MUGİZELER DOKTORU Yazan: PİTİGRİLLİ Ve ihtiyar bekçi netiteye var- di — Müş ir ve Mmülgterinin daima hakkı vardır. âa bög aşağı on — yukarı bir vinip Morin veya bir t yâ uçman'n daha İ tağını düşünmeğea l Sıcak su musluğutu açarak ban- u doldurmağa — başladı, ipekli Pijama Çıkardi v t uşağı Sen Silfenin hiç bir za- man koymağı uljmal etmediği kü- Şük bir paketi Aramağa başladı. Hattâ bavullarığiı hazırlarken u- #ağı uvvelâ bu paketi koyduğu için “aima bütün diğer eşyanın altın- n kalırdı, O: için evvelâ kra - Yatlar, sonra İn Ti Sandov'un ye rdi, Bu pakette iları vardı, tamamen dolmuş arlar odadaki camlar bBuğulamıştı. Bunların üserine par Makla Jüdi ismi yazılabilirdi. ,, Banyodan çıktığı zaman Tüodor Zaifeld Mvanta kokulu penyuva - Tna sarıldı ve bir müddot pence" Tenin önünde durarak derin derin hefes aldı göğsünü kuvvotle oğul- furdu. Bir kilisenin saati dörlü Furuyordu. Talk ile kurulanmasmı tamamladı, ağıına bir parva şik - '0t attı, masanm Üzerindeki aba- İtrim Mnbeyi yaktı ve oturma - dan iskambil kâğıtlarını dizmeğe Saşladı. Evvelâ iki muvazi sıra YaDtı, sonra bu iki sıraya amut ge- İta üçüncü bir sıra kâğıt dizdi, ba- & küğıtları da çaprastlamasına Tıraladı ve boş yerleri de kalan üğıtlarla doldurdu. Ş Bazı kâğıtların yerini değişlir- 4, fakr ağa başladı. Fakat fal Almryor, bilâkis tıkanıyordu. Mu- hakkak bir kâğıdın yerini başka bir kâğıtin. değiştirmek lâzımdı. Yani kendi kendine hilö yapma - N icnp ediyordu Kâğdın yerini döğüştirdi.. Füt Açıldı.. Teodor Zuifeld, kendi kem- “İBi kandıran kimselerdendi. Fynra yattı, uyudu.. gıkan VI Jüdi Ölper,, - Jüdi asıl iami değildi. Asıl ismi İldit dnima, kompliman yapmak #veslisi kimselerin; “Ben sizin İn Holofern olmak — Sstiyorum.,, Ülye gülünç bir şekilde ilânr aek Mimclerine man; olmak için ismini Üdi olarak küçültmüştü. Her zaman parmağında taşıdığı 'ir yüzüğün içine şu düsturu kaz- : “Kalm kafalı kimselere kaşSamülüm — yoktur.,, ve kalın *Vah, gabi kimselerden kaçmak “in dünya üzerinde muttasıl yer bir bar açmış ve bu bara “Kö- © barı, ! garip bir isim ver- Çsti. Ama bu ismi vermekte kas- Mahsusa vardı. öşode buluşuruz.,, z randevu — veroceklörini etmişti, Filhakika şehrin kibarları bu aptaka sözü 1 kadar tekrar ode- mon kargıdeki yüz . Jüdi Olper f gazinonun sahibinden yarım bir servet alarak işi bi- ere, mücevherala ve bu yarım miyon ile genç kı lealinde yaşattığı hayalleri- M hakikat olacağını, — sıhhatli, K İdcalis: bir koca bulabi- MEğini tahmin — ediyordu, Fakat bir hissf —jinhiraf zengin bir — tilocarla gördü, Bir kaç Rük evlilik hayatından sanra Ko- inn sar'alı olduğunu gördü. Fil ika sar'a denon hastahk, Lut- Sözar, İTakendori kebir , hem de üztelik kdi,. Bir söz söylerken birden (a alırmıyacak hatalara * Simdi burada « ' Pe Aafaletinden bahsotmek n Yarar? di Olper de nihayot herkos hayatm arkıdağsız, fakat bir Türkçesi: MUZAFFER ACAR 15 çok düşmanlarla beraber oynana bir oyun olduğunu anlamıştı. İzdivaç hayatımda bu şekilde inkisarı hayal bulan Jüdi Otper kocasmın kasası ve — kasadarı İle beraber Afrikaya kaçtı. Kocası müthiş bir buhrana tutuldu dakti- losuna bir otomobil hediye etti ve Allaha güvenerek boşanma mad « raflarmdan kaçan bütün erkekler gibi: “Allah onun cezasını vere- eektir,.,, dedi, Bir kaç ay sonra Jüdi Olper Af- rikada bir kauçuk ormanı satın I. dr ve dostunu topraklarının idare sine memur eltikten sonra müca. dele için Avrupaya geldi. Fakat kocasından — ayrıklıktan Bonra kimseye taarruz etmek vo- ya kimsoyi tahkir etmiş (« k m güyreti — earfodiyordu. İnce görüslü bir kadın olmuştu. Yolda fasla süratle herhangi bir otomobll Boförün küfür etlmesine ep vermemek için dönüp ger K kerde bir LĞf y duğu zaman da mek gibi âdi bir zevke etmiyordu, Usulü dairesinde işleri gitmok ve blöf yapmak onun nezaket ka: yi arasında idi illarını göste tencs Jüdi- Olpor'in avukatları ağk bahsinde iflâsları tasfiye —ile uğ. raşan bir. memlekette — boşanma davası ile meşguldüler, Jüdi Olper de herkes — gibi bir çok batalardan geçmişti. Filozof. ların büyük tavsiyeleri, küçük aklıselim hapları, mebus babasının nasihatları, hiç biri para etmemiş- t. Çünkl başkalarının geçirdikle. ri tocrübeler insanr hiç bir zaman ikaa gtmez, “Çok gezen çok bilir.,, Gderlör.. doğru.. Fakat bu yolculuk hatadan hataya atlıyarak yapılmalı.. 8 yoloğların, tarihçilerin, ahlâkçıla. rm, doktorların yazdıkları o kadar eserlerden sonra bugün insanla « rın artık biç bir hataya düşmeme- dleri lüzamdır. Fakat yine bugün her insanm hayatı toşebbüs halin de en hatalarile başlar ve hata ile çolik ustranm icadma kadar her zaman kesisi aöylerden sakım malarını çocuklara tavsiye oder. ler. Facat çocuğun bunu tamamen anlıyabilmesi için hiç değilse eli- ni bir korea çakı jile kesmesi lâ- zundır. EĞİMİKAÂYE| Vapurda etrafımdaki tipleri tetkik ediyor ve tnaanların yüzlerinde birgey. ler olkumaya çalışıyordum. Sanki bü: tün insanlar bembeyaz ve çizgisiz hir Küğıt parçaa gihi renkaiz. —münasız. Hiç bir gey ifade etmiyorlar, Hinlbuki ban oclardan mevzu çıkarıp bir hikâ- ye yazacağım. Başlangıcı, vakası, hee yecanı ve her hikâyede olduğu gihi Büzel bir çeşnizi olan hikâyo. Aşka, maceraya, cinayete, yalaacılığa, de- dandırıclığa Kit olabilir. Yeter ki baş- Jangıcı ve bitişi güzel Olsun; Okuyan: Bu da tar hikâye*., Yazık geçire diğim vaktime, demezin.. Kafamam içinde Üpler yaratıyorum. Evvotk bir gene kızı Aşık yapıyorum. yma, bir başka sevgili çıkıyor, iha. ediyor. Birzinci sevgilisi iyin zarkır varıyor ve tokatlıyor omu.. Amazn Küru bir mevzu. Öyle ise öldürsün diyorum, Öldürtüyorum. Geme bir gey ifade etmiyor. Buns bender mevzula ryın ne güzçileri var. Çok, zengin bir genci pcmadan, merhamet — ecmeden gorül, porişan bir hale koyuyor, dilen. ciliğe kadar düşürüyorum. — Bu hale 3çk yüzüsden düşmüş olsun diyo- rum. Bir sokma ekmek - dilenirken, kendiaini b hale düşüren lik gözüğrir &1 aevgilisiri kürk mantolar içinde gö- rüyor. Kafamı uğuşturup mevzuu bir daha baştan sona düşünüyorüm.. Aah. pe bayağı bir. mevgü.. geno olmadı.. düşünemiyorum — ve Artık bir şey karar veriyorum: Ş — Bağlin Bikâye — yazamıyacağım.. Mevzuların hepek kof, hepıt bayağı.. Okuyucunun bir kaç dakika da olâa gaktini almaya bakkım yoktur Gözlerimi kapayıp dalryorum Derin bir ab gekiş duyuyorum. Öy t bir ah Ki, boşlukta kaybolan b iç is, Barki sahibinin — terahladığını kıra huykıra gidiyordu. Görlerimi netım ve yanıma döndüm. HHi kacın yazyana oturmuşlardı. Sole gur yüzl, ak saçir fakat blir melek kafa> temiz yüstü olan: — İşte dedi, Güt ve Büllül mace. gel rası bu., ! Hüseyin Enveroğlu Üsküdar Gülfem hatun #o No, 13 de öğreti Talât Göksel ile öğretmen Nüzdet Tok. Üsküdar Kazatker Ahmet ef, mal, Hacı Hüseyinbey so. No, 23 de Orhan Dinçsoy ile “mühtodiye,, Safiye Karayonapolos, İcadiye Miroğlu 80, 47 de dişçi Ardaş Eikmekçi o Dalila Numuan, Beylerbeyi Aptinğa mah. Novni hal so, 14 de memur Taci Tülga ile Mualiâ Oranaa, Mustafa Kım- el ile Penbe Tekin, Gedikli ustça. vüş Cihat Kutlusoy ile Nazmiye Sipahi, Bahattin Yanar ile Mediha Yanar, Mehmet Teker ile Müflde Ba- lan,, Mehmet Öztoygar ile Noarin Güner, Sabri Huş ile Malde Vi- dan, Bahzi Marduçi İle Hidayet Alpman, Hasan Pırlanta İle Hadi. ye Melâhat, Ertağrul Günışık ile Mübacoel Atamer, Suat Ami ile Melek Giriş, Süleyman — Telkel ile Ayge Gönenç. Hüseyin Karayağız- oğlu ile Hatice Trmak, 'Ahmet Hakkı ile Sabahat £ hi ile İxmet Odabı Taci 2 Badrır, Feridun Namah ile Hami, Camal Öztürker ile Fatma Dok- aan Küzm Çoltuk ile Rüveyda Atıcı, Fazlı Köylü ile Hanife Türk yılmaz, Sadık Tatlıdil ile Ayşe Çı- ralıçam, Hayri Boralı ile Meliha Karaduman Kerim Sebati ile Sai- me Sardunyâ, İbrahim Kurtulmaz ile Hasibe Beya, Hacadun Ke- menci ile Aşçavuz Busdık, Zafer Orsunkan' ile Berrin Basar, Kadri Kabalak ile Fatma Yılarcan, Hü- Beyin Diptas ile Güllü Akkaş. Üsküdar Selimiye Şerif kuyusu B4A de Marakazs vapuru kaptanı A- H Gürşen ile Muzaffer Kaynaş, Refik Südüak ile Rikkal Özgüner, Rıma Güvaş ile Adalot Öner, Boğoz Zulih ile Margaret. Ramazan Yıl- maz İle Fatma Sevinç, Nuri Kı - hlika Öre, Hüseyin Yi- Y Paker ile Fatma Mübeccel, ile Hikmet, Yakup Özanlar ile Makbule H yin Başaran ile Makbule Birson, AM Konya-ile Şerife-Gürkök. Mu- hittin Denrez Üe - Nurhayat Açk Mohmet Gökerman ile Saniha İaa Yıldız ile Hacer Hemel, Bili Tuna ile Necmiye Çay evlebmiz- lerdir, Kadıköy Evlenme memurluğun- da evlenenler: Nüillet gazetesi sahibi Yusuf Ke nan Kutay ile Neriman Berkman, Manav Nuri Tetik ile Meryom ÂYIE £ Kiski Gderir insanlarınm hislerini kamçılıyacak bir isim “Gül ve Bül bül,.. Fakat aonunda — bir de macera var.. Meğer bu solgun yüzlü kadın, bon hikâye mevzuu düşünürken, müs cermsıni anlatıyormuş. Gözlerimle mevzu ararken kulakla. rım uyumuş ve kaçırmışım. Şimdi hi- küâye mevzuunu filâm — unulmuş, Dan merak etmeye başlamışlım. Ne idi bu Gül ve Bütbül hikkyosi. Haydarpaşada ayrıldılar ve solgun yüzlü, ak saçlı, melek kadar tatlıi yüze Mi yağir kadın solgun bir gül yaprağı. nn titreyişi, ürperigi gibi gülümalye- Fek veda etti ve ağır adımlarla yik rüdü. Ben de gayri ihtiyari #yağa kalksrak takip ettim, Hiç etrafa bak. madan yürüyordu. Adımları o kadar muntazam, yürüyüşü o kadar hafifti Ki Banki bir rüzgür, kuru bir yap oşlukta imcitmekten — korkarak rdu İstaayon binasını” kıvrdınca atlı e rabalardan birine işaret etti. Ayni durgun ve ağır hareketlerle içine gir. dL Azfaltta at nalmım çıkardığı tok sester içimi ürpertiyordu. Şu anda bir arabanın bile benim için taşıdığı mü- nalâr vardı. Takip edecektimi. İkinci bir araba. ya da ben atladım. Gittiğimiz yeri ifşa etmeğe hakkım yöktur, Söyliyebilirim ki, epey sanra solgun yüzlü, ak saçlı, melek kadar tatir yüzlü kadmım arabaaı minimin! bir köçkün önünde durdu. Kadım indi, Ben de indim, Arabacıyı — aavdıktan sonra etrafs abka baka ve yavaş ya. vaş ilerledim. Köçk uzaktan benim i- gin esrar dolü bir yerdi Hind diyarı. nın mabetleri benim için bu kadar en. terezan ve cerarlr olamazdı. İçlinde tuhaf bir halecan — vardı. Kalbim çarpıyardu. Bir gey öğrenemi yeceğimden korkuyordum. — Kimseye de soramazdım. çünkü bu köşkün el rafı tenha idi. Biraz daha yaklaştım. Şansım varmış, yahut GÜL ve Bül- bül macerasını öğrenimem muküdder. 26.6.941 Dertloşare santi 1815 Radyo caz orkestramı 1980 Ajans 1846 Dünya şaricıları 215 Radyo Gazetesi 20.45 Rovflar pillklar 21.00 Zirant Takvtmi #L10 Söle şarkılar TL.25 Kan'atkâria- z ke, müşayor. 2140 Radya senfoni örkestrms 3230 Ajana BEAS Onsbund 758 Hatif parçalar TAS Ajanş 8.00 Hatit Parçalar 8.30 Evin saati 12.38 Şarkı ve Türküler 1245 Ajanı 18.00 Rarışık PTog ram 1815 Peşrev ve oyun havaları 1830 Karışık program 1808 Fasıl sazı 18.30 Konuşma Memleket postası 1840 Radyo caz erkesirnsı 19.00 Konuşma Manisa Yeni ve mebzul bir suya kavuşacak Manisa, (Hususi) — Manisa belediye biliçesi geçen sene büt. çesine nazaran 90 lira faslasiyle 160.585 lira 66 kuruş olarak ka. bul edilmiş ve tasdik edilmek Üzere vilâyet makamına — veril- miştir. Bu yıl bütçesiyle yapılacak iş, ler arasında bölhassa kayde de. ğer işler su, itfaiye, rasat kule. Bi, İlâğım tamiratı, Karaköy sam. tinde yeni bir mezarlık vardır. Getirilmesi kararlaştırılan su Manisanm doğu cihetine düsen ve Murad (Manisa) dağının ete. ginde olan (Akpınar) aamiyle martıf olan sudur. y Bu suyun gşehre akıtılması i- çin belediye reisi Avni Gemici. Di akında Ankaraya giderek, büyüklerimizle temaslarda bulu. nacaktır. Bu su, sulama işinde kullanılacaktır Altın Fiyatı Dün, bir altının fiyatı 24,5 ra, bir gram külçe altmın fi ise 308 kuruş, beşibiryerdeni ise 108 lira ici, Mar. Göztepe Tepegöz so. 27 do memur Müfit Titas İle Türkün-Ak. yüz. Turanbaşı No. Zi de memur Nüzım Yetik ile Azize Öztek Kadıköy İkbaliyeo kuyulu s0, 5'de Ozsman Özcan e Zehra Yöşilsay. Subay Hayrettin Südar ile Fahrün nisa, ziraat muallimi Abdülmecit ile Makbule Kumduş. Kadıköy | 'ŞUNDAN BUNDAN: | İki Balıkpazarı Biri, meyhanesi ile, Balıkpazarı — diyince; bizim caddenin kodamarlarını hatırla. mamak kabil mi? Bazı üstadlar: 'İç büde güzel sev, vari Şuurun!” Tetvasınca Ba FT meyhanelerinin âdeta t baş” ları sırasına geçmişlerdi Romanlarda, şehir mektuplar da. edebi hatıralarda Balıkpaza. rı âlemlerinin biraz istibza, raz da tahaasürle karışık “yâd larını hep okumuşsunuzdur. Bu. gün bile icimizde, daha dün deni. lebilecek kadar yakın bir mazl- nin canlı hatıraları vardır. Hu. susi konuşmalarımızda bu tad" lardan biri, bana dedi ki: — Sen bilmezsin evlât, Dem ve demlaninek öyle bir ihtil tır ki bunu ancak içinin derin. likterinden vurulanlar anlar. ,Düşünün bir kere, ben, yalnız bir adamım, E.. Yalnız adam, akşamları, karanlık basınca ne Yapsın? Uyumak mı? Pöhh, bu. © kadar kolay değil — Affımıza — sığınırım Üstad ben ne içki düşmanıyım, — ne de aknm_cı_. Konuşmalarmmız ara. #mda içki “babında” lâ2 ediyor- sam dü bu, benim gazetocilik te. cessüsümün kafamda uyandırdı. Bi istihfamdara bir cevap ara. mak_um baska bir gey değildir. Yani, demek yorum ki, ben, Balıkpazarı meyhanelerine karşı Muhafaza ettiğim cehlimi gider. mek kararındayım, — ©O halde teessüf ederim ki Mevzuda tenvir edemiyece. gim. Zira bu bir eski hikâyedir. Onu okuyabilmek için ya bu ha. yata kavuşmuş bulunmak, yahut da er b'ıhmda.n dinlemiş olmak lâzım. Benim vukufsuzluğum ise cümle âlemce ayandır. — Her halkde tevazu göğteri. yorsunuz! Fakat madem ki böy- ledir, ben de gider. maballinde tetkik (” ederim. İşte bu acizi, Balıkpazarına “düşüre saik ve işte bu yazı. nın — Necip Faml müsaade. giyle — tekevvününe yarıyan te. Birler.. Bu yazı size yalnız “meyha. neden” bahsedecek değildir. On, da siz Balıkpazarımım aç mideler için birer fesat vesilesi olan bi. rinci amıf lokanta vitrinlerinin haş döndüren ve iç açan manza- rasmı da bulacaksmız. Onun, e. Damga so, 18 de talebe Sabahat- tin Cinali He Ümran Erg. miş.. Bana bu Ümidi versa, Küşkün tahta parmaklıklı deş kapısı üştünde solgun, kenarları yırlık bir ilân vardı Batılık Köşk, Bundan iyi fıraat o. lamazdı. Buna rağmcn ayaklarım tit reyerek, kalbim halecandan yerinden kopacak gibi yaklaştım. Ne elektrik, e zil v0 de İp vardı. Diş kapıyı göy- le hafif bir dokunuşla açtım. İlk gö züme çarpan, bahçesin çok bakımsız oluşu idi. — Köşke mi bakmak istediniz efen- dim ?.. Sıçradım. ve ürperdim. Solgun yüzlü, ak saçir, melek kadar tatlı yüzlü kadın karşımda idi. — Evet, efendim, dedim., — Buyurun — efendim. Her taraf gerabilirsiniz. Satıyorum Bustu, Elrafıng, kurumuş, yaatni. leşmiş güllere, böyası dökülmüş, çatı. aımın tahtaları kopmuş tahlalara bak- tı. Soara. — Kalması, yaşaması rum. Bakımsızlık — öldürüyor yaşamasını istiyorum. için satıyo. köştlü — Evet, dedim.. Biraz ihmal edil miş ama kolayca 1slah edilir.. Öyle bir gülümseyiş gülümsedi ki Bu gülümseyişle, bütün söylemek ia. tediklerini anlatmıştı. -Fukat müthiş heyecanlar ve aarsıcı histerle —meybu olan Masnlar, kendi duyuşlarımı büş> kalarma anlatmak ihtiyacı ile, gene kelimelere baş vururlar. O da bu gü lümseyişle, söylemek istediklerini an. Iatamadığına kanidi. Gerçi ben' çök geyler anlar gibi olmuş, fakat çok geyler anlâayatnamışımdır. — Biraz ihmal edilmiş değil, çok ihmal edilmiştir. dedi. 'Tam yirmi iki sene, — Ya. dedim. Sonra Hâve ettim — Şehirde oturuyordunuz galiba — Bülkis.. — Hiç çıkmadım.. Hep burada oturdum.. Bahçeyi dolaşıp arka kapıdan köye ke girecektik.. Arka taraf öa babçe Mi Yalnız burada ayak izleri vardı. ğer okumak zahmetine katlı nırsanız. safırları arasında çilek, D Gül ve Bülbül Yol Üstü çakı! olduğu içid belli olmu” yordu. Onun haricinde bu büyük bah. gede tok ayak izi yoktü. Halbuki are Ka tarafta xüçük bir meydanlık var- de, Üatühe sek sik oturulduğu belli o. Jan dbiz tafta kanape vandı, —Ortada etrafı çevrilmiş bir beyaz gül. Çok itina ile bakılmakta — olduğu mühüke kak olan bu gülün tam Üst kafes vardı. Tellerinde kuş ti kanât parçaları vardı. Bir kenâyda rengi benliz kaybolmamış — bir gaga göze çarpıyordu Burası benim mabedimdi.. Bura ya oturmak, gülümün kokusunu, Ku. şumun ötüşlermi — dintemek bana ea büyük saadeti veriyordu. Ne oldu bile Miyorum. Artık ne gül kokuyor, ne kuş sesi var, Anlıyorum ki, mabedim sihrini kaybetti. Onun içimdeki yori- ni öldürmemek için bu yuvadan ayrı. lacağım. Bolgun yüzlü, ak saçlı, melek kadar tatlı yünlü kadının gözleri bir gariplti. Vahşi bir bakışı vardı. Korktum. K- vet, bu bakışlar tabii bir bakış değikdi. Cevap vermedim. Bahal değiştirmek tatoüttn — Kaça veriyorsunuz elendim köş kür.. , Delgin gözlerini cevap verdi bana çevirmeden Fakat siz her tarafını görmedi nit ki.. Hele içini. Bir defa da buyu» ran, içini görün. Korkum bilsbütün artmıştı — Görmeyi büşka bir güne bırak: mama müsandenizi rten edeceğim, Bir fikir edinmiş olmak için fiyatını öğ. renmek istiyordum Gütümsedi. - Korkmayınız, dedi, Çekindiğinizi anlamıyor değilim, Fakat münasız bir kuruntu, buyurun, içini de gezelim. (Devamı yarın) AHMED REŞAD sosi ile, domuz eti ve sı cuğu ile kozmopolit balık pazarı, diğeri yaş hanımların da uğrağı alaturka balık pazarı... vişne, kayısı caneriklerinin â rengini, & vet diyanlarını hatırlatan gü muzun güzel kokusunu duyar ınız. var: lıkpi (İstani n kileri diyip ç bu bahıso gelmeden öl rinin saca şunu söylemek müm dür ki bugün artık an'anesi. lıkpazarı meyi d yeller esiyor, Esasen çoktanber ç Balıkpazarı meyhaneleri, Beyoğlu Balıkpazarma etmişti. Burdakiler de caddesinde hanelerin birer birer müşahede ile edindiğim ta nasaran Balıkpazarı VA plâğlar dururken pek az babâa viğit Balıkpazarmı ziyarette SuUr etmezimiş. Gelelim, Balıkpazarının — öl yüzüne,. İki yüzlü Balıkpazarının ikinci yüzü tetkike daha değer, İstanbulu, bir seyyah gözü tetkik ederseniz İstanbulda - iki Balıkpazarı bulunduğunu görür- sünüz: Beyoğlu ve İstanbul Ba. lıkpazarları. Beyoğlu Balıkpasarı daha zi. yade kozmopolit'lir. Meyhanesi- le, rosile, domuz eti ve sucuğu ile, hattâ diliyle burası Avrupa pazarıdır. Bunun yanında İatan. ! Balıkpazarı. diyebilirim ki, sapma kadar Türktür. Bundan dolayı olacak, İstan. bul Balıkpazarr müşterileriyle Beyoğlu Balıkpazarı müşterileri arasında dağlar kadar fark var- dır. Birinin müdavimleri hesabını bilenler, diğerininki ise, yi yenler.. Bu iddiamın ığu. nu isbat kolaydır: Bir cumartesi akşamı, Beyoğlu Balıkpazarma uğrarsanız evlere nasıl küfe kü- fe pazar nevalesi taşındığını gö. rürsünüz... < Halbuki bir de bizim alaturka Balıkpazarına bakmız. Burada bol keseden harcayan hovarda. lara rastliyamazsınız. gibi bir sey, Bilâkis, bir nesneyi yüz pa- ra aşağıya alabilmek jçin ilet ile satlcı arasında bir çekişme. dir gil:iîim görürsünüz. İstan. bul Balıkpazarının bu ucuzluğu © kadar malümdur ki şehrin dört bucağından — battâ Beyoğlu Ba lıkpazarımdan! — kopup gelen. ler var. Her maddenin kilosunu en a. gağı iki kuruş ucuz almak; bu, yurdun her tarafında olduğu gi. bi güzel İstanbulda da, istiyen- lere ucuz yaşamak imkânmın na. sıl gül »diğini gösteren ferah. latıcı bir hakikattir. Haydi ne duruyorsunuz, evi- nizin erzakını Balıkpazarından anİsanıza... Re İki konferans Eminönü halk€vindeı 1, — 27, 6, 9 cuma günü sa> at 17,30 da evimizin Cağaloğlun- daki salonunda, Yardımsevenler cömiyoti namıma prof, Dr. Kâzımı Tamall Gürkan tarafımdan (cemi - yetin çocuğa alâkası) mevzuunda bir konferans verilecektir. Konferans serbeattir, 2 26. 6, ©ti cumartesi günü akşamı sant 21 de evimiz azaların- dan muharrir Nusret Safa Coşkun tarafından (Yeni Edebiyat) mev zulu bir konferans verilecek, bunv Mmütecakiben temslil şubtmiz sene nin son temslli olarık, Sofokl'ur “Kral Ödip" isimli 5 pordelik tra. jodisini temsil edecektir.. Numaralı giriş kartlarının evi miz bürosundan alınması rica olu.- ik subösinden: Lise ve daha yüksek mektep mezunu olup da ehliyetname do yYecesi orta olanlar 1 ağustos ©41 tarihinde hazırlık kılasıma sevke dilccoklerdir. Tahsile devam et - miyen ve askerliklerine karar ve: İrilen bu zibi orta ehliyetnamali - lerin sevkleri yapılmak üzere gu- beye müracaat etmolori ilân olu. nur.