N Elq[,““ demi Yaralısımız? * Z kan içinde, k““— iîu kan Ma- aN ydı, Dehşet. Silmek için ceple- €radım, İşte bu yol gâh böyle ıslak, gâh deminkı gibi kurak, uzayıp gi decek. Beni kim çalıştırır? Kim bana ekmek, para verir? Kö- peklerin bile yer bulduğu otomo- 4 mî':m.sn ağrim * & ıu Parmak- - billerde ben yer bulabilir miyim? N:'g:' Pârçasına ilişti. O zaman aklrma korkunç bir fi. Üa z kir geldi: Düpiye ailesinin para- b Madalyonu â ları... Otomobilde multaka para olacak. En aşağı beş on bi. frank çıkar. Bu para benim için muazzam bir servettir. Biraz da- ha bu kara düşünceler üstünle dolaştın. Sonra birdenbire sil - k[ındım. uyandım. Demek ben ölü soygunculuğuna — başlıyor . dum. Kendimden iğrendim, Bu pişmanlığımı, bu nefretimi ken- dime isbat için birkaç kere yere - Yoldan bisikletliler, otomobil- liler geçiyordu. Bunlardan biri- ni durdurup beni almalarını rica etsem, diye düşündüm. — Yapıla. cak en doğru şey yine bu idi. Ge çen otomobillere dikkat etmiye başladım. Daha doğrusu dikkatıni üstüme çekmek, kendi- me acındırmak istiyordum. * BĞ Dilmi, 3_- ÜN nnn tum, Kendi- vücudum Arkamda ş Mlı.k as(alt ü- profesyonel bir hilesi aklıma gel- di, Asfaltın kısa bir zaman için boş kamasını bekledim. Sonra yol üstüne çıktım. BSallanar.k yürümiye başfadım. Aynı ya. manda geriye kulak kabartıyor- dum. Nihayet arkamdan bir mo- tör sesi duydum. O zaman ken- dimi birdenbire yolun ortasıma attım; gözlerimi kapadım. Otor mobil ayaklarımın ucuna kadar geldi ve kuvvetli bir fren yapa. | h-"'ınmımı ha- anda içimi ye- A a larndaki ağ ağaçların ı—__'îığım yağmurlu . %hbum otomobil. 3 1 Aklıma geldi. Bir Üüp alabilir m> ae Iki kadın ve bir erkek olduğunu seslerinden anladığım bu kimse- ler beni kucaklıyarak bir sedye- nin Üstüne yatırdılar; sedyeyi de bir otomobilden içeri — sürdüler. Gözlerimi araladım: Kızılhaza ait bir yaralı otomobilinde oldu- ğumu anladım. Otomobil he | men yoluna devam etti. Beni.i yanımda bir hemgşire nabzımı yokluyor, yanaklarrma külçük tokatlar indiriyordu. Gözlerimi büsbütün açtım; ince, tertemiz yüzlü, aydımlık bakışlı on & yaşlarında bir genç kızdı. Has. tabakıcı kıyafeti yüzüne ayrı bir güzellik veriyordu. Bana, zevki- ni hiç unutamıyacağım billür gi- bi bir sesle: p — Biraz daha iyisiniz ya? di sordu. yeBu kızcağızın emnivetli bakış ları, merhametli sesi karşısmda | yaptığım hileden utanç duydum. | (Devamı var) | | an, ceketimin teklerinden, pan. dan ür ; Y_Gnl sudan çÇık " Yllayal? bile bu — derece 3N *Ni zannetmem, j DU b Zat n h_“hnl:ı’:ki?mâ: . ğvğ&ıçuâü Birün 4 ki şehirlerin bi. mMu bekliyor? 686 olimpiyadı bildiğiniz gibi Ber. dünde yapıldı. Rayşapor Felt bu mra- darda hakiki bir spor kazabazı oldu Almaniar bir de Otimpiya Dorf iemini verdikleri bir apor köyü inşa ettder, ki ekzersir mahalleri, duş yerleri, e Uraba: pistleri ile mükemmel bir spor köyü sayılryordu. Hattâ, olimpiyadlar bittikten sonra bile Almanlar onu yıx- maya kıyarmamış, Cümpiya Dorf'u bir garnizon halinde bırakmışlardır. İşte benim anlatacağım şey de bu olimpi. yad köyünde geçli: Bizim Türk paviyonu Amerika pa> viyonu le Çin paviyonu arasındaydı. Her öç sahayı birbirindan küçük bi ver bahçe ayırıyordu. Oltmpiya Dorfa gelen yabancılar bu paviyonlarda at letlerin çalışmalarını, dinlenmelerin: yahut hareketalz dakikalarmı seyre. diyortardı. Biraz evvel de söylediğim gibi Türi barakasının bir tarafını Amerikalı at letler işgal ediyordu; ve Çin paviyor nunun aksine kadınlı erkekli cıvil cr vil bir kalabalıktı. Bize gelince, öa» ten camiyet halinde yaşamayı berne dense sevmeyiz. Hepimizin kandine göre bırlakım düşünceteri ve hayal leri vardır. En arzu ettiğimiz oir ee yahatte bile vakit vakit garip bir moe Mnkoli duyar; bin bir şey düşünür: Batırtarız. Şüphesiz ki — babalarımız dan kaan, gülmek've eğlenmek iste- diğimiz bher dakika cebren susturulan Adota kabhlettarih bir itiyadımız.. Amerikalılara gelince, anlar böyle değildi. Hattâ bir Avrupalı — bile bir Amertkalıya — nizbetle bizden — ancak birr derece yüksekti. Hele Amerikalı kadın alletler.. Olimpiya Dorfun bü- tün eğlenceleri sanki oalar için yapıle mıştı. Tonis kortlarında onlar, yüzme havuzlarında onlar, atış poliyonutda oalar, hattâ yabancı milletlerin husu: Bazı büyük yol serserilerinin | yak durdu. İçinden insanlar indi. | Eeşer dakıkalık hikâyeler #u birdin yanı başımızda.. Bay Emin Çarpar, nişanlısınmı fazla boyanmasını hiç hoç görmli. yordu. Diz gün kendislne göyle bir rüya anlattı: —— Rüyamda soni bir arkadaşın la beraber yamıyamlarım eline düş müş gördüm. Yamyamların en yaz — Bu beyaz insanlardan birini koyverelim, Bize bir tanesi yeti - şir dedi, Ütekiler : — Hangisini kendimize ayıra - irmm! diye sordalar, İhtiyar yaar yam: — Bunu! diyerek sen! - lundan yakaladı. Görmüyor musu. vuz yüzünde ne kadar un var, Ağ. zı da hazır salçalı! Daha güzel kı- zartılır! M a — Bay direktör. karımaz telefonla bir buse adöndermek Kadınlar arasında istivor. - dade : f —T Bitün Tüğklmla Bi el Peki.. Bön de slzde: alırım!.. ıl: BÜ örhek “ Semmeel B kadar Faydalı hediye Kendi bilir _"ı’xduı ten çok iyi şeydir!. — Kocasığım! Bayram için Adamın biri doktora gider, anneme ne hediye almak istiyo- sun? Bir suvare elbisesi mi, bir kürk mü ? — Yak canım! Bunlar dayan- maz şeylerdir. Bir çift küpe ve- ya bir yüzük almak daha xarif olur... Sonra öldüğü zaman bizim de işimize yararlar. — Almanak Moşhur bir muharririn kartsı, kocasmım kendisinden çok kitap- larile meşgul olduğunu görerek: — Ben senin karm olacak ver. de bir kitap olsaydım her halde benimle daha fazla meşğul olur- dun ! — Bir kitap değil ama, “ir almanak oluydm.ş' Her sene Ron bunu kaç kere — tecrülbe et. tim.. — Alkış Erkek — Paslanmış zincir gi- bi sesi olan şu kadını ne diye alkışlıyorsun canım ?. Kadın — Öyle güzel bir elbi- sesi var ki bir kere daha görebil. mek için sahneye çıkmasını isti- yorum. değiştirmek imkânt hasıl olurdu. — * Dans £ Modaern bir salonda biraz geç- kince bir kadım — arkadaşlarının konuşmasına şöyle müdahaledı bulundu: — Bugünkü danslar da dans mı canım? Bizim zamanımızdar kilâre dans denirdi. Çok İyi hâ- tıriryorum. Öyle kotiyyonlar oy- nardık ki — Pratik adam — Bir gün nişanlırmım yalnız terzi parası olarak sene de iki bin Dira sarfetiğini öğrendim. — Ee? Sonra ne yaptın ? — Ondan ayrılıp terzisile ev- lendim. Olimpiyat reye gireceğim. — Ciz sektin! Disk şampiyopu' — Ayrın Leskoy, 400 metrel — Nanai! — »Mazevel! Amerika yüksek atla ma şampılyonu. — Yu siz?, Bunu Cin Sektiz moruyordu: — 406 metrede koşmak istiyorum; dedia. — ©00, mülkemmet bir rakibiniz var Hizin! Ne vakittenberi spor yapıyor sunuz. — 16 yaşımdanberi. Şimdi 26 ya gınday'um — Tuhaf şey! Demek ki siz Türk ler de &poru Seviyorsunuz, Arkadaşına döndü: — Müakşvel, dedi; e garipi - Bir Türk 100 metrede yarışa girecek! Yine beşi birden gülüyordu. Cin Bekilin ; — Olabilir! dedi. Madem Ki Ötlme piya Dorfa gelmişler. Niçin inanm>» ? Kavak meraklımı fotoğrafomın bulduğu care.. «i barakalarında — ve bütün — eflence yerlerinde onlar.. Hem ne zarif ve sade ol kiyafetle.. Tik günler bu kadâür eğlence ara sında bile lüzumsuz bir damlasılaya ka pilmiştim. Niçin? Belki de Olümpiya Dorfa honüz alışamadığım için! Fak kat ©u ik günlerle fik zaatler geçip d0 yeşil vaya mavi gözlü; kumral ya but sarışın ve diri adeleleriyle kadın Btletleri gördükten sonra bu dafiaarla Bari bir sempatiyo döndü. Otimpiyad köyünü gevmeğe ve mınımaya başla dim. Amerikalı atletlerle işte bu sralâr. da tanıştık: Bu, Olimpiya Dorfun kür gük guzinosunda oldu. Saat, öğleye Goğru on bir Üzereydi; mazanın yar aındaki ikinci masaya beş Amerikalr kadın geldi. Hayır! Bir ağaca beşy ta. ne kuş kondu. Üzerlerinde ipakla ka' Fığık yünden mavi birer ceket vardı Bol göfüslerine küçük bir Amerikan bayrağı işlanmisti. Bacakları çıplak Uş ve hasır - iskarpinlerinden cilâsız tırnakları gözüküyordu. — BSonra, beşi birdin konüşüyor, yahut beşi birden gülüyordu. Böyte yörterde uhbaplığın nasıl tes Götüs ettiği bilinmez. Bu hareket bir denbire olur. Ya bir tebesslim, ya bir netaket dakikası sizi birdenbire bir- birinime tanıştırır. Netekim, — benim tek inasa anlarım kalabalık masaları BA ilüve edildiği zaman, ancak birbi vimiz'e tamışmış — olduğumuzu anin mıştım. Beşinin de aşağı yukarı yaçları aye ar idi. 21 yaşındaydılar. İçerlerinden biri: — Demak kt bizi tantyorsunuz ? Dedi, —- Evet, dedim, Amerikan paviyo Öğle Üzeri enat dörtte tekrar bu huşmak üzere ayrıldık. Yâni, beni ken gi pavıyonlarına davet ettiler. Doğrusu, Olimpiya Dorfa aşk yap mak için gelmemiştim. Buna rağmen yemeği mütcakip iki saatlik bir istk rahatte, güzlerimi kapadığım zaman beşi de ayrı ayrı beni meğiül etmeli başlamıslardı: İşte luzl saçiariyle Helen Bravn Bir #sk şamiptyonu olduğu —hakk kollar.ndaki kadım zazafetini muhafn #4 eden Cin Seküin,! Mavi gözlü Ay rin Lesko! Sarıyın Nansi! Küçük da dakir ve dümdüz göğüslü Mis Make vel! Hepsint ayrı ayrı düşünüyor; ve onlara Olimpiyad köyünde — değil de bir Amorikan barında rastlamağı İn Ha fasla Arzu ederek saal GüÜrüü bak — Ben, Helen Brava! İxi yüz met: — lyordum. fakat nedense doktor — ker ?i salonda çok bekletir... Art: nr sıkrlan hasta zile basar çeriye ginen doklarun uşağma — Var efendin söyle, daha beş dakika bekletirse iyi olaca- gim,, Sonra kendi bilir!.. der. Mukayese Küçük Timoç'n yaptığı vazifede: “Oğuz bir nekir kadar tenbel. dir,, cümlesini yazmıştır. Öğret- men sordu: — Noden Oğuzun bir nehir kadar tenbel olduğ dm ? — Nehirler de onun gibi yatak. larından xor çıkarlar da ondan! — Buradan acemek vasak ol- duğuünu bilmiunr — Evet ama duğunuzu bümiyordum. bebekleri | Yazan: Kenan Hulüsı | Öğleyi müteakip hafif bir duştan Sonra yavaAŞ yavuş — yürüyordum ki birl wızla koluma girdi: — 5i Türktar, dedi; rabdevularmt. Ta bu kadar isteksiz l gelirsiniz. . — Oh dedim; Miş Sekütn? Dörtten evvel tızi rahatsız etmek istamedim — Gerip gey! ded.. Halbuki biz Avrupaoa şarka yaklaştığımızı ümtt ediyurduk. Damek ki saat inoelifh me seleni kızde de var. Ne fena bir âdot... Makavei Mis Maksveli He'o, helol.. Cin Seklin, Mis Maksvel — ve ven: Nansi ve diğer iki arkadaşının bulun dukları masaya doğra yürüdük. Nüfe &i Oretu Garbonun elleri kadar cüyük ve kemikli ölleriyle aaçlarını intizama koyuyor: ve Ayrın Loskov'un — mavi Bözlerinde, aldığı halif duşlan virer damla se kalmış gibi geçici bir islak. Hik parılanyordu. Amerikalı atletlerin tenim için &- | ralarında ne düşündüklerini bılmiyo rum. Velniz Amerikz prizlerirz) de — göylemeğe lzum yox tur. He* bâ'de, he dakika benlinle zaman aralarıı parola ile hârekete geçiyorlardı. Da ha döoğrüsü Helen Braun da— Mis Maksvs ve bütün ötekiler de henila gebek denecek yaşta, fikir fikir. bir takımn insanlardı. Fakat cen de şunv yaptım. — Cin Sekiline me söyledimse hepsine ayrı ayrı ayni şeyi söyledim Yani ikişer saat fasıla ile beşini de Rayşupor Pet'in parkına davet ettim Eh, töyle harla Amaerikalr kırk yılda bir insanın eline göçer. — Üstelik beşı de ap<ıcuydu. Kulaklarımın bana ve. tirseni, diyebilirim ki, oğer mutlaka Gir yabancı kadınla de Lirer ikişer ayrı kaldıklar verticm bir n oluran (Devamı varın) * hiz. 5— VAWT S MART 1047 ——MHHK———— ——— — u TT Sporcu imiş kanlr yanmda oturan adam, bektı. Okuduğu sporssütununa gö gezdirmekte olduğunu farketti, Bi vesileden istifade ederek sordu: —- Siz de spora meraklı mis: nız? Spor yapar mtamız? — Evet,. futbol, boks, ve ser best güreş yapartm. — Ya hangi klüptensiniz ? pte falan değilim.. Fahai bu sporla her gün meşgul elmel Rar 'evu i — Bayan, eğer benden hoşlan: dmız sa, bir randevu veriniz ri: m! iddi bir tavırla şu oe vabı verdi: — Taksim meydanmda, tam saat yedide, — Muhâkkak gelecek misiniz? — Şiiphesiz.. Kocamı da tak- dim edeceğim yorsumuz? — Bvte... Pakat icindeki kurt- ları öldürmek icin de bir tabanca lâzım! Kırmızı şarap Bay Susar, rakıyı birakmiş, fa- zat bu zefer de şaraba başlamış. tu Bir gün bir kaç kadeh beyaz şarap İçtikten sonra aynı miktar kırmızı şarap getirtti . Hosap pus lası geldiği zaman kırmızı şarap için fazla yazdıklarımı gördü, Mey haneeiye: — Nedea lormızı şarabı beyaz araptan daha pahalrya satıyor- sunuz? Arada ne fark var? — Ticaretle uğragmadığının bel $! Kırmızı rengin bize bedaya mı mal olduğunu sanıyorsunuz? — Bahşiş İhtiyar bir apartıman — Rapıcımt işini bir başkasına devrediyordu. Senelörce edindiği tecrübeye daya- narak arkadaşma gü — sirri tevdi. etti; — Apartıman kiracrlarının bah- gışları oturdukları katlarla müte. rasiplir. Ne kadar yüksekte otu- rurlarsa o kadar az balşığ verir. ler! â Teşbih İhtiyar bir kadın avcısı yolda genç ve güzel bir bayana raı_t-' lar. ! r müddet kendisini hayet 1ssız bir yere dikleri zaman : — Kökten yere inmis bir me- leğe benziyorsunuz! der. Kadım : — Siz de hayvanat bahcesin- den kaçmış bir maymuna! cevt- bmr verir. Dalga 3r kafayı adamakıllı m Bonrm evine dönüyor Lüks bir kadın berberinin ö. ön geçerken guü ilâm gördü: Saçlar yalnırz &u ile dalgaln- dü; — Su ile de dalga olur mu yahu!' Ben ancak bir şişe Ta- — kı içtilten sonra dalga geçmeğe baslarım! Tiyatro 1 koca tiyatro gitmişlerdi. ci perde bir saatten fazla Perde kapanmca ka- 'ma sordu : — Nasıl hoşuna gitti mi? — Evet karıcığım ! Senin bir saat konuşmadan duruşum hoşu- mü “itmekle beraber hayrette kaldım ! Alay Annesile beraber dedesini ziya rete gitmişlerdi. Çocuk, zalona astim'e büyük bir rerim gördü: — Drdeciğim bu zösim kimin.. Darım ediyresin — dül: senden ne kadır