* — VAKIT, 12 BİRİNCİTEŞRİN İnâdiss!u arasında I General dö — Bono'nun vazifesi Mareşal dö Bono, tayyare ile te gitti ve gi mareşal P mişanı da bera va dahiliye nazırı ve falanjist partisinin reisi Ser rano Suner Alman - İtalyan * Japon p: n hazırlanması ve imzalanması #irasında Berlinde bulundu. Orada birçok konüş” malar oldu; bu konuşmalardan sonra Romaya gitti. Orada da Muzsolini ile gizli müzakereler . de bulundu. Fıkat — İspanyol devlet adammın gerek Berlinde, gerek Romada konuşmalarından müsbet bir netice çıkmaksızın Madrite döndü. Efkârı umumi” yenin tahmini bir nokta üzerin. de tekâsüf etti ki o da gudur: Almanya ve İtalya İspanyayr Cebelüttarık üzerine harekete sevketmek istediler; fakat bun” da muvaffak olamadılar. Fakat mareşal dü Bononun şimdi Madrite gidişi gösteriyor ki İspanya ile mihver devletle. ri arasındaki müzakere tama 1940 men kesilmiş deği İspanya da rek Hitlere, gerel Anlaşı. e nazırı gö Musoliniye ızı Şefim mare. arzedeyim. Onun Demiştir. Bu takdirde İtalyan maroşa” Hmın Madrite gidişini mareşal Frankonun düşünüp ” taşmdık. tan gonra vereceği cevabı al' mak maksadına hamletmek lâ. zım gelecektir. Bulgaristanın ihtiyatlı hareketi Son günlerde Almanların Ro' manyaya talim ve terbiye adı altında bir askeri heyet gön. | derdikleri gibi Bulgaristan or duaunda da muallim olarak Al, man zabitleri bulunduğu Tiva yeti çıkmıştı. ada neşredi. len resmi bir t ile bu şayla tekzip edilmiştir. Bulgar hükümetiniz resmi bir tebliğ İle ordusunda — Alman muallim zabitleri bulunmadığr nı ilân etmesi ihtiyatlı bir ted. bir olmak suretile tefsir odilir. nm. Bulgaristanda olup biten hüdiselere Almanya ve İtalya no kadaf alâka gösterirse Sov yetler Birliği de o derecede dik. kat etmektedir. Bulgar hükür metinin neşrettiği tebliğ, Moa. Kkovanm hassasiyetini idare et mek gayretinden noset etmiş olsa gerektir. A Mecusilerle müslümanlar arasında kavga Dört kişi öldü, yaralılar var Yeri — Delhi, 11 (AA,) — Röyter: Yeni Delhiye 20 mll mesafer de kâin Garzlebadda Mecusflerle Müslümanlar arasımda salı ge. cesi vukua gelen bir müsademe üzerine poölisin müdahalesine mocburiyet hasıl olmuş ve ne- ticede 4 kigi ölmüş ve birkaç kişi yaralanmıştır. Bir camiden çıkan Müslü. manların bir Mecusi alayma Te fakat eden müzikanm çıkarmış olduğu giürültüyü protesto et. miş oldukları tasrih edilmekter dir, Polis, halkr teskin etmeğe boş yere uğraşmıştır. Mücadele Müslüman ve Mecusi grupları arasında unlumileşmeğe yüz tut Şanghay Belediye reisi öldürüldü Şanghay, 11 (A.A.) — D.NB. ajansının — husust — muhabirinin bildirdiğine göre, Vang Şing ta" raftarları olan Şanghay beledi- ya reisi bu sabah evinde öldü. Tülmüştür. Katil şimdiye kadar ele geçirilememiştir. Cinayet, lardır. Ka Kanadada 3000 tank yapılıyor Oltava, 11 (A.AJ) — Mühim. mat nazırı B. Hove dün yı Beyanatta İngiliz ve Kanada kuv. vetleri için yeni modelde 3000 hü. cum tankının Kanadada imal edil. mekte bulunduğunu söylemiştir. Tahmin edildiğine göre, bu tankı. lar orta ağırlıktaki İngilir ve A. merikan tanklarının en mükemmel evsafını haiz olacaklardır. tuğundan zabıta silüh istimali mecburiyetinde kalmıştır. | 297501senesonradünya- Dudaklarında alayir ve filozofa- ne bir tebestlim, mücessem dünya kürelerine baktyor ve iç çokerek: ©l saltanatın yeller esar şimdi yerinde zamsramı murilmanryordu. Hafızamda kürlü tarih sahifele- rinde uyuyan yellere karışmın sal. tanatların hayalleri canlandı. Bir kaçını düşündüm, bir kaç ta- rih kitabr karıştırdım- Şu köhne dünya neler görmüş, Beler geçirmiş- Artık insanlar, çocuklarma uy- darma masa! yaratmak için zihin- lerini yormamalı. “Bir varmış, bir yokmuş” la başlamak İâzımsa, 2- sırlardır. yellere karişan saltanat. lardan bahsetsinler. Onlardan meraklı, onlardan ib> ret verici masalr, insan zekâer za- ten yaratamaz. Bu muazzim masallardan bir kaçına “büyük mina” lk yapmak- tan kendimi alamadım. .. » Bir varmış, bir yokmuş.. Ew_al zaman içinde Muhammed peygam- berin Medineye geçişinden ya 5622, yahut 3918 sane önce Nısır ülke. ginde Firavun denen İnsanlar ya- Şarmış. Bunlar da bizim gibi ağı- ları burunları, gözleri, kulakları ye- rinde olan insanlardı ama, bir faz- la tarafları vardı: Akılları. Akılla. rı bizden fazla mı idi, eksik mi?. Buğgüne kadar bunu doğru bilen gıkmadı. İşte bu firavunlar, dünya yüzünde ilk defa hükümet kurdu- lar. Ondan evvel Nuh oğulları yer yüzüne yayılmışlar, kabileler kur- muşlardı. Bir gün bu sane Holan- dalıların yapmak istedikleri, fakat yapamadıkları bir gey oldu.- Her ta. "l ı ı iyisi öküsdür. Ona — tapalı ğcmc insanı özüze taptırdı. Ama bunlar boş duran İnsanlar değildi. Kötülüğü de yapmak için alışmak Jüztmdı. j Elhbette duymuşsunuzdur. Bu- günkü insanların ağızlarını bir ka- rış sçarak aayrettörleri “Eşalz eh ramlart işte bu firavunlar yapmış. lardı. Sultanahmot moydanmdaki dikili taşta gördüğünüz çivi yazı - sını da onlar icat etmişlerdi. Dünya yüzünde düşmanı olma- yan kimse yoktur. İşte bu firavun- lara da âmülika denilen Araplar düşma noldular: Bir gün bir yolu- nu bulup Mamdan uzaklaştırdılar. Fakat şunu da iyi bilin ki insanlar arasında bir de “intikam” adı veri. len gey vardır. Firafunların intika- Ruzvelt Çinle Amerika arasındaki dostluğu teyit etti Vaşington, 11 (A.A.) — Çin millf hükümetinin kuruluşunun gerek Amerikan milletinin teb. riklerini bildirmiştir. Ruzyelt, — telgrafmda, “iki memleket arasında mevcut an* ııııv'î dostluğu,, da teyit eyle, ya gelecek insanlar var ları Suriye taraflarına sürüp attı. Tütmozls bu büyük ve ganlı iş- den sonra daha neler, neler yap- Tandı. Haheşintanı, Elcezireyi, Il.ı riye ve Arabistant alstüst etti. ,Nöreye dayandı ise girdi. Meşhur | “Kammak” #arayımin dört tarafmı kendi yaptığı işlerin hikâyelerile Süsledi. Tam 115 gehrin aballsin! | itaat altına aldı. Hepsinin de resim. lerini Karnak mabedinin duvarlar rina yaptırdı. Doğrusu Tutmozis yaman firavundu. Girit ve Yuna- nistant da aldı. Dicle nehrile Toros dağlarına dayandı- Sönra nemi oldu? Öldü tabil- Ar- kasından gelen üçüncü Sannofis İbranlleri "'lrddın kovan ve Mu. sanım mucizeli do; ile açıdan deninde boğulan Dravundan Daha bir çok — firavumlar yinmi | bir sene etraft kasıp kavuran Ram- | ses, Ganj nehrine kadar dayanan | büyük Tutmozis bunlar arasımda- dır- Hepsi de Hindistanı, Dağızta- | ıu, ve Ermenlstanı yakın yıktılar. | 14 bin güvari, 60 bin piyada ve 26 | bin araba ile dünyayı dolaştıları Bir aralık Misirda — firavunların kuvvetleri sarsıldı. On ikl kişi mem leketi on ikiye ayırarık moşhur Labirent seraymır kurdular. Ön ili. lerin aLbirentini bu dünya bir daha görmedi. Görmiyecek — bile- Yeni dünyanın yüz katlr apartrmanları Lebirentin yanmda kulübe kalır. Ön iki sarayın altir üstlü üçer bin * odast vardır. Odalar tavanları bile | mermerle kaplı idi. Sütunların hepsi ak mermerdendi. | artık GÜNDEN GÜNE Aman, pilâva dikkat ! ğ STAKOZUN bir taba * ı €ma 200 değil de mevsimino göre 500 kuruş fiyat koyaalar o kadar yadır. gamam, Nihayet istakoz, her sofranım taamı değildir. Bir çoğumuz için lüks nevinden yemek sayılır; yesek do olur, yemesek de.. Fakat Türk mutfağmın uzun senelerden * beri ayrılmaz bir hususiyeti, hatırı sayılır bir gida mad. desi haline gelmiş olan pilâ” va, 50 kuruş fiyat konulma. sr, insanm cantnı sıkabiliyor. Birçoklarımızın. hayatınm büyük bir nimetini teşkil et miş olan kuru fasulye, çorba, ekmek ve meyva da öyledir.. Farzediniz kt Avrupat - usul. leri taklit edelim diyo sofra' mıza küçücük bir ekmek par. çası konulsa ve bundan faz* Tasını da istömek ayıp olsa, ne kadar sikmtr çokeriz!.. Biz, ekmeği bolca yeriz. Ek. Ber vatandaşlar da, yemek esnasında bir tabak kubbeli pilâv göçürmedikçe karnını doymuş saymaz — Vaziyot böyle olunca, Taksim gazino' sunda bir tabak pilâvın 50 kuruş olduğundan bahsile şi. kâyet eden refikimizi haklı bulmamak elden gelmez, Yeni açılmış bir yere, o yerin abalisini cezbedebilmek için, memleketçe marmf ve “harc't Mlem,, haline gelmiş olan yiyecek nevileri üzerinde oynamamağa bilhas, Ba dikkat etmek lâzımdır. Zi" rTa, bu oynayışlar, o yerin menfaatini baltalayan en 8. ğer propaganda vesilesi olur” Yyazan: - , Refik Ahmed Severniğil lar. Bir tabak “istakoz 200 kuruşa!,, denildi mi, yüzleri istakoz derecesinde İkızarmış vo bütün hayatınca bu gibi maddelerle — tanyyilgü müm. kün ve tabil bulabilen kimse, hattâ fiyatı «v bile görebillir. sayılabilir ki, değil iştiha, keselerin iflâsmr kesmek için birebirdir diyeceğim... Aman pilâva dikkat! BRİKMET MÜNİR — İsveçnamına Amerikada yapılan 100 tayyare ingil- tereye veriliyor Nevyork, 11 ÇA-A.) — Nev. Tefrika Numarası 5 Pencoraden gürülen boş topraklar olduğu yordo ka- yıyor gibl gerl geri gidiyor; tren İlerilere doğru atıl- dıkça telğraf direkleri düşecekmiş gibi, yuvarlanıyor. muş gibi göeriliyor; ekimsiz. çorak arazinin arasında pek söyrek rasilsnan cdrz bir ağaç gölgesi, tek tilk hayvanlar, ara Sıra kargılanan küçük, toprak, siyah çehreli köy evleri biribirini tersine doğru kovalıyormuş iye, arkaya atılıyordu; rayların Üstünde gitüik- kendisine anlatılan masallardaki devler, böyle ses çı- karırdı. Nereden nereye, tedai halkaları nasıl garip ve hatıra gelmer münascbetlerle bağlanın — amalanırlar; Gülseren — gimdi gözleri İç varlığma — çevrilmiş olarak gocukluk günlerli tiyor ve orada geçmiş günleri- nİn filmini seyrediyor. ina ait en kuvyetli in. İlk gece hle uyuya. ngür hüngür ağla. Gülserenin çocukluk ımi — yatakhanede Gteki çocukların asını, evden tzak mürebbiye sesle ağladı. alınak ya kend! odaema sonra keridli v murtu. Güleeren K sektahe yerilmeni oytlamış, suzturmıe, nin sebebini sonraları sezer gibi olmuştu; kancealle Ba. basının arasında bir geyler vardı, evde bir geyler olup bitiyordu ki küçüğün bunları öğrenmesi istenilmiyor du; onun annesile babast arasmdaki geçimsizliği duy- maması, bilmemesi, görmemesi İçin evden uzaklaştırı!- mas, gece yatımı moktebine verilmezi Jâzım gelmişt!. Hattâ bir defa, bir hafta tatilinde eve çıktığı sa- mana ait bir müşahedesini hatıriryor ki bu hâdise kü. glll Gülserenin küçük hayatmda hayli tesirli olmuş- tur, onu mektebe 1sınp orada kalmağa hattâ mecbur etmiştir, ondan sonra Gülseren eve mümkün olduğu kadar seyrek gelmiştir ve bunun için de ona no anası, ne babası sitem etmemişlerdir! Gülseren çocukluk #önelerinin bu uğursuz malişa- hedesini! hiç unutmaz: Bir hasta başmda eve geldiği zaman anmesini kalabalık bir sofra başgmda, kadımlı er- kekli bir çok insanlar arasmda, çok silalüi, çok güzel, masallardaki kroliçeler gibi, rüyalardaki molekler gibi süzlü, güzel ve neşeli görmliş de hayran olmuştu; fa- kat nedense babası bir aralık sisirli, titir. sert bir ses. te göylenerek sofradan kelkmış, evden çıkıp gitmiş, or talığa bir tataızlık çökmüş, biraz sonra da misafirler bi- rer ikişer, suçlu gibi, bir ölü evinden Gıkıyorlarmış gibi, sosriz, önlerine bakarak dağılmışlardı. Annesi hir sey olmamış gibi hareket etmeğe çalışmıştı ama küçük Gül- #cren İzla içlndeki soğukluğu, münasebetsisliği hisset mekfo göcikmemişli; ertesi hafta fatil günü gelince körndisinde eva çıkmak için istek duymamış, ondan ton. ”a da bu güzel vo neşeli anme #a © Sör! ve kkane b Ba, Gölscrent siyaret fcin mektebe ayTT ayrt günlerde gelmefe başlamınfardı. Ozmu evden soğucan bu cinslen hidiseler mektebe Kgün günden daha fazla bir sövgi le bağlanmasma ae. bep olmuştu. İk okuma çağlarında pek © kadat aklı ber geye ermediği için yatı mektebinin tadını KAfI dere. cede çıkarmış sayılamaz; fakat orta tahsil senelerinde göçen mesuwt günlerin de tedıma doyum olmaz! Boğaziçi kıyılarmda eeki bir sultan Sarayma yerleş-. miş olan mektepte küçük Gülserenin her geyden önce hoşuna giden, yağlı boya resimleri ile va onları çerçe. veliyen yaldızlariyle göz alan pırıltılr tavanlardı. Ge- niş merdivenlerin iki tarafmdaki büyük parmaklık. ların haşmeti de ayrıca dikkatini çekmiş, çok defa merdiven başmda durup bu parmaklıklarım topuzlarmı ve tavanm resimlerini seyretmeze çalisırken başı dö. nülp dÜşme tehlikesi geçirmişti. Binanım arkasındaki bahçe, sct set ağaçlıklardan . mürokkep yukarr tepelere doğru uzanan bir koru ha- lindo idi- Akşam mütaleaamdan somra bu ağaclarm al. tına, hetnen hemen en kuytu bir köşeya cekllerek Bo- ğaziçinin kararan manzarasını seyrede ede kendi içine gümülüp hülyalara dalmak Gülserenin küçük yaştan- beri belli başlı zevklerinden biriyd Annerin! düzünür. dü; prensosler gibi güzel, melokler kadar Bevimli ve güzel bulduğu annesi, bu muhteşem sarayda bu yal dızlr tavanların altında cariyeler, esirler, xöleler ara- sında büküm sürüp yaşıyan bir kraliçe olmamalı mıydı? Bü düşüncelor dörinleşip uzadıkça, Gillseren, onların arastnda kendisine bilo itiraf etmekten çekindiği belli belirsiz bir duygünun canlanıp sekil aldığınt #Czer gibi olurdu: Niçin, neye yarayacak, bunu hic düşünmedi. fa- kat Gülgeren de annesi kadar güzel olmak İsterdi! (Devamıi var) Şı'lıâyıllgr : Kilo ile şarap ne için satılmıyor? Bir okuyucumuzdan mız mektupta deniyor ki: İnhisarlar idaresi, derecesi yüksek içkilerin sarfiyatımı a. zaltmak maksadile bira ve ga rap fiyatlarını ucuzlattı. Yüz. de otuz üç neuzlatılmasına rağ mon bira yize exzkisi gihi ayak" ta 19 kurusşa — sat:İdığından halk bu ucuzluktan — istifade edemedi. Fiyatı ucuzlatılan fiçı gara. bına g=nu. hiç b:ıymlı B tılmadığı cihetle, şaraptan bir kaç kilo tedarikine İmkân yoktur. İnhisar idaresinin her semtte bir bayi tedarik etme. İf si, bu olmadığı taktirde kendi ması çok faydalt olacaktır. M, Ai İnereebemeeLe. saL LERAALALEKLARALELAMALA ' d polarında kilo İlk şarap sat> i