"Romanyada karışıklıklar bir çok misaller kaydeder, Bi müstakil İç politikası olmu. im, arazisi Üzerinde muhtelif ve- plerle büyük devlet nüfuzlarmın şmek İstediği memleketlerde mun teessüs edebilmesi imkân deönccek bir hal bile alabilir, Çin, Osmanlı imparatorluğu bu ruühiyeye hiç olmazsa bir n- r en güzel ve medlt nümune vermüşlerdir. sükünsazluğu da cins hâdiseler arasında müla- etmekte büyük hatalar İşlen- . Di kani bulunmuyoruz, -— Romanya bir defa şimdiye ka r, yani büyük harp sonrasından mslıyarak müstakil bir iç politika faktp etmemiştir. Diğer taraftan dünyayı kaplr büyük hâüdiselerin kahramanı lan devletler. Romanyada nüfaz Bibi olmak Yddtasında biribirle- yarış etmişlerdir. Üçüncü bir ükta da şadur: Romanya kendi emleketi etrafında esen nüfuz be unsuru olmak politikası yeri- taraflardan birini seçmiş ona K etmiş ve bununin her şey üş, bilmiş telâkki etmiştir. | Halbuki bu telâkki dünyanm ve Stomanyanımn muhat olduğu şartlar önünde Romanyadaki huzursurzlu- fun arimasından başka bir netice remezdi, Ve nitekim mihver ga- fantisi Romanyanın hiç bir meseler Ü halletmiş - bulunmamaktadır. acaristana — Transilvanyayı ter- kettiği halde Macar devleti ile ve Macar halkı fle bir türlü sulh hali- - 9Pe zeçememistir. Bensarabyayı Sov- Şetlere terkettiği halde miliver por itikaamım ve nasyonal sosyalizmin hat peşinde olduğu Roman- İ konuşulmaktadır. İhtimal bu, büyük cerrahi ameliyatın acısını sekilde tanzim edilmiş değiklir. Romanya senelerdenberi devam eden politika hatasım su formülle tashih ettiğini sanıyordu: Sovyet- lere ya, Macaristana 'Tran- *İlvanya, Bulgaristana Dobruca ve- rildikten ve mihverden garanti - hındıktan sonra artık Romanya har kiki bir xulh ve sükün devrine Ki- Tecek, yaralarını saracak, bu nt uıw devrini böylece geçirecek. Romatnıyanın mukadderatina hi kim olan politik davalar bu kadar basit değildi. Bütün bu arazi me> — soleleri etrafmda dünyaaın büyük çapta emelleri, kavgaları, mevruu bahisti. Hâdiseler yalnız harita Ü- zerinde görünen — işlerden ibarel değildi. e Translivanya davası mihver tar rafından ortuya — atıldığı günden- beri bunun arkasında İtalyanım ve Almanyanın Karadeniye doğru nü- fuz muntakalarını daha — doğrusu kmdutlarını genişletmeleri davası mevcuttu. — Besarabyn — davasımda geniş Sovyet nlüfuzunun kendini koruma hususunda yaplığı bir ile- ri hazeket mevxzau bahisti, Çünkü vsenubu sarkl Avrupada İtalya, Al- manya, Sövyet Rusya nüfuzları karşı karşıya gelmisti. Belki bu Boktadan İngilir nüfuzünu çıkar makta hepsinin Mmenfaatleri müş. terekti, Fakat İnzilir müfuzu Re- manyadan — çekilince oönun yerini Alman aüfuzunun işgal etmiş ob ması hakiki müvazenesisliğin se- hebi. oldu, Büyük kütleler biribir- lerine karşı faal politika oyunları yaparken onlardan — hirinin nüfuz. larma fl::“ı—k bugünkü Roman- yazm rsuzluğunu izah oden sebeplerdendir. “ SADRİ ERTEM ae AR — Te ——— — VNST Günde yüzlerce kurban veren milletlerden örnek alarak, harp ve Ph için iyiee hazırlanmamız lâ- smdır, Kurbanlarımızı hava kurü- Muna vermek, bu j aeti İ hasırlığa istirak VA ERGRERRATDANE Yeşilay kongresi dün Yeşilaylılar #enelik kongrelerin! dün snat 11,30 da Eminönü halk- evinin konferans — salonunda yap- mışlardır, 'Toplantıda çok az bir kalabal- ğın bulunması, dikkatl celbediyor- du, Gelen azalardan bir kısmı yeni dileklerde bulunarak bilhassa (si- gara) düşmanlığının da Yeşilay mefküresi ayasma almmasmı ter menni etmişler, bir kaşım aza e idare beyetinin iyi iş göremediği- ni ileri sürerek bir bina bile elde edemiyen cemiyetin açıkta kaldı- B gikâyet etmiştir. Bumdan sonra Mazhar Osman kürsüye gelerek 38 senedir. Bu cr- miyetin davası uğrunda çalıştığını sabah yapıldı söylemiş ve bu işi gençlerden bi- vinİN — yapımmnasımı mMmemnuniyetle karşılıyacağmı ilâye etmiştir. Nihayet Fahrettin Kerim, ida- re heyetinin vazifosini yaptığını söyledikten g#onra bina metelesine temas ederek, elde movcut imkân- lar dahilinde bir bina temin edildi- ğini söylemiştir. Fahrettin Kerim, eski idare he- yetinin ve eski cemiyet reisinin ipka edilmesi arzusunda olduğunu da izhar etmiş, yapılan intihabat netlcesinde eski idare heyeti ek- Beriyetle kazanmış ve cemiyet a- zalarının toşkil eitiği caz takımı askerlerimize hediyeleri sürdüğü taktikler yüzünden | Bursa, (Huyasi) — Vilâyetimiz tüccarları aralarında — topladıkları 5000 Era ve 1500 parça yünlü ve pamuklu eşyayı Kımlay Kurumu gübesine tevdi etmişlerdir. Resul zade Mehmet İpekçi 500, Lofçalr Mustafa 200, Mecit Özpl- rinç 200, Nesim Bahar 150. Akın tisarot eyi 100, Rüştü Egel ve kardeşleri 100, Romangal 100, Vaafi Başaran T5, Sütçü Kâzım Koyuncu 75, Hacivat çiftliği sahi- bi Mustafa 100, Sabri Arca S0, Hüsmen Sö, Rifat Pekiş S0, Da- vit Saban 50, İbrubhim Yaşar Hak- kt Birleşiği SO, Ali Ferruh Yücel ve ortakları Sö, Cafer Saffet Gü, Saraçlar 44.50, Sobacılar — 27,50, Bıçakıçılar 21,50 lira teberril et- mişlerdir. Mehmet İpeker 260 çift yün ço- rapla 240 çift aldiven teberrü et- miştir, Bugün sıcak yuvamızda Bayra- mrmezt kütlarken, binlerece vatan- Bursa tüccarlarının! Sinemada miş olduğu kareı Mübecceli, başka bir erkekle görmüştür. Buna fev- kşlâde canı sıktlan Avif, hemen tabancasmı çokerek rastgele ateg etmeğe başlamıştır. Fakat hüsmü talih eseri olarak — tabancadan ç- kan kurgunlar ne Mübeccele ve ne de buyka bir kimseye — rastlamır maştır, Etraftan yetişenler Arifi yaka- lyarak polise teslim etmişlerdir. Romorktan atlıyan Küçük çocuğun ayağı kesildi Ortaköy - Aksaray hattma işlir yen vatman Ümerin — jdaresindeki 100 numaralı Tramvay arabaaı, Çarşıkapıya geldiği vakit romork müsterilerinden Tavukpazarmda e» turan İbrahimin 6 yaşlarındaki oğ- lu Necati atlamak istomiş, muvn- zenesini kaybederek yere yuvar- lanmıştır. Çocuğun ayağı tramva- yın tekoerlekleri altma giderek to- puğu kesilmiştir. Yaralı çocuk has- taneye kaklırılmıştır. Nazire Ne demeli ? Beş, ön, yüz genç bir teşebbün te bulunuyor, bir mektup yazıyor, bir fikir söylüyor. Brtesi gün ga- zeteler bu teşebbüsü, bu hareketi, bu fikri naklederken “Türk , Hği bunu yaptı, bunu yazdı, mu söyledi.,, diyorlar, “Bu teşebbüs çok yerindedir, iyi yapılmış bir vazifedir, bu mektup zeldir, bu fikir ba: i! hakkı olmadıkca (Türk gençliği) genelerinden bir Resmen t böyle dememi D) | POLİSTE: İki ev çöktü yağlunda Aynalı çoşmede Al 4 sokağımda — balıkeı Savanın bulünduğu 9 nu evle, bitişiğindeki Nikola kızı rikaya &it 8 numaralı iki kat ah gap övler ani olarak çökmüşler dir, Her iki evde de o ececında kim- Be bulunmudığından — nüfusça bir zayiat olmamıştır. İki işçi arasında — Galatada Yıl- dirım elekirik malzemesi imnlüt. hanesinde çalışan Cemil Sevgi ile Mustafa Küçük arasmda kavga çıkmış, Mustafa — Cemili makasla ağır surette — yaralamıştır, *Yaralı hastaneye kaldırılmış, Mustafa da yakalanmıştır. Bir kadın kuyuya düştü — Dün sabah saat 7T de Fatihte Elektrik sokağında otüran Sıdıka — adında bâr kadın, ovinin bahçesindek;i ku- yudan su çekerken müuvazenesini Kkayboderek kuyuya — düşmllştür. Kadımm foryadına — yetiyenler za vaflıyı yaralanmış ve baygın bir halde çıkarmışlardır. Şakalaşırlarken — — Sirkecide Hüdavendigür caddesinde 14 nu- maralı köfteci dükkünmda çırak. kik eden Yusuf Alban ile aynt dük- künda çırak bulunan Mustafa Yü- cel aralarında şaka yaparken, Yur suf elindeki bıçağı Mustafanın kaburgasına saplamış ve ağır su- rette yaralamıştır. Yumuf yakalan- meç, yaralr Cerrahpaşa hastanesi- ve kaldırılmıştır. — Kız, evdeki bütün madeni eşyayı parlattm mı? — Hayır bayan,.. Yalnız sizin bilediklerinizle yüzükleriniz kal- dil, VARIT & İKİNGİKÂANUN AA A T M l Görüp düştündükçe : Türkü korkutmak bahsinde Zaman, her vakit fenadır | Ü ozaybisr güsetesi, — yazdığı bir makalede Almanlırı Tür- kiyewi arvlamak istediklerini söy tedikten sonra, bu işe iki taraf- Türkiyeyi güzellikle kendile- rine bağlamak uğrunda, on iki ada vermeği kurmuşlarmış. Yalmız, on iki adanın sahibi olmadıkları için da İtalyayı bu. na mecbur etmek lüzem ge muş. “Führer”, dostu “Duçe”yi yola getiraceğini umuyormuş. Av silâhimim, bu, birinci yü- . Öteki tarafı — yalçınmış. er, şayet güzellikle yola gelmeslerse, iş zora binecek, korkutma siyaseti — başlıyğmcak. MA “Taymis”, eğer haberi — sade nakletmekle kalsaydı, gülümse- vip geçecektik. Pakat gazete işi burada bırakmamaş, daha ileri- lere götürmüştür. Türkiyenin, şimdiye — kadar bütün yaldızlı valdlere sırtımı döndüğünü Vütün dünya biliyor. Tehdide gelince, şimdiye kadar hiç bir devlet, bise karşı böyle bir. saygısızlıkta dbulunmadı. Gerçe, arada sırada bir takım bası bozuk döküntülerinin geve. zselik ettiklerini duyuyoruz. Fa- kat bunlar, Mos'uliyetsiz ve tom Bi Rabiliyetinden mahrum, »e idilği belirsizlerin Tüflarıdır.Böy lelerini ise, biz, ne işilir, ne de Cevap vermeğe teneszül ederiz. Bizim bir ata sözümüz: “İt ürür, kervan yürür!” Demiştir. Biz, bu hükmü hiç yalancı çıkarmıyacağız. -Bugün eğer siyasetimizin ayrı bir yolu, ei EKİZ on adım yürür sünüz. Karşınıza bir ka- labalık çıkar. Yüreğiniz boplar. Bir kaza oldu sanırsınız. Fakat yaklaştığınız zaman — görürsünüz ki, bu toplantının sebebi ekseriya basittir... Üç kişi yol Üüstünde durmak gafletine düşerek biraz yüksek sesle münakaşa etse, hemen el- rafı sarılır. Örce alâkâlarını sezdirmemek — itinasını gösteren meraklılar, sonradan kendilerini büsbütün kaybederek adamların burnuna girecek kadar sokulur; onlarla birlikte kaşlarını — kaldı. rır; gözlerini oynatır, renkten renge girerler... Bir münakaşaya iştirak etmedikleri kalır. Şehrimiz ahalisi arasında pek ziyade görülen bu merak — dola- Fakat ne söylediklerini anlı. mayorduk, Hiç şüphesiz Bar- ney, bizim niçin coşup gittiği- mizi anlatıryordu. Sonra bir kapı kapandı geeler birdenbire kesildi. Stanley: — Mükemel, dedi. Yukarı: çıktılar. Şi";:'i vaziyetimiz N diyebilirim. CŞ*_)'W&M hakikaten sözleri- mize inandı mi dersiniz? — Zannedersem inandı. Yok- sa gimdi, bizi ele vVermiş olmazı lâzımdı — Ona itimat etmekle büyük bir hüsn'i niyet gösteriyoraun. — İtimal etmek mi? Ne mü,. nasebet? Fakat o dakikada bir gev yevmam Jâzamdiı N'H::İı.mı gelen ilk şeyi vaptım. Her ne hal ise, ı.ıı::)edenan gimdi vazi- yetimiz, eskisine nisbeten çok iyidir. Barney tekrar l_ıu_rıyı gelip-de, ötekilerin gittiğini ha- ber verirse, derhal harekete ga. çeriz. Önümüzde müşkül bir mosele olarak, yalnız. Doranti vârdır. Bu konuşmadan sonra sustuk. Evin içerisinde korkunç bir ses- sizlik hüküm sürüyordu. Yirmi dakika, yahut yarım saat kadar gonra, yukurıdan bir telefan se- gi işidildi. İşittiğimiz gey yalnız bundan ibaret idi. Bir saat geçti. Böyle ıiıışı-lj vaziyetlerde dajma olduğu gibi, kendimizi âdeta ebedilik — içeri. sinde hissediyorduk. — Zamanın ve sonu gelmiyordu. el İki aaat geçti. Evin içerisin- deki sessizlik hâlâ devam edi- u. Ben yavaşça Stanley'e: — Bu işte bir bozukluk var, dedim. Stanley cevap vermedi. Fa. kat dalabın kapısını açarak, dı- şarıya çıktı. Ben de kendisile beraber yürüyordum. Bir müd- det, srenin kenarında dur. duk. Dinledik. Odanın bir kenarından küçüz bir fare çıkarak koşarak karşı tarafa geçti. İçerisinde bulundu uz asabiyete bakınız ki, ben mini mini farenin gürültü- sünden bile derhal harekete ge- gerek elimi tabancama salıver. mişim... Sinirlerimiz, © derece Nihayet Stanley'e: — Bana kalırsa, bütün evde- kiler sıvıştı, dedim. — Stanley cevap verdi: — Bana da öyle geliyor. ise ne duruyoruz. Bek- liye beklive bana bir hal olacak. Şâyle bir dolaşsak nasıl olur? — Evet. Dolaşalım. Stanley tabancasını cebinden çıkardı. Ben de çıkardım. Stanley, taklifimi — kabul et. i GAZ MASKELİ HAYDUT Çok heyecanlı bir zabıta romanı İngilizceden Çeviren: H. MÜNİR vzmaa mekle beraber, henüz şüphe ta- mamen gilinmemişti. — Bu yaptığımız iş — oldukça tehlikeli bir iştir; dedi. Bir tu- zağa düşmemiz ihtimali de var. dır. Sen gözünü, kulağını dört BÇi Ayaklarımmzan ucuna basarak kapıya kadar geldik. Stanley büyük bir sabır ve metanet gös tererek kapıyı sessizce açtı. Gir diğimiz oda, bir kaç &aat evvel, tamamen bıraktığımız şekildey- di. Elektrik Tâmbası hâlâ yanı- yordu. Viski bardakları da hâlü masanın üzerinde duruyordu. Bittabi Burney ortada yok. tu. “trafa göz gezdirdiklen s«on- ra, odayı geçerek öteki — kapıya vardık, Stanley bu kapıyı da, h gibi hic gürültü çıkarma! £ Çıktığımız sofada, işik yanı- yordu. Fakat burası da, bir me. zar kadar «. - izdi. Bir lâhza sonra Stanley tek- rar bekleme odasına girerek a- yakkabılarını çıkardı. Bana da Ayni surette hareket etmemi söy Hiyordu. — Noreye gidiyorus? Diye BOEİNA — Yukarı kata. Yukarr çıktık. Stanley hâlâ soğukkanlılığını muhafaza ediyordu , Ben ise, kendimi tutmağa çalıştığım hal. de, kalbimin hâlâ heyecanla Çarptığını duyuyordum. Merdivenin Üst başma çıktı- ğımız zaman, bir kere daha et- rafı dinledik. Hiç bir ses işitil. mivor; yalnız, uzakta bir yerde, bir gaatin işlediği duyuluyordu.. Fakat saatin tıkırdıları, ben: âdeta bir tabutun üzerine çivi- l;r vuruluyormuş gibi geliyor- u. Karsımızda bir kat merdiven daha vardı. Bu merdivenin Üst başı, kapkaranlıktı. Stanley bir müddet burada durdu. Sonra kulağıma eğile. İle bir ailâhla giriştiklerini anla. rek hi | — /Zannedersem gitmişler, de- di. Yoksa, buradan konuşmala- rını işitindik, Sol tarafta görünen bir kapı- ya doğru yürüdü. - Bu kaptyı sessizce aralamak için aşağı yukarı beş dakika uvğ Yaştı diyebilirim. Aralanan kapıdan içeri bak. tı. Orası da karanlıktı ve boş olduğu anlaşıliyordu. İ Elimizde tabanca olduğu hal- de kapıyı ardına kadar — açtık. Dışarıdan vuran ışıkla, şimdi içerisi farkediliyondu. Oda, yarı döşenmişti. Birakıp, diğer bir odaya geç- | tik. Orası da aymi suretle boş. b GENDEN.GENE İstanbulda bakmak me akı ayrı bir hedefi varsa, bu varkhk, şumun bunum hatırı için deği, kendi ma/küremize uygun oldu- Ça içindir. Bisz, vatan topraklarımın el eliyle —almmayacağımı — biliriz. Böyle bir toprak parçasımın ö- dünç paradan, bir gün geri e. tenmesi beklenen Bir emanetten farla o! yaprağın- da böyle şerefsiz bir şey yaktur. Riz, ancak — fatihi gü ifer kalınçlarımızla aldı verlerin sahihi olarak Yukarda “Taymis”in, haberi, yalmız haber olara. rakmadığını ve somuna — bir de mütalea ve hüküm kattığımı söy lemiştim. Bana da bu aatırları ran asıl bu mütalea ve hüs tümlerdir. Leomâralı arkadaş, fikrini: “Türkleri korkutmak için dd. man fona seçilmiştir.” diye bi- tiriyor. Biz, bunda düzeltilecek — bir nokta görüyofuz. Kahramanbâr mızdan behsetmek ddetimiz des ğildir. Alkış da — koltuklarımızı kabartmaz, Fakat çok duxygulu, bir erkek tarafımız var, kıi oma asla toz konduramayız. Korku, en kayanlık günlerde bile yüreklerimize m'mıırmi—#i:. Ona karşı birle döğüştüğümüzü, düşmanlarımız itiraf — ederlem başka şahit aramağa Kizum yök tur. Bisi belki öldürebilirler; Jakat ıldırmak... İşte bu ola, maz, “Taymis” i temin edelim, bi dost zaferleriyle desteklenenler- den değilis, Türlü tehdit için seman, her vakat fenadır. Ne- tekim — Somalinin — boşaltıldığı, Dünkerk'in berakıldığı, Misira PMalyanların girdiği karagünler de de biz, vine hak bildiğimir yollarda tek başımısa idir. HAKKI SÜHA GEZGİN yısiyle, hayatımızdan Limbilir kaç bin dakika heba — olup git- ıdir.u ı görmek, gördüğünden de ma- nevi bir hisse, bir gıda yapamak için mevcuttur. îîınmııe ne vatandaşlık, ne de insani bakı | dan hiç bir suretle vazile olm yan telerrüata bel bağlayıp da kikalarca ömür çürütmenin zevk ve manasına bir türlü varama- dım gitti! Sokakta onun bumun, tama- meti kendi husüsiyetleri hattâ mahremiyetleri —ile — alâkadar mevzulara dikkat etmekle harca- dığımız zamanı, bir lırsat bi lup meselâ, güzel bir tabloyu seyretmeğe sarletmiş - olsaydık, zevkimizin bir parça — yükselme- sine hizmet ederdik. Bir büyük adamı dinleseydik — tecrübemiz çoğalırdı. Bir kitap okusaydık irfanamız artardı. HİKMET MÜNİR CA 6. 1. 941 7-1-1541 808 Ajanı 808 Ajanı X.18 Hafif Prog, A.IX Hatif — prok B.45 gv 12.883 Fasal heyeti — RAĞ Yemek Un 12.50 Ajana tesi 1206 Karışık Prg. — DLRS Türkçe pllik 1808 Oaz bar, 1840 Taksimler — 1250 Ajam, 1816 Vying dücsu — 1803 Türkçe plâk 1880 Ajana D 1045 İncesaz 1820 Karışık pro, 2015 Dadyo Grt. gram. 2045 Lüayen Bua. — 1808 Cushand. yönla P * — 1430 Kamuşımık 2100 Dinleyici b 1030 Ajans tekleri. 2015 Radyo Wü. 2130 Konuşma zetesi. 2145 Orkesten —— 20145 Koru, 22430 Ajım 21.80 Hönuşna. 2245 Cazband 2180 Ajars Pazartesi| — Seh B N.Kân. ,7 I. Kân. Zihicce: 8 Kasmız 81 Züklccer & Çasma: 60 Vekitler Vanıtt Kzanı Vusaği Kanal Tz0 T 1M 2Sİ dağvan Öğle — ddd iz>izis 186 Hkindi MAt sar 43 049 Akyam — 16 55 12 00 16 58 18 00 Vat JA SI YS E SE Y S8 Tananık senea sanra ———LM—MMLMLTML.— . —