Ahmet #PDündear teselliler icat etmekte gecikmedi. İm- Olralıya esasen bir teccssüs yüzünden gitmiş- | ©, zaten topa topu bir yıl kalmak ve sonra | istilfa edip çekilmek niyetinde idi; tetkikleri" giT daha evvel bitirmiş ve buradağ ayrılmış O olamaz mı? Ama idareye usulüne göre ha- li ık Wwermemiş, yerine başka bir hekimin ta- Ü yin edilmesini beklemeden adayı bırakıver- l mnin... bundan ne çıkar, herkes her işde bu Bllkadar dürüst mü hareket ediyor! İmralr ce- | zaevi zaten uzun müddet hekimsiz kalmağa A alışıktır, elbette Ahmet Dündardan seş çık. Elmayınca günün birinde onu istifa etmiş sa- , yacı ve başka hekim arayacaklar. Selma B Tumrula gelince... Ahmet Dündar bu kıza _' amumi ahlâk ve terbiye kaidelerinin Hi müsaade etmediği hiç bir tecavüzkârane ha Mi rekette bulunmadı, şöylece bir iki öpücükten ibaret; o da kızım rızası, hattâ arzusu ile... Başka delikanlılar başka genç - kızlarla neler yapıyorlar; böyle evlenme vaadile başlıyam bir çok münasebetlerden ne acıklı neticeler çıktığını kim bilmiyor! Profesör Ali Ceylân da gözünü açmalı ve karısını bu kadar başı boş brrakmamalı idi; Semrâ Hanmnefendi gi- bi her zaman genç, her zaman güzel, her za" man canlr ve arzulu bir kadm kendisini ki- tapların ve hastalarm arasıma görmmüş yaşlı bir adama hasredebilir mi? Bu ilim adamları nea tuhaftır, hayatı yalnız nazariyelerden ve kitap sahifelerinden ibaret sanıyorlar; başka zevk yok mu? İnsan nihayet kaç sene yaşı- yabilir? Yeryüzüne sade vazife, etüd, hiz- met ve meşakkat için mi geldik? Bunlar bel- ki de basit ve umumi sözler... Fakat en ka- rışık va mürekkep sanılan şeyler basit mad- delerden vücude gelmiyor mu? Semrâ Ha- nımefendiyi anlamak, hissetmek, takdir et. mek, onun zevkine varmak lâzımdır; bu ka- dar güzel, ince ve yüksek bir kadın bir ku- rak çölde heha olun gidecek bir küçük ır- mak gibi mi akmalı? Ahmet Dündar onun tarafmdan bazı müsaadekârlıklar görmüşse bu elbette ona Tâyık olduğu içindir; Semrâ Hanımetendiyi anladığı hissettiği, takdir et- tiği, onun zevkine vardığı içindir. Ali Ceylânm karısı, hayatımımn — taham- mül edilmesi güç hissi mahrumiyetlerine kim bilir kaç sene dayandıktan sonra nihayet en güzel ve en olgun yaşında Ahmet Dündar gibi kendisini anlayan genç, yakışıklı, istik- bali parlak ve güzel bir erkekle karşılaşınca iki ruhun arasında ateşten bir nehrin şafak par rıltılarile akmakta olduğunu gördü ve gözleri kamaşarak kendisini bu nehrin akışma b sıcak ve sar'alı, hummalı, bir his ve zevk kasırgası- dır bu... Ahmet Dündar hazdan ölür gibi olu- yor da doymuyor; Semrâ Hanımefendi deni- len ilâhi güzel, genç adama geçmiş zamanla- rın büyük aşklarını asırlardan asırlara nak- ledip ebedileştiren destanlarınt anlata anlata bitiremediği saadetin ta kendisini — tattırdı; kelimeler bu lezzetin mahiyetini ifade ede- bilmek için kifayetsizdir, Ahmet Dündar gü- çüktenberi güzel sanatlardan haşlanarak ve ruhunu bu cinsten bedialarla besleyip doyura ray büyüdü; ressam kadının atölyesindeki ask sahnelerinde ise bütün ince ve yüksek güzel- İkler seferber edilmis saydabilir; Semrâ Ha- nimefendi Ahmet Dündara Fransız şairlerin: zel eserlerini tanıtan kollckıiym;:: ş rıyorlar ve nihayet Ahmet Dün musiki nağmelerinden ve resim MV dan daha üstün kıymett çelen SAf ĞN nımefendinin nefis ve lâtif varlığı Sg'î,ul mm bütün ihtiras ve heyecanlarına veriyor. ' Denilebilir ki kemen bütün bir 8Y uqğm_ bir lezzetin râşeleri kadar kısa bir halde geçti. Ahuı_z"y. ötedenberi esasen kendi kendisini A mek kabiliyetinden mahrum, mu'l':ja. yi birisine dayanmakta ve gösterilen ) f rümekte zevk ve rahatlık bulan zaf?, Gdi adamdır; kendisini Semrâ Hanı tamamen terketmiş ve onun elleri * ü0 yoğrulup erimiş olmak ona şimdi v saadet gibi geliyor. 4 P bi SA C hazif (Dpvamı "), 4 ğ Istanbulda otelde kalıyorau: meklerinde hemen daima profesör Tânin evinde âdeta aileden biri gibi lumuyordu. A