17 Eylül 1941 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

17 Eylül 1941 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

&Wî_â/ ı“—b”tasyon arasında —Z —:—»n”""“ bi Bozöyükte yeğdi köylü N lmmaı_ mı—ı_ SKi u gi ikisi 'eıa""da gözüken ı..":ı'l tün hu. mm— "iki erkek!., —t:—- a Yak * yahut ı"k Otlarının ne- 2gin — toprağa ıle_'l bilen bir u arada hey Çift heybeydi, 1 'l'ren dü. iyice y 'qu""yeı'e Sıcak ne- | Otip, Siyah bir. dur Yakıcı havı döğrüu — bül kılabılık k için W“:Ğı konuşu - ğân genç- tün vü. SYah ,Pelerin alnı yazma ile Rene — kırmızı bir en, ; Yarı kirliydi; Çocuğuna me- r onu katiyen Nu duymuüyor- “?İ;%;;iğf 7 helâsının yâ- İdülar, Üçü Uysuzcasmı n stepe doğ. F â' fğ Bi !ğ İrine mevki boş ©rkek köylüyü Hüzdü : '.!'4 koridora *kilmemiş bir İ gibiydi. Ko- b *' N durüyordu. akan Sar bütün nobatlar Yi buradan ge- ÖS dedi; doktora h' ©omak vardıi. Şondan — kuvvet İ 5 | ” | İ İ |: | SN Ö a. 75 2 'ı'ğn'ıdü: ve ki kompar, könrü L;ğî î ZZ prüsünü A ve elleriyle %ldcnnl tır e İlk kompartr m"“lru)'ondu L bir tek kişi SA N N M e B LA b'ıv“l""an bifden İ sipi eh siyah bir 9 Oldular. Pen Yazan: Kenan Hulüsi cere yanındaki adam yüziünü bu- rul:uıdu. r dışarı canim! de. di; bvnnı'l mvkı bileti al; üçün. cü yolcularla git! Buna rağmen köylüler anlama mış davrandı. İkisi de yanyana oturuyorlardı. Başları eğik, ya hut kompartıman kapısından dı- şarıya, her gidiş gelişte gördük. leri stepe bakıyorlardı. Kontrolör: — Yok beyim, dedi; hani ra, hatsız olursanız, çıkaralım, Köylülere döndü: — Demek ki, dedi; Bozöyükten siniz?.. - k'nır köyündeniz! . kiniz de mi?, !kımlıde Be kardeşim! Birinci mevki yolcusu şiddet le fırladı; ve başı ilzerindeki va- liz rafından aldığı küçük bir pa- | koti yanma koydu. Tıpkı bir hu. dut gibi koyuyordu, Paket köy. lülerle kendisini bir duvardan farksız ayırmıştı. Bu yaptı; ve kontrolöre <lr. atle dönerek: * — Olur münasebetsizlik — de | ğil! dedi, Sonra biraz daha kenara kıklı kendi kendine: — Birinci mevki, dedi, birin- cx. üçüncü, hasta, Eskişehire ka. dar., İnönü, siyah ayaklı böcek fur. gonların önünde birdenbire gö zükmüştü. Keskin bir yarın a- tında ağaçsız ve sususz gibiydi, | BSarısu © tarafa doğru başını çe- virmeden kayıtsız akıyordu? Köylü: — Ahı, dedi, eski günler!.. Yir. | mi sene evvel; O'nun ayakta dur, | duğu tepe! Kalın ve kocaman eli, bütün hıziyle giden trenden âdeta uy- rılarak, gehrin balısında bir te- peyi gösteriyondu, Pencere kena- yolcu: — Demek ki, dedi; düvüştün! Köylü sadece başını salladı: — Şu tarafa doğry, dedi; Gün. düzbeye doğru harp ettik. 126 kişiydik, Sabahti. Akşam Üstü İdris çavuş birer birer sayda: . On yedi kişi!” Birinci mevk yolcusu: <— Yü, etti; Gündüzbey he tarafta diyorsun? Köylü kalım parmağını geride, İnönü karşısında bir tarafa doğ, ? , Tırnakları, tahta kadar sert bil gözüküyordu: — Nah; şu tepelerin arkası! Köylü bir saniye durdu: — Dövüştük; dedi; bir defa sırda da muhabere tellerini kes- tik! Birinci mevki yolcusu dudak- Tarını büktü: — Hı, dedi; demek ki muha. bere biliyorsun ? Köylü hafif güldü: — Eh, askerlikte öğreniver. mişuk' Bir de muzika çalarım! Bunu, daha fazla gülerek söy- lemişti; ve bir dakika, bir bora> zanda Y.ı'ıiıı bir "ti" işareti vu'L damarları gişer gibi oldu. Somı stepin bir tarafına takıldı. Aıçık pencereden hâlâ yakter bir seri. Hik esiyordu, Köylüler Eskişehirde — indi. Kontrolörü çağıran birinci sınıf yolcusu: — Şurayı temizletin, dedi; öl, mi — Yaman adamdır doğrusu ha; diye konuşuyordu; bütün öm rünü köylü için harcayıp bitir- di, Köy seferberliğini ona borc: luyuz! Köylü ruhunu bilir, köy- lüleri sever! Kulak misafiri olan polisler - den biri: Bi Ya_ etti, tevekkeli değil... bir köylü ile berah" seyahat ediyordu! KENAN HULÜSİ Keresteciler hattında çalışan otobüsler Son zamanlarda Keresteciler - teftişlerde bulunulmıya miştir. İcabettiği takdirde oto- büslerin servisleri başka yerlere verilecektir, 17.9.1941 139 Tfit 1090 Ajans pArçalar Pzas Ajans 860 Haftr parçalar 830 Bvin saati 1285 Oyun havaları 1245 Ağans ERG0 Karışık Şarkılar 8.30 Karışık Program 14 08 Karışık yarkılar 1825 Ronuşma Daş politika Hüdikcleri 1R 47 Kadyo çocuk klübü 2015 Radyo Gazetesi 2045 Haftanın 'Türküsü #L00 Yirant Tukvimi 210 Baz Exzerleri 21 30 Konuşma (Sağlık BSanti) 247 Kiyaseticum hur handosn 2232 Ajans 12 45 Dans müziği :ırgımhı’Peqembe 17 Eylâl | 18 Fylal Şaban; 26 Meazır: 185 Şaban: 26 Hırıri 186 YH akiller Vanatı BZ Güneçin e 642 1La6 Öğle — u St İkindi — 1038 gç2t Akşam 1916 1408 'Yatsı — 2050 132 Tanak S0 SH vasat BsAS VK08 168? Y0 2048 531 | —:’:A—YIPLAR ı Nişantaşı Erkok orta — okulundan südığım tasdiknamemi zayi ettim, Yes nisini alacağımdan eskisinin hökmü yoktur. Nişantaşı — Meşmatiyet mahallesi Kevser sokak 19 numarada Cemal oğlu Şahan 300 No 4 Senlem'er, v 1 40 İstanbul Lâman dalnesinden almış olduğum relalik şahadetdamesini zayi gttim. Yenlalini alacağımdan cakisinin hükmü yoktur. Kümil oğlu Mahmut Torik. ... İstantul Eraniyet Müdürlüğü 4 ncü gübeden aldığım 31/30884 numaralı ikamet tezleöremi zayi etizm, Yonlgini alacağımdan cekisinir hükmü yoktur. Hsak Moşt Mulz oğ'a (81016) e | a Tatanbul Şehremaneti ntifua memur tuğundan aldığım allfus cüzdanımı za, yi ettim, Yenisini alacağımdan cakisi, zin bükmü yoktur. Topkapı Beyazıt Ağa Mahallesi Kulayeı soksk 1 numaruda Ademm oğlu 82? doğumlu Kteta Yazanlar, e. . Beyoğlu Askerlik — Şubesinden 922 tarihinde almış olduğum nakeri ter Bis tezkeremi zayi etim. Yenisini a, lacağımdan hükmü olmadığı Hân ölüe Bur. Galada Çeşmemeydanı Hoca bha- vn sokak 17T Noli bazode S18 der gumlu Hasan oğlu Mazhar Kıyak, A Bakişehir. Talim laburu tatbikat bölüğünden aldığım uskerlik tezkeree 48 S ÇAR Beşiktaş - Gençler maçı hakkında Merkez ceza heyetinin ı son kararı Ankaradan — verilca bir habere göre Beden Terbiyesi umum mü- dürlüğü merkez icra heyeti san yaptığı bir toplantıda Gençlerbir. liği — da yapılan Türkiye futbol şampi- yonası maçında çıkan mücasif hâ- diseden dolayı katl ve son kararı- nı vermiştir. Alman karara göre Gençlerbir. liğinden Mustafa beş ay; Beşiktaş tan Halill 3 sçne, Rifat, Şakir beşer ay, Hüsnü 3 ay, Şükrü, Hakkı iki- ger ay, İbrahim ve Şeref birer ay müözabaka boykotu almışlardır. Karar dünden itibaren meriyeto girmiştir. —HD Muvakkat futbol talimatnamesi Beden terbiyesi umum — müdür. liğü futbol müsabaka Lalimatna- mesi çıkmcaya kadar mer'i olacak olan muvakkat talimatı bölgelere | gündermüöğe karar vermiştir. Bu talimata nazaran klüp değiştiren- ler beş sene, bölge değietirenler de bir sene müddetle herhangi bir klüpte aynayamıyacaklardır. Mü- emsese klüpleri do aymı bükme tahdirler, Axkeri — okullar yalnız kendi - talebelerini oynatabilecekler ve hariçten her- kangi bir uzuv alamılacaklardır. Talimatta maddi bir menfaat mukahbilinde klüplere girenler, ha- sılattan para istiyenler, antren. manlara iştiraktan dolayı tazminat alanlar amatörlüğü ihlâl etmiş ad. dedilerek ebedi boykotla cezalan- dırılacaklardır. — Tecrübesizler arasında güreş müsabakaları Güreş ajanlığından: 1 — Zi eylül pazar günü ıqrq klübü salonunda * rasında; kafa kol ve burgu ınıııı— bakaları yapılacaktır. 2 — Tartı saat 11 de güreşler Baat 14 de başlıyacaktır, Tebliğ olunur, —H Tebliğ Tenix ujanlığından: İ Bölgece tertip olunan tenis tur- nuvalarıma Moda klübü kortların- da 20 ve 21 eylül tarihlerinde de Baat 14 den itibaren devam edile- cektir, Tebliğ olunur, mi zayi ettim. “Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. Beşiktaş — Yabancş gakerlik yube- zinde kayıtlı Kasımpaşa Bürüriyo- kuşu 16 mumarıda 322 doğumlu Müsnü oğlu Rocep Tatkam. .. 7.0.9641 Cumartesi günü nüfuş küğü dımla, askerlik tezkeremi ve arabacı enliyetnamemi zayi etttm. Bulup geti- Tene 3 lira vereseğim Üsküdar Bülbülderesi - Kösedayı sokak numara 10 da İbrahim Gür venc. (81270) UÇ KÖŞELİ ŞAPKA ayakkabılardan üç köşeli sapkaya kadar bütün elbiseleri Boşiktaş takımları araam” | takımlarında | MUGIZELER DOKTORU Pi TIGRILLI Türkçesi: MUZAFFER ACAR Bu muazzam elektriklik rok. lâm yetmiş beş metre yük- sekliği ile Glotenburg sema- larını delmektedir, Ayrıca yirmi katlı muazzam bir binahın üze, rindedir. Bu muazzam binanm ismi “Budhx sarayı" dır, Ve ga- riptir, biç kimse bu muazzam müesseseye niçin Budha isminin verilmiş olduğunu öğrenememiş- tir, Budha sarayı muazzam bir teş kilâtı gösterir, binanın her lara, fı telefonlarla biribirine bağlan. mış, hattâ bazı katlar arasında seri telgraf muhabereleri temin | olunmuştur, Dört üdi asansör ilk | on kat arasında münakaleyi te min etmektedir. Ayrıca diğer dört ekspros asansör de üst kat- lara insan taşımaktadır. Telefon gebekesini idare için yirmi tele fotcu kız vazife görmektedir. Mektup, telgraf nakleden alıcı ve verici âletlerden maada me, murlara sıcak sandöviçler ve so. ğuk içkiler dağıtan tesisata da maliktir, Müessesenin içinde bir banka, bir matbaa, bir telgrafha- ne, bir küçük hastahane, bir ©- zahane, bir kimya lâboratuvarı ve bir demiryolu idaresi vardı, Son kat tamamen fikir veren bürolerla doluydu. Bu istişare büroları dört kısma ayrılmıştı.. Birincisi tarihi araştırmalar ve bütün dünya üzerinde büyük muyaffakıyetler kazanmış iş. ler ve bu işlerin şahıslar ve ce- miyet üzerinde oynadığı role da. ir istatistiklere aitti. İkinci k- sım imtihan, ve bröve ve proje, alım satımına tahsis olunmuştu. Üçüncü büro lâstikli maddeleri bulunan konturatlara, gerefli ile gerefsiz arasındaki hudutların a raştırılmasına, — dolandırıcılım, hırsızlığın, meşru, namuskârane bir şekilde gösterilmesi işine ay, rılmıştı. Bu fevkalâde ince işin idaresi için Teodor Zuifeld kendi dava- sında müddelumumi mevkiinde aleyhine hareket eden ve hâkim. lik hayatı pek yüksek olan Van Gog'u tavsiye etmişti. Burada ismine ilk defa rastla- dığımız bu şahsiyetin büyük ka- biliyetinden Zuifeld emin bulunu, yordu, Dördüncü büro da bir tat- biki rubiyat mektebi vaziyetin. deydi, Burada bir salonda tale, belere en âdi gşeyleri — insanlığın en düşük hislerinden, en zayıf hislerinden istifade ederek, far kat gok büyük bir fdakârlık ya, pryormeş gibi göstererek satma- nın, sürmenin usulleri öğretili . yordu. Bu mektebe giren talebeler, duhuliye veriyorlar, bilgilerini |- lerletmek istiyen bahriyeliler çol dıkları veya gümrükten kaçır - dıkları kumaşları bu — mektebe maaş olarak veriyorlar ve bura, dan mezun olan talebelerin hep- ÜÇ KÖŞELİ ŞAPKA Bi ileride halk! namusluca dolan. ;'lırm.mu: usüllerini öğreniyor - âar... Artık bu mektepten çıkan ta- lebeler çaldıklarr, gümrükten ka, çırdıkları matları bu mektepten mezun dilğer talebleere gizli olâ rak böğşte bir fiyalına sattıkları zaman, hem satan, hem alan memnun oluyor ve bu gekilde mektebin çok büyük faydaları o, kuyordu. Bu mektepten fevkalâ- de mahir esiki kitap sarcıları çık- tı, Bu mektente sahte dehâ aat, mak, hatalardan istifade etmek, nezaketi istismar etmek, kabili- yetsizliği işletmek gibi yüksek dersler verldi. Gazetecilere bü. yük davalarm istifade temin ©- hunacak şekilde nasıl müdafaa edildiği öğretildi. Ressamlara büyük blöf, sanatı öğretildi. Bu sanat kötü bir res- samın elinden çıkan kötü, bozuk hatlara, ışığı fena hesaplâmaları nihayet resim bilgisi noksanları, na isim vermekten ibaretti. Çolk basitti; fakat çok güzel idare et mek, hataya bütürizm, primitü, — rizm, sembolizm gibi isimler ve- rerek yeni bir sanat doğduğunu, hattâ yaratmak, yaratabilmekti, Piyer Sen Silven diyordu ki: “İyi bir tablo ile fena bir tablo arasında hiç bir fark yoktur. Bür tün mesole iyiyi de kötüyü de Batı mııım bilmektedir, 'e Piyer Sen Silven bugün lııvr müzesinde- bulunan Vato, nun meçhur (Piyero) isimli tab- lolarının bir zamanlar bir antika, ct dükkünmnda uzun müddet dur- duğunu, fakat kimsenin çıkıp da 18 frank mukabilinde bu tablor yu satm almıya yanaşmadığını hatırlatıyordu. 'Teodor Zuifeld de şu mütalea, yı ileri sürüyordu: Bir milyon ve- Fecek bir tek insanı bulmaktan ziyade birer frank verecek bir milyon insanı bulmak daha ko, laydır, İşte bu esaslar ve bu fikirler üzerine kurulmuş olan Budba girketi, insanların bütün zaafla - rmdan istifade ediyor, insanlı - n bütün hususiyetlerinden bir mernfaat çıkarıyor, bizim nazarı, marzda çok temiz olan hisleri i nahışlarımızı — iştifada etmesini biliyordu. Pyer Sen Silven şehirde yüz. lerce otelin idaresine nezaret edi- yordu, Bunların elddiyetine hiç kımseouurzkbn'şekndı—hleıü söyliyemezdi. Odaları daima iç içe geçme or lan bu otele müracaat edip de birkaç sazt geçirmek için yer is. tiyen bekârlar derhal kapıdan kovulurdu. Fakat bir kişinin iki oda tut> ması ve yanındaki odaya istediği kimseyi Mmm memrnu değildi. (Devammı var) tün bunların sebebi budur.” giydi, Kılıcı taktı. Kırmızı pelerine büründü. Bastonu ve eldivenleri kaptı. Don Bugenio de Zunica gibi paytak paytak yürüye- rek değirmeni terketti. Şehre doğru yollandı, Zaman za, man kendi kendine bir cümle mırıldanıyordu. Bu cümle. nin içindeki fikir gu şekilde hülâsa edilebilirdi: 'Pukılı' Zaptiye müdürünün karısı da güzel bir kadım,,, XXI LORD CENAPLARI. KENDİNİZİ SAKININIZ Şimdi değirmenci Lukas'ı bırakalım da, değirmende “ııtmi Fraskitla'yı wlltlmııdın. değirmencinin bu şayanı hayret koşifleri yapmak için değirmene döndüğü zamana kadar ne olup bittiğine bir göz atalım, Kocası geri gelinceye kadar yatmamıya 'karar ver. miş olan ve gimdi yukardaki yalak odasında örgüsünü ö- ren değirmencinin muztarip karısı binanın bu tarafında- ki değirmene su getiren kücük kanalın istikametinden yü. rekler paralayıcı feryatlar işitmiye basladı. Tomy ile ko. casının hareketi bir saat olmuştu. — “İmdat! Boğuluyorum! Fraskita! Fraakita!” Bu. bir erkek sesiydi ve bu ses Üümitsizliğin melân- kolik ahengini taşımaktaydı. 'Tasavvur etmemize imkân olmryan bir dehşet içinde kalan kadın: — “Bu, Lukas olmasın?” diye düşündü. Yatak odasında Sansarın, bize daha evvel bahsetti: ği küçük bir kap: vardı. Bu kapı değirmene su getiren kanalm üst tarafına açılıyordu. Bir dakika tereddiit et- meden kapıyı açtı, Gerçi kendisini imdadına çağıran sesi tanımamıstı. Şaşılacak olan şey, kendisini zaptiye müdü. rüyle karşı karşıya bulmasıydı. Tam bu strada kanalın hızlı hızlı akan sularından dişarı çıkıyordu. — Elbiseleri sırsıklam olmuştu, Ağzındaki suları fışkırta fışkırta; Betbaht adam tekrar göz yaşlariyle boğulmak üzere idi, Fakat bir kere daha asabiyetine hâkim oldu, Kelime- lerle değil, korkunç bir hareketle şunları ıövlrmd: istedi! — “Yukarı! Yukarı!, ” Dır hayvan gibi merdivene tırmanmıya başladı. Bir eli döşemedeydi. Diğer eli geniş ağızlı silâhı tutuyordu.., O rezil tayin kâğıdı dişlerinin arasındaydı. Kilitli olan yatak odasına geldiği zaman anahtar de” liğinden ve tahta kapmın aralıklarından sızan lâmba ışığı güphelerini teyit etti: - “İşte burdalır!” diye tekrar söylendi. Bır an kalbinin acısını içmek ister gibi durakladı. İçerden hiç bir sea gelmiyordu. Ümidin korkak sesi: "Ya, icerde kimse yoksa!” diye mırıldandı, Tam bu esnada içerden birinin öksürüğü işitildi Bu, nefes darlığına müptelâ olan zaptiye müdürünlüli kısık öksürüğüydü, Hiç şüphe kalmamıştı. Muazzam bir deniz kazasını andıran felâketin ortasında kendini kurta racak bir tek halâs tahtası yoktu. Lükas karanlığın içinde korkunç bir sekilde tebee. sgüm etti. Ruhun bu parıltıları karşısında karanlık, nasıl karanlık kalabilirdi?,. Bir erkek kalbinde arada s7rada Lutuşan şeylerle, berhangi bir işkencenin ateşleri nasıl mukayese edilebilirdi? Neyse, düşmanının öksürüğünü işitir işitlmez değir- menci Lukas da yavaş yavaş sükünet bulmıya başladı. Daha evvel söylediğimiz gibi onun ruhu böyleydi. Haki- kat anu wpredm daha az incitmişti. O akgam Frasakitaya söylediği gibi rubunun h t olan itimadı kaybottiği an- dun jtiberen bambaşka bir adam almıya başlamıstı. Önun karakterini evvelce tasvir ederken mukayere ettiğimiz Venedikli zenci gibi, inkisarı hayal, aşkını bir darbede yere sermiş ve birder ruhunun ub:ıtini değiştirmiş, dün, yaya, veni kavusştuğu bir âlem gibi yabancı bir nazarla bakmıya öonü İebar etmiati, Yalnız onun huyu farklıydı. O Desdomona'nın hissiz

Bu sayıdan diğer sayfalar: