” SB—VAKIT 3 EYLÜL 1940 62 sene evvelki dünya | Almanyada papas düşm anlığı — İtalya - Alman ittifakı — Sevgilisini Sen nehrine atan ihtiyar âşık — Ezeli bir aşk hikâyesi | j Yağmur - Fırtına Denizde ve karada bazı kazalar oldu Bevelki gün öğleden sonra _."hn şiddetli yağmur dün ge- Yarısından sonraya kadar (keerzlizde çok şiddetli olmamakla (dir'der fırtına hüküm sürmekte. Küçük vesait denize çıkama- den » Hararet dün 15 derece. Diğ, Aşağıya kadar düşmüştür. "Zı:' taraftan Trakyadan gelen Teitlere göre, yağmurlar büttün dıYa havalisinde çok şiddetli. tok iStanbul - Edirne şosesi bir. Yerlerde bir metre su altında i_-ı' iş, münakalât tamamen ke. | Nimistir. ilyonlarca kilo öt ve saman ,m"’“ yapılamıyarak açıkta kal. $ olduğundan sularla sürüklen. Ve mahvolmuştur. dakflardanberi demir el tedarik İtmemesi yüzünden demet ya. İey yan bu otların mahvolmasi & Yvanatın kış mevsimindi SUkıntışı çekeceğinden kol Taktadır. Öt sahipli Bre rda da deniz oldukça bıl olmuş; şiddetli t tıktımsrent bi kmüş, buraları muhafa- Na alınmıştır. Üsküdar ve beşiktasta bağkı 1 Diğer taraftan Ka i “Anımıza gelmekte olan S00 ton t kömür yüklü bir mo: Şile klarız " düşmüş, tlemiştir. Motör kaptanı li. Toğhıstızdarı imdat isterni Afan mazot gönderil: mamamıştır. Diğer ta. itepe sahillerine düşen tör parçalanmış, TMmürette- n bir halde kurtarılmış. kat yapılmaktadır. a postasını yapan U- ula Bir kin yüzünden | ('ıBix- rençber arkadaşını çapa ile yaraladı ( Mehmet adında bir rençber bi: | ki Ş Bün evvel Zekeriya köyünde- bi Harlasında çalışırken, araları Si mesejeden dolayı açık bulunan Gni köyden Halile rastlamış ve *Ki kin taselenerek iki köylü kav- Baya başlamıştır. Mehmet bir aralık elindeki ça- ;""_bülfm hizile kaldırmış ve iin başına indirmiştir. <a Ağır sürette — yarala Ç:,'; Halil Etfal hastanesine kaldı iş, Mghmu yakalanmıştır. v kirasını arttıran Yugoslavyalı İ 16 licaya | t içinde ben iye çıkardıktan sol- İğran aoğakasına 19 liraya kira- da paL Ugoslavyalı Brodino ndın- € ğ biz kadın diin asliye yedinci L emesinde muhakeme o- r::nm?' Müddeiumumi — müli ko İstemi yünununa göre, tecziyesini İstir. Duruşma karar için kal AUA BORSA T Ahıkara 2-9- 940 ÜŞSÇEKLER a BU Laz.d0 Fra.” Liret Yen Vevle Kamat izihle Attım 2120 Esham ve Tahvilât — | Yabvllit öz selsuamn a— —— ee —— — müş, Büyükadaya sılınarak dört buçuk saat kalmıştır. İstanbulun muhtelif yerlerini dün su basmış, bu yüzden tram. vaylar ve diğer nakil vasıtaları bir müddet işleyememiştir. Bazı yerlerde ağaçlar devrilmiştir. TRAKYADA NEHİRLER YÜKSELDİ Edirne, 2 (Hususi) — Kirk se- yanın her tarafına fazıldsız suret. kiz saattanberi Edime ve Tıık.[ — - te yağmur yağmaktadır. Bu yüz, den Meriç, Tunca, Ergene nehir- leri taşmıştır. Meriç 4.5, Tunca 4.20 metre boyunda yükselmiş. tir. Sular bir kısım araziyi bas. mıştır, İnsan ve hayvan zayiati € zabıtaca her tür. Ki tedbirler alınmıştır. Nehirlerde yükselme devam ediyor. Postada tayinler (Mususi) — 1 Mehmet Rüştü | Orflan Kayseri mü- İstanbul paket mudâvi. | r 70 lira maaşla — terfian posta işleri reis muavinliğine, le. | vazım müdürlüğü sube müdlür mü- avini İhya 35 llra maaşla naklan Kıirşehir posta mikdürlüğüne tayin edilmiştir. — | Seyyar esnafın men'i | Betediye dalma pazar, kurulan lerde Seyyar eenafın men'ini | Güşünmektedir. Buzlar yolları ka- | padıkları gibi dükkân sahiplerinin de ticaretine manl olmaktadırlar. Çocük Hektmi Ahmet Akkoyunlu Takaim, Taltmhane Palas No, 4 Pazardan maaca bergün ssat 18 ten sonra. Tetefön yt Posta |, — Bizim apartımanın Cuvarları gayet ince yapılımış... Ne konu şulsa öte taroftan işitiliyor... el Yoo olmaz!.. çatlarım, kocacığını, — Sön üzülme —şekerim! Durarlara birer tuğla daha - ördürü- Sonra ben kiç birşey İ işitmem! — Sıkıntıdan Lütfi Aksoyun köy tetkikleri Belediye redr muavini Foy pazar günü refakatinde i gezmiş, inga edilmekte mektep binalarını tetkik ete miytir. —— Istanbul mebuslarının tetkikleri İstanbul mebusları buğln öğle üzeri Beyoğlu halkevini siyaret ederek ev monsuplarile — görüşe. ceklerdir. MN Çuhüaeler Yollarda çalışan amele- lere ucuz ekmek Dün sabah vilâyette Valinin ri- vasetinde belediye zlükadar şefle. rile ekmekçilarin mümeasilleri a- rasmda bir toplantı yapılmıştır. İstanbul haricindeki büyük şose inşaatmda çalışan ameleve bura. dan teuz ekmek imal edip gönde- rilmesi meselori tetkik edilmiştir- Hamdullah Suphi valiyi ziyaret elti Bükreş elçimiz Hamdullah Sup, hi dün vali ve belediye raiti dok. tor Lütfi Kırdarı ziyaret etmiştir. | A gee Maarif Vekili geldi Göçen hafta Ankaradan İzmire zgiden Maarif Vekili Hasan Âli Yü. | ce) dün gece Bandırmadan Sus va. | pürile şehrimize gelmiştir. ——— 1872 yıhnd.ı Paris feth ve isti. 1A edilmişti. Konstitüsyonel gaze- tesi bu İstilâyı göyle anlattyor. dü: “Paris istilâ edildi. Fakat bu defaki istilâ ne Prens Bismark'ın politikası, ne de Napolyonun kor. kaklığı yüzünden Prusyalrlar ta- rafından yapılmıştır. Bu istilâ, henlir tayin edilmiyen bir politi. kadan dolayt bambaşka bir asker tarafından yapılmıştır. Bu asker, karpuz çekirdeği u. sunluğunda ve nchut tanesi bü- | yüklüğünde Prusya askeri gibi simsiyah giyinmiş bir nevi sinek. lerdir. Ancak bunların harp mü. himmat: Prusyalılardan pek gçok fazla olduğundan Parisi muhasa- raya hacet kalmadan ve ahalisini açlrktan kırmıya mecbur etmeden istilâ etmişlerdir. Bu cins sinekler şimdiye ka. dar bu havalide görülmemişti. Hariçten geldikleri muhakkak ol. duğuna göre küçücük kanatlarına nisbetle pek ağır bulundukların- dan bu yolculuğu hayli meşak. katli geçmiştir. Pakat bunlar çok cessur şeyler, İnsanın tâ gözüne, | burmuna ve ağzına kadar hücum ediyorlar. On adım gidilemez ki insan bunlardan on tanesini bur. nundan çıkarmasın!.. Sokağın bu kryısından öteki kıyısına ge- çinceye kadar beş altr tanesini yutmamak mümkün değildir. Parisliler : — Eğer bunlar da Prusyalılar gibi gayet fahiş harp tarminatı | isterler de bu tazminat verilince. ye kadar Paristen çıkmazlarsa ha. Otomobil çarpan kadın öldü | Tamail samıda bir “golör pazar | günü akşamı otomobilile Oşmar - | beyden geçerken. Zafer adında 70 yaşlarında bir — kadıma — çarpmıs, | birkaç metre sürüklemiştir. Ağır sürette — yaralanan k:ıdın.i bu sabah kaldırılmış olduğu Şişli | Etfal hastanesinde ölmüştür. | Şoför İsmail yakalanmış, adli - yeye teslim olunmuştur. limiz pek harap olacaktır.” di- yorlar. İ ıHılhnıkı”ith sene evvelki Paris. iler ne tİ, lar... O vakit de Ay!îş':n. Almanya ve Ttalya Basiret gazetesinde “Prusya ve | Afrika” adlı bir - yazıda * şunlar var: Cezairde cenk ateşi geçenlerde yine saçağa sararak ortalığı ka- sıp kavurdu. Cezairin şarkında, Tunüsun sgarbında ve Akdenizde Küçük Hikâye : Geçen yaz İmralıyı siyarete giden gazeteciler arasında ben de vardım- Yemekten socra. kendimize göre hepimix ayrı ayrı birer mevzu bulabilmek için öteye beriye dağıldık Başka bir hikâyede de anlattığım gibi İmralı insanlardan tecrit edilmiş küçük bir kampa benzer Adanm bir mil açığına kadar hattâ Balıkçıların bile girmesi yasak edilmiştir. Bununla beraber, sıcak bir öğle üzeri, yasağı dinlemiyen aç martılar ada- min küçük kayalarına beyas hirer alev halinde konup kalkıyor; sonra, üçü dördü birden. tıpki bir duman gibl süzülerek ufka doğru uzaklasmağa çalışıyorlar; fakat dönüp dolaşıp tekrar geri gelmekten başka çare bulamıyorlardı. Divrikli Hasiple o gün tanışiır- Az sozra balığa çıkmaya hazırlanıyordu. Yüzünü güneşten siper etmek için başına keçe bir külâh geçirmişti. Ayaklarmım tcunda, mlak balıkçı uğları. âdota ruhunu avlayıp içerlerine hapsetmiş kadar darmadağınık | düruyordu; ve onları denize attığı zaman yazı kadın, yarı balik geklinde garip bir Mahlükun takılacağını düşünür gibi tuhaf bir hai vardı- Divrikli Sinoptan yemi! gatirilmiş mahkümlardan biriydi. De- nizi ancak adaya Beldiğindenberi tanıyordu- Bir katil mesole. sinden yirmi dürt sene yemekle beraber, 'Sinopta geçirdiği llk üç sene, hattâ kuş ölüp ucmayı bile düşünmediği içih cerası ya- rt yarıya İndiril! Beriye kalan dokuz seneyi hava ve deniz ortasında tablatın muhafazasma terkedilerek geçirmesi tercih olunmuştu. £ Adada, bilhazsa ağustos ayları en fazla iskorplt avlanıyor: Mahkümların aşağı yukarı yüzde kirkı balıkçı! Belki de deniz or. tasında bürriyeti duha Tahat düşünüyorlar! Nitekim. Divrikli Hasip de mermtleketinde denis yüzü Börmemiş bir köy çocuğu ol. duğu halde sehil shalisinden biri kadar balıkçılığı öğrenmişti: Bir gün cezası sona erdiği zaman tarlada çalışamıyacağını Söy- lyor; ne yapıp yaporak Karüdeniz köylerinden birinde balıkçı. likla geçineceğini anlatıyordu. Şüphesiz, deniz kenarmda bir kulübesi olacaktı. Belki de denia, bu küçük kulübenin yanrbaşına kadar sokulacak. eğer bir bahçesi varsa günden daha riyade de. niz kokacaktı. Bir aralık: — Zalen, dedi; toprakla uğraşmak artık benim işim değil.» Bir sigara verdiri: yoasak olduğunu söyliyerek almadı: — Adaya u)dığiwlcnherl içmiyorum! Dedi. Mahkümlara niçin yattıklarmı hiç bir vakit sormanızı tavsi. ye etmem. Yüzde doksan hakaretle kovulürsumuz. Nitekim fa, hitelerden umumhaneye nasıl düştüklerini, Açıklardan gecele. rini sormaytnız. Sizin tarafıcından yapılacak bir ruh sondajını her üçü do fena karşılamakla beraber, bizzat Xxeodileri, başla. rından geçen macerayı #öylemek için mukavemet edilmez bir arzu duyarlar. Divyikli: — İnsanlar fena mablüklar beyim!- diye ilâve etli- Hani bazı dere kenarları, yahut sulak yerlerde büvük. koca kocr taz, Kemahlı değirmenci Yazan: Kenan Hulüsi lar vardır; çok kereler ne de güzel dururlar; hele etrafı çim. lenmiş, yahut yosun bağlamış ölürsa-. Fukat bir de taşı kaldır, miyagörünüz!- Temiao kitaplarda hile rastgelmediğiniz yüzler. ce hayvansü öteye beriye doğru köştuğunu farkeder; kendiken. dinize taşı kaldırdığıntza bilr pişman olursunuz. Pür çok İnzanları bet de böylü taşlara benzetirim. Dışarı, dan ne iyi görünür, ne hoş solbettirler, ama dillerine kanarak beraberce iş yapmaya kalkmız; onların da tıpkr rutubetli top. rağa bırakılmış birer taş olduğunu hemen anlayıverirsiniz. Ra- kınız niçin yirmi dürt sene yediğimi size anlatayım: Düört sene evvel Kemah'n su değirmeninde nereden geldi. Bini araştırıp bulamadığım bir değirmenci tanmmıztım. Bütün kasabanın öğütülecek buğdayları değirmende öğü. dürdü. Üç günlük. beş günlük yoldan, İtimi araba Ne, kiml sirtta, Çüval çuval getirilen bağdaylar değirmerine boşaltılırdı. Civar köylüter köndilerine grra gelinceye kadar orada beklerler, de- Eirmenciye kul köle olurlardı. O vakitler Divrikte küçük bir tarlam vardı. Harmaa sonu öğütülccek buğdayları aldım. Kemaha dürüldüm. Değirmenciyi tik defa görecektim- Siza ey Sorayım beyim: İş yaplığınız adamların daha ziyade Bözlerine mi inanırsıniz; yoksa gözlerinin içine mi? — Dikkat etmedim Divrikli! — Nasıl olur?. Gözler intanların iç aynasr değil midir?- Bilmem ama böyle söylerler. doğrudur... İş yaptığmız adamın sötlerinden çok gözlerine dikkat edetsiniz. Kelimeleri ne kadar güzel olursa olsun, eğer düşündüğü bir şeytanlik varsa, hemen gözlerinden apaydım çıkıverir Mosele, Yalarz gözlerdeki bu ay. dınlığr görmek, onun ışığında karşmızdakinin düşünce ve Sinir hareketlerini anlamaktır. Fakat, iş yaptığmız adamm gözleri ya sakat olursa; tıpkt sırçest İyi Bürülmemiş bir ayna gibi içini aksottirmezse; üstelik hareketlerinden sizi aldatacağına şüphe- lenirsiniz!.- Kemahit değfürmenci bu çeşit adamlardandı. Daha İik daki. ka, buğday çuvallarımı değirmenin kapısına Yığıp taş basamakta onu birdenbire gördüğüm zaman garip bir kuşa tesadüif etmiş kadar irkilmiştim. Adeta, bir ağaç kakandan daha farkaız ölmi- yan bir yüzü vardı; buğday çuvallarmı açmaksızm. ötesinden berişinden vur vura, içindekileri dışarı çıkarmak istiyor; ve bü. tün hareketlerini. sağ gözünde, $u Kadarcık olsun kıpırdamıyan Babit ve mor bir Teke tanzim ediyorndu. Bilmera, Kamahın değirmenlerini bilir misizin beyim?. Bun. lar çok tuhaf geylerdir. döğrusu.. Bahar gelir gölmez otrafları bir panayır halini alır. Yüzlerce kadın, Çolak çocuk; katir yahut arabalarla; çok Gefalar yalnayak, döğirmeni çepçevre saratlar; bele, mehtaplı gecelerden biri ise, Çingenelerin değirmen başın- da sabaha kadar #henk ettikleri duyulur; delikanlıların dövüş. tükleri işitilir; biribirlerini yaraladıkları oluy. Ha boraber Kemalılı değirmenci kendi deği, ğ Bununl .. ymlacrı Körlak; —W' değirmeni civa. Prusya gemiilerinin başgösterime. #i ve bir aralık Prusyalılarm o taraflara silüh ve mühimmat gön. derdiklerinin tuyu bulması Fran- sanın hayliden hayli telâşmmı mu: cip olmuştur.” Peyi adlı Fransız gazetesin. den: “Prens Bismark hazretleri be hemehal Afrikaya bir Alman mu. hacır kafilesi göndermek arzu. sundadır. Su hale göre demek ©- luyor, ki “Pruaya ve Afrika” me. selesi pek ziyade ebemmiyet alı- yor.” O vakitki bir İtalyan garete. sinden: “Bundan evvel Avusturya devleti İtalya ile Prusyayı nasıl tehdit et- mekte idiyse şimdiki halde de Fzansa cumhuriyeti bu iki devleti © süretle tehdit etmektedir. Bu. nun için İtalya ile Prusya vakti. le Avusturyaya karşi akdine mexc- bur bulundukları ittifakı bu de. fa Fransa aleybhine-aktetmek mec. buriyetindedirler." Bunlar da taribin tekerrürle- Tn Almanyada papas düşmeanlığı Almanyada şimdiki Yahudi düşmanlığına mukabil 62 sene evvel de Cizvit düşmanlığı vardı. Bütün Cizvit papasları Almanya. dan tardediliyordu. Tabit şimdi Yahudiler için yapılan neşriyat © vakit bu papaslar için yapılı. yordu. ©O vakit Alman gazetelerinde çıkan fıkralardan biri şu: *“Karısını gözünden kıskanan bir adam, kadını hiç bir yere gön- dermezmiş. Nihayet kadın günah çıkartmak için bir papasın odası. na devama mecbur olur. Kocası buna da razı olmayınca rohanile. rin müthiş bir tekdirine maruz kalır, Adam kızar: — Efendiler, der, karrm bütün bütün yalnız gitse yine razıyım. Fakat yalnız gitmiyor. Yanında bir başkası daha var. Adamcağız, bu iddiası ile pa- pasların kendisini haksız yere hırpaladıklarını anlatmak ister, Fakat nerede, papas: — Sen bu işlere karışamazsın, der, elbet yalnız gelmiyecek. Çünkü yanında gelenle günahta müşterektirler. İkisi birden gü nahlarını çıkartıyorlar..” Kadın ve aşk Korye Doryan gazetesinden hülâsa: Meşhur artistlerden (B) deniz hamamına giderken Önüne yaşlı bir adam çıkmış ve kendisi için yanıp tutuştuğunu söyliyerek ilâ. nı aşka başlamış. Kadın bir türkü kendişini kurtaramayınca: — Madem ki beni o kadar se- viyorsun, Bunu isbat et.. demiş. İhtiyar cevap vermiş: — Daima hazırım.. — Öyleyse işte Sen nehri kı. narına geldik, Keadini at nehre.. Adam biran düşünmüş ve: — Hayhay.. Demiş. Fakat şimşek gibi ka. dının Üzerine fırlamış. Belinden kucaklıyarak nehre doğru çek- miş, sonra ikisi birden Cumbaa.. Amerika hiç şüphesiz o vakit de bugünkü gibi garabetler dün. yasıydı. İşte Brezilyada 62 sene evvel ortaya çıkan ve günlerce Amerika matbuatını meşgul ede.: mühim mesele: Roza adında bir genç kadın, ölümü gazetelerle ilân edilen bir zenginni bütün servetine tevarüs ediyor. Çünkü Roza, onun kızı. dır. Fakat tam o iki senedir ka- yıptı. Bunun hikâyesi de şu: Rozanın babası bir kırmızı de. riliyi hizmetçi âlmıştı. Senelerce büyük bir sadakatla hizmet gören 'Tomas adlı zenci, etendisinin gü. zel kızı Rozaya âşık olur, Sevgisi © kadar artar ki bir gün buna da- ha fazla tahammül edemiyeceğini anlar ve bir fırsatını bulup kızı gezmek bahanesiyle uzak bir or. mana götürür. Arabadan inip a. ğaçların arasına girince belinde. ki hançerini çıkarıp bir ağaca tap. lar. Sonra kıza: — Bunu gördün mü, der, bu hançer, bugün benim en büyük mükâfatımı verecek.. Roza korku içinde: — Anlamıyorum, söylüyorsun Tomas.. — Artık gizleyecek — değilim.. Çünkü içimde saklamaya taham. mülüm kalmadı. Bu bıçağı alıp YEĞiYen sayfayı çevlilniz) der, neler