İngiliz kumandanı NELSON Nas'| dövüşmüş ve düşmâas- nını Nasıl Mağlüp etmişti ? İngiltere Cebalüttarık variliğine ve İonanma — başkumandanlığına — Ami. eğin! iabat etmiştir. İngiltere, Mmumeram — kuvvetleri ve musazam Mmesüliyetleri tevdi ettiği sümandanlara —datma birinci plânda shemmiyet vermiş ve bunun faydala- ı görmüştür. | Ka parlak — misallerinden biri da, meşhur Amiral Nehon'dur. 1808 y lında, Nepolyon, büyük davalara ket. dini atmış ve fetihlere hasırlanmıştı. Yagiltere, bunun önüne geçmek için dönacmasını Amiral Nelson'um idare- sine vermişti. Praasız Amiralı — Vitlensov otuz ÜÇ Fransts ve İsşanyol — gömlsi ile Ka- — Ölümle kucaklaşmakta olan Amirel diks'de Ve. Napolyonun verdiği emri, — soruyordu: bir türtü yerine getirmeğe ceraret & — — Nedir bunlar.. Ne oluyor?. demiyorlu. En nihayet Napolyosun Cevap vertyorlardı: Babrı tükendi ve şu emri verdi: — Verilen vazifeyi — yapmadığınız fakdtrde derhal azledileceksiniz ve ye- Fintze Amiral Rosifli getirlecektir. Bundan sonra - fazla beklenemezdi. Fransiz Amiralı, donatması ile Ka. diks'tan çıktı. Cebelittarık'a — gitmek Açin Ikt gün şaşırtma manevralar yap» &. Fakat Nelson, düşmanın — plânmı anlamıştı. Yirmi yoedi hattı harp ge- miat ile Franmızları takibe başladı. Trafalgar burnu çarkında — Nelson artık hüviyetini meydana çıkardı. Partak nişanları ve süslü üniforması Be güvertedk gezmeğe başladı. İagüiz Amiralı geniş bir mubar.br nizamına karşı ilerleme plânını takip ediyordu. Viktarinin Mizene baba Üngo sere ninde gu işaret göze çarpıyordu. " İngiltere herkestan vazifesini — Bir gemi batırdık., Bar Bir artlık Hardi tekrar geldi. Ami. Bir zaat sonru tekrar gelen Hardi: — Oa dört geml belâk etlik.. dodi, Netsan: — Lâkin ben yirmi gemi için ah detmiştim.. cevabını verdi. Hardı, bu sözün bir arsu değül, yeni ve kati bir emir olduğunu anlıyordu. Fakat Amiral son dakikalarımı yu- şiyordü. Filonun demirlemesini, müt- hiş bir fırtmanın kopacağını söyledi. Sonra: Bekilyor... — Artık müsterihim, beni öp Har. Üründi direklerinde de ga işartt a ndr v vArdK Miralay Hardi dix çöktü. Gözleri yaşlı |di İçi sızlıyarak derin bir acr ne Amiralini son dela öptü. Nelsonun sesi bafiflemişti. Ren, an zon iyitilen sani gu oldu: « — Hamdolsun — Yarabii, vazitemi yaptım.. * Gayet yakmda düşmanla harp., Muharebeye Framsızların — endahti a başlandı. Fakat Mngilizler mukabe. Je etmediler. Rüzgüsin dalüinde Herje. meğe başladılar, Franmızlar, Viktöri pin sebatkâr hücumuna amansız bir at daha açlılar. Nelsocun yazında bulusan birçok Pdamlar telef olarak güvertoyo yığıldılar, Amiralin, hususi kâtibi de ölenler hrasında (di. Viktöri, buna — rağınan Herliyordu. Rotasını hiç bozmamıştı. İyice yaklaşlıktan sonra Nelson Mi- ralay Hardiye: - Hanrisini beğenirsin? diye sor- du. Fakat hâlâ tek bir top atılmramış. tı. Fransızların ateşleri yağmur ba. dinde üzerlerine yağıyordu. İugiliz gee miİzi Franaız Posantör gemlelne o ka- dar yaktaşmıştı ci, birinden Gtekinin BüŞ direği tutulabilirdi. İşte tu anda Posantörün lombar pencerelerine ce- hennom gibi kaynayan hir ateş açıldı. Biran, bu gürültü içlade bir ses du. kapadı. Muharebe gene devam etti. Kadiks Hmanımda beş Fransız, altı İspanyol gemisi bulunuyordu. — Dürt zemileri İngilirler tarafından Cebela:. tarık'a götürülmüştü. — Üğü — batımı. mıştı. Üçü fırtmadan batmıştı. — Do kuzu kazaya uğramıştı. Tklsi müsa- Gemede harap edilmleti. Dörndü kaç. mıştı. Dördü aağlam * olarak kurtul. müş, dördü de muühafebeden — konra tutulmuştu. Bu çarpışmanm muvaffakiyeti Nel. #on plâmında ve Hardinia osaaretinde, vatan sevgisinde idi. Yirmi dakika sosra — gözlerini do | NİYAZİ AHMET yuldu. — Ah.. diye inildiyen bir saa. Kulakları aağır eden gürültü ara. memda bu gek naadi duyutmuşta? Kiğer Snildiyen — Nelson — olmasaydı düyulmüyacaktı. Fakat İngiliz Amiram Hinin etrafında — dolaşanlar, onum her Rareketini sonsus tir dikkatle takip #diyortardı. Nelsoa — omuzundan — yaralammıştı. Yülgtırken Hardi onu tuttu, Amiral: — Hardi, dedi, nihâyet bana yapa- caklarmı yaptılar, — Zannatmem May Lord. — Evet, bel kemiğimi kırdılar.. MNelson, eğır yaralı bir halde aşağı Andirlilyordu. Binden tekrar sezlendi: -« Hardi.. —- Buyurun elendim.. — Bak, geminla dümeninde yaprtan Ruzvelt —24 — Köçke doğru gelirken Takdir kı- a buluşmasının hikâyesini anlattı, Bu, et ve kemikten mahlük her hangi bir çiftin hırs ve beyecan dolu hikâyesi idi, Bitirirken: — İşte böyle! dedi, ikinci ders. te aşk elifbasmın ortalarına gel dik, Siz nc yaptmız bukalım?, — Bilmem.,, Yulnız en kopmaz rabrtalarla ona bağlandığımı anla- dim, Ne eser kaldı me de müce- sir. Bir gün senden, batırdığın ri hursun, İstersen yemeği bizde vi 'yelim, Sonra (Otel detranca) nın Gazhürseti Ruzveltinr. gla James Rüsvelt hir kaç güne kadar tayyare ile Hongkonktan Çumkag'e giderek Mareşal Şaşkangakle görügece'.tir. Macaristan Zağrebe maslahatgüzar gönderdi Budapeyte, 87 (ALA.) — Muçarista- aN Kühire masishatgüzarı Marosuy yeni teşki? olunaa Hirvatistamıa mer- kezi Zagreb'e tayin edilmiştir. Maron- &y hemen yeni vazifem başıma gide. cektir. Bulgar kralı İştipte Kofya, ©1 VAA ) Kti Boris ve dakaticde Prens Kiril olduğu halde iş- Übfe muvasalar etiniştir. Dedim. Fakat kalbim bir sani- ye durmuştu. Beynim uçmuz inmis - No kadar başım ağrıyor! Dodim; şakaklarım — oyulurcası- Türkün ruhundan doğan ve asırlarca yaşıyan Askerlik destarnlarımız Anadolunun neresine giderse. niz gidiniz, ruhunuzu titreten o kadar canlı halk şarkıları din. lersiniz, ki.. Ve bunları duyduk. manlıklar göstermiş bir Türk gencidir, Askere gitmek için ku. mandanın karşısma çıktığı va. kit kumandan: 4 — Sen köyüne git, demişti. Bıyığmda tarak durmiyanlar e. Üze silâh alamz. Genç Osman, o vakit cebinden çıkardığı tarağı, tüysüz dudak. larma batırmış ve: — İşte, demişti. Tarak, bıyık. larımın lıul.'ı'dı'd’u ruyor. * 'Türk sekerinin nerede hatıra. # yok kiz Cezayirin utak ufak evleri ndedir ağaları beyleri bilmez mani söyler düleri Trablus, Cezayir of. Askerlik her şeyden üstün ve ber şeyden mukaddestir. Bostana su bağladım İndim çıktım ağladım Yâri askere saldım Bağrıma taş bağladım Vay gelin vay, of gelin of. Bir diğeri: Ağam sen gideli dışa çıkmadım Topladım zülfümü fese sakladım A mintanlı yiğitlere bakmadım na suliyordu, Tükdir gayet tabü bir tavıtla: — 1İki ssaattir bu ağrıdan siki. yet odiyorsun; Hikin buralarda ye- ginmek için İnadından da vazgeç. Mmiyorsun! — Ben mi?T Ben hiç birgoy bil- miyorum. Eve gidecektik. — Otelin #trafmda,., Evet, gtelin etrafında.. — Onu bırak da gü rıhtima çı- kalma!, Takdir, münasip bir yer buldu; oturduk. İki saattir neler cereyan ettiğini düşündüm, Haftzamın soü mahkükâlını bütün kuvvetimle o. kudum, Hiçbir şey batırlayamadım. ve hiddetli hiddetli garsona emir- ler veren arkadaşıma: — Rica öderim, dedim, köşke gidecektiz: o vekıt akşamdı. Hal. buki kendimizi gece denizde bul.- düm, Ne oldu, Allahaşkma? Bayıl- drm ri, uyudum muü? — Ne o, ne öteki! Pek güszel yemek yedik; konuştuk; otele gir- miyelim, denizden doluşalım, diye ısrar ettin. Geldik. Poyraza kargı burada oturuşumuza — garson bile güldü. — Kurulmuş bir. makine gibi yaşamışım, Yaptıklarımdan hiçbiri hatırımda değil, İnanmıyorsun! Bu #htimal ki manzumel asabiyemizin henüz salaşılmamış bir hâletidir. Almanm samahati başıma, caki muhariplerin gürzü gibi indi, Balkona gürültülü bir muaiki ta- hatırasını yaşatıyor: — YAYT Turnalar turnalar telli turnalar Bize bir sözüm var inin turnalar Benden yüâre selâm edin turnalar Yemen illerine komn turnalar. hiç bir zaman korkmamıştır. Bi. lâkis onu heyecanla beklemiştir: Gitmez oldu şu dağların dumanı Kaoç yiğitler vermez oldu amanı Yarın sabah yine kavga tamanı Evsin kıratı aşın meydan günüdür Mor menekşe tüfeğimin demiri Tesitm olmam ölüm Alahın emri Jaziler havasr adr verilen —bir 'Londral 18 - 66 yaş & herkes pasif m , H Amerik için — türkü, askerin ölümden korkma. dığmı şöyle anlatıyor: Çekin kıratmı kalbant nallasın Kesilen kellemden kanlar akmasın qı!.:lıw Koç gibi mı Devlet sayesinde gezenlerdeniz. Bu aşk, bu ruh Türkün datma içinde yaşar ve yıllarla beslenir. Türk halkı, kendi yarattığı hâri. kalar destanımı, gâl Bamimi rubundan koptuğu şekilde kendi diliyle etebit ediyor ve ona ebe. di bir hayat veriyor. L DÜN 120 GÖRÜLLÜ HEMŞİR MERASİMLE DBİPLOMA ALDI ATAN müdafaasında vazife al. mak için bir müddettanberi ZönÜlÜ hastabakıcı kurslarına devam etmülte olan yüzlerce — İstanbul ba- yanlarından 120 zine dün öğleden sonra Beyoğlu halkevinde merasimle diplonaları verlimiştir. Msrasimde Vali ve Belediye — Rolisi Lütfi Kırdar, Örfi idare komutanı Örgederni AM Rüa Artunkal, Partt idare heyeti relsi Reşat Mimaroğtu, İstanbul kumandanı Öeneral İshak P Avni, ve Parti, vilüyet erkânı, gahri. | mizla tanmmış — doktorları hazır bur mandular. ” Tetikiki Marşmmdan sonra, Gülhane haatahanesi başhekimi General Dok. tor Büreyya Hidayet, bir nutuk söye liyerek hastabakıcılarıa — ve hemşire- lerin vatan müdafaasında — aldıkları yüksek vazifenin çok kaymetli oldu. Bunu, ağır ve maoşakkatli olan bu va zifanlı an hürmete lüyık bir vazife sayılmasını tebarüs ettirdikten sonra, askari hastahanelerde- vazife alacak olan hastahakım ve hemşiralari tahelk etmiştir. Bundan sonra halkevi başkanı Hik. | rem Tur, çok güzel bir hitabede bu- landu. Sancak, vatan ve namus için kanlarını dökecek olan kahramanla- Tn yaralarını saracak olan hemşire. ieri halkevinin iki bin &zaar namma General İshak Avni, gönüllü hemşire- dere diplomalarını tevzi etti. Halkevi spor kolu kızları —muzikli dana yapmış, milii oyunlar oynamış. lardır. Merazim sonünda — davetliler kardır. Yazan: HAYDAR M!PAcır #ıyordu. Gözlerimiz onun parmak. hğmna mıhlanmıştı. Bir tesadüf bek Hyorduk, Tekmil irademiz gözbe. beklerimizde toplanmıştı, O be < beklerin içinde yaşıyorduk. Bal . kona açılan kapılardan salona mik- patist dalgalar yolluyorduk. Arzu. muz kati emirler kadar muhitimi- ze hâkimdi. Bir an oluyor, onlara kadar asabı iştiyakımız or. tasından kopuyordu ve meçhul menhalardan göelen güörünmes kı. vılcımlar hadekalarımızı yakıyor- du. Takdiri bilmem; ben © kadar İkisi de balkona çıktı. Bu bir hakikatti ve parmaklığa dayanarak bizi! selâmladılar. Bonra geniş mer divenden bahçeye indiler, Hepl - mix evvelce konuşmuş, hareketi - mizi kararlaştırmış gibiydik. San. daln girmeleri için yardım ettik ve biz de yanlarına oturduk. Dört kü- rek muttarıd hareketlerle sandalı uçurmağa başladılar. Vapur isko. lesini dolaştık. Görlzan: — Artık dönelim, merak lar, Diye söylendi. Takdir gizli hir atılışla beline sarıddı, Tombul krz: — Ne ayıp!.. Diyerek kendini arkadaşımın zöğsüne bıraktı. Eli elimde ve müstesna güzelli. ği kalkindoydi Başımızın üstünde -. Gömeç, Cemile Kıroğla, Fatmla Yiğit- Fatma Karaceviz, Muazzez — Kelebek, Malike Zorlu, Rikkat Durusu, Z'ynet Akpımar, #mine Akbulut, Ziha Turna, lı, Rafika, Zehra Arsan, Mibriban Uzman, Münevver Güökalp, — Porihan Altıncı, Atiye Sezen, Müzire —Armal, Saadet Özpeker, Aliye tkman, Macte de Eagin, Meliha Erdem, Huriye Kea- kin, Zebra Şahan, Bedia Cayhan, Ne- sibe Sekmen, Hikmet Taraa, Sireyya Kutmu, Sıdika Erdircan, Hasibe Çetin. tepe, Mediha Tokat, Muazases Baykut, Hayriye Tarsan, Remtiye Diwlar, Mahfuze Ahmet, Aygşe Çürük, Feriha Tırhan, Hayriye Kut, Melike Alev, Fatma Ahdullah, Müyasser Ülker, Hurtyo Yüksel, Berna Değgeçen, Fik. ret Hasan, Sandet Brek, Fariha Gün. Kaliha, Haşdarpaşa Haatakanesinden : Hatlbe Beniha Sırman, Mevhibe Axsoy, Zahra Erafan, Badia Gürses, Afitnire Fikret, Ragibe Saoydaş, İllet ingiliz ta alp, Müzeyyon Ataş, Gehra Feridan. . e Nesibe Fatba Bulgat, ” Mülihat 5: | Bingaziyi bö caçimen, Fatma Zekeriya Ayasl, Mu- allâ, Münire, Edibe, Güzide Sönmez, Şaziye Tnhan Atakol, Melike Canko. rur, Rabla Kısultuğ, Sıdıka Hergüner, Samiha Güneş, Hafıza Çağlayan, Me- Hha Nalmet, Seyyare Bostaner, Zey. nep Dırican, Hattoe Didar ÖObay, Ay- şe Vuslat Evcim, Müyesser Güral. Gümüşsüayü Hastahancsinden: Meâbat Yaman, Ümit, Lütfiya Gü. vena, Enise Çıray, Nazan, Havva Ak. gÜ, Türkân Nuzire, Nigür 'Türk, Sas Naİ e. gemiler Mitralyöz Kahire, 27 (AvA) TÜ giliz haya kuvvetlefi $ tel üz fiye Misarkale, Seher Selvan, Fatma :’f,y___,,_g Macida, Bevim 'Zekeriya, Buna Alya> | yeziye ve M nak, Nesibe Sevengil, Sünbül, Reda, Suzan, Mutna Attaroğlu, — Muşgaffa, Balma Çevik, Nadire Azer. bizimle beraber yürüyon M bir «y, yer yüzüne solgun şalak ay dınlığı vermişti. Beyat beşörtüsü, Aaydan düşmüş bir hâle idi. Bu çer. Çeve içinde siması mermer gibi do- nuk ve lekesizdi. Gözleri daha bü. yümlüş, kirpikler daha uzamıs gö- rünüyordu. Sabit ve zimziyah bir nazarla beni ihata etmişti Ay, bu- hatlarm arasından cıktıkça bu mor. mörden heykel daha sevdav? olu - yordu. Onu ölmüş va donmuş san. dim, Ellerini kuvvetle sıktım, Ba- kışma bir ruh, bir hareket geldi, —— Ne kadar güzel bir gecel,, Kendimi onda bulmuştum. Şimdi yine onda kaybediyordum, Moehtap koyunda karaya çıktık, Her şey u- yumuştu. Bazan dördümüz birle . şerek, bazan çift çift ayrılarak