AMERİKADA Yazan : ıs_kesgıîer F. Sertelli l Balik yemeğe tövbe & — Tercümana sorüyordu: banaalk . Vazgectim bu güzel — — Acaba gelmiyecek mi? K da, dan da, nefis balıklar- — Olabilir ya.. belki de işi Terci çıkmıştır. DA y 1 — Zannetmem. İşi de çıksa, Bizim n yemekleri feda eder gelirdi. haf e dürüyor, Yusuf pehli _&h bir. Mister Valkeri V.u:_u—"'“k 4 Ban SN gırtlağına düşkün bir ida, değilim. Diye güldü. Onu R zoru olanlar düsün- Tercüman omuzunu silkti: — Adam sen de.. kadın değil mi? Kimbilir hangi dostunun yanında takılrp kalmıştır. Gel - mek isteseydi. şimdiye kadar gelirdi. Saat yediyi on geçiye. Yedi buçuğa kadar gelmezse, Motüre yemek yememiz lâzam.. Örle © biniyorlardı. Asan- — Pekâlâ. Yedi buçuğa ka. İmarl ” bir garson, bu yağlı dar gelmezsc, yemeğimizi yeriz. eRileri yerlere kadar eği- — Bir müddet düşündü. Yunuş APuktyordu. Sönra tekrar tercümana dön: ik; Rgün ilk defa küle dü: ;Sımü'“d“ bu garsona bir — Sen demin (Kadın değil n hşrş vermiş ve garso- mi?) demiştin. Nesdemek iste- Memhunlyetini hissedince, din? Peşin ben söyliyeyim ki, U az duymuş- Amerikada, Pariste gördüğüm Motüe, yılıskan kadmların bir tekine » İokantanın rıhtımm- — bile rastlamadım. Mis Nelsön, hd Süratiyle açıldı. Li- da bu yılışkan olmıyan kadın. A Tüzgür gibi uçarcasıma lardan biridir. Gülmedikçe, gül- Yw"d" müyor.. Konuşmadıkça, — susu- « $ MA ama: yor.. İltifat etmezsen, yanma t hnuıç"" bir şeyler oluyor sokulmuyor. Ben bu kadar ter. Yüreğimde lüstik bir biyeli, bu derece anlayışlı bir kıza Jlk defa rastladım. ki günleri hatırlayarak der vam etti: 2 ondan ic_ın?:ıkıpıuwi-lgıı- Söyleniyordu. ğş dün pAvdaki gemilere çarp- .'ıb“yk rüzgâr gibi uç- 9. — Maharet değil. değil D Yerek Yusufun kolunu tüt ılmr.f.r.. .'i"'“d" Ben öyle te akranı bir çok genç Adan kalkı kolay - kolay k);- lıru;uı:rıdı. Bunlar, beni kâhya- Beni Yerimden Dun:ıı'ı gNIN odasında — görünce, karasi, nek gibi sağımı solumu sarar lardı, İşte şu Amerikalı gaze- teci kızı da ben ona benzetiyo. rum, İltifat etmeyince, uzaktan boynunu büktüp”balryor-“İnsana- kendini acındırmasını da ne bi- liyar maüakarâ. y Tercüman slgarasmı yaktı: — Ön dakikamız kaldi, Yu- kulesi bunun ya- ı Alçak kalır. Nasil du)’:r suf pehlivan! Ben yemeğimi 1s. Semilmiyor bu gemi? marlryorum. Gelse de, hiç oF mazsa biz yemeğimizi ısmarla - mış oluruz.. Bir şey kaybetme, tdiyor. Mamaafih, büyük Yiz. İstersen sen de söyle gar- v Apurları arasında bun: — SOla: Vükak büyükleri, bundan da- — Sen ısmarla. Benim roe- Baekleri . de vardır. Sen lem yok, Ş me (Kanada) seyyah va- — Tercüman yemeğini ımarla. xm vallahi başım — Gl.. Ve başımı Yusufa çevirerek: — Sen, kadınlarla düşüp kalk madığın için, onların hilelerine, tuzaklarına düşmemişsin! dedi. $ — onların tama, Güvertesinden — denize m! İ diğ'tniı vapurun güver 0. de bakamıyordum ben. * Cıliz. kalır. (Kanada) A"l'wiıııı döneceğiz ç.e"i değil. O zamana ka, h:"'ldı) gelirse, herhalde K, ş:?nlneliyız. Çok rahat uı’ç sarsılmaz. Memle. —. Gt'nıı bir vapur. konusmı R “Bhamt bakmarak gümrüğün nhtımı gelmişlerdi. n rıhtım üzerin. hemel %lğn hazırlanıyordu: l:undı' kendine: akşam patron a N elsonla bıjıı:ııkılrpy::_ Babahtanberi yağan lâpa lâpa kar bâlâ devam ediyordu. Soğuk git- ,tökçe şiddetlenmiş, gece bastırınca tahammülsüz bir hal almıştı. Edmon son yirmi frangmı da kaybettikten sonra tulet masasın- dan bir kuş gibi kalktı, ağır adım- larla salonün Kkapısına kadar yü- rüdü.. Artık çıkıp gidecekti. çün- kü artık kendisine yüz vermiye- cekleri muhakkaktı.. Üç günden- beri muttasıl kakbediyordu, mete- Tği kalmamıştı, Kumar salonunun kapısına gelince döndü, geriye bir Köz gezdirdi... Gayri ihtiyari iki damla yaş yanaklarından aşağıya aktı, Ömrünün en güzel zamanmı Valkere; KKt akgam mutlaka (Ho n7 ) © gideceğiz, değil mi x Onun gönlünü almayı ,;'â“imâ K ler A Üzerinde — ayrıldılar. btee DKe, Yusufla tercüman gittiler. şu salonda gu kumar masası baştn. ğ öce da israf etmişti. O gece son mete- A Yuı liğini de kumar masasında bırak- SUF İÇİN “KADIN,, | mış öyle kalkmıştı? Şimdi ne ya- D « NEDİR? pacsktı? Babasının âı;:ıını;ı.m ğ khn. iki tabancanın bulunduğunu hatır- Ağtişey * Mister Valker gö | 1 3: ve kendisini bekliyen kara âkr - beti uzun uzun düşündü. Y Otelinin sa-| — Bir frank. Lütfen bana ö- kösede çalfla tercüman, 108 | günç bir frank veriniz.. wn“""“"l"d'- Bu ricada bulunan ayıft kumar AD masasının kurbant ihtiyar Droçki âdı, Yalvarır gibi devam etti: — Çök ihtiyacım var. Bu bir franga, beni fazla — söyletmeyin.. Boen de size bir hizmette bulunmak laterim, içimden gelen bir hiz bana en yedi numaranım mubakkak ka- zapacağını söylüyor, İki gündür Kız mektepleri voleybol maçları arada #Yada SAyYI kazanıyorlar. Birinci seti Çamlıcalılar lar, Şimdi sıra ikinci sette.. Boğaziçliler i #caba bu sette ne yapacaklar? İkinci sota başlandı. İkinci sete baş danalı beş dakika olduğu halde sayılar BAlâ 340 her iki taraf da oanlı oynu- yor Böğaziçi sayıları çoğaltıyor. 60 erinin sayı yapmasına mani © nıyorlar. Bu vaziyet — Boğaziçinin xrt vcm çıkarmazına kadar devam Şimdi vaziyot 10 * 1. Çamlıcalılır Nurunnisanın ve Sübheylânın gayretile parladılar. Şimdi sayı yapmanm dtru. B1 Çamlbıcada. 19813 1delk — derken P Çamırcalılar bu Beti de T6ÇM ile ka Ç G Boğaziçi voletbe; talamı Kız Mektepleri arasında yapılan ve gün göçlikçe heyecanı artan Voleybol maçlarına dün de Kminönü — balkevi Şizanastik —salonunda devamı edilmiş- tir, Günün ilk müsabakasını Erenköy ile İstanbul Haat yapmışlar — ve bu müsabakaya takımlar aşağıdaki kad hat, Ülker, Güzin, Noclâ, Birinci sete Islanbul disosindan Bal- maniri servis alişile başlandı. ve ilk- seti Erenköy 16 « 5 ile #idı. İcinci ant. te İstanbullular daha düzgün oynu lar, Ülker servis atışlarile arka arkas. ya takımına dört sayı kuzandırıyor, Lelanbul lisesi çok ümltvar oynuyor. Fakat Excaköylülerin defansı dann kuvvetli ulduğundan” İstanbül — aei bir türlü bakkı olan galibiyete ka 4a mıyor. Saydar kargılıklı arttıkça her ( taraftaki buyecan da artıyor. Nihayot Erenköylüler bu seti de güçbelâ 16 - 14 ile kazanabiliyorlar , Güntin Hkinei maçr Çamılıca ile Bo- Boğaziçinin, Çamlıca — ile beraber kiç puvan kaybetmedan müsabakalara devam eden Erenköy tarafından gilç. lükle yezilmiş olması maça başka bir buğsiyet veriyordu.. Acuba Çamlı. ca Boğaziçinin karşısında ne yapacak- tit Hakemin düdüğüyle berader taktın dar sahaya şöyle çıktılar. Çamlıca: Süheylâ (K.), Nurumisu, Noclâ Mança, Necih Yücesay, Hlay. Tünnisa, Nebahat, Boğuziçi: Nilüfer (K.) — Handan, Robla, Lâmia, Solmaz, Handan. İlk sote Boğaziçlilerin servis atışile klüpten ayrılmadım ve o zaman- danberi on yedi numara henliz çık- madı, Fakat bu gece bühsederim. R Edmon bu sözlere pek ehemmi- yet vermedi, aklında bir çok kara düşünceler yer etmişti, düşünü- yor, düşünüyor ve dalma ıöıılnüış önünde babasının yazıhanesindeki iki tabanca tecessüm ediyordu. İhtiyar Droçki'nin söözüne bü- yük bir dikkatle bağlanmadan ves- tiyerden geçti. paltosunu giydikten sonra —merdivenlerden ağır ağır parka daldı, Soğuk rüzgürdan gifa olmuştu, fakat bu dondurucu bava yerleri kaplamış olan kalm Xar tabakasi ona ölüm soğukluğunu — hatırlatı. yor ve Edmon daima babasının yazıhanesindeki iki tabancayı diü- günüyordu, Parkın ortasına gelmişti, az son. ra caddeye Çıkacaktı. Birdenbire , durdu, orada hamen bir kaç adtm ileride mermer bir kanapenin Üze Tünde oa, on bir yaşlarında kadar bir kız çocuğu karların içinde otu- Tuyordu. Ürzerinde esli bir siyah önlük vardı, ayaklarındaki çorap yırtık, kunduralar paramparça idi. Soğu- #un tesirile olacak oruda wyusmus, üyumuş kalmıştı. Derin derin ve güçlükle nefes alıyordu. Belli ki küçük bir dilenci idi.. Edımon der- hal elini yeleğinin cebine attı, fa- kat aynı süratle tokrar cski vazi- zandılar T | uwf Çamlımca Erenköy Şişli Terakki TER âğî ! »vuvrnsau|) |& —-.ı.—.ı.ı:! Işık Klüpler arası müsa Voleybol ları Ajanlığı tarafımdan tertip edilmiş e- lan Voleybol müsabakalarına — 25/1/ 1041 tarihine müsadif Cumartesi gü- nü Galatasaray spor kulübü salanun- da başlanacaktır. 2 — Takomnlar Bast 14,30 da Galataaaray — Vefu Sant 15.15 te F.B. — Fener Yrlmaz. 1 — Takılar Saal 16,30 da Başiklaş B. — Gala- dasaray B., Ssat 17,18 to Fener A, — Fener B., Saat 18 de Galatasaray A—- Boşiktaş A. Sinema ve Tiyatrolar Şehir Tiyatrosu "l NÜY Tepebaşı Dram kısmında Vi Akşam 2030 dat Aptal Yazan: Dostayefuki ... İstiklül Caddesi Komedi kasmında : Akşam 20,80 da: Kiralık Odalar B a ga Beyoğlu Halk Sineması Matine gündüz. saat 11 62 Akşam 3 dö: Yürkçe iki Büyük film birden: 1 — CENNET PERisi ? — HACI MURAT KUMAR yete geldi.. Çünkü eebinde bir tek meteliği bile kalmamıştı. Kum başka bir gakilde yardâm etmeği düşündü, uyandırıp evine götürmeğe, hiç değilse sıcak — bir çorba içirmeğe karar verdi, Elini fakir kızm omuzuna koydu ve eği- lorek yüzüne baktı.. O zaman da başka bir şey gördü: Fakir ktm partal önlüğü üzerinde bir altın yirmi frank parlıyordu.. Her halde © gece talihi yaver gitmiş olan bir bu sevinçli haberi vermeyi düşün- dü. Fakat o dakika aklma gelen bir şey onu bu düşünceden uzak- laştırdı.. Bir ses, ihtiyar Droçki- nin sesi ona şöyle diyordu: “İki gündür klüpten — ayrılma. dim, ve o zamandanberi on yedi numara henüz çıkmadı.. Fakat bu gece çıkacağına habseaderim.. Eâmon bir an tereddüt etti, son- ra eğildi, dilenci kızm kucağında- kİ yirmi —frangı alkdı ve koşarak klübe döndü, Vakit gece yarmmını geçiyordu. Çaldığı — parayı yeşil masanın Üzerine. attı: — On yedi ntımara.. Dedi,, Bilyeler döndü ve on ye mara çıktı.. Edmon kazandı. Bi paralart küçük kürelkle öntine gekli, tekrar on yedi numara Üze- rine oynadı ve tekrar kasandı.. MA ile | ' — VARTI - 28 İRİNCİKÂNUN IÖ4f Şehirden röportaj: Poktor muayenehanelerinde bir saat [S inir doktorlarının 1 Havalar öyle gidiyor ki, kış ortasında mıyız. a yazı içinde miyiz, yoksa sinir harbi | Yapan hazırlıkların ne doğura cağını bir an evvel görmek icin bahar mı vaktinden erker ve- di, anlayamodım gitti... Sabahleyin kalkryoruz. pençe övain Penarları buz tutmus, yo!. lar takır takır.. Fakat daha öğ leye varınadan bir güneş çıkı - yor, etrafı isitiyor. — Bar topluyor.. Diyoruz. Arkasından tipi bek liyoruz.. Fakat nerede.. Bir de, bakıyoruz ki hava lodoslamış... Sabahleyin — yünlülere bürünüp çıkanlar öğleyin kan ter içinde eve dönünce: — Hanım, nedir bu odanın hg'i söndür şu ke iye evdekilere çıkışıyorlar... Derhal soba — aöt " Evvelâ yün atkı, sonra da yün yelek çıkıyor. i Saat üçe kadar İstanbalda bir bahar havası rima da bir tuğla Ve, aabahleyin sapsağlam ev. den çıkmişken akşamleyin has- ta dönüyoruz. şıldığına göre, bepsi de dokto, run eski hastaları. Sırası gelen içeriye giriyor ve çıkarken yür zünde muhakkak bir sevinç 1sı- ğt pariryor. Hastalar —üzerinde duracak değilim, fakat şunu söyliyeyim ki, o gün doktorun Biraz evvel kumar — masasından meteliksiz kaldığı halde gimdi ye- niden ve büyük bir hirala oyuna devam ediyor muttasıl kazanıyor- du, Bir müddet sanra önündeki paralar küçük bir yığm teşkil et. misti. Artık deli gibi, sarhos gibi oynuyordu. Kazancı hesapsızdı., Fakat zavallı fakir kızın hali bir türlü hatırından çıkmıyordu. Bü- tün bu paralar onun yirmi fran- gından doğmuştu.. Edmon bu za- Vallı kızı ihya edecek plânlar dü- Edmon garsonun götirdiği çan- taya para yığınını yerleştirerek ü- gele acele gitti, merdivenleri indi, Edmon'un kalbi sevinçle çarptı, demek ki kız uyaaıp gitmemişti... Fakat neden bu kadar derin bi | ölmüştü., şleri neden arttı? tam on üç hasta muayene etti. ğini saydım. Bu rakam bana normalın pek üstünde gö ” Bir iki hariciyeciye Mmıinh. yekün normalin dununda bile... Bevliyecilerde de vaziyet aynı. Buralarda enteresan bir şey göremedim. Geçerken gözüm doktor Ali Şükrünün muayenehanesine iliş- u. — Acaba çocuk hastalıklerı ne yolda? Diye merak edip içeriye dal- dım. Bir de ne göreyim.. Öyle kalabalık ki... — Aman, diye düşündüm, yavruları bu kadar saran hasş, talık nedir? ne sebeple ise ancak aras girk. hastalarımı kabul — edebildiğini, © sebeple herkesin aynı günde âlmetmlş olduğunu çin Müracast ettiğim dokmdlı.-' ra pâra vereceğime onlardan para almış olsaydım, şimdi müs hakkak büyük bir sermaye sa, hibi olurdum. emır tehlike sayılacak var ziyette bulunmadığına kanaat getirdikten sonra bir. kere de, akliye ve a doktorları- rine gitmeği Yolumun e Mazhar Osmanın muayenehanesi — vardi ama, kapıcısı gazeteci - olduğu, mu bildiği için belki: — Görüşmeler beşten sol- ra... ' Der de beni çevirmeğe — kal- kar diye korktum. Ve doğruca az aşağıda Fahrettin Kerimin muayenehanesine uğradım. Sa> at henüz üç vardı. Yukarıya gıklım. Salon — tiklim . teklim. En az otuz, kırk kişi var. Muh- terem hocamızın kağanema bir şey diyecek değilim, Allah be. reket versin ama, doğrusu sinlr için çok zaman Tâzımdı. Fakat çaresiz bekliyocektim. Canım sıkılacak zannettim * ama, hiç de öyle olmadı. Bura. da herkes ayrı bir tpti. Sırasını bekliyen şişman gör bekli bir zat, hem - nata oynata ayakta , hem:;lcllarh_l)e wyotd yapa, rak şöyle söyleni; a: — Efendim, benim mi tersim döndü nedir, Beyoğluns —Yeni* camiden çıkılır mı?.. Yoksa şu- ur mu benimle eğlendi? Diğer bir hasta da şöyle söy. ra teklif edeceğim, tramvay gibi bir de otomobil mımtakası kabul ettirsin. Bu zavallı adam da Eminö- — nünden otomobile binmiş Şişlik — ye gitmek istemişti. Uzun me, safeye gitmiyen goför Karaköyr de kendisini indirmiş. —Oradan —