: TUT edi X [ Hâdiseler arasında l İspanya Hariciye Nazırı Berlinde j soanya Hariciye Nazırı Serrano Suner niçin Mad ritten Berline gitti? Günün beys nelsilel hâdiseleri arasında her halde mühim bir manası 01::l bu seyahatin (Tanca) vaziyı ile alâkadar olması en kuvvetli bir ihtimaldir. Malümdur ki Tanca evvelce General Franko bu Şıyı':m: idareyi ilga etti. İngilte! hareketin Cebelüttarık boğarzına yakmlığı itibariyle ehemmiyeu büyük olmakla bir iti razda bulunmadı ve İspanyol diktatörünün verdiği teminatı kAfi gördü. Fakat General Fran ni kaldırdıktan sonra şehri ta mamiyle işgal ediverdi. Bu işgal hareketi tablf olarak Tancanm tahkimi ile Almanya Ve Ttalya teslimi ihtimalini hatrra tirdi ki İngiltere için cidat bir tehlikedir. Onun için birkgsç gün evvel İngiltere hükümeti vazi yeti tetkik ettikten sonra Mad Tit hükümetini Protesto etmiş: — Şayet Tancayı tahkim e dııuîl.ı 'ben de icabeden tedbir leri alacağım.” Demişti. iemu dan daha İleriye gitmek de İn | giltere ile muharip hale gelmek demek olduğundan bu da İapan yanın işine #elmiyor. İspanyol Hariciye Nazırı bu müşkül vaziyet içinde bir çıkar yol aramak için Berlin seyaha tine çıkmış bulunuyor. Selânikteki Almanlar janslar Selânikte ve civa rmdaki Almanların Ber lim hükümetinden verilen emir Üzerine Yunanistanı terketmek te olduklarına dair bir haber verdiler. Yart resmi Alman kay. nakları haberin doğruluğunu te yit etmekle beraber bunda siya Si bir sebep aramak doğru ol madığı mütaleasında — bulunu yorlarmış. TEn doğru sebep ise | Selâniğin en ziyade hava tehli | kesine maruz bir mıntaka olma- amdan ibaret olduğunu söylü yorlarmış. Bu sebep doğru olabileceği gi bi tevil de olabilir. Onun için bu hâdise hakkında bir hüküm ver mek için umumi vaziyeti tetkik etmek ve kat'i bir karar vermez den evvel yeni deliller bulmalk ihtiyat kaidesine daha uygun © lur. Nitekim Almanya Selânikte Ki tebensmr çekmekle beraber, i Köylere yardım ! * ., Hiç olmazsa, her birimiz, bir köylü — yavrunun bakımını üstümüze alalım. ,, Büyük şebirler hallı, kendi ara- larmda yaşıyan asker - ailelerine yardım odiyor, Reeml maaşı veya hususi kazanet bulunan her vatan- daş, gücü yettiği kadar muhtaçlar | ra bir şey vermeyi taahhüt etmiş- tir. Böylece, sovgill asker kardeş- lerimiz, arkada — bıraktıkları ana- ları, eçleri, yavruları için Üzüntü çokmezinler; elimizden geldiği ka- dar onlarım yardımma — koşacağız. Avucumuzda — kalan iki lokmadan birini onlara varmoeyi borç bilece- Öz, Lâkin, bunları yaparken, biraz da uzaklarda, gözlerimizin gürme- diği yerlerde kalan yurtdaşlarımı- zi düşünmemiz Vızım, “Gözden irak olan- günülden de irak olur.,, derler; biz bunun ak- Bini göstermeye çalışalım. Ti ay evvel Sapanca tarafların- da bir köy gezintisi yapmıştım; sarp yokuşların yamaçlarıma, te- pelerine tutunmuş dağ küöylerinde gördüğüm Tovhalar hâlâ gözleri- min önünde: Köyün gençleri yavaş yavaş si- lâh başına gidiyor. Dağın bir ke- narmda, bir ağaç kütüğünü omuz- Atinadaki elçisini yerinde bı rakmaktadır. Alman sefirinin Atinada kalması Selânikteki Al manlarm Yunanistanı terketme | lerinin ehemmiyetini hafifletir. Buna mukabil Selânikteki Al manların Yunanistandan çıkma larını kendi ihtiyarlarma bırak mak daha doğru iken Alman hü kümetinin hususf surette tali mat vermesi de dikkale değer bir nokta olsa gerektir. — 4. LAVAL Parisle Vişi arasında mekik dokuyor Üenevre, 17 (LA.) — D.N.B. Vişiden bildirildiğine göre, Fran gx başvekil ve harlclye nazırı Le- val Purixten Vişiye dönmüştür. » Laval Pariste Alman makamla- rile görüşmeler yapmıştır. Bu gö- rüşmelerin hedefi mareşal Peten- le Hitler arasmda kararlaşan teş- riki mesaidir, Laval Vişiye döner dönmez ger rTek bu görüşmeler, gerekse İspan. yol hariciye nazırı B. Suner ile yaptığı görüşmeler hakkmda ma> reşal Potene izahat vermiştir. gaktır. | . B, Laval, kendi ismini taşıyacak ı—wwümml Madridi sel bastı Birçok yaralı var Madrit, Iİ ÇAA.) —D.N.B. ajansının hususi muhabiri bildi. rTiyor: Dün gece Madrit ve civarma tufanâsa yağmurlar yağmıştır. Yağmurun arkasından bir kasır. lerini tahrip etmiştir. İtfaiye mahzenleri basan sulart boşalt. maştır. Tramvay ve yeraltı tre'« leri saatlerce işlememiştir. Bir. çok yaralr vardır. Madridin bü. yük caddeleri de saatlerce su altında kalmıştır. —— Bir kaptan tevkif edildi gelen deniz kazasınm muhake mesine dün bakmıştır. Muhake me neticesinde kaptanı Hasan tevkif edilmiştir. larile sürüklemeye çalışan iki bük- Him, ak sakallı, seksenlik bir ihti- yar... Az sonra yolda görünen se- kiz yaşlarında bir yavru, ihtiyarın yanma koşarak garp yollarda kü- Şücük kollarila kütüğü sürükleme savaşma iştirak ediyor. Bir evin açık kapısından İçeri bakıyorum: İrili ufaklı bir gok ço- cuk, Ein büyüğü on beş, on altı yaşlarında; en küçüğü beşikle.. Büyükler güler yüzlerile: | RIRAPR RORID Yazan : Şüküfe Nihâ, bu yüksek İzzetinefsi karsıamda gurur ve acı ile gözlerim doluyor, Başka bir yoldan geçiyorum: Bir kapt önünde yine yedi, sekiz çocuk. Sıtmalı, bakımsız, Sapânrı çocuklar... kapı önüne — çömelmiş bir genç anne.. Bizi görünce kal- (Kısa haberler: * Mili Müdafsa Veklli Saffet Arr kan dün mabahki trenle Ankaradan | şebrimiza gelmiştir. *& Hülk ltarafından yapılan siper ve sğmnakların teftişine devam edilmek tedir. Nitamnamaye aykırı harektette ktyor, köylümüzün o sonsuz misa- firperverliğile: ' — Hoş geldiniz, safa geldiniz, Köyümüzü mü geziyorsunuz? Bu- yurun, bir kahvemizi için, Diye bize sesleniyor. Genç kadır na teşekklir ederek soruyorum: — Çocuklar sizin mi? — Eh, Allah bağışlarsa, benim, Hastalandılar da birarz güneşe ç- kardım, Oulara biraz iyi bakama- gdim, babaları askere gitti de., —- Maşnallah, diyorum. çok ev- JAt yetiştiriyorsunuz; —Allah ba: Bışlasın! ö Genç kadın, en candan sesile e0- vap veriyor: — Ya biz doğurmazsak, vatana kim asker yetiştirir? Yavrusunu — seve seve vatana hediye eden Türk kadını ne feda- kür gşoy, Allabım!... Akgam karanlığında, başka bir köy yolundayım, İki ağaç kütüğü arkasına sığınmış, kapısı kapali bir evceğiz. Önündeki — sandığın kenarında bir kaç çocuk; — Bessiz, lltıv;:lll. yerlere çömelmiş... kaış iklar, no — yapıyorsunuz burada? — Annemizi bekliyoruz. — Annoniz neredo? — Ne zaman gelecek? - — Betli olmaş, tarla uzaktır. — Yemek yediniz mi? — Yok, annom gelince verecek. — Rabanız neredo? — Askerda,, Az sonra yantmızda elinda orn: ğiyle siyah bir gölge beliriyor: — Gir içeri, gir, buyur; otur! | bulunan 97 kişi elli Jira para cezasına | Çocukların işden dönen anaları.. diye beni evlerine davet ediyor - lar, — Çocuklar, yalnız mısınız, bil- yükleriniz yok mu? Biri cevap veriyor: Büyüklerimiz, öldü, Ağabeyi- garptırılmıştır. * Hollanda tearet — mümeesilliği, Kelirtlilebileceğini — gehrimiz — Ucaret müdürlüğüne bildirmiştir. 1 Hollandadan rsdyo ve radyo aksamı * Halkı askerlikten soğulucu beayan. ... Şimdi şehirli kardeşlerime hitap ediyorum, — Hepimizin çocukları var, hepimiz çocuk gefkatinin, ço- cuk Üzüntüsünün, sevgisinin ne olduğunu biliriz; lâkin Türk kad- miz vardı, şimdi zskerde (besiği aametor dağrtan 19 yaşında Nihat e n yalnıx kendi çocuğunun değil, göstererek) bu da çocuğu,.. — Peki, çocuğum sizo kim ba- kıyor gimdi? Çocuklar nöbetle gikâyetsiz ko- mwosuyorlar: — Allah veriyor, Tuz, Eve göz gezdiriyorum: Boç kö- şeler, boş kaplar, boş ocakr... Yal- ars bir kenarda bir kaç masır kor çanı., Köylümüzün &n küçüğünlün bile idare - oluyo- Bir Alman gemisi batırıldı Nevyork, 17T (AA.) — Nev. york deniz mahfillerinde bildi. rildiğine göra 28 Teşrinievvelde her halde bir Alman korsan ge- misini iaşe için olacak, Kolom. biyadaki Barianilla limanından 3644 tonluk Alman bandıralı Heligoland vapuru İngiliz harp gemileri tarafımdan Carajbes a. dalarında yakalanarak - batırıl. miştir. Darkadaşı birer suna onar ey — hapse mahküm olmuşlardır. * Dün sabahki konvansiyonella e- ümüktem TT yit Yici Türle aileak gel miçlir. * Evvelki gece Edirne Karaağacın: da tren makasçılığı yapan Büleyman marovra esnmsında tekerleklerin alür 'na düşerek Ikiye bölünmüştür. * İzmirde anker allelerine kanunen mecbür oldukları yardımı. yapmıyan sekiz tacirin malları haczedilerek pa- ra tahali alunmuş ve isimleri belediye korldoruna asılmıştır. * Tütüncüler birliği ikahraman as- | kerlerimize hediye — edümek Üzere 8 Ymaliyon kilo tütün toplamaya — karar vermiştir. Bunlarik ordumuza busunl Bigarnlar yapılacaktır. * Hükümet 18 - 19 yaşlarındaki gençlerden mürekkep 2000 kişllik ye- mi bir itfaiye teşkilâtı vücuda getir. meye karar vermiş, haszerlıklara haş- lamıştır. Gençler 45 günlük hir kur | gehirlieinin bunlâr kur'a ile ıı-l Ba tâbi tutulacak, çileceklerdir. bütün yurt çocuklarınm anası sa- rır | yılır. Vazifemiz kucağımızdaki öz çocuğumuzu — yetistirmekle bitmiş yolmaz; elimizin — uzanabildiği Perde gördüğümüz her bakımsız yavruyu kurtarmak borcumuzdur. Mamleketin, ea çok ve türlü türlü ( yardıma muhtaç olduğu bugünde bütün kuvvstimizi onlar için har- cayalım, Büyük şehirlerin kanısım- dan biraz başımızı çıkararak köy- lerimizi dolaşalım; İ miz bir evin, hiç olmazsa bir yav- Tunun bakımmı Üzcrimlze alnlım, Hepimlizin bir kâyde bir çocuğumuz olsun, Bu yurt icin ne büyük bir yardım, bu yardım — yürekler için ne büyük bir sevk olur. Köylü mağrırdur, tok gözlü, derdin! iç'nde saklar; lâkin kendi- Vatno göztertlen en künük alâkaya | da en büyük minnettarlık duya. , tak kadar büyük inaandır. Böyle bir alâka, Türk köylüsüyle Türk arasmdaki sevgi bağr Bt daha gok kuvvetlendirecek, kör yün yüzünü ilrecektir. aeN a min z N < AA SA e T LA MAT SETATİ —a lll zamanmda da payladığı görülmüş hidiselerden de. ğildi; vaklile karısına, kızma kargı gert, örkek nesline tabli bir imtiyaz ve Üstünlük tanıyan bir zihniyetle mü. samahakârdı. Erdoğan, uğradığı hakaret karşısıda ön. ca gşaşırdı, sonra babası yemek odasmdan çıkmak Üzere ikon kendisini topladı, bilhassa kendisinden küçük olan kardeşlerinin yanında luhaf vaziyete düştüğünü farke, derek ve bolki de anurunu değilse de vaziyeti kurtar. mak için mukabolede, müdafaada, yahut herhangi bir cevapta bulunmayı düşünerek hiddetli gözlerle babası, mın arkasından baktı; fakat aynı saniye içinde bakışları annesin'in bakışlariyle karşılaştı. Muhsine hanım, eocu, #una kem gözle bakılıp fena söz — edilmiş olmasından mütcesalrdi, Erdoğanmn hiddetini görünce Ürkmüş, evin içinde baba ile oğul arasımda şimdiye tadar görülmesi, ne alışılmamış bir sahnenin hasıl olacağından korkarak telâş ve heyecanla, gözlerinde: — Aman evlâdım, Ihtiyandır, sen ona ayma! Demok isteyen bakışlarla oğlunun — hareketlerini önlemeye çalışmyordu, Erdoğan, nazarlarmı etrafta gezdirdi: Leylâ ile İ han ağaboylerinin asartandığını duymamış, görmemiş öl- mak için önlerine bakıp bir ekmek parçasınm ÜRtüne tereyağı sürmek, kaşar peynirinin kenatlarımı kesmok Bibi işlerle meşmuldiller, Hüsoyin Hüsnü Bey odadan çıkıp gitmişti. Aradan bir kaç gün geçti, fakat Güleren Yesilkö- ye Gönmedi. Erdo'ğın:&dın pek de şikâyelçi ol- Kd Ğ Ht madığı görülüyordu; hattâ bu evlilik bağımdan böylece görünüşte kendisi - tarafından bir teşebbün — olmadan kurtulmuş buluzmasmı sevinçle kargıladığı da zanne- dilebllirdi, Bir defa Muhsine Hanım oğlunu tenhada ya- kalayıp: — Yayrucuğum, ne sebeple, nası! olursa olsun, ev yıkılması iyi bir gey değildir; hocalar eakiden “her alle göküntüsünde cennotten bir direk yıkılmış olur,, der- lerdi; gimdi gerçi © esiki hocalara filân kimse aklırış öt- miyor ama, o Söz doğrudur; karını gidip aradın mı? Dünya ve ahrette vebali senden sorulur. Diyecek oldu; fakat Erdoğan açık bir cevap ver- meden işi savsaklıyarak annesinin çenesini okşadı, eli- ni havada: “Adam sen de!...” filân gibi ehemmiyelsiz lik ifade etmeğe çalışan bir tarz ve eda ile galladı, ka- dinin: f — Bu iş ne olacak? Şeklindeki kat'i sualine dot — Sen üzüilme, iyi olur inşaallah... Cevabmı vererek annesinin yanmdan uyablentı. Hüsayin Hüsnü Bey o gündenbori oğlu le konuş- Mmuyordu. Leylâ, bir gün ağabevsine bir kucak dolusu havadisle geldi: Babaları gidip Gülsereni bulmuş, onum- la uzun boylu konuşmuş, karı kocayı barratırmaza kalk- Maş,,. Gülseren, müteessir bir hal ve ifade jle kavnata. smm ellerini önmüş, botanma devası içcin mahkemeve müracaat ettiğini ve arüik bu yoldan dönmesine İmkân olmadığmı söylemiş, Erdoğan hunları merakla dinledikten sonra neti. €e karyısımda hirden değişti; Hüseyin Hilsnli Beyin bir kaç gün Önce sofrada kardeşlerinin yanmda kendisini kL y Ö yaplamış olmasınm cevapsız kalmasma sunki taham- mül edememiz de tası Bediğine koymak isin boklediği fırsatı gimdi bulmuş gibi, sin'rli bir halde: — Bahama da he oluyor, yahu,., diyo — söylendi; evlendiğimiz zamın alikadar olmuş müu da şimdi ayrır lacağımız saman kartşıyor; tuhaf şey dağrusu! İkinci kısım " Mahkeme kapısırda Genç bir avukat hayatta sosyal bir vazife almış olmanın zevki e dolu hir İnsandır; bu işe giren lte- Hk GCülseren gibi bir idesllat olursa kabul edilen vazi- fenin manaamdaki doerinlik, ehemmiyetindeki bilyüklük Zenç avukatı elhette kendisinden geçiröcek bir kudltik ve ulvilizle mümtaz olacaktır. İnsanlar, talihin kendilerine — hazırladığı yollarda BÂh komedi, güh facin bavası içinde müsbet veya men- fi, güzel veya çirkin, iyi vaya fena rollerini oynamak- ta ne kadar hüner göüsterirlerse göstersinler kendileri için netlceye selâmetle yaklaşmak her zaman mümkün olmuyor. Mahkeme kapısı, çok defa — piyesin son sah- nesi üstüne kapanan yerdedir ve galiba “son" olmak daima “hazin' 'olmak manasma geldiği içindir ki mah- keme kapıttar bir- çok kimseler loş bir hava ile sarılı ruha ürperti veren bir azap evinin kapısı gibi sayarlar, Avukat Gü'seren, kaynatatı Hüseyin Hüsnü Bey kendisine gelip de; (Devamı var) ) sdkhllkdümüklnüü - * —— — SK GA eli aa a O K af NS İN 1 Tarihten; Zalım ve mazlum Çişeron'un —meşhur bir. nut- kunu hatıriryoruz. ki, burada zalim ile mazlumu, atoşin hita- beti ile halka telkin eder. Nu. tuk Ş mutedi! olun. Biz de sizin gibi bahtiyardık. Düşünün, siz de in. sansınız. Haydut daha sor! haykırırı — Kocam bana teslim et.. Beyhude yere — sızlanmalarınla beni yorma.. O benim — elimdon kurtulmayacaktır. Bu kudurmuş herif zorla eve girer, Ev sahibi: — Ey evlâdımın vefakâr hü- kümeti, evlüdımı muhafasa et, der. Onları gözetlö.. Haydut: — Ben benim emirlerime ita. nt e daha zret mi ediyorsun? — Benim — sesimden ürkerek donakalmadın mı?. Be. nin teskin edecektir; diye bağır İ)efiyar Şu cevabı verir: — Ben mağlüp olurum caa. yen MW görü. Yorum, Kösen DEniMte Rülim huzuruma çıkmak istemiyorsun. O mahkeme İi orada haksız çıkmak mucibi âr, haklı çık. mak şan ve şeref vericidir. Sen beni öldürmeği — tercih ediyor- sun, Pekâlü. Maktulen helâk o. lacağım. Mağlüben değil..,, Çiçeron'un kavinin, silâhimm, kendini müdafandan âciz olanım haydutça öldürüşünü tel'in e. den nutku yukarmdaki gatırların da anlatacağı gibi kanla biter. Gözleri kanlr haydut, ihtiyarı kilter ile ikiye böler... nim hiddetimi ancak senin ka. Tarihin ne garip — cilveleri — vardır, ki Çiçeron da 1988 — yıl önce Antuanin — emrile Formi. es'deki evinden almarak konuş- turduğu zalim baydudun yaptı. Şı!ı gibi müdafaasız öldürülmüş. ... Külâh boğmak Bektaşinin biri bir eve misa- fir olmuş. Yatağına ditle küllâhm m= boğ. muş ve tabif bir hadde kadar kürülterek başma gecirmiş. Sabahleyin ev sahibi odaya girip külâhm ucu yorganın dı. şında sallanır görünce: — Ne o erenler, demiş. Kü- 'âhrmı boğmuasun... | Kölâh kapmak — iateyenler, "-'-Mıl Bgibi üstünü boğmuyor - letiş Tt Niyasi Ahmot Kudüş radyosunun Türkçe nesriyat saati değişti Kudüs, 17 (A.A.) — V7 İkin. citesrin ©M0 dan itibaren yaz santinin tekrar başlaması dola. yısiyle Kudüs radyosu nesrivat nrogramına bir saat evvel bazli. yacaktır. Runa göre İnciliree haberler Türkiye normal santi'e sont 18.15; franaızca hebherler 18.30; türkçe haberler ise saat 21 do başlıyacaktır, /