ÇIKOCA YUZUF| AME Yazan: Iskender F. Sertelli a ü — Tenç laçdan iki he dân birisi, Mg’ııeîe aldı. is Nelsonun Tei ÜĞi gazete idi. bul bu gazetedeki ha. Yünye PAkta güçlük çekme. a Cakın büyük resim- mlari; 'Yana koymuşlardı. Bu N altmda şu kelimeler İYdı: Y pPeklivanlığını kaza- MA eNla, kendisine Yusuf *T "m venildiği takdirde verili İörniyalı g.ık î*cüı söylenen wi D, klişelerin altındaki i. W B ' nir öğrenmez: kahbeler... neler de 1 M ülşlerini ı—_,ımmîerlnı grcirdatma , » Razetede — neşredi- t.—::İ"âd-iıı okuduü. — Nelso- İğİ malümat aynen ve & mübalâğa ile yazıl . “Manın da canı sıkılmızş. İSte bir fırıldak var. ça e! Sende bu. bazular gibi çok pehlivan u Yenmek bir şey de- ' ğmlm bile, halk: Üi Ta aldı da yenil- ı ’;:e'x olursa, bu dediko, Möteke;, Afuşm önüne nasil hiddetindi th en A, R t0 bir vaj Ülyayaı L Petro! :&, Ayakta dolaşıyordu. qş'*k olmaz, diye ceve> yağman (kaçtı!) derler. h'd" seni tanryacakları yerinde pur olaa çi Herkes genin he * Euvvetli bir pehlivan n ku:& Âlâ bilir. Cak her B üuhaüğini ilân edi - yasıya — oynarsın İrişalinın teriyle yendiğini #okuzda » "Ly'urnyu.ıe ötel salo . yeçtiye girdi. Valker bu BAD ği yitke İcimize dostluk SN îg'gz girdi. Vı:.i:ı- Na Oyun Oynadı.. karıştırdı. Mister — Valker RiKADA Valker bundan sonra - otolde Yusufla beraber yemek — yedik. ten sonra evine döndü. Valker Yusufu bu suretle tos kin etmekle, gazetelere akso, den meseleyi kapatmış - değildi. Ötelden çıkmca Yusuf namma gazetelere bir tavzih göndere- rek böyle bir şeyden haberi ol - madığını ve her hakikatin gü, | reşte belli olacağmı bildirmeyi | ihmal etmedi. Zaten gazetelere böyle birer mektup göndereceğini otelden ayrılirken Yusufa da söylemiş, ve muvafakatini almıştı. Valker gider gitmez Yusuf otelin salonundan kalktr ve ter, cümaniyle beraber odasma cık- tı. Valker ona: “— Müzterihane Bin!,, Demişti ama.. gelgelelim, Yu. sufun gözüne uyku girmiyor ve genç gazeteci kadmı düşünerek: — Şu insanlara hiç de ina. nilmiyor.. Diye söyleniyordu. Mamaafih, — Yusufim içinde küçük bir şüphe vardı: — Hele bir kere Nelsonu ben | göreyim... Onun — gözlerinden, bu işi yapıp yapmadığını der- hal anlarım. Diyordu. uyuyabilir- ... YALANCININ MUMU YAT- SIYA KADAR YANAR!.. Gece, Saat on bir.. Yusuf soyunuyordu. Tercü, man: — Artık yatalrm. Epeyce çe, ne çaldık. Diyordu. Yatacakları ruldu. Tercü: sırada kapi vw iman: rson geldi galiba, Diyerek: — Buyurun... Diye seslendi. Kapi yavaşçıl açıldı. Ve içeriye bir kadım başt w- zandı: — Gutnayt, Mister Yusuf! Bu ince ve ılık sesi duyan Yusuf başmı kaprya çevirince, gür sesiyle bağırdı: — Gel bakalım.. yalaner dost! Saât on birde gelen bu ziya. retçi, Mis Nelsondan haşkıa bir kimse değildi. Nelsonun — birşeyden haberi yoktu. O, Valkerim, kendisi hak, kında Yusufa söylediği sözleri nereden bilsindi! (Devamı var ) Beşer dakikalık İstasyonla —Yürük köyü arasın da posla vazifesini yapan memur- lardan biri, (Yirmi yedi yaşmda bir delikanlı olan Hüseyin Tanribilir), vazifeye çıktıktan on İki sant geç- ği halde ortada yoktu. Yürük köyü istaâ&yotdan bisik- let, yahut at sırtında Üç anal; ya- ya is6 yodi âaatti, Posta, sahahları sekizde yola çıkar; öğleye kadar tevzi işini bitirir; öğleden sonra yart pâtika, yarı taşlık bir şoseden yavaş yavaş, Ikindiye doğru İstas yonda olurdu. Hüseyin Tanrıbilir posta işlerinc yeni tayin editmişti. Asıl vazifesi istasyon civari köylerde tevzi İşi. ne hakmaktı. Fakat genç bir adam olduğu için istasyonun iç köylerine kadar uzamayı ihmal otmez; köy- Hinün postaya gelmesini bekle- mexdi: |. — Canm, derdi; bu da iş mi | bet.. Zaten, Yürük köyünü posta alelekser on beş günde bir çıkar; bir, yahut iki mektup olur; posta memuru da bir iki mektuba bak. mryarak, daha çok pazar günleri yürükleri sevindirmeğe giderdi. Başmemur mutat — zamandan dört gaat fazla geçtiği için, İstas- yon önünde, gözlerinin alabildiği | ileri bir mosafeye kadar tevzi me. * | murumu aradı; böğürtlenlerin ara- ,emdan ıslığmı işitmoğe çalıştı: — Hay çocuk hay! dedi; kim bilir nereye takıldı kaldı? Fakat iki eaat daha geçince Günden atine: Bir mülâkatın hatırası (Baş tarafı $ üncüde) de, güzel bir incelik, bilhassa £renk bozmalarının alacağı derin bir ders var, Dünkü mülâkatımız D[YN sabah —pek erken kalktım. Sebebi Lord Loydu görmekti. — Gazetemiz namma bir müllâkat — istemiş- tim kendisinden... Sabahın pek erken bir saatini bir çeyrek geçe, Park Otelde buluşabile- ceğimizi söylemişti. Muayyen dakikadan bir da, kika evvel gittim. Tam zama, nında da Lordun kendisi gör runı_iü. Sempatik. — konuşkan, gülümseyişli, ve — çevik bir a- dam. 56 yaşında EBÇEN seneki ziyareti “ esnasında — kendisiyle görüştüğüm zaman, yaşının el, li beş olduğunu — söylemişti. Denmek bu yıl 56 yaşmda.. Fakat ne saclarında beyaz bhir tel var, Ne de yüzünde, zekâ, nin — kımıltısından — başka bir yorgunluk çizgisi!.. — Ne söyliyeyim siza? D- ye sordu. Bütün mülükatlarım başlan- gicinda olduğu gibi, bir parça aaz ve diplomasiden sonra, buügünkü gazetemizde gördü. Rünüz mühim beyanat meyda, na çıktı... Uç lisan üzere ORD Loyd, fransızca ve türkçe — konuşuyör. Fransızcayı bir Parisl. gibi konuşuyor. Fakat bazı vazi- yetlerde fransızcayı metin ola- rak kullabryor ve tefcirini — eğer ingilizce bilen biri var, sa — belki de sırf kendi lisa, nının — zenginliğini — işaret ct- mek üzere, ingilizce olarak yapıyor. Fakat dünkü konuşmalar es- nasırda Lord Loyd'un türk, çeye de müracaat ettiğini gör, düm. Absans dö Patırdı » ğf İLHASSA - bugünkü ber B yanatında — okuyacağı- nız gibi, Türkiyenin, beynel, milel davalarını gürültüsüzce ve taahhütleri çerçevesi dahi. Jinde tanzim etmesi keyfiye tinden bahsederken, “gürültü,, nün evvelü fransızcasını göyle- di. Sonra ingilizcesini kullan. âır... İngilizce “fuss,, gibi ga. yet hususl bir tabir kullarr mıştı. #“gürültü,, Fakat olarak değil... aa çok müte- bildiğine Lisanımısım bir “patır. mukabili radif kelimelerini bir delil sayılabilecek hikâyeler lığın sonu budur! Baş momur posta odasına dön- düğü vakit Hüseyin Tenrobilirin yürükler mahallesine niçin #ık sik posta çıkardığını düşünmeğe bas- lamıştı. Halbuki geçen yaz, ve da- ha evvelki yazlar,..Yürükler ma- hallesi postan'n değil jandarmala- ti bile ayak basmadığı yerlerdi. Yeni tevsi 'memuru ise ara gırt posta İçin, ara sıra gahah yabut akşamları, posta bineğine atlar; baş memurun çay kenarmımdaki tâ- kı davetinden de vazgeçerek, yü- rükler köyüne doğru rüzgüâr altın- da uçar giderdi. Raşmemur bu gecikmeye henüz bir mana verememişti ki, dış kâpt- nm Özüne ağır bir yüklün devril. mosi gibi, yahut dağdan bir taş koparak düşer gibi bir şeyin yt- kıddığını duydu: — Hayırdır inşaallah! Dodi; düvardan silinmi — aldı; küçük bir sofaya çıkan kaptyı aç tı. Drşarıdan hafif bir takım inll- tiler, bir insanla yaralanmış bir çakal iniltisi arasında bir takım imiltiler kulağıma çarptı; ve gece içerisinde başmemuru korkudan bBüyük bir insan dikeni haline xe- tirdi. BSaat, aabaha karşı beş sularına yakmdı. Gün doğmak üzereydi. Brken yola çıkan arabalar istas- yonun az İlerkindeki şosa Üzerin de ağır ağır yol Riyordu. Artik Köcenin, yaprakdarın ve çayın ae- Si giderek yörine insanlarm sesi kalm oluyordu. Başmemur bu iik uyanıklıktan cesaret alarak kuptyı açtı: — Hay Allah belâsmi versin, dedi; Hüseyin; Hiüsgüön Tanribi- lir' sen, sen hal; 'V VARKIT 7 ŞUBAT mı t fiyatlarının yüksel- mesine sebep yoktur İdö Halk komisyoncunun alacağı faiz: ile toptancının fazla kârını veriyor ; | Bt fiyatlarınm pahalılığı sen günlerde herkesi alâkadar eden bür mesela öldu.. Nasıl olmasın ki, günlük gtda ihtiyaçlarımız ara- sında bulunan etin birdenbire ki- loda 20 — 25 kuruş fırlaması hör silenin bütçesine az çok tesir et- &.. Belediye kurban bayramına ta- kaddüm odün günlerdenberi ot fi- yatlarının — düşmesi için çalışryor ve yeni yeni narhlar koyuyor. Bu münasebatle aetin paha- Hlanması sebeplerini ve bugünkü göralt içinde etin kaça satılahile- ceğini araştırdım — ve gu neticoyo vaerdim: Kasaplar ötin pahahlan- masma s-bep olarak ot ve arpa fiyatlarınm pahallanmış olmaamı ve fazla mal gelmediğini ileri sü- rüyorlar, Evot ot ve arpa pahalilenmiş tır, fakat buna mukabil fazla mal gelmemesine hiç bir sabep yoktur. Koyuncuların ellerinde yine her seneki gibi hattâ daha fazla koyun vardır. “Mal yok,, diye buhran gçıkmasıma söbep — komisyoncuların fazla para kazanmak gayretleri- dir, Komisyoncular - piyasayı düşür- memok için vaziyeta göre mal ge- tiriyor ve piyasayı istodikleri ge- kilda ellerinde tutuyorlar, Komiş- yoncularla Miyıkr — veçhile moşgul olunmadığı hattâ bunların piyasa. yı durdurmak gibi porvasızca bir hareketo kadar — varabilecekleri tahmin edilebilir.. Piyasanın hâkimi komisyoncular İstanbulun et piyasasma evvelâ | komisyoncular hükimdir. Çünkü ; koyun besliyenlere de hâkim olan | komisyonculardır. Anadolunur muh telif yerlerinda koyun bealiyenler çok defa komisyonculardan büyük avans alırlar, Koyunculara beş bin |oü bin lira veren Kkomisyoücülar mevcuttur. Bunlar koyuneuyu, ac. d, tabiriyl Ve göyle yaptı: “Türkiye, büyük davaları. mı, herhangi bir iş etrafında velvele ve nümayişten hoşlan- mryan biz İngilizler — için, © kadar cazip bir şekilde halle diyor ki, Avek trankilite ,e, ahbsans dö natırdı. HİKMKT MÜNİR (Yazımızda mevzını bahsn Tan mülâkatın metni $ üncü sahifemizdedir.) &... erijinal bir terkip Belki bir illüzyon p kabarıyor; ve alnından itibaren a yaklarına kadar bir ter mlaklığı- am onu bir bez gibi kevradığı his- sodiliyordu. Başmemur delikanlıya bir iki defa seslendi. Sonra ayak- darile vüurdu. Nihayet ölleri ile ö. tesini berisini yoklamak mecburi- yetinde kaldı, Tıpkı ilk düşündüğü Bibi idi. Yani, yere yıkılmış bir Rebat, yahüt bir taştan farkı yok tu, Kollarından tuttu; içeriye, Bo faya çekti. Fnkat Hüseyin Tanrı- bilirde bir göğüs kabartısından ve hâlâ bitmiyen ve kosilmiyen bir terden başka hiç hir Şey hiasodil. miyordu. Tovzi memutrunu ertesi günün akşamıma kadar uyandırmak kabil olamadı, Aynı akşam ikindiyi biruz geçerek gözlerini açtı; soğuk hir ayran iatodi; ve başmemurun elle- rini arryarak onu giddetle &kir Sıktı, Sonra bir saat daha uyudu; ve sabaha kadar hasta delikanlıyı yine konuşturmak mümkün olama- dı. Ancak, sabahleyin, başmamur: —Eh, dedi; Tanrıbilir.. Yolu kaybetti isen yeter gayrı... Ne di- yocokseen de bakalım bir?. Jandarma çavuşu: —- Doğru söylüyor; dedi; mü- him bir şey ise biz de rapor vere- teğiz. Bana sorartan yolu kaybe- der etmez yürüklere dönecektin sen! Tanrı bilir : — Yok, dedi; yol kayrbı dağil.. Yürük köyüne de bir daha gitmek mi?,.. Aman aman.. ne okluysa bir yürük kezt için oldu, İnanilmıyacak gBey ama çavuş, yine do anlataca. ğüm size; vuçlarma aldıkları için piyasay kolayca öllerinde tutuyor ve a olarak verdikleri paralarm ti faizleri de aradan çırsm diye et fiyatlarını piyasaya az mal ge- tirtmek suretile yükseltiyorlar,. Müstahsll vaziyotte olan koyuncu- nun kazancı geçen #enekilerden hiç fazla değildir. Yalnız komis yoncular yüzde iki haklarından maada vördikleri paranın falzidir. Fazlasile almak suretile iki iş bir. dön yapmış oluyorlar, Bu işin bi- rinci safhasıdır. İşin ikinci safhası Bir de işin ikinci safhasını toş- Kil öden toptanetlar meselesi var- dir. Toptancılar —koyunları - komis- yoncudan alırlar. Meselâ canlı pi- yasası 30 kuruş isa toptancı bu ati 68 kuruşa satmak hakkma malik- tir. Umumiyetle koyunlatdan ağır Uklarınm yarısı kadar et çıktığı kabul olunur. Bence bu yanlış bir hezaptr. Canir olarak 50 ikile gelen bir koyundan ekseriya 25 kile doğl 30 kilo et çıkar, Çünkü kesilen ko- yunlar beslidir. Bunlarm vasati ©- Tarak beş kilo randrman vermelori mümkündür. O zaman no oluyor, belodiye bir canli koyunun ağırlı Kindan ancak yarı ağırlığı kadar #L çıkacağını göz önünde tutarak narh koymuş olduğu için bu beş külo toptanemnın kâr banesine kay dolunmuyor, yani — toptanet kilosu altmışar kuruş hesabile koyun ba- gıma Aaçıktar Üç Jira kazanıyor. Şimdi toptancılar: “İyi ama ran. drmanı düşük koyunlar 00 ola- cak?,. diye sorabilirler. Biz de şu- nu söyliyelim ki randımanı düşük zayıf koyunların kösildiği pok va- ki değildir. Çünkü bu herkesin zi. yanmadır, Eğer bazan piyasa hep düşük randrmanlı koyunlarla dolu da yı yükseltmek istiyenlerin * Tetnden” baykâ bir çey değii Şu halde toptancıların satış fi yatları tesbit olunurken bu ran- drmanı göz önünde tutmalıdır Koyunun derisi neden hesaba katılmıyor? Sonra bir de koyunun derisi me- solasi vardiır. Toptanct kasaplar her nedense bu deriyi hiç hesaba katmazlar.. Bir koyunun sakatları, merzbaha masraflarını korür. Bt 80 canlı fiyâtmın 2.1 ile hasılı zar- bina satlarak kâr birakır, Peki ya | boyunun koskocaman postu ne © ( lur?. Yazan: Kenan Hulüsi İki ay öldü. Yürükler gelen postayı öğle üzerine doğru, nin baş'nda teztisi yürük kızıma rast Viran çeşmesi — Tanrbilir, & bir kısmet ulan... Olur ki ği bastırır; çam altma götürür #ia., Sör hele atımı bir... Atımı çeşmeye —doğru #tirdüm sürmedim; yürük kızr teslisini kap tuğı gibi tarlul asma daldı Hem yavaş y y de, testiyi bir kol hma geçirerek ara sıra ar dönüp gülüyordu. 3Ü ve sıcaktı, Bütün » terlaların — kavrulduğu yotdu — Eh, hele bir nlasedili- ı, dedim; dur k ve ürki lı; yarı da elimde o yan bir sebepten yürük kızma laşâmıyor; onunla beraber, bir a. Kaç altında, bir funda kenarmda, yahut bir zeytinliğin dibinde bir- denbire bastırarak, beyaz tenine bir yağmur yördüm, Sadösce sicak ve keskin aydınlık arasmıda yüzünü o kadar çok bana yakın görüyordum ki, hattâ geri döndüğü dakikalar, diş- lerinin beyaz çakıltısını — farkedi- yor; saçlarmm rengini, hafif tat. k pobnoliktoki yüzünü; bütün vü- gudunu, hulâaa bir yatakta g'bi, benim malım, yahut benim karım Bgibi, bana o kadar yakım buluyor- dum, Fakat birdenbire, bir ağat arkaamda biten bir kulübe citindi içeri gindi; kapıyt kapadı; kaye boldı. (Devamı yarm) Eski Türk musikisi gibi ineceğimi düşünü. | | miştir Toptancı kasaplara — sorarsanız bu deriler hiç para etmez, Bilâkiş bu deri için fiyata zam yapmağın kalkarlar. Halbuki bu deriler tüccar hesabına kasaplar cemiye - | tihde toplarır ve hker biri 180 —e 140 kuruşa gatılır.. Eğer toptamdı kasanlar hâlâ deriler nara etmi & yor diye Iddiada - bulunacaklaraa biz de kendilarine şu teklifi yapa. riz: — Madem ki bu deriler —pank etmiyor, bunları tayyare cemiyeti. no veriniz.. Cemiyet sizin kıymeti olmadığını iddla ettiğiniz derileri kapt kapı adam dolaştırarak top « luyar. Yok eğer bu neşriyat üzerine kasaplar derilerin para ettiğini Ka bul edeceklerse o zaman da fiyat- hct düşürsünler. Perakendeci kasaplardan, fırsat kallamak hevesinde olmryanlar pl- yasanm uğruna kurban gitmekte- dirler, Çünkü bir yandan toptamer | çok insafsmm, diğer yandan da ke- nan narhlar piyasaya uygun ol « maktan çok uzaktır, Kasaplar neden kwırcık satmazlar? ğ Mesalâ kavircik için belediye perakende fiyatımı 57,5 kuruş ölüe Tük tesbit ötmişltir. Halbukf mem laketimizde damızlık vaziyette ©e lan erkek kıvirecik en az kesilen, en alr koyundur, Toptan fiyatı T0 arasımdadır. Bu sebeple kasapların hiç biri kırvırcık satmas maktadırlar, Esason kıvırcıklar Ü. mümiyatle — randıman — vermiyen hayvanlar oldukları için toptandık lar da bunları tercih etmemektas dirler, Buns mukabil bütün memleketi || besliyen ve en ax koyun başma & | kilo randıman veren koztl kararul 85 ve yine on çok kesila Ve in karaman | kuruş fiyat konmuştur, Bun | İarın toptan fiyatları 58862 kats Tuş arasındadı Bunda xziyan beyaz karamandam ka koyun eti satmamaktadır « Köondilerine hak vermek 1& &İ Çünkü meselâ kıvırekta nü. rakendeciye 12 kuruş kâr bırakıl. | at 57.5 kuruş narkı ©- Ş a koyun eti alıp 9? kurura gatmak ta- kân haricindedir. Şu halde et fiyatlarını düsürmek için ne lâsim? izco, perakende — fiyatlarına kasapları taz - st içe komisyoncular. $ toptancrlardan — başlamak ru ol nde tesir ) norma! hi da toptanerların satış kati surette tesbit etmek ve bu İğ yapılırkan de su noktaları göz Ö- nünde tutmak İammdır: 1) Koyunların — randrmanından ekde olunan büvük menfaat,. ) Her biri 140 kuruş olan des | rile, ide edilen menfaat, Fiyatları düşürmek çaresi Bunları mubakkak dört kflo randıman verdiğini ve #nlt koyunun otuz kuruş olduğu. v Carzedersek koyun başmda 2400 hasma 2 k 10, 12 kn tila rakendeci hâlda ön brrakmak evven " da pes 1 konulması hef eket olur, —— Muzaffer Acar — | haklıımda üstadlarrmısdan t 17,80 da Böye halkevinde ( Türk Mustldel) bir kenferanı vermiş-ve güü zide bir kalabalık tarafından —aMlam ide dinlenmiştir. RBadettin Arel verdiği bu #ntarestli konforansta Sümerlerin medeni eeşer 'Tanınzuş müusiki Sadetlik Arel d! kisi hakkında yazdığı eseri izah abm halktır, Çüm- gWt B ri Bi ce 5b SAa 'ak e t ilg miz Ze iye bu : : |